Tuğrul AKŞAR- 13 Kasım 2025 TFF (Türkiye Futbol Federasyonu) tarafından 2025 Ekim’inde başlatılan yasadışı bahis soruşturması, Türk futbol tarihinin en kapsamlı etik ve disiplin soruşturmalarından biri olarak gündemdeki yerini aldı.
Soruşturma Nasıl Başladı, Nasıl Gidiyor?
Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu 27 Ekim 2025’te yaptığı açıklamada “571 aktif hakemden 371’inin bahis hesabı bulunduğu, 152’sinin aktif olarak bahis oynadığı” bilgisini paylaştı.[1]
Soruşturma, önce hakemler üzerinden başladı; ardından futbolcular, kulüpler ve sporun diğer paydaşlarına doğru genişletildi. TFF açıklamalarında yaklaşık 3.700 futbolcunun inceleme altında olduğunu ifade etti.[2]
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı konuyla ilgili olarak “yasa dışı bahis oyunları hakkında sürekli ve kararlı bir mücadele yürütülmektedir” diyerek soruşturmanın derinleştirileceğini duyurdu.[3]
Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) tarafından yürütülen ve ilerleyen zamanda Cumhuriyet savcılığı soruşturmasına dönüşen yasadışı bahis soruşturmasında:
-1.024 futbolcu (Süper Lig, 1. Lig, 2. Lig ve 3. Lig düzeyinde),
-371 hakem, bunlardan 152’si aktif bahis oynadığı iddiasıyla,
-Bazı kulüp yöneticileri ve teknik personel
-3.700 civarında futbolcu şu anda inceleme altında bulunuyor.
Bu isimlerin bir kısmı Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu’na (PFDK) sevk edildi ve tedbirli olarak futboldan uzaklaştırıldı.
-İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, toplam 21 kişi için yakalama/emir çıkardı.
-Bu kişiler arasında 17 hakem, bir Süper Lig kulübünün başkanı, bir eski kulüp sahibi ve bir dernek eski başkanı yer alıyor.
-Bu kişilerden en az 18’i gözaltına alındı.
-Süper Lig kulüplerinden birisinin başkanı ile bazı hakemler ve soruşturmayla ilişkisi bulunan bazı kişiler tutuklandı.
-TFF hakemler için ayrı bir disiplin dosyası açtı. Bunun yanısıra UEFA süreci de yakından izliyor. Gerekirse, “Integrity Unit” [4] devreye girecek.
-Soruşturmanın parasal yönü ile Savcılık ve Masak ayrıca ilgileniyor. Bu kapsamda, Kulüplerin ve liglerin mali yapıları da ayrıca MASAK tarafından denetlenmeye başlandı.
-Soruşturmanın giderek genişlemesi, 2.Lig ve 3.Lig maçlarının 2 hafta ertelenmesine yol açtı.
-Savcılıkça sürdürülen soruşturma öz itibariyle; futbolcuların, hakemlerin, yöneticilerin ve futbol ekosistemi içindeki diğer kişilerin yasadışı bahis platformlarında işlem yaptığı veya bahis oynadığı iddialarına dayanıyor.
-Bu durum, TFF’nin Disiplin Talimatı, FIFA ve UEFA Etik Kuralları ve Türk Ceza Kanunu’nun 228. maddesi (yasa dışı bahis ve kumar suçları)kapsamında ciddi bir ihlal olarak değerlendiriliyor.
Soruşturma Devam Ederken Belirsizliğini Koruyan Durumlar
Soruşturmaya konu veriler kamuoyuyla kısmen medya aracılığıyla paylaşılmasına karşın, sürdürülen soruşturmaya ilişkin henüz ortada savcılıkça düzenlenmiş bir iddianame bulunmuyor.
Bazı futbolcular ve hakemler kendilerinin suçsuz olduklarını, kimlik bilgilerinin izinsiz kullanıldığını ileri sürüyor.
Tam cezalar, isim listeleri ve kulüplerin üzerindeki etki henüz tamamlanmış değil.
Soruşturmaya dahil edilen kulüplerin yönetimleri, suçlanan oyuncular ve hakemler kişilik haklarının korunmasında gereken özenin gösterilmediği gerekçesiyle TFF hakkında suç duyurusunda bulundular.
Soruşturma Türk Futbolunu Nasıl Etkileyecek?
Bu soruşturma, Türk futbolunun güvenilirliğini, etik bütünlüğünü, uluslararası itibarı ve ekonomik sürdürülebilirliğini olumsuz etkileyebilecek bir niteliğe sahip bulunuyor.
Özellikle, üst düzey klasman hakemlerinin ve oyuncularının bahis oynamaları başta Süper Lig olmak üzere, diğer alt liglerin ve oynanan maçların sonuçları hakkında önemli kuşkuları da beraberinde getiriyor. Bu durum önümüzdeki günlerde Türk futbolunda sistemsel bir krizin de habercisi olma olasılığını giderek artırıyor.
TFF’nin Açıklamaları Sağlıklı Olmaktan Uzak
TFF’nin yaptığı açıklamalar sağlıklı olmaktan uzak görünüyor.
Özellikle soruşturma kapsamında ismi geçen kişi ve kurumların kişisel ve kurumsal haklarına ilişkin “masumiyet karinesi”nin çiğnenerek, kişisel ve kurumsal bilgilerin kamuoyuyla paylaşılması, TFF’nin bu konuda etik davranmadığı yönünde eleştirilere neden oluyor.
