Altay Neden Yaşamalı? #BaşkaAltayYok
x
Buradasınız >> Ana Sayfa HABERLER & MAKALELER Genel Diğer Yazarlar Altay Neden Yaşamalı? #BaşkaAltayYok

Altay Neden Yaşamalı? #BaşkaAltayYok

altaykapak261125

 

Ahmet Berke Gökçeoğlu - 26 Kasım 2025 Futbolda son yıllarda defalarca aynı manzarayı gördük: Zor durumdaki kulüpler için kampanyalar, yardım çağrıları, bağış yayınları, sosyal medya seferberlikleri… Üstelik bu kampanyaların bir kısmı gerçekten ayakta kalma mücadelesi veren köklü kulüpler için yapılırken, bir kısmı da her sezon milyonlarca euroluk transferler yapan, dev bütçelerle yaşayan, hatalarını sorumsuzca harcama yaparak örten takımlar içindi. O yüzden bugün bir futbolseverin, bir vatandaşın şu soruyu sormasını çok iyi anlıyorum:

“Ben neden bir kulübe para vereyim ki?”

Altay’ın başlattığı yardım kampanyası karşısında bu sorunun yeniden akla gelmesi son derece doğal. Ben de bu yazıyı, bu soruya kendimce yanıt üretebilmek için yazıyorum. 

Altay’ın hikayesi, son yıllarda tanık olduğumuz kampanya furyasının çok dışında bir yerde duruyor. Çünkü Altay, yapacağı transferleri finanse etmek için ya da yıldız oyuncuların maaşını ödemek için değil eski yönetim döneminde yapılan hoyratça ve sorumsuz harcamaların bıraktığı ağır enkaz yüzünden bugün ayakta kalmaya çalışıyor. Kulüpten yapılan açıklamalara göre kulübün toplam 936 milyon TL borcunun %95’i, Özgür Ekmekçioğlu döneminde oluşmuş durumda. Not düşeyim: Bu dönem, Altay’ın tarihinde genel kurulda ibra edilmeyen tek başkanın dönemidir ve kulüp bugün hukuki sürecini yürütmektedir.

19 Kasım’da başlatılan valilik onaylı yardım kampanyası işte tam da bu nedenle bir para toplama çağrısından çok daha fazlasıdır. Bu çağrı, amatör kümeye düşme tehlikesiyle karşı karşıya, profesyonel liglerin en altında mücadele eden ve bir adım daha düşerse geri dönüşü neredeyse imkânsız hale gelecek olan bir kulübün var olma mücadelesidir.

Ben bu satırları bir Altay taraftarı olarak, diğer Altay taraftarları ve bir klişe haline gelmiş camia büyüklerine seslenmek için yazmıyorum. Bu yazı, onların ötesine ulaşmak için yazıldı.

Altay’ı tanıyan, tanımayan, İzmirli olan olmayan, Türk futbolunun kültürüne, hafızasına, emeğine saygısı olan herkese seslenmek için.

Ve bu çağrıyı yaparken sadece bir yardım kampanyasına destek istemek değil niyetim. Aynı zamanda bu kulübün neden yaşatılması gerektiğini anlatmak, tarihini, değerlerini, felsefesini, şehirle kurduğu bağı ve yüz yılı aşan duruşunu kayda geçirmektir.

Çünkü Büyük Altay sadece bir futbol takımı değildir.

O halde sorumuzu yenileyerek başlayalım:

“Ben neden bir kulübe para vereyim ki?”

 

Çünkü ALTAY tarihsel bir mirastır.

Öncelikle söylemeliyim, hatırlatmalıyım ki Büyük Altay’ın tarihi ilkler ve başarılarla doludur.

Kulübün gayri resmi olarak 1910’lardan itibaren bir araya gelen gençler tarafından oluşturulduğu, 1913-1914 yıllarında maçlar yaptığı ve 1914’te resmen tescil edildiği kaynaklarda belirtilmektedir. Bu nedenle Altay’ın kuruluşu, Türk gençlerinin futbol sahnesine çıkışının en erken örneklerinden biridir. 1914 yılında resmi olarak kurulan Altay ilk İzmir şampiyonluklarını daha 1915-1916 ve 1916-1917 sezonlarında kazanmış, milli mücadele sonrası da yeniden canlanan İzmir futbolunda öncü olarak en çok şampiyonluğa ulaşan takım olmuştur. Türkiye Birincilikleri ve Milli Küme’de birçok kez mücadele etmiştir. 1930 yılında Atina’da Yunan lig şampiyonu Panathinaikos ile karşılaşarak yurt dışında deplasmanda maç oynayan ilk Türk takımı unvanını almıştır.

