Transfer Gerekli mi?
x
Buradasınız >> Ana Sayfa HABERLER & MAKALELER Genel Tolga Genç Transfer Gerekli mi?

Transfer Gerekli mi?

1done-deals-tranfers

Dr.Tolga Genç- 15 Eylül 2025 Futbol artık yalnızca saha içinde oynanan bir oyun değil; büyük ekonomik stratejilerin, pazarlama politikalarının ve altyapı yatırımlarının sahaya yansıdığı devasa bir sektördür.

 

Makale özetele;

Makale, 2025-26 yaz transfer sezonu üzerine odaklanarak, futbol ekonomisinin sürdürülebilir transfer politikaları ve sportif başarı arasındaki ilişkiyi inceliyor. Dr. Tolga Genç'in analizi, liglerin transfer gelir-gider dengelerinialtyapı yatırımlarının önemini ve UEFA ülke sıralamalarındaki konumlarını karşılaştırmalı olarak değerlendiriyor. Özellikle Fransa, Belçika ve Almanya gibi liglerin oyuncu yetiştirme ve satma becerileriyle pozitif denge sağladığı belirtilirken, İngiltere ve Suudi Arabistan gibi liglerin yüksek harcamalarla rekor açıklar verdiği vurgulanıyor. Türkiye Süper Lig'inin ise yüksek harcamalarına rağmen düşük Avrupa performansı ve sürdürülemez bir ekonomik model sergilediği öne sürülüyor. Makale, Türkiye'nin altyapı reformları ve finansal disiplin ile "üreten transfer modeline" geçmesi gerektiğini savunarak çözüm önerileri sunuyor.

 

Bu bağlamda, transfer sezonları sadece oyuncu değişiminden ibaret değil, aynı zamanda kulüplerin gelecek vizyonlarının ve ülkelerin futbol anlayışlarının da bir göstergesidir. 2025-26 yaz transfer sezonu, bu ekonomik ve sportif ilişkilerin tümünü yansıtan çarpıcı örneklerle doluydu. Bu yazıda, transfer gelir-gider dengesinden UEFA başarılarına, Süper Lig kulüplerinin politikalarından Avrupa’daki yapısal farklara kadar pek çok noktayı detaylı şekilde inceleyeceğiz.

Bir futbol liginin transfer dönemindeki mali tablosu, sadece bütçe büyüklüğüyle değil, bu harcamaların başarıya dönüşüp dönüşmediğiyle de değerlendirilmelidir. Bazı ligler, büyük transferler yaparak yüksek gelir elde ederken, bazıları ise düşük bütçelerle yüksek başarı sağlayabiliyor. Bu nedenle transfer dengesi, liglerin ekonomik sürdürülebilirliği kadar sportif başarıyı da etkileyen bir değişkendir.

2025-26 Yaz Transfer Dönemi

Aşağıdaki tablo, transfer sezonunda gelir/gider dengesi en fazla artıda olan ligleri göstermektedir:

Tablo 1: Transferden En Çok Artıda Olan 25 Lig

1Dr.TG1Tablo 1 1

2025–26 yaz transfer döneminde transfer gelir-gider dengesine göre en çok artıda olan 25 lig arasında Fransa Ligue 1 zirvede yer alıyor. Fransa'nın en üst düzey futbol organizasyonu olan Ligue 1 toplam 652.51 milyon Euro harcama yaparken, buna karşılık 1.01 milyar Euro gelir elde ederek 356.5 milyon Euro ile en büyük transfer fazlasını veren lig oldu. Bu durum, Fransız kulüplerinin genç yetenek yetiştirme, vitrine çıkarma ve yüksek meblağlarla satma konusundaki başarısını yansıtıyor. İkinci sırada yer alan Belçika Jupiler Pro League ise 133.86 milyon Euro harcama karşılığında 376 milyon Euro’luk gelirle 242.18 milyon Euro pozitif bakiye elde etti. Belçika gibi görece daha küçük bir futbol ülkesinin bu kadar yüksek kâr sağlaması, ülkedeki altyapı sistemlerinin ve yetenek ihracatının ne kadar verimli çalıştığını gösteriyor. Üçüncü sıradaki Bundesliga ise büyük harcamalarına (860 milyon Euro) rağmen yine de 203.4 milyon Euro’luk bir artı bakiye ile dikkat çekiyor, ki bu da ligin yarışmacılık yanı sıra satış kabiliyeti güçlü, piyasada değeri yüksek oyunculara sahip oldukları anlamına geliyor.