Bu konuda Avukat Mert Yaşar’ın gündeme getirdiği önemli hukuksal konular, soruşturmanın yürütülmesi aşamasında önemli hukuksal ihlallere yer verildiğini ortaya koyuyor.[5]
Diğer taraftan dünyanın tüm liglerinde hakemler ile bahisşirketleri arasında aşılmaz bir set olmasına karşın, Nihat Özdemir’in başkan olduğu dönemde TFF ile misli.com arasında altı yıl önce yapılan anlaşma sonucu, TFF’nin hakemlere adı geçen bahis sitesi üzerinden ‘veri tabanında maçları izleyebileceklerine' ilişkin yönlendirmesine yönelik ileri sürülen iddialara TFF’nin sessiz kalması ise soruşturmanın daha baştan sağlıklı yürütülmesini engelliyor.
Türkiye’de spor bahsi soruşturmasının arka planında çok katmanlı yapısal, ekonomik, yönetimsel ve kültürel dinamikler yer alıyor. Aşağıda başlıca etkenleri, soruşturmanın gelişimini ve hangi yapısal zafiyetlerin bu duruma zemin hazırladığını özetliyorum.
Bahis Skandalının Yapısal Temelleri
Futbolumuzda patlayan bahis skandalının arka planında ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik, finansal, sosyolojik, hukuksal koşulların ve politik iklimin büyük etkisi bulunuyor.
Bu soruşturma bize şunu gösteriyor: bu skandal sistemin en derinindeki çatlakları, ekonomik dinamikleri hatta kültürel çürümeyi ayna gibi yüzümüze yansıtıyor. Burada mesele sadece birkaç kişinin hatası değil, karşımızda kurumsal yönetim zafiyetleri var, ekonomik baskılar ve yozlaşmış bir spor kültürü var. Hepsi iç içe geçmiş durumda. Bu olumsuzluklar zaman içinde sistemsel bir çürümeye de neden olmuş durumda. Doğal olarak sporsever yurttaş şimdi izlediği oyunun adil bir oyun olduğuna nasıl inanacak? Maçı yönetmesi gereken hakem, yönettiği maça bahis oynuyor; takımı için ter dökmesi gereken oyuncu oynadığı maça bahis oynuyor. Çok katmanlı bir sorunsal ile karşı karşıya kalan Türk futbolu içinde bulunduğu bahis bataklığından nasıl sıyrılabilecek? Bunu yapabilmeye gücü ve yeteneği var mı?
Artık bahis skandalı bizim bir iç meselemiz olmaktan çıkmış durumda. Tüm Avrupa radarını bu soruşturmaya ve Türk futboluna çevirmiş durumda. Yani, itibarımız masada.
Bu süreci soruşturan TFF diğer taraftan bu süreci şeffaf yönetmemekle; masumiyet karinesi ilkesini ihlal etmekle suçlanıyor. En evrensel hukuk ilkesi olan “suçu ispat edilene kadar kişi suçsuzdur” hukuk kuralının TFF tarafından ihlal edildiği ileri sürülerek, bazı kulüp ve oyuncular tarafından TFF hakkında suç duyurusunda bulunulmuş olması da ortaya trajikomik bir durumu çıkartıyor. Gerçekten de çok tuhaf bir durumla yüz yüzeyiz. Soruşturma yürüten yapıya dair en ufak bir şüphe varsa, soruşturma zaten daha baştan sakattır. Soruşturmadan çıkacak sonuçlar, kamuoyu vicdanında asla kabul görmez. Bu güvensizliğin temelinde çok daha somut çok daha skandal bir iddia var ki, yıllar önce TFF bir bahis şirketi ile işbirliğine giderek, hakemlerini bu bahis şirketi verileri üzerinden maç takibi yapmaya yönlendirmiş.
Yani, dünyanın her yerinde federasyonlar ile bahis şirketleri arasında Çin Seddi örülürken, burada bizzat federasyonun hakemleri bir bahis sitesine yönlendiriyor olması, bir çıkar çatışmasını da beraberinde getiriyor.
Bu durum bugünkü sorunu çözmeye çalışan kurumun, aslında sorunun bir parçası olduğunu bize gösteriyor. Bu da, haliyle TFF’nin böyle bir ortamda yürüttüğü soruşturmanın ne kadar adil işleyeceğine dair insanlarda ciddi bir şüphe uyandırıyor. Bu ise doğal olarak akla şöyle bir soruyu getiriyor. “Siz bu işi çözebilecek misiniz yoksa bu soruşturma birilerine aklamak için göstermelik bir süreç mi olacak?
Ekonomik, Politik, Finansal ve Sosyolojik Zafiyetler
Başta gelir dağılımı dengesizliği olmak üzere, içinde bulunduğumuz olumsuz ve sürdürülemez ekonomik politikalar nedeniyle toplumun önemli bir katmanı, bu ekonomik ve mali sorunlar altında eziliyor. Gelir yetersizliği içinde bulunan bu kesimlerin içinde, çektikleri ekonomik ve finansal problemden kurtulabilmek için çıkışı, bu tür kazanç yollarında arayan milyonlarca insan bulunuyor. Bu kapsamda bugün ülkemizde yasal bahis oynayanların sayısı 7 milyon kişiye[6]; yasadışı bahis oynayanların sayısı da 12 milyon kişiye ulaşıyor.[7] Buna göre yaklaşık 19-20 milyon kişi bir şekilde bahis oynuyor. Yani, toplumun %23’ü bahis sektörüyle organik ilişki içinde.
Yine, spor camiasındaki bazı aktörlerin ücret, hakem ödemeleri, altyapı destekleri gibi finansal kaynaklarda baskı altında olması, etik dışı alternatif gelir yollarına yönelmeyi teşvik etmektedir.
Ülkemizde ücret ve gelir dengesizlikleri, etik dışı kazançlara yönelimi artırıyor.
