PROFESYONEL SPORLARDA FİNANSAL MODELLER
Bizi Takip Edin Futbol ekonomisi facebookta futbol ekonomisi twitterde
x
Buradasınız >> Ana Sayfa Haberler & Makaleler Genel KUtlu MERİH PROFESYONEL SPORLARDA FİNANSAL MODELLER

PROFESYONEL SPORLARDA FİNANSAL MODELLER

 

  

 GİRİŞ:

Bir “Finansal Yapı Olarak Futbol” genellikle ihmal edilmiş bir ilgi alanı olarak dikkati çekiyor. Internet araştırmalarımız bu konuda en yoğun ilginin  Fransız akademisyen Wladimir ANEFF ve Türk futbol analisti Tuğrul AKŞAR tarafından gösterildiğini ortaya koyuyor.

Değerlendirmelere göre, Bosman kuralı öncesinde Avrupa spor finans sistemi bir değişim süreci yaşamasına karşılık, oyuncu emek pazarında kısıtlamaların kaldırılması değişimi büyük ölçüde hızlandırdı. Bu gelişmeler ise futbol ekonomisinde yeni modellerin gözlenmesine yol açtı. Şimdi sporda finans sistemi olarak öne çıkan dört temel modeli inceleyebiliriz., 

1-Amerikan modeli

2-Avrupa amatör sporları

3-Avrupa profesyonel spor geleneksel modeli (GPM)

4-Avrupa profesyonel spor ticari modeli (TPM) 

Burada sadece modelleri değil, bunların gelişme potansiyellerini de irdeleyeceğiz. Amerikan profesyonel Modeli özgün bir model olarak öen çıktığı için bunu bir referans modeli olarak öne aldık. 

Amerikan Profesyonel Spor Modeli


Profesyonel spor finansmanı için özgün BİR model Kuzey Amerika spor liglerinde görülmektedir. Bunlar Baseball, basketball, rugbi ve hokey dalları dır. Bu modelin Avrupa modelleri ile karşılaştırılması ile ilginç sonuçlara ulaşılabilir. TPM  modelinin bazı özellikleri Amerikan modelinde de bulunmaktadır. 

Avrupa ve ABD spor liglerinin her ikisi de bir tekil Pazar veya kartel gibi düşünülecek bir ortaklaş girişim (joint venture) gibi ele alınabilir. Kulüpler bağımsız olarak oluşmakta, fiyatlarını belirlemekte, oyunlarını pazarlamakta ve diğer kulüpler ile rekabet etmektedirler. Buna bir farklı uygulama ABD futbol  liginde mülkiyet sendikal bir yapı ile örgütlenmiş olup, oyuncular takımlara bu kuruluş tarafından dağıtılarak rekabetçi denge sağlanmaya çalışılmaktadır. Amerikan sisteminin bir karakteristiği, yeni oyuncuların performans kayıtlarının tutulmasıdır. En kötü performanslı takımlar önce oyuncularını seçmekte ve bu sistem aşağıya doğru giderek en iyi performanslı takım en son seçim yapmaktadır. 

Bu seçim sisteminin yanında reklam pozisyonlarının ve TV yayım haklarının lig tarafından belirlenmesi gibi bir uygulama da mevcut. Bu lig pazarlaması sisteminin diğer bir uygulaması, lisansların imalatçılara ve temsilcilere satılabilmesidir. Liglerin “resmi” kredi kartları, uçak biletleri v.s. ABD pazarında önemli bir imaj ürünüdür ver sponsorlar bunlara sahip olabilmek için büyük ücretler ödeyebilmektedirler.

Amerikan spor ligleri esas olarak yerli liglerdir, sezonlarında oynanır ve play-off lar ile şampiyon belirlenir. Bunlardan uluslararası olan sedece baseball, basketball ve hokey ligleridir ve Kanada ile ayakları bulunur. Avrupa liglerinde takımlar hem ulusal hem de uluslararası liglerde rekabet ederler. Avrupa liglerine özgü olarak takımların küme yükselmeleri ve düşmeleri kayıp-kazanç skorlarına dayanarak belirlenir. Takımlar kümelerinde tepeler çıkarlarsa bir üst lige yükselebilir veya diplerde kalırlarsa bir alt lige inebilirler. Amerikan liglerindeki fark lige katılmanın ve ligden ayrılmanın farklı kurallara tabi olmasıdır. Lige yeni bir katılım olursa ligde bulunan takımlar yeni katılanın ödediği katkı payını paylaşırlar. Diğer taraftan bir takımın bir ligden veya şehirden ayrılması halinde ligin kendisi iflas edebilir. Bu iflaslar son yıllarda ender olmakla birlikte yaşanmamış değildir.

