Finansal Fair Play’den Finansal Sürdürülebilirliğe: Andrea Traverso ile Avrupa Futbolunda On Yıllık Reform, Artan Yatırımlar ve Geleceğin Röportajı
x
Buradasınız >> Ana Sayfa HABERLER & MAKALELER Yönetim Manşet Finansal Fair Play’den Finansal Sürdürülebilirliğe: Andrea Traverso ile Avrupa Futbolunda On Yıllık Reform, Artan Yatırımlar ve Geleceğin Röportajı

Finansal Fair Play’den Finansal Sürdürülebilirliğe: Andrea Traverso ile Avrupa Futbolunda On Yıllık Reform, Artan Yatırımlar ve Geleceğin Röportajı

30.11.Andrea

Futbolekonomi-30 Kasım 2025  Son on yılda Avrupa futbolu köklü bir finansal dönüşüm geçirdi. Finansal Fair Play’in (FFP) yürürlüğe girmesinden yeni Finansal Sürdürülebilirlik Kuralları’na kadar UEFA, daha istikrarlı ve sorumlu bir futbol ekonomisi yaratmayı hedefledi.

 

Geçen hafta, Avrupa’nın önde gelen 24 kulübünün finansal verilerine dair analizimiz, yeni kuralların kârlılıkta belirgin iyileşmelere dönüşmeye başladığını gösterdi.

 

Bu röportajda Football Benchmark CEO’su Andrea Sartori, UEFA Finansal Sürdürülebilirlik ve Araştırma İcra Direktörü Andrea Traverso ile kulüp finansmanlarının nasıl evrildiğini, yatırımcıların sektörü nasıl yeniden şekillendirdiğini ve oyunun uzun vadeli büyümesi ile istikrarı açısından önümüzde neler olduğunu konuştu. Football Benchmark'ın yayınladığı bu makaleyi sizler için Türkçe'ye çevirdik. 

Son on yılda değerleme modelimiz, Avrupa’nın önde gelen kulüplerinin toplam işletme değerinin iki katından fazla arttığını gösteriyor; bu ciddi bir büyüme işareti. Sizce FFP bu evrimi ne kadar etkin bir şekilde şekillendirdi ve oyunda finansal yönetimde daha disiplinli bir yaklaşımı ne ölçüde yerleştirdi?

Genel olarak çok olumlu değerlendiriyorum. FFP’yi ilk tanıttığımızda amacımız kulüp yönetimine daha fazla disiplin getirmek, kulüplerin sadece sahada değil, saha dışında da hesaplarını sorumlu bir şekilde yönetebilmelerini sağlamaktı.

Kurallar ilk onaylandığında Avrupa futbolundaki durum endişe vericiydi. Kulüpler 2011’de toplu olarak yaklaşık 1,7 milyar Euro yıllık zarar açıklarken, finansal kontrol kavramı oyunda hâlâ oldukça yeniydi. 2011’de yaptığımız araştırma, o yıl 35 kulübün iflas olayına girdiğini, ertesi yıl ise 25 kulübün daha aynı duruma düştüğünü tespit etmişti. Bu kulüplerin çoğu yeniden yapılandırma sonrası hayatta kalmış olsa da her olay futbola olan güveni ve inancı zedeliyordu.

O dönemki asıl yenilik, kulüplerin sadece kazandıkları kadar harcama yapmalarını zorunlu kılan “başabaş kuralı”ydı. Bu kural yürürlüğe girer girmez sonuçları görmeye başladık. Toplam zararlar yıl yıl azaldı ve Avrupa futbolu 2017’de ilk kez genel kârlılığa ulaştı. Milyarlarca Euroluk zarardan kısa sürede pozitif rakamlara geçiş gerçekten dikkat çekiciydi.

Elbette bu iyileşmenin tek sebebi FFP değildi. Aynı dönemde gelirler de ciddi ölçüde arttı ve birçok kulüp operasyonlarını profesyonelleştirdi. Ancak kurallar, ekosistem genelinde finansal davranışları uyumlu hale getiren bir çerçeve oluşturdu. “Sonsuza kadar harcayamazsınız” mesajı kulüp yönetimlerine yerleşti.

Bu çerçeve olmasaydı çok daha büyük bir istikrarsızlık yaşanırdı. Bazı kulüpler rekabet için çok daha fazla para enjekte eder, daha büyük zararlar ve takımlar arasındaki uçurumlar oluşurdu.

