Hüseyin Özkök- 27 Haziran 2013 Almanya Futbol Federasyonu (DFB) uzun yıllar sportif direktörlük konusunda çok rahattı. 2006 yılında bu göreve başlayan Matthias Sammer, çok başarılı çalışmalar yapmış ve Alman futbolundaki “yeni nesil patlamasında” büyük rol oynamıştı.

2016 yılına kadar sözleşmesi bulunan eski ünlü oyuncu, 2010 yılında alt yapı koordinatörlüğü görevini de üstlenmiş ve Almanya futbolunun tüm alt yapı sistemine hakim olmuştu. Sammer’in bu başarılı çalışmaları kulüplerin de dikkatini çekmeye başladı. Hamburg 2011 yılında Matthias Sammer’e transfer teklif etti. Ancak Sammer bu teklifi kabul etmeyerek görevini sürdürmek istediğini belirtti. Bir dönem Galatasaray’ın teknik direktörlük için Sammer’i düşündüğü de medyada geniş yer almıştı. Hamburg’un teklifinden 1 yıl sonra bu defa Bayern Münih, Sammer’in kapısını aynı teklifle çaldı. Teklifi yapan Bayern Münih olunca Sammer bunu düşünmeden kabul etti ve DFB’nin de izni ile Temmuz 2012’de Bavyera ekibinde göreve başladı.

Almanya Futbol Federasyonu, Sammer’in ayrılmasının ardından daha önce Freiburg ve Leverkusen’de çalışmış, ancak o sırada boşta bulunan ve alt yapıya önem veren bir futbol adamı olan Robin Dutt’a teklif yaptı. Ağustos 2012’de göreve başlayan Dutt, Sammer’in sahip olduğu tüm görev ve yetkilerle çalışmaya başladı. Ancak Dutt’un aklının antrenörlükte olduğu 2013 Mayıs’ında Thomas Schaaf’ın ayrılmasından sonra teknik direktör arayışına giren Bremen’in teknik direktörlük teklifini kabul etmesiyle anlaşıldı. Federasyon Sammer’e olduğu gibi Dutt’a da zorluk çıkartmadı ve Alman Teknik Adam yeni sezon için Werder Bremen ile sözleşme imzaladı.

Bu durum DFB’de bu pozisyonun bir anda sorgulanmasına yol açtı. Yapılan yorumlarda bu işin başına gelecek kişinin teknik direktörlük düşüncesinin olmaması ve uzun süre çalışarak görevin sürekliliğinin olması gerektiği söylendi. İşte tam burada Almanya Futbol Ligi Şirketi (DFL) de işin içine karıştı. Lig şirketinin birlikte görev yapan iki CEO’su Christian Seifert ve Andreas Rettig açıklama yaparak, yeni sportif direktörün A Milli Takım'dan da sorumlu olması ve seçim yapılırken DFL’nin de görüşünün alınması gerektiğini söyleyince “bomba” patladı. Dünyanın en büyük futbol federasyonu olan DFB başkanı Wolfgang Niersbach, bu açıklamaya tepki gösterdi ve açıklamanın hem çok iddialı hem de çok uygunsuz olduğunu ifade etti.

DFL’in bu çıkışında tabii ki son yıllarda yapılan başarılı çalışmaların ve Bundesliga’nın değerinin tüm dünyada artması, katlanan ürün ve televizyon gelirleri, seyirci sayısının tüm dünyada en üst seviyede olmasının verdiği güven de vardı. Oysa federasyonun elinde sadece Milli Takım ve Almanya Kupası organizasyonu bulunuyor ve çoğunlukla Bundesliga’nın gölgesinde kalıyor. Bunun yanında 15 aydır görevde bulunan Başkan Wolfgang Niersbach’ın dünyanın en büyük federasyonu için yetersiz kaldığı ve profilinin çok düşük olduğu eleştirileri yapılıyor. Ayrıca Başkan’ın herkese huzur bozulmasın diye mavi bocuk dağıttığı ve gerektiğinde sorun çıkmaması adına dişini gösteremediği de çok konuşuluyor.

DFL’in başarısı ve elinin güçlenmesi, dünyanın en önemli milli takımlarından biri olan ve şu anda çok ön plana çıkan Almanya Milli Takımı içinde söz sahibi olma çabasını beraberinde getirdi. Bu nedenle sportif direktör seçiminde kararda pay sahibi olmak istediklerini açıklayarak bu konuda ilk adımı atmış oldular. CEO Christian Seifert, ligde takımların teknik direktörün de üzerinde konumlanan sportif direktörlük sisteminin çok başarılı şekilde uygulandığını, federasyonun da sportif direktöre tüm takımlarda sorumlu olma yetkisini vermesi gerektiğini söylerken bir anlamda Löw’ün patronu olacak bir figürden de bahsetmiş oldu.

Almanya Futbol Federasyonu’nda sportif direktörlük görevi ise sıradan bir görev olarak görülmekte. Federasyon bu konuda hiçbir kurumun kesinlikle müdahale etmesini istemiyor. Uzmanlar tarafından yapılan yorumlar da da Joachim Löw’ün kesinlikle tek yetkili olarak çalışması gerektiği ve onun üzerine bir sportif direktörü getirmenin mümkün olmadığı belirtiliyor.

Joachim Löw de yaptığı açıklamada Milli Takım’da tek sorumlunun kesinlikle teknik direktör olması gerektiğini belirterek bu konudaki tavrını net şekilde ortaya koydu.{jcomments on}

Tweet

Tweetle                      Paylaş                        Paylaş