Tiki-Taka ve İte Kaka Futbol
Bizi Takip Edin Futbol ekonomisi facebookta futbol ekonomisi twitterde
x

Tiki-Taka ve İte Kaka Futbol

Tuğrul Akşar/ 28 Kasım 2011

Bu hafta size iki farklı futbol ekolünden bahsedeceğim. Bunlardan ilki herkesin son yıllarda dikkatle ve imrenerek izlediği Barcelona’nın oynadığı  ve adına Tiki Taka (Tiqui-Taca) futbolu denilen, yani Türkçe çevirisiyle “ver-git” modeli. Diğeri ise bizim güçlükle, iteleyerek ve zorlayarak oynadığımız İte-kaka futbol modeli…

 

Her iki model arasında her yönüyle yüz seksen derece fark bulunuyor.  Birisi mükemmeliyete giden yolu, sonuç odaklılığı, kararlığı, takım dayanışmasını, hızı, iletişimi, periferal görüşü, altyapıyı ifade ederken, bizim yıllardır ısrarla uygulamaya çalıştığımız “İte-kaka” modeli ise, kaos ve kargaşaya giden yolda sonuçsuzluk, sabırsızlık, uyumsuzluk, iletişimsizlik, dayanışmasız ve yardımlaşmasız oyun anlayışı içerisinde bireylerin kişisel çabalarıyla sonuca ulaşmayı hedefleyen, bu nedenle de sürekli çuvallamak durumunda kalan, günü kurtarmaya yönelik, kısır, verimsiz ve başarısız bir modeli anlatıyor.

“Tiki-taka” ile “İte-kaka” futbol modelleri arasındaki fark sadece sahaya yansıyan teknik ve taktikteki farklılıktan oluşmuyor. Bu modeller aslında futbol yapıları  arasındaki paradigma farklarını,  yaşam felsefeleri arasındaki mental farkı da bize yansıtıyor.  Nasıl ki, bir takımın oynadığı futbol, o takımın teknik adamının kafasındaki oyun anlayışı ve felsefesinin sahaya yansıması ise, toplumlar arasındaki kültürel ve mental farklar da o ülke insanlarının doğaya ve topluma bakış açılarına ilişkin düşünsel yapılarını belirliyor, yaşam biçimlerini şekillendiriyor. Bu oluşan değerler bütünü daha sonra yeşil sahalara farklı şekillerde yansımaya başlıyor.

Nitekim bu iki futbol mentalitesi arasındaki fark en son kendisini Euro 2012 elemelerinde milli takımımızın oynadığı futbol ve aldığı sonuçlarla daha bir somutlanmış oldu.

 

Futbol Fena Halde Hayata Benzer

Evet gerçekten de futbol fena halde hayata benziyor. Ulusların genel kültürel karakteristikleri ile yaşam biçimleri aynen yeşil sahalara da bire bir yansıyor. Onların oyun anlayış ve felsefelerini şekillendiriyor.  Her takımın kendine özgü genel bir karakteristiği var. İngilizler daha hızlı, yüksek fizik ve kondisyona sahip oyuncu yapısıyla, uzun paslarla oynayan ve sonuç alan bir ekipken; Almanlar üst düzeyde bir takım dayanışması ve oyun disiplini içinde organize olarak sonuca gidiyorlar. İspanyollar ise yaratıcı oyunculardan kurulu organize bir ekip olarak kısa paslarla ve alan daraltarak, yüksek kondisyonla rakiplerini elimine ederken, İtalyanlar savunma güvenliğini ön plana alan, sert oyun anlayışı ve yüksek fizik yapısıyla yollarına devam ediyorlar. Biz ise, takım dayanışmasından daha çok bireysel yeteneklere bel bağlamış, biraz kaderci, geleceği düşünmekten ziyade o anı kurtarmaya  çalışan, bu nedenle de belirli bir oyun planı bulunmayan, yeteneklerini yerli yerinde kullanamayan, verimsiz top kullanımlarıyla sonuca gidemeyen, disiplinsiz ve organize olamamış, ne yapacağı kestirilemeyen bir oyun anlayışıyla, kendi aramızda al-ver paslarla zamanı heba eden bir oyun anlayışına sahibiz. Böyle olduğu için de başarıya uzak bir futbolla varlığımız devam ettirmeye çalışıyoruz.

Şimdi kısaca bu iki modelin yeşil sahalara yansımasını biraz da teknik analizle irdelemeye çalışalım.

 

Nedir Bu Tiki-Taka Denen Model? 