Kapalı Amerikan-tipi lig sisteminin bir avantajı, gelirin takımlar arasında eşit dağıtılabilmesidir. Bununla finansal güç dengesi sağlanmaya çalışılır. Bunun en iyi örneği Amerika Futboludur. Burada TV yayın gelirleri kulüpler arasında eşit olarak dağıtılır. Kapı girişleri %60 ev sahibi ve %40 misafir arasında bölüştürülür. Bunun sonucu ekonomik farklılaşmanın oldukça az olmasıdır. Böylece büyük veya küçük pazarlara hitap edebilen ligler arasında önemli farklar oluşmamaktadır.

Diğer Amerikan sporlarında – baseball, basketball ve hokey- ayrı ulusal ve yerel yayın anlaşmaları yapılmaktadır. Ulusal gelirler takımlar arasında eşit olarak paylaşıldığı halde yerel yayın gelirlerini paylaşımında farklılıklar olabilmektedir. New York Yankees gibi bir büyük-Pazar takımı yayım haklarının yerel satışında yılda 60 milyon USD gibi bir para kazanabilirken, bir küçük-Pazar takımı yılda 4-6 milyon USD ile idare etmek durumunda kalabiliyor. Bu doğal olarak kaliteli oyuncuları çekebilme konusunda eşitsizlik yaratıyor ve büyük-Pazar takımlarını daha iyi bir rekabetçi konuma getiriyor. Baseball yerel gelirlerinin paylaşımında takımlar arasında bir yeniden dağılım sözkonusu olsa bile bu küçük-Pazar takımlarının etkin rekabeti için yeterli değil. Basketball ve hokey liglerinde kapı girişleri Avrupa’da olduğu gibi %100 ev sahibi takıma ait. Büyük pazarlardaki takımlar daha fazla seyirci çekip daha fazla reklam da alabildiklerinden bu durum ayrı bir finansal dengesizlik kaynağı oluşturuyor.

Kuzey Amerika liglerine ilişkin analitik araştırmalar bu liglerde kar maksimizasyonu olmasa bile kara yönelik bir eğilimin bulunduğun u ortaya koyuyor. Bu yöndeki Avrupa araştırmaları ise kar konusunun daha az önemli olduğunu gösteriyor. Avrupa’da fazla kabul görmeyen ücret sınırlamaları (salary caps) ABD spor pazarlarında sanki bir ön koşul gibi çalışıyor. Basketball 1984 yılında ilk takıom ücret sınırı uygulamasını getirirken futbol bunu 1994 yılında izledi. Basketball 1999-2000 sezonunda bireysel ücret sınırı uygulamasına geçti.

Avrupa gibi Amerika da  spor sektöründe oldukça kontrollü bir emek pazarına sahip. Sporda hizmet vermeye ilişkin çok sayıda antitrust ve istihdam yasaları mevcut. Gerçekte Avrupa ve Amerika’da hükümetler spordaki rekabet olayından uzak durma gibi bir politika izliyor gibi görünseler bile, mahkemeler bir çok sportif sorunu uzlaştırma mercii oluyor.

Amerika gibi bir serbest rekabet kurallarının egemen olduğu ülkede spor takımlarının subvansiyon alamayacakları düşünülür. Gerçekte hükümetler takımlara doğrudan ödeme yapmasalar bile, oldukça cömert vergi muafiyetleri sözkonusu. Spor takımları insan aktiflerine yapılan harcamaları amortisman olarak vergiden düşebilen tek ekonomik kuruluş. Bunun dışında ayni, bir katkı olarak yerel yönetimler tarafından inşa edilen ve takımların kullanımına verilen stadyumlar. Bunları sayesinde takımların bölgede kalması ve hatta başka bölgelerden takımların göç etmesi öngörülüyor. Takımlar sadece stadyumları düşük veya sıfır ücretle kullanmakla kalmıyor, buraların VIP locaları, park, gıda servisi gibi olanaklarından ve reklam alarak da para kazanıyorlar. Amerikan sisteminde takımlar şehirler arasında göç edebildiğinden bir çok şehirde başarılı ve tutulan bir takım, “Bize yeni bir stat yapın. Yoksa buradan gideriz.” Türünden şantajlar da yapabiliyor.

Amerikan finans modelinin Avrupa’da pek görülmeyen önemli bir özelliği, toplu pazarlık yapabilme olanağı. Takım sporlarındaki oyuncular sendikalar halinde örgütlenmiş olup, lig işverenlerine karşı toplu ücret pazarlığı yapabilmektedirler. Sektör içindeki gelir bölüşümü çatışmaları çok sayıda grevlere ve lokoutlar da yol açabilmektedir. Bunların lig süresinde oyunların durmasına neden oldukları da görülüyor.

