Süper Lig’den Bir Premier Lig Çıkar mı? (II)
Bizi Takip Edin Futbol ekonomisi facebookta futbol ekonomisi twitterde
x
Buradasınız >> Ana Sayfa Haberler & Makaleler Yönetim Tuğrul AKŞAR Süper Lig’den Bir Premier Lig Çıkar mı? (II)

Süper Lig’den Bir Premier Lig Çıkar mı? (II)

Tuğrul Akşar- 6 Ocak 2013 Geçen hafta Süper Lig’in içinde bulunduğu sorunlar ve bu sorunlardan nasıl kurtulabileceğine ilişkin bazı görüşlerimizi paylaşmış ve hangi ligin Süper Lig için doğru model olabileceği üzerinde durmaya çalışmıştık. (Bu konuda bkz.)

(http://www.futbolekonomi.com/index.php?option=com_content&view=article&id=2503)

Bu hafta da Süper Lig’e model olabilecek liglere ilişkin bir değerlendirme yaptıktan sonra, bu liglerin ne ölçüde Türk futboluna adapte edilebileceğini tartışacağız.

Bu bağlamda bakıldığında, Süper Lig için öncelikle önerilen Premier Lig’e kısa bir göz atmakta yarar var. Premier Lig’in dünya genelinde ulaştığı popülarite ve finansal boyut Premier Ligi, Avrupa ligleri içinde gerçekten de çok farklı bir konuma yükseltiyor. Avrupa’nın en yüksek gelir yaratan liglerinden birisi olan Premier Lig sahip olduğu farklı özellikleriyle, özellikle de pazarlama ve satışta gösterdiği üstün başarı ve buna bağlı yarattığı devasa gelirle ön plana çıkıyor.

 

Biz şimdi İngiliz Premier Lig ile diğer ligler arasında bazı kıyaslamalar yaparak, kendimize model olarak almayı düşündüğümüz liglere bir göz atalım isterseniz. Hangi ligler hangi alanlarda daha güçlüler ve zayıf yönleri neler? İleriye yönelik ne tür fırsatlara sahipler ve ne gibi tehditler altındalar?

 

Premier Lig Gelirlerini Üçe Katladı

Her hafta sonu Premeir Lig maçları 212 farklı ülkede yaklaşık 600 milyon insan tarafından izleniyor. Ve bu durum Premier Lige rekabet üstünlüğü oluşturacak şekilde olağanüstü gelir katkısı sağlıyor. Nitekim 1996-2012 arasında Premier Lig’in gelirleri tam %274 artarak 685 Milyon Euro’dan 2 milyar 560 Milyon Euro’ya yükseldi. Bu süreçte diğer büyük liglerden Bundesliga’da gelir artışı %298 ile 444 Milyon Euro’dan 1 Milyar 746 Milyon Euro’ya ulaşırken, la Liga ‘da gelirler %283’lük artışla 1 Milyar 719 Milyon Euro’ya, Serie-A’da %182’lik artışla 1 Milyar 553 Milyon Euro’ya ve Lig1’de de %253’lük artışla 1 Milyar 40 Milyona ulaştı.

 

Aşağıdaki tablodan da görülebileceği üzere Premier lig futbol kulüplerinin ortalama gelirleri diğer liglerin gelirlerinin çok üstünde yer alıyor.

2011/12 Avrupa Futbol Gelirleri (Milyon Euro)

 

Lig

Takım

Takım Başına

Ligler

Topl. Geliri

Sayısı

Ortalama gelir

Premier Lig

2.500

20

125

Bundesliga

1.746

18

97

La Liga

1.718

20

86

Serie-A

1.553

20

78

Lig 1

1.040

20

52

Süper Lig

585

18

33

Diğer 47 Lig

7.758

481

16

Toplam Gelir

16.900

597

 

 

Gelir artışı bakımından beş büyük Lig’in ortalama artışı %255’e geliyor. Bu kapsamda bu süreçte gelirini en istikrarlı ve başarılı şekilde artıran lig olarak karşımıza  Alman Bundesliga çıkıyor.

 

1996-2012 Arası Beş Büyük Lig’de Gelirlerin Gelişimi (Milyon Euro)

Yıllar

Premier Lig

Bundesliga

La Liga

Serie-A

League 1

Toplam

 

 

 

 

 

 

 

1996/97

685

444

451

551

293

2.424

1999/00

1.219

722

681

954

607

4.183

2000/01

1.557

1.043

722

4.027

644

7.993

2001/02

1.747

1.108

676

1.017

643

5.191

2002/03

1.791

1.058

776

1.042

689

5.356

2003/04

1.977

1.236

840

1.052

655

5.760

2004/05

1.975

1.195

958

1.219

696

6.043

2005/06

1.995

1.326

1.029

1.277

910

6.537

2006/07

2.273

1.379

1.158

1.064

972

6.846

2007/08

2.441

1.438

1.326

1.421

989

7.615

2008/09

2.326

1.575

1.438

1.494

1.072

7.905

2009/10

2.429

1.620

1.501

1.530

1.050

8.130

2010/11

2.515

1.664

1.622

1.532

1.072

8.405

2011/12

2.560

1.746

1.718

1.553

1.040

8.617

             

Artış %

2,74

2,93

2,81

1,82

2,55

2,55

 

Almanlar Daha Fazla Seyirciye Oynuyor

2009/10 verilerine göre Premier Lig’de ortalama seyirci sayısı 34.200 kişiye ulaşırken, Alman Bundesliga’da bu sayı 42500 kişi olarak gerçekleşti. Diğer Lig’lerde ise ortalama seyirci sayısı 20 bin ile 25.400 arasında değişiyor.

