Hiddink'e Verilen Para Yüksek mi?
x
Hata
  • JUser::_load: Unable to load user with id: 62
Buradasınız >> Ana Sayfa HABERLER & MAKALELER Mali Diğer Yazarlar Hiddink'e Verilen Para Yüksek mi?

Hiddink'e Verilen Para Yüksek mi?

HTSPOR.COM / İSMAİL KELEŞ -14 Kasım 2011

- "Hiddink'e verilen bu para İkinci sınıf futbol ülkeleri için normal". Guus Hiddink'e verilen maaş fazla mı? Milli oyunculara verilmesi düşünülen primler abartılı mı?

İşte habertürk.com'da bu soruların yanıtını aradık...

Milli takım teknik direktörü Guus Hiddink'e verilen maaş ile futbolcuların prim pazarlığı gündeme oturdu. Biz de futbol ekonomisti Tuğrul Akşar'a bu tartışmaları sorduk. Hiddink'e verilen para fazla mı? Milli futbolculara vaat edilen primler abartılı mı?

Türkiye'de her şeyin başarıya endeksli olduğunu dile getiren spor ekonomisti Tuğrul Akşar, "Sportif başarı olsaydı bugünlere gelinmeyecekti. Sportif başarısızlık çoğu şeyin ortaya çıkmasına neden oluyor. O yüzden bunlar tartışılmaya başlandı. Normalde biz Hırvatları yenmiş olsaydık, avantajlı bir skorla rövanşa gidiyor olsaydık, bugün gazeteler ve televizyonlar bunlardan bahsetmeyecekti. Bunların konuşulması gayet normal. Sportif anlamda aşağı giderseniz bütün yaralar sıkıntılar ortaya çıkar. Yukarıya doğru giderseniz kimse bunları konuşmaz. Kaldı ki bu milli takım daha önceleri çok önemli rakamları prim olarak aldı. Kimse bunları konuşmadı. Dolayısıyla bunlar normaldir" dedi.


Ülkemizin sosyo-ekonomik gerçekleri gözönünde bulundurarak Hiddink'e yıllık 8 milyon Euro civarı bir rakamın verilmesi tartışıldığının hatırlatılması üzerine Akşar, "Buna da fazla diyemezsiniz. Çünkü sözleşme imzalamışsınız ve onun şartlarına göre karşılıklı bir kontrata varmışsınız. İmzalar atıldıktan sonra buna çok fazla demek anlamlı gelmez ve hukuki de değildir" yanıtını verdi.

"HİDDDİNK TÜRKİYE'DE BAŞARILI OLAMADIYSA BİLE BİR MARKA”


Ülkemizin ekonomik gerçeklerini göz önünde bulundurarak onların aldığı paraların konuşulmasını ise Akşar şöyle değerlendirdi; "Türkiye bu maçı kazansaydı bunları konuşacak mıydık? Konuşmayacaktık. Sportif başarı gelmeyince, bu konular bize rahatsızlık vermeye başlıyor. Aslında herhangi bir hocanın veya futbolcunun değerinin o kadar olup olmadığını belirlemek o kadar kolay değildir. Bunun için farklı parametreleri kullanmak gerekir. Tabi ki en çok da hocanın ya da sporcunun sportif performansına bakarsınız. Backrounduna bakarsınız. Bilgi birikimi, deneyimi ve tarihselliği eğer sportif performansla örtüşüyor ve belirli bir başarıya ulaşıyorsa, ona göre de teknik adamın piyasa değeri oluşmaya başlar . Hiddink her ne kadar Türkiye'de başarılı olmadıysa da bir marka. Bu anlamda Hiddink'e verilen rakam yüksek görülmesine rağmen ona verilen tutarı, onun kariyeri ve birikimi ile marka değeri açısından kıyasladığınızda bu tutar yüksektir diyemezsiniz. Bu tutar, turnuva öncesinde belirlenmiş ve Hiddink’in gelecek iki yılı bu paraya satın alınmıştır. Bu anlamda verilen paranın yüksek olup olmadığını bu kontratı imzalamadan önce tartışmak önemli ve anlamlıdır. Yoksa bugün değil. Ancak ortada da bir başarı yok. İşte bu durum bizi rahatsız ediyor. Paranın nominal değerinin yüksekliğini biz rutinin dışında sportif başarıya göre belirlemeye çalıştığımız için ortada da başarı olmadığından, bize bu tutar yüksek geliyor. Oysa, bu tutar play off’u geçseydik bile yine konuşulmalıydı.”

