Tanrının Eli!
Bizi Takip Edin Futbol ekonomisi facebookta futbol ekonomisi twitterde
x
Buradasınız >> Ana Sayfa Haberler & Makaleler Genel Müslüm GÜLHAN Tanrının Eli!

Tanrının Eli!

298b172fc6db01

Müslüm Gülhan- 26 Kasım 2020 1980'deki yerel seçimlerde oy pusulalarına 'Viva Maradona' yazıldı, saçından bir parça yerel bir tapınakta güvenli şekilde korunuyor, yüzü Napoli'deki duvarların birçoğunu hâlâ süslüyor.

 

İşler o duruma gelmişti ki 1990 Dünya Kupası'nda ev sahibi İtalya ile yarı finalde, Napoli'de karşılaşan Arjantin deplasmanda değil kendi evindeydi! Çünkü stadı dolduranlar İtalya’dan yana değil Maradona’dan yanaydı.

Cuntanın ve Videla denen diktatörün yönetim mekanizması, 30 bin kişiyi yok etmesine, ülke içinde faşist baskı ve hanedanlık kurmasına karşın, her diktatör gibi IQ sorunu yaşamasının sonucu kaçınılmaz olarak ülkeyi bir çıkmaza sürüklemişti.

Darbe döneminin son demlerini yaşayan ve demokrasi taleplerinin gür bir sesle dile getirildiği günlerde, Arjantin’in yönetimini elinde bulunduran Videla cuntası, Malvinas Adaları’nın ülkenin bir parçası olduğunu hiddetle savundu.

Her faşist yönetim gibi, krizi yönetmedeki çaresizlik ve yine yeni krizlerle sonuç alma kısır döngüsü içine sıkışıp kaldığından, bu Arjantin’deki rütbeli canlı türü de çareyi Falkland Adalarına saldırarak yeni bir kaosla beslenmede bulmuştu.

2 Nisan 1982’de başlayan, Güney Georgia Adaları’nın işgaliyle genişleyen ve 26 Nisan’da Arjantinli komutanların teslim olmasıyla sona eren savaşta, İngiltere’nin 258 ve Arjantin’in 649 askeri öldü.

1986 yılında Arjantin çeyrek final maçında İngiltere ile karşılaşınca ister istemez süreç futbol dışındaki Falkland Savaşının sonuçlarına odaklandı. Bu her iki takım üstünde, ama savaşta Arjantin kaybeden olduğu için onun üstünde daha fazla olmakla beraber baskı unsuru oldu.

İngilizler dışında kimse kızıp eleştirmedi hatta eleştirmek istemedi o ‘Tanrının Eli’ golünü. 10 saniye içinde 5 İngiliz futbolcuyu 6 kez çalımladıktan sonra FİFA tarafından ‘yüzyılın golü’ seçilen ikinci golü ile Maradona savaşa bulaşmadan ve o dönemin liderlerinin aksine, insani tavırlarla bir zafer kazanarak, ülkesini ve İngilizleri de bu kısır döngü içinden bu muhteşem oyun sayesinde kurtarmıştı.

Doğa üstü yeteneklere sahip bir futbolcunun, sadece yetenekleri yoluyla barışa katkı yapmasının gücü, oynadığı futbol sayesinde tüm dünya tarafından kazandığı itibarda saklıydı.

Tabii 1986 Dünya Kupasındaki misyonu, sadece İngiltere karşısında kazandırdığı zafer ile siyasilerin yapamadığı barışa katkı yapması değildi, o muhteşem oyun yeteneği sayesinde ülkesine kupayı kazandırmasıydı.

Tüm dünyadaki kupayı takip eden insanları ilgilendiren yönü buydu.

Turnuva boyunca Maradona 90 kez, Arjantin'in herhangi bir oyuncusundan üç kat daha fazla top sürdü. Ayrıca 53 kez faule maruz kalarak diğer oyunculara göre takımına iki kat daha fazla serbest vuruş kazandırdı. Maradona turnuva boyunca Arjantin'in 14 golünün 10’unu 5 gol ve 5 asistiyle kendisi gerçekleştirdi.

Burada Maradona’nın Pele ile olan topa hükmetme ayrıcalıkları ortaya çıkıyor. Pele’nin bütün teknik özelliğine karşın, Maradona’nın sol ayağındaki marifet ile vücudunun üst ve alt kısmındaki büyük gücü, topu bu ayağı ile oynamasındaki becerilerine koruyucu ve destekleyici olarak görev bilinci içinde büyük katkı yapıyordu. Bu gücü topa yönelik olmaktan ziyade, sol ayağındaki tanrısal maharete hizmet için kullanması onun farklılığının ortaya çıkmasına neden olmuştu.