 

Bundesliga en fazla seyirciyi stada çekmesine karşın, seyirci başına en fazla geliri elde eden lig ise İngiliz Premier Lig oluyor. Premier Lig’de seyirci başına ortalama 74.202 Euro’luk gelir yaratılabilirken, bu tutar Bundesliga’da 40.941 Euro civarında…

 

Beş Büyük lig’de Ortalama Seyirci Sayıları (2009/10)

Ligler

Ortalama Seyirci sayıları (Bin)

Premier Lig

34200

Bundesliga

42500

La Liga

25400

Serie-A

25300

Lig1

20100

 

Naklen Yayın Gelirlerinde İngilizler İlk Sırada

Beş büyük lig içinde 2012-16 itibariyle liglerin naklen yayın gelirlerine bakıldığında, İngilizlerin yıllık 2,1 Milyar Euroluk gelirleriyle  diğer liglere göre açık ara önde olduğunu görüyoruz. Gelirlerinin bileşimine bakıldığında ise İngilizlerin naklen yayın gelirlerinin toplam gelirler içindeki payı %49’a ulaşırken, bu oran Bundesliga’da %31 civarında. Alman Bundesliga’da yıllık naklen yayın gelirleri ise 628 Milyon Euro düzeyinde.

Beş Büyük lig’de Gelirlerin Bileşimi (2009/10)

Ligler

Maç Günü Gelirleri

Naklen Yayın Gelirleri

Sponsorluk

Diğer Ticari Gelirler

Premier Lig

%28

%49

%23

 

Bundesliga

%23

%31

%31

%15

La Liga

%28

%41

%31

 

Serie-A

%13

%60

%14

%13

Lig1

%14

%55

%18

%13

 

İngiliz Premier Lig’de Ücret Maliyetleri Bundesliga’dan Daha Yüksek

Beş büyük lig içerisinde %71’lik ücret maliyetleriyle en fazla operasyonel gider yapan lig olarak İtalyan Secrie-A’yı görüyoruz. Fransız Lig 1’de bu oran %69’a ulaşırken, Premier Lig’de oyunculara ödenen  ücret ve maaşlar toplamı, toplam gelirin %66’sına karşılık geliyor. Bu oran Bundesliga’da ise %49 civarında.

 

Beş Büyük Lig’de Ücret Maliyetleri (2009/10)

Ligler

Ortalama Ücretler (Milyon Euro)

Ücret Gid./Gelirler(%)

Premier Lig

1.559

66

Bundesliga

939

49

La Liga

803

61

Serie-A

1,093

71

Lig1

722

69

 

Para Ligi’nde İngilizlerin Egemenliği

Deloitte’un 2010/2011 Para Ligi sıralamasına göre bu ligde yer alan 20 kulüpten altısı Premier Lig ekiplerinden oluşuyor.  İspanya’dan 3 kulüp,  Almanya’dan 4 Kulüp,  İtalya’dan 5 kulüp, Fransa’dan da 2 kulüp Para Ligi’nde yer alıyor.

 

2011/12 Deloitte Money League (Para Ligi)

                 (Milyon Euro)

 image001

Avrupa’nın En Borçlu Kulüpleri Premier Lig’de

2009/10 itibariyle bakıldığında, Avrupa’nın en borçlu ligi 4,8 Milyar Euro ile  İspanyol La Liga olurken, Premier Lig’in 4 Milyar Euro ve İtalyan Serie-A’nın  3,3 Milyar Euro, Alman Bundesliga’nın 576 Milyon Euro, Fransız Lig1’in de 345 Milyon Euro borcu bulunuyor.  Avrupa futbolunun toplam borcu ise 10,9 Milyar Euro’ya ulaşmış durumda.

 

2009/2010 İtibariyle Beş Büyük Lig’in Borçları

La Liga (İspanya)

4,8 Milyar Euro

Serie-A (İtalya)

3,3 Milyar Euro

Premier Lig

4 Milyar Euro

Alman Bundesliga

576 Milyon Euro

Fransız Lig 1

330 Milyon Euro

Avrupalı Futbol Kulüplerinin Toplam Borçları

10,9 Milyar Euro

 

Aşağıdaki tablodan da görülebileceği üzere Avrupa’nın en borçlu kulüpleri sıralamasında ilk onda 5 İngiliz kulübü bulunurken,  diğer liglerden  3 İspanyol, 1 İtalyan ve 1 Alman kulübü bulunuyor.

 

2009/10 İtibariyle Avrupa’nın En Borçlu Kulüpleri

Sıra

Kulüp

Borç Tutarı (Milyon Sterlin)

1.

Manchester United

716

2.

Chelsea (Limited)

701

3.

Valencia C.F

501

4.

Liverpool

351

5.

Real Madrid

296

6.

FC Barcelona

273

7.

AS Roma

271

8.

Schalke 04

234

9.

Arsenal

203

10.

Fulham

198

 

En Karlı Lig Bundesliga

Beş büyük lig içerisinde 2009/10 finansallarına göre en karlı lig olarak karşımıza 172 Milyon Euroluk karıyla Bundesliga çıkıyor.  İngilizler ise 2009/10 sezonunda sadece 93 milyon kar elde debilmişler. Buna karşın İspanyollar, Fransızlar ve İtalyanlar o sezonu zararda kapatmışlar.