Oyuncular ile kulüpleri arasında bireysel pazarlık olanakları da mevcut. Bu pazarlıklar genellikle oyuncuyu temsil eden bir acente aracılığı ile gerçekleştiriliyor. Bu ücret pazarlıkları genellikle Avrupa’da yapılanlar gibi fakat Amerika’da bu sözleşmeler daha ayrıntılı ve daha uzun dönemleri kapsıyor. Avrupa’da da bütün oyuncular için  geçerli olacak toplu pazarlık uygulamaları görüldüğü halde bunların oyunları durdurabilmesi söz konusu değil. Bunun  sonucu Avrupa’da bu pazarlıklar ve uzlaşmalar için aracılara ve hakemlere daha az ihtiyaç duyuluyor. Buna karşılık Avrupa’da paylaşılan pastanın giderek daha büyümesi halinde sistemim daha kapsamlı pazarlık mekanizmalarını gerektireceği kuşkusuz.

Amerika’da profesyonel sporun bu kadar pazarlıkçı bir yapıda olmasının nedeni, serbest acentelik sisteminin Avrupa’daki Bosman davasından 20 yıl önce yürürlüğe girmiş olmasıdır. Serbest acenteler oyuncular için ABD liglerinde oldukça esnek koşullar yaratabilirken, Avrupa’da oyuncular tekel durumundaki işverenin uygun göreceği ödemelere razı olmak durumunda. Buna karşılık özellikle küçük-pazarlı liglerde tepeye oynayan kulüpler üzerine ekstra finansal yükler binmektedir.

Amerika ve Avrupa finansal modelleri arasındaki en büyük yakınlık medya ilişkilerinde gözlenmektedir. TV yayın haklarından elde edilen gelirlerin hızla arttığı gözleniyor. Bunun sonucu da oyuncu ücretlerindeki yükseliş. Serbest acentelerin bu ücret artışlarına katkısı varsa da esas potansiyeli TV gelirleri oluşturuyor.

Avrupa kulüpleri halka açılmada öncü oldukları gibi Amerikan ligleri de bu fikre yakınlık duymaya başladı. Bazı futbol, basketball ve hokey takımları fazla yaygın olmasa bie bir kısım hisselerini halka açmaya başladılar. Bunların fazla bir ilgi gördüğü şimdilik söylenemez.
 

Avrupa Amatör spor modeli


Avrupa’da amatör sporlar için finansal teknikler en az değişime tabidir. Bir amatör kulübün gelirleri amatör olarak spor yapmak isteyenlerden talep edilebilecek miktarlardan oluşur. Kulüplerin amacı esas olarak genç yetenekleri keşfetmek ve geliştirmektir. Ekonomik yüzebilirlik (viabilitiy) genellikle üyelik aidatları, bağışlar ve sponsorlar ile karşılanır. Yapılan sporun türüne bağlı olarak kapı girişlerinde de gelir sağlanabilir. Bazı gelirler park hizmetlerinden, stand kiralarından, fuarlardan, toplantılardan ve eşya satışından da sağlanmaktadır. Bazen reklam ve sponsorluk gelirleri de söz konusu olmaktadır. Bu yapı Avrupa’da nesiller boyunca çok az değişiklik gösterebilmiştir.

Geleneksel Profesyonel Model (GPM): Seyirci-Subvansiyon-Sponsor-Yerel

20. yüzyıl boyunca Avrupa’da profesyonel spor kulüplerinin ana geliri kapı girişlerinden sağlanmıştır. Bazı ülkelerde (Almanya,Fransa, İtalya, Türkiye,…) Ulusal ve yerel yönetimlerin, kamu işletmelerinin ve endüstriyel kuruluşların (Fiat ,Bayer, Philips, Peugeot, Parmalat,PTT, MKE, Demiryolları, Pınar, Ülker v.s..) patronajı da söz konusu olabilir. Giderek reklam gelirleri önem kazandı ve firma sponsorlukları da büyük ölçüde arttı. Kulüplerin yerel yönetimlerden destek aldıkları durumlarda bile kurumsal sponsorluklar önemli bir gelir kaynağı oluşturdu. Kuruluş merkezlerinin kulüplere coğrafik olarak yakın olmaları bu bağlantıları daha da güçlü hale getirdi. Fiat ve Juventus, Parmalat ve Parma, Philips ve PSV, Pınar ve KSK hep aynı şehirlerde yerleşmişlerdi.

1970 lerde profesyonel takımların kapı gelirleri diğer gelirlerin çok üzerinde idi. Bir çok ülkede ise kulüplerin gerçek finansörü yerel yönetimlerdi. Bu modele genel olarak Geleneksel Profesyonel Model : Seyirci-Subvansiyon-Sponsor-Yerel (GPM) modeli diyebiliriz. Devlet subvansiyonlarının kısıtlı veya yasak olduğu ülkelerde ise subvansiyonları kulüp üyelerinin aidatları oluşturmaktadır.

