Arman Özdemir- 20 Eylül 2022 Ahmet Hamdi Tanpınar Saatleri Ayarlama Enstitüsü romanında Türkiye’nin modernizme (modernize edilmesi belki daha doğru ifade edecektir) geçiş sürecini ve bu süreçte yaşadığı sorunları anlatır. Kitap asıl olarak baş kahramanı olan Hayri İrdal’ın kendisinde yansıttığı geçiş sürecindeki Türkiye’dir. Abdülhamit döneminde çocukluğu geçen İrdal, Meşrutiyet ve Cumhuriyet dönemlerini de yaşamıştır.

Hayri İrdal’ın hayatı Halit Ayarcı ile tanıştıktan sonra değişecektir(s.5). Halit Ayarcı birbirini tutmayan iki saat gördüğü zaman Enstitüyü kurmaya karar veren karakterdir. Burada Hayri İrdal daha otobiyografisinin girişinde Halit Ayarcıyla kesinlikle uyuştuğu bir noktayı belirtir; Hayri İrdal’a göre da Enstitü kurulur kurulmaz çok isabetli bir şekilde Halit Ayarcı büyük bir isabetle Enstitü kadrolarının hısım ve akrabalardan oluşmasına karar vermiştir.

Enstitünün ne iş yaptığına gelince Halit Ayarcıyla tanıştığı ana kadar hiç bir iş yapmayan ve yoksulluk içinde yaşayan İrdal aynen şunları yazar; “İşte burada mesele birdenbire değişiyordu. Bir işim vardı fakat yapacağım iş yoktu. Bu yeni vazifem öbürlerine hiç benzemiyordu. İnsanlarla, hayatla hiçbir alâkasını bulamıyordum. Hatta İspiritizma Cemiyeti’nde bile birbirlerine ve kendilerine yalan söylemekten hoşlanan birtakın insanlara hizmet ettiğimi bildiğim için gülünç de olsa bir iş yaptığıma inanıyordum. Burada o bile yoktu. Bu, birkaç kelimenin etrafında doğmuş bir şeydi. Daha ziyade bir masala benziyordu. Ben Halit Bey’e bir şeyler anlatmıştım. Halit Bey birbirini tutmayan saatlere bakmış ve o esnada işsiz olduğunu hatırlamıştı. Başka insanlar ona inanmıştı. Bu esnada şehrin saatleri birbirini tutmadığı için büyük bir zata ait cenazede mühimce bir zat bulunamamıştı. Bu yüzden on günün içinde bize bir bina bulmuşlar, ücret ayırmışlar, iyi kötü döşemişler, bu yetmiyormuş gibi gün geçtikçe eksiklerimizi tamamlıyorlardı. Böyle iş olur muydu? Hayatta yeri neydi bunun? (s. 231-232)”.

Her siyasi partinin ve özerk yapı yönetim adaylarının erki ele geçirme amacıyla ilk vaatleri yeniliktir. Mevcut olanlar icraat anlatırken yeniliğe, alternatif olanlar ise icraat eleştirisi üzerinden yeniliğe vurgu yaparlar.

Yeni Federasyon yönetimi geldiği andan beri yenilik vurgusu yapmış hakem atamalarında algoritmalardan bahsetmiş neredeyse Erasmus programlarına özenir biçimde hakem değişimlerine vurgu yapmış ancak tüm icraatı hakem aklama amacıyla televizyona çıkarılan, yabancı dil konuşunca doğru söylediği sanılan kişilerle mevcut hakemlerin kararlarını aklamak olmuştur.

Şimdi Enstitümüze dönersek Tanpınar şunu sorar bir saat akrep, yelkovan, zemberek, pandül ve milden oluşmaz mı, zaman dediğimiz şey saat, dakika, saniye ve saliseye ayrılmaz mı? Muhakkak ki ayrılır ve futbol da saat, teknik direktörden yönetimlere, yönetimlerden kulüp çalışanlarına ve hiç şüphesiz ki taraftara kadar birçok paydaştan oluşmaktadır. Peki TFF hadi kapalı kapılar ardında bazı yönetimlere vaatlerde bulunmuş olsa da taraftar açısından yenilik olarak ne yapmıştır? Stat gelirleri hala önemli bir gelir kalemi oluştururken TFF’nin taraftarlar için yaptığı bir şey bulunmadığı gibi, deplasman yasakları, tribünlerin ayrım gözetmeksizin kapatılması hatta yenilenen pasoliglerde yıllar önce alınmış cezaların infazının pasoligin geldiği hafta uygulanması gibi taraftar karşıtı ve kitleleri kendi kuruluş kanunu hilafına futboldan soğutmak sayılacak bazı icraatları olmuştur!.