 

Beş Büyük Lig’de Karlılık (2009/10)-

Ligler

Faaliyet Karları (Milyon Euro)

Faaliyet Karı/Toplam Gelir (%)

Premier Lig

93

3,8

Bundesliga

172

10,6

La Liga

-102

Zararda

Serie-A

-116

Zararda

Lig1

-64

Zararda

 

En Rekabetçi Lig Fransız Lig1

Bir ligde parasal gelirin kulüpler arasında ne ölçüde dengeli dağıtıldığı, rekabetçi dengenin ölçülmesinde en önemli kriterlerden birisini oluşturur. Buna göre Lig1’de küme düşen sonuncu kulübün elde ettiği parasal gelir ile Şampiyonun parasal geliri arasında 6 kat fark varken, bu oran Premier lig’de 7 kat, Serie-a’da 8 kat, Bundesliga’da 9 ve La Liga’da da 25 kat civarında. 

 

Beş Büyük Lig’de En fazla kazanan Kulüp ile En Az Kazanan Arasındaki Fark (2009/10)

Ligler

En Az Kazananın Geliri (Milyon €)

En Çok Kazananın Geliri (Milyon €)

Çarpan Oranı

Premier Lig

55

327

6X

Bundesliga

33

290

9X

La Liga

16

401

25X

Serie-A26

26

203

8X

Lig1

24

140

6X

 

Parasal gelirin dengeli/dengesiz dağıtımının yanı sıra o ligde şampiyon olan takım sayısı da o ligin rekabetçi dengesi hakkında bize önemli ip uçları verir. Nitekim bu anlamda son on beş yılda Premier Lig’de sadece 4 takım şampiyonluğa ulaşırken, Bundesliga’da 6 kulüp, La Liga’da 3 kulüp, Serie-A’da 4 kulüp ve Fransız Lig1’de de sekiz farklı kulübün şampiyonluğa ulaştığını görüyoruz.

 

Ligler

Son 15 Yılda Şampiyon Olan takım Sayısı

Şampiyonlar-Şampiyonluk Sayıları

Premeir Lig

4

Manchester United (8), Chelsea (3), Manchester City (1), Arsenal (3);

Bundesliga

6

B.Munih (8), B.Dortmund (3), Kaiserslautern (1), W.Bremen (1), VfB Stutgart (1), VfL Wolfsburg (1)

La Liga

3

Barcelona (7), Real Madrid (6), Valencia (2)

Serie-A

4

Juventus (5), Inter (5), Milan (3), Roma (1), Lazio (1)

Lig 1

8

O.Lyon (7), Bordeaux (2), Lens(1), Monacao(1), Montpellier (1), Lille (1), Marsilya (1), Nantes (1).

 

 UEFA Sıralamasında İngilizler, FIFA Sıralamasında Almanlar

Sportif performans olarak liglerin genel başarısını değerlendirdiğimizde, İspanyol La Liga, UEFA sıralamasında birinci sıradayken, İngiliz Premeir Lig kulüplerinin UEFA genel başarı sıralamasında yerleri ikinci, Almanların yeri ise üçüncü sıra olarak görünüyor. Buna karşın milli takımlar bazında FIFA sıralamasında İspanyolları yine birinci sırada görürken, bu kez Almanları ikinci sıraya yerleşmiş, İngilizleri ise sıra kaybetmiş olarak altıncı sırada gözlemliyoruz.

UEFA Ülke Sıralamaları  2012/13

 

Ülke Ligi  

08/09 

09/10 

10/11 

11/12 

12/13 

Puan 

Şampiyonlar Ligi ve Avrupa Ligine Gidecek Kulüp Sayısı 

1

ispanya 

13.312

17.928

18.214

20.857

13.857

84.168

6/7

2

İngiltere 

15.000

17.928

18.357

15.250

11.142

77.677

6/7

3

Almanya 

12.687

18.083

15.666

15.250

13.357

75.043

7/7

4

Italya 

11.375

15.428

11.571

11.357

10.750

60.481

5/6

5

Fransa 

11.000

15.000

10.750

10.500

10.083

57.333

3/6

6

Portekiz 

6.785

10.000

18.800

11.833

8.750

56.168

2/6

7

Ukrayna 

16.625

5.800

10.083

7.750

8.833

49.091

4/6

8

Hollanda 

6.333

9.416

11.166

13.600

3.928

44.443

1/7

9

Rusya 

9.750

6.166

10.916

9.750

7.083

43.665

3/6

10

Belçika 

4.500

8.700

4.600

10.100

6.300

34.200

1/5

11

Yunanistan 

6.500

7.900

7.600

7.600

4.400

34.000

1/5

12

Türkiye 

7.000

7.600

4.600

5.100

6.400

30.700

2/5

 

 

2012 Yılsonu İtibariyle FIFA Ülke Sıralaması

 

Sıra

Ülke

puan

 

1

İspanya

1606

 

2

Almanya

1437

 

3

Arjantin

1290

 

4

Italya

1165

 

5

Kolombiya

1164

 

6

İngiltere

1151

 

Hangi Lig Bize Model Olabilir?

