Futbol artık sadece sahada değil, perde arkasında da oynanıyor.
Pandoranın kutusu açıldı; geriye tek bir soru kaldı:
Bu oyunun çiğnenmiş sakızına kimin diş izi geçti?
İtalyan bir düşünürün sözü vardı:
“Dünya sizin çiğnediğiniz sakız parçasıdır; dişlerinizin izini alır.”
Bu metafor, sadece insanın doğayla ya da kaderle ilişkisini değil; çıkarın, hırsın ve yozlaşmanın dokunduğu her alanı anlatır.
Türk futboluna baktığımızda, diş izlerinin en derinde olduğu yer belki de tam olarak burasıdır.
Pandoranın kutusu bir kez açıldı; artık geriye dönüş yok. Kimin diş izi kaldıysa, onu silmeye çalışmak yerine tanımak gerek. Tanımadan temizlenmez, yüzleşmeden iyileşmez hiçbir şey.
Futbolun yeniden güven kazanması, sadece “temizlik operasyonlarıyla” değil, kültürel bir yeniden doğuşla mümkündür.
Kutudan çıkan yalnızca umut değil, yıllardır bastırılmış kirli ilişkiler, örtbas edilmiş dosyalar ve suni kahramanlıklar da döküldü.
Bugün bahis, şike ve manipülasyon artık tribün dedikodusu değil; futbola sızmış, onu içeriden kemiren bir kültürün parçaları.
Kimler yok ki bu kültürün içinde: futbolcular, yöneticiler, hakemler, gözlemciler, temsilciler… Hatta kimi zaman TFF’nin gölgesini taşıyan isimler.
Herkes aynı havuzda yüzüyor; kimisi yavaşça batıyor, kimisi suyun üzerinde kalmaya çalışıyor. Ama su çoktan bulanmış durumda.
Bugün konuşulan dosyalar sadece adli bir mesele değil; ahlaki bir turnusol kâğıdı.
Kim neye karışmış, kim nereye kadar susmuş, kim hangi çıkarın etrafında dönmüş…
Bir oyunun sadece skorla değil, parayla, güçle ve sessizlikle nasıl yeniden yazıldığını izliyoruz.
Ve işte o zaman şu soru kaçınılmaz oluyor:
Bu kirli sistemin içinde, herkesin ağzında çiğnenen “sakız parçası” kim?
Bazıları bu düzeni mecburiyet, bazıları kader olarak görüyor.
Oysa bu, bir tercih meselesi.
Adaletin sustuğu, liyakatin unutulduğu, denetimin ise göstermelik kaldığı bir yerde, çürümeyi olağan saymak sadece konfor alanını korumaktır.
Futbolun masa başında oynandığı, performansın değil bağlantının belirleyici olduğu bir zeminde ne umut filizlenir ne de değer kök salar.
Bir dönem holiganizmle savaşan İngiltere, sahayı temizlemeden tribünleri arındıramayacağını anlamıştı.
Biz ise tam tersine, seyirciyi susturup sahadakini korumayı tercih ettik.
Oysa bugünün sorunları, dünün suskunluklarından doğdu.
Her sustuğumuz olay, bir sonrakine cesaret verdi. Her görmezden geliş, yeni bir diş izi bıraktı o sakızın üzerinde.
Futbol bir aynadır aslında; yönetenin, denetleyenin, yazanın ve oynayanın yüzünü gösterir.
Yansıttığı çehrede adalet yoksa, vicdan da yoktur.
Bahis ve şike dosyalarına bakarken sadece rakamları ya da isimleri değil; kültürü, alışkanlığı, meşrulaştırılmış çarpıklığı görmek gerekiyor.
Asıl problem birkaç kişilik bir suç örgüsü değil; sessiz çoğunluğun kabullenişidir.
Ve o doğuş, bir itirafla, bir cesaretle, bir “artık yeter” demeyle başlar.
Belki de en başta, aynaya bakıp şu soruyu sormakla:
“Benim diş izim bu sakızın neresinde?”
Pandoranın Kutusu Açıldı (mı?)
Ömer Gürsoy-11 Kasım 2025 Türk futbolunda yıllardır konuşulan ama kimsenin açıkça dillendirmeye cesaret edemediği gerçekler bir bir ortaya saçılıyor.
Gençlerbirliği: Mazisinden Gelen Harçlar, Dağılmaya Yüz Tutmuş Bir Yapı mı?
Ömer Gürsoy-10 Kasım 2025 Türk futbolunun içinde bulunduğu genel karamsarlığın bir yansıması, bugün Ankara’nın en köklü kulübü Gençlerbirliği’nde yaşanıyor. Yıllardır altyapısıyla, duruşuyla, kültürüyle “örnek kulüp” olarak anılan bu çınar, şimdi kendi içinde yaşanan çekişmeler, mali darboğaz ve yönetim krizleriyle sarsılıyor.
Omerta'dan Pandoraya: Türk Futbolunda Sessizliğin Sonu mu?
Ömer Gürsoy- 30 Ekim 2025 “Omerta Pandora” başlıklı 2012 yılında kaleme aldığım yazımda, Türk futbolunun o dönemki çürümeye yüz tutmuş yapısını tarif ederken, iki güçlü sembolü yan yana koymuştum.
Ömer Gürsoy- 12 Ekim 2025 İtalyan filozofu Papini, Einstein’a sorar: “Rölativite, fizik ,evren teoriler.. ben bunlardan hiç anlamıyorum.. herkesin anlayabileceği şekilde evreni kısaca anlatır mısın?”
Olimpiyat Yolunda Kaderimizi Sadece Federasyonlara Bırakamayız…
1 Eylül 2025- Futbolekonomi ve Spor Yazarı Ömer Gürsoy’un TRT Radyo1’de 20 Ağustos 2025’ta katıldığı programda “2028 Los Angeles Oyunları’ ve “Sporda Devletin Rolü ne olmalı’ konusuna ilişkin söyleşisini paylaşıyoruz.
Futbolekonomi- 15 Ağustos 2025 Yazarlarımızdan Ömer Gürsoy’un TRT Radyo1’de 8 Ağustos 2025’ta katıldığı programda Tenis ve yeni gelişen spor dalı Padel’e ilişkin söyleşisini paylaşıyoruz.
Ömer Gürsoy- 10 Temmuz 2025“Bu yazıyı, 1998 senesinde Süleyman Seba’nın imzasıyla Genel Kurul delegesi olduğum Beşiktaş Kulübü’nde son yaşanan olaylar üzerine, sanki yüreğimden bir parça kopmuş gibi, büyük bir üzüntü içerisinde yazıyorum.
Mutluluk Bakanı "Zeynep Sönmez", Tenisin Makus Talihini Kırdı
Ömer Gürsoy- 9 Temmuz 2025 Yıllarca tenisi takip ettim, tenisin içinden gelmediğim halde Tenis ile ilgili -sanırım- ilk ve tek resmi raporu ben yazdım ve ulusal medyada onlarca kez tenisi yazdım...