Spor kulüplerinin vergi ve SGK prim borçları, Türk futbolunun kanayan yarası...

 

Cumhuriyet tarihinde bu konuda yasal otoritenin çok sayıda affa ve yapılandırmaya imza atmasına karşın, kulüplerimizin bu sorunları ne yazık ki bir türlü çözülemedi. Her seferinde kulüplerin vergi ve SGK prim borcu sıfırlandıkça, bir süre sonra bu borçlar adeta habis bir tümör gibi yeniden büyüdü, çoğaldı.

 

Bundan önceki son yasal düzenlemeyle futbol kulüplerinin birikmiş vergi ve sigorta primi borçlarına da “çok özel” bir kolaylık sağlanmış ve birikmiş borçlar dondurularak, yıllık yüzde 3 faizle, 10 yıllık bir vadeye yayılmıştı. Bu yapılandırma ile futbol kulüplerinin borçları 120 ay taksitle ödeme olanağına kavuşturulmuştu.

 

Bu kez yine TBMM Genel Kurulu'nda görüşülen Torba Tasarı'da yapılan değişiklikle, spor kulüpleri, SGK ile Maliye'ye olan borçlarını, yeniden yapılandırma kapsamında ikişer aylık dönemler halinde azami 42 eşit taksitte ödeyebilecek hale getiriliyor.

 

Bu yasa tasarısı meclisten geçip yasalaşırsa, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Türkiye Futbol Federasyonu ve özerk spor federasyonlarına tescil edilmiş olan ve Türkiye’de sportif alanda faaliyette bulunan spor kulüpleri, SGK ile Maliye’ye olan borçlarını ikişer aylık dönemler halinde azami 42 eşit taksitte ödeyebilecek şekilde yeniden yapılandırmış olacaklar.

 

Eğer kulüpler mevcut SGK borçlarının asıllarını, bu kanunun yayımlandığı tarih itibarıyla öderlerse, bu borcun faiz ve diğer eklentilerine ilişkin de kulüplere bir ayrıcalık tanınıyor. Buna göre, bu borca tahakkuk etmiş tüm faiz ve diğer eklentilerin yüzde 40'ının ilk taksit ödeme süresi içinde ödenmesi halinde, kalan yüzde 60'ının tahsilinden vazgeçilecek.

 

Bu durum, aslında kulüplere derin bir "oh" çektirecek bir vergi affı olmamakla birlikte, kulüplerin kamu borçları nedeniyle gerek UEFA'ya karşı, gerekse devlete karşı yükümlülüklerinin yerine getirilebilmesine olanak sağlaması bakımından çok önemli.


Bu yasayla Spor Toto Süper Lig’de mücadele eden takımlar vergi ve SGK prim borçlarını ödeyebilmek için Vergi İdaresi ve SGK yönetimine bir ödeme takvimi verecekler.

 

Bu durum, aslında kulüplere derin bir "oh" çektirecek bir vergi affı olmamakla birlikte, kulüplerin kamu borçları nedeniyle gerek UEFA'ya karşı, gerekse devlete karşı yükümlülüklerinin yerine getirilebilmesine olanak sağlaması bakımından çok önemli...

 

Toplam borç 500 milyon liraya yakın, Galatasaray lider

 

Kulüplerin toplam vergi ve SGK prim borçları 476 milyon TL'ye ulaşmış vaziyette. Bu tutarın 362 milyon TL'lik kısmı vergi borçlarından, 114 milyon TL'lik bölümü de SGK prim borçlarından oluşuyor. Kısacası, Türk futbol kulüplerinin toplam vergi ve SGK prim borçları 500 milyon TL'ye yaklaşmış durumda...

 

Vergi Borcu Ligi'nde zirve Galatasaray'ın. Geçen yıl ligi ikinci sırada tamamlayan Galatasaray, yaklaşık 140 milyon TL’lik vergi borcuyla sıralamada ilk sırada yer alırken, onu geçen yılın üçüncüsü Beşiktaş 130 milyon TL’lik vergi borcuyla izliyor.