Evrensel Hukuk Kurallarının Çalışmamasının Neden Olduğu Olumsuzluklar
Son yirmibeş yıllık süreç içinde yaşamın tüm alanlarında evrensel hukuk normlarının uygulanmasında yer verilen olumsuzluklar, parasal ve hukuksal takibin yeterli olmadığı yasadışı bahis sektörünün ülkemizde daha da yaygınlaşıp büyümesine neden olmuştur. Zaten ekonomik ve finansal sorunların altında ezilmekte olan insanların kolayca yönlenebilecekleri bu sektöre karşı yetersiz kalan hukuksal denetim ve yaptırımlar bu sektöre olan ilgiyi artırmıştır. Bu bağlamda bakıldığında ülkemizde yasadışı bahis sektörünün büyüklüğü son yirmibeş yılda yüz kat artarak 50 milyar dolar seviyesine ulaşmıştır.
Kolay yoldan ve daha fazla para kazanabilme anlayışının egemen kılınmaya çalışıldığı bir eko-politik sistemde, yasadışı bahis dünyası her zaman ilgi ve çekim noktası olmuştur. Yasadışı bahis dünyasının büyüklüğü ve parasal akımlarının izlenebilirliğinin zayıf olması, “kazanma” beklentisi ile spor paydaşlarını riskli faaliyetlere çekebilir.[8]
Yasadışı Bahsin Boyutu
United Nations Office on Drugs and Crime (UNODC) tarafından yapılan değerlendirmeye göre, illegal spor bahis piyasasının yıllık olarak yaklaşık 350 milyar USD ile 1,7 trilyon USD arasında işlem hacmine sahip olabileceği tahmin edilmektedir.[9]
Türkiye’de illegal bahis sektörünün büyüklüğünün yaklaşık 25 Milyar Dolar (1 Trilyon TL) düzeyinde olduğu tahmin edilmektedir.[10] Bu alanda tam tutarın kesin olarak tespiti zor olmakla birlikte bir başka tahmine göre ülkemizde yıllık yasadışı bahis miktarı 50 Milyar dolar civarındadır. [11]
Türkiye’de resmi, yıllara göre ayrıştırılmış yasa dışı bahis hacmi verisi bulunmamasına karşın çeşitli medya/araştırma/kitap tahminleri birbirinden farklılıklar gösterse de yıllık yasadışı bahis gelişimi son 25 yılda tam yüz kat artarak 500 Milyon dolar mertebesinden 50 Milyar dolar düzeyine yükselmiştir.[12]
B) Yönetsel ve Denetimsel Boşluklar
Hakem, futbolcu ve kulüp çalışanlarının bahis kayıtlarının yeterince sistematik şekilde takip edilmediği görülüyor. TFF’nin bu konuda üzerine düşen yönetsel ve denetsel sorumluluğunu yeterince yerine getirmediğini bize göstermektedir. Aynı şekilde kulüpler, federasyon ve denetleyici kurumlar arasında koordinasyon veya şeffaflık eksikliğinin bulunması da bu sektörün futbola daha fazla kök salmasına neden olmuştur.
Ortada devasa bir yasal boşluk ve denetimsizlik bulunuyor. Hal böyle olunca hem sektörde bahis oynayan sayısı, hem de oynana bahis tutarı artıyor. Bu bir tesadüf değil. Bu durum denetim mekanizmalarının iflas ettiğinin, yaptırımların caydırıcı olmadığının en net kanıtı…Yani kolay para kazanma vaadi büyük, yakalanma riski de düşükse bu tür yasadışı faaliyetlerin patlaması kaçınılmazdır.
Yönetim süreçlerinde şeffaflığın düşük olması, etik temelli denetim kültürünün yerleşmemiş olması futboldışı bir unsur olan yasadışı bahsin futbolu bir kanser gibi sarmasına sebep olmuş; asalak bir sektör olarak varlığını artırarak devam ettirmiştir. [13]
Veri analizine dayalı bütünlüklü izleme sistemlerinin TFF nezdinde bulunmayışı, bu türden futbol dışı hareketlerin gelişimine ve filizlenmesine olanak sağlarken, her türlü manipülasyona da istenmeden de olsa zemin hazırlanmış oluyor.
TFF ve kulüplerin kendi içindeki yönetsel zafiyetler de bu işin filizlenmesine olanak ve ortam sağlıyor. Şeffaflıktan uzak mali yapıların olması, kimin ne kadar para aldığının, paranın nereye gittiğinin belli olmaması bahis sektörünün ekmeğine yağ sürüyor.
Oysa, modern futbolda her şey veri analizi ile takip ediliyor. Bahis oranlarında anormal bir dalgalanma olduğunda, herhangi bir hakem maçlarda sürekli şüpheli kararlar verdiğinde, gelişmiş sistemler bunları anında tespit edip uyarı veriyor. Bizde ise bu tür teknolojiye dayalı proaktif denetim sistemlerinin olmaması, bu işi yapanların elini kolunu sallayarak hareket etmesine olanak tanınıyor. Bu anlamda yasa dışı bahis, futbolu bir kanser gibi içten içe kemiren asalak bir sektöre dönüşüyor.
C) Gelişmemiş Spor Kültürü ve Etik Yoksunluk
Sporda rekabetçi kültür ülkemizde yok etmeye, etik değerleri aşındırmaya yönelik bir karaktere sahiptir. Rekabet kültürü bu anlamda ülkemizde yeterli bir rekabet olgunluğuna erişememiştir. Taraftar tüketici ise bu kültürün vandalist bir ögesi durumundadır. Diğer taraftan, spor dışı haksız uygulamalarda “herkes yapıyor” tarzındaki, davranışsal anlayış, toplumsal algılar, sporun içinde etik dışı davranışlara karşı toleransı yükseltmektedir. Bu da şike, doping, yasadışı bahis, teşvik vb.anti futbol unsurlarının futbola sirayet etmesine sebep olmaktadır. Yasadışı bahsin toplumsal varlığını bireyler bazında devam ettirebilmesi bu koşulların kaçınılmaz bir sonucudur.
