İlginç bir ülkede yaşıyoruz. Buna ilişkin binlerce örnek vardır ama her halde davranışsal açıdan en garip şey, herkesin, başkasının işinin nasıl iyi yapılacağını biliyor, ancak kendi işine gelince çuvallıyor olmasıdır!
Ülkemizdeki Olimpiyat Komitesi ve geleneği 100 yılı aşmıştır. Sanki böylesi bir gelenek ve tecrübe her alanda varmış gibi şimdi ülkemizde Olimpiyat Komite’sinin mevcut yetkilerini Uluslar arası Olimpiyat Komitesi İOC’ ye rağmen alma çabası var. Yüz yıllık bir özlemle ülkemize Olimpiyat oyunlarını almak için 1992 yılında 3796 sayılı yasa ile kurulan “ İstanbul Olimpiyat Oyunları Hazırlık ve Düzenleme Kurulu HDK” esasen bir olimpiyat oyunu düzenleme alt komitesi gibi çalışması gereken bir yerdir. Bu yasa ülkemizin 2000 olimpiyatlarını alacağına ilişkin inancının bir sonucu idi. Asıl sorumlu her olimpiyat oyunu düzenlenmesinde olduğu gibi IOC ve onun yerel temsilcisi Milli olimpiyat komitesiydi.
HDK bu amaçla İstanbul ve ülkemiz için hiç de azımsanmayacak bir biçimde geçen 18 yılda (yıllar itibariyle yasal gelirleri azaltılmasına rağmen) olimpiyat stadyumu ve çok amaçlı spor salonları yapılmasına vesile olmuştur. Aynı zamanda olimpik sporcu ve insan yetiştirmek için eğitim faaliyetleri yapmıştır.
Peki, kimden oluşur bu komite? Spor bakanı, Vali, Belediye başkanı, Gençlik ve Spor Genel müdürü ile Olimpiyat Komitesi Başkanından oluşur.
Büyüklerimiz bu yapıyı uygun görmemiş ki yeni bir HDK yasa taslağı hazırlayarak, bütün kararların 9 kişilik bir “yürütme komitesi” tarafından alınmasını öngörüyor.
Kimden oluşuyor bu yürütme komitesi? Belediye tarafından atanmış 5 kişi, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünden 1 kişi ve Olimpiyat Komitesince belirlenen 3 kişiden. Yani her şey siyasetin ve belediyenin emrine veriliyor!
Birkaç ülke dışında bütün dünyada siyaset spordan elini çekip spor organizasyonlarını ve federasyonları Olimpiyat Komiteleri altında bağımsız olarak organize ediyorken bizde tam tersine her alandan devlet ve siyaset çıkıyorken spora giriyor! Rusya ve Hindistan’ın en büyük adayı olduğu 2020 olimpiyatları ya da bana göre olimpiyat ev sahipliği için en büyük şansımızın olduğu 2024 yılı bu anlayışla kazanılabilinir mi?
Olimpiyat oyunları adaylığına başvurunun kabulü için milli komitelerin onayı ve talebi gerekir. Böyle bir garanti mi var siyaset erbabının elinde ki olimpiyat komitelerini dışlayan çözümler aranıyor? Milli olimpiyat komitesi sonsuza dek “İstanbul “ adaylığını mı düşünecek? Örneğin her bakımdan aynı uygunluğu gösteren “ İzmir “ için başvursa ne olur? Olası bir olimpiyat adaylığına ev sahipliği yapma tarihi göz önüne alındığında, yapıldığı tarihten buyana 30 yıl geçmiş bir stadyum ve çevresinde elle tutulur kentsel bir yatırım yapılmamış bir şehirle karşılaşacağız! Buna kentsel rantın acımasızca hiçbir kural ve kent estetiğini gözetmeden kullanıldığını da eklersek İstanbul ne kadar uygun bir “aday şehir “ olacaktır? Maalesef Spor Bakanlığı ve Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü konuya bu açıdan bakamadığı gibi sporun siyasallaşmasındaki arzulara da set çekemiyor.
Öte yandan olimpiyat komitesi rolünü üstlenmeye hevesli olanlar bırakın hükümet düzeyinde, Belediye başkanı düzeyinde dahi Dünya Basketbol Şampiyonası finali için ayağımıza kadar gelen IOC başkanını ağırlamayı düşünemiyor!
Öyle ya adamcağız nasıl olsa her gün İstanbul’da!
Gerçekten ilginç bir ülkede yaşıyoruz!{jcomments on}