Kenan Başaran- 21 Haziran 2011

100. kuruluş yılında önüne 'Dünya kulübü' olma hedefini koyan Fenerbahçe, amatör branşlara adeta özerklik verip başarıyı yakaladı.

Fenerbahçe’nin takım sporlarında beşte beş yapmasının arkasındaki en büyük etken, yeşil sahalarda ve parkelerde ter döken sporcuların alın teridir.

 Diğer yandan bu alın terinin zayi olmaması için kulüp yönetimi de en azından yatırım anlamında doğru hamleler yaptı.

Fenerbahçe’nin 5’te 5’ini anlamak için 2007’ye gitmekte yarar var. Fenerbahçe Spor Kulübü, kuruluşunun 100. yılı münasebetiyle var olduğu bütün branşlarda ‘şampiyonluk parolası’ ile yola çıktı. Kanarya, kazandığı toplam 920 kupa ve madalya ile dünya spor tarihine geçti.
2007 öncesi tamamen futbola odaklanan kulüp, 100. yılın da ateşiyle basketbol, voleybol, kürek, boks ve atletizmde de hamleler yaptı. Kulüp, erkek basketbolu ile kadın voleyboluna güçlü sponsorlar bularak bu branşları , Burak Kuru’nun dün Radikal’deki analizinde dediği gibi ‘iç işlerinde serbest, dış işlerde yönetime bağlı’ kıldı. Özerkliğe delalet olan bu ‘yerinden yönetim’ de kısa sürede meyvelerini verdi. Erkekler basketbolunda Ülkerspor ile birleşerek farklı bir model oluşturuldu. Son 5 yılda 4. şampiyonluğa imza atan Fenerbahçe Ülker, Eurolig’in de gediklilerinden oldu. Kadın voleybolunda da Acıbadem ile yapılan sponsorluk anlaşması çerçevesinde bu branşın yönetimi Acıbadem’in sahibi ve müstakbel TFF başkan adayı Mehmet Ali Aydınlar’a bırakıldı. Bu modelle Fenerbahçe Acıbadem lig şampiyonlukları bir yana Avrupa 2.’liği ve Dünya Kulüpler Şampiyonluğu’nu da kazandı. 

Amatörde gelir patladı
2009’da girdiği seçim öncesi ‘10+3’ diyerek, üç yıllık hedeflerini açıklayan Aziz Yıldırım, özellikle futbolda üst üste üç şampiyonluk kazanacaklarını ve bunun için de rakiplerini sahada öpeceklerini(!) söylemişti. Yıldırım’ın ‘üçte üç’ arzusu gerçekleşmedi ancak bu sene 5 önemli takım sporunda 5’te 5 yapmanın gururunu yaşadı. Daha da önemlisi üç yıl önce koyduğu “2012’ye gelindiğinde kaliteli sporcu fabrikası, dev bir spor kulübü ve ekonomik anlamda daha büyük atılımlar yapabilecek daha güçlü bir oyuncu olacağız” hedefine çok yaklaşılmış olmasıdır. Yıldırım, amatör branşların bütçesinin yüzde 90’ını sponsorlardan sağladı. Amatörlerin gelir kalemlerini 220 bin dolarlardan 20 milyon doların üstüne taşıdı.
Dünya devi Barcelona’nın bile 12 amatör branşını kapattığı bir ortamda Fenerbahçe, aksine
amatörlere daha çok yatırım yaparak, Aykut Kocaman’ın da şampiyonluk gününde sarf ettiği sözleri haklı kılıyor: “Fenerbahçe belki dünyanın en büyük takımı değil ama dünyanın en büyük kulübü. Amacımız futbol takımını da dünyanın en büyükleri arasına sokmak.” 

Ülker Arena makası açar
Yıldırım döneminde birçok şampiyonluk yaşayan Fenerbahçe’de belki de gelecek açısından en mühim işlerin başında tesis ve gayrimenkul yatırımları gelir. Yine Ülker’in sponsorluğunda 160 milyon dolara Ataşehir’de yapılan ve eylülde açılacak olan Ülker Arena ile basketbolda daha büyük başarılar için zemin oluşturuldu. Salondan yıllık 8-10 milyon dolarlık gelir hedefleyen Kanarya, bu alanda da ezeli rakiplerine büyük bir fark atacak.
Son 10 yılda futbolda olduğu kadar amatör branşlarda da Galatasaray ve Beşiktaş, Fenerbahçe’nin çok gerisinde kaldı. Bazı sezonlar Kanarya’ya kafa tutsalar da bu süreklilik arz etmiyor. Yıldırım Demirören, sponsor bulmakta zorlandığı amatör branşları kapatmaktan söz ediyor. Buna karşın Galatasaray kadın voleybolu ve basketbolunda Medical Park ile işbirliği yapıp Fenerbahçe’nin izinden gitmeye başladı. Şimdi Aslan’ın da Kartal’ın da erkek basketbolunda yeni sponsorlar bulması gerekiyor zira Ülker’in alt firmaları ile olan sözleşmeler uzatılmadı.
Sponsorluk harcamalarının vergiden düşürüldüğü bir ülkede özellikle büyüklerin destekçi bulmaması söz konusu olamaz. Galatasaray ve Beşiktaş, gocunmadan ‘Fenerbahçe Cumhuriyeti’nin ‘özerkleştirme modeli’ni örnek alsın. Aksi halde onlar da Barcelona Cumhuriyeti gibi küçülmek zorunda kalacaklar.{jcomments on}