Amatördeki başarılarını profesyonele de taşıyan Altay İzmir profesyonel liginde 1956-1957 ve 1957-1958 sezonlarını şampiyon tamamladıktan sonra, 1958-1959 sezonunda başlayan Türkiye Birinci Futbol Liginde yer almış, daha sonraki yıllarda ligin vazgeçilmez ekiplerinden biri olmuştur. 1969-1970 sezonunda kazandığı üçüncülükle Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray’ın ilk üç geleneğini bozan ilk takım olmuştur. Uzun yıllar ligin dişli bir rakibi ve çekinilen bir deplasmanı olarak mücadele eden Altay, alt liglerde geçen çok yıllara rağmen bugün hala Süper Lig toplam puan sıralamasında 8. sıradadır.

Altay, Türkiye Kupasında da birçok kez mücadele ederken, toplamda 7 kez final oynamış, bu finallerin birinde aleyhinde yapılan adaletsizliği protesto ederek maça çıkmayan Altay, kupayı 1966-1967 ve 1979-1980 sezonları olmak üzere 2 kez kazanmıştır. Türkiye Kupası’nı Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray dışında kazanan ilk takım olarak Anadolu’ya getiren Altay olmuştur.

Altay Türk futboluna damgasını vurduğu gibi Türkiye’yi Balkan Kupası, Intertoto, Kupa Galipleri Kupası ve UEFA Kupası’nda da temsil etmiştir. Eski adı Fuar Şehirleri kupası olan UEFA Kupası’na katılan ilk Türk Takımı Altay’dır.

Büyük Altay’ın tarihi bu satırlara sığmayacak kadar derin ve zengindir. Ancak şunu bilmek gerekir ki Altay’ı “Büyük Altay” yapan, yalnızca başarıları değildir. Onu büyük kılan; bir şehrin hafızasını, bir toplumun direncini, bir asrın ruhunu, önemli değerlerini taşımayı başarmasıdır. Yazımın geri kalanında, biraz olsun anlatmaya çalışacağım.

 

Çünkü ALTAY bir değerler bütünüdür.

Altay’ın değerleri, kulübün 1910’ların çalkantılı İzmir’inde doğduğu andan itibaren şekillenmeye başlamış ve bir asırdan uzun süredir korunmuştur. Kulübün doğduğu ortam, Osmanlı’nın son döneminde Ege’de artan siyasi gerilimler, Rum nüfusunun baskısı, İttihat ve Terakki’nin şehirde Türklüğü canlandırma çabaları, bir yandan da İzmir’in çok kültürlü, kozmopolit yapısıdır. Altay tam da bu gerilim hattında, Türk gençlerinin kendilerine ait bir spor alanı yaratma çabasıyla doğmuş; kimseyi dışlamayan ama kendi kimliğini koruyan bir çizgi geliştirmiştir. İzmir’de futbolu uzun yıllar yabancıların oynadığı, Türk gençlerinin sahaya bile çıkamadığı bir dönemde Altay, Türk futbolcusunun kendi ayakları üzerinde durabileceğini kanıtlayan bir yapı olmuştur. Bu, bugüne uzanan en önemli değerinin ilk adımıdır: var olma cesareti, kendin olma iradesi ve alın teriyle yükselme kültürü.

Kulübün bir diğer temel değeri ise kapsayıcı yapısıdır. Altay, İttihat ve Terakki’nin Türklük ideolojisi etkisiyle kurulan bir kulüp olmasına rağmen, hiçbir zaman ayrıştırıcı veya dışlayıcı olmamış, İzmir’in Levanten ve gayrimüslim mirasının içinden doğan spor kültürünü reddetmeden kendi kimliğini inşa etmiştir. Altay’ın kurucuları arasında Türk milliyetçisi isimler olduğu gibi, kulübün ilk üyeleri arasında Levanten ailelerinin fertleri de vardır. Altay’ın kuruluşunun hemen ardından 1916 yılına ait kadrosundaki Türk ve Müslüman olmayan futbolcular da bu tezi doğrular niteliktedir. Kulübün bu kapsayıcı tavrı onu özel kılmıştır. Altay bu nedenle sadece bir kulüp değil, İzmir’in çok kültürlü karakteriyle Türk kimliğini bir arada taşıyan nadir kurumlardan biri olmuştur.