Bahis oynamanın “önemsiz bir eğlence” olarak görülmesi, spor etik kültürünü aşındırıyor.
Eğitim, etik davranış ve profesyonellik anlayışının sporun tüm katmanlarında yeterince yaygınlaşmamış olması bu tür soruşturmalara zemin hazırlıyor.
D) Kurumsal Bütünlük ve Risk Yönetimi
Spor organizasyonlarının, bahis riski, maç manipülasyonu gibi tehditlere karşı risk yönetimi stratejilerinin eksik veya zayıf olmasının yanısıra, Ulusal ve uluslararası spor federasyonlarının (örneğin UEFA/FIFA) bütünlük (integrity) standartlarının geçerli şekilde uygulanmaması da bu soruşturmaya zemin hazırlayan olumsuzluklardan birisidir.
E) Şeffaflığın Sağlanamamış Olması
Şeffaflığın en düşük olduğu sektörlerin başında futbol ekonomisi gelir. Başta kulüp denetimleri ve mali yapılara ilişkin şeffaflık sorunu yaşanırken; diğer yandan hakem atamaları ve oyuncu transferleri gibi konularda yaşanılan yetersiz şeffaflık, bu tür olumsuzluklara ortam hazırlamakta, futbolda risklerin artmasına yol açmaktadır.
Bu Skandal Türk Futbolunu Nasıl Etkiler? Neden Önemlidir?
Bu soruşturma, Türk futbolunun güven, adil rekabet, etik ve sporun saygınlığı açısından “kritik” bir öneme sahip görünüyor. Aslında, bu soruşturma Türk futbolunda yeniden yapılanma için kendisine çeki düzen verebilmesi bakımından önemli bir denetim noktası olabilir.
Eğer, bu soruşturma bahisle bağlantılı faaliyetleri tam anlamıyla her yönüyle ortaya çıkartıp kontrol altına alamazsa, maçların sonucuna etki etme, liglerin itibar kaybetmesi, uluslararası yaptırımlar gibi ciddi risklerle karşı karşıya kalacağımız kesindir.
Bu tür bir kriz, sadece bireysel düzeyde değil, sistem düzeyinde yapısal değişim ve dönüşümleri bir gereklilik olarak önümüze çıkartıyor.
Türk futbolu bu soruşturma ile sistemdeki çürük elmaları ayıklayabilir; ancak, sepetteki elmaların çürümesine yol açan temel koşullarda gerekli temizliği yapacak, futbolumuzdaki yapısal problemlerin çözümünü sağlayacak gerekli yapısal dönüşümleri gerçekleştiremez ise, çok değil, birkaç yıl sonra aynı sorunları daha da şiddetli yaşayabilir. Bu süreç sorundan fırsata çevrilmelidir.
Türk futbolunun yapısal sorunları, sistemik çürümeyi ve bozulmayı beraberinde getirmiştir. Futbolumuzda var olan tüm sorunların kaynağı bugünkü yönetsel ve siyasal anlayıştır. Bugünkü sorunlara sebep olan anlayıştan, çözüm beklemek bu anlamda safdillik olur.
Bugün futbolumuzda yaşanılan sıkıntılar, futbolun fena halde hayata benzediğinin bir göstergesidir. Sosyal yaşamda ne yaşıyorsak, ne tür olumsuzluklarla muhatap oluyorsak, bunun aynısını futbolda da yaşıyoruz. Ama yine de biz futbolumuzu bu sorundan kurtarabilecek önerilerimizi paylaşalım. Bunu toplumsal ve vicdani bir görev olarak görmekteyim.
Neler Yapılmalı?
Öncelikle sorunun yapısal karakterli olduğunu kabul ederek çözüme odaklanmamız gerekiyor. Bu kapsamda temel operasyonel alanlarda aşağıdaki teknik konularda hızla yol alınmalıdır.
1. Bütünlük İzleme Merkezi (Integrity Unit) Kurulmalı
UEFA ve FIFA modellerinde olduğu gibi, veri analitiği ile maç sonuçları, bahis oranları ve hakem kararlarını eş zamanlı izleyen bağımsız bir birim oluşturulmalı.
Spor Toto, MASAK ve TFF arasında anlık veri paylaşımı sağlanmalıdır.
2. Etik ve Uyum Programı
Hakemler, oyuncular, yöneticiler ve teknik kadrolar için “etik eğitim zorunluluğu” getirilmelidir.
İngiltere FA modelinde olduğu gibi “Bahis Farkındalığı Eğitimleri” düzenlenmelidir. Bunun ömür boyu sürecek, futbol yaşamının ayrılmaz bir parçası olduğu kültürü futbolun tüm paydaşlarında oluşumu sağlanmalıdır.
3. Şeffaflık ve Mali Denetim
Kulüplerin mali yapılarıyla, yöneticilerin finansal ilişkileri düzenli olarak bağımsız denetime tabi tutulmalı; futbolun her alanında sonuna kadar şeffaflık sağlanmalı; mali denetim etkinleştirilmelidir.
UEFA’nın Financial Fair Play modelinin ulusal uyarlaması güçlendirilmeli; hiçbir kulüp, oyuncu ve yöneticiye ayrıcalık sağlanmamalıdır.
4. Yasal Çerçeve Güncellemesi
7258 sayılı Futbol ve Diğer Spor Müsabakalarında Bahis ve Şans Oyunları Kanunu yeniden ele alınmalıdır.
Suçun yalnızca bireysel değil, örgütsel boyutu (örneğin bahis ağları) da tanımlanmalı ve buna göre yeniden ceza yasasında düzenlemelere gidilmelidir.