Alanya Beşiktaş maçını 21.45’de başlatarak deplasman taraftarı olan bizleri 02.30’a kadar kapalı alanda nefessiz tutanların şiddeti ne yazık ki olağanlaşmıştır. Ancak olağanlaşmasına izin veremeyeceğimiz ayrı bir şiddeti anlatmak gerekli ayarı geride kalan saatlere.

12 Eylül 2022 tarihinde Vodafone Park Beşiktaş’ta, Beşiktaş A.Ş.-Medipol Başakşehir FK arasında oynanan maç Beşiktaş’ın 0-1 mağlubiyetiyle sonra ermiştir. Film sadece bir hafta geriye sarıldığında cehenneme çevrilen MKE Ankaragücü maçından galibiyetle ayrılan Beşiktaş bir hafta sonra da kötü bir oyun ortaya koymamıştır. Ankaragücü maçında ortaya çıkan ve adalet duygularını doğrudan zedeleyen iki olay olmuştur; Josef’in sahaya girip oyunculara tekmeyle saldıran şahsı olay yerinden ölçülü uzaklaştırması sonucu bir maç ceza alması ve Ankaragücü taraftarının maç boyunca oyunculara çeşitli maddeler atması, edilen küfürler ve sahaya giren saldırgan şahıs karşılığında Ankaragücü’nün de bir maç seyircisiz oynama cezası alması. Söz konusu maç Pazar günü 21.45’de başlamıştır.

12 Eylül 2022 tarihindeki Beşiktaş’ın mağlubiyetiyle sona eren maçın başlama saati 19.00’dır. 12 Eylül 2022 aynı zamanda okulların açılma tarihidir. Kısa bir internet gezintisiyle görülebileceği üzere İstanbul’da okul servisleri, personel servisleri ve diğer servisler dahil olmak üzere aşağı yukarı 67.000 servis bulunmakta ve bunların 20.000’e yakınını okul servisleri oluşturmaktadır. Birçok çalışanın işten çıktığı ve okul servislerinin de onlara eşlik ettiği, üzerine özel araçlar ile diğer toplu taşıma araçlarının eklendiği bir saatte Beşiktaş gibi bir ilçenin tam ortasındaki bir stada maç koymak ve taraftar kalabalığı ve coşkusunu dikkate almayı düşünememek gerçekten saati ayarlayamamaktır. Bir gün önce İstanbul’un diğer iki takımı da karşı karşıya gelmiştir. Kasımpaşa A.Ş. ile Galatasaray A.Ş. arasında oynanan karşılaşmanın saati ise 20.00’dır. Pazar günü ve trafiğin görece açık olduğu bir günde maçı 20.00’ye almak ama trafiğin en yoğun olacağı okulların ilk gününde maçı 19.00’a almak bu düzenlemeleri kimin hangi amaçla yaptığı sorusunu akla getirmektedir. Bir hafta önce maçın 21.45’de başlamasından şikayet edenlerin bir hafta sonra böyle bir duruma ses çıkarmamaları da işin cabasıdır.

Saat 19.30 olmasına rağmen birçok taraftar daha henüz stada girememiştir. Oluşan yoğunluk ise muhakkak ki İstanbullular açısından da zulme dönüşmüştür. Futbolun bileşenlerinden gelir elde etmeyen tek grubu taraftarlar oluşturmaktadır.

Tek dileğimiz TFF’nin Saatleri Ayarlama Enstitüsü görüntüsünden çıkması taraftarlar için en azından bundan sonra saat belirlemeyi ayarlaması her yıl uyuşmazlık meselesi olan Avrupa, Kupa ve Lig maçlarının tarihlerini ayarlamayı taraftarı da göz önüne alarak ayarlaması sen ben bizim oğlandan oluşan lobi faaliyetlerinden etkilenmemesi, özerk ise yöneticilerinin kulüp kongre yahut divan gibi sıfatlarını karar mekanizmalarında dışarıda bırakmaları gerekmektedir.Yoksa Hayri İrdallar Federasyonu olarak kalacak modernlik ile gelenek arasında sıkışacak ve Türk futbolunun içinde bulunduğu her halden sorumlu olacaktır.{jcomments on}

Tweet

Tweetle                      Paylaş                        Paylaş