Ahmet Güvener- 20 Eylül 2015 Elvan Abeylegesse – Etiyopya – Atletizm, İlhan Tanui Özbilen – Kenya – Atletizm, Natalia Nazaretze – Gürcistan – Okçuluk, Mehmet Aurelio – Brezilya – Futbol, Natalia Hanikoğlu – Rusya – Voleybol, Bobby Dixon –ABD – Basketbol, Zeynep Viktoria Güneş – Ukrayna – Yüzme, Ramazan Şahin – Rusya – Güreş, Hafız Süleymanoğlu – Azerbaycan – Halter, Ramazan Palyani – Gürcistan – Boks, Ketty Mathe – Fransa – Judo, Yusuf Bojte – Macaristan – Eskrim, Melek Hu – Çin – Masa Tenisi.

Bu listeyi atletizmde aslen Jamaikalı, Güney Afrikalı, Kübalı, Belaruslu atletler ile zenginleştirebilir, devşirme sporculu sporların listesine yakında hentbolu da katabilirsiniz. Benim tespitime göre yaz oyunlarındaki 28 branştan 12sinde sporcu devşirmeyi becermiş bir ülkeyiz. Tabii arada devşirme sporcuya karşı olan tek tük de olsa Yelken Federasyonu gibi, federasyonlar da var. Üstelik devşirme işini dünyanın nerede ise her bir köşesinden sporcular ile başarmışız. Ne Jamaika’yı ne Güney Afrika’yı ıskalamışız. Doğukan Gezer’in Gençlik ve Spor Bakanlığı sitesinde 6 Ekim 2014 tarihli “Devşirme Değil Bu Toprakların Şampiyonları” başlıklı yazısında Türkiye’de 800 kadar devşirme sporcunun faal olarak spor yaptığını belirtiyor. Yani Bakanlık bu rakamla gurur duyuyor. Yine aynı yazıda ülke olarak kendimizi iyi hissetmemiz için dünyada 14 ülkenin aynı yöntemi uyguladığını belirtiyor. Unutmayalım dünyada 200’ün üstünde ülke var. Ne acıdır ki, bir yanlışı “ama başkaları da yapıyor” diye savunmak bize özgü bir savunma mekanizması.

Rahmetli Özal’ın 1986’da Naim Süleymanoğlu’nu Bulgaristan’a bir milyon Dolar ödeyerek “devşirmesi” ile başladı bu süreç. Biliyorum, ama Naim Türk asıllı idi diye itiraz edeceksiniz. Doğrudur ama sonuçta Türkiye’nin yetiştirdiği bir sporcu değildir. Biz Naim’i yetiştirilmiş aldık ve o da Türkiye’ye 3 Olimpiyat altını kazandırdı. Süleymanoğlu’nun bu başarısı Türk Sporunu yönetenlere ve de siyasi iktidarlara sportif başarıya kısa yoldan ulaşmanın yolunu gösterdi. Ver parayı, devşir sporcuyu, al madalyayı. Al madalyayı kısmı pek olmuyorsa da, ya da olunca bir süre sonra doping nedeniyle madalya geri alınıyorsa da, o kısmı önemli değil. Biz parayı verip sporcuyu devşirdik ya gerisi….

Devşirme yalnızca başka ülkelerin sporcularını Türkiye adına yarıştırmakla kalmıyor. Başka ülkelerin federasyonlarının yetiştirdiği Türk asıllı sporculara – özellikle futbolculara – milli formayı giydirmek hazıra konmanın ve de “devşirmenin” bir başka türü. Başka ülkeler uğraşsın, para harcasın sen nemalan. Bunun neresini savunacaksın. Yaş ortalaması 30 olan 75 Milyonluk bir ülkede sporcu yetiştirmek için harcanacak milyonlarca Doları sporcu devşirmek için harcamak siyasal iktidarların tercihi. Nasılsa kimse hesap sormuyor. Dünya sporunu yönetenler, örneğin 15 yaşına kadar sporcuyu hangi ülke yetiştirdi ise yalnızca o ülke adına yarışabilir diye bir kural koysa ne yapacağız merak ediyorum.

Tweet

Tweetle                      Paylaş                        Paylaş