“Tiqui-Taca”  yani “Ver-git” modeli, Brezilyalıların 70’li yıllarda oynadıkları ver-kaç modelinden farklı bir oyun anlayışını ifade ediyor. Deniz Gökçe’nin de belirttiği gibi Barselona İngiliz Jack Reynolds tarafından icat edilen, Rinus Michels ve talebesi Cruyff tarafından Ajax’tan İspanya’ya taşınan, Hollanda’nın Total Futbol anlayışının yeni versiyonu olan ve İspanya’da Tiki Taka denen futbol yaklaşımı ile oynuyor. (Deniz Gökçe/Futbolda Paradigma Değişimi (http://www.futbolekonomi.com/index.php?option=com_content&view=article&id=1246)

Tiki-Taka modelini temel olarak, alt yapıdan üstün yetenekli oyuncular yetiştirerek, bu oyuncular aracılığıyla en üst düzeyde kolektif oyun organizasyonu sahanın hemen hemen her yerinde alan daraltacak şekilde pres yaparak uygulayıp topa daha fazla hakim olmayı amaçlayan ve bu şekilde oyuncuların sürekli deplase olabilmelerine olanak sağlayıp peş peşe bıktırıcı paslarla rakibi boğup maçı kopartmak olarak tanımlayabiliriz.

 

Barselona altyapısından  sekiz futbolcu da  İspanya Milli takımında da yer aldığından Barselona’nın kolektif futbol felsefesi sadece Barselona’nın değil, İspanya Milli takımının  da oyun felsefesi haline geldi, ve İspanya  da bu futbol yaklaşımı ile uluslararası başarı kazandı. Sonuçta, Barselona yaklaşımının “altyapı mentalitesinin zaferi” olarak kategorize etmek gerek. (Deniz Gökçe/Futbolda paradigma Değişimi- http://www.futbolekonomi.com/index.php?option=com_content&view=article&id=1246)

Barcelona’da Tiki-Taka modeli son üç yıldır üst düzeyde Pep Guordiola tarafından uygulanıyor. Bu modelin sahaya yansımasına bakarsak, sevgili dostum Cemal Belgin’in de yaptığı analizde olduğu gibi, Barcelona maçlarını, topa uzun sürelerle sahip olarak kontrol altında tutuyor. Bu şekilde, kendilerini top kaybından uzak tutarlarken, diğer taraftan da rakibin daha az topa sahip olması nedeniyle, rakibin yaratacağı tehlikelerden kendilerini koruyorlar.  Nitekim, Deniz Gökçe’nin verdiği istatistiğe göre Barcelona,  La Liga'da topa ortalama yüzde 73 civarında sahipken, bu oran şampiyonlar Ligi’nde de yüzde yetmiş iki dolayında.  

 

Tiki Taka’nın Ruhunu Paslaşma Oluşturuyor

 

Tiki taka’nın ruhunu paslaşma oluşturuyor. Tiki Taka futbolunda temel hedef topa hakim olmak. Deniz Gökçe’ye göre bu sistemin felsefenin üç boyutu var. Birincisi  topa hakim olunursa, rakip oyuna egemen olamaz ve gol şansı çok azalır. İkincisi, top Barça’da olduğu sürece rakip psikolojik olarak hırpalanır. Üçüncüsü de üstün teknik ve çabukluk sahibi olan Barcelona oyuncularının meziyetlerine uygun yani  kendilerine avantaj sağlayan bir futbol oynamış olur. Kaldı ki Barcelona'nın altyapısından gelen oyuncular aslında kısa boylu ama çabuk, yaratıcı, çok yer değiştirebilen oyuncular. Topa hakim olma ve çok pas stratejisi onların altyapıda geliştirilen becerilerinin oyuna etkisini maksimize ediyor. Bir başka bakışla kullanılan sistem ve taktik oyunculara mükemmel uyuyor.

 

Teknik anlamda saha içine bakıldığında, Barçalı oyuncu topa sahip olduğu anda her zaman pas vereceği bir arkadaşını bulabiliyor. Her seferinde en az iki oyuncu o arada açık pozisyona geçiyor ve kendilerine boş alan yaratabiliyor. Bu sayede 4-3-3’ün ileri ucundaki üçlüye gol yolu açabiliyorlar. Pası verdiğinde ise ya kendisi de değişik bir pozisyona geçiyor ya da duruma göre özellikle pas attığı arkadaşı baskı yemek üzereyse, yerinde durarak, tekrar topu kazanıp rakibi “ortada sıçan” anlayışına göre çevirerek, sinirlendirebiliyor, yorabiliyor ve onların pozisyonlarını yitirip hata yapmalarına neden olabiliyorlar.

 

Futbolda Paradigma Değişimi

 

Barcelona ile aslında çağdaş futbol kulübü oyun anlayışı ve felsefesinde çok farklı bir paradigma değişikliğini de gözlemliyoruz. Barcelona futbolda klişe olan güçlü, atletik ve dengeli takım felsefesine hiç uymuyor, futbolda paradigma değişimi getiriyor. Sevgili Deniz Gökçe hocamıza göre, yeni paradigma transfer değil, altyapıdan seçtiğin oyuncuyu yetiştirmek. Barcelona UEFA'ya kadro verdiğinde oyuncuların üçte ikisi altyapıdan, Tiki Taka anlayışı ile yetiştirilen, kısa, teknik, çabuk, pas becerisi olan golcü gençler. Türkiye ise acilci olduğu için transfer yapılarak Barcelona olunabileceğine inanmaya devam ediyor. Aynen bilanço delikleri ve zarar üreten mali yapısı  ile 'büyük ve markla değerli' takım olunabileceğine inandığı gibi. Kaldı ki Total Futbol (yeni versiyonu ile   Tiki Taka) Jack Reynolds adlı bir İngiliz tarafından 1915-25, 1928-40, ve 1945-47 tarihlerinde ilk kez denenmiş, ancak bu modelin gerçek temelleri  daha sonra 70’li yılların başında  Ajax'ta teknik adam olarak görev yapan Rinus Michels tarafından atılmış ve bu oyun anlayışıyla oynayan Ajax üç kez üst üste Şampiyon Kulüpler Kupası’nı kazanmıştı.