Televizyon yayıncılığının bir kaynak olarak devreye girdiği durumlarda bile bu gelir türü fazla önem kazanmadı. Kulüpler genel olarak TV yayıncılığını kapı gelirlerin rakibi olarak değerlendirdiler ve tam süre yayınlara fazla yanaşmadılar. 1967 de İngiliz futbol federasyonu maçların canlı yayını için BBC televizyonunun bir milyon poundluk teklifini geri çevirdi. Benzer ilgisizlik diğer Avrupa ülkelerinde de gözlendi. Gerçekte bu dönemde TV yayıncılığının genellikle devlet tekelinde olması cömert önerileri de engelliyor ve kulüpler önerilen miktarları kapı gelirlerindeki kaybı karşılayacak düzeyde bulmuyorlardı
 

Ticari Profesyonel Spor Modeli (TPM) : Medya-Şirket-Ticaret-Borsa

Bir çok Avrupa profesyonel spor kulübü artık geçmişteki GPM gelir reçetesini göstermiyor. 1980 lerde başlayan 1990 larda hızlanan bir şekilde yeni gelir kaynakları oluştu ve eskiler gerilemeye başladı. Avrupa kulüplerinin kapı gelirleri 1970 lerim %80 düzeyinden %20-30 mertebelerine geriledi. Bir istisna İspanya’da gözlendi. Burada mevsimlik abone bilet satışı geleneği, kapı girişlerinde anlamlı bir gerilemeyi önledi.

Güncel profesyonel modelde subvansiyon destekleri de geriledi. Reklam ve sponsorluk gelirleri ise futbolda genel olarak %25-30 düzeylerinde sabit kaldı. Basketbolda ise bu spor Avrupa’da yeni profesyonelleştiği için şimdilik yüksek.

GPM modeli gerilediğine göre yeni gelir kaynakları neler oldu? Genel olarak Avrupa’da TV yayın gelirleri profesyonel kulüplerin gelirlerinde birinci veya ikinci sırayı aldı. TV gelirlerinin önemi diğer spor dallarında da artış gösteriyor. TV gelirleri profesyonel sporun finansmanında birinci sırayı aldı veya almak üzere.
 

Model değişiminin nedenleri

1980 ler öncesinde Avrupa ekonomileri şimdikinden daha fazla hükümet müdahaleleri ile yönetiliyor ve düzenleniyordu. Bu çerçevede kamu otoritelerinin spor olaylarına müdahalesi de sık rastlana bir olgu idi. Avrupa ekonomileri uluslararası alan ve rekabete az açık bir durumda idi. Küreselleşmenin yayılması ve bir çok pazarın devlet müdahalesi dışına çıkması ile spor sektörü de Pazar mekanizmalarının etkisi altına girdi. Bir çok spor kulübünün şirketleşmesi ve halka açılması bu süreçte ortaya çıktı. Kulüpler Pazar mekanizmalarının hakim olduğu koşullarda daha fazla kar amaçlı hale geldiler. Bu gelişmelerin spora ve spor sektörlerine gerçek bir katkı sağlayıp sağlamadığı henüz açık değil. Yüzyıllık kulüplerin iflas ve tasfiye aşamalarına gelmesi gelişmelerin hiç de beklendiği gibi olmadığı izlenimini veriyor.

Yine de GPM modelinin giderek aşınacağı kaçınılmaz bir gelişme idi. Bu model altında kulüplerin ücret artışlarına cevap veremeyeceği çok açık hale geldi. Fransız profesyonel futbolunda 1966-67 sezonunda ücret bordrosu (mecburi sosyal güvenlik ödemeleri dahil) giderlerin %56 sını oluşturuyordu. Bu değer 1974-75 sezonunda %72 ye, 1982-83 sezonunda ise %84 düzeylerine ulaştı. Bu oran herhangi bir emeğe dayanan hizmet sektöründe karşılanamayacak bir düzeydir. Bu durumda bir finansal stabilizasyon programı uygulandı ve Fransız Futbol Liginde ücret bordrosu 1993-94 sezonunda %48, 1997-98 sezonunda ise %45 oranına geriledi. Bu dönemde Alman liginde ücret bordrosu %43, İspanya’da %46, İngiltere’de %52 ve İtalya’da %68 idi. (Deloitte & Touche 2002 ). %40 I aşan oranlar bir açık belirlediğinden bunun  kapatılması için yeni bir yaklaşım gerekti ve yeni finans kaynaklarını arayışına girildi.

