Scouting’in şifreleri
Bizi Takip Edin Futbol ekonomisi facebookta futbol ekonomisi twitterde
x
Buradasınız >> Ana Sayfa Haberler & Makaleler Genel Hüseyin ÖZKÖK Scouting’in şifreleri

Scouting’in şifreleri

Hüseyin Özkök- 26 Temmuz 2013 Aşağıda okuyacaklarınız ve hemen altında yer alan röportajı bugüne kadar Türkiye’de hiçbir yerde okumadınız.

Bu yazı dizisiyle birlikte Türkiye’de oyuncu seçiminin nasıl yapıldığına dair çarpıcı gerçeklerin ne olduğunu anlayacak, ahkâm kesen birçok kişinin aslında hiçbir şey söylemediğini göreceksiniz. Ayrıca futbola gönül verip bu sektör içinde yer almak isteyen gençler için adeta bir el kitabı niteliğinde bilgileri yine aşağıdaki satırlarda bulacaksınız.

******

Ülkemizde düzenlenen FIFA U-20 Dünya Kupası ile birlikte alt yapı ve genç oyuncuların keşfedilmesi konuları yeniden gündeme geldi. Uzun yıllardan bu yana kulüplerin ve genel olarak ülke futbolunun alt yapı sorunları hepimizin malumu. Az sayıda iyi oyuncu yetişmesi yetişenlerin ise yine de eksikliklerinin olması ve dünya yıldızı haline gelememelerinin yanında transfer yanlışları, seçilen oyuncuların büyük çoğunluğunun beklentileri karşılayamaması bu seçimlerin ne şekilde yapıldığının sorgulanması gerektiğini ortaya çıkartıyor.

Bu bağlamda son yıllarda Türkiye’de futbol literatürüne giren İngilizce bir kelime karşımıza çıkıyor. Scouting. Yani Türkiye’deki algılanan tanımıyla yetenek avcısı. Ancak acaba Scouting gerçekten yetenek avcılığımı yoksa bu kavram çok geniş bir yelpazeyi mi ifade ediyor? Kendi adıma Scouting kavramının ne kadar geniş bir anlam ifade ettiğini yıllardır bu alanda çalışan yakın dostum ve EMIN PARTNERS şirketinin Scouting Direktörü Cemal Belgin’in sayesinde gördüm ve görmeye devam ediyorum.

Cemal Belgin’in çalışmalarını uzun süreden beri yakından takip ediyorum. Ancak şimdiye kadar bir Scout grubu ile bir araya gelmemiştim. FIFA U-20 Dünya Kupası sayesinde uzun zamandır aklımda olan bir projeyi gerçekleştirme ve turnuvayı izlemeye gelen scoutların dünyasına içeriden bakma fırsatını yakaladım.

EMIN PARTNERS’ın turnuva için görevli olarak gelen ekibi ve başlarında bulunan Cemal Belgin, ya da ekibindekilerin deyimiyle “Jeffe” (Şef), ile turnuva boyunca çeşitli zamanlarda birlikte olduk. Ekibin maç öncesi hazırlıklarından başlayarak, maçın statta izlenmesi ve maç sonrası raporlama aşamalarında beraber olduk. Ancak onlar “iş üzerindeyken” ağzımı açmam yasak olduğu için işin söyleşi kısmını maç sonrası saatlerde ve maç olmayan günlerde fırsat buldukça yaptık.

Aslında röportajdan çok sohbet diyebileceğimiz birlikteliklerimizde sadece günlük operasyonlardan değil, Scouting’in genelinden transfere, kulüp yönetimine kadar futbol dahilindeki her şey konuşuldu. Ancak, bir gazeteci olarak tek üzüntüm kayıt cihazını durdurarak off-the record konuşulan bazı şeyleri yazamamak oldu. Özellikle de isim bazında yaptıkları oyuncu ve antrenör analizlerini yazabilmeyi çok isterdim. İşin gerçek anlamda röportaj kısmını ise Cemal Belgin ile U-20 Dünya Kupası çalışmaları sona erdikten sonra gerçekleştirdik.

*****

EMIN PARTNERS, U-20 Dünya Kupası’nı, müşteri kulübün kendi gönderdiği 3 kişi ve Cemal Belgin hariç 5 ülkeden 6 scout ile izledi. Çapraz raporlama için scoutların şehir ve gruplarında devamlı rotasyon yapıldı.

İlk gözlemlediğim nokta ekibin tamamen verimlilik ve çıkan sonuç üzerine odaklı olması. Ana çalışma prensipleri belli. Bunun haricinde ise scoutlar bağımsız. Çantalarına koyduklarından, yaptıkları hazırlıklara, maçı nereden seyredeceklerine kadar her türlü kararı kendi tarzlarına göre alıyorlar.

Gelelim bir maç gününün nasıl başlayıp nasıl sonlandığına. Maç sabahı erkenden tüm şehirlerdeki scoutlar ile görüntülü tele konferans konuşması yapılıyor. Özellikle de seyredilecek oyuncular hakkında oluyor bu konuşmalar. Ancak görüşmeler kısa tutuluyor ve mümkün olduğunca az yorum yapılıyor. Hele ortama ait olmayan dışarıdan birisi orada olduğunda ki buna müşteri de dahil hiç “açık” verilmiyor. Yani ketumluk bir numaralı kural.

Ardından kulüp temsilcileri ile toplanıp hem bir önceki gün değerlendiriliyor, hem de o günkü izlemeler konuşuluyor. Cemal Belgin, bazen müşteriden beklenmedik bir oyuncu talebi gelebildiğini ancak EMIN’in operasyonel olarak bağımsız hareket ettiğini belirtiyor.

*****

Maçın başlamasına en az 2 saat kala stada doğru yola çıkılıyor. Biz de öyle yapıyoruz. Başlangıçta gereksiz gibi gelen bazı detayların aslında ne kadar önemli olduğunu bu arada fark ediyorum. Her şey maça odaklanmayı azamide tutmak için planlanmış. Bol cepli pantolon ve gömlek adeta üniforma gibi ihtiyaç duyulan şeylerin başında geliyor. Telefonlar, değişik renkte kalemler, güneş gözlüğü, küçük bir dürbün, kronometre ve kayıt cihazı hep önceden belirlenmiş yerlerine yerleştirilmiş durumda.

Özel yapım not klasörlerinde ise her ihtimale karşı dijital dosyaların çıktıları var. En büyük yardımcıları ise tabii ki laptop ve iPad. Maçların dosyaları ve futbolcu bilgileri her ikisine de yüklenmiş. Gerektiğinde bilgi bankası (database) üzerinden ek bilgi alınıyor.

Stada geliyoruz. Scoutlar yer seçiminde özgürler. Herkesin maçı seyretmek için tercih ettiği değişik bir yer var. Kimi sahayı yandan gören bir tribünü, kimi de kale arkasını tercih ediyor. Tek ortak tercihleri ise maçı mümkün olduğunca yukarıdan seyretmek. Eğer etraflarında dikkatlerini dağıtacak türde bir kalabalık olursa daha boş koltuklara gittiklerini öğreniyorum.

Tabi böyle büyük bir organizasyonda dünyanın her yerinden scoutlar var. Mutlaka tanıdık yüzlere rastlanıyor. Onlarla yapılan kısa bir selamlaşmadan sonra herkes yerlerine oturuyor. Tabii ben de.

Maç başlamadan dosyalar son defa gözden geçiriliyor, her şey yerli yerine yerleştiriliyor, kulaklıklar takılıyor. Takım kadroları gelir gelmez hemen ilk 11’de öngördükleri formasyona göre kadroyu işaretliyorlar. Bu arada Cemal Belgin bana iPadler’de birden çok uygulama kullanmak zorunda kaldıklarından “şikayet” ediyor. Ancak kendi networklerine özel uygulamanın şu an yapım aşamasında olduğunu ve onunla birlikte işlerinin daha kolaylaşacağını söylüyor.

İlk gözlemler daha takımlar sahaya ısınmak için çıkınca başlıyor. Bilhassa kalecilere odaklandıklarını fark ediyorum. Futbolcuların bazıları ile ilgili kısa notlar alıyorlar. Seremoni sonrası dizilişler düzeltiliyor ve asıl izleme başlıyor.