Sportif Perforfmans Zirvede

Total futbolun dünyayla tanıştırılmasında en önemli katkılardan birisini futbolun dahi çocuklarından birisi olan Johann Cruyff sağlamıştır. Genelde 4-3-3 sistemiyle oynanan sistem "takım halinde hücum takım halinde savunma" ilkesine dayanır. Adeta kaleci bile bir savunma oyuncusu gibidir. Cruyff Barcelona'ya 1988'de hoca olduğunda bu sistemi Barça’ya oturtmaya çalışmıştır. Barca ilk Şampiyon Kulüpler Kupası’nı 1992 senesinde onun döneminde kazanmıştır. 2003'te başka bir Hollandalı olan Frank Rijkaard'ın takımın başına gelmesi ile bu sistem yeniden denenmiştir. 2008'de alt yapı sorumlusu olan ve takımın eski futbolcularından Pep Guardiola'nın Barcelona’ya teknik direktör olması ile bu sistem bir dönüşüm ve değişim geçirerek Tiki Taka’ya evrilmiş ve kulübün sportif performansı adeta zirveye tırmanmıştır. Takım 2009 yılında Şampiyonlar Ligi, UEFA Süper Kupa, La Liga, İspanya Kral Kupası, İspanya Süper Kupası ve FIFA Dünya Kulüpler Kupası'nda şampiyonluğa ulaşarak, altı kupayı müzesine götürme başarısı göstermiştir.

La Liga’da Barcelona’nın son üç yıldaki performansına bakıldığında ise aşağıdaki tabloyla karşılaşıyoruz.

La Liga’yı 2008-2011 arasında şampiyon olarak bitiren Barcelona bu üç sezonda oynadığı lig maçlarının ortalama yüzde yetmiş yedisini kazanmıştır. Bu süreçte maç başına ortalama 2,47 puana ulaşan kulüp, ortalama 73 gol averajı ve 94 puan ortalamasıyla Ligi şampiyon olarak tamamlamıştır. Sezonlar itibariyle Barcelona’nın La Liga performansını gösteren tablo aşağıda yer alıyor. 2009-10 sezonunda La Liga’yı 99 puanla şampiyon olarak tamamlayan Barcelona oynadığı maçların yüzde seksenbirini kazanmış. Maç başına ortalama 2,60 puanı yakalayan Barcelona 74 gol averajıyla ligi tamamlamış.

 

Barcelona’nın 2008-2011 Arası La Liga Sportif Performansı

 

Maç Kazanma

 

Maç Başına

Ortalama

Sezon

Yüzdesi

 Puan

Ortalama Puan

Averaj

2008-09

72%

87

2,29

70

2009-10

81%

99

2,6

74

2010-11

79%

96

2,53

74

Ortalama

77%

94

2,47

73

 

En Fazla Avrupa’nın En İyi Oyuncu Ödülü Bu Takımdan Çıkıyor

 

Aşağıdaki tablodan da görülebileceği üzere, 1994 ile 2011 arasında FIFA’nın Dünyada Yılın Futbolcusu unvanına en çok Barcelonalı oyuncular sahip olmuş. Bunu bir tesadüf olarak görmemek gerekir. Nitekim, 1994 yılında Romario, 1996 yılında Ronaldo ve 1999 yılında 4-3-3 dizilişiyle oynayan  Barcelona’yı sırtlayan oyunculardı. Bu oyun anlayışı eninde sonunda bir futbolcuyu mutlaka Dünyanın en iyi oyuncusu olmaya itiyor. Bu bağlamda bakıldığında 2004 ve 2005 yılında Ronaldinho ve 2009 ile 2011 yıllarında Lionel Messi bu unvanı hak etmiş Barcelonalı oyuncular.

 

FIFA Dünyada Yılın Futbolcusu

Aşağıdaki listede FIFA Dünya'da Yılın Futbolcusu Ödülü'nü kazanan futbolcular.

