Deniz Gökçe- 30 Ağustos 2010

Macaristan'ın Debrecen takımı geçen yıl Macaristan Şampiyonu olarak son 14 yılda ilk defa Şampiyonlar Ligi grup düzeyine ulaşan Macar takımı olmuştu.

 Debrecen son altı yılın beşinde kendi liginde şampiyondu. Şampiyonlar Ligi'nde  grubunda altı maçta  gol atamadı ve  hiç puan alamadı. Ama  cebine geçen yılın Ş.Ligi'nde UEFA'dan 7.1 milyon euro atıvermişti. Bu para kulübün toplam bütçesinin yüzde 50 kadarı idi. Debrecen bu yıl da ŞL elemelerine katıldı ve sonunda İsviçre'nin Basel takımına  2-0 ve 3-1 ile yenilerek elendi.  Paralar da gitti! İşin özeti şu:  Takımlar Avrupa ve dünya düzeyinde önemsiz olabilirler ama Ş.Ligi ve tabii Avrupa Ligi öyle büyük maddi olanaklar sağlıyor ki, hiçbir kulüp bu paraları  küçümseyemez.
Ülkemizde kendini 'en büyük' ilan eden Fenerbahçe (Aziz  Bey'in kendi beyanı) ve uzun zamandır UEFA'da aldığı tek şampiyonlukla şişinen Galatasaray gibileri, son dakikalarda yedikleri gollerle Avrupa'dan elenmenin faturasını acı acı ödeyecekler. Bursa ve Beşiktaş hariç kendi ligimize döndük. Bursa Avrupa Kupaları'nda (bu düzeyde)  yeni bir takım, ülke içindeki başarılarını inşallah devam ettirirler. Bunu içten diliyorum. Beşiktaş da şu anda formda gözüküyor, ama Holosko, Nihat, Nobre  ve Bobo gibileri kapalı savunmalar karşısında  başarılı olamayan 'açık alanda koş koş' futbolcuları sorun. Beşiktaş Avrupa'da Querasma'nın gayretiyle  ilerledi. Bir ciddi golcü transfer edemedikleri takdirde Beşiktaş da Avrupa'da çok zorlanır. Üstelik ligde bile  iyi kurgulanmış kapalı savunmalar karşısında gol üretmekte   zorlanabilir. Ancak Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş gibi takımlarımızın esas sorunu mali! Bugün ligimizdeki kulüplerin hiçbirinin gelir gider tablosunda kar ettiklerini düşünmüyorum. Bu durumda, kulüplerimizin bilançolarında özvarlık da eksiye dönüyor.  Zaten tüm dünyaya bakın, görürsünüz ki Deloitte Para Ligi sayıları açıklarken sadece ciroya bakar, kara bakmaz, çünkü kar eden takım sayısı birkaç tanedir, o kadar ! E.T.Kearney adlı araştırma şirketinin hesaplamalarına göre İspanya ve İngiltere ligleri ticari şirket olsa idi müflis ilan edilirdi,  İtalya liglerinin iflastan önce bir yılı kalmış durumda, sadece Fransa ve Almanya ligleri mali açıdan iyi durumda. 
Kulübü şirketleştirirken ciddi hata yapan ve kar yerine gelirleri şirketleştiren Fenerbahçe, Galatasaray  ve Trabzonspor mali nedenlerle ciddi sorun ile karşı karşıyalar. Bir tek Beşiktaş doğru şirketleşme yaptı ve gelirden değil, kazanç üzerinden temettü dağıtıyor. Fenerbahçe şirketleşmeden aldığından çok daha fazla para dağıttı ve dağıtmaya da devam ediyor. Galatasaray QVT adlı dış yatırım fonunun aldığı hisseleri geri alıncaya kadar  göbeği çatladı. Adnan Polat  bu şirketleşme işinin önemli ölçüde çözülmesini 'beş şampiyonluğa bedel' olarak ilan etti. Ama bana sorarsanız gene de 'büyük' takımlarımızın hepsinin borcu kulüp başına 200 milyon doları aşmıştır. Futbol Federasyonu ve UEFA'ya verilen kamuoyuna kapalı, bağımsız denetimden geçmiş ve konsolide bilançolar bir gün açıklanırsa, durumu net olarak görebileceğiz. Aslında mali tabloları görmeye de lüzum