İlk 10 dakikada bakılan şey, yalızca takımların taktikleri ve yayılışları. Daha sonra ilk notlar geliyor. iPad üzerinden etiketleme ve not almanın yanında kendilerine has stenoya benzer kısaltmalar da kullanmaları dikkatimi çekiyor. Taktik ve dizilişlerdeki değişiklikler ve dakika kayıtları ise kayıt cihazı ile yapılıyor. Duran toplarda hemen iPad ile fotoğraf çekiliyor. Cemal Belgin “Hayatımızı kurtardı namussuz” şeklindeki esprili bir cümle ile bir an için sessizliğini bozuyor. Çünkü scoutlar, maç süresince etraflarında olan hiçbir ses veya hareket ile ilgilenmiyorlar. Durumu bilmeme rağmen bazen alışkanlıkla sorduğum soruya tabii ki cevap alamıyorum. Bir ara telefon çalıyor, Cemal Belgin kulaklıktan dinleyip kapatıyor. O sırada ağzından çıkan tek kelime ise “okey” oluyor.

Maçı neredeyse ifadesiz bir yüzle izliyorlar. Ama oyuncuların yanlış bir tercihi veya kötü bir hakem kararında verdikleri tepkileri de görebiliyorsunuz. Bazı pozisyonlarda, özellikle kontrataklarda, refleks olarak elleriyle pasın atılması gereken yeri işaret ediyorlar. Bekledikleri olmazsa yüz ifadeleri değişiyor.

Bu arada saha kenarına da devamlı göz atılıyor. Isınmaya giden oyuncular not alınıyor, teknik direktörün oyuncularına her talimat verişinde olacak değişiklikleri öngörmeye çalışıyorlar.

Maç sırasında dikkatimi iki nokta çekiyor. Pozisyonları çok kısa sürede algılarken çok da iyi süzüyorlar. Başta hatalı fauller olmak üzere, hakemin neredeyse tüm yanlış kararlarını o anda görüyorlar. Ofsaytlar ise daha bayrak kalkmadan süzgeçten doğru şekilde geçiyor.

Ancak daha da ilginci izlediğimiz karşılaşmada 2 penaltı atışında topun gideceği köşeyi doğru tahmin etmeleri oluyor. Cemal Belgin, daha sonra bunun mantıksal açıklamasını yapıyor. Ben de televizyonda seyrettiğim bir maçta verilen bir penaltı sonrası bunu deniyorum ve doğruluğunu görüyorum. Gerçekten çok ilginç.

Ve ilk yarı sona eriyor. Devre arasında gerekli rapor girişleri ve telefon konuşmaları yapıldıktan sonra bir süre sohbet imkanı buluyoruz. Oyuncular üzerinden karşılaştırma yaptıktan sonra yaptıkları etiketlemeler ve aldıkları kısa notlar hakkında bilgi veriyorlar. İkinci yarı için bazı oyuncular öneriliyor.

Etrafımızdaki scoutların çoğunun maçı nispeten daha rahat seyredip ve az not aldığını söylediğimde Cemal Belgin gülerek “Herkesin mezhebi kendine” diyor. Yani önemli olan nasıl izlendiği değil elde edilecek sonuç.

İkinci yarı da aynı düzen sürüyor. Ama bu defa daha yoğun not alarak devam ediyorlar. Bunun sebebi ise yapılan oyuncu değişikliklerinin ardından buna bağlı olarak ortaya çıkan taktik değişiklikler.

Ve maç bitiyor. Ayaküstü sohbet edilerek hemen çıkış kapılarına yöneliyoruz. Araçlara binip otele gidiyoruz. Yolda kulübün görevlileri ile kısa bir değerlendirme yapılıyor. Otele vardığımızda diğer şehirlerdeki scoutlar ile kısa bir tele konferans toplantısı sonrası gün bitiyor ve sıra merak ettiğim soruların cevaplanacağı Cemal Belgin ile yapacağımız röportaja geliyor.

Birlikte maç seyrettiğimiz 3 günde de aşağı yukarı aynı rutin devam ediyor. Maç olmayan günlerde ise daha uzun ve rahat olarak konuşma imkanı bulup geniş röportajımızı sonlandırıyoruz.

*****

Hüseyin Özkök: Scout’un herkesin anlayabileceği tanımı nedir?

Cemal Belgin: Maalesef Türkçe’de tam karşılığı olmayan yabancı futbol terimlerinin arasında. Verdiğimiz öneme bakarsanız normal karşılamak lazım.

Doğrudan tercüme edildiğinde öncü en yakın kelime. Transfere veya rakibe karşı taktiğe nihayetinde başkaları karar verdiği için scout bir nevi önden gidip yolu açan kişi.

Avda hedefin rastgele seçildiği düşünülürse, Scout’a yetenek avcısı demek doğru mudur?

“Talent scout” (yetenek scout’u) için konuşuyorsak doğru ama scouting’in geneli için dar kalır. Bilmiyorsan soruya soru ile cevap ver derler. Opposition scout (rakip izleme) ne olacak? Rakip avlayan mı? Antrenör izleyenlere ne ad takacağız? Hoca bulan mı? Gördüğünüz gibi bizim futbol terminolojisine oturmuyor.

Senin bu mesleğe başlama hikâyen nasıl gelişti?

Rastlantı oldu. Bir arkadaşım vasıtası ile GLOBAL SPORTS ile tanıştım. Türkiye pazarına açılmak istiyorlardı. İş modelleri son derece cazip geldi, başladık. Ama çalışma şeklimiz Türkiye’ye uygun değildi, hala da değil, o yüzden bir süre sonra tamamen Avrupa’ya odaklandık.

Niye Oyuncu Temsilcisi oldun?

Scouting’in resmi bir belgesi yok. Sektörel unvan için ya antrenör olacaksınız ya da oyuncu temsilcisi. Adı oyuncu temsilcisi ama FIFA statülerinde göre oyuncu veya kulüp temsil edebiliyor. Yaptığımız işe uygun olduğundan oyuncu temsilcisi lisansını aldım.

Scoutluk mesleğine genelde nasıl başlanmakta?

En başta yeteneğiniz olacak. Bakanlardan değil görenlerden olmanız lazım. Herkes kendisinde var zannediyor ama maalesef kazın ayağı öyle değil. GLOBAL ile ilk tanışğımızda bana “Ham yeteneğin var ama futbolu bilmiyorsun” dediklerinde afallamıştım. Ama sonradan adamların haklı olduğunu anladım.

Sonra bu işi gerçekten sevip cefasına katlanmaya hazır olacaksınız. Öyle televizyondan “laylaylom” maç izlemeye benzemez. Herkes işi business uçuşlar, lüks oteller, limuzinler, localar zannediyor. 2 saat seyrettiğin maçın önü arkası 10-20 saat hazırlık var. Hafta sonu zaten yok, yazın açık sezonlar, turnuvalar. Lokal scout olacaksan biraz daha rahatsın ama o zaman da kısıtlı kalırsın.

Scoutlar için herhangi bir okul var mı? Yoksa bu mesleğe atılmak isteyenler tecrübeli scoutların yanında mı yetişiyor?

Her kulüp, her şirket birer okul zaten. Ne kadar öğrenebildiğin senin kapasitene bağlı. Vermeyince mabut neylesin Mamut.

Bu işin 3 temel eğitim girdisi var.

1) Okuma

2) Görsel eğitim

3) Canlı çalışma.

Bana ilk aşamada okumam gereken kitapları verdiler. Ardından raporlar ve analizler geldi. Sadece maç raporu değil, network dahilinde karşılıklı katkılar ile oluşan raporlar. Bazıları 100 sayfayı geçiyor. Ve hala haftada ortalama 1.000 sayfa okuyorum.

Ardından 8 haftalık bir görsel eğitim ve eşzamanlı olarak firma bünyesindeki scoutlar ile beraber saha çalışması yaptım. Ondan sonra da bir yerde kendi öğretmeniniz oluyorsunuz.