Listede Brezilya, Hollanda ve Danimarka gibi ülkelerin ligleri de önemli pozitif dengelerle yer alıyor. Özellikle Campeonato Brasileiro Série A, 202.94 milyon Euro harcamaya karşılık 387.7 milyon Euro gelirle 184.76 milyon Euro fazla vermiş durumda. Bu tablo, Brezilya’nın uzun süredir Avrupa’ya yetenekli oyuncu ihraç etme işlevini koruduğunu ve bunu sürdürülebilir bir ekonomik modelle desteklediğini gösteriyor. Eredivisie (Hollanda) ve Süperliga (Danimarka) da benzer şekilde az harcayıp yüksek gelir elde eden ligler arasında. Dikkat çeken bir diğer unsur, İngiltere Championship gibi üst seviye olmayan bir ligin de 117 milyon Euro’yu aşan bir artı bakiye ile listede üst sıralarda yer alması. Bu da alt liglerin bile oyuncu pazarlama kapasitesine sahip olduğunu, Avrupa futbolunun çok katmanlı ekonomik yapısını ortaya koyuyor. Sonuç olarak, bu tablo oyuncu geliştirme ve satış modeline dayalı liglerin ekonomik olarak ne kadar avantajlı bir konumda olduğunu gözler önüne seriyor. Bu da Türkiye gibi net harcayıcı konumdaki ligler için önemli bir stratejik ders niteliğindedir.

2025-26 yaz transfer sezonunda en çok zarar eden ligleri gösteren Tablo 2, futbol ekonomisinin harcama odaklı ligler açısından nasıl bir dengesizlik yarattığını net biçimde ortaya koyuyor.

Tablo 2: 2025-26 Yaz Transfer Döneminde Ekside Olan Liglerde Türkiye’nin Yeri

2Dr.TG-Tablo 2

Listenin zirvesinde yer alan İngiltere Premier League, tam 3.58 milyar Euro harcama yaparken, buna karşılık 2.07 milyar Euro gelir elde ederek -1.5 milyar Euro gibi rekor bir açık verdi. Bu astronomik fark, İngiltere’nin transferde küresel piyasanın en agresif ve yüksek bütçeli aktörü olmaya devam ettiğini gösteriyor. İkinci sırada yer alan Suudi Arabistan Pro Ligi ise 632 milyon Euro harcamaya karşın yalnızca 145 milyon Euro gelir elde etmiş ve -487 milyon Euro’luk devasa bir açık vermiş durumda. Bu durum, Suudi futbolunun dış kaynaklı yıldız oyuncularla vitrin yapma stratejisinin ekonomik dengesizlik yaratma potansiyelini yansıtıyor.

Türkiye’nin Süper Lig’i ise bu tabloda üçüncü sırada yer almakta ve 347.93 milyon Euro harcamaya karşılık 175.08 milyon Euro gelir sağlayarak -172.85 milyon Euro gibi ciddi bir açık vermiş durumda. Harcadığı kazandığının iki katı olan bu durum Türkiye açısından son derece kritik bir uyarıdır. Zira Süper Lig, gelişmekte olan futbol pazarları arasında bu ölçüde yüksek açık veren tek Avrupa dışı üst lig değildir; ancak kıyaslandığında Türkiye’nin gelir kapasitesi, harcama kalemleriyle örtüşmüyor. Süper Lig’in bu kadar yüksek açık vermesi, futbol kulüplerinin sürdürülebilirlik ve ekonomik planlama noktasında ciddi sorunlar yaşadığını gösteriyor.

Söz konusu açık, Türkiye’nin transfer politikasının büyük ölçüde hazır oyuncuya dayalı olduğunu ve altyapıdan yetişen oyuncuların pazarlanması konusunda ciddi eksiklikler olduğunu gösteriyor. Nitekim ilk tabloda yer alan Jupiler Pro League (Belçika), Eredivisie (Hollanda) ve Liga Portugal (Portekiz) gibi ligler, düşük harcamayla yüksek gelir elde ederken; Türkiye, transfer girdapları içinde yüksek bonservis ödemelerine rağmen bu oyunculardan geri dönüş sağlayamamakta, dolayısıyla büyük bütçe açıklarına yol açıyor. Bu tablo aynı zamanda Türk futbolunun yapısal sorunlarına da ışık tutmaktadır. Oyuncu izleme, kulüp akademileri ve genç yetenek geliştirme stratejileri uzun vadeli gelir sağlamaya yönelik bir sistematikten uzak olduğu sürece, Süper Lig’in bu tür listelerde istikrarlı biçimde “zarar eden lig” konumunda kalması kaçınılmaz. Bu da Türk futbolu için hem sportif başarı hem de ekonomik sürdürülebilirlik açısından alarm niteliği taşıyor.