  • Romário - 1994 (FC Barcelona)
  • Ronaldo - 1996 (FC Barcelona)
  • Rivaldo - 1999 (FC Barcelona)
  • Luís Figo - 2001 (Real Madrid)
  • Ronaldo - 2002 (Real Madrid)
  • Zinedine Zidane - 2003 (Real Madrid)
  • Ronaldinho - 2004 (FC Barcelona)
  • Ronaldinho - 2005 (FC Barcelona)
  • Fabio Cannavaro - 2006 (Real Madrid)
  • Lionel Messi - 2009 (FC Barcelona)
  • Lionel Messi - 2011 (FC Barcelona)

Her Güzelin Bir Kusuru Olur


Barcelona Pep Guardiola’nın yönetiminde üçüncü senesini tamamlarken bazı sorunları  da bünyesinde taşıyor. Guardiola’nın oynattığı Tiki taka her zaman üst düzey oyuncu ve birinci sınıf kaliteli bir 18 gerektiriyor. Sadece ilk 11 değil, aynı zamanda kadroda yer alacak tüm futbolcuların bu mentalite ve felsfe ile aynı oyunu oynaması gerekiyor. Total futbolda olduğu rotasyon bu modelde çok fazla yok. Tüm oyuncuların yeri belli ve kimin nerede nasıl oynanacağının bir şablonu ve oyun planı var. Bu şablonla sahaya çıkan Barcelona doğal olarak hep aynı oyuncuları kullanmak zorunda kalıyor. Bu nedenle bu oyuncuların sakatlanmamaları, ceza almamaları ve hastalanmamaları ve hep formda olmaları gerekiyor. Bu kapsamda sevgili Deniz Gökçe hocamızın analizine bakarsak, Barcelona’da en çok kullanılan 11 oyuncuları La Liga'da zamanın yüzde 81 kadarı sahada yer almışlar. Bir önceki yıl bu oran yüzde 72.5 idi. Burada mahsur şu: Puyol veya  Pique gibi standart savunmacılar sakatlandığında veya dinlendiğinde Abidal veya Busquets savunmanın ortasına alınıyor ve Keita orta alana ekleniyor. Bir kişi yokken bu çözümler iyi gidebiliyor ama iki eksik olduğunda sorun çıkıyor. Emektar Milito da artık kullanılamıyor. Kaldı ki hücumda da benzer bir sorun var. Messi, Villa veya Pedrito olmadığı zaman ileriye genç Krkic alınıyor veya İniesta orta alandan forvete çekiliyor, ortaya Keita alınıyor. Bu arada takıma yeni gelip de kenarda oturanlar ise faydalanılamaz duruma geliyor. Örnek Arjantin Milli takım kaptanı Mascherano (35 milyon euro harcandı). 12 ayda sadece 3 maç oynadı.

Oyunun Yapısal Sorunları Var

 

70’li yıllarda fırtına gibi esen Ajax oynadığı total futbol sayesinde 1970/1971, 1971/1972, 1972/1973 ve  1994/1995 sezonlarında Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası’nı müzesine götürme başarısı gösterdi. Ancak bu sistemin sürdürülmesindeki zorluk ve saha içi bu modelde oynayacak fizik, kondisyon ve yetenekte oyuncu bulmanın zorluğu, nispeten modern futbolun gerektirdiği fizik kondüsyonun henüz üst düzeylerde olmadığı 70’li yıllarda Rinus Michel bu sistemi uygulayabildi. Ama sürdürülmesi gerçekten zor bir modeldi ve zaten bu sistem daha sonra terk edilmek durumunda kaldı.

 

Diğer taraftan Barcelona sisteminde bir yapısal sorun da var. En uzun oyuncuları David Villa bile kısa ve kapalı savunmaları sökmek için uzun bir oyuncu yok. Guardiola kısa ama kafa hakimiyeti olan Busquets veya Pique'yi hücuma kaydırıp risk alıyor. Teknik ve çabuk oyuncuları oyunda tutup güçlü ve uzun oyuncuları kenara almak bazen çalışmadığı için bir önceki yıl Zlatan İbrahimovic transfer edilmişti ama bu aşı tutmadı ve İbrahimovic geri satıldı.

 

Barcelona’nın göze hoş gelen ancak çok fazla pas nedeniyle zamanla sıkıcı hale gelebilen futbolunda Messi’nin çok önemli top kayıpları olmasına karşın, takımın total performansının bunu örtmesi, süreç içinde Barcelona’nın başına işler açabilir.

 

Barcelona oynadığı oyunla aslında diğer takımın topa sahip olmasına izin vermediği için oyunu kilitliyor ve oyun adeta tek taraflı oynanıyor. Ancak, takım yorulduğunda uzun çapraz paslarla aktif dinlenmeye geçiyorlar. Uzun çapraz toplar ise her zaman isabet sorununu içinde taşır. Bu konuyu da maç izlerken ayrıca takip etmekte yarar var.

 

Bu Sistemi Başka Takım Oynayabilir mi?

Tıpkı 1970’li yılların Total Futbolunu nasıl sadece  Ajax oynamışsa, Tiki taka’yı da sadece Barcelona oynayabiliyor. Bu oyunun gerektirdiği gerekli personeli(oyuncuyu) bulmak gerçekten çok zor. Ve en önemlisi bu sistem tamamen alt yapıya dayalı. Barcelona’nın alt yapı akademisi La Masia’dan yetişen yıldız oyuncular süreç içinde A takıma monte ediliyorlar. Nitekim bu kapsamda Valdes, Carles Puyol, Busquets, Xavi, Iniesta, Bojan, Jeffren, Messi, Pique, Pep Reina, Pep Guardiola, De la Pena, Amor, Fabregas, Arteta... Camp Nou'nun yanında La Masia'dan son 20 yılda yetişen ve dünya futbolunda iz bırakan isimler olarak karşımıza çıkıyor.