Ama ben gene şanslıydım çünkü GLOBAL sayesinde 7 sene piyasadaki en iyilerin yanında yetişme imkanım oldu. Çoğu her scout’un bu imkanı olmuyor.

Dünyadaki Scout’ların büyük çoğunluğu futbolculuktan gelmiyor. Sebebi nedir?

Futbolculuktan gelen scoutlar da var. Özellikle bazı büyük kulüpler hem kendi stillerini hem de kulübün iç yapısını bildikleri için eski futbolcularını tercih ediyorlar. Bazı süreçleri atlayabiliyorlar. Tercih meselesi.

Futbolcudan scout olur da her futbol oynayan direkt scout olacak diye bir kaide yok. Büyük futbolcu büyük antrenör korelasyonuna benzer. Don Arrigo SACCHI’nin dediği gibi jokey olmak için öncesinde at olmak gerekmiyor. Manchester United’ın yeni baş scout’u eskiden turizmciydi. İyidir, kötüdür ayrı ama faal futboldan gelmesi gerekmiyor.

Futbolu bırakan eski oyuncular bu mesleğe neden çok fazla rağbet etmemekte?

Işığa alışş geri planda çalışmak istemiyor. Fırsat maliyeti de büyük etken. Antrenörlük yapıp nispeten daha rahat ortamda kıyas götürmez paralar kazanmak daha cazip gelebiliyor. Cevabı aslında problemin kendisi. Önemsemiyor oysa %90 kendisini keşfeden de bir scout.

EMIN ile ilgili “Reengineering Scouting” diye bir makale okumuştum. Biraz bahseder misin?

Bizim iş modelinin temelinde esneklik ve nokta atışı yatar. Her müşterinin şartları ve hedefleri ayrıdır. Yaptığınız anlaşmaların süre ve münhasırlığı da hakeza. O nedenle her proje için ayrı bir plan oluşturmak gerekiyor.

Müşterinin kurumsal yapısı, mali imkanları, bizden talepleri, hedefleri, bulunduğu ülke ve en önemlisi kapsamak istediği coğrafya. Sadece ülke yetmez, her ülkedeki lig basamakları bile ayrı uygulama gerektirir.

Bahsettiğin esneklik ve nokta atışını nasıl sağlıyorsunuz?

Kulüplere hizmet seçiminde modüler çalışma imkanı sunarak. Lego gibi düşün. İstediği hizmet en alttadır, genelde de oyuncu izleme. Her ülke ve her lig bir modül. Projenin süresi, izleme yapılacak mevki sayısı, buralardaki alternatif oyuncu adedi, oyuncu başı maç sayısı hep belirleyicidir.

A takım, rakip, akademi, antrenör izlemeler ayrı değerlendirilir. Kulüp içi ortak çalışma, insan kaynakları, yeniden yapılanma gibi aklınıza gelecek tüm operasyonel hizmetler modüller oluşturur. Bu sayede müşteriye en uygun modeli oluştururuz, özellikle de mali açıdan yıkım olmaması için.

Genelde düşük kapsamlı başlanıyor ama müşteriden mutlaka ek talep gelir. Uzun soluklu işlerde sonuna doğru bir bakıyorsunuz ekip halinde Futbol Direktörü’nün (Cemal Belgin bu pozisyonu DoF, Director of Football olarak tanımlıyor) görevlerini üstlenmişsiniz.

Kulüple ilk temas ve anlaşmayı nasıl gerçekleştiriyorsunuz?

Bizim satışımız var ama pazarlamamız yok. Başından beri böyle tercih ettik çünkü mümkün olduğunca bir proje sürecinde tek müşteri ile çalışmayı hedefliyoruz.

Müşteri ile ilk görüşmeden önce kulüp ve özellikle mevcut takımları üzerinde çalışırız. Ardından toplantı gerçekleşir. Beraber çalışabileceğimize inanırsak hemen mali analize geçilir. Bütçeler, kendi futbol bütçeleri ve projenin bütçesi, belirlenir. Teklif-kabul kısa sürer, el sıkışırsak hemen başlarız.

Bu noktadan sonra işin sonuna kadar geçen süreç nasıl işliyor?

En çok gelen talep olan oyuncu izleme üzerine gidersek, önce müşterinin bulunduğu şehirde geçici ofis kurarız. Diğer scoutlar’ın ülke ve bölge dağılımları zaten bellidir.

İzlemeler yapılır, bilgiler EMIN database içine ve ek olarak varsa müşterininkine girilir. Önceden belirlenen aralıklarda kulübün kendi scoutlar’ı da izleme yapar. Bu kesin şartımız zaten.

Karar aşamasında alternatiflerin temsilci veya kulüpleri ile temas kurup mali porteyi belirledikten sonra sıralamalar kesinleşir. Burada top artık müşteridedir. Biz pazarlıklar ve sözleşmeler için de desteğe devam ederiz, ta ki imzalar atılana kadar.

Nasıl bir yöntem izlediğinizden bahsedelim istersen

İşin en zor yanı elinizdeki imkanları verimli kullanıp, müşteri ile uyumlu hale getirebilmek. Ana unsur müşterinin imkan, ihtiyaç ve parametreleridir. Elden geldiğince uyum sağlamaya çalışıyoruz ama bazen tıkanmalar oluyor.

Oyuncu izlemede tercih ettiğimiz yaş tavanı kaleciler hariç 25, taban ise 18. Coğrafi olarak Kıta Avrupası, özellikle de Kuzey tarafı ile eski Doğu Bloku’nda faal olmayı tercih ediyoruz. Afrika, Fransa’nın bir bölümü hariç Akdeniz aksı, Amerika Kıtası ülkeleri ise kapsama alanımız dışında kalıyor. Müşteriden ısrarlı talep gelirse bazı yerleri dahil edebiliriz ama bugüne kadar özellikle yapmadık. Müşteriye astarı yüzünden pahalı geliyor.

Yaş sınırlarını neye göre belirlediniz?

Mantığı gayet basit. Oyuncuyu maliyet değil kar merkezi olarak görmeniz lazım. 5 yıllık sözleşme ile 25 yaşında oyuncu alırsanız, en geç 3. senede bir karar verirsiniz. Sözleşmede uzatma yaparsanız problem yok ama bir sebepten anlaşamaz veya elden çıkarmak isterseniz hala değeri vardır. Keskin bir DoF bu süreci karlılıkla idare eder, biz de kendilerine para kazandırmış oluruz.

Alt sınıra gelince, oyuncu 14’üne kadar gerekli motor yeteneklerini almalıdır. 18’ine kadar tecrübe ve kuvvet kazanır. En geç 25’te ise öğrendiği kadar olmuştur. Bu nedenle 17-19 arası geleceği kestirmek için uygun bir aralıktır bizim için.

Akademi için senaryo ayrı doğal olarak. Bu arada eğer malın iyisini görürsem daha aşağıya mutlaka inerim. Bağnazlığın alemi yok.

Coğrafi seçimlerinizin sebepleri neler?

Tamamen verimlilik ile alakalı. Bazı ülkelerin futbol dili, kültürü ve iş ahlakı diğerlerinden baskın. Sıcak iklimlerin oyuncularından bugüne kadar yeterli oranda isabet kaydedemedik. Bizden kaynaklanan bir durum değil, bakın piyasaya fotoğrafı görürsünüz. Belirlediğim bölgelerde yeterinden fazla iyi oyuncu var. Ne diye ütopya peşinde koşayım.

Proje için iç yapılanmanız nasıl oluyor?

Bahsettiğim 4 scout’tan en az birisi proje sorumlusu olarak görev alır. O’nun dışındaki çemberde proje süresince anlaştığımız scoutlar olur. En dışta ise per diem yani günlük olarak angaje ettiğimiz, genelde lokal olan, scoutlar bulunur.

Yapılanmada optimum verimliliği nasıl sağlıyorsunuz?

İşe göre adam seçerek. Bizde sabit scout sayısı 4. Bunun sebebi işte bu operasyonel esneklik. Klasik scouting’in eksik kaldığı yer burası. Eğer 10-12 scoutu bünyenizde tutarsanız maliyeti kurtarmak için her işe aynı adamlar gider. O zaman da yaptığınız iş güdük kalır.