Şampiyonluğa oynayan başarı maksimizasyonu davranışına sahip kulüplerin yıldız oyuncu talepleri oldukça yüksek ve rasyonel ölçeklerin dışında olabilmektedir. Bu talep oyuncu pazarındaki kısıtlamalar kaldırılınca daha da yükseldi. Avrupa spor sektörü pazarlarında ABD benzeri oyuncu seçimi ve ücret sınırlamaları olmayınca Bosman uygulaması sonucunda yıldız oyuncu ücretleri bir anda astronomik olarak yükseldi. Daha önce mümkün olan tek kısıtlama takımlardaki yabancı oyuncu sayısı üzerine idi. Bu da kaldırılınca yıldız oyuncu pazarı üzerinde bir anda yoğun bir talep oluştu. Bu da futbol sektöründe oluşan denge fiyatlarını yukarı kaymasına neden oldu ve sektör içine kapalı olduğundan sektörün kaynakları bu kaymayı karşılamaya yetmedi ve yeni kaynaklar bulunması gerekti. Yeni finansla mekanizmaları kullanmakta başarılı olabilen az sayıdaki kulüp bu durumla başa çıkabilirken bu tür uygulamaya alışık olmayan çok sayıdaki kulüp ciddi sorunlarla karşı karşıya kaldı. Bu sürece digital yayın platformlarının sektöre cömert ödemeleri de girdiğinde zaten bozulan dengeler daha da kontrol edilemez hale geldiler. Bu süreçte hem yayımcılar hem de kulüpler dramatik sonuçlar ile karşılaştılar. Çok sayıdaki kulüp bu mekanizmanın net kaybedenleri oldular.

Bu sorunlar karşısında geleneksel GPM modelinin oyun sayısını ve kapı gelirlerini arttırmak, daha fazla sponsor veya subvansiyon temin etmek gibi çözümleri, kısa dönemde yararlı olsa bile uzun dönemde oyunun kalitesinin düşmesine ve subvansiyon ve sponsorluk desteklerinin azalmasına yol açmaktadır. 

Bu krizden çıkmanın bir yolu yıldız oyuncu alımını kısıtlayan bir finansal istikrar programı olabilir veya kulüpler daha düşük bir rekabet düzeyine gerileyebilirler. En anlamlı strateji ise yeni finansman olanaklarını yaratılabilmesidir. Bu da TPM modelinin dayandığı anlayıştır ve gerçekte uygulanan da bu strateji olmuştur. Bu strateji beklendiği gibi finansal kaynak sorununa çözüm getirebildiği halde bozulan finansal dengeler sorununun daha da kötüleşmesine yol açtı. Bosman kuralı ve yeni finansal kaynaklar futbol sektörünü daha esnek bir hale getirdi fakat daha dengeli yapamadı. 

Diğer taraftan GPM modelini benimseyen kulüpler için açıkların daha da fazla artması ve ayrıca gelir getiren pozisyonlardan uzaklaşmak tehlikesi her zaman söz konusu oldu. Böylece sportif performans, finansal performans ve operatif denge arasında kritik bir ödünleşim (trade off) sözkonusu olup bu stratejik oyunu kulüplerini başarı ile oynaması gerekmektedir. TPM modelini başarı ile uyguladıklarına inanan ve G-14 olarak bilinen kulüpler yeni bir Avrupa Süperligi şampiyonası modelleri önermektedirler. Şimdilik kabul görmeyen bu model sektördeki gelişmelere göre yeniden gündeme gelebilecektir. Böylece ulusal birinci ve ikinci kümeler yerine kıtasal birinci ve ikinci kümeler oluşacaktır. Futbol sektöründeki gelişmeler ve sektöre yönelen uluslararası talep ulusal ligler sistemini giderek kıtasal liglere dönüşmesine neden olabilecektir. 
 

TPM Modelinin kusurları


TPM modelinin giderek daha yaygın uygulandığını gözlememize karşılık, sorunları da olmadığı söylenemez.  

Zengin kulüplerin öne çıkması 

Önemli sorunlardan biri Amerikan Baseball sektöründe gördüğümüzü gibi zengin kulüplerin dominant durumda olmasıdır. Avrupa’da oyunların sonuçları, özellikle önde gelen spor olan futbolda, kulüplerin zenginliğinden giderek daha fazla etkilenmektedir. Oyuncu tahsisi sistemi olmadığından zengin kulüpler yetenekli sporcuların kaymak tabakasını kendilerine çekerek rekabet güçlerini arttırabiliyorlar. Bunun sonucu olarak zenginliklerini de daha fazla arttırmak şansına sahip oluyorlar. Zengin kulüpler büyük izleyici kütlesine sahip Avrupa kupalarına katılmak ve bunları kazanmak şansına daha fazla sahipler. Ayrıca bu kupaları daha fazla kendilerine özgü kılabilmek için G-14 gibi projeleri de destekliyorlar. Bunun sonucu olarak Avrupa futbolu zenginlerin birinci kümesi ve yoksulların ikinci kümesi gibi bir ayırıma gitmek durumunda kalacak.

Yayımcı medya istekleri  

Amerikan uygulamasında da ortaya çıkan ikinci önemli sorun, TV yayıncılığının kapsamı genişletebilmek için oyunlara daha fazla müdahale eder hale gelmesi. Spor oyunlarının mı yayımlandığı yoksa yayımlanmak için mi spor oyunları yapıldığını ayırmak olanaksızlaşıyor. İlginç bir öneri Avrupa futbolunu tek aralı iki yarım süre yerine üç aralı dört çeyrek süre ile oynamak önerisi. Bu öneri henüz kabul edilmemekle birlikte, gündemde nelerin olabileceğinin açık göstergesi. Dünya kupalarında büyük pazarları etkileyen saat farkları ile başa çıkabilmek için maçların öğle vakti cehennem sıcağında oynanması da gidişatın bir başka göstergesi. 