yok. Ligin üçüncü haftası oynanıyor ve kulüpler transfer ile uğraşmaya devam ediyor. Daha kadro kuramadılar, çünkü   para yok, esas sorun para! Yoksa oyuncu transfer etmek kolay, bonservis için karşıdaki kulübe ve oyuncuya birkaç yıla yayılmış milyon euroları vaat edersin, biraz peşin verip  gerisini de ileride ödemek üzere bir takvime bağlarsın, bugünü kurtarırsın. Yarın Allah kerim ! Ama bugünkü UEFA kurallarında bu artık olamayacak. Bu nedenle bir tek kurtuluş yolu var. Bugün itibarıyla altyapıya yatırımı hızla artıracaksın, altyapıdan gelen oyuncuları iyi eğiteceksin, bazılarını dışarıya satıp (mesela Lyon'un yaptığı gibi para kazanacaksın) bazılarını da yıldız haline geldikleri zaman takımda tutup mali yapıyı düzeltecek ve sportif sonuç alacaksın. 
Örneğin Fenerbahçe'de bugün en üst Avrupa standardında kaleci haline gelmiş buluna kaleci Volkan altyapıdan geldi. Ama mesela Semih Fenerbahçe altyapısından gelmesine rağmen ne satıldı ne de oynatıldı, bunun mantığını anlamak mümkün değil. Zaten  Moldovan, Ortega, Anelka, Güiza gibilerine verilen dev paralar ve iyi kullanılamamaları yönetim sorununa işaret ediyor. Galatasaray Arda, Sabri gibilerini altyapıdan aldı, ama ilk maliyeti çok az olan ve dışarıdan gelen  Mehmet Topal, para için satıldı ve şimdi orta alandaki yeri  doldurulamıyor. Bir zamanlar ülkenin en verimli altyapısına sahip Beşiktaş da, bu yıl sürekli dışarıdan pahalı transfer yapmaya çalışıyor, ama ya sponsor bulamıyor ya da kendi parası yetmiyor. Guti kariyerinin sonunda ve kısa vadeli bir yatırım ! Quaresma şu anda mükemmel oynuyor ama geçmişi sorunlu bir futbolcu,  risk var, ya Porto,Chelsea ve İnter'de olduğu gibi küserse veya sakatlanırsa? 
Takımlarımıza futbol ile ilgili iki küçük teknik hatırlatma yapıyorum. Birincisi ya dünyada oynanan tür futbolu oynayacaksınız ya da Avrupa'dan dışlanacaksınız. Avrupa'da  iki tür  futbol var. Ya Barcelona, Bayern München, Arsenal gibi takımların oynadıkları gibi Hollanda tipi topa hakim olan kısa paslı futbolu oynayacaksınız ya da Mourinho'nun İnter'e oynattığı ve Barcelona ve Bayern München takımlarını Şampiyonlar Ligi'nde eleyen katı kapalı savunma ve kontratak futbolu. Bizim takımlarımız ikisini de oynayamıyor. Bu nedenle dünyanın en üst düzey antrenörleri bu ülkede başarılı olamıyor. İkincisi, artık altyapıya dönmek ve bir futbol ekolü oluşturmak zorundayız. Barcelona altyapıdan gelen yedi sekiz oyuncu oynatıyor. Bu nedenle İspanyollar sevmeseler de Katalan takımının, mili takımlarının iskeletini oluşturmasına razı oldular. İstilkbal sadece, yeni futbol anlayışındaki gençlerde olabilir. Bayern München'in  başındaki van Gaal altı pahalı transferi kovup Bayern alyapısından veya transferle gelen gençleri devreye sokup, hem lig, hem kupa hem de ŞL ikinciliği elde etmişti. Gençler de hem Bayern hem de Alman Milli Takımı'nı başarıya götürdü. Uyansak iyi olur. Bayern'de Müller, Kroos, Badstuber ve Contento 20-21 yaş arasında ve hem milli takımda hem de Bayern'de ağır yük taşıyorlar.  Alex'e benzemiyorlar, oyunun her iki yönünü de oynuyorlar.{jcomments on}

Tweet

Tweetle                      Paylaş                        Paylaş