Oysa biz network üzerinden çalışıyoruz. EMIN’in sabit ekibinde en az tecrübesi olan, ki bu kişi de benim, 8 yıldır bu işin içinde. Bu kadar süre içinde çalıştığımız scout sayısı 500’ü geçmiştir.

Aralarında iyi olanları yetenek, bilgi ve uzmanlık olarak 3 basamağa ayırdık. Her yeni proje için değişken ekip oluşturuyoruz. Bu sayede verim ve isabet oranı yüksek oluyor.

Scout seçiminizi nasıl yapıyorsunuz?

Taşa yazılı bir kuralım yok ama futbol oynamamış scoutlar ile çalışmayı tercih ediyorum. Eski futbolcu kafasında kendi bilgisi ile geliyor. Eğer futbol düşüncesi doğru değilse bu sefer verim alamıyorsunuz. Eğitimi 20 sene önce almış, eğiten de ondan bir 20 sene önce yetişmiş. Kendisini geliştirmemişse 40 yıllık bagaj demektir. Bize ağır.

Bununla birlikte; bünyemizde Dünya Kupası finali oynamış bir scout var. Biz daha sahada kim ne yapıyor diye bakarken O oyuncu seçiyor. Daha yanıldığını da görmedim. Gel de çık işin içinden.

Seçimlerinizde hangi özellikler öne çıkıyor?

Kaç yıldır scout olduğu, hangi kulüplerle çalışğı, futbol oynayıp oynamadığı önemli değil. Raporlama ve metodolojiyi de 1 ayda gösteririm, 6 ay içinde işini yapar hale gelir.

Bakmanın haricinde görmesi, üstelik benim göremediğimi görmesi ayrı bir perspektifinin olması lazım. Benimle aynı fikirde olmasını da beklemiyorum, üstelik istemiyorum. Çeşitlilik iyidir. İşinizi sağlama alırsınız. Bu kadar zamandır daha aynı ilk 11 üzerinde anlaşabildiğimiz olmadı.

Ama en önemlisi sahip olduğu bilgi. Sadece mesleki değil, ulaşabildiği bilginin miktarı ve kalitesi en büyük etken. Scout bilgi ile yaşar. Nereden alırsa alsın, ister antrenörden ister gazeteciden, yeter ki doğru ve eksiksiz bilgi ile gelsin. Yoksa sen Ahmet’i beğenmişsin, ben Mehmet’i. Aramızda çok fark olmaz.

Çalışma ve sadakatten bahsetmiyorum bile çünkü bunlar meziyet değil zaruret.

Mesleki bilgisinde neler önemli?

En başta taktiksel bilgisi. Ne izlersen izle, oyuncu, antrenör, rakip, sonunda hepsi taktiğe dayanır. Nedir taktik? Diziliş + oyun stili. Şimdi abartıyorum diyecekler ama scout’un taktiksel bilgisinin en az bir antrenör kadar olması lazım ki her türlü izlemenin hakkını verebilsin.

Sahada ne zaman nereye bakacağını bilmesi lazım. Hala korner atılırken köşeye, kale vuruşunda kaleciye bakan scout var. Atamadık gitti bazılarının kafasından.

Veya maç başlıyor harala gürele not alıyor. Yahu bir dur. Önce taktiği çöz. Çözmeden oyuncunun taktiksel algılamasını, saha içi disiplinini nasıl değerlendireceksin. Bu yüzden ham yeteneği olanları olabildiğince erken yakalamaya gayret ediyoruz. Bana bakan adam değil gören adam lazım.

Gören ile bakanın farkı nasıl oluyor?

En basitinden eğer yazdığı raporun aynısını ben televizyondan izleyerek yazabiliyorsam scout değil spiker demektir. Benim gördüğümü bana anlatmasına ne ihtiyacım var?

Ne göreceğini ve nasıl göreceğini bilmesi gerek. Oynanan oyunun geometrisini görebiliyor mu? Her iki takımın taktik ve kontralarını fark edebiliyor mu? İtalya’da bir maçta karşılıklı 3’er kontra gördüğümüz oldu. Bu dediklerimden bihaber ise boşa gitmiş demektir.

Futbolcuda peripheral (çevre kontrolü) kadar önemliyse, scout içinde o derece önemlidir. Bunun kısa eğitimi ama uzun idmanı var. Çoğu da günlük hayatta yapabilecekleri şeyler. Başlangıçta haftada 1 veya 2 maç sadece peripheral için seyretmeleri lazım. Seviyesi önemli değil, canlı olsun yeter.

Oyuncuyu sadece primary (öncelikli) pozisyonunda değil başka pozisyonlarda da canlandırabilmesi lazım ki tek oyuncunun kimliğinde müşteriye çoğul imkan sunabilelim. Uzatmayayım çünkü içine girersek çıkamayız.

Performans kriterleri nelerdir?

Herkes scouting’i sadece gidip oyuncu keşfetme zannediyor. Oysa, bu işin %99’u kimi almayacağınıza karar vermektir. Keşif kotanızı da kalan %1 ile rahat rahat doldurursunuz.

Bir scout’a “Bana senede 10 oyuncu getireceksin” diyemem. Zaten 100 oyuncunun 80’ini başkaları da takip ediyor. Kota verip hurdacılık yapamam.

Bizim aradığımız herkesin bakmadığı oyuncuyu bulmak. İster izlediğin lig ve ülke ile ister yetenek ve çalışman ile. Ama sonuçta getirdiğin keşif miktarı ve kalitesi zaten senin kariyerinin başarısını belirler.

Scoutlar’ın yelpazesine giren işler nelerdir?

Oyuncunun ilk keşfinden transfer aşamasının sonuna kadar gerekli olan tüm çalışmalar.

Maç izleme ve sahada gördükleriniz bütünün sadece %10’unu oluşturur. Scout bana her türlü bilgiyi eksiksiz ulaştırmakla yükümlü. Özel hayatı, aile yapısı, oyunundaki gelişim ve en önemlisi karakteri ve mantalitesi. Bunların tümü olmadan rapor nihai halini alamaz. Kör atış yapamayız.

Eğer oyuncu için son aşamaya gelmişsek ilgilenen başka kulüpler, o kulüplerin alternatif hedefleri, alternatifler ile ilgilenen başka başka kulüpler.

Transfer aşamasında kontrat kontrolü. O da bizim işimiz. Bizim ekip ile her avukat bir olmaz, olamaz. Gerçekten uzman olan avukatlara lafım yok ama bedavadan burnuma hukuk diploması sallamayacak. Ben her sene yeniden sınava girecekmişçesine FIFA, CAS ve 4 federasyondan 300’ün üzerinde yeni uyuşmazlık çözüm dosyası inceliyorum.

Karışık geliyor değil mi? Ama bu bilgiler ile donanmadan pazarlık masasına nasıl oturacaksınız? Gittim, gördüm, beğendim top sizde olmaz.

Scout kaç oyuncu birden izler?

Scout`a göre değişir. Kulüp scoutları için ortalama 150, bağımsızlarda çok daha düşük. Bizde uzun liste 120, kısa liste 60 civarındadır. Her scout için asgari yıllık maç izleme eşiği 200 olduğu için problem olmaz. Ek olarak kendi bünyemizde pasif monitor ettiğimiz oyuncular var.

İzlemenin kıstasları nelerdir?

Mevki fark etmeksizin 3 temel kriter var.

1) Pozisyon bilinci

2) Taktiksel algılama

3) Karar kalitesi.

Sonrasında mevkiye özel kriterler devreye girer, en son müşterinin parametreleri, mali imkan, hedef ve takım yapısına göre şekillendiririz.

İsabet oranı ne düzeyde?

%100 tutturdum diyen scout yalan söylüyordur. Her scout’un isabet ve ıska olarak 2 listesi olur. Çünkü sizin kontrol edemeyeceğiniz harici faktörler var. Ama mühim olan isabet listesinin diğerinden uzun olması. %80 - %20 oranını yakalayabiliyorsanız işinizi iyi yapıyorsunuz demektir.

