Recep Cengiz- 5 Şubat 2020Bir futbolcu hangi yetenek ve becerileriyle seyirci karşısına çıkarsa çıksın, saha da sergilediği kişiliğinin bir karakter ve mizacı vardır.
Bu özellikleri sağlam, güçlü ve sağlıklı olanlar saygı görürler. Olmayanlar, istedikleri kadar yetenekli veya takıma faydalı olsun saygı görmezler.
Saha içerisinde “Her şeyi yapabilirim” duygusu ile hareket eden bu futbolcuların öne çıkan davranışlarına bakıldığında;
- Böbürlenmek,
- Oyunu yönetme eğiliminde olmak,
- Çok konuşmak,
- Göz korkutmaya çalışmak,
- Çok güçlü görünmeye çalışmak,
- Kurnazlık yapmaya çalışmak,
- Hakemi etkilemeye çalışmak,
- Hakemi hedef göstermek,
- Rakip futbolculara efelenmek,
- Racon kesme,
- Rakibi psikolojik baskı altına almaya çalışmak… Ve böylece etik olanla olmayanın, nezaketle kabalığın, saflıkla kurnazlığın, saygı ile saygısızlığın iç içe geçtiği bir ortamda başarıyı yakalamak arzusu…
“Hırslı” kelimesinin arkasına sığınan (İnsan sormadan edemiyor, diğer futbolcuların hırslı olmadıklarına kim, nasıl kanaat getiriyor?) bu futbolcuların yeteneği, bütün bu istenmeyen ve kabul görmeyen davranışlarının bıçak sırtı dengesidir. Bu futbolcular “hırslı” oldukları için değil “hırslarının peşinde gittikleri için” kontrolsüz davranıyor, takımlarına yük olup, zarar veriyorlar.
Bu, sadece kabul görme veya mutlak başarı ile ilgili bir durum mu?
Değil…
Yöneticiler için “hırçın”, antrenör için “endişe verici”, takım arkadaşları için “zor”, hakemler için “çekilmez”, taraftar için “antipatik”, futbol yorumcuları için “gündem” konusu olan bu futbolcular düzelir mi?