Akademi ve Scouting Başarısı: Hollanda ve Portekiz Örneği

Üçüncü tablo, UEFA ülke sıralamasında ilk 10 içinde yer alan liglerin son beş yıl içerisindeki toplam puanlarını, 2025/26 sezonu özelinde bu yıl kazandıkları puanları ve Avrupa kupalarında kalan takım sayılarını gösteriyor. Bu veriler, bir ülkenin futbolunun hem sportif rekabet gücünü hem de Avrupa sahnesindeki sürdürülebilirliğini göstermesi açısından kritik öneme sahip.

Tablo 3: UEFA Ülke Sıralamaları

3Dr.TG-Tablo 3

İlk olarak, İngiltere açık ara farkla birinci sırada yer almakta. Toplamda 95,005 puan ile UEFA ülke sıralamasının lideri olan İngiltere, 2025/26 sezonunda da 4.166 puanla ortalamanın üstünde bir performans sergilemiş durumda. Dahası, Avrupa kupalarında yarışan 9 takımdan 9’u hâlâ turnuvalarda yoluna devam ediyor, bu da Premier League ekiplerinin yalnızca para harcamadığını, aynı zamanda sportif başarıyı da elde ettiğini gösteriyor. Bu başarı, İngiltere’nin UEFA gelir havuzundaki payını artırmakta ve ülke kulüplerine daha fazla ekonomik kaynak sağlamakta.

Türkiye açısından tablo daha karmaşık bir resim sunmaktadır. Toplam ülke puanı 43,600 olan Türkiye, bu sıralamada 9. sırada ve Belçika ile Portekiz gibi futbol kültürü güçlü ülkelerin gerisinde kalmış durumda. Daha da dikkat çekici olan, Türkiye’nin 2025/26 sezonunda yalnızca 2.800 puan toplayabilmiş olması; bu, ilk 10 ülke içinde Fransa ve Çekya ile birlikte en düşük sezonluk performanslardan birisi olduğunu gösteriyor. Ayrıca Avrupa kupalarına 5 takımla başlamasına rağmen, yalnızca 3 takım yoluna devam edebiliyor. Bu istatistik, hem katılım hem de devamlılık konusunda ciddi bir verimsizlik olduğunu ortaya koyuyor.

Belçika ve Portekiz gibi ligler Türkiye’ye kıyasla daha az sayıda takımla Avrupa’da temsil edilse de, yetiştirdikleri ve Avrupa’ya sattıkları oyuncularla hem ekonomik hem de sportif istikrar sağlıyor. Türkiye ise yüksek transfer harcamalarına rağmen Avrupa performansına bunu yansıtamamakta ve UEFA sıralamasında daha yukarı çıkmak yerine yerini korumakta dahi zorlanmakta. Bu bağlamda, Türkiye’nin transfer politikasını yeniden gözden geçirmesi, altyapı yatırımlarını artırması ve Avrupa’da istikrarlı temsil hedefini sistematik hale getirmesi gerekiyor.

Sonuç olarak, bu tablo yalnızca puanları değil, liglerin sürdürülebilir sportif başarısını ve uluslararası görünürlüğünü de gösteriyor. UEFA sıralaması, doğrudan ülke futbolunun gelirlerini, prestijini ve Avrupa’daki takım sayısını etkilediği için; Türkiye gibi liglerin bu alanda stratejik, planlı ve rasyonel adımlar atması hayati önemde.

Transfer Harcamaları ile Başarı Arasındaki Uçurum: Türkiye Modeli Sürdürülebilir mi?

2025-26 yaz transfer sezonuna ait Tablo 2, Süper Lig’in 347,93 milyon euro transfer harcamasına karşılık sadece 175,08 milyon euro gelir elde ettiğini ve -172,85 milyon euro ile Avrupa'nın en çok açık veren 3. ligi olduğunu gösteriyor. Bu denli yüksek bir açık, Türkiye’nin ekonomik gerçekleriyle kıyaslandığında sürdürülemez bir tablo ortaya koyuyor.