Bir scout oyuncu hakkında nihai raporunu verene kadar kaç maç izler?

Çok değişken var. Dahili olarak oyuncunun kendisi, oynadığı lig, scout’a olan uzaklığı. harici olarak ise müşteri ile yapılan anlaşmanın çerçevesi belirleyici. Bizim kabul ettiğimiz alt sınır bir sezona yayılmış 6 maç.

Raporlama içeriği ve süreci nasıl şekilleniyor?

Temel içerik pek değişmez. Detaylar izleme çeşidi ve müşteriye göre değişir. Scout taslak raporunu en kısa zamanda database’e girer. Sonradan süre notlarına bakarak tekrar kayıttan izleyip son halini verir.

Oyuncu ile rakip izleme ayrıdır. Turnuvalar da farklıdır. Oyuncu izlemelerde hafta sonunun ardından Pazartesi telekonferans ile değerlendirme yaparız. Salı günü nihai raporlar bitmiş olur.

Rakip izlemede istenmişse görsel içerik katılır ama düzgün kulüplerin kendi ekipleri var. Süre notlarını iletmekle yetiniyoruz çoğu zaman.

Turnuvalarda tamamen oyuncu ağırlıklı olduğu için müşterinin personeli ile gün sonu mutlaka değerlendirme yaparız. Hem listede olan, hem de listeye yeni girmesi gereken oyuncular için.

Turnuva performansı ile oyuncu almama gibi bir prensibim var ama Yaş altı turnuvalarında bazı istisnalar yapmak gerekebiliyor. Hızlı hareket esnekliğiniz olacak. Bu turnuvada (U-20 DK) ağırdan aldıkları için oyuncuyu nasıl kaçırdıklarını sen de gördün.

Aynı oyuncu için değişik görüş bildiren scoutlar olduğu durumlarda uygulama ne olmaktadır?

Çapraz raporlama yaptığımız için normaldir. Her scout’un kendi kriterleri var ama temel kriterlerde bir fark olmaması lazım. Genelde problem müşteri parametrelerine uyum da çıkar. Scout sadece kendi gözüyle bakamaz, mutlaka müşterinin parametrelerine uyması gerekir.

Bu durumda inisiyatifle ek izleme yaparız. Daha üst düzey scout devreye girer ama nihayetinde çözümlenir.

Az önce pasif monitör dedin. Bunun anlamı nedir?

Bir oyuncu için rapor verdiniz, olumlu veya olumsuz, ve oyuncunun durumunda raporunuzun tersine bir gelişme oldu. Bunu takip etmeniz ve çelişkinin sebebini bulmanız lazım. Bizden mi kaynaklanıyor, yoksa öngöremediğimiz bir gelişme mi oldu? Hata bizden kaynaklanıyor ise tekrarını muhakkak engellemek lazım.

Biraz daha açabilir miyiz?

Olumsuz rapor verdiğiniz oyuncu büyük bir transfer yaptı. Hemen monitöre girer. Önce transferin arka planına bakarız. Sonra takip başlar.

Tersi için de geçerli. Olumlu rapor verdik, oyuncu kötü çıktı. Sebeplerine bakarız. Kulüpten mi yoksa kendisinden mi kaynaklanıyor? Neyi atladık? Gene monitöre alınır. Kaçak neredeyse mutlaka ortaya çıkar. Hata her zaman olur ama tekrarını kabul etmiyoruz.

Ne kadar süreyle monitörde kalıyor?

Listeden düşene kadar. Ya bizim haklı olduğumuz ortaya çıkar veya hatamızı buluruz. Her iki durumda da kazancımız var. Bu metodu çok fazla firma veya scout yapmıyor. Biraz yük getiriyor ama biz büyük faydasını gördük.

Ne tür araçlardan faydalanıyorsunuz?

Katalogda olan her türlü aracı deneriz, işimize yarar ise kullanırız. Bazen de modifikasyon yapıyoruz.

Kendi rapor formatımız var, scout hemen online olarak raporunu database içine aktarıyor. Ipad resmen hayatımızı kurtardı ama doğru düzgün scouting uygulaması yok. Kendimize özel yazdırıyoruz ama biraz uzun sürecek, zira geri dönüş için az vakit ayırabiliyoruz.

Görsel kayıt hizmeti sunan firmalar da var. En azından oyuncuyu almamaya karar verirken işimize yarıyor ama onların da kapsadığı ligler bize pek uymuyor. Aşağı ligleri vermiyorlar, özellikle 3. basamaktakileri. Bundesliga 1’den, La Liga’dan bana ne? Herkes izliyor zaten.

Scouting'de televizyondan maç izleyerek rapor tutulabilir mi?

Tutulur. Raporu gönderdiğin adam da sana tutulur. Var öyleleri. Oturuyor evinde, bütün hafta sonu maç seyrediyor sonra ortalara fırlıyor şu kadar maç seyrediyorum diye. Raporları gönderiyor kopyala-yapıştır yapmış, sağında solunda ufak tefek değişikler var.

Peki, diyelim televizyondan izlemek zorunda kaldınız. Televizyon en fazla hangi konularda fikir verebilir?

Ekrandan oyuncu bulmak için izleyebilirsin. Ya da bir oyuncuyu almamaya karar verirsin ama transfer için karar cansız (canlı izlemeden) olmaz.

Bir maçta oyuncunun topla ortalama oynadığı süre 2 dakika. Xavi 3 dakika oynar, Ronaldo 4. Orada biter.

Kadraja girdiği süre ile birlikte taş çatlasın 15 dakika görüntüde kalır. Geri kalan 75 dakikada ne yaptığına bakmadan buradan adam almaya kalkarsan da isabet ihtimalin %16. Sonuçlar da bunu doğruluyor.

Futbol değişkenler üzerine kuruludur. Her aksiyon farklı oluşur ve gelişir. Canlı izlemezsen değerlendireceğin oyuncunun pozisyon alışını, oyuna girişini, arkadaşlarını oyunun içine getirmesini nasıl gözlemleyebilirsin?

İstatistik ve analizin işinize katkısı ne düzeyde?

Olmazsa olmaz. Ancak, burada bir sıkıntı var. Hangi istatistiği nerede kullanacağınızı iyi bilmeniz lazım, aksi takdirde vitrin süsü olur. Takım ile oyuncu istatistiği bir olmaz. Bazı rakamlara bakarak daha seyretmeden bir takımın problem alanlarını görebilirsiniz.

Mevki bazında da hangisini alacağınız son derece önemli. Hala oyuncunun koştuğu mesafeye takılanlar var. Bana ne, ne kadar koştuğundan. Haraya at mı bakıyoruz? Beni doğru koşup koşmadığı ilgilendirir.

Defansif orta saha diyorsun nerede duracağını bilmediği için topun peşinde soytarı oluyor. Oysa, 1 metre yana kayarak kapsama alanını neredeyse iki katına çıkaranlar var.

Bek kanattan bilmem ne kadar bindirme yapmış. Kardeşim yaptığı ortaların isabet oranı %3.5. Hayatını rakip alanda geçirse ne olur?

Stoper öngörü ve algılaması zayıf olduğundan yerlerde geziyor, cesur yürek oluyor. Biraz pozisyon bilgisi olsaydı da kedi olsaydı, takımına faydası artardı. (Cemal Belgin burada da Türkiye’deki yerli ve yabancı oyunculardan bazı isimleri örnek olarak veriyor)

O zaman Moneyball filmindeki yaklaşım doğru mu oluyor?

Tam tersine. Takıldılar filme dillerine pelesenk oldu ama asıl terim sabermetrics. Futbol, beyzbol veya basketbola benzemez. Açık oyundur.

Ortalama bir oyunda 200’e yakın değişken ile 2.500 civarında aksiyon var. Sezon boyunca yarım milyon data noktası demektir. O nedenle sınırı iyi belirlemeniz lazım. Amaca en uygun bilgiyi sondajlamak şart. Yoksa Comolli gibi Manchester United’ın verilerini kullanıp Liverpool’a transfer yapar işi de batırırsınız.