On beş yıl önce finansal yönetim, kulüp yönetim kurullarında neredeyse hiç konuşulmazdı. Bugün ise her stratejik kararın merkezinde. Kulüpler artık sportif başarının sağlam finansal yönetimle birlikte gittiğini anladı. Sahada sürekli başarı ancak saha dışında istikrarlıysanız mümkün.

Pandemi, futbolun finansal modelindeki yapısal zayıflıkları ortaya çıkardı ama aynı zamanda reformu hızlandırdı. UEFA bu krizden hangi temel dersleri çıkardı ve bu dersler FFP’den yeni Finansal Sürdürülebilirlik Kuralları’na geçişi nasıl şekillendirdi?

COVID herkes için büyük bir sınavdı. UEFA, 2020/21 sezonunu yeniden yapılandırarak, kulüp müsabakalarını erteleyip EURO’yu bir yıl geciktirerek öncülük etti. Bu sayede birçok lig sezonunu tamamlayabildi ve milyarlarca avroluk ticari cezalar en aza indirildi. Buna rağmen üst lig kulüpleri toplamda yaklaşık 7 milyar Euro gelir kaybı yaşadı.

Bu dönemde iflas oranının düşük kalması öncelikle kulüplerin yaptığı çalışmalara bağlı olsa da, COVID öncesindeki on yılda FFP’nin sahiplerden zararları “karşılamalarını” zorunlu kılması, kulüplerin özkaynaklarını 2 milyar Euro’nun altından 10 milyar avronun üzerine çıkarmıştı. FFP olmasaydı bu zararları absorbe etme kapasitesi çok daha düşük olurdu.

Pandemi sırasında UEFA başka acil önlemler de aldı: bir yandan başabaş değerlendirmesini askıya alarak kulüpler üzerindeki baskıyı azalttı, diğer yandan vadesi geçmiş borçların zamanında ödenmesi kuralıyla piyasada bulaşmayı önledi. Ancak bu dönem, FFP altında kaydedilen ilerlemeye rağmen sistemin hâlâ evrilmesi gerektiğini açıkça gösterdi. Bu deneyim bizi yeni kuralları sadece kâr-zarar değil, aynı zamanda özkaynak ve maliyet kontrolü gibi unsurları da kapsayacak şekilde daha kapsamlı hale getirmeye itti.

Yeni Finansal Sürdürülebilirlik Kuralları artık birden fazla finansal göstergeye bakıyor: kârlılık, özkaynak, borçluluk ve kadro maliyeti kuralı (kulübün gelirinin ne kadarının maaş, transfer ve menajer ücretlerine harcanabileceği).

Tüm bunlar birbiriyle bağlantılı. Bir kulüp bir kuralı ihlal ederse büyük olasılıkla diğerlerini de ihlal eder. Dolayısıyla yeni sistem çok daha sağlam. Kulüpleri istikrarlı ve sorumlu bir şekilde yönetmeye teşvik ediyor.

Son yıllarda kulüpler yatırımcılar için giderek daha cazip bir varlık sınıfı haline geldi. Bu ivmeyi ne kadar UEFA’nın düzenleyici çerçevesine bağlıyorsunuz ve bu çerçeve daha öngörülebilir ve yatırıma açık bir Avrupa futbol pazarı yaratmada nasıl bir rol oynadı?

Bence bu rol temel nitelikte. Bugün Avrupa futboluna giren yatırımcıların büyük çoğunluğu Amerika Birleşik Devletleri’nden ve giderek artan sayıda özel sermaye fonu var. Daha önce başka bölgelerden kısa vadeli yatırımcılar görmüştük, ama şimdi trend uzun vadeli, kurumsal yatırım yönünde ve bu oyun için olumlu bir gelişme.

Bu yatırımcılar futbolu ve sporu genel olarak hâlâ çok cazip ve değerinin altında bir varlık olarak görüyor; bazı ABD ‘franchise’larının değerlemeleriyle kıyaslandığında bir bakıma “ucuz” bile sayılabilir. Avrupa pazarının artık daha yapılandırılmış ve öngörülebilir olması onlara yatırım için verimli bir zemin sundu. Sağlam bir düzenleyici çerçeve, yatırımlarının korunduğuna dair güven veriyor. Bu çerçeve olmasaydı risk profili çok daha yüksek olurdu.

Aynı zamanda kulüpler çok daha profesyonelleşti. Kurallar maliyetleri daha etkin yönetmeye, gelir kaynaklarını çeşitlendirmeye ve organizasyonlarını güçlendirmeye zorladı. Bugün en büyük kulüpler büyük profesyonel işletmeler gibi çalışıyor. Çoğu üst düzey kulüpte ticari gelir, yayın gelirlerini geçti ve başlıca gelir kaynağı haline geldi. Yayın gelirleri lig genelinde paylaşılırken, ticari haklar tamamen kulübe aittir. Bölgesel markadan küresel markaya dönüşen kulüpler bu fırsatları en iyi şekilde değerlendirenlerdir.