Avrupa’da Kaç Takım Kaldı? Tablo 3’e Dönüp Bakalım

Tablo 3, UEFA ülke puanı sıralamasında Türkiye’nin 9. sırada olduğunu gösteriyor. Ancak detaylara bakıldığında bu durumun sürdürülebilir olmadığı anlaşılmakta. Türkiye 2025-26 sezonuna 5 takımla Avrupa kupalarına katıldı, ancak bu takımların yalnızca 3'ü yoluna devam edebildi. Kalan takım sayısı, İngiltere (9/9), İtalya (7/7) ve İspanya (8/8) gibi güçlü futbol ülkelerinin oldukça gerisinde. Üstelik toplam ülke puanı 43.600 olan Türkiye, Tablo 1’deki Hollanda, Belçika ve Portekiz gibi oyuncu üretiminden gelir elde eden liglerin de gerisinde.

Bu tabloların ortak mesajı şu: Para harcamak tek başına başarı getirmiyor. Aksine, harcanan paranın verimli kullanılması, sistematik bir altyapı modeliyle desteklenmesi ve uluslararası rekabet gücü yüksek bir kadro planlaması yapılması gerekiyor. Türkiye'de bu yapı henüz oturmuş değil.

Türkiye'deki Büyüklerin Durumu: Kısa Vadeli Planlar, Uzun Vadeli Sorunlar

Galatasaray, 2025 yazında yaptığı yüksek profilli transferlerle dikkat çekti, ancak UEFA organizasyonlarında grup aşamasında ne yapacağı bir soru işareti. Fenerbahçe benzer şekilde Şampiyonlar Ligi’nde gruptan çıkamadı. Beşiktaş’ın ise transfer başarısızlığı ve teknik istikrarsızlığı sonucu Avrupa sahnesine dahi çıkamaması dikkat çekici. Üç büyük kulüp de transfer süreçlerini bir planlama disiplini içinde değil, daha çok popülist, anlık hedefler doğrultusunda yürütüyor.

Buna karşın Belçika, Hollanda, Portekiz gibi liglerde kulüplerin yıllık bütçeleri daha düşük olmasına rağmen altyapıdan gelen oyuncularla kadrolar kuruluyor, sistem devamlılığı sağlanıyor ve Avrupa’da başarı yakalanabiliyor. Türkiye’de ise altyapıya yatırım çok düşük seviyede, TFF’nin teşvik sistemi kağıt üzerinde kalıyor, ve kulüplerin borç yükü artmaya devam ediyor.

Az Transfer, Yüksek Verim Mümkün: Avrupa’dan Çarpıcı Örnekler

Bu noktada şu soru gündeme geliyor: Daha az transfer yaparak başarı mümkün mü?

Yanıt, tabloların sunduğu verilere bakıldığında kesin bir “evet”. Fransa, Almanya yanı sıra Hollanda, Belçika ve Portekiz gibi ülkeler yıldız transferlerinden çok genç yetenekleri vitrine çıkarıp Avrupa’ya ihraç ederek gelir elde ediyor. Bu sayede hem finansal olarak artıda kalıyorlar (bkz. Tablo 1) hem de UEFA sıralamasında Türkiye’nin önünde yer alıyorlar (bkz. Tablo 3).

Hollanda, 2025-26 sezonuna 6 takımla katılıp 6'sını da yoluna devam ettirerek sürdürülebilir futbolun örneğini sergiliyor. Transfer gelirlerinde ise Eredivisie 143 milyon euro net gelirle beşinci sırada. Türkiye'nin benzer bir sistem kurması, sadece sportif değil ekonomik açıdan da zorunluluk hâline gelmiş durumda.

Çözüm Ne? Sürdürülebilirlik İçin Yeni Bir Yol Haritası

  1. Üretken Transfer Modeline Geçilmeli: Oyuncu geliştirme merkezli stratejiler benimsenmeli. Yüksek maaşlı, kısa vadeli yabancı transferler yerine genç yeteneklere yatırım yapılmalı.
  2. Altyapı Reformu: Kulüplerin altyapı tesislerine TFF denetiminde ciddi yatırımlar zorunlu hâle getirilmeli.
  3. Finansal Disiplin ve Şeffaflık: Harcama limitlerine uymayan kulüplere UEFA benzeri cezalar uygulanmalı. Kulüplerin harcamaları bağımsız kurumlar tarafından denetlenmeli.
  4. Transfer Zamanlaması ve Uyum: Oyuncuların sezona hazırlanma süreleri göz önüne alınmalı, geç gelen transferlerin takıma entegrasyonu planlanmalı.

