Bir Endüstri Olarak FUTBOL
x
Buradasınız >> Ana Sayfa HABERLER & MAKALELER Yönetim Mete İKİZ Bir Endüstri Olarak FUTBOL

Bir Endüstri Olarak FUTBOL

274İngiltere’de kökleri 12. yüzyıla kadar uzanarak kuralları olmadan, 18. yüzyılda ise Devlet ve Kilisenin toplum değerlerini kötü etkilediği savıyla yasaklanmış olmasına rağmen birçok kolejde 100 yıl kadar daha organize bir şekilde takımlar kurularak, ellerin ve ayakların birlikte kullanılması ile o tarihde genellikle toplumun elit kısmını peşinden sürükleyerek oynanan bir oyundu Futbol.

 

1857 yılında dünyanın ilk futbol kulübü olan Sheffield’in ortaya çıkması ve 1862 yılında Uppingham Koleji öğretmenlerinden John Charles Thring’in yazdığı oyunun ilk kuralları ile organize olmaya başlayan önlenemez futbol hareketi, 1863 yılında İngiliz Futbol Birliği’nin (Football Association, FA) kurulmasıyla resmiyet kazanan bir spor dalı hüviyetine bürünerek, İngiltere’den başta kolonileri olmak üzere tüm dünyaya hızla yayılmış ve toplumların sosyal hayatlarında giderek daha fazla yer alan önemli bir aktivite haline gelmiştir.

Beşiği olan İngiltere’de şekilllenen futbolun tarihi apayrı bir yazı konusudur. Günümüzde dünya çapında yarattığı 30 milyar Euro büyüklüğünde önemli bir endüstri haline gelen futbolun, mevcut durumunu ve gideceği yeri saptamaya çalışırken, ilk dönemlerde Kulüplerin sahipleri, üyeleri, oyuncuları tarafından amatör ruhla yapılan, taraftar açısından ise takımının tarihine, renklerine sevdalı olarak yağmur, çamur demeden büyük bir özveriyle takip edilen futbolun, günümüzde kimlik değiştirerek endüstriye geçişindeki aşamaların iyi anlaşılması gerekmektedir.

 

Aynı şekilde, Türk spor kulüplerinin de futbol  alanındaki stratejilerini, diğer bir değişle önümüzdeki dönemlerin yol haritalarını hazırlarlarken, makro resmi kapsamlı olarak analiz etmeleri ve pastadan daha fazla pay alma yolunda kendilerine has stratejik modellerini belirlerken, bu küresel endüstrideki yapılanmaları iyi bilmeleri bir zorunluluk haline gelmektedir.    

 

Avrupa Futbolu – Endüstriye Giden Yol:

Başta İngiltere olmak üzere Avrupa’da 1980’lerin başından, ülkemizde ise 1990’lı yılların sonlarından itibaren, Kulüplerin yeni stadlar inşa ederek gelirlerini artırma isteğiyle başlayan ve sonrasında ortaya çıkan reklam, sponsorluk gelirleri ile bunların etkisiyle artış gösteren logolu ürün (merchandising) gelirleri ve özellikle özel televizyon kanalları arasında yaşanan yoğun rekabetin bir sonucu olarak önemli artışlar yaşanan yüksek yayın hakları gelirlerinin de katkısıyla baş döndürücü bir hızla futbol büyük bir endüstri olarak yeniden yapılanmıştır.

 

Futbol endüstrisi hakkında 16 yıldır kapsamlı ve veriye dayalı uluslararası çalışmaları gerçekleştiren danışmanlık şirketi Deloitte’un, İngiltere’deki Spor İş Grubu’nun hazırladığı Mayıs 2007 tarihli “Annual Review of Football Finance” raporuna göre, 2005-06 sezonu itibariyle Avrupa futbol piyasası büyüklüğü 12,6 milyar Euro’ya ulaşmıştır. Avrupa liglerinin gelirlerinin dağılımına bakıldığında, sponsorluk, yayın ve reklam gelirlerinin toplam gelirlerin %80’ine ulaştığı, geriye kalan %20’lik kısmın ise stad gelirleri olduğu görülmektedir. Avrupa genelinde gelirlerin dağılımında son 20 yıllık dönemde stad gelirlerinin, toplam gelirler içerisindeki %80’ler civarındaki ağırlığının, %20’ler seviyesine gerilemesi, futbolun geleneksel gelirlerinin yanında giderek artan bir oranda yeni gelir kaynakları yaratarak bir endüstri halini almasının açık bir kanıtıdır.

