Bugünün futbolunun yoğun olarak parasal değerler ile ifade edilen bir endüstriye dönüşmesi doğal olarak onun ulusal ve uluslar arası alanlardaki rekabeti ve başarısı için de ölçü oluyordu. Ölçü “ oluyordu ” diyoruz zira son yıllarda ve özellikle 2010 dünya kupası da gösterdi ki parayla da saadet olmuyormuş!
FİFA sıralamasındaki yerleri ve ekonomik büyüklüğü ile karşılaştırılınca son 8’e kalan takımların en azından bir kısmının bunun dışında olduğunu görürüz.
Gana gibi, Uruguay, gibi, Meksika gibi!
Hatta finale çıkan Hollanda’nın, elbette ki futbol kültürü değil ama futbol endüstrisinin parasal büyüklüğünün bizim bile çok gerimizde olduğu da bilinmektedir. UEFA liglerinde kulüplerin bütçeleri arasındaki gün geçtikçe artan dengesiz rekabet, şampiyonlukları ya da dereceleri “zenginlerden” yana oluştursa da sıra ulusal takımlara gelince aynı tablo tekrarlanmaz oldu.
Bunları, son yayın ihalesi ile ulaştığımız kamu destekli “korunmuş” bir endüstri görüntüsü veren futbolumuzun ekonomik büyüklüğünü ölçü alıp sadece bu yönden bakanları yanlış bulduğumuz için söylüyoruz! Tabi ki bize göre!
Dört büyük kulüpten üçünün daha ilk turlarda Avrupa’ya veda etmiş olması, özellikle iki büyük takımın kendilerini onda biri büyüklüğündeki takımlara elenmesi 2012 Avrupa Şampiyonası elemeleri için Milli Takımımıza ders olmalıdır!
Mevcut federasyonun öncesinde ve şimdi, ellerinde 2008 Avrupa şampiyonasına katılma hakkı elde etmiş hazır bir takımdan başka bir sportif başarısı yoktur!
Aksine hem A milliler hem de yaş guruplarında başarısızlıkları mevcuttur!
Efendim “ sportif başarı tek ölçü değildir, ekonomik olarak büyüklüğümüz Avrupa’nın ilk 6 ülkesi arasındadır” lafları karın doyurmaz! Hele hele 75 milyonluk bir ülkenin lisanslı futbolcu sayısını, 1 milyona çıkarmaya çalışmak yerine herkes için futbol kampanyasında “ herkese bir lisans “ yaklaşımı ile 350’ bin’e çıkardık demek de kurtuluş değildir! Bu elemelerde yaşanacak bir başarısızlığın faturası üç beş kişiye çıkarılabilse idi işimiz çok kolaydı.
Ancak bundan başta kulüpler olmak üzere ekonomik olarak Türk futbolunun tamamı etkilenecektir! Burada teknik bir analize girmeye kendimi yeterli bulmuyorum. Bu yorumu yapacak niye o futbolcu değil de bu çağrıldı, takımlarında sakat olan, oynamayan, form durumu kötü olanlar niye aday kadroda diyecek çok medya mensubu var! Gerçi çok azı bunları eleştirebiliyor ama idari olarak sorulması gereken ve bu federasyonun cevaplaması zorunlu olan şey teknik heyetin bu yönetim anlayışı ile Milli takımın başarılı olup olmayacağının sorgulanmasıdır! Zira milli maçlar öncesi lütfen ülkemize gelinip arada bir üç büyüklerin maçlarını izleyerek, yardımcılar eli ile ülkenin milli takımını yönetmek, yönetenler açısından bir ayıp olmasa da buna izin verenler açısından bir ayıp teşkil eder! Federasyonu yönetenlerin buna dur demesi gerekir! Geçmişte aynı kişiler ülkenin milli takım hocasının işine “ genç millilerin final maçına gitmedi” diye son verirken, bırakın genç millileri A milli takımın bile “ part- time “ çalıştırılmasına göz yumması acıdır! Mızrak, ne kadar zorlanırsa zorlansın ağzı kapatılmış bir medya ile dahi çuvala sığmamaktadır!
Ülkemizin futbol geleceği ve hedefleri açısından başarılı olmasını gönülden arzu ettiğimiz Milli Takımımızın 2012 Avrupa Şampiyonası elemelerinde yolu açık olsun!