5. Spor Kültüründe Dönüşüm
TFF ve MEB iş birliğiyle “Etik Spor Kültürü” eğitimleri lise ve altyapı düzeyinde verilmelidir.
Fair play ödülleri, eğitim ve medya aracılığıyla toplumsal farkındalık oluşturulmalıdır.
6. TFF’de ve futbolun yönetimine siyasetin etkisini tamamıyla ortadan kaldıracak şekilde TFF Genel Kurul Yapısı yeniden düzenlenmelidir.
7. TFF genel yapılanmasının üzerinde, siyasetten bağımsız, tamamen teknik kadrolardan oluşan, liyakatli yöneticilerden oluşan bir mali ve etik üst kurul oluşturulmalıdır.
8. Mevcut futbol soruşturmasının sağlıklı ve adil bir şekilde devam edebilmesi için var olan yönetim istifa etmeli ve yerine siyasetin etkisinden uzak, kamuoyunda saygınlığı tartışılmayan isimlerden oluşan geçici bir yönetim oluşturulmalıdır.
Sonuç
Türkiye’deki bahis soruşturması, yalnızca bireysel hataları değil, kurumsal yönetim, finansal şeffaflık ve etik kültür açısından da yapısal eksikleri göz önüne seriyor.
İtalya, Almanya ve İngiltere örnekleri, bu tür krizlerin radikal reformlarla fırsata dönüşebileceğini kanıtladı. Türk futbolu için bugünkü kritik sorun “kimin suçlu olduğunu” aramaktan daha çok, “bu sistemin bir daha aynı hatayı tekrarlamaması” için nasıl bir yapısal değişim ve dönüşüme gidilmesi gerektiğine odaklanmalıyız. Günü kurtaran ya da birkaç kişiyi günah keçisi ilan ederek sorunu palyatif çözmeye çalışmak, Türk futbolunu bu sorunun pençesinden kurtarmaz, sadece bugünkü yönetime soluklanma olanağı yaratır.
Hüseyin Demir- 20 Ağustos 2025 Endüstriyel sporda futbol artık sadece sahada kazanılmıyor. Saha dışında ise ekonomik savaşlar devam ediyor. Spor ekonomisti Tuğrul Akşar, yeni kitabı “Futbolda Eşitsizliğin Bedeli” ile futbolun finansal krizlerini, yatırımcı modellerini ve Türkiye’deki yapısal sorunları masaya yatırdı.
Tuğrul Akşar- 3 Ağustos 2025 Son zamanlarda sportif direktör sözcüğünü futbolda sıkça duymaya başladık, özellikle de elit kulüplerde. Bu kapsamda hem Türk hem de Avrupa futbolunda sportif direktörlük pozisyonunu analiz etmek istedik.
Süper Lig’de Transfer Ekonomisinin Görünen ve Görünmeyen Gerçekleri
Tuğrul AKŞAR- 21 Temmuz 2025 Süper Lig’de yaz dönemi transfer dönemi tüm hızıyla devam ediyor. Bu dönemde kulüplerimizde yoğun transfer hareketi gözleniyor. Kulüplerimiz dünya yıldızlarını Süper Lig’e getirmek istiyorlar. Süper Lig transferde Avrupa’nın gözdesi oldu.
UEFA'nın Çok Kulüplü Sahiplik Kurallarını Esnetme Sanatı (Hadi Para Kazanalım!)
Tuğrul AKŞAR- 16 Temmuz 2025 Son zamanlarda özellikle Avrupa futbolu rekabeti olumsuz etkileyen ve oyunun ruhunu örseleyen bir oluşumla, Çoklu Kulüp Sahipliği sorunuyla karşı karşıya.
Süper Lig'de Takım Harcama Limitleri Yarar mı, Zarar mı?
Tuğrul AKŞAR- 4 Temmuz 2025 Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Süper Lig 2025-26 sezonu için kulüplerin harcama limitlerini belirledi. Süper Lig Kulüpleri Takım Harcama Limitleri (THL) kapsamında bu sezon toplam 27.5 Milyar TL harcama yapabilme olanağına kavuşmuş olacak.
Tuğrul AKŞAR- 26 Haziran 2025 Kulüpler Dünya Kupası nedeniyle 2025-26 sezonu yaz dönemi transferleri erken başladı. Başta Premier Lig kulüpleri olmak üzere, Avrupalı devler daha şimdiden kesenin ağzını açtılar.
Yerel Kalıp Küresel Mücadele Verebilen Athletich Bilbao’dan Alınacak Dersler…
Tuğrul AKŞAR- 23 Haziran 2025 Yakın bir zamanda Athletich Bilbao’nun mali tabloları açıklandı. Bu tabloları bir finansçı bakış açısıyla yorumlama yerine, bize bakış açısı verecek bir bütünlük içinde ele almak istedim.
Zira, kulüp sağlam, sağlıklı ve sürdürülebilir mali yapısı, düzenli gelirleri, olumlu sportif performansı ve tüm bunları sağlayan başarılı yönetim yapısıyla, borç batağında olan ve sportif yetersizlik içindeki kulüplerimize çok önemli mesajlar veriyor. Bu yazımda bu kulübü mercek altına alacağım.
2024-25’te Avrupa Ligi’nde İyi İş Çıkarttılar!
UEFA Avrupa Ligi’nde 2024-25 sezonunda süper bir performansla ligden lider çıkıp Avrupa Ligi yoluna devam eden Athletic Club, kendi evlerinde final oynayabilecek olmanın motivasyonuyla yarıfinale kadar çıktılar. Ne yazık ki, yarıfinalde Manchester United’a iki maçta da yenilerek elendiler. San Mamés Stadyumu'nda oynanan final maçını tribünden seyretmek durumunda kaldılar.