Avrupa’nın beş büyük ligine ilişkin makro verileri sizlerle paylaştık. Buradan çıkan sonuç şu ki: Parasal gelir yaratmada İngiliz Premier Lig diğer liglere göre açık ara önde. Lig’in pazarlama ve satış modeli de diğer liglerden farklılıklara ve üstünlüklere sahip. Ancak bu zenginliğe rağmen Avrupa’nın en borçlu kulüpleri İngiltere’de. Kulüplerin toplam borçları, Ligin gelirlerini aşmış durumda. Rekabetçi denge Premeir Lig’de iyice bozulmuş vaziyette. Premier Lig’de son onbeş yılda ancak dört takım şampiyonluğa ulaşmış durumda. Premier lig kulüpleri önemli finansal açıklar veriyorlar ve çoğu kulübün finansal yapısı sağlıklı ve sürdürülebilir görülmüyor.

 

Yaklaşan Finansal Fair Play uygulamalarının ilk vuracağı kulüplerin başında İngiliz kulüpleri geliyor.  Ancak Lig’de kurumsal yönetimin tüm kulüplerde egemen örgüt modeli olması,  şirket şeklindeki organizasyonel yapı, teşvik, şike ve rüşvet gibi anti-futbol unsurlarının neredeyse yok denecek kadar az olması ligin marka değerini artırmasına ve oynanan futbolun kalitesinin yükselmesine olanak sağlıyor.  İngiliz kulüpleri sportif performansta çok başarılı olurlarken, milli takımlar bazında aynı başarıyı İngilizlerde göremiyoruz. Bu konuda Almanlar ve İspanyollar daha istikrarlı ve sportif olarak başarılı görünüyorlar.

İngiliz kulüplerinin Şirket şeklinde organize olmaları, doğal olarak onların ticaret kanunları kapsamında değerlendirmelerine neden olurken, bu yapılanma sayesinde İngiliz ligi yabancı sermaye de çekebiliyor. Çünkü, kulüplerin şirket yapılanması nedeniyle hisseleri alınıp satılabiliyor ya da borsaya kote edilebiliyor. Nitekim son on yılda bu şekilde İngiliz futboluna giren yabancı sermaye tutarı 8,5 milyar Euro’ya ulaşmış durumda. Bu özellik bir yandan kulüplerin kendilerine finansman yaratma ve ilave kaynaklara ulaşma şansı yaratırken, diğer taraftan Manchester United örneğinden de görülebileceği gibi kulüplerin borçlulukları olağanüstü boyutlara ulaşabiliyor ve kulübün geleceğini tehdit eder noktaya gelebiliyor. Nitekim Manchester United 2011 yılında yaklaşık 600 milyon Sterlinlik yedi yılık tahvil ihraç ederek, banka borçlarını sıfırlamaya çalışmıştı. Ancak, bu da yetmemiş olacak ki, kulüp şimdi de hisselerinin bir kısmını daha satmak suretiyle borç baskısından kurtulmak istiyor.

 

İngiliz liginde borçlanmanın giderek artması, orta ve uzun vadede kulüplerin geleceğini tehdit edebilir ve buna bağlı olarak onların sportif performansları da bu durumdan olumsuz etkilenebilir. 

Buna karşın İspanyol La Liga’da tam anlamıyla rekabet ölmüş durumda. İki kulübün toplam gelirleri diğer kulüplerin 25 katı ve ligde şampiyonluk sadece iki kulübün tekeline girmiş durumda.  Ligin borçluluk seviyesi çok yüksek ve en son Malaga borçları nedeniyle gelecek sene Şampiyonlar Ligi’ne katılamayacak. Kulüpler dernek statüsünde ve kurumsal yönetim çalışmıyor. Bizde olduğu gibi başkanlık sistemi esas.

Fransız Lig’de ise sportif ve mali başarı bulunmuyor. Bunun yanı sıra son zamanlarda PSG başta olmak üzere Fransız Kulüpleri de yabancılara kapılarını açtılar ve  kulüplerin borçlulukları hızla artmaya başladı.

İtalyanlar ise yaşadıkları ve yaşattıkları skandallar nedeniyle bellerini bir türlü doğrultamadılar ve bir zamanların sportif ve mali başarısı yüksek olan bu lig şimdi mazisini arar durumda.

 

Bundesliga Bize Örnek Olabilir!

Geriye kalan lig Bundesliga ise, yukarıda verdiğimiz örneklerden de görülebileceği üzere gerek sportif, gerekse mali başarı yönünden Avrupa’nın en istikrarlı ve başarılı liglerinin başında geliyor. Kulüpler dernek statüsünde kurulmuş olmalarına karşın, mali disiplinleri yüksek. Sportif performansta ise  rekabet ve futbol kalitesi giderek yükseliyor. Statların doluluk oranları ise Avrupa’nın en yüksek oranına sahip. 2000-2001 yılında yayıncı kuruluşun batması üzerine Alman Futbol Federasyonu’nun kulüplere destek çıkması ise Ligin mevcut yapılanmasından gelen bir özeliğe sahip. Ayrıca, Avrupa’nın en çok ticari gelir ve en fazla kar elde eden kulüpleri de Alman Bundesliga’da yer alıyor. Yine Alman futbolunun üst yapılanması İngiltere örneğinde olduğu gibi Şirket şeklinde organize olmuş durumda. Kulüpler mali anlamda çok sıkı denetleniyor ve borçlanmaları Federasyonun kontrolünde. Bu nedenle kulüpler arasında haksız bir rekabete de izin verilmemiş oluyor. Bundesliga aynı zamanda rekabetçi denge açısından da Avrupa’nın en rekabetçi liglerinin başında yer alıyor. Alman kulüpleri önümüzdeki yıllarda Avrupa’da İngiliz kulüplerinin egemenliklerine son verebilecek ve potansiyellerine uygun bir şekilde başarılı olarak yönetiliyorlar. Bu nedenle gelecek on yılar Almanların futbolu domine ettikleri yıllar olabilir.