İstatistik sadece fikir verir, esas olan her zaman gözünüzdür. Sahada oynayacak oyuncuyu kağıttan seçerseniz geçmiş olsun, ki kulüplerin %90’ı bunu yapıyor.

İstatistik sağlayan çok iyi 3 firma var ama gene de oyunun doğası nedeniyle hala kısıtlı kalıyor. ABD’de küçük bir firma buldu bizi. Çok değişik bir yaklaşımları olduğundan işbirliği yapıyoruz. Özellikle pozisyonda oyuncu kararının analizine yönelik derinlik üzerine. Eğer becerebilirsek şarkıdaki gibi “bizi kimse tutamaz”.

Çok yetenekli bir oyuncunun alınmamasına karar verilen ilginç detaylar neler olabiliyor?

Detaya girersek içinden çıkamayız. Potansiyel ile performansı ayırmak lazım. Oyuncunun tüm yetenekleri vardır ama karar yetisi ile pozisyon bilgisi düşükse benim işime yaramaz. İsterse Messi’nin teyzesinin oğlu olsun.

Oyunu görüyor ama okuyamıyorsa istediğiniz kadar uğraşın olmayacak demektir. Oyunu okumayı ara pas atmak zannedenlere de uyarı olsun.

İyi oyuncu ile iyi oynayan oyuncuyu da ayırmak gerekir. Kuvvet, hırs, teknik, atletik yapı bir oyuncunun hedefe gitmesini, yani yeteneklerini takımın hizmetine sunmasını sağlayan faktörler. Ama sonucun araçlarıdır kendisi değil.

Hakeza kendisine oynayan oyuncu ile de işimiz olmaz. Kendine oynayan rakibe, takımına oynayan kendine oynar.

Yerde geçirdiği zaman ayakta geçirdiğinden fazla olan, her fırsatta kurnazlık yapıp avantaj elde etmeye çalışan topçuyu da katiyen listeye almam. Genç oyuncular farkında değil ama bu tarz oyuncular zannettiklerinden daha rahat fark ediliyor.

Son olarak bir şey ekleyeyim. Benim için en büyük gösterge sahadaki takım arkadaşlarının oyuncu ile olan ilişkisi. Bunu da daha fazla açamam, meslek sırrı. Ne demek istediğimi bilen varsa hemen CV gönderebilir.

Kulüplerin bünyesinde yer alan scout ile serbest çalışan scout arasındaki farklar nelerdir?

Kulüp scout’u daha dar bir çerçevede çalışır zira çalıştığı kulübün tarz ve imkanları ile biraz kısıtlıdır. Oysa bağımsız scout için her kulüp potansiyel müşteridir. O nedenle daha iyi ve keskin buluyorum.

Bir de kulüplerde “hamili kart yakınımdır” biraz fazla işliyor. Ya eski futbolcu ya da birisinin bir şeyi. Bizim gözümüzde büyüttüğümüz bazı kulüplerde öyle scoutlar var ki, defterimi tutturmam. Bazen de bir scout’la karşılaşıyorsunuz safi göz. Bir gün mail geliyor, kulüpten ayrılmış. Neden? Başkanla oyuncu konusunda ters düşş. Yapmayın, etmeyin, dinleyen yok. Allah razı olsun deyip listeye alıyoruz.

Menajer gözüyle bakmakla scout gözüyle bakmanın farkları?

Temsilcinin fazla seçme lüksü olmaz. Ne kadar ince elerse elesin sonuçta azami işlem yapmak zorundadır. Bunda da bir yanlışlık yok işin gereği bu. Bu bağlamda oyuncunun kariyeri üzerinde yapacakları planlama da sınırlı oluyor, nereden en iyi imkanı sağlarsa oraya verir.

Scout ise daha maçı seyrederken bile müşterinin takımında nereye, daha mühimi nerelere oturtacağını düşünür. Oyuncuyu transfer ettirme gibi bir zorunluluğu da yok. O nedenle daha az sapma ile çalışır.

Scoutlar’da gördüğünüz yanlış ve eksikler neler?

Tarz ve stil olarak 4P ile sınıflandırıyorum ve ama hala Türkçe’de tam karşılığını bulamadım. 4G olarak çeviriyorum ben bile memnun kalmadım ama çare yok. Neyse, bilgiyi verdik açıklaması yok. (Daha sonra uzun uzadıya anlatıyor ama hakikaten tam karşılığı olmadığı için yazmadık)

Bunlar neyi nereye kadar görebildikleri ile alakalı. En büyük yanlış ise plansız ve sadece günlük olarak gördüğünü değerlendirmek. Tezat gibi gelecek ama değil. Bir maçta 35/36 yanlış pas atan oyuncuyu bazen olumlu değerlendirirsiniz, hat-trick yapanı listeye almazsınız.

İzleme öncesi hazırlıklarını iyi yapmıyorlar sonra oyuncu primer pozisyon dışında oynayınca afallıyorlar. Bakacağı oyuncu oynamıyor, yaramaz o zaman diye peşin hükümlü. Oysa, kulübü belki yerine oynayan oyuncuyu satacağı için istatistiklerini parlatmaya çalışıyor.

Taktik analizi öğrenmiyorlar, o zamanda bütün değerlendirme zıvanadan çıkıyor.

Planlı çalışmıyorlar. Hafta sonu Chelsea-Arsenal maçından sana ne? Neyi , kimi göreceksin? Taktiksel gelişim için izliyorsan git gece kayıttan bak. Sonra da maç izledim diye çentik atıyor.

En önemlisi okumuyorlar. Zul geliyor.

Türkiye’de bu mesleğe hevesli olan kimse yok mu?

Meraklısı çok da yapmaları gerekenleri anlatınca geri dönen yok. Ben scout olmak istiyorum diyen kimseyi geri çevirmedim. Hepsinin yüzü burada. Mutlaka yardım ettim ama daha bir kişi geri dönmedi. Oysa, en çok aradığımız yeteneği olup, tecrübesi olmayanlar.

Yeterli eğitimi alma imkanları olmadığından olabilir mi?

Bak Hamdi Serpil Tüzün Üstat Rizespor’un altyapısının başına geçti. Birleşsinler, gidip Rize’de bedava yanında çalışsınlar. Kesin konuşmayayım ama geri çevirmez. Yanında dursalar daha üst düzey hale gelirler.

Şimdi aklıma geldi. Genç bir arkadaş aradı yıllar önce ters kademeyi sordu. Ben bilmiyorum. Bakıyorum bulamıyorum, ustalarıma soruyorum duymamışlar.

Bek olması gereken yere geç kalıp son anda topa girmiş. Bak gencecik çocuklar eksi yazacakları pozisyonu artı değerlendiriyor. İlber Ortaylı Hoca’nın dediği gibi niye atıyorsun?

Türkiye’de hiç yetişmiş scout yok mu?

Olmaz olur mu? Yer gök scout. Ronaldo ile Messi’yi 12 yaşlarında keşfedenlerin büyük çoğunluğu Türkiye’de zaten.

Sadece Türkiye’de değil, her yerde kursa gidip belge alıp scout diye karşınıza çıkıyorlar.

Bu kurslar gereksiz mi?

Niye gereksiz olsun, öğrenmek gibisi var mı? Ama el insaf. 9 yıldır bu işi yapıyorum. Canlı 2.000, cansız (televizyondan) gene bir o kadar maç izlemişliğim vardır. Hala turnuvalarda 30 yılını bu işe vermiş duayenlerden ne öğrenirim diye çanta taşıyorum.

8 haftalık online kurs sonrası scout oldum diye nasıl ortaya çıkarsın?

Ama Türkiye’de dünyaya scouting’i öğrettiğini iddia edenler var.

Kimmiş o cevher? (İsmini veriyorum, hemen internetten bakıyor) Kendisi burada değil, arkasından konuşmayalım. Ama bizi boş verin de Hamdi Serpil Tüzün üstada çok ayıp olmuş.

Global scouting çerçevesinde bir Türk’ten bahsedeceksek sadece üstadı konuşabiliriz. Bana yurtdışında sordukları tek Türk kendisidir. 20 küsur yıl önce bir UEFA toplantısında karar kalitesi için söylediği tek cümle bugün scouting’in temel taşı olmuş. Keşke bu işe 20 yıl erken başlayıp yanında çırak olabilseydim.