 

İngiltere ile birlikte futbolun en büyük 5 ligi sıralamasında sırasıyla yer alan İtalya, Almanya, İspanya ve Fransa, yarattıkları toplam 6,7 milyar Euro’luk büyüklükle Avrupa futbol pazarının %53’ünü oluştururken, bu pastanın oluşumuna en çok katkıyı sağlayan ve bu anlamda Avrupa’nın, sonuç olarak da dünyanın futbol pazar lideri hiç değişmez bir şekilde İngiliz Premier Ligi’dir.

 

Premier Lig kurulmadan önceki sezon olan 1991-92’de 1. Lig olarak adlandırılan ligde yer alan Kulüplerin toplam gelirleri 170 milyon Pound iken, 2005-06 sezonunda sadece bir Kulüp olarak Manchester United’ın gelirlerinin 168 milyon Pound’a ulaştığı dikkate alınırsa, 14 yıllık bir süreç içerisinde İngiliz futbolunun geldiği nokta daha net olarak anlaşılacaktır. 5 büyük ligin içinde Premier Lig’in yarattığı gelir %30, Avrupa’nın geneline bakıldığında ise %16 dolayında olup, bu kapsamda Premier Lig’in, Amerika’nın NBA ile dünya basketbol pazarı içerisindeki farklı ve dominant konumuyla ortaya çıkan “dünyayın basketbol ligi” olma durumuna benzer bir şekilde “dünyanın futbol ligi” olma yolunda hızla ilerlediği dikkat çekmektedir. Birçok farklı özelliği ve uygulamasıyla ayrı bir yazı konusu olacak olan Premier Lig, 2006 yılında yarattığı 2 milyar Euro’luk gelirle, Amerikan Futbolu Ligi (NFL), Amerikan Beyzbol Ligi (MLB) ve Amerikan Basketbol Ligi (NBA)’den sonra dünyanın en büyük 4. spor ligi konumunda bulunmaktadır.

 

Avrupa Futbol Pazar Büyüklüğü, 2005-06 (Toplam 12,6 milyar Euro)

5 Büyük Lig: %53

5 Büyük Ligdeki Diğer Ligler: %15

5 Büyük Lig dışında Kalan 47 Avrupa Ligi: %14

FIFA, UEFA ve Ulusal Futbol Federasyonları: %15

5 Büyük Lig dışında Kalan 47 Avrupa Ligi’nin Diğer Ligleri: %3

Kaynak: Deloitte, Annual Review of Football, Mayıs 2007

 

Futbol Kulüpleri ve Federasyonlarının sağladıkları gelir kalemleri içinde futbol kulüplerinin Maç Günü gelirlerinin dışında, Medya ve Yayın, Sponsorluk ve Ticari
(Merchandising) gelirler önemli gelir kaynaklarını oluşturmaktadır. 2005-06 sezonu itibariyle İngiliz Premier Ligi’nde gelirlerin %33’ü Maç Günü gelirlerinden oluşurken; diğer Büyük 4 ligde sırasıyla bu oran; İtalya’da %13, Almanya’da %25, İspanya’da %28, Fransa’da ise %15 civarındadır. Medya ve Yayın gelirleri ise İngiltere’de %42’e ulaşırken, bu oran İtalya’da %62, Almanya’da %27, İspanya’da %35, Fransa’da ise %57 civarındadır.

 

Önemli Avrupa Liglerinin Gelir Dağılımı (2005-06 Sezonu, milyon Euro)

İngiltere: Toplam: 1.994: Maç Günü 655 (%33), Medya&Yayın 839 (%42), Sponsorluk 500 (%25)

İtalya: Toplam: 1.399; Maç Günü 179 (%13), Medya&Yayın 873 (%62), Sponsorluk 188 (%14), Ticari 159 (%11)

Almanya: Toplam: 1.195; Maç Günü 302 (%25), Medya&Yayın 325 (%27), Sponsorluk 360 (%30), Ticari 208 (%18)

İspanya: Toplam: 1.158; Maç Günü 320 (%28), Medya&Yayın 406 (%35), Sponsorluk 432 (%37)

Fransa: Toplam: 910; Maç Günü 134 (%15), Medya&Yayın 524 (%57), Sponsorluk 161 (%18), Ticari 91 (%10)

Kaynak: Deloitte, Annual Review of Football, Mayıs 2007

 

Gelir Açısından ilk 20 Kulüp:

Yine Deloitte tarafından yayınlanan Şubat 2007 tarihli “Football Money League” raporuna göre 2005-06 sezonunda Avrupa’daki ilk 20 kulübün toplam gelirleri 3,3 milyar’a Euro’ya ulaşmış ve söz konusu raporun ilk yayınlandığı ilk sezon olan 1996-97’de ilk 20 Kulübün toplam geliri olan 1,2 milyar Euro’a kıyasla önemle bir artış göstermiştir.