 

Süper Lig Özelleştirilebilir mi?

Son zamanlarda Süper Lig’in özelleştirilmesine ilişkin bazı tartışmalar gündeme geldi. Öncelikle şunu belirtmeliyiz ki, yeryüzünde özelleştirilmiş bir futbol ligi bulunmuyor. Böylesi bir tek sportif organizasyon var o da Amerikan Basketbol Ligi NBA. Bunun dışında kulüplerin özelleştirildiğini gözlemliyoruz, ancak liglerin özelleştirilmesine henüz tanık olmadık.

Özelleştirme kamusal mülkiyetin özel mülkiyete geçmesi anlamına geliyor. Yani, mülkiyetin yapısı değişiyor. Bu özelleştirilecek şirketin hisselerinin ya blok olarak ya da halka arz ile satılmasını ifade ediyor.

Bu bağlamda satabileceğiniz ürüne/mala bir talep yaratmanız gerekiyor. Geçen sene Digitürk tüm Süper Lig kulüplerine yaklaşık 574 Milyon TL (yaklaşık 430 Milyon Dolar) parasal ödül dağıtmış. Özelleştirme teorik olarak mümkün olmakla birlikte, kurulacak Süper Lig A.Ş.’nin hissesini devlet satın almayacaksa, hangi özel şirket ya da katılım fonu neden alsın ki?

 

2011-12 Sezonu parasal Ödül Dağıtım Tablosu (TL)

Sıra

Kulüp

Havuzdan Aldığı Tutar

Havuz Payı (%)

1

Galatasaray

71.471.714

12,4

2

Fenerbahçe

67.684.169

11,8

3

Beşiktaş

50.066.414

8,7

4

Trabzonspor

45.760.650

8,0

5

Bursaspor

31.834.993

5,5

6

Eskişehirspor

30.686.265

5,3

7

İstanbul BB

27.817.814

4,8

8

Sivasspor

26.861.664

4,7

9

Gençlerbirliği

25.260.407

4,4

10

G.Antepspor

24.860.093

4,3

11

Orduspor

23.659.150

4,1

12

Karabükspor

23.258.836

4,0

13

kayserispor

23.285.836

4,1

14

M.İdmanYurdu

22.852.522

4,0

15

Antalyaspor

22.458.208

3,9

16

Samsunspor

21.657.579

3,8

17

manisaspor

20.456.636

3,6

18

Ankaragücü

14.451.923

2,5

 

Toplam

574.384.873

100

 

Satılacak ürünün/malın/değerin Pazar değeri bir şekilde oluşur ancak, oluşacak bu değer, Süper Lig’in bugün yarattığı parasal değere ulaşır mı, burası tartışmalı görünüyor. Çünkü, Süper Lig’i satın alacak kurumun ödediği parayı çıkartabilmesi için Lig maçlarını bir şekilde dışarıda ve içeride satıyor olması gerekiyor. Reytingi olmayan, kalitesi düşük, rekabetçi dengesi büyükleri korumaya yönelik, kendi iç dinamikleriyle gelir yaratamayan, devlet subvansiyonuyla ayakta duran, dışarıda pazarı olmayan, içeride pazarı devlet destekli oluşturulan bir Lig’i kim neden satın alsın ki? 

 

Fazla Para Futbolumuzu Bozdu

Önemli olan Süper Lig’in kendi potansiyellerini harekete geçirebilecek, rekabetçi dengesini yükseltebilecek, kalitesini arttıracak, Avrupa’da ve Dünya’da hak ettiği parasal gelire ve sportif başarıya ulaşmasına olanak sağlayacak, reytingi ve marka değerini yükseltecek bir Primier Lig olabilmeyi önümüze koymalıyız. Yoksa, günün kısır sorunlarına çare arayan, palyatif çözümler peşinde koşan ve tüm çözümü yüksek gelir yaratmada arayan bir anlayışla Türk futbolunu bir yere taşıma şansımız bulunmuyor. Parasal geliri artırmak soruna çözüm olsaydı, 2010 yılında yapılan ihale sonrasında %149 artan parasal gelirlerimizle Türk futbolunun tüm sorunlarının çözülmesi gerekiyordu. Ancak, fazla para “Türk Futbolunu ve kulüplerimizi bozdu”.

 

Özelleştirilme Olumsuzluğa Neden Olabilir mi?

Kulüplerimizin, sonuçta da futbolumuzun gelirlerini artırabilmek amacıyla kulüp üst yapılanması olan Süper Lig A.Ş.’ni özelleştirme kapsamında, devlet satışa çıkarttığında bazı olumsuz olasılıklarla da karşılaşma ihtimalimiz bulunuyor.

