Recep Cengiz- 10 Kasım 2020 Antrenör-futbolcu iletişim ve etkileşiminde güven birinci koşuldur. Futbolcu her sonuçta antrenörünün kendisine sahip çıkmasını, eksikliklerini giderecek antrenman yaptırmasını bekler.

 Antrenör ve futbolcu aynı amaç (takımın başarısı) için birlikte çalışır. Antrenman ve kamp sürecinde fiziksel, ruhsal, davranışsal, sosyal açıdan futbolcunun tam bir iyilik halinin sağlanması, performans ve yaşam kalitesinin artması amaçlanır. Bu nedenle, teknik kadro içinde sportif menajer, yardımcı antrenör, maç ve performans analiz antrenörü, atletik performans geliştirme antrenörü, mentör, iletişim ve sağlık ekibi aynı amaç için birlikte çalışan bir ekibin bütünleyici iki üyeleridir. Dolayısıyla futbolcuların performans değerlerinin yükseltilmesi veya korunması, oyuncu tercihleri, oyun stratejisi ve taktiklerin planlanma sürecinin birlikte yürütülmesi, kararların birlikte alınması ve uygulanması, teknik direktörün olduğu kadar diğer ekip elemanlarının sorumluluğundadır.

Antrenör-futbolcu ilişkisi müsabaka öncesi hazırlık sürecinin temelini oluşturur. Takım bütünlüğü ve saha içi performans safhalarında bu ilişkinin kalitesi önemli bir etkendir. Antrenör-futbolcu ilişkisini etkileyen öğeler şunlardır: antrenörün; liderlik yaklaşımı, iletişim becerisi, problem çözme becerisi, taktik becerisi, takım içinde yarattığı sevgi, saygı ve güven duygusu, yönetimden kaynaklanan sorunların çözümünde futbolculardan yana tutum sergilemesi vb.

Çağdaş antrenörlük uygulamalarının temel ilkelerinden biri, futbolculara performans değerlerinden önce insani değerler üzerinden yaklaşmaktır. Kulüp ve takımda işlerin iyi gitmediği durumlarda futbolcular ile sürekli iletişim ve etkileşim halinde olan teknik direktörün pozisyonu ve yaklaşımı önemlidir.

Konuyu, Beşiktaş örneğinde analiz ettiğimizde, takımdan önce kulüpte yolunda gitmeyen bir şeylerin olduğunu söyleyebiliriz. Neyi iyi neyi kötü yaptığı belli olmayan yönetimin futbolculara maaş indirimi (futbolcu maaşlarında indirim istenmesi, futbolcuların performanslarının değil yaşamlarının yönetilmesi anlamına geldiğini unutmamak gerekiyor) baskısı, sezon planlamasının iyi yapılmaması, yanlış transfer politikası gibi sorunların saha içi performansa yansıması bu varsayımı güçlendiriyor.

Kriz Durumunda Ortaya Çıkan Ruhsal Tepkiler

Kulüp yönetimlerinin her kriz sürecinin futbolculara etkisi, futbolcularında bedensel, zihinsel ve sosyal tepkileri vardır. Her futbolcunun duygusal tepki süresi, sıklığı, kapsamı ve şiddeti farklıdır. Bu nedenle, ne tür ruhsal tepkilerin ortaya çıktığı ve futbolcuların nasıl etkilediğinin sorgulanması önemlidir. Teknik direktör, futbolcuların çok çabuk değişebilen ruhsal tepkilerine dikkat etmelidir. Çünkü, futbolcuların ruhsal durumu hem takıma uyumunu hem performans değerlerini olumlu ya da olumsuz yönde etkileyebilir.

“Yanlış üslup doğru sözün celladıdır.”

Futbolcularını geliştirmeyi değil, sanki eleştirmeyi amaç edinmiş gibi görünen, Sergen Yalçın’ın “geçen hafta da aynı futbolcularla oynadık” serzenişine cevap: Yönetim, teknik direktör ve futbolcular arasında çözülemeyen ümit-ümitsizlik, güven-güvensizlik, çaresizlik- karamsarlık, belirsizlik-endişe, üzüntü-mutsuzluk halinin neden olduğu fiziksel ve zihinsel işlev ve güç kaybıdır.

Takım sezon başından beri bir türlü planlandığı gibi oyna(ya)mıyor. Takımın oyun kalitesi düşük…

Yönetim parasız, transferler yetersiz…

Sergen Yalçın’ın aklına estiği gibi konuşma ve davranma biçiminin bir bölümünü takımın başarısızlığından diğer bir bölümünü “Eldeki bir kuş daldaki on kuştan iyidir,” diye düşünen yönetimin ekonomik çaresizliğinden alıyor.

Lens tükenmiş, Boyd tüketilmiş bekliyor.

Takımda; Kaleci Ersin yediği hatalı gollerle “Beşiktaş taraftarını duygulandırmak” istiyor.

Ladiç “takım arkadaşlarından farklı” düşünüyor.

Vida mutsuz, Welinton umutsuz oynuyor.

Dorukhan enerjisini verimli kullan(a)mıyor.

Necip “top ona gelmediğinde”, Oğuzhan “top onda olduğunda” çok sevinip mutlu oluyor.

Güven “yanlış mı oynuyor, yanlış mı oynatılıyor” belli değil. Yani, Beşiktaş’ta kimi parasız kimi çaresiz, kimi formsuz kimi formasız, kimi oynuyor kimi oynatılıyor…

Sonuç olarak, Beşiktaş’ta teknik direktörlük mayın tarlasında dolaşmaya benziyor!{jcomments on}

Tweet

Tweetle                      Paylaş                        Paylaş