Fakat sen de scouting eğitimi veriyorsun

Ben hayatımda o kelimeyi kullanmadım. Yanında yetiştiğim ve hala da yetişmekte olduğum bu kadar usta varken ben hangi cüretle scout yetiştiriyorum diyebilirim?

Zaten bizim yaptığımız farklıdır. Sadece yönlendirme yapıp, bilgi ve tecrübelerimizi aktarıyoruz. Sonrası Onlar’a kalmış.

Türk Futbolu’nun scouting’e bakış açısını nasıl görüyorsun?

Bir gözlerini kapatıp bir gözlerini kısarak. Oyuncu iyi değilse oyun da kötüdür, kaçış yok. En önemli unsur, yani oyuncu bulmak, hep geçiştiriliyor. Tutturmuşlar bir izleme komitesi, eski topçular, yöneticiler adam bakıyor.

Scouting departmanı kurmuş bir takım, bakıyorsun maliyetleri artmış, gelenler 30’a yakın, aralarında bu kim ola acaba dediğin isim yok, hep tanınmış isimler. Scouting mi şimdi bu?

Efenim kulüpler scout kullansın. Olur kullansın da scout nasıl çalışır haberleri yok. Ayda alacağı 1,500-2,000€ ile her hafta 4 maç, aile yok, şartlar berbat. İyi adam kalır mı elinizde?

Bulduğu oyuncunun performansı, değeri ve transferi ile kazanacak. Eğer independent (bağımsız) scout ise one-off (bir kerelik) bir fee (bedel) alır. Münhasır çalışıyorsa veya kulübün adamı ise oyuncunun kaldığı süre, aldığı dakika ve satışından, belirlenecek dağıtım anahtarı ile nemalanır.

Daha bu prim yapısından haberiniz olmadan kulübe scout doldurursanız, Onlar da kulübü işlerine gelen oyuncu ile doldururlar. Zira, bulduğu oyuncuyu zaten oynatmayacaksanız ortada performans kriteri diye bir şey kalmıyor. O zaman şeytan adamı yoklamaya başlar.

Türkiye’de neden faaliyet göstermiyorsunuz?

Kiminle nasıl çalışacağız? Daha anlattığımı anlamıyor çoğu. Anlayanın da işine gelmiyor.

Geçen sene bir tanıdık rica etti diye bir başkan ile görüştüm. Dost sohbeti belki 3 kuruşluk faydamız olur diye.

Toplantıya bir DoF getirdi, eleman üç kere beş otuz beş. Neyse, temelden anlatmaya başladık birden başkan dönüp Türkiye’de ki en iyi scouting ekibinin kendilerinde olduğunu başka ne yapabileceğimizi sordu.

Hem yardımı sen istiyorsun, hem de olmadık ahkamı kesiyorsun. Bu sefer benim sigorta attı, zaten amper düşük, patladım. 5 senede aynı antrenör ile 152 transfer hareketi olmuş, üstelik kiralıklar dahil değil. 34 oyuncu var 13 tanesinin sözleşmesi aynı sene bitiyor. Ne scouting’inden bahsediyorsun?

Gelmiş karşıma bana Ferrari gibi takım kur. Kursam ne olacak? Ekip nerede? Tut ki arabayı getirdik. Ferrari ustası yerine traktör tamircisi getirirsen, enjektör istendiğinde karbüratör, amortisör istediğinde yaprak makas verirsen, bir de direksiyona ben geçeceğim diye tutturursan, ilk şikanda çıkarsın.

5 dk anlatıyoruz, sonra 5 saat dinliyoruz. Adam tünelin ucundaki ışığı görmeyi bırak, tünelin yerini bilmiyor. Göstereyim dediğinde sadece kendisi değil, içeridekilerin hepsi sanki anasına küfretmişsin gibi tepki içinde. Yıllardır bildiğinizi okudunuz haliniz ortada. Neden doğruya gitmeye çalışmıyorsunuz da ego kavgası yapıyorsunuz?

Adam scouting hizmeti alacak; arıyor: kaç para? Hangisi kaç para? Scout’un kilosu bu ara 300’den gidiyor. Şuna benziyor; Arıyorsun galeriyi, araba var mı? Var. Kaç para?

Gelmiş bana düz hesap yapıyor. Onu ben de biliyorum. 7 scout aylık 2.000€, 12 ay, 1,5 masraf katsayısı 250.000€ eder senede. Bizdeki scoutlar’ın tecrübe bedeli ne olacak?

Ben 7 scout versem, ortalama 10 yıllık tecrübeleri olsa hangi değeri biçeceksin? Bilgi birikimi, oluşturduğu güvenilir kaynak ağını nasıl değerlendireceksin? Hangi parasal kriter ile?

Yöneticilerin haricinde düzgün faaliyet gösterenler yok mu?

Vardır da bize denk gelmedi herhalde.

Antrenör ile takım yapısı konuşuyorsun hemen diplomayı dayıyor. Bana ne diplomandan. Almadık diye içinde ne olduğunu bilmiyor muyuz? Adam kursta sana ne yapacağını anlatıyor. Nasıl yapacağını değil. Ben de tam onu görmeye çalışıyorum.

Ne öğrendiğin önemli. Hamdi Serpil Tüzün Üstadın bu kadar öğrencisi var antrenör olmuş. Benim tanıştıklarım arasında ne konuştuğunu bilen sadece 1 tane. Baktığın zaman hepsi eski futbolcu, diplomalar tamam ama algılama ayrı olmuş.

10 senede 10 takım çalıştırmış, antrenör diplomasını gösterip aklınca beni ezecek. Ben antrenör scouting’i yapıyorum. Hangi bilgi ile oluyor zannediyorsun. Geçelim, canım sıkılıyor.

Oyuncu temsilcileri ayrı bir alem. Bir tanesi ile tanıştık yardım istedi. Edelim dedik. Talebi şu; biz liste göndereceğiz, arkadaş Youtube’dan, Wyscout’tan bakacak, karar verecek.

Futbolun doğru yönetim formatı nasıl olmalı sence?

Başından beri söylüyorum. Bu işte tek bir reçete yok. Her kulübe göre değişir. Kopya ile bir yere kadar gidebilirsiniz.

DoF kullanmanıza bağlı olarak 3 tane model var; İngiliz, Avrupa ve Sevilla. Seçin birisini uygulamaya çalışın en azından. Bugünkü durumunuzdan emin olun ki daha iyi yere gelirsiniz.

Futbolu düzeltebilecek, benim tanıdığım, bir tane insan vardı. Nur içinde yatsın rahmetli ağabeyim Hasan Doğan. Düğmeye basmak üzereyken aramızdan ayrıldı maalesef.

Bizde son zamanlarda başlayan DoF akımını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bana göre o pozisyon olmazsa olmaz ama içini doğru doldurmak lazım. Şu anki görüntüyle biraz oyuncu kötü, antrenör kötü, işler daha da sarpa sarınca suçlayacak başka birisi olsun el altında olarak görüyorum. Aspiratör mantığı. Aşçı kötü, malzeme berbat, koku çıkmasın.

DoF atarken sadece görev tanımı ve yetkinlik değil, DoF’un yönetici olarak da nasıl hareket etmesi gerektiğini bilen adamlardan seçilmesi lazım.

Son olarak, dışarıdan DoF getirmesinler. Yabancı ülkede başarılı olmuş DoF bugüne kadar hiç olmadı.

Nasıl düzelecek peki?

Ne yapılması gerektiğini elbette biliyorum ama elimde imkan yok.

Ne yapılması gerektiği ortada. Nasıl yapılacağına karar verip bir an evvel hareketlenip , vazgeçmemek lazım. Hacca giden karınca olmakta problem yok. Benim de yolum uzun ama kıbleyi tutturdum en azından.