Bülent Timurlenk’in 5 Aralık 2010 tarihinde sabah gazetesinde de vurguladığı gibi La Masia bir çiftlik evi. Camp Nou Stadı'nın inşaatında çalışan mühendislere lojman amaçlı satın alınan La Masia, 1702 yılında yapılmış bir çiftlik evi. 1979 yılından beri Barça altyapısına ev sahipliği yapan evden, son 30 yılda 450 futbolcu geçti. Bunların sadece 40 tanesi A takıma yükseldi.

Barcelona ne oynuyorsa alt yapıda da aynı sistemle futbol oynanıyor ve bu sayede alt yapıdan üst yapıya gelen oyuncu felsefe ve oyun anlayışı olarak A takımda yabancılık çekmiyor.

Barcelona’da kazanma kültürü başat bir faktör. Egemen futbol anlayışı ile futbol oynuyorlar. Yani, rakiplerine oynadıkları futbolu kabul ettirip onları çaresiz bırakan ve teslimiyete zorlayan bir oyun anlayışı bu.

Şüphesiz ki, Messi’siz bir Tiki Taka çok sıkıcı olurdu. Oyuna renk katan, gözlerin pasını silen bu sıra dışı yetenek oynadığı sürece bu sistem çalışabilir. Aksi halde hiç kimse bu kadar yüksek pas yüzdesiyle oynayan takımı izlemekten keyif almaz.

1982 Dünya Kupası’nda Almanya-Avusturya gruptan çıkmışlardı. Her ikjisine de bir beraberlik yetmekteydi. Nitekim oyun sıfır sıfır bitmiş ve oyunun büyük bir bölümünde her iki takım da kendi yarı sahalarında topu aralarında  dolaştırırken seyirciler protesto etmişlerdi.

Barcelona’nın farkı ise, yukarıda da vurguladığımız gibi hem göze daha hoşgelen bir tarzda yapıyorlar, hem de insanlar her an yeni bir atak harikası ile karşılaşacakları umudu ile bu negatif yaklaşıma göz yumuyor.

Sevgili arkadaşım Cemal Belgin’in ifadesiyle, eğer tüm takımlar Tiki-Taka oynayabilseydi, basketbolda olduğu gibi futbola da bir hücum süresi getirilmesi şart olurdu.

 Barcelona’nın bu oyun anlayışıyla kaç yıl daha top oynayacağı belirsiz ama bir süre sonra bu oyun tarzı insanları sıkabilir. Bu nedenle geçmişteki bazı takımları hatırlamak bize bazı ip uçları da verebilecektir. 1970 ve 1982 Brezilyası,  Rinus MICHELS & Stephan KOVACS'ın AJAX takımları,  Florentino PEREZ'in ilk dönem kurduğu GALACTICOS, Arrigo SACCHI'nin yarattığı MİLAN,  Alex FERGUSON'un altyapı ile kurduğu ilk Manchester United gibi takımların oynadığı oyun belki bugünkü Tiki taka’dan daha keyifliydi.

Bugün Tiki takalı Barcelona’yı Cemal Belgin, yetmişli yıllarda 2000’lerin takımı diye gösterilen Valeriy LOBANOVSKI'nin Dynamo Kiev’ine Messi’nin eklenmiş hali olarak görüyor.

Fazla ve bıktırıcı pas trafiği eğer yaratıcı, harikulade bir atak organizasyonuyla son bulursa problem yok.  Bu bağlamda Tiki-Taka estetik te gelebilir. Ancak Tiki taka güzellikten daha çok etkili futbol mantığında ortaya çıkmış bir sistem.

Sonuç odaklı olduğundan bu stil ile nihayetinde golleri buluyorlar. Herkes stillerinin farkında ama çare bulabilen çok az. Sebebi de; açık oyun olan futbolda maç öncesi yapılan teorilerin oyun içindeki anlık değişiklikler karşısında, özellikle iyi hazırlanmamış takımlar açısından, yetersiz kalması. Belgin’e göre,  Barcelona’ya karşı oynayacak takımlar gerekli teşhis, tedavi ve reçeteyi sağlasalar bile, her seferinde değişik bir virüs ortaya çıkıyor ve maçı kopartıyor.

 

 


Tiki Taka İstatistik Demek

 

Genelde Tiki-Taka'nın uygulamasında herkesin üzerinde durduğu 2 istatistik bulunuyor. Bunları sevgili dostum  Cemal Belgin  1) Topa sahip olma oranı ve 2) Pas sayısı olarak değerlendiriyor.