Yönetimde yolsuzluklar

Önemli bir sorun Avrupa profesyonel sporlarında yaygın olarak gözlenen yolsuzluk olaylarıdır. Bir çok önde gelen futbol kulübünün yöneticisi finansal yolsuzluk nedeni ile yargı önüne çıkma durumunda kalmıştır. Fransa’da, İtalya’da, İngiltere’de ve daha bir çok ülkede çeşitli finansal yolsuzluk olayları gündemi sürekli işgal etmektedir. Burada çok sayıda örnek verilebileceği halde sporla birlikte gündeme gelmesi oldukça dramatik olan bu olaylarla ilgili olarak sadece İtalyan Parma kulübündeki dramatik gelişmelere değinmekle yetineceğiz. 

Doping ve rüşvet 

Profesyonel spor oyunlarında ticarileşmenin ve sponsorluğun artması başarı için her türlü yolun denenmesine de yol açmaktadır. Kulüpler geliri yüksek şampiyonalara katılmak ve buralarda başarılı olabilmek için futbolcularının haftada iki veya üç maç yapmalarına  olanak sağlama amacı ile oyuncularına doğrudan veya dolaylı doping uygulamaları yapabiliyorlar. 1994 yılında şike olayı nedeniyle Olympique de Marseille yöneticisi Bernard TAPIE sekiz aylık bir hapis cezası aldı. 1997 yılında Belçika kulübü Anderlecht şike nedeniyle UEFA tarafından cezalandırıldı. Spora bahisçiliğin girmesi nedeniyle şike ve yasadışı kumar olayları bir çok ülkede yaygınlaştı. Buna ek olarak spor sektörüne sağlanan vergi muafiyetleri yeraltı kuruluşlarının da bu sektörlere ilgi duymasına ve spor üzerinden para yıkama olaylarının yaşanmasına neden oluyor. 

Ayrıca biliniyor ki gündeme gelen bu sorunlar buzdağının sadece görünen kısmı. TPM modeli sağladığı yararların yanında çok sayıda olumsuzlukların da yaşanmasına da neden oluyor. Bu olumsuzluklara spor sektörünün içinden çare bulma çabalarının da yetersiz kaldığı gözleniyor ve genellikle gözler bir dış güç olarak devlet in müdahalesine yöneliyor. Buna karşılık ticari sporun yaratabildiği olağanüstü katma değeri ve rantları paylaşma hırsının kolaylıkla engellenemeyeceği çok açık. ABD uygulamalarında bu tür sorunların öngörüldüğü ve lig içinde kontrol mekanizmalarının geliştirildiği görülüyor. Amerikan basketball, futbol ve baseball liglerinde doping kontrol programları yürütülüyor. Ligler yasadışı kumar ve bahis konularına karşı çok duyarlı ve kuralları bozma eğiliminde olanlara çok set önlemler uygulanıyor.

SONUÇ : Şişeden kaçan cin 

Avrupalılar da Amerikalılar gibi ticari sporun karanlık yüzü ile tanışıyorlar. Büyük paraların döndüğü sektörlerde zenginler daha zengin olurken, sporun idealleri ve oyunların dürüstlüğü konusunda giderek kuşkular doğuyor. Bu olumsuz gelişmeler ise daha fazla ve daha heyecanlı oyunlar, görkemli stadyumlar, daha kapsamlı medya yayınları ve imaj yaratan ticari ürünler ile dengeleniyor. Buna karşılık dürüstlüğün, sporculuğun, tevazunun egemen olduğu geleneksel yapının sürmesini isteyen ve sporun küreselleşmesine karşı olan kesimler de mevcut. Yine de cin şişeden kaçmış görünüyor ve tekrar şişeye sokulması olanakları şimdilik ufuklarda gözükmüyor. 

 

Kutlu MERİH
2004 Nisan

 

KAYNAKLAR

İsmail GÜNEŞ DIŞSAL EKONOMİLER VE FUTBOL 2005-09-15 FESAM
Kutlu MERİH FUTBOL EKONOMİSİ VE AYKIRI KURALLARI 2005-09-12 FESAM
Kutlu MERİH KURALDIŞI PAZAR SEKTÖRÜ OLARAK SPOR 2005-09-12 FESAM
Tuğrul AKŞAR AVRUPA FUTBOL SEKTÖRÜNÜN FİNANSAL ANALİZİ 2005-09-12 FESAM
Wladimir ANDREFF The Evolving European Model of Professional Sports Finance;   2002-10-29 http://www.playthegame.org/
Wladimir ANDREFF Sports Financing in Europe - Towards a Transformation in the 21st Century ; 1997-06-20 http://www.playthegame.org/
Wladimir ANDREFF Financing Modern Sport in the Face of a Sporting Ethic; 2002-10-29 "Sport, Media and Civil Society", 18-22 June 1997 http://www.playthegame.org/
 Stefan KÜRTEN The Bidding Game – The Acquisition of Sports Rights in the 21st Century; 2000-11-13  "Play the game", 12-16 November 2000http://www.playthegame.org/
Nuria PUIG Derived from Dictatorship, Different in Democracy - Sport Organizations in Italy, Germany and Spain; 1997-06-20  "Sport, Media and Civil Society", 18-22 June 1997http://www.playthegame.org/