 

Avrupa’nın Gelir Açısından ilk 20 Kulübü (2005-06 Sezonu, Euro)

 274_2

Kaynak: Deloitte, 2005/2006 Football Money League, Şubat 2007

 

Yıllık Kulüp geliri olarak en büyük 5 kulüp sırasıyla Real Madrid, FC Barcelona, Juventus, Manchester United ve AC Milan olmuş ve son derece detaylı bir iş planı ile birlikte Joan Laporta Başkanlığında 2003 yılındaki seçimlerde, Kulübün kurulduğu 1900 yılından beri rekor katılım eşliğinde rekor lehte oyla yönetimi devrelan bir avuç Barca sevdalısının başlattığı Blue Elephant hareketinin günümüzün endüstriyel futbolunun realitelerini dikkate alarak, baştan sona yeniden organize ettiği ve ayrı bir yazı konusu olacak olan FC Barcelona, iş planındaki olağanüstü başarının getirdiği kuvvetli nakit akımlarının etkisiyle 4 sene içerisinde ard arda 8 sıra birden yükselerek Zenginler Liginde ikinciliğe ulaşmayı üstelikde karlı olarak başarmış, sonucunda ise ulusal ve Şampiyonlar Ligi gibi uluslararası alanlarda şampiyon olarak sportif başarıyı yakalamıştır.

 

Önemli Avrupa Kulüplerinin Yıllar Bazında Gelirleri (mn Euro)

274_4

Kaynak: Deloitte, 2005/2006 Football Money League, Şubat 2007

 

Değişen Taraftar/Müşteri Odaklı Organizasyon Yapıları:

Yeni ekonominin hızla değişen dinamikleri, “taraftar/müşteri” sayıları milyonlarla ölçülen futbol kulüplerinin, hızla ekonomik bir örgüt olarak organize olmalarına neden olmuştur. Yeni stadlarını inşa ederek geleneksel gelirlerini artırmak, bununla birlikte 1980’lerin başında ortaya çıkan merchandising, sponsorluk, reklam ile 1990’lar sonrasında önem kazanan medya ve yayın gelirleri gibi yeni gelirleri ortaya koyarak, Şampiyonlar Ligi, UEFA Kupası vb. uluslararası turnuvalarda başarılı olmaları zorunluluğu, futbol kulüplerini başdöndürücü bir hızda şirketleşme sürecinin içerisine sokarak, kuruluşlarından bu yana devam etmiş olan sadece sportif bir organizasyon olmalarını misyonunu, satışları devasa büyüklüklere ulaşan pazarlamanın ön planda olduğu ve profesyoneller tarafından yönetilen ekonomik / kurumsal organizasyonlara dönüştürmüştür.

 

274_1

Endüstri haline gelerek yapı değişikliğine uğrayan ve ekonomik gerçeklerin ön plana çıktığı günümüzün “yeni futbol” kurallarıyla birlikte ortaya çıkan iş modellerinin ana prensibi, medya platformları, içerik sağlayıcılar, reklamcılar, sponsorlar ve organizatörler gibi destek unsurlarını optimum şekilde kullanılarak, “Futbol Şovunu” yaratmak, oynatmak ve sonuç olarak diğer alternatif eğlence/spor türleriyle rekabet ederek ticaretleştirmekden geçmektedir. Bu yeni futbol düzeninde kendilerini yeniden yapılandırarak başarılı olan Manchester United, Barcelona, Real Madrid gibi Kulüplerin birbirinden farklı iş modelleri incelendiğinde, hepsinin ortak paydasının, mevcut durumlarını objektif olarak tespit ettikden sonra, sportif, ekonomik ve sosyal başarı hedefiyle uzun vadeli sürdürülebilir stratejiler eşliğinde, kurumsal değer artışı sağlayacak bir değer zincirini bütün detaylarıyla ortaya koymuş oldukları görülmektedir.