Tabii her kulüp bunu yapamaz. En üstteki kulüpler daha da öne geçti ve elit seviyede daha fazla konsantrasyon görüyoruz. Ama bu sadece düzenlemenin sonucu değil. Profesyonelleşme, küreselleşme ve farklı ölçekteki kulüplerin gelir potansiyeli farklarından da kaynaklanıyor. Kurallar hiçbir zaman rekabet dengesi yaratmak için tasarlanmadı, finansal disiplin getirmek içindi ve tam da bu istikrar, yatırımcıları Avrupa futboluna çekmeye devam ediyor.

Çok kulüplü sahiplik modelinin hızlı yükselişi, sektörün yatırım manzarasını yeniden şekillendirdi ve hem fırsatlar hem de yeni riskler yarattı. UEFA bu olguya düzenleyici yaklaşımını nasıl uyarladı ve bunun oyuna daha geniş etkisini nasıl görüyorsunuz?

Çok kulüplü sahipliği tek bir şekilde tanımlamak kolay değil çünkü birçok farklı model ve motivasyon var. Bazı yatırımcılar riski dağıtmak için farklı ülkelerdeki birden fazla kulüpte çoğunluk ya da azınlık hissesi tutuyor.

Bazıları yetenekleri daha etkin çekmek ve geliştirmek için kullanıyor. Bu yüzden Portekiz, Belçika veya Danimarka gibi ülkelere yatırımı görüyoruz. Bu piyasalarda Güney Amerika veya Afrika’dan gelen oyuncuların Avrupa vatandaşlığı alması daha kolay; bu da yatırımcıların oyuncuları kendi ağları içinde daha rahat hareket ettirmesini sağlıyor.

Bazıları ise ticari sinerjiler peşinde: ortak keşif, tıbbi destek, veri kaynakları ve küresel pazarlama. Her grup farklı işliyor ama trend açıkça hem fırsat hem risk getiriyor.

Olumlu tarafta, bir gruba dahil olmak kulüplere normalde asla ulaşamayacakları bilgi birikimi, altyapı ve yatırım sağlıyor. City Football Group bünyesindeki Girona FC veya Palermo FC örneklerinde bunu görüyoruz; büyük ve profesyonel bir ağın parçası olmaktan faydalanıyorlar. Zürih Üniversitesi ile yaptığımız araştırma da bu tür gruplara katılan kulüplerin genellikle dört yıl sonra, özellikle çoğunluk yatırımı ya da belirleyici etki olduğunda, daha iyi performans gösterdiğini ortaya koydu.

Madalyonun öteki yüzü ise rekabet. Eğer piyasanın çok büyük kısmı birkaç büyük grubun elinde yoğunlaşırsa en büyük kulüpler kaçınılmaz olarak en çok faydayı sağlar. Biraz mahalle bakkalı ile süpermarket gibi; bir süre sonra küçüğü rekabet edemez hale gelir. Bu dinamiği çok yakından izlememiz gerekiyor.

Bütünlük bir diğer temel konu. UEFA ve ulusal ligler 20 yıldan uzun süredir sahiplik kurallarına sahip; genelde bir kişi veya grubun aynı yarışmada sadece bir kulübü kontrol etmesine izin veriliyor. Prensip açık: aynı sahipliğe sahip iki kulüp aynı yarışmada oynayamaz. Birkaç yıl önce Şampiyonlar Ligi, Avrupa Ligi ve Konferans Ligi aşamaları arasındaki ayrımı göz önünde bulundurarak bu kurallarda küçük bir güncelleme yaptık; temel koruma korunurken biraz esneklik sağlandı.

Daha yakın dönemde, Madde 5 kapsamında olası çatışmalarda Kulüp Finansal Kontrol Kurulu kör tröst (blind trust) seçeneğini kullandı. Mükemmel değil ama çatışma geçiciyse işe yarıyor. En önemlisi, bu durumlarda bile sahiplerin uzun vadeli yatırım projelerini (örneğin stadyum veya antrenman merkezi inşası) yönetmeye devam etmesine izin veriyoruz. Futbola gerçek altyapı yatırımını caydırmak istemiyoruz. Amaç, bütünlüğü korurken oyunu sorumlu yatırıma açık tutmak.