 

                    linkedin-logo Paylaş                        Flipboard -logo Paylaş

Bu İçerik  10379  Defa Okunmuştur
 

Degerli yazarimiz Kutlu Merih Cuma, 02 Nisan 2010.

YAZARIN DIGER YAZILARINI GORMEK ICIN TIKLAYIN

Neden Futbol Ekonomisi?

 

www. Futbolekonomi.com’un  vizyon ve misyonu temel olarak  Futbol Ekonomisi Stratejik Araştırma Merkezi’nin (FESAM) vizyon ve misyonuna paralel ve aynı düzlemdedir.

 

Bu bağlamda temel misyonumuz: Futbolun yerel ve küresel makro özelliklerini incelemek ve yeni yapısal modeller önermek; bu kapsamda entelektüel gelişimi hızlandırmak ve buna ilişkin referans olabilecek bir database oluşturmak ve bunu tüm futbol araştırmacılarının emrine sunmak... Bu amaçla yapılan çalışmaları yayımlamak; gerekli her türlü bilimsel futbol araştırma ve geliştirme projelerine entelektüel anlamda destek vermek.

 

Temel Vizyonumuz: Önerilen yeni modellerin gerçekleştiğini görmektir.

 devamı >>>

finansal-futbol-anim-1

tugrulaksar_ge_roportaj

Tuğrul Akşar Güngör Urasın sorularını yanıtlıyor

  Yazar Tuğrul Akşar,
Milliyet Gazetesi Yazarı Güngör Uras'ın
sorularını yanıtlıyor.
detay için tıklayınız..

 

Spor Endexi

 

13/12/2024

Kapanış Günlük
Değişim %
  BİST 100

10125,46

+0,66

 bjk BJKAS

4,33

-0,92

 fb FENER

103,30

-0.58

 gs GSRAY

6,54

-0,91

 trabzon TSPOR

0,90

-1,10

   SPOR ENDEKSİ

3.021,26

-0,87

Videolar

Tuğrul, Tuğrul Akşar, Pusula, Ekonomi, Futbol, Futbol Ekonomi, Mali,VİDEONUN DEVAMI VE DİĞER VİDEOLAR İÇİN TIKLAYIN.

İstatistikler

İçerik Tıklama Görünümü : 44143426

TRENDYOL SÜPER LİG 2024-2025 SEZONU

  

 

 Sıra TAKIMLAR 0 G B M A Y AV

1

Galatasaray 14 12 2  0 38 15 23 38
2 Fenerbahçe 14  10   2 2 36  13   23

32

3 Samsunspor 15 9 2  4

29

17 12

29

4 Eyüpspor 15  7   5  3 24 15 9 26
5 Beşiktaş 14 7 4  3  23  15 8 25
6 Göztepe 14 7 3 4 27  20 

  7

 24 
7

Başakşehir

14 6  4  4 24 18 6 22
8 Konyaspor 15 5 4

6

17 22 -5 19
9 Rizespor 14 6 1 7 15    21  -6 19
10 Gaziantep  14 5 3 6 20 21 -1 18
11 Sivasspor 15 5 2 7

20

25   -5 17
12 Antalyaspor 14 5 3 6 18  26 -8 18
13 Trabzonspor 14 3 7

4

20  18  2  16
14 Kasımpaşa 14 3 7 4 18 21 -3 16
15 Kayserispor 14 3 6 5 15 25 -10 15
16

Alanyaspor

14

3

5 6 12 18 -6 14
17 Bodrum FK 14 3 2 9 10 21 -11 11
18 Hatayspor 14 5 8 12 23  -22 8

19

A.Demirspor 14 0 2 12 10 34 -24

 

                 

Okur Yazar


Futbolun ekonomisi, mali, hukuksal ve yönetsel kısmına ilişkin varsa makalelerinizi bize gönderin, sizin imzanızla yayınlayalım.

Yazılarınızı  info@futbolekonomi.com adresine gönderebilirsiniz. 