Sonuç: Harcayan Değil, Planlayan Kazanıyor

Türkiye’nin 2025-26 sezonunda en çok açık veren liglerden biri olması, UEFA’da nispeten düşük performans göstermesi ve yerel ligde borç sarmalının büyümesi, mevcut transfer modelinin sürdürülemez olduğunu net biçimde ortaya koyuyor. UEFA sıralamasında 9. olmak kısa vadeli bir övünç kaynağı gibi görünse de, tabloya genel bakıldığında bu konumun ciddi riskler taşıdığı ortada.

Ancak Türkiye'de transfer sadece sportif bir ihtiyaç ya da finansal bir yatırım değil; aynı zamanda taraftarın duygusal beklentilerini karşılamaya dönük bir gösteri niteliği taşıyor. Büyük kulüplerin her sezon “yıldız transfer” yapma zorunluluğu, çoğu zaman teknik ve ekonomik rasyonaliteyi ikinci plana itiyor. Transfer dönemleri adeta taraftarı memnun etme yarışına dönüşüyor; futbol kamuoyu, transfer başarısını forma satışları ya da sosyal medya etkileşimiyle ölçmeye başlıyor. Oysa başarı, sadece isim getiren transferlerle değil, sahada uyum, istikrar ve sistemle mümkün olur. Türkiye’nin bu döngüyü kırabilmesi için, transferi bir "gösteri" olmaktan çıkarıp, sportif akıl ve ekonomik denge temelinde yeniden tanımlaması gerekiyor.

Artık karar zamanı: Türkiye ya bugünkü yüksek harcamalı, düşük getirili modeli devam ettirecek ve daha derin mali krizlerle yüzleşecek, ya da Avrupa'nın başarılı küçük liglerinden ilham alarak daha az harcayıp daha çok üreten, daha çok altyapı yatırımı yaparak Avrupa vitrinine oyuncu sunan bir modele geçecek.

                    linkedin-logo Paylaş                        Flipboard -logo Paylaş

Bu İçerik  133  Defa Okunmuştur
 

Degerli yazarimiz Dr. Tolga Genç Pazartesi, 07 Ağustos 2023.

YAZARIN DIGER YAZILARINI GORMEK ICIN TIKLAYIN

futbolekonomihakkimizdabanner2

esitsizliktanitim

aksartbmmraporbanner

Yazarlarımızın Son Yazıları

Doç. Dr. Kutlu Merih
Doç. Dr. Kutlu Merih
Doç. Dr. Deniz Gökçe
Doç. Dr. Deniz Gökçe
Prof. Dr. Sebahattin Devecioğlu
Prof. Dr. Sebahattin Devecioğlu
Murat  Başaran
Murat Başaran
Mete İkiz
Mete İkiz
Hüseyin Özkök
Hüseyin Özkök
Ömer Gürsoy
Ömer Gürsoy
Neville Wells
Neville Wells
Kenan Başaran
Kenan Başaran
Prof. Dr. Ahmet Talimciler
Prof. Dr. Ahmet Talimciler
Prof. Dr. Lale Orta
Prof. Dr. Lale Orta
Müslüm Gülhan
Müslüm Gülhan
Tuğrul Akşar
Tuğrul Akşar
Av. Hüseyin Alpay Köse
Av. Hüseyin Alpay Köse
Doç. Dr. Recep Cengiz
Doç. Dr. Recep Cengiz
Dr. Ahmet Güvener
Dr. Ahmet Güvener
Av. Arman Özdemir
Av. Arman Özdemir
Dr. Tolga Genç
Dr. Tolga Genç
Tayfun Öneş
Tayfun Öneş
Dr. Bora Yargıç
Dr. Bora Yargıç
Alp Ulagay
Alp Ulagay
Dr. Sema Tuğçe Dikici
Dr. Sema Tuğçe Dikici

Kimler Sitede

Şu anda 820 konuk çevrimiçi

İstatistikler

İçerik Tıklama Görünümü : 52896313

raporlaranas

kitaplar aksar

1

futbol ekonomi bulten

fesamlogobanner

ekosporlogo


Futbolun ekonomisi, mali, hukuksal ve yönetsel kısmına ilişkin varsa makalelerinizi bize gönderin, sizin imzanızla yayınlayalım.

Yazılarınızı info@futbolekonomi.com adresine gönderebilirsiniz. 

 

futbolekonomisosyal2

 

sosyal1