  1. Özelleştirme ile elde olunan tutarların milyar dolarlar mertebesine ulaşabileceğine pek olasılık veremiyorum. Olası bir özelleştirme de Süper Lig kulüplerine bugünden daha az bir gelir yaratılırsa, bu durum kulüplerimizi olumsuz etkileyebilecektir.
  2. 1.Süper Lig A.Ş.’nin sahibi olacak kişi/kurum kulüplere istikrarlı bir şekilde yıllara sari gelir dağıtabilecek mi?
  3. 2.Böylesi bir yapılanma içinde Süper Lig A.Ş. sahibine ekstra bir avantaj devlet tarafından yaratılacak mı?

 

Şirketleşme Çözüm mü?

Bu oluşum sürecinde kulüplerin şirketleştirilmesi bir çözüm olabilir, ancak iktisadi, mali ve sportif başarının garantisi olamaz. Çünkü, bugün şirket şeklinde organize olup ta iflas edip küme düşen, tarih sahnesinden çekilmiş bir çok örneğe tanık oluyoruz. Bunlardan birisi de daha birkaç ay önce yaşadığımız İskoç Glasgow Rangers kulübü örneği. 49 Milyon Sterlinlik borç yüzünden önce kayyuma , daha sonra da iflas ettirilerek 4. Lige düşürülen bu kulüp bir şirketti. Leeds United, Fieorentina yine ilk akla gelen şirket şeklindeki kulüplerden ikisi..

 

Şirketleşmek kulüpleri daha fazla borca itiyor. Şirketleşen kulüpler otomatikman şirketler hukuku ve ticaret kanuna tabi oluyorlar ve vergisel konularda sorumlulukları alabildiğine artıyor. Dernek statüsündeki akçeli ve yasal bütün avantajlarını yitiriyorlar. Şirketleşen kulüpler doğal olarak üçüncü kişi ya da kurumlara finansal yükümlülüklerini yerine getiremediklerinde iflas ettirilebiliyorlar. Oysa, dernek statüsünde ibra müessesi genel kurul üyelerinin ve yönetimin inisiyatifinde. Şirketlerde ise böylesi bir avantaj bulunmuyor. Bu nedenle şirketleşmek isteyen kulüplerin, bu isteklerini bir kez daha gözden geçirmelerinde yarar var. Ancak, bugünkü dernek yapılanmasıyla da yola devam edemeyiz. Çalıştırılmayan ibra müessesesi, başkanlık sultasıyla idare edilen iktisadi, finansal ve yönetsel yapı, devlet subvansiyonuna bağlı mali yapılarla dernek olarak başarıya ulaşma şansımız bulunmuyor.

 

Oysa, Bundesliga örneğinden hareketle, kulüplerimiz tüzel kişilik değişikliğine gitmeden de, kurumsal yönetimin tavizsiz uygulanması ve futbol otoritesinin sıkı yönetimiyle, kulüplerimiz gelecek yıllara ve başarıya yönlendirilebilir.

 

Sonuç

Ülkemizde Süper lig’in yeniden yapılandırılması tarihsel bir zorunluluk olarak önümüzde duruyor. Süper Lig kesinlikle fonksiyonel ve yönetsel olarak güçler ayrılığı ilkesine göre yeniden organize olmalı. Bu kapsamda kulüplerimizin mutlaka şirketleşmeleri gerekmemekle birlikte, kurumsal yönetimin tüm kulüplerimiz için bir zorunluluk haline getirilmesi ve kulüplerimizin başkanlık sultasından kurtarılması gerekiyor. 

Ülkemizde kulüplerin dernek statüsünde örgütlenmiş olmaları Alman Bundesliga’yı bizim açımızdan daha çekici kılıyor. Olumlu özellikleriyle Alman Bundesliga örnek model olarak ön plana çıkarken, Premier Lig’in pazarlama ve satışta sahip olduğu başarılı özelikler, yüksek gelir yaratabilme potansiyeli, tüm dünyada yaygın taraftar  tabanına sahip olması, marka değerinin yükseltilmesi bizim mutlaka bu özellikleri incelememizi gerektiriyor.

 

Premier Lig’in yabancı sermaye kaynaklı artan servet düzeyi, alt yapıdan daha çok hazır ve değerli oyuncuya odaklanırken, Bundesliga kendi dinamiklerini harekete geçirmeyi amaçlayan ve bu şekilde yapılanmış bir lig. Bu bağlamda, Bundesliga’nın özelikle alt yapıya önem veren bir lig olması da bizim gibi büyük bir yetenek havuzu bulunan ülkeler için çok önemli bir özellik olarak görülebilir.

Kısacası, bir ligi olduğu gibi alıp ülkemize adapte etmeye çalışmak yerine, pragmatist yaklaşıp ülkemizin somut koşullarına  daha uyumlu olabilecek, Bundesliga temelli karma bir Lig yapılanmasına yönelmeliyiz.

Sadece Premier Lig’in parasal gelir yaratabilme özelliklerine odaklanıp diğer olumsuzluklarını görmezlikten gelirsek, futbolumuzu yanlış modele yönlendirmekle çok büyük bir hatanın da içine sokmuş oluruz. Bu nedenle olayın parasal, iktisadi, yönetsel ve sportif performans kriterleri açısından analizini iyi yapıp buna göre ligimizi şekillendirmeliyiz.