 

Deloitte’un her yıl yayınladığı çalışmalar incelendiğinde, 5 Büyük Ligin gelirlerinin son 10 yılda 1,9 milyar Euro’dan, 6,7 milyar Euro’ya ulaştığı ve yıllık bazda %13 oranında büyüdüğü dikkat çekmekle birlikte, devamlı olarak karlılık gösteren İngiltere ve Almanya haricinde, İtalya, Fransa ve Almanya’nın operasyonel açıdan zarar ettikleri de bir realite olarak karşımıza çıkmaktadır. İtalyan futbol endüstrisi 1995 yılında bugüne kadar kümülatif olarak 1,3 milyar Euro, Fransız futbolu ise aynı dönemde 400 milyon Euro civarında zarar ederken, 2006 yılında İtalyanlar ilk defa başa baş noktasını yakalamışlar, Fransızlar ise uzun bir dönem sonra ilk defa kara geçmeyi başarmışlardır.

Avrupa genelinde ve ülkemiz özelinde futbolun karlı hale gelememesinde yatan temel sebep ise, büyük bir hızla dev bir endüstri haline gelen futbolun organizasyon ve yönetim yapısının aynı hızla değişim gösterememesindedir. Spor kulüplerini oluşturan Yönetim Kurulu Üyeleri, Kulüp Üyeleri, Teknik Kadro ve Sporcuları, profesyonel çalışanları ve hepsinden önemlisi taraftarlarının, kendi farklı bakış açılarını yansıtan ve bu anlamda ortak bir payda da biraraya gelmeleri fazlaca mümkün olmayan Kulüplerinden farklı beklentileri bulunmakta ve bu durumda ortak strateji ve hedeflerin konulmasını zorlaştırmaktadır.

 

Üye Kayıt Sistemine Dayalı Klasik Dernek Modelinin Sonu:

Aynı zamanda endüstriyel futbola geçiş döneminin başında, bir aile ve kişinin dominant olarak sahip olduğu “Şirket” modeli ağırlıklı bir yapı gösteren İngiltere dışında, diğer ülkelerdeki öncelikli model üye kayıt sistemine dayanan ve bu anlamda “klasik” olarak adlandırılabilecek dernek modeli olduğundan, yönetimlerin devamlılığı sonucu oluşan kurumsal yönetim ile birlikte ortaya çıkan sürdürülebilir ticari başarı zor hale gelmekte, üyelerin Kulübe sermaye koyarak ortak olmamalarından dolayı ticari bir bağlılık da hissetmemeleri nedeniyle ana kriter olan sportif başarı, Kulüp Yönetim Kurullarının kendi şahsi kaynaklarının gücüne ve bunları yönetim becerilerine bağlı kalmaktadır.

 

Bu sebeplerden dolayı, Kulüp yönetimlerinde rasyonel karar verme mekanizmaları popülizmin etkisiyle genellikle kaybolmakta, mevcut dernek yapıları nedeniyle yönetimlerde hesap verme ve şeffaf olma yeterince gelişmiş olmadığından, Kulüpler şirketler gibi düzgün bir şekilde yönetilememekte, üyelerce hesap sorma sistemi ise tam olarak oturmadığından, sportif başarı olduğu, diğer bir değişle “top çizgiyi geçtiği” sürece, yetersiz ciro yaratma kapasitesi, taşınamaz yükselikde oyuncu kadrosu maliyetleri, hatalı borçlanmadan kaynaklanan nakit akımı sorunları ve sportif başarısızlık neticesinde gelirlerde önemli düşüşler yaşanması gibi Kulüp bünyesinde krize yol açabilecek önemli sorunlar görmemezlikden gelinmektedir.     

 

Endüstriyel Futbolun Getirdiği Yeni Sahiplik & Yönetim Modelleri:

Klasik Dernek yapısının karlılığı olumsuz etkileyen bu yönetsel sorunları karşısında, 1980’lerin başından itibaren Avrupa Kulüplerinde, “Aile Şirketi” yapısına ek olarak yeni sahiplik ve buna bağlı olarak yönetim modelleri ortaya çıkmaya başlamıştır. Bunlar sırasıyla; İngiliz Modeli olarak da adlandırılarak, gelir ve giderlerinin tamamını bir şirkete devrederek hisse senetlerini borsada halka arz eden “Futbol A.Ş.” yapısı; sadece ülkemize özgü bir şekilde futbolla ilgili tüm önemli gelir kalemlerini şirketlerin içerisinde toplayarak, giderleri Kulüplerin üzerinde bırakan “Sportif A.Ş.” yapısı; Barcelona ve Real Madrid tarafından uygulanan ve yüzbinin üzerinde Üyeleri arasından seçilen delegelerin gözetiminde görev yapan Yönetim Kurullarının aldığı rasyonel kararlarla Külübü bir Şirket şeklinde yöneten “Geniş Tabanlı Taraftar A.Ş.” yapısı ve Kulüpleri kar odaklı sosyal oluşumlar haline getirmeye çalışan taraftar gruplarının Kulübe sermaye koyarak ortak oldukları halihazırda sadece İngiltere amatör liglerinde göreülen “Supporters Direct” yapısıdır. Söz konusu sahiplik modelleri bundan sonraki yazılarda ayrı ayrı incelenecektir.

