Erdal Batmaz- 10 Aralık 2010

Ülkemizde herhangi bir yetkilinin ya da kurumun asli fonksiyonlarını yerine getirmede ne zaman bir başarısızlığı olsa hemen gerekçe olarak yeni bir yasal düzenleme ihtiyacını dile getirir!

Aman efendim ,yeni bir yasa olsaymış bunlar olmazmış,özel mahkemeler kurulsaymış ,yetkili savcılar atansaymış,statların altında karakollar olsaymış…. Neler neler..

Özel mahkemelerin ne kadar meraklısı varmış ülkemizde?

Şaşar kalırsınız değil mi?

E peki senin elinde yıllardır kullan diye verilmiş bir “sporda şiddetin önlenmesi” yasası var. Uygulasana!

Yok uygulayamam! Niye? Yeterli değil!

İyi ya da kötü yasa yoktur! Kötü uygulayıcı vardır!

Ben oldum olası meclislerin çok çalışmasından hep korkmuşumdur! Bizim gibi ülkelerde meclislerin çok çalışması demek çok yasa çıkarmak demektir. Ve her yeni yasa, yeni bir yükümlülük, yeni bir vergi ve özgürlük alanı kısıtlaması anlamına gelir. Kimse şu an gündemde olan sporda şiddetin önlenmesine ilişkin taslağın düşünce ve ifade özgürlüğü üzerindeki kısıtlama getirecek yorumlar içerdiğini bilmiyor. Medyanın anayasa’dan da kaynaklanan haklarını engelleyeceğinin farkında değil! Oysa mevcut yasalar sporda şiddet yasası dâhil etkin uygulandığı zaman sonuç alıcıdır. Sormak lazım, Anadolu’da hangi ilin valisi, emniyet müdürü tam anlamı ile bu yasayı uyguladı? Ve hatta İstanbul’da!

Bir avuç öğrencinin gösterisi için neredeyse ordu gücünde polis kuvveti yığanlar, yıllardır var olan suni bir düşmanlığın körüklediği kavgayı göremez mi? Hem Bursa’nın hem de İstanbul’un emniyet yetkilileri o tribünlerde kimin kim olduğunu bilmez mi?

Kavganın çıkacağını öngörmek için kâhin olmaya gerek mi var?

Sokakta adam bıçaklamanın nesinin yeni bir yasaya ihtiyacı var ki?

Ya da sokakta adam bıçaklanıp yüzlerce insan stadın çevresini savaş alanına çevirdiğinde federasyon olarak maçın oynanmasını iptal etmen için yeni bir yasal düzenlemeye mi ihtiyacımız var!

Dostlar alışverişte görülsün diye iki kulübe birden verilen ceza sorunu çözer mi? Kulüpler hangi güç ve imkân ile stadyum dışında gelişen olayları önleyebilir ki? Bu ceza ile o çok lafı edilen marka değerini artıran ve destekleyen suçu olmayan taraftar cezalandırılmıyor mu?

Balıktaki kokunun kuyruğa kadar geldiği durum yasa yok diye ortaya çıkmadı ki! Gün be gün herkes aman bizim çıkarımız zarar görmesin, aman taraftar küstürülmesin aman büyük kulüple kavga etmeyelim, aman kardeşim siz gidince biz bunlarla baş başa kalacağız yaklaşımı ile buralara gelindi!

Beşiktaş ve Bursaspor yöneticileri ve camialarına şimdi daha çok iş düşmektedir. Bu anlamsız düşmanlığı ortadan kaldırıp, şiddeti mahkûm eden daha etkili adımlar atmalı bu tavrı sürdürmelidirler!

En azından İzmir – Karşıyaka’dan Mardin’in Karakuyu köyüne öğretmenlik için giden Deniz Özgür’ün yaptığını örnek gösterirler.

Deniz öğretmen, sporun dostluk ve sevgi ile güzelleştiğini anlatarak 1400 km öteden Mardin’li kadınları çocukları İzmir’e kadar getirip bir Karşıyaka maçında “Kaf sin Kaf “ tezahüratı yaptırıyorsa, onlarla iki şehir ve yöre arasında futbol yolu ile sevgi köprüsü kurabiliyorsa bizler de yapabilmeliyiz. Deniz öğretmenin Karakuyu köyünde futbolun kendisinden önce, dostluk ve sevgi anlayışını yerleştirmesini bir örnek olarak çoğaltmalıyız!

Sorunumuzun çözümü yeni bir yasa değildir! Yeni bir anlayış ve kafa yapısıdır! Onun da özü başkasına ve başkasının haklarına, renklerine sevgisine ve düşüncelerine tahammül ve saygıdır!{jcomments on}

Tweet

Tweetle                      Paylaş                        Paylaş