 

İlk üçte yer alan bir başka kulüp ise, bir Anadolu takımı olan Eskişehirspor. Eskişehirspor'un vergi borcu da 35 milyon TL. Dört büyük takımdan Trabzonspor ise, 17 milyon TL vergi borcu ile dördüncü sırada kendisine yer bulurken, bir diğer şampiyon takım Bursaspor'un ise 2014 yılı sonuna kadar taksitlendirilen vergi borçları tutarı 722 bin TL. Yeşil Beyazlılar'ın 2015 ile 2017 yılları arasında ödenecek ertelenmiş vergi taksitleri toplamı ise 3 milyon 247 bin 812 TL.

 

Ligde sekiz kulübün ise vergi borcu bulunmuyor.

Bu kulüpler; Fenerbahçe, Sivasspor, Balıkesirspor, Gençlerbirliği, Akhisar Belediyespor, Kasımpaşa, Kayseri Erciyesspor ve Başakşehir.

Spor Toto Süper Lig’de mücadele eden kulüplerin vergi borçları şöyle;

1 - Galatasaray: Yaklaşık 140 milyon TL

2 - Beşiktaş: 130 milyon TL

3 - Eskişehirspor: 35 milyon TL

4 - Trabzonspor: 17 milyon TL

5 - Çaykur Rizespor: 5 milyon 369 bin

6 - Gaziantepspor: Gaziantepspor’un taksitlendirilmiş toplam vergi borcu 4 milyon 400 bin TL. SGK’ya olan borcu ise 590 bin 464 bin TL

7-  Bursaspor: 3 milyon 970 bin 195 bin TL

8 - Torku Konyaspor: Yaklaşık 3 milyon TL

9 - Mersin İdmanyurdu: Yaklaşık 1.5 milyon TL

10-Kardemir Karabükspor: Yaklaşık 1.5 milyon TL

Bu kadar vergi borcu bulunmasına karşın gerçekte Türkiye, futbolcular ve kulüpler için adeta bir vergi cenneti durumunda. Yıllık milyonlarca dolar ya da euro kazanan futbolculardan sadece yüzde 15 vergi kesintisi yapılıyor. Bu oran İngiltere ve Japonya’da yüzde 50, Almanya’da yüzde 45, İspanya ve İtalya’da yüzde 43 düzeyinde.

 

KVK Md. 4/j ve 1 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği hükümleri gereğince ülkemizde futbol ve spor kulüpleri başta Digitürk yayın gelirleri olmak üzere, saha reklam gelirleri, forma reklamları, maç bileti satışları, kombine bilet gelirleri, loca satış gelirleri, bonservis gelirleri vergiden muaf tutulduğu için herhangi bir vergi ödemiyorlar.

 

GVK Md. 89/8 ve KVK Md. 10/b gereğince spor kulüpleri, profesyonel branşlarda gerek formalarına aldıkları sponsorluklarda, gerekse diğer konularda elde ettikleri sponsorluk gelirlerinde, gelirin yüzde ellisini vergi matrahından indirebiliyorlar.

 

Bu yapılandırma Türk futboluna ne sağlar?

 

Öncelikle belirtelim ki, bu bir vergi affı değil. Kulüplerin mevcut vergi ve SGK borçlarının ödenmesine kolaylık sağlayacak bir borç ödeme kolaylığı operasyonu.

 

Her af ve yapılandırma doğal olarak, vergisini ve kamu borçlarını gününde ödeyen kurumlar ve kişiler açısından, toplumsal anlamda bir sosyal adaletsizlik olarak nitelendirilir. Bu çok da doğru bir tanımlamadır aslında. Özellikle vergi affı tolumsal adaleti ve kamu vicdanını derinden yaralayan sosyal travma yaratabilen bir olumsuzluktur. Bu haliyle, şüphesiz ki bu yasa da, bu bağlamda aynı sosyal olumsuzlukları bünyesinde taşıyan bir yapıya sahiptir.