 

Genelde Barcelona yetenekli, hızlı ve diripling seven oyuncularıyla II. Ve III. Bölgelerde pas yapıyor. Mevcut istatistiklerin gösterdiğine göre, Barcelona geçen sene La Liga’da oynadığı oyunlarda topa ortalama %73 civarında sahip olurken, pasların yüzde 65’i bu bölgelerde yapılmış. Bizde ise başta Galatasaray olmak üzere Milli Takımımız dahil pasların büyük kısmı I. Ve II. Bölgelerde yapıldığı için üretkenlik ve verimlilik düşük. Doğal olarak sonuç odaklılık zaman içinde kayboluyor. Zaten rakip de böyle oynamaya izin veriyor. Ne var ki, Barcelona’da Tiki Taka sistemi sonuç odaklılık gerektirdiğinden I. Bölgede gerçekten ya hazırlık pasları yapılıyor ya da aktif dinlenme pasları. Bu nedenle ikinci istatistik çok daha anlamlı hale geliyor. Pas sayıları. Tiki Taka oynamıyorsanız aslında bu pas sayılarının çok da fazla anlamı ve önemi yok. Çünkü, sahamızda oynadığımız Almanya maçları da gösterdi ki, kaleciden başlayan ataklar üç pasta gol oldu ve biz maçı bu şekilde kaybettik. Bu anlamda olaya bakıldığında, eğer Barcelona değilseniz, yüksek pas yüzdesiyle oynamanın efektif bir sonucu yok. Nitekim, Mustafa Denizli, Ersun Yanal da çalıştırdığı takımlar da adeta orta sahasız paslarla oynamaya çalışırlardı. Bu nedenle defanstan uzun paslarla çıkmak ve bunları atağa dönüştürüp sonuca ulaşmak çok efektif geliyordu.

 

Bu anlamda pas sayısı istatistiki, çok anlamlı gelmemekte. Fakat ruhu paslaşmaya dayalı Tiki taka’da bu istatistik sıkıcı da olsa anlamlı. Ama Barcelona diğer takımlardan farklı alanlarda ve dikine paslarla topu I. Ve III. Bölgeye taşıyorlar.

 

Yine Cemal Belgin’in görüşüne göre;  oysa, oyun stilinin kalbi nihai 3. bölgedeki hareketlenme. Rakip ceza sahasına yaklaştıklarında topun pas sıklığı artarken, mesafe kısalıyor. Bu çabukluk rakip defansın, sadece 4 kişi değil topun önündeki tüm rakip oyuncuların dikkatinin tek bir bölgeye odaklanmasını engelliyor. Bu da rakip takım için çok önemli bir dezavantaj oluşturuyor.  Tam aradıkları odaklanmanın  dağılmasına yaklaştıklarında daha derinden en az 2 kişi defansın arasına dikey koşu yaparak rakip dağılmasını arttırırken araya atılacak ara veya şandel paslar ile olası ofsayt tuzağının bozulmasını ve ceza sahasına girişi sağlıyorlar.

 

Barcelona’nın bir başka özelliği ise en fazla diripling yapan takım olması.  Real Madrid'in tersine takımda bu araya girişleri pas yerine dripling ile yapmayı tercih eden tek kişi ise sistemde Messi. Messi’nin şüphesiz ki, teknik, fizik özellikleri, yaratıcı oyuncu özelliği, kısacası istisnai bir yetenek olması onun bu şekilde oynamasına Guardiola’nın göz yummasına neden oluyor. Bununla beraber  yüksek pas yüzdesi ile oynayan Barcelona’da en fazla top kaybı yapan oyuncunun Messi olması ise izleyenlerin çok da dikkat etmedikleri bir istatistik. Ancak, Messi’nin sıra dışı özellikleri ona bu ayrıcalığı fazlasıyla veriyor. Çünkü, Barcelona’nın oynadığı oyuna en fazla estetik katan oyuncu Messi.

Özellikle, hızlı, kısa boylu ve yetenekli oyuncularla bu işi çok iyi yapıyorlar. Ayak bileklerine çok hakim ve dar alanda inanılmaz rahatlık içinde top çevirebilen Barcelona bunu Rondo denilen “ortada sıçan” antrenmanına bağlı. Nitekim,  Barselona futbolunun kilit oyuncularında Xavi Hernadez The Guardian gazetesine verdiği beyanatta ilginç açıklamalar yapmış. Bakın bu konuda ne diyor?

 

Rondo ya da Ortada Sıçan

 