Tüm bunlara karşın Athlethic Club, namı diğer aslanlar, 2024-25 sezonunda La Liga’yı 70 puanla 4.sırada tamamlayarak UEFA Şampiyonlar Ligi’ne direkt katılma hakkı kazandılar.
Yerelden Küresele Bir Başkaldırı
Athletic Bilbao ya da daha çok onların tercih ettikleri isimle Athletich Club, kuruluş felsefesi farklı bir Bask kulübü…Aslında, Athletich Club, zengin bakır madenlerinin bulunduğu Kuzey İspanya’nın eşsiz geleneklerine sahip, milliyetçi Bask bölgesinin en başarılı futbol kulüplerinden birisi. İklimi, doğası, denizi, turizmi ve gastronomisiyle, sadece yerel oyuncularıyla İspanya’da ve Avrupa’da rekabetini sürdüren Atlas Okyanusu'nun Biskay Körfezi kıyısında yer alan bir liman şehri takımı.
“Lezama” adını verdikleri akademilerinden çıkarttıkları oyunculardan oluşan, bir sistem ve mücadele kulübü. Altyapıdan yetiştirdikleri sayısız ünlü oyuncuyu satarak sürdürülebilir büyümesini finanse eden, yüz yıldır yerel değerleriyle Real Madrid, Barcelona, Atletico Madrid gibi devlerle İspanyol Ligi’nde rekabet eden, sıradışı bir kulüp.
Rekabet gücünü sadece yeşil sahalarda değil, aynı zamanda ekonomik ve finansal olarak ta sürdürebilme başarısı ve cesareti sergileyebilmiş bir futbol kulübü. 1971’de kurdukları “Lezama”dan yetişen oyuncularını çok önemli paralara dünyanın en büyük kulüplerine satma yeteneğine ve geleneğine sahip bir futbol yapılanması…Bu sayede ekonomik ve finansal refah düzeyini yukarı çeken, her yıl çok ciddi transfer gelirlerine ulaşan bir futbol takımı. Altyapısından yetiştirdiği futbolculardan Kepa Arrizabalaga’yı 80 milyon euroya Chelsea’ye; Aymeric Laporte’yi 65 milyon euroya Manchester City’e; Ander Herrara’yı 36 milyon euroya Manchester United’a; Javi Martiniez’i 40 milyon euroya Bayern Münih’e satma başarısına ulaşmış, yerel kalmış ama bir dünya markasına dönüşmüş bir futbol markası…
Yerel Oyuncularla Oynama Cesareti ve Kararlılığı
1911’de oynadıkları Copa del Rey maçında, kurallara uygun olmayan yabancı oyuncu oynattığı gerekçesiyle suçlanan kulüp, bunu milat kabul ederek yalnızca Bask bölgesinde doğan oyuncularla yoluna devam etme kararı verdiğinden bu yana 114 yıl geçti. Yazılı olmayan bir Atletich geleneği olarak, bu kural halen devam ediyor. Sadece 123 yıllık tarihinde Athletic Bilbao, Bixente Lizarazu’yu (1996 - 97), Aymeric Laporte’yu (2012 - 18) ve şu 23 yaşındaki Dakarlı sol bek Adamo Boiro ile 24 yaşındaki Faslı Maroan Sannadi’yi oynattı.
Barcelona ve Real Madrid’le birlikte La Liga’dan hiç küme düşmeyen üçüncü kulüp olan Athletic Club, bu altyapı ve politikası ve oyun felsefesini İspanya ve Avrupa’da sürdürüyor.
Altyapıya sıkı sıkıya sarılan, yerellikten asla uzaklaşmayan kulüp ekonomik krizlere karşı da hep dimdik ayakta kalabildi. Ekonomik ve finansal şoklara karşı hep korunaklı oldu. Finansal istikrarını hiçbir zaman kaybetmedi. Borçsuz yapısıyla rekabet gücünü artırdı. Öylesi zor zamanlardan geçmesine karşın, bu anlayışını, politika ve felsefeni terketmeyen kulüp, 1929’da kurulan La Liga’da 96 senedir Real Madrid ve Barcelona ile birlikte hiç düşmeyen üçüncü kulüp oldu. Bu yapısal ve örgütsel anlayış onları yerelde sekiz kez La Liga şampiyonluğuna taşırken, 24 kez de Kral Kupasını müzelerine götürme başarısına ulaştılar.
Athletic, Bask bölgesinde doğmuş veya yetişmiş yeteneklerle sınırlı oyuncu alımını gerçekleştirdiği için futboldaki en benzersiz politikalardan birine sahip bir kulüp…
Sonuç olarak, kulüp dünyanın dört bir yanından oyuncuları transfer etmek için önemli miktarda para harcamak yerine, oyuncuları akademisi aracılığıyla yetiştirmesiyle bilinen, tanınan bir oyuncu yetiştirme ve geliştirme merkezi.
Neo Liberal Politika ve Küreselleşmeye Karşı Yerel Mücadele Azmi
Athletich’in başka önemli özellikleri ise dünya devleri Real Madrid ve Barcelona ile mücadelesinde yerel kalabilme başarısı gösterebilmesidir. Bu kulüplerin tüm dünyadaki scoutları aracılığıyla kazandığı yeteneklere ve olağanüstü yüksek tutarlı transferlerine karşı, Bask bölgesi içinde saptadığı yetenekli oyuncular aracılığıyla La Liga’da mücadelesine devam edebilme kararlılığına sahip olmasıdır. Neo-liberal küresel politikalara karşı mücadele ve rekabet gücünü sürdürülebilir; mali yapısını sağlıklı ve dengeli tesis edebilmesidir. Bunun için yönetsel politikalarını büyük bir cesaret ve kararlılıkla hayata geçirebilmesidir.
Athletich Club Sadece Bir Futbol Kulübü Değil!