Bu çok öğretici röportaj fırsatı için teşekkür ederim{jcomments on}

Yazarımız Hüseyin Özkök'ün bu söyleşisi Totemspor'dan alınmıştır. 

                    linkedin-logo Paylaş                        Flipboard -logo Paylaş

Bu İçerik  19176  Defa Okunmuştur
 

Degerli yazarimiz Hüseyin Özkök Salı, 15 Haziran 2010.

YAZARIN DIGER YAZILARINI GORMEK ICIN TIKLAYIN

Neden Futbol Ekonomisi?

 

www. Futbolekonomi.com’un  vizyon ve misyonu temel olarak  Futbol Ekonomisi Stratejik Araştırma Merkezi’nin (FESAM) vizyon ve misyonuna paralel ve aynı düzlemdedir.

 

Bu bağlamda temel misyonumuz: Futbolun yerel ve küresel makro özelliklerini incelemek ve yeni yapısal modeller önermek; bu kapsamda entelektüel gelişimi hızlandırmak ve buna ilişkin referans olabilecek bir database oluşturmak ve bunu tüm futbol araştırmacılarının emrine sunmak... Bu amaçla yapılan çalışmaları yayımlamak; gerekli her türlü bilimsel futbol araştırma ve geliştirme projelerine entelektüel anlamda destek vermek.

 

Temel Vizyonumuz: Önerilen yeni modellerin gerçekleştiğini görmektir.

 devamı >>>

finansal-futbol-anim-1

tugrulaksar_ge_roportaj

Tuğrul Akşar Güngör Urasın sorularını yanıtlıyor

  Yazar Tuğrul Akşar,
Milliyet Gazetesi Yazarı Güngör Uras'ın
sorularını yanıtlıyor.
detay için tıklayınız..

 

Spor Endexi

 

13/12/2024

Kapanış Günlük
Değişim %
  BİST 100

10125,46

+0,66

 bjk BJKAS

4,33

-0,92

 fb FENER

103,30

-0.58

 gs GSRAY

6,54

-0,91

 trabzon TSPOR

0,90

-1,10

   SPOR ENDEKSİ

3.021,26

-0,87

Videolar

Tuğrul, Tuğrul Akşar, Pusula, Ekonomi, Futbol, Futbol Ekonomi, Mali,VİDEONUN DEVAMI VE DİĞER VİDEOLAR İÇİN TIKLAYIN.

İstatistikler

İçerik Tıklama Görünümü : 44123939

TRENDYOL SÜPER LİG 2024-2025 SEZONU

  

 

 Sıra TAKIMLAR 0 G B M A Y AV

1

Galatasaray 14 12 2  0 38 15 23 38
2 Fenerbahçe 14  10   2 2 36  13   23

32

3 Samsunspor 15 9 2  4

29

17 12

29

4 Eyüpspor 15  7   5  3 24 15 9 26
5 Beşiktaş 14 7 4  3  23  15 8 25
6 Göztepe 14 7 3 4 27  20 

  7

 24 
7

Başakşehir

14 6  4  4 24 18 6 22
8 Konyaspor 15 5 4

6

17 22 -5 19
9 Rizespor 14 6 1 7 15    21  -6 19
10 Gaziantep  14 5 3 6 20 21 -1 18
11 Sivasspor 15 5 2 7

20

25   -5 17
12 Antalyaspor 14 5 3 6 18  26 -8 18
13 Trabzonspor 14 3 7

4

20  18  2  16
14 Kasımpaşa 14 3 7 4 18 21 -3 16
15 Kayserispor 14 3 6 5 15 25 -10 15
16

Alanyaspor

14

3

5 6 12 18 -6 14
17 Bodrum FK 14 3 2 9 10 21 -11 11
18 Hatayspor 14 5 8 12 23  -22 8

19

A.Demirspor 14 0 2 12 10 34 -24

 

                 

Okur Yazar


Futbolun ekonomisi, mali, hukuksal ve yönetsel kısmına ilişkin varsa makalelerinizi bize gönderin, sizin imzanızla yayınlayalım.

Yazılarınızı  info@futbolekonomi.com adresine gönderebilirsiniz. 

 

 

Annual Review of Football Finance 2023

Annual Review of Football Finance 2023

Deloitte Sports Grup'un Avrupa Futbol Finansmanına ilişkin 32. kez düzenlediği yıllık futbol finans raporuna göre, Avrupa futbol pazarı 2021 - 22 sezonunda bir önceki yıla göre %7 büyüyerek 29.5 Milyar Euro büyüklüğüne ulaştı. Rapora ulaşmak için tıklayınız

Deloitte Money League - 2024

Deloitte Money league 2024

Deloitte Money League Raporunu 27. kez yayınladı. Rapora göre Avrupa'nın en zengin 20 kulübünün 2022-23 sezonunda gelirleri toplam 10.5 Milyar Euro'ya ulaştı. Raporu okumak için tıklayınız.

UEFA Kulüp Finans&Yatırım Raporu 2024

 

UEFA Raporu-2023

UEFA Kulüp futbolunun finansal durumları ve yatırımlarına ilişkin yıllık görünüm ve benchmark raporunu yayınladı. Okumak için tıklayınız

 


 

2021-Money-league-Raporu

 

Yirmidördüncü Deloitte Money League raporuna göre Barcelona'nın 715.1 Milyon Euro'luk geliriyle ilk sırada yer aldığı, tamamı merkez lig kulüplerinden oluşan ve bir önceki yıla göre gelirleri %12 azalan Para Ligi raporunu okumak için tıklayınız

 


 

 

annual report 202021 photo

 

Avrupa Futbolunun patronu UEFA’nın gelirleri 5.7 Milyar Euro’ya Ulaştı. Raporu okumak için tıklayınız.

 


 

 UEFA-Kulup-Futbolu-Lisanslama-2023


UEFA’nın 2023’te yayınladığı en son  Kulüp Lisanslamaya İlişkin Karşılaştırma raporuna göre kulüpler Pandemi döneminde 7.3 Milyar Euro zarar ettiler. UEFA raporu, Avrupa kulüp futbolunun endişe verici bir resmini çiziyor. Raporu okumak için tıklayınız.

 


    

191112 Aktifbank Ekolig

 

Türk futbolunun gelirlerinin ve ekonomik görünümünün mercek altına alındığı Futbol Ekonomi Raporu – EkoLig'in dördüncü sayısı yayınlandı. Süper Lig’in 2017-2018 sezonu sonunda 3,2 milyar TL olan geliri, 2018-19 sezonunda 4,2 milyar TL’na ulaştı. Bkz.

 

 

master bm report lowres

 

The European Club Footballing Landscape 2022


UEFA'nın Avrupa Lulüp futboluna ilişkin 13, kez yayınladığı, Covid-19'un etkilerinin de analiz edildiği raporu okumak için Bkz.


 

 EkoSpor-y

“Ekospor’un aylık bültenlerinden haberdar olmak için tıklayınız”

 

Süper lig Marka değeri araştırma

''Taraftar Algısına Göre Türkiye Süper Ligi Marka Değerini Etkileyen Faktörlerin ve Marka Değeri Boyutlarının Değerlendirilmesi'' Prof. Dr. Musa PINAR öncülüğünde yapılan bu araştırmayı okumak için tıklayınız.

 

 

the-european-elite-2019

KPMG Avrupa’nın 32 Elit Kulübünün değerlemesini yaptı. Süper Lig’den Galatasaray ve Beşiktaş’ın da bulunduğu bu raporda en değerli kulüp 3.2 Milyar Euroluk değeriyle Real Madrid oldu. Raporu okumak için tıklayınız.
 

Endustriyel_futbol

 

Futbolda Endüstriyel Denge ve Başarı Üzerine

Futbolun Endüstriyel gelişimi, kulüplerin sportif ve iktisadi/mali yapılanışını derinden etkiliyor. Dorukhan Acar’ın Kurumsal Yönetim temelli yaklaşımı ile "Futbolda Endüstriyel Denge ve Başarı"yı okumak için tıklayınız

 

 

Türkiye'de Kadın Futbolunun Gelişimi ve Günümüzdeki Durumu

 

imagesCAVM4O4L

 

Dr. Lale ORTA’nın Kadın Futboluna Entelektüel Bir Yaklaşım