 “Şu anda dünyada gerçek futbol oynayan tek takım Barselona. Çünkü biz hücum futbolu oynuyoruz, ama spekülatif “durup bekleyen” futbol oynamıyoruz. Baskı yapıyoruz, topa hakim olmayı çok istiyoruz, birçok rakibimiz ise pas yapamıyorlar. Ne için oynuyor bu takımlar? Futbol pas ve topla oynamak demektir. Mesela son Dünya Kupasında rakibimiz Hollanda ne bekliyordu? Ya Robben kontratakta gol bulacak, veya bir penaltı veya duran top golü. Rakibiniz bu şekilde maçı kilitlemeye dönük oynayınca biz de seyirci açısından sıkıcı bir futbol oynamaya mecbur kalıyoruz. İyi bir savunma sistemi kurup kapanıp kontratak oynamak gerçek futbol değildir. Barselona futbolu altyapıda eğitimle öğretilir. Bizim altyapıda kafasını kaldırıp bakan ve boş alanları gören pas atan genç çocuklara prim verilir. Bakın futbolda “rondo” denen (bizde ortada sıçan denen )  bir oyun vardır. Birçok takım ortada sıçanı oyuncuları antrenmana başlamadan evvel ısınması için ve eğlence gibi oynarlar. Bizim Barselona’daki antrenmanımızda her gün sürekli ortada sıçan oynanır. Topa hakim olacaksın,sorumlu olup topu kaybetmemeye ciddi şekilde çalışacaksın, Topu kaybedersen ortaya girer ve sıçan olursun. Bizim futbolumuzda teknik yetenek fiziki güçten daha önemli bir faktör olarak değerlendirilir. Başka takımlar da bizim gibi kazanınca sevinirler ama ayni şey değil çünkü onların futbolunun bir kişiliği yok.  Yani güzel futbolla kazanmak sadece kazanmaktan daha büyük bir keyif verir. Daha kalıcı bir hazdır!”{jcomments on}

 

 

                    linkedin-logo Paylaş                        Flipboard -logo Paylaş

Bu İçerik  38531  Defa Okunmuştur
 

Degerli yazarimiz Tuğrul Akşar Cuma, 02 Nisan 2010.

YAZARIN DIGER YAZILARINI GORMEK ICIN TIKLAYIN

Neden Futbol Ekonomisi?

 

www. Futbolekonomi.com’un  vizyon ve misyonu temel olarak  Futbol Ekonomisi Stratejik Araştırma Merkezi’nin (FESAM) vizyon ve misyonuna paralel ve aynı düzlemdedir.

 

Bu bağlamda temel misyonumuz: Futbolun yerel ve küresel makro özelliklerini incelemek ve yeni yapısal modeller önermek; bu kapsamda entelektüel gelişimi hızlandırmak ve buna ilişkin referans olabilecek bir database oluşturmak ve bunu tüm futbol araştırmacılarının emrine sunmak... Bu amaçla yapılan çalışmaları yayımlamak; gerekli her türlü bilimsel futbol araştırma ve geliştirme projelerine entelektüel anlamda destek vermek.

 

Temel Vizyonumuz: Önerilen yeni modellerin gerçekleştiğini görmektir.

 devamı >>>

finansal-futbol-anim-1

tugrulaksar_ge_roportaj

Tuğrul Akşar Güngör Urasın sorularını yanıtlıyor

  Yazar Tuğrul Akşar,
Milliyet Gazetesi Yazarı Güngör Uras'ın
sorularını yanıtlıyor.
detay için tıklayınız..

 

Spor Endexi

 

05/11/2024

Kapanış Günlük
Değişim %
  BİST 100

8.698,48

-0,17

 bjk BJKAS

4,48

-2,18

 fb FENER

100,30

0.00

 gs GSRAY

6,83

+0,15

 trabzon TSPOR

0,93

0,00

   SPOR ENDEKSİ

3.075,321

-0,41

Videolar

Tuğrul, Tuğrul Akşar, Pusula, Ekonomi, Futbol, Futbol Ekonomi, Mali,VİDEONUN DEVAMI VE DİĞER VİDEOLAR İÇİN TIKLAYIN.

İstatistikler

İçerik Tıklama Görünümü : 43237322

TRENDYOL SÜPER LİG 2024-2025 SEZONU

  

 

 Sıra TAKIMLAR 0 G B M A Y AV

1

Galatasaray 11 10  0 32 11 21 31
2 Fenerbahçe 11  8   2 1 27  9   18

26

3 Samsunspor 12 8 1  3

24

13 9

25

4 Eyüpspor 12  6   4  2 18  11 7 22
5 Beşiktaş 11 6 3  2  19  10 9 21
6 Göztepe 11 5 3 3 19  13 

  6

 18 
7

Sivasspor

12 5  2  5   17 20 -3 17
8 Başakşehir 11 4 4

17  14 3 16
9 Kasımpaşa 12 3 5 4 16    19  -3 14
10 Konyaspor 12 4 2 6 14  20 -4 14
11 Antalyaspor 12 4 2 6

15

24   -9 14
12 Rizespor 11 4 1 6 10  19 -9 13
13 Trabzonspor 11 2 6

3

12  14  -2  12
14 G.Antep FK 11 3 3 5 15 18 -3 12
15 Kayserispor 11 2 6 3 11 16 -5 12
16

Bodrumspor

12

3

2 7 10 16 -6 11
17 Alanyaspor 11 2 4 5 9 14  -5 10
18 Hatayspor 11 3 7 10 18  -8 6

19

A.Demirspor 11 0 2 9 9 25 -16

 

                 

Okur Yazar


Futbolun ekonomisi, mali, hukuksal ve yönetsel kısmına ilişkin varsa makalelerinizi bize gönderin, sizin imzanızla yayınlayalım.

Yazılarınızı  info@futbolekonomi.com adresine gönderebilirsiniz. 