 

Ancak, burada vergi affının yerini borcun yapılandırılması operasyonu aldığı için, kamu vicdanı en azından bir ölçüde de olsa rahatlamış olacaktır.

 

Diğer taraftan da bu yapılandırma, zaten nakit sıkıntısı içinde bulunan, finansal olarak sıkıntılı kulüplere, bir nefeslenme olanağı sağlaması bakımından bir kolaylık ve avantaj sağlamaktadır. Bu olayın bir başka açıdan da iki yönü bulunuyor.

 

İlki, vergi affı olmadığı için bir kamu geliri kaybı oluşmayacaktır. Kulüplere bir borç ödeme kolaylığı sağlanmaktadır. 

 

Vergi affı yerine borç yapılandırma yolunun tercih edilmesi, kulüplerin bundan sonra kendilerine "çeki düzen vermeleri" bakımından olumlu bir mesaj ve uygulama olarak değerlendirilebilir.

İkincisi ise, kulüpler ödemekte zorlandıkları yasal yükümlülüklerini en azından ödeyebilmek için bir çaba içine girip mali idareye bir ödeme takvimi vereceklerdir.

Vergi affı yerine borç yapılandırma yolunun tercih edilmesi, kulüplerin bundan sonra kendilerine "çeki düzen vermeleri" bakımından olumlu bir mesaj ve uygulama olarak değerlendirilebilir.

Eğer idare bu konuda sıkı durur ve yeni bir af ya da yapılandırmaya izin vermezse, kulüpler bu operasyonun ciddiyetinin farkına varırlar ve bundan sonra "ayaklarını yorganlarına göre uzatırlar." Bu da, kulüplerin mali anlamda disipline edilmelerine olanak sağlamış olur.

Vergi ve SGK affı kulüplere nasıl etki ediyor?

Kulüplerin vergi ve SGK prim borçlarının affedilmesi de, bu borçların uzun vadeye yayılarak yapılandırılması da, her durumda haksız rekabete neden olmaktadır. Bu durum bir süre sonra, vergisini ödemeyenlere haksız rekabet üstünlüğü sağlamakta ve bu kulüpler rakiplerine karşı rekabet üstünlüğüne ulaşmaktalar. Bu durum aslında ligde rekabetçi dengenin orta ve uzun vadede bozulması anlamına geliyor

Vergi ödemek bir fon çıkışı anlamına geldiği için, vergisini gününde ödeyen kulüpler kendi faaliyetlerine ayıracakları kaynağı vergi idaresine ödemek suretiyle, kendi faaliyetlerinde kullanabilecekleri bir tutardan özveride bulunmuş oluyorlar.

Vergilendirmede sosyal adalet ve kamusal çıkarlar açısından futbolcuların ya da kulüplerin zaten çok düşük oranlı vergilerinin affedilmesi, kulüpleri mali disiplinsizliğe yönlendirirken, kamusal açıdan da gelir kaybına neden oluyor.

Vergi ve SGK prim borçlarının affı ya da düşük faizlerden yapılandırılması  genel bir uygulama haline dönüşür ve rutinleşirse, bu durum futbolda etik problemlere yol açar. Bir süre sonra vergisini ödeyecek kulüpler de bu beklenti içinde vergi ödemekten kaçınabilirler.

Vergi uygulaması, Batı'da ve büyük liglerde kulüpleri mali disipline yönlendirme ve onları bu anlamda etkin kontrol etmede kullanılan çok önemli bir araçtır. Geçen yıl Premier League'de kulüplerin yıllık yarattıkları vergi matrahı 1.2 milyar sterline ulaştı.

1962 Niğde doğumlu Tuğrul Akşar, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İşletme Bölümü mezunu. 1989'dan beri bankacılık sektöründe yönetici olarak çalışmakta olan Akşar'ın futbol ekonomisi üzerine kitapları bulunuyor.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Al Jazeera'nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Kaynak: Al Jazeera

http://www.aljazeera.com.tr/gorus/prim-affi-haksiz-rekabete-neden-oluyor