Erdal Batmaz- 8 Ekim 2010

Geçtiğimiz günlerde futbol dünyamızı sarsan şike ve organize suç girişimleri, Federasyonun yerinde ve akıllıca yaklaşımı, Bochum savcılığının olaya ilişkin derinlikli dosyası ve yazılı basının, özellikle de Milliyet gazetesi muhabiri Çiğdem Hızkan’ın takibi sayesinde kamuoyunun önüne kondu.

Birleşmiş Milletler ve Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) hazırladığı Avrupa ve Dünyada futbol ve şans oyunlarına ilişkin raporu çok ciddi tespitler içeriyor. Raporun tespitlerine göre;’’Futbol ekonomisindeki hızlı gelişme, şike ve diğer yolsuzlukların da artmasına neden oldu. Avrupa’daki futbol pazarının büyüklüğünün son 10 yılda 16 milyar avro’yu aşması ve futbol sektöründe karların artmasının tüm spor sektöründeki yatırımların ve sponsorlukların çoğunun futbola yapılması son yıllarda olumsuz yönde gelişmelere de yol açtığı, özellikle futbol üzerinden yasal ya da yasal olmayan biçimde her türlü teknolojik imkan kullanılarak (internet vb), bahis oynatılması yasadışı kazanç peşinde koşanlar ile kara para aklayıcılarının da bu sektöre girmesine imkan sağladığı gibi, kulüplerin bir çoğunun tam profesyonel standartlarda olmamasının da futbolcu ile menajer ve kulüp ilişkilerinde yolsuzluklara neden olabileceği ifade ediliyor.’’ Yasal olarak ülkemizde futbol üzerinden oynatılan bahis (iddia) geçtiğimiz yıl 2,7 milyar TL yani 2 milyar doları bulmuş, bu yıl bu rakamın 3,5 milyar TL ye gelmesi beklenmektedir

 Özellikle daha alt liglerdeki bazı futbol kulüplerinin sağlam ve sürekli finansman kaynaklarına sahip olmamasının da yasal olmayan gelir kaynaklarına zemin hazırladığı biliniyor. Menajerlik sisteminin kurumsallaştırılmaması, şike ve benzeri olayları üzerinde etkili olacağı ifade ediliyor. Gerçi son dönemde Menajerlik sistemine ilişkin Futbol Federasyonunun yaptığı talimat değişikliği yerinde ve övgüye değerdir.

Peki, futbolumuzu kirleten bu durum nasıl önlenecek?

Şüphesiz bu sorun tek başımıza bizim aşabileceğimiz bir problem olmaktan çıkıp uluslar arası bir sorun düzeyine ulaşmıştır. Bu yüzden de AB ve OECD nezdinde rapor ve soruşturmalara konu oluyor. Ancak bize de başta Federasyon olmak üzere sorumluluk düşüyor.

‘’Anayasa md.58: Devlet gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden, suçluluk, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan ve cehaletten korumak için gerekli tedbirler alır.’’ diyor. Gençliği, her düzeyden ve yaştan insanımızın alenen bahis adı altında ‘’ kumar’’ oynamasını teşvik eden bu sistemin ‘’ reklam ‘’ standartlarının belirlenmesini devlet tekrar gözden geçirmelidir.  Hiçbir futbol adamı, mili sporcu ya da antrenörün bu reklamlarda oynaması hoş görülmemeli, engellenmelidir. Gelecek kuşaklar için örnek olması gereken insanların bu alanı özendirmesi kabul edilebilir mi?

Devletin alkol ve sigaraya gösterdiği tepki, yasaklar ve reklam kısıtlamalarının, neden asgarisi bu alana da uygulanmaz?

Ancak başta bizim ‘’Devlet eli ile kumar’’ sevdamıza bir sınır getirmemiz gerekmez mi? Muhafazakârlığı ile övünen bir toplum, haftanın yedi günü piyango veya başka bir adla halkına kumar oynatır mı?

Bu ülke otel ve tatil köylerindeki ‘’kumarhaneleri’’ niye yasakladı?{jcomments on}

Tweet

Tweetle                      Paylaş                        Paylaş