 

 

Annual Review of Football Finance 2023

Annual Review of Football Finance 2023

Deloitte Sports Grup'un Avrupa Futbol Finansmanına ilişkin 32. kez düzenlediği yıllık futbol finans raporuna göre, Avrupa futbol pazarı 2021 - 22 sezonunda bir önceki yıla göre %7 büyüyerek 29.5 Milyar Euro büyüklüğüne ulaştı. Rapora ulaşmak için tıklayınız

Deloitte Money League - 2024

Deloitte Money league 2024

Deloitte Money League Raporunu 27. kez yayınladı. Rapora göre Avrupa'nın en zengin 20 kulübünün 2022-23 sezonunda gelirleri toplam 10.5 Milyar Euro'ya ulaştı. Raporu okumak için tıklayınız.

UEFA Kulüp Finans&Yatırım Raporu 2024

 

UEFA Raporu-2023

UEFA Kulüp futbolunun finansal durumları ve yatırımlarına ilişkin yıllık görünüm ve benchmark raporunu yayınladı. Okumak için tıklayınız

 


 

2021-Money-league-Raporu

 

Yirmidördüncü Deloitte Money League raporuna göre Barcelona'nın 715.1 Milyon Euro'luk geliriyle ilk sırada yer aldığı, tamamı merkez lig kulüplerinden oluşan ve bir önceki yıla göre gelirleri %12 azalan Para Ligi raporunu okumak için tıklayınız

 


 

 

annual report 202021 photo

 

Avrupa Futbolunun patronu UEFA’nın gelirleri 5.7 Milyar Euro’ya Ulaştı. Raporu okumak için tıklayınız.

 


 

 UEFA-Kulup-Futbolu-Lisanslama-2023


UEFA’nın 2023’te yayınladığı en son  Kulüp Lisanslamaya İlişkin Karşılaştırma raporuna göre kulüpler Pandemi döneminde 7.3 Milyar Euro zarar ettiler. UEFA raporu, Avrupa kulüp futbolunun endişe verici bir resmini çiziyor. Raporu okumak için tıklayınız.

 


    

191112 Aktifbank Ekolig

 

Türk futbolunun gelirlerinin ve ekonomik görünümünün mercek altına alındığı Futbol Ekonomi Raporu – EkoLig'in dördüncü sayısı yayınlandı. Süper Lig’in 2017-2018 sezonu sonunda 3,2 milyar TL olan geliri, 2018-19 sezonunda 4,2 milyar TL’na ulaştı. Bkz.

 

 

master bm report lowres

 

The European Club Footballing Landscape 2022


UEFA'nın Avrupa Lulüp futboluna ilişkin 13, kez yayınladığı, Covid-19'un etkilerinin de analiz edildiği raporu okumak için Bkz.


 

 EkoSpor-y

“Ekospor’un aylık bültenlerinden haberdar olmak için tıklayınız”

 

Süper lig Marka değeri araştırma

''Taraftar Algısına Göre Türkiye Süper Ligi Marka Değerini Etkileyen Faktörlerin ve Marka Değeri Boyutlarının Değerlendirilmesi'' Prof. Dr. Musa PINAR öncülüğünde yapılan bu araştırmayı okumak için tıklayınız.

 

 

the-european-elite-2019

KPMG Avrupa’nın 32 Elit Kulübünün değerlemesini yaptı. Süper Lig’den Galatasaray ve Beşiktaş’ın da bulunduğu bu raporda en değerli kulüp 3.2 Milyar Euroluk değeriyle Real Madrid oldu. Raporu okumak için tıklayınız.
 

Endustriyel_futbol

 

Futbolda Endüstriyel Denge ve Başarı Üzerine

Futbolun Endüstriyel gelişimi, kulüplerin sportif ve iktisadi/mali yapılanışını derinden etkiliyor. Dorukhan Acar’ın Kurumsal Yönetim temelli yaklaşımı ile "Futbolda Endüstriyel Denge ve Başarı"yı okumak için tıklayınız

 

 

Türkiye'de Kadın Futbolunun Gelişimi ve Günümüzdeki Durumu

 

imagesCAVM4O4L

 

Dr. Lale ORTA’nın Kadın Futboluna Entelektüel Bir Yaklaşım Sergilediği makalesi için tıklayınız.” 

 

 

İngiliz Futbolunda Kurumsal Yönetişim Üzerine

 

governance_in_football

 

Tüm kulüplerimize ve Türk Futbol yapılanmasına farklı bir bakış açısı kazandırabileceğini düşündüğümüz, İngiliz Parlementosu’nun Kültür, medya ve spor Komitesi’nin hazırladığı raporu okumak için tıklayınız. 

 

money-and-soccer

“Money scorring goals”, Gerçekten de “Para Gol Kaydedebiliyor mu? “

Euro 2012’nin olası ekonomik etkilerini
okumak için tıklayınız. 



FFP

Futbolda Finansal Sürdürülebilirlik Kapsamında ''Finansal Fair Play Başa Baş Kuralı ve Beşiktaş Futbol Kulübü Üzerinde Bir Uygulama 
Hüseyin AKTAŞ/Salih MUTLU,

okumak için tıklayınız.