Önümüzdeki on yıla baktığımızda, Avrupa futbolunun geleceğini şekillendiren temel öncelikler ve zorluklar neler?

Önemli zorluklardan biri rekabet. UEFA Kulüp Yarışmalarında her ülkenin katılım şansı garanti eden bir erişim listemiz var ve bununla gurur duyuyoruz. Ama kulüpler arasındaki finansal uçurum büyümeye devam ederse bu rekabet dengesini korumak zorlaşır. Çekici ve erişilebilir yarışmalar istiyoruz; her kulübün sahada gerçekten şansının olduğu yarışmalar. Bu çeşitlilik Avrupa futbolunun en büyük güçlerinden biri ve bunu korumak hayati.

Finansal sürdürülebilirlik merkezde kalmaya devam edecek. Kuralların sıkı ve şeffaf bir şekilde uygulanması gerekiyor ki herkes eşit şartlarda rekabet etsin. Sistemde güvenilirlik ve itimat ancak böyle korunur.

Aynı zamanda sürekli uyum sağlamalıyız. Piyasa değişiyor: yeni finansman biçimleri, daha fazla çok kulüplü yapı, artan küreselleşme. Bunlar görmezden gelemeyeceğimiz gerçekler. Kurallarımız da bütünlüğü korurken sorumlu yatırım ve büyümeye izin verecek şekilde evrilmeli.

Sonuçta bugünün sürdürülebilirliği sadece zarardan kaçınmak değil. Güçlü temeller, sağlam yönetim, çeşitlendirilmiş gelir ve kulüpleri uzun vadede güçlendirecek altyapı yatırımı demek. Avrupa futbolunun hem sahada hem saha dışında güçlü, açık ve rekabetçi kalmasını ancak böyle sağlayabiliriz.

Kaynak: https://footballbenchmark.com/e/blog/28466/417119

                    linkedin-logo Paylaş                        Flipboard -logo Paylaş

Bu İçerik  242  Defa Okunmuştur
 

Degerli yazarimiz Futbol Ekonomi Site Yetkilisi Perşembe, 22 Eylül 2011.

YAZARIN DIGER YAZILARINI GORMEK ICIN TIKLAYIN

futbolekonomihakkimizdabanner2

esitsizliktanitim

aksartbmmraporbanner

Yazarlarımızın Son Yazıları

Doç. Dr. Kutlu Merih
Doç. Dr. Kutlu Merih
Doç. Dr. Deniz Gökçe
Doç. Dr. Deniz Gökçe
Prof. Dr. Sebahattin Devecioğlu
Prof. Dr. Sebahattin Devecioğlu
Murat  Başaran
Murat Başaran
Mete İkiz
Mete İkiz
Hüseyin Özkök
Hüseyin Özkök
Ömer Gürsoy
Ömer Gürsoy
Neville Wells
Neville Wells
Kenan Başaran
Kenan Başaran
Prof. Dr. Ahmet Talimciler
Prof. Dr. Ahmet Talimciler
Prof. Dr. Lale Orta
Prof. Dr. Lale Orta
Müslüm Gülhan
Müslüm Gülhan
Tuğrul Akşar
Tuğrul Akşar
Av. Hüseyin Alpay Köse
Av. Hüseyin Alpay Köse
Doç. Dr. Recep Cengiz
Doç. Dr. Recep Cengiz
Dr. Ahmet Güvener
Dr. Ahmet Güvener
Av. Arman Özdemir
Av. Arman Özdemir
Dr. Tolga Genç
Dr. Tolga Genç
Tayfun Öneş
Tayfun Öneş
Dr. Bora Yargıç
Dr. Bora Yargıç
Alp Ulagay
Alp Ulagay
Dr. Sema Tuğçe Dikici
Dr. Sema Tuğçe Dikici
Prof. Dr. Fuat Tanhan
Prof. Dr. Fuat Tanhan
Prof. Dr. Turgay Biçer
Prof. Dr. Turgay Biçer

Kimler Sitede

Şu anda 1054 konuk çevrimiçi

İstatistikler

İçerik Tıklama Görünümü : 54522435

raporlaranas

kitaplar aksar

1

futbol ekonomi bulten

fesamlogobanner

ekosporlogo


Futbolun ekonomisi, mali, hukuksal ve yönetsel kısmına ilişkin varsa makalelerinizi bize gönderin, sizin imzanızla yayınlayalım.

Yazılarınızı info@futbolekonomi.com adresine gönderebilirsiniz. 

 

futbolekonomisosyal2

 

sosyal1