Sol ayağındaki maharet dünyayı yörüngesinde tutmaya neden oluyordu!

Kaybedilen Falkland savaşındaki top tüfek yerine, Maradona’nın sol ayağı İngilizleri yenmesine yetmişti.

Turnuva sonunda yapılan oylamayla turnuvanın en iyi oyuncusu seçilerek Altın Top ödülünü aldı. Azteka Stadyumu’nun girişine heykeli dikildi.

Azteka Stadyumu, Dünya Futbolu adına ilahi güce sahip iki oyuncuya ev sahipliği yapma özelliğine sahiptir.

Sanırım Azteka panteonlar arasında en değerli konuma erişmiştir.

Bu sadece Azteka’ya ait bir değer değil Meksika için de büyük onur.

1970 Brezilya ve Pele, 1986 Arjantin ve Maradona.

İki farklı tarihte ve tarihin görebileceği en yetenekli ilahi kişilerin yeteneklerini seyretme ve zaferlerine şahit olmak, her stadyumun veya her ülkenin harcı değildir. Bu büyük bir ayrıcalıktır. Azteka Stadı 1970 yılında 107 bin 412 seyircinin izlediği ve Brezilya’nın İtalya’yı 4-1 yendiği maça ve 1986 yılında, 114 bin 600 seyircinin izlediği ve Arjantin’in Almanya’yı 3-2 yendiği final maçlarına ev sahipliği yapmıştı.

Bu panteonlar arasındaki en büyük ayrıcalıktı.

San Paolo Stadı Maradona için panteon, İtalya için sınıfsal alan.

Burada anlatılması gereken mitolojik bir hikâye var. Bunu edebi bir içerik ile anlatarak ve abartarak fakat abartılanların bile yetersiz kaldığı gerçeklerin olduğunu asla unutmadan anlatmak lazım.

İşte Çağatay Çelik’in kaleminden o müthiş hikâye.

“Buenos Aires'in gecekondu mahallesinden çıkan bir çocuk 20'li yaşlarına geldiğinde dünyanın en pahalı futbolcusu olmuştu. Hem de İtalya'nın en yoksul şehirlerinden birine transfer olarak! Diego Maradona, İtalya'nın belki de inancına en bağlı olduğu bu şehirde yaşayanlar tarafından hâlâ 'Tanrı' olarak görülüyor. Bu durum sadece oynadığı futbol ya da kazandırdığı kupalarla açıklanmıyor. O, içinde politikanın da bulunduğu bir isyanın simgesiydi. Napolilerin deyişiyle: "1987'de diğer İtalya yenildi. Yeni bir imparatorluk doğdu."

Bu hikâyeyi şöyle özetlemek pek yanlış olmaz. Roma Katolik Kilisesi'ne en bağlı yaşayan şehirlerden birinde, bir kimseyi yüceltmek küfür sayılır. Bu olay, onlar için Tanrı ve dine hakaret gibi kabul edilirken bir Arjantinlinin şehre ayak basmasından birkaç yıl geçmesinin ardından Tanrı gibi kabul edilmesi, ortaya ilginç bir paradoks çıkarıyor.

Takvim yaprakları 10 Mayıs 1987'yi gösterdiğinde İtalyan antropolog Amalia Signorelli şöyle yazmıştı: Dünya değişti... Avrupa'nın en gürültülü, kaosun en bol olduğu şehir terk edildi... Haksız da değildi. O an Napoli'de bulunan bir turist, şehri 'hayalet şehre' benzetmişti. Peki herkes neredeydi? Tabii ki Maradona'nın karşılamasında!

Sessizlik bir süre sonra yerini kutlamalara bıraktı. Ama ne kutlama! John Foot'un gözlemlerine göre o anlar, tam olarak Napolitan karakterini yansıtıyordu: İroni, parodi, ürkütücü, müstehcen ve bolca küfür! Şehir mezarlığında bulunan bir duvar yazısı her şeyi özetliyordu: "Çocuklar! Neyi kaçırdığınızı bilmiyorsunuz!"