Altay’ın değerler dünyasını şekillendiren en özel temaslardan biri, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ile kurduğu bağıdır. İlk temas 1923 yılındaki Ankara gezisi sırasında gerçekleşmiş, Altaylı sporcuların nezaketi ve disiplini Atatürk’ün dikkatini çekmiştir. Hasan Yanık’ın Aydın Efesi ve Zeybek gösterisini beğenen Atatürk onu yanına çağırmış, ardından kaptan Hamid Aslan’a övgülerde bulunmuştur. Bu sahne, Atatürk’ün Altay’ı sadece bir takım değil, genç Cumhuriyet’in ideal gençliğinin yansıması olarak gördüğünün ilk işaretidir.

Altay’ın Atatürk ile ikinci teması ise, Atatürk’ün İzmir ziyareti sırasında gerçekleşmiştir. 1925’teki bu ziyarette Atatürk, Altay kulübünü bizzat ziyaret etmiş, şeref defterine duygusal ve anlamlı bir not düşmüştür:

‘’Altay Spor Kulübü’nde tanıdığım gençlik iftihara şayandır. Bu gençlik muvacehesinde istikbalin kuvveti ve saadeti en bariz görülmektedir.’’

Altay’ın değerlerinin belki de en güçlü sac ayağı ise ahlak, fedakârlık ve sorumluluk bilincidir. Kulübün kurucuları sadece futbolcu değil, aynı zamanda İzmir’in sosyal, kültürel ve siyasi hayatında sorumluluk üstlenen kişilerdir. Altay’ın renklerini taşıyan gençlerin savaş yıllarında cepheye koşması, mücadele döneminde futbolu bir direniş ve moral unsuru olarak kullanması, İzmir işgal altında iken sporun bir cesaret örneği haline gelmesi kulübün değer dünyasının temelini oluşturur. Bugün “Altay terbiyesi” olarak bilinen kavram, tam da bu tarihsel mirastan doğmuştur: mücadele, centilmenlik, vefa ve sorumluluk. Bu miras öyle güçlüdür ki, dönem fark etmeksizin neredeyse her eski Altaylı sporcu kulübü bir okul olarak tanımlar. Altay’da yetişmenin sadece futbol oynamak değil disiplin, saygı, adalet duygusu ve sorumluluk bilinci kazanmak olduğunu söylerler.

Altay’ın değerleri bir kitaptan öğrenilmiş değil, yaşanarak inşa edilmiştir. Bu değerler, Altay’ı Türkiye'nin en köklü değerlerinden, miraslarından biri haline getirir.

 

Çünkü ALTAY bir şehrin kimliğini taşır.

“Bir futbol takımı içinden çıktığı kentin varoluş şeklini kültürünü temsil etmekle beraber içinden çıktıkları toplumsal yapıdan, kültürden, değer ve inanışlardan da etkilenirler. ‘’

— Talimciler

Altay tam olarak böyle doğdu. 20. yüzyıl başında İngilizlerin, Levantenlerin ve Rumların egemen olduğu İzmir futbolunda Türk gençlerinin sahaya çıkması dahi hoş karşılanmazken, Altay onların kendi kimliklerini oluşturma iradesinin simgesi oldu. Bu nedenle Altay’ın kuruluşu yalnızca bir spor kulübünün doğuşu değil, İzmir Türklerinin kendini görünür kılma ve yeniden tanımlama hikâyesidir.

Altay İzmir’le birlikte yükseldi. İşgal döneminde faaliyetleri durma noktasına gelse de mensupları milli mücadelede önemli roller üstlendi. Kurtuluştan sonra ise şehirle aynı anda yeniden doğarak Cumhuriyet yıllarında İzmir’in modernleşen yüzünün spordaki temsilcisi haline geldi.

Kulüp aynı zamanda şehrin sosyal dokusunu da yansıtır. İlk kurucular Türk gençleri olsa da, bazı Levanten ailelerin destek ve katılımıyla Altay, İzmir’in milliyetçi uyanışı ile kozmopolit geleneğini aynı potada birleştiren bir yapıya kavuştu. Bugün baktığımızda da Karşıyaka ve Göztepe’nin bölgesel aidiyetine karşılık Altay, şehir merkezinden İzmirli kimliğini temsil etmektedir.

Yükseliş gibi gerileyiş de İzmir’le paralel ilerledi. 1990’lar sonu ve 2000’ler sonrasında şehir ile merkezi iktidar arasındaki uyumsuzluk bilinen bir gerçekken, Altay’ın ekonomik ve sportif güç kaybı da bu döneme denk geldi.

Bugün Altay hâlâ İzmir ruhunun en güçlü taşıyıcılarından biridir. Tribün kültüründen vefaya, altyapı düzeninden Cumhuriyet değerlerine uzanan çizgisiyle Altay, hoşgörü, nezaket, direnç ve modernlik gibi İzmir’in niteliklerini yaşatır. Bu yüzden Altay’ı yaşatmak, yalnızca bir takımı değil, İzmir’in kimliğini ve belleğini yaşatmak demektir.