Athletich sadece bir spor kulübü değil, aynı zamanda bir toplumsal fayda sağlama amaçlı sivil kitle örgütlenmesi…Futbolu kullanarak sosyal fayda yaratmaya odaklı bir kuruluş…
Kulübün bu amaçlar doğrultusunda toplumsal fayda yaratabilmek amaçlı sosyal sorumluluk kapsamında oluşturduğu Athletic Club Foundation çok önemli bir misyona sahip.
Kulüp sosyal sorumluluk projesi kapsamında oluşturduğu Athletich Club Foundation ile BM tarafından yoksulluğu ortadan kaldırmak, gezegeni korumak ve yeni sürdürülebilir kalkınma gündeminin bir parçası olarak herkes için refahı sağlamak amacıyla oluşturulan Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine bağlı olduğunu deklare eden bir futbol kulübü örgütlenmesiyle karşı karşıyayız. Toplumdaki herkes için sürdürülebilir ve adil bir gelecek için somut eylemler öneren bir deklarasyonun altına imza atan bir kulüp.
Tüm dünyada ve yaşanılan toplumda barış ve adaletin sağlanması, bunları koruyacak toplumsal güçlü kurumların oluşturulması içinfarkındalık yaratmayı amaç edinen; çocuklara ve gençlere yönelik şiddet ve ayrımcılıkla mücadele etmeyi en ön plana koyan; sosyal katılımı, eşitliği, hoşgörüyü ve ekip çalışmasını teşvik eden; açlığa, yoksulluğa ve cinsiyet ayrımına karşı mücadeleyi öncelikleyen; doğayı korumaya, toplumsal eşitliği sağlamaya, evrensel hukuk normlarının tüm insanlar için eşit uygulanmasına ve bu amaçla doğa, toplum ve evren için toplumun tüm bireylerini harekeye geçirmeyi kendisine misyon belirlemiş bir sosyo-futbol örgütlenmesinden söz ediyoruz.
Bu amaçla, sürdürülebilir bir büyümeyi ve kalkınmayı sağlamaya yönelik olarak yerel eylemleri teşvik eden, bireyleri bu uğurda ittifaklar oluşturmaya davet eden bir toplumsal kitle örgütlenmesi ile karşı karşıyayız.
Sağlam ve Sürdürülebilir Mali Yapı Kulübün Rekabet Gücünü Artırıyor
Atletic Bilbao, Haziran 2025 itibariyle 365 Milyon euroluk takım değeriyle, La Liga’nın en değerli dördüncü kulübü konumunda.
La Liga’da devlerle mücadele ederken hiç borçlanmamak, lokal oyuncuları kadroya almak, La Liga’nın en değerli 4.kadrosuna sahip olabilmek, her sezon önemli transfer geliri elde edip buradan gelen fonları altyapıya harcamak, bölgenin en yetenekli oyuncularını bulup onların yetkinliklerini geliştirip takıma monte etmek Atletich Bilbao’nun önemli mali kasları…Bu kaslarını sürekli olarak geliştiren bir kulüp olarak banka hesaplarında da 40 milyon Euro’ya yakın nakit rezerve sahip olan kulüp, yerel kalıp küresel rekabet ederken, bu finansal gücünü kullanıyor.
La Liga’da dernek statüsünde organize olup taraftar tabanlı mülkiyet ile yönetilen Athletich Bilbao, La Liga’daki dört profesyonel futbol kulübünden birisi olarak karşımıza çıkıyor. Diğerleri ise Barcelona, Real Madrid ve Osasuna… La Liga'daki diğer tüm kulüpler bir şirket olarak faaliyet gösteriyor.
30 Haziran 2024 tarihi itibarıyla üye sayısı 43.649'a ulaşmış durumda.
Kulübün Sportif Performansı
Kulüp son altı yıldır Lig sıralamasında istikrarlı olarak yukarıya doğru gitti.
Athletich’in 2009/10 ile 2024/25 arası sportif performansı aşağıdaki tabloda gösterilmektedir.
2023/24 mali sonuçlarına göre kulüp, 2023-24 sezonunu La Liga'yı 5. sırada tamamlayarak Avrupa Ligi'ne katılmaya hak kazanmış, ayrıca finalde Mallorca'yı penaltılarla yenerek Copa del Rey'i kazanmıştı. 2024-25 sezonunda ise La Liga’yı 4.sırada tamamlayarak Şampiyonlar Ligi’ne doğrudan bilet aldılar.
Finansal Dengesini Koruyabilen Bir Kulüp
Athletic, önceki sezonda olduğu gibi 2023/24'te de finansal dengesini koruyabildi. Temkinli olmayı hiç elden bırakmayan kulüp. Athletich’in kârlılığını belirli ölçülerde aşağı çekse de, olası risklerden oluşabilecek zararlara karşı serbest karşılıklar ayırdı. Bu kapsamda kulüp fonlarından ayrılan 14.2 Milyon euro karşılık özkaynak yapısını güçlendirirken, kulübü ekonomik şoklara ve finansal risklere karşı daha korunaklı kılıyor, mali yapıyı daha sağlıklı ve güçlü hale getiriyor.
Gelirler %10 Arttı!
Kulüp gelirleri bir önceki döneme göre % 10 artışla 124,5 milyon euroya ulaştı. Oyuncu satışlarından elde edilen kâr ise 6,6 milyon euroya yükseldi. Bu artış, 142,7 milyon eurodan 149,9 milyon euroya (%5) artan faaliyet giderlerinin dengelenmesine olumlu katkı sağladı.