Napoli'nin ilk şampiyonluğu sadece futbol açısından bir kilometretaşı değildi, aynı zamanda sosyo-politik bir bağlamı da vardı. O dönemde İtalya'da bölgesel ve ayrılıkçı bir politika izleyen Lega Nord partisinin güney karşıtı siyaseti, İtalya'da oldukça kabul görüyordu. Maradona’lı Napoli'nin başarısı, bu düzene de bir meydan okumaydı! Napoli'nin verdiği mesaj sadece futbolla sınırlı değildi: "Mayıs 1987'de diğer İtalya yenildi! Yeni bir imparatorluk doğdu!"

Napoli, 1986-87 sezonunda kuruluşundan 61 yıl sonra ilk kez şampiyonluğa ulaşırken mimarı da Diego Armando Maradona oldu. Arjantinli, Platinili Juventus'u, Van Bastenli Milan'ı, Matthauslu Inter'i ve Zicolu Udinese'yi alt etmeyi başardı. Bu hikâye dört yıl daha sürdü...

Napoli'nin ilk şampiyonluğunda Ottavio Bianchi, ikincisinde ise Alberto Bigon'un önderliğinde toplanan bu futbolcular, bir şehre unutamayacakları yıllar yaşattı. Ama tüm bunlara rağmen bu takım Maradona'nın takımıydı! Belki de sorun buydu... Arjantinlinin kişisel hayatı çalkantıya girdiğinde düşüş de başladı.

Dönemin ünlü gazetecilerinden Gianni Brera, Maradona'yı tasvir etmek için 'İlahi kürtaj' ifadesini kullansa da Napolililer için Arjantinli, Tanrı'dan farksızdı. Şehrin her yerinde motifleri bulunan Aziz San Gennaro'nun kollarında olduğu grafitiler bile yapıldı! Ama Napolililer bir şeyi unutuyordu: Maradona, insandı.

Şubat 2013'te bir adam bir balkonda aşağıda kendisine 'tapan' insanlara bakıyordu. Gülümsedi, el salladı ve aşağıdan yükselen tutku dolu havayı soludu. Bu, Vatikan'da cemaatine seslenen Papa değildi. Vatikan'dan 200 kilometre uzaklıktaki Napoli'de bulunan Royal Continental Otelindeki Maradona'ydı!

Giuseppe Garibaldi, İtalya'yı 1861'de politik olarak birleştirmiş olsa da aradan geçen 159 yılda kültürel birleşmenin halen gerçekleştirilemediği düşünülüyor. Kuzeyde Milano, Torino ve Cenova'nın ticaret ve sanayi merkezleriyle İtalya'yı taşıdığı, güneyin ise yolsuzluk, suç ve işsizlikle onları geri çektiği görüşü benimseniyor.

Maradona'nın geldiği 1984 yılına kadar İtalya anakarasında bulunan hiçbir güney kulübü, şampiyonluğa ulaşamamıştı. İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana ise Milan, Torino ve Genoa'dan çıkan kulüpler, 39 şampiyonluğun 33'ünü elde etmişti. Güneydeki en büyük kulüp olan Napoli'nin ise sadece İtalyanların verdiği adla 'çakma' İtalya Kupası vardı.

1980'deki yerel seçimlerde oy pusulalarına 'Viva Maradona' yazıldı, saçından bir parça yerel bir tapınakta güvenli şekilde korunuyor, yüzü Napoli'deki duvarların birçoğunu hâlâ süslüyor. İşler o duruma gelmişti ki 1990 Dünya Kupası'nda ev sahibi İtalya ile yarı finalde, Napoli'de karşılaşan Arjantin deplasmanda değil kendi evindeydi! Çünkü stadı dolduranlar İtalya’dan yana değil Maradona’dan yanaydı.

En önemlisi, toplumsal bir tepkiyle, futbolun tanrısal boyutunu ortaya koyan Maradona’nın kabullenilmiş değer olmasındaki realitesinin kendi ülkesindeki karşılığı kutsal bir boyuttadır.

"Boca es mi religion, Maradona es mi dios, La Bombenera es mi iglesia" (Boca dinim, Maradona tanrım, Bombonera ise mabedim).

Estadio Alberto J. Armando bilinen ismiyle La Bombonera, Arjantin'in Buenos Aires şehrinin La Boca bölgesinde yer alan ve Arjantin'in köklü kulüplerinden Boca Juniors'un 49.000 seyirci kapasiteli iç saha maçlarını oynadığı stadyumun girişinde bu yazı yer alır.{jcomments on}

 

 

                    linkedin-logo Paylaş                        Flipboard -logo Paylaş

Bu İçerik  1284  Defa Okunmuştur
 

Degerli yazarimiz Müslüm Gülhan Cuma, 20 Nisan 2012.