 

Çünkü ALTAY güçlü bir altyapı geleneğine sahiptir.

1914 yılında kurulan ve bahsettiğim tarih ve değerler ile bugünlere ulaşan Altay Spor Kulübü’nün birçok değerli sporcu yetiştirmemesi şaşırtıcı olurdu. Ancak, şu söylenmelidir ki Altay her zaman altyapısına ve yetiştirdiği sporculara önem veren bir kulüp olmuştur.

Daha ilk yıllarında Türkiye’nin ilk profesyonel futbolcusu Vahap Özaltay, İzmir’in ilk milli futbolcusu Hamit Aslan, İzmir’in ilk milli atleti Said Odyak’ı Türk sporuna armağan etmiştir Altay. İlerleyen yıllarda kulüpte yetişen ve efsaneleşen sayısız isimden Mustafa Denizli, Ayfer Elmastaşoğlu, Bayram Dinsel, Zafer Bilgetay (Zagor) benim genç yaşıma rağmen aklıma ilk gelenlerdir.

Şimdiki adıyla Süper Lig’de yıllar boyunca, o zaman dahi büyük paralarla transferler yapan İstanbul takımlarına kök söktürürken, Türkiye Kupasında finaller oynayıp, şampiyonluklar kazanırken, Türkiye’yi Avrupa’da temsil ederken hep altyapısından yetiştirdiği oyuncularla, gururla sahadadır Altay.

Biraz daha güncel dönemden Altay’ın Türk futboluna hediyeleri arasında ise Ali Şaşal Vural, Alpay Özalan, Aytaç Kara, Çağdaş Atan, Cenk Özkaçar, Efe Sarıkaya, İbrahim Akın, Kazımcan Karataş, Musa Çağıran, Necati Ateş, Okay Yokuşlu, Semih Kaya ve Ufuk Ceylan sayılabilir.

Altay altyapısının değeri U15 Akademi Ligi Türkiye Şampiyonluğu,B Genç Türkiye Şampiyonluğu, PAF Ligi Türkiye Şampiyonluğu gibi başarılar ile de taçlandırılmıştır.

Altay, 2025-2026 Sezonunda da transfer yasaklarının da bir sonucu olarak oyuncularının neredeyse tamamı altyapıdan yetiştirilmiş ve gençlerden oluşan bir kadro ile profesyonel liglerde kalma mücadelesi veriyor. Altay U19 ise Gelişim Ligi’nde son beş maçında beş galibiyeti 23 gol atarak, kalesinde yalnızca 4 gol görerek elde etmiş durumda.

Altay denildiğinde ilk akla futbol gelse de, tarih boyunca Altay’lı sporcular basketbol, voleybol, bisiklet, atletizm gibi birçok sporda önemli başarılara imza atmıştır. Bugün, amatör sporlarda maddi sorunlardan ötürü büyük başarılar elde edilemiyor ve gereken önem gösterilmiyor olsa dahi basketbol, voleybol ve e-spor başta olmak üzere binlerce çocuk ve genç spor yapmakta, mücadele etmekte ve Altay’ın armasını dalgalandırmaktadır.

Şüphesiz ki Büyük Altay’ın spora başlatacağı, sporla hayatına dokunacağı, yetiştirip Türk sporuna armağan edeceği daha çok çocuk ve genç var, olmalı…

 

Çünkü ALTAY’ın yeniden ayağa kalkma potansiyeli yüksektir.

Büyük Altay’ın tarihini, başarılarını, değerlerini ve felsefesini biraz olsun anlatabildiysem, Altay’ın büyüklüğünü hissetmişsinizdir. Bu başlık altında altını çizmem gereken şey şudur: Altay’ın yaşadığı en zor dönem asla bugün değildir.

Altay, 15 Mayıs 1919 sabahında İzmir’in işgalini yaşamıştır. İşgal yıllarında önce ismini ve renklerini değiştirmek, ardından faaliyetlerini durdurmak zorunda kalmış; vatansever yönetici ve sporcularını kaybetmiş, karanlık yıllar bir yok oluş tehlikesi yaratmıştır. Ancak Altay, işgali nasıl yaşadıysa 9 Eylül’de İzmir’in kurtuluşunu da yaşamış, küllerinden yeniden doğmuştur.