Süper Lig’in bugünkü koşullarda özelleştirilebilmesi için önümüzdeki birkaç yıl içinde Süper Lig’i, dolayısıyla kulüplerimizi bu yapıya hazır hale getirmemiz gerekiyor. Bu bağlamda öncelikle tüm kulüplerimizde kurumsal yönetim ve yönetişimin egemen örgüt modeli haline getirilerek; şeffaf, hesap verebilir, denetlenebilir, paydaşlarına karşı sorumluluklarını yerine getirebilen bir yapıya kavuşturulması gerekiyor. Bu nedenle öncelikle kulüplerimizde yönetsel yetersizliklerin giderilmesi, sağlıklı mali ve iktisadi bir yapıya süreç içinde ulaşılmasıyla mümkün olabilir. Aksi halde, bugünkü koşullarda Süper Lig A.Ş. oluşturulsa bile, adı olan, ama kendisi olmayan bir lig olacaktır.

 

Ne Yapmalı? Ya da Nasıl yapmalı?

Süper Lig’in yeni yapılanmasında Ligin parasal yönünün yanı sıra, yönetsel, sosyal ve hukuksal yönünün de gözden geçirilmesi gerekiyor. Bu konuda 2008 Yılında Doç.Dr. Kutlu Merih ile birlikte kaleme aldığımız Futbol yönetimi isimli kitabımızın 243. Sayfasındaki  “Ne Yapmalı? Ya Da Yeni Bir Yapılanma Önerisi” başlıklı bölümümüzdeki “Türk Futbol Yapılanmasının Yeniden Yapılanmasına Alternatif Model” başlıklı kısımda yer alan Süper Lig Yeni Modeli ve bu modele ilişkin önerilerimizi iletmiştik. [1] Bu konuda bu bölüme bakılabilir.{jcomments on}

 

 



[1]  Futbol Yönetimi, Tuğrul Akşar-Kutlu Merih, Literatür yay., İstanbul, Ocak 2008, 697 sayfa.

                    linkedin-logo Paylaş                        Flipboard -logo Paylaş

Bu İçerik  22491  Defa Okunmuştur
 

Degerli yazarimiz Tuğrul Akşar Cuma, 02 Nisan 2010.

YAZARIN DIGER YAZILARINI GORMEK ICIN TIKLAYIN

Neden Futbol Ekonomisi?

 

www. Futbolekonomi.com’un  vizyon ve misyonu temel olarak  Futbol Ekonomisi Stratejik Araştırma Merkezi’nin (FESAM) vizyon ve misyonuna paralel ve aynı düzlemdedir.

 

Bu bağlamda temel misyonumuz: Futbolun yerel ve küresel makro özelliklerini incelemek ve yeni yapısal modeller önermek; bu kapsamda entelektüel gelişimi hızlandırmak ve buna ilişkin referans olabilecek bir database oluşturmak ve bunu tüm futbol araştırmacılarının emrine sunmak... Bu amaçla yapılan çalışmaları yayımlamak; gerekli her türlü bilimsel futbol araştırma ve geliştirme projelerine entelektüel anlamda destek vermek.

 

Temel Vizyonumuz: Önerilen yeni modellerin gerçekleştiğini görmektir.

 devamı >>>

finansal-futbol-anim-1

tugrulaksar_ge_roportaj

Tuğrul Akşar Güngör Urasın sorularını yanıtlıyor

  Yazar Tuğrul Akşar,
Milliyet Gazetesi Yazarı Güngör Uras'ın
sorularını yanıtlıyor.
detay için tıklayınız..

 

Spor Endexi

 

16/04/2024

Kapanış Günlük
Değişim %
  BİST 100

9.707,13

-1,09

 bjk BJKAS

77,15

+3,28

 fb FENER

96,80

+5,22

 gs GSRAY

6,92

+0,44

 trabzon TSPOR

1,59

-1,85

   SPOR ENDEKSİ

4.847,33

-0,18

Videolar

Tuğrul, Tuğrul Akşar, Pusula, Ekonomi, Futbol, Futbol Ekonomi, Mali,VİDEONUN DEVAMI VE DİĞER VİDEOLAR İÇİN TIKLAYIN.

İstatistikler

İçerik Tıklama Görünümü : 39673571

TRENDYOL SÜPER LİG 2023-2024 SEZONU

  

 

 Sıra TAKIMLAR 0 G B M A Y AV
Galatasaray 32 28  3   1  73 20 53  87 
2 Fenerbahçe  32  27    4  1 85  28   57

85

3 Trabzonspor  32  16 4  12 54  42 12 52
4 Beşiktaş  32   14   6  12 42  38  4 48
5 Rizespor 32 14 6  12   43  47 -4 48
6 Başakşehir 32  13 12 42  38 

  4 

 46 
7

Kasımpaşa

32  13  7  12   55 57  -2 46
8 Sivasspor 32 11 11

10 

38  43 -5  44 
9 Antalyaspor 32 10  12  10  36  37  -1 42 
10

Alanyaspor

32 10  12 10 41  46   -5  42
11 AdanaDemir 32 9 13  10

48 

43   5  40
12 Samsunspor 32 10  14 36  42 -6  38  
13 Ankaragücü 32  8 13

11 

40  41   -1  37
14 Kayserispor 32 10  10 12  36  45  -9  37
15 Konyaspor 32  12  12 34  45  -11  36
16 Hatayspor 32

7

12  13 36  44  -8 33
17 Gaziantep 32  7 17  35  50  -15  31 
18 Karagümrük 32  9 16  35 41  -6 30

19

Pendikspor  32 7 9 16 36 64 -28   30  

20

İstanbulspor 32 4 7 21 25 59 -34 16

Okur Yazar


Futbolun ekonomisi, mali, hukuksal ve yönetsel kısmına ilişkin varsa makalelerinizi bize gönderin, sizin imzanızla yayınlayalım.