“Dolayısıyla bugünkü mevcut koşullar dikkate alındığında bu tutar tabi ki ultra yüksek bir tutar. Ancak zaten bu hocaları da Türkiye’ye getirebilmek için bu maliyetler katlanmak zorunda kalıyorsunuz. Aksi halde gelmiyorlar.”

İtalyan Capello İngiliz milli takımının başında ve yaklaşık 10 milyon Euro alıyor. Yine Jose Maurinho Real Madrid’den aynı tutarı alıyor.  Bunlar birinci sınıf marka olmuş isimler. Bu tür hocaları Türkiye'ye getirmek istiyorsanız, bu maliyetlere katlanmak zorundasınız. 'Başarısızlık geldikten sonra bu tür rakamlar bizim ekonomik gerçeklerimizle uyuşmuyor' demek mantıklı değil. O günün koşullarına göre Hiddink'e verilen rakam yüksekti; ama böyle bir tasarrufa gidilmiş.

Futbolda, normal ekonomide olduğu gibi ekonomik gelir durumuyla, harcanan paralar arasında doğrudan bir ilinti yok. Milli gelirimiz 1 trilyon Dolar, İngiltere'nin milli geliri 2.5 trilyon Dolar. Onlar o kadar parayı verir ama biz veremeyiz diyemeyiz. Futbolun olduğu yerde çok fazla rasyonel, mantıklı şeyler aramamak lazım. Borç içerisinde olan bir kulüp bile, çok yüksek rakamlara bir hocayı getirebiliyor.

Kulüplerin verdiği yüksek rakamları kazanamayacak olmasına rağmen, hocalara astronomik rakamlar vermesi, futbolun paradokslarından bir tanesi. Normalde bakıldığında şöyle bir statüden bahsedemeyiz. 1. Sınıf futbol ülkeleri bu paraları verir, 2. sınıf ülkeler bu paraları veremez. 5 büyük ligin dışında bu paralar kazanılır diğerlerinde kazanılmaz gibi. Bizim gibi ülkelerin verdikleri yüksek tutarları aksi halde nasıl açıklayacağız. Katar bugün nasıl yüksek tutarlarla yıldız oyuncu ve hocaları cezbediyorsa, siz de bu tutarları vermeden bu kişileri buraya getiremezsiniz. Bu o futbol ülkesinin katlanmak zorunda  olduğu zorunlu maliyetlerden, fırsat maliyetlerinden birisidir. Harcadığınız paralar, başarı gelirse amaç gerçekleşmiş olur. O zaman bunu fırsata çevirebilirsiniz. Bu nedenle futbolda ekonomik gelirlerin harcanması,  genel ekonomik makro gösterilerle alakalı değildir. Ülkenin rakamlarına göre bu rakam çok yüksek demek çok mantıklı değil. Çünkü daha önce de başka hocalar da çok yüksek rakamlar aldılar. Ekonomik genel durumla futbolda verilen paraları kıyaslamak çok mantıklı gelmiyor.

Kısacası showbusines’te, yani gösteri endüstrisinde maliyet ve değerleri, klasik reel veya ticari kesimlerdeki gibi fiyatlayamaz ya da maliyetleyemezsiniz.


"PRİM SİSTEMİ YANLIŞ"

Euro 2012 elemelerinde Türkiye'yle aynı grupta bulunan ve 10'da 10 yaparak finallere gitmeyi başaran Almanya'da en çok forma giyen oyunculardan Mesut Özil gibi oyuncuların 180 bin Euro prim almasına karşılık, Türkiye'de en çok prim alan Arda'nın 900 bin Euro prim almasının hatırlatılması üzerine spor ekonomisti Tuğrul Akşar, "2. sınıf futbol ülkelerinde bu tür sportif başarılar tabulaştırıldığı için çok yüksek primler veriliyor. Normalinde olması ya da ulaşılması gereken sonuçlara, biz çok büyük beklentiler yaratarak ve bu beklentileri gerçekleştirecek insanlar olarak da futbolcuları gördüğümüz için onlara çok büyük paralar veriyoruz. Bu prim sistemi yanlış. Bu sisteme bugün için yanlış demiyorum. Daha önceden de böyle primler veriliyordu. Şu anda Hiddink'in aldığı maaşı tartışmam ama milli takıma bu performans için verilen primi tartışırım" dedi.