Gelir kalemleri büyümesi bakımından en önemli gelir artışı % 42’lik artışla 23,8 milyon euroya çıkan ticari gelirlerde yaşandı. Maç günü gelirlerinde de %14’lük bir artış kaydedilerek, 32,7 milyon euro maç günü gelirine ulaşıldı. Yayın gelirleri toplam gelirler içinde % 55’lik payı ile önemli bir yer tutuyor. Yayın gelirleri geçen seneye göre %1 aratarak 68 milyon euro olarak gerçekleşti.
Giderler Artıyor Ama Kontrol Altında
Kulübün toplam giderleri ise bir önceki yıla göre %14 artış kaydederek 142,7 milyon euroya ulaşmış olsa da, kulübün mevcut mali yapısı ve nakit akışı dikkate alındığında, kontrol edilebilir düzeyde bulunuyor.
Gider kalemleri içinde en önemli pay ise % 79’luk payı ile ücret ve maaşlara ait görünüyor. Ücret ve maaşlar bu dönem %14 artarak kulüp rekoru olan 112,8 milyon euroya yükseldi. Giderler içinde oyuncu amortismanı ise bir önceki döneme göre 12,1 milyon eurodan 2,9 milyon euroya yaklaşık dörtte üç oranında azaldı. Diğer giderler de, 26,8 milyon eurodan 29,9 milyon euroya %11 arttı.
Kâr
Diğer merkez liglere kıyasla La Liga ekiplerinin büyük çoğunluğu 2023-24 sezonunda kar açıkladı: Bu kulüplerden 13'ü, 5 milyon euro veya daha az altında kazanç elde etti. En yüksek kar ise 20 milyon euroluk kâr ile Real Madrid’den geldi.
Athletich faaliyetlerinden 6.2 Milyon Euro zarar ederken, oyuncu satışından gelen 6.6 milyon euroluk kar, kulübün 400 bin Euro ile sezonu kapatmasını sağlamış oldu.
Başka bir ifadeyle, Athletic, ligdeki çoğu kulüple hemen hemen aynı seviyede kar açıkladı.
Borçlanma
Kulüp borçlanması sıfır olan kulübün bankalardaki nakit tutarı ise 36.9 milyon euro olarak gerçekleşti. Net borçlanması negatif olan kulüp son iki senede nakit fazlasına sahip görünüyor.
Gelir- Gider Kalemlerindeki Değişim Analizi
Kulübün gelir kaynakları içinde en önemli değişim ticari gelirlerde yaşandı. Ticari gelirlerin toplam gelir içindeki payının yüksek olması nedeniyle ticari gelirlerde yaşanılan olumlu değişim kulüp açısından yaşamsal öneme sahip. Diğer taraftan maç günü gelirlerindeki değişim ile oyuncu satımından elde olunan pozitif gelir (kâr) kulübün finansal dengesini kurmaya yardımcı oluyor. Yüksek bonservis bedelleri kulübün amortismanlarında da önemli artışlara yol açtı.
Kulübü tehdit eden en önemli risk ise oyuncu ücret ve maaşlarındaki artışlar. Bir önceki yıla göre %14 artan ücretler, kulübün ücret/gelir rasyosunu da zorlayacak sınıra ulaşmış durumda. 2023/24 verilerine göre kulübün ücret/gelir rasyosu bir önceki döneme göre 3 puanlık artışla % 91’e yükseldi.
Kulübü tehdit eden en önemli risk ise oyuncu ücret ve maaşlarındaki artışlar. Bir önceki yıla göre %14 artan ücretler, kulübün ücret/gelir rasyosunu da zorlayacak sınıra ulaşmış durumda. 2023/24 verilerine göre kulübün ücret/gelir rasyosu bir önceki döneme göre 3 puanlık artışla % 91’e yükseldi.
Sonuç
Athletich Club ya da Athletich Bilbao, Lezama gibi motoru, benzersiz oyuncu politikası, sıfır borçlu mali yapısı ve taraftar sahipliğiyle, sportif olarak sürdürülebilir başarıyı yakalamış, bu performansıyla bir paha yaratmış özgün bir model. Barcelona ve Real Madrid gibi dünya devlerinin inanılmaz harcamalarıyla kurdukları galaktikos kadrolara ve astronomik transferlere karşı, tamamen yerelden beslenerek rekabet ediyor. Kuruluş felsefeleri gereğince yerel kalıp küresel mücadele vermeye kurgulanmış bir kulüp yapılanması. Alt yapıya harcadıklarının semeresini alan, her sezon önemli oyuncu satış karı elde eden, takım değeri ve ortaya koyduğu sportif performans bakımından La Liga’nın en değerli dördüncü kulübü. Rekabet yetenekleri sağlam ve sürdürülebilir mali yapı üzerinde yükseliyor. Küresel devlerle yerel kalarak rekabet ederken, sahip oldukları geleneksel değerlerden asla taviz vermiyorlar.
Modelin başarısı her ne kadar güçlü Bask futbol kültürüne dayalı olsa da, modelin barındırdığı bazı riskler de bulunuyor. Örneğin, yerel potansiyelde yetenek havuzu daralıp kulüp yetenek yaratmada sınıra geldiğinde model kendisini nasıl sürdürecek? Bu model istikrarlı olarak sürekli yerelden yetenek çıkartmaya endeksli. Havuzun daralması, kalitenin düşmesi her zaman teorik bir risk.
Öz olarak Athletich’in başarısı büyük ölçüde güçlü bir bölgesel kimliğe ve yetenek havuzuna dayanıyor.
Ancak, bu modelden alınacak en büyük ders: Atletich’in başarılı bir yönetsel yapıyla, yerelden küresele başkaldırabilmesi ve lokal potansiyelini harekete geçirip Barcelona ve Real Madrid gibi kulüplere meydan okuyabilme cesaretine sahip olmasıdır. Kendi gücüne ve modeline güvenmesidir.
Tablolar, https://swissramble.substack.com/p/athletic-bilbao-finances-202324? den alınmıştır.