YAZARIN DIGER YAZILARINI GORMEK ICIN TIKLAYIN

Neden Futbol Ekonomisi?

 

www. Futbolekonomi.com’un  vizyon ve misyonu temel olarak  Futbol Ekonomisi Stratejik Araştırma Merkezi’nin (FESAM) vizyon ve misyonuna paralel ve aynı düzlemdedir.

 

Bu bağlamda temel misyonumuz: Futbolun yerel ve küresel makro özelliklerini incelemek ve yeni yapısal modeller önermek; bu kapsamda entelektüel gelişimi hızlandırmak ve buna ilişkin referans olabilecek bir database oluşturmak ve bunu tüm futbol araştırmacılarının emrine sunmak... Bu amaçla yapılan çalışmaları yayımlamak; gerekli her türlü bilimsel futbol araştırma ve geliştirme projelerine entelektüel anlamda destek vermek.

 

Temel Vizyonumuz: Önerilen yeni modellerin gerçekleştiğini görmektir.

 devamı >>>

finansal-futbol-anim-1

tugrulaksar_ge_roportaj

Tuğrul Akşar Güngör Urasın sorularını yanıtlıyor

  Yazar Tuğrul Akşar,
Milliyet Gazetesi Yazarı Güngör Uras'ın
sorularını yanıtlıyor.
detay için tıklayınız..

 

Spor Endexi

 

05/11/2024

Kapanış Günlük
Değişim %
  BİST 100

8.698,48

-0,17

 bjk BJKAS

4,48

-2,18

 fb FENER

100,30

0.00

 gs GSRAY

6,83

+0,15

 trabzon TSPOR

0,93

0,00

   SPOR ENDEKSİ

3.075,321

-0,41

Videolar

Tuğrul, Tuğrul Akşar, Pusula, Ekonomi, Futbol, Futbol Ekonomi, Mali,VİDEONUN DEVAMI VE DİĞER VİDEOLAR İÇİN TIKLAYIN.

İstatistikler

İçerik Tıklama Görünümü : 43406269

TRENDYOL SÜPER LİG 2024-2025 SEZONU

  

 

 Sıra TAKIMLAR 0 G B M A Y AV

1

Galatasaray 11 10  0 32 11 21 31
2 Fenerbahçe 11  8   2 1 27  9   18

26

3 Samsunspor 12 8 1  3

24

13 9

25

4 Eyüpspor 12  6   4  2 18  11 7 22
5 Beşiktaş 11 6 3  2  19  10 9 21
6 Göztepe 11 5 3 3 19  13 

  6

 18 
7

Sivasspor

12 5  2  5   17 20 -3 17
8 Başakşehir 11 4 4

17  14 3 16
9 Kasımpaşa 12 3 5 4 16    19  -3 14
10 Konyaspor 12 4 2 6 14  20 -4 14
11 Antalyaspor 12 4 2 6

15

24   -9 14
12 Rizespor 11 4 1 6 10  19 -9 13
13 Trabzonspor 11 2 6

3

12  14  -2  12
14 G.Antep FK 11 3 3 5 15 18 -3 12
15 Kayserispor 11 2 6 3 11 16 -5 12
16

Bodrumspor

12

3

2 7 10 16 -6 11
17 Alanyaspor 11 2 4 5 9 14  -5 10
18 Hatayspor 11 3 7 10 18  -8 6

19

A.Demirspor 11 0 2 9 9 25 -16

 

                 

Okur Yazar


Futbolun ekonomisi, mali, hukuksal ve yönetsel kısmına ilişkin varsa makalelerinizi bize gönderin, sizin imzanızla yayınlayalım.

Yazılarınızı  info@futbolekonomi.com adresine gönderebilirsiniz. 

 

 

Annual Review of Football Finance 2023

Annual Review of Football Finance 2023

Deloitte Sports Grup'un Avrupa Futbol Finansmanına ilişkin 32. kez düzenlediği yıllık futbol finans raporuna göre, Avrupa futbol pazarı 2021 - 22 sezonunda bir önceki yıla göre %7 büyüyerek 29.5 Milyar Euro büyüklüğüne ulaştı. Rapora ulaşmak için tıklayınız

Deloitte Money League - 2024

Deloitte Money league 2024

Deloitte Money League Raporunu 27. kez yayınladı. Rapora göre Avrupa'nın en zengin 20 kulübünün 2022-23 sezonunda gelirleri toplam 10.5 Milyar Euro'ya ulaştı. Raporu okumak için tıklayınız.