Yazılarınızı  info@futbolekonomi.com adresine gönderebilirsiniz. 

 

 

Annual Review of Football Finance 2023

Annual Review of Football Finance 2023

Deloitte Sports Grup'un Avrupa Futbol Finansmanına ilişkin 32. kez düzenlediği yıllık futbol finans raporuna göre, Avrupa futbol pazarı 2021 - 22 sezonunda bir önceki yıla göre %7 büyüyerek 29.5 Milyar Euro büyüklüğüne ulaştı. Rapora ulaşmak için tıklayınız

Deloitte Money League - 2024

Deloitte Money league 2024

Deloitte Money League Raporunu 27. kez yayınladı. Rapora göre Avrupa'nın en zengin 20 kulübünün 2022-23 sezonunda gelirleri toplam 10.5 Milyar Euro'ya ulaştı. Raporu okumak için tıklayınız.

UEFA Kulüp Finans&Yatırım Raporu 2024

 

UEFA Raporu-2023

UEFA Kulüp futbolunun finansal durumları ve yatırımlarına ilişkin yıllık görünüm ve benchmark raporunu yayınladı. Okumak için tıklayınız

 


 

2021-Money-league-Raporu

 

Yirmidördüncü Deloitte Money League raporuna göre Barcelona'nın 715.1 Milyon Euro'luk geliriyle ilk sırada yer aldığı, tamamı merkez lig kulüplerinden oluşan ve bir önceki yıla göre gelirleri %12 azalan Para Ligi raporunu okumak için tıklayınız

 


 

 

annual report 202021 photo

 

Avrupa Futbolunun patronu UEFA’nın gelirleri 5.7 Milyar Euro’ya Ulaştı. Raporu okumak için tıklayınız.

 


 

 UEFA-Kulup-Futbolu-Lisanslama-2023


UEFA’nın 2023’te yayınladığı en son  Kulüp Lisanslamaya İlişkin Karşılaştırma raporuna göre kulüpler Pandemi döneminde 7.3 Milyar Euro zarar ettiler. UEFA raporu, Avrupa kulüp futbolunun endişe verici bir resmini çiziyor. Raporu okumak için tıklayınız.

 


    

191112 Aktifbank Ekolig

 

Türk futbolunun gelirlerinin ve ekonomik görünümünün mercek altına alındığı Futbol Ekonomi Raporu – EkoLig'in dördüncü sayısı yayınlandı. Süper Lig’in 2017-2018 sezonu sonunda 3,2 milyar TL olan geliri, 2018-19 sezonunda 4,2 milyar TL’na ulaştı. Bkz.

 

 

master bm report lowres

 

The European Club Footballing Landscape 2022


UEFA'nın Avrupa Lulüp futboluna ilişkin 13, kez yayınladığı, Covid-19'un etkilerinin de analiz edildiği raporu okumak için Bkz.


 

 EkoSpor-y

“Ekospor’un aylık bültenlerinden haberdar olmak için tıklayınız”

 

Süper lig Marka değeri araştırma

''Taraftar Algısına Göre Türkiye Süper Ligi Marka Değerini Etkileyen Faktörlerin ve Marka Değeri Boyutlarının Değerlendirilmesi'' Prof. Dr. Musa PINAR öncülüğünde yapılan bu araştırmayı okumak için tıklayınız.

 

 

the-european-elite-2019

KPMG Avrupa’nın 32 Elit Kulübünün değerlemesini yaptı. Süper Lig’den Galatasaray ve Beşiktaş’ın da bulunduğu bu raporda en değerli kulüp 3.2 Milyar Euroluk değeriyle Real Madrid oldu. Raporu okumak için tıklayınız.
 

Endustriyel_futbol

 

Futbolda Endüstriyel Denge ve Başarı Üzerine

Futbolun Endüstriyel gelişimi, kulüplerin sportif ve iktisadi/mali yapılanışını derinden etkiliyor. Dorukhan Acar’ın Kurumsal Yönetim temelli yaklaşımı ile "Futbolda Endüstriyel Denge ve Başarı"yı okumak için tıklayınız

 

 

Türkiye'de Kadın Futbolunun Gelişimi ve Günümüzdeki Durumu

 

imagesCAVM4O4L

 

Dr. Lale ORTA’nın Kadın Futboluna Entelektüel Bir Yaklaşım Sergilediği makalesi için tıklayınız.” 

 

 

İngiliz Futbolunda Kurumsal Yönetişim Üzerine

 

governance_in_football

 

Tüm kulüplerimize ve Türk Futbol yapılanmasına farklı bir bakış açısı kazandırabileceğini düşündüğümüz, İngiliz Parlementosu’nun Kültür, medya ve spor Komitesi’nin hazırladığı raporu okumak için tıklayınız. 

 

money-and-soccer

“Money scorring goals”, Gerçekten de “Para Gol Kaydedebiliyor mu? “

Euro 2012’nin olası ekonomik etkilerini
okumak için tıklayınız. 



FFP

Futbolda Finansal Sürdürülebilirlik Kapsamında ''Finansal Fair Play Başa Baş Kuralı ve Beşiktaş Futbol Kulübü Üzerinde Bir Uygulama 
Hüseyin AKTAŞ/Salih MUTLU,

okumak için tıklayınız.