Bu süreçte Altay birçok milli mücadele kahramanı yetiştirmiş, kurtuluş mücadelesinde yalnızca bir spor kulübü değil, bir direniş odağı olmuştur. Cumhuriyet sonrasında ise yeni Türkiye’nin spor kültürünün oluşmasına öncülük etmiş, sayısız yönetici, fikir insanı, spor insanı yetiştirerek İzmir’de sporun yeniden başlamasına ve gelişmesine yön vermiştir. Bu nedenle Altay, haklı olarak Kuvâ-yi Milliye'nin Kulübü olarak anılır.

Tüm bu tarihsel arka plan şunu açıkça gösterir: Altay, çok büyük sınavları zaten atlatmıştır. 

Ve Büyük Altay o sınavı yine geçecektir.

 

Kapanış

Bugün Altay’ın ihtiyacı çok büyük değil:

Biraz ses, biraz destek, biraz dayanışma…

Altay yalnızca Altaylıların değildir.

Kendi tarihine, kendi spor kültürüne, kendi şehirlerine ve kendi hafızasına değer veren herkesindir.

Bu yüzden bu çağrı bir kulübün kapanmaması için değil;

Bir mirasın, bir duruşun, bir kültürün yarınlara taşınması içindir.

Altay bu günleri de atlatacaktır.

 

Altay’ın başlattığı valilik onaylı yardım kampanyasının duyurusu ve bağış bilgileri aşağıdadır:

 https://x.com/altaysporkulubu/status/1991549265294872664?s=46

Ziraat Bankası

Hesap Adı: ALTAY SPOR KULÜBÜ

IBAN: TR06 0001 0010 0066 3082 4850 01

 

Kaynakça:

Kuruloğlu, Fehim. Altay Spor Kulübü Tarihi. İzmir: Ecem Basın Yayın, 2014.

Berent, Orhan. Alsancak’ın Sakini Altay. İstanbul: İletişim Yayınları, 2014.

Talimciler, Ahmet. “Futbol/Spor Ekseni’nde İzmir.” İzmirli Olmak Sempozyumu, 22 Ekim 2009

Altay Spor Kulübü Resmî Sitesi. “Tarihçe.”

                    linkedin-logo Paylaş                        Flipboard -logo Paylaş

Bu İçerik  15  Defa Okunmuştur
 

Degerli yazarimiz Futbol Ekonomi Site Yetkilisi Perşembe, 22 Eylül 2011.

YAZARIN DIGER YAZILARINI GORMEK ICIN TIKLAYIN

futbolekonomihakkimizdabanner2

esitsizliktanitim

aksartbmmraporbanner

Yazarlarımızın Son Yazıları

Doç. Dr. Kutlu Merih
Doç. Dr. Kutlu Merih
Doç. Dr. Deniz Gökçe
Doç. Dr. Deniz Gökçe
Prof. Dr. Sebahattin Devecioğlu
Prof. Dr. Sebahattin Devecioğlu
Murat  Başaran
Murat Başaran
Mete İkiz
Mete İkiz
Hüseyin Özkök
Hüseyin Özkök
Ömer Gürsoy
Ömer Gürsoy
Neville Wells
Neville Wells
Kenan Başaran
Kenan Başaran
Prof. Dr. Ahmet Talimciler
Prof. Dr. Ahmet Talimciler
Prof. Dr. Lale Orta
Prof. Dr. Lale Orta
Müslüm Gülhan
Müslüm Gülhan
Tuğrul Akşar
Tuğrul Akşar
Av. Hüseyin Alpay Köse
Av. Hüseyin Alpay Köse
Doç. Dr. Recep Cengiz
Doç. Dr. Recep Cengiz
Dr. Ahmet Güvener
Dr. Ahmet Güvener
Av. Arman Özdemir
Av. Arman Özdemir
Dr. Tolga Genç
Dr. Tolga Genç
Tayfun Öneş
Tayfun Öneş
Dr. Bora Yargıç
Dr. Bora Yargıç
Alp Ulagay
Alp Ulagay
Dr. Sema Tuğçe Dikici
Dr. Sema Tuğçe Dikici
Prof. Dr. Fuat Tanhan
Prof. Dr. Fuat Tanhan
Prof. Dr. Turgay Biçer
Prof. Dr. Turgay Biçer

Kimler Sitede

Şu anda 1428 konuk çevrimiçi

İstatistikler

İçerik Tıklama Görünümü : 54361803

raporlaranas

kitaplar aksar

1

futbol ekonomi bulten

fesamlogobanner

ekosporlogo


Futbolun ekonomisi, mali, hukuksal ve yönetsel kısmına ilişkin varsa makalelerinizi bize gönderin, sizin imzanızla yayınlayalım.

Yazılarınızı info@futbolekonomi.com adresine gönderebilirsiniz. 

 

futbolekonomisosyal2

 

sosyal1