UEFA Kulüp Finans&Yatırım Raporu 2024

 

UEFA Raporu-2023

UEFA Kulüp futbolunun finansal durumları ve yatırımlarına ilişkin yıllık görünüm ve benchmark raporunu yayınladı. Okumak için tıklayınız

 


 

2021-Money-league-Raporu

 

Yirmidördüncü Deloitte Money League raporuna göre Barcelona'nın 715.1 Milyon Euro'luk geliriyle ilk sırada yer aldığı, tamamı merkez lig kulüplerinden oluşan ve bir önceki yıla göre gelirleri %12 azalan Para Ligi raporunu okumak için tıklayınız

 


 

 

annual report 202021 photo

 

Avrupa Futbolunun patronu UEFA’nın gelirleri 5.7 Milyar Euro’ya Ulaştı. Raporu okumak için tıklayınız.

 


 

 UEFA-Kulup-Futbolu-Lisanslama-2023


UEFA’nın 2023’te yayınladığı en son  Kulüp Lisanslamaya İlişkin Karşılaştırma raporuna göre kulüpler Pandemi döneminde 7.3 Milyar Euro zarar ettiler. UEFA raporu, Avrupa kulüp futbolunun endişe verici bir resmini çiziyor. Raporu okumak için tıklayınız.

 


    

191112 Aktifbank Ekolig

 

Türk futbolunun gelirlerinin ve ekonomik görünümünün mercek altına alındığı Futbol Ekonomi Raporu – EkoLig'in dördüncü sayısı yayınlandı. Süper Lig’in 2017-2018 sezonu sonunda 3,2 milyar TL olan geliri, 2018-19 sezonunda 4,2 milyar TL’na ulaştı. Bkz.

 

 

master bm report lowres

 

The European Club Footballing Landscape 2022


UEFA'nın Avrupa Lulüp futboluna ilişkin 13, kez yayınladığı, Covid-19'un etkilerinin de analiz edildiği raporu okumak için Bkz.


 

 EkoSpor-y

“Ekospor’un aylık bültenlerinden haberdar olmak için tıklayınız”

 

Süper lig Marka değeri araştırma

''Taraftar Algısına Göre Türkiye Süper Ligi Marka Değerini Etkileyen Faktörlerin ve Marka Değeri Boyutlarının Değerlendirilmesi'' Prof. Dr. Musa PINAR öncülüğünde yapılan bu araştırmayı okumak için tıklayınız.

 

 

the-european-elite-2019

KPMG Avrupa’nın 32 Elit Kulübünün değerlemesini yaptı. Süper Lig’den Galatasaray ve Beşiktaş’ın da bulunduğu bu raporda en değerli kulüp 3.2 Milyar Euroluk değeriyle Real Madrid oldu. Raporu okumak için tıklayınız.
 

Endustriyel_futbol

 

Futbolda Endüstriyel Denge ve Başarı Üzerine

Futbolun Endüstriyel gelişimi, kulüplerin sportif ve iktisadi/mali yapılanışını derinden etkiliyor. Dorukhan Acar’ın Kurumsal Yönetim temelli yaklaşımı ile "Futbolda Endüstriyel Denge ve Başarı"yı okumak için tıklayınız

 

 

Türkiye'de Kadın Futbolunun Gelişimi ve Günümüzdeki Durumu

 

imagesCAVM4O4L

 

Dr. Lale ORTA’nın Kadın Futboluna Entelektüel Bir Yaklaşım Sergilediği makalesi için tıklayınız.” 

 

 

İngiliz Futbolunda Kurumsal Yönetişim Üzerine

 

governance_in_football

 

Tüm kulüplerimize ve Türk Futbol yapılanmasına farklı bir bakış açısı kazandırabileceğini düşündüğümüz, İngiliz Parlementosu’nun Kültür, medya ve spor Komitesi’nin hazırladığı raporu okumak için tıklayınız. 

 

money-and-soccer

“Money scorring goals”, Gerçekten de “Para Gol Kaydedebiliyor mu? “

Euro 2012’nin olası ekonomik etkilerini
okumak için tıklayınız. 



FFP

Futbolda Finansal Sürdürülebilirlik Kapsamında ''Finansal Fair Play Başa Baş Kuralı ve Beşiktaş Futbol Kulübü Üzerinde Bir Uygulama 
Hüseyin AKTAŞ/Salih MUTLU,

okumak için tıklayınız.