Diğer ülkelerde bu tür başarılara verilen primlerin üç aşağı beş yukarı belli olduğunu vurgulayan Akşar, "Bu işleri biz çok abartıyoruz. Bizim gibi Avrupa'da futbol ekolü olmamış ülkelerde bu tür performanslar çok önemli olduğu için biz bunlara çok büyük önem veriyoruz. Bu yüzden de primde ipin ucunu kaçırmış durumdayız. Bu konuda abartmış durumdayız. Avrupa'da verilen primler bu kadar yüksek değil. Bunun sebebi de şu: Orada zaten kulüpler başarılı olduğu için o başarılar kanıksanmış. Real Madrid'in tekrar Şampiyonlar Lİgi şampiyonu olması için bu tür astronomik rakamları prim olarak dağıtmasına gerek yok. Bugün İspanya'nın Avrupa ya da Dünya şampiyonu olması için astronomik rakam vaat etmesine gerek yok" ifadelerini kullandı. 


Futbolda ikinci sınıf ülkelerin futbolu sosyal yaşama yön veren bir olgu olarak gördüğünü dile getiren Akşar, "Futbolda ikinci sınıf bir ülkeyseniz, başarıları da çok da önemsiyorsanız, futbolla sosyal yaşama da yön veriyorsanız futbola ciddi para akıtırsınız. Yani bir yandan enflasyon, işsizlik had safhadayken diğer taraftan da gelir transferi yaparsınız. Aslında bunun adı bir şekilde gelir transferidir. Yani futbol federasyonu bu primleri verirken gelir transferi yapıyor ama bana göre bu transferin makul seviyelerde olması gerekir. Ancak futbolda yükselen bir Pazar olduğunuz için, bunları birer başlangıç sermayesi olarak görmek gerekir. Bu tür harcamaları futbol piyasasında bir tutunma, piyasada tanınma maliyeti olarak değerlendirmemiz gerekiyor. Biz Avrupa’da futbolda periferi bir ülkeyiz. Beş büyük ligin periferisi konumundayız ve bu halkayı kırabilmek için daha bunun gibi çok maliyetlere katlanmak durumunda kalacağız. Yani bu tartışmalar ne ilk, ne de son olacaktır.{jcomments on}

 

                    linkedin-logo Paylaş                        Flipboard -logo Paylaş

Bu İçerik  8305  Defa Okunmuştur
 

Degerli yazarimiz Pazartesi, 13 Ekim 2025.

YAZARIN DIGER YAZILARINI GORMEK ICIN TIKLAYIN

futbolekonomihakkimizdabanner2

esitsizliktanitim

aksartbmmraporbanner

Yazarlarımızın Son Yazıları

Doç. Dr. Kutlu Merih
Doç. Dr. Kutlu Merih
Doç. Dr. Deniz Gökçe
Doç. Dr. Deniz Gökçe
Prof. Dr. Sebahattin Devecioğlu
Prof. Dr. Sebahattin Devecioğlu
Murat  Başaran
Murat Başaran
Mete İkiz
Mete İkiz
Hüseyin Özkök
Hüseyin Özkök
Ömer Gürsoy
Ömer Gürsoy
Neville Wells
Neville Wells
Kenan Başaran
Kenan Başaran
Prof. Dr. Ahmet Talimciler
Prof. Dr. Ahmet Talimciler
Prof. Dr. Lale Orta
Prof. Dr. Lale Orta
Müslüm Gülhan
Müslüm Gülhan
Tuğrul Akşar
Tuğrul Akşar
Av. Hüseyin Alpay Köse
Av. Hüseyin Alpay Köse
Doç. Dr. Recep Cengiz
Doç. Dr. Recep Cengiz
Dr. Ahmet Güvener
Dr. Ahmet Güvener
Av. Arman Özdemir
Av. Arman Özdemir
Dr. Tolga Genç
Dr. Tolga Genç
Tayfun Öneş
Tayfun Öneş
Dr. Bora Yargıç
Dr. Bora Yargıç
Alp Ulagay
Alp Ulagay
Dr. Sema Tuğçe Dikici
Dr. Sema Tuğçe Dikici
Prof. Dr. Fuat Tanhan
Prof. Dr. Fuat Tanhan

Kimler Sitede

Şu anda 1255 konuk çevrimiçi

İstatistikler

İçerik Tıklama Görünümü : 52917644

raporlaranas

kitaplar aksar

1

futbol ekonomi bulten

fesamlogobanner

ekosporlogo


Futbolun ekonomisi, mali, hukuksal ve yönetsel kısmına ilişkin varsa makalelerinizi bize gönderin, sizin imzanızla yayınlayalım.

Yazılarınızı info@futbolekonomi.com adresine gönderebilirsiniz. 

 

futbolekonomisosyal2

 

sosyal1