  

Ülkemizdeki yapı incelendiğinde ise, idari (iyi ve rasyonel yönetilmeme), mali (gelir kaynaklarını yeterince arttıramama, olan gelirleri de verimli kullanamama, yüksek finansal borçlanma), devletle ilgili (birikmiş vergi borçlarının tasviyesi, yüksek vergi oranları, yeni spor yasasının çıkarılması), rekabetçi denge (sadece 3 büyüklerin şampiyon olabilmesi, Avrupa’da başarılı olamama) vb. birçok önemli ve acil çözüm bekleyen sorunu olmasına rağmen Türk Spor Kulüplerinin birincil öncelikli sorununun; yapısal olduğu gözükmektedir. 

 

Bu kapsamda başta 3 büyükler olmak üzere, her spor kulübümüzün üzerinde büyük bir hassasiyetle düşünmesi gerekli husus, uluslararası arena da başarıyı yakalamış spor kulüplerinin modellerinin incelenerek, başarılı olanların bir karmasının asırlık tarihlerinden gelen köklü kültür ve değerlerine uyarlanmasının, gelirleri açısından dünyanın en büyük 20 futbol kulübünün arasına kalıcı ve karlı olarak girilebilmesi için uzun vadede izlenebilecek bir yol haritasının oluşturulmasıdır.

{jcomments on}

 

                    linkedin-logo Paylaş                        Flipboard -logo Paylaş

Bu İçerik  31453  Defa Okunmuştur
 

Degerli yazarimiz Mete İkiz Cuma, 09 Nisan 2010.

YAZARIN DIGER YAZILARINI GORMEK ICIN TIKLAYIN

futbolekonomihakkimizdabanner2

esitsizliktanitim

aksartbmmraporbanner

Yazarlarımızın Son Yazıları

Doç. Dr. Kutlu Merih
Doç. Dr. Kutlu Merih
Doç. Dr. Deniz Gökçe
Doç. Dr. Deniz Gökçe
Prof. Dr. Sebahattin Devecioğlu
Prof. Dr. Sebahattin Devecioğlu
Murat  Başaran
Murat Başaran
Mete İkiz
Mete İkiz
Hüseyin Özkök
Hüseyin Özkök
Ömer Gürsoy
Ömer Gürsoy
Neville Wells
Neville Wells
Kenan Başaran
Kenan Başaran
Prof. Dr. Ahmet Talimciler
Prof. Dr. Ahmet Talimciler
Prof. Dr. Lale Orta
Prof. Dr. Lale Orta
Müslüm Gülhan
Müslüm Gülhan
Tuğrul Akşar
Tuğrul Akşar
Av. Hüseyin Alpay Köse
Av. Hüseyin Alpay Köse
Doç. Dr. Recep Cengiz
Doç. Dr. Recep Cengiz
Dr. Ahmet Güvener
Dr. Ahmet Güvener
Av. Arman Özdemir
Av. Arman Özdemir
Dr. Tolga Genç
Dr. Tolga Genç
Tayfun Öneş
Tayfun Öneş
Dr. Bora Yargıç
Dr. Bora Yargıç
Alp Ulagay
Alp Ulagay

Kimler Sitede

Şu anda 1339 konuk çevrimiçi

İstatistikler

İçerik Tıklama Görünümü : 52497060

raporlaranas

kitaplar aksar

1

futbol ekonomi bulten

fesamlogobanner

ekosporlogo


Futbolun ekonomisi, mali, hukuksal ve yönetsel kısmına ilişkin varsa makalelerinizi bize gönderin, sizin imzanızla yayınlayalım.

Yazılarınızı info@futbolekonomi.com adresine gönderebilirsiniz. 

 

futbolekonomisosyal2

 

sosyal1