 

 

Annual Review of Football Finance 2023

Annual Review of Football Finance 2023

Deloitte Sports Grup'un Avrupa Futbol Finansmanına ilişkin 32. kez düzenlediği yıllık futbol finans raporuna göre, Avrupa futbol pazarı 2021 - 22 sezonunda bir önceki yıla göre %7 büyüyerek 29.5 Milyar Euro büyüklüğüne ulaştı. Rapora ulaşmak için tıklayınız

Deloitte Money League - 2024

Deloitte Money league 2024

Deloitte Money League Raporunu 27. kez yayınladı. Rapora göre Avrupa'nın en zengin 20 kulübünün 2022-23 sezonunda gelirleri toplam 10.5 Milyar Euro'ya ulaştı. Raporu okumak için tıklayınız.

UEFA Kulüp Finans&Yatırım Raporu 2024

 

UEFA Raporu-2023

UEFA Kulüp futbolunun finansal durumları ve yatırımlarına ilişkin yıllık görünüm ve benchmark raporunu yayınladı. Okumak için tıklayınız

 


 

2021-Money-league-Raporu

 

Yirmidördüncü Deloitte Money League raporuna göre Barcelona'nın 715.1 Milyon Euro'luk geliriyle ilk sırada yer aldığı, tamamı merkez lig kulüplerinden oluşan ve bir önceki yıla göre gelirleri %12 azalan Para Ligi raporunu okumak için tıklayınız

 


 

 

annual report 202021 photo

 

Avrupa Futbolunun patronu UEFA’nın gelirleri 5.7 Milyar Euro’ya Ulaştı. Raporu okumak için tıklayınız.

 


 

 UEFA-Kulup-Futbolu-Lisanslama-2023


UEFA’nın 2023’te yayınladığı en son  Kulüp Lisanslamaya İlişkin Karşılaştırma raporuna göre kulüpler Pandemi döneminde 7.3 Milyar Euro zarar ettiler. UEFA raporu, Avrupa kulüp futbolunun endişe verici bir resmini çiziyor. Raporu okumak için tıklayınız.

 


    

191112 Aktifbank Ekolig

 

Türk futbolunun gelirlerinin ve ekonomik görünümünün mercek altına alındığı Futbol Ekonomi Raporu – EkoLig'in dördüncü sayısı yayınlandı. Süper Lig’in 2017-2018 sezonu sonunda 3,2 milyar TL olan geliri, 2018-19 sezonunda 4,2 milyar TL’na ulaştı. Bkz.

 

 

master bm report lowres

 

The European Club Footballing Landscape 2022


UEFA'nın Avrupa Lulüp futboluna ilişkin 13, kez yayınladığı, Covid-19'un etkilerinin de analiz edildiği raporu okumak için Bkz.


 

 EkoSpor-y

“Ekospor’un aylık bültenlerinden haberdar olmak için tıklayınız”

 

Süper lig Marka değeri araştırma

''Taraftar Algısına Göre Türkiye Süper Ligi Marka Değerini Etkileyen Faktörlerin ve Marka Değeri Boyutlarının Değerlendirilmesi'' Prof. Dr. Musa PINAR öncülüğünde yapılan bu araştırmayı okumak için tıklayınız.

 

 

the-european-elite-2019

KPMG Avrupa’nın 32 Elit Kulübünün değerlemesini yaptı. Süper Lig’den Galatasaray ve Beşiktaş’ın da bulunduğu bu raporda en değerli kulüp 3.2 Milyar Euroluk değeriyle Real Madrid oldu. Raporu okumak için tıklayınız.
 

Endustriyel_futbol

 

Futbolda Endüstriyel Denge ve Başarı Üzerine

Futbolun Endüstriyel gelişimi, kulüplerin sportif ve iktisadi/mali yapılanışını derinden etkiliyor. Dorukhan Acar’ın Kurumsal Yönetim temelli yaklaşımı ile "Futbolda Endüstriyel Denge ve Başarı"yı okumak için tıklayınız

 

 

Türkiye'de Kadın Futbolunun Gelişimi ve Günümüzdeki Durumu

 

imagesCAVM4O4L

 

Dr. Lale ORTA’nın Kadın Futboluna Entelektüel Bir Yaklaşım Sergilediği makalesi için tıklayınız.” 

 

 

İngiliz Futbolunda Kurumsal Yönetişim Üzerine

 

governance_in_football

 

Tüm kulüplerimize ve Türk Futbol yapılanmasına farklı bir bakış açısı kazandırabileceğini düşündüğümüz, İngiliz Parlementosu’nun Kültür, medya ve spor Komitesi’nin hazırladığı raporu okumak için tıklayınız. 

 

money-and-soccer

“Money scorring goals”, Gerçekten de “Para Gol Kaydedebiliyor mu? “

Euro 2012’nin olası ekonomik etkilerini
okumak için tıklayınız. 



FFP

Futbolda Finansal Sürdürülebilirlik Kapsamında ''Finansal Fair Play Başa Baş Kuralı ve Beşiktaş Futbol Kulübü Üzerinde Bir Uygulama 
Hüseyin AKTAŞ/Salih MUTLU,

okumak için tıklayınız.