24 Aralık 2011- Bursasporlu Sanayici ve İşadamları Derneği'nce (BURSİAD), ''Türkiye'de Futbol Gerçeği ve Bursaspor'' konulu panel düzenlendi.
Ördekli Kültür Merkezi'nde düzenlenen panelde, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Eğitimin Kültürel Temelleri Bölümü Eğitimin Sosyal ve Tarihi Temelleri Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. İsmail Doğan, ''Futbolda Sosyal Bir Olgu Olan Seyirci'', Futbol Ekonomisti Tuğrul Akşar da ''Endüstriyel Futbol ve Bursaspor'' konularında sunum yaptı.
Sunumunda, Türkiye'ye özgü taraftarlığı anlatan Doğan, Bursaspor taraftarlığının çok özel bir yeri olduğunu bunun da Bursa kentinden kaynaklandığını söyledi.
Doğan, Türkiye'de son dönemde futbol şiddetinin de kendine özgü hale gelmeye başladığını dile getirerek, şöyle konuştu.
ŞİDDET KAYNAĞI: İSTANBUL MEDYASI…
''Taraftarlığı ve şiddeti, Türkiye'ye özgü hale getiren en önemli faktör, İstanbul medyasıdır. Futbol, Türkiye'de İstanbul medyasının empoze ve telkin ettiği kavram kodları üzerinden anlaşılıyor. Bu kodlar da son derece buyurgan ve son derece ön yargılı kodlardır. Futbolda başarıyı İstanbul tekeline çeken bir anlayış vardır. Bu da Anadolu diye tabir edilen futbol kulübü taraftarlarında tepki oluşturuyor.
Türkiye'de son şike olayları nedeniyle de içe atılan bir algı durumu vardır. İçe atılan ve tatmin edilemeyen kamu vicdanı nedeniyle yakın gelecekte bu iç kanama, dışa verilecektir. Türkiye'de futbolda şiddet sanılandan daha çok ve çeşitli olarak ortaya çıkacaktır.''
‘STRATEJİ EKSİKLİĞİ…’
Tuğrul Akşar da Bursaspor'un şampiyon olduğu yıl belki strateji eksikliğinden dolayı daha iyi noktalara gelebilecekken hak ettiği iktisadi, mali ve sportif performansı alamadığını belirtti.
Bunun sadece Bursaspor'un değil Türk futbolunun yapılanmasının en önemli sıkıntılarının başında geldiğini dile getiren Akşar, ''Tüm bunların üstüne şike skandalı patladı. Şike skandalının patlaması naklen yaygın giderlerine bağlı futbol kulüplerine de yansıdı. Spor Toto Süper Lig'deki takımların gelirlerinin toplamı, üç büyük takımı çıkarırsanız yüzde 90'ı naklen yayın gelirlerinden oluyor'' dedi.
Akşar, şike skandalının ardından döviz kurunun yükselmesi, marka değerinin zarar görmesi ve dekoder iptalleri nedeniyle yayıncı kuruluşun çok ciddi gelir kaybı yaşadığına işaret ederek, bu süreçten sonra ihale tutarının aşağı çekilmesinin de gündeme gelebileceğini, bu durumun da naklen yayın gelirlerine bel bağlamış, buna göre harcama yapmış kulüpleri zor durumda bırakacağını kaydetti.
‘PARAŞÜT ÖDEMESİ…’
Türk futbolundaki gelir dağılımında ciddi dengesizlik bulunduğunu vurgulayan Akşar, şunları kaydetti:
''Bundan Anadolu takımları olumsuz etkileniyor. Gelir dağılımında İstanbul triosunun ciddi ağırlığı var. Naklen yaygın gelirlerindeki adaletsizlik nedeniyle Anadolu kulüpleriyle İstanbul kulüpleri arasında rekabette de adaletsizlik mevcut. Mevcut sistem, ortalama 200 milyon lira geliri olan bir kulüp ile 30 ile 50 milyon lira geliri olan iki kulübü karşı karşıya getiriyor. Özellikle lige yeni yükselen, büyük harcama yapan sene sonunda ise yeniden alt lige düşen takımlar çok ciddi ekonomik sorunlar yaşıyor.
Bu tür durumlarda Türkiye Futbol Federasyonu'nun İngiltere'nin uyguladığı 'paraşüt' ödemesini yapması lazım. oradaki uygulamada alt lige düşen takımlara ortalama 20 milyon paund tutarında 3 yıllık ödeme yapılıyor. Bu da kulüplerin harcamalarını karşılamalarına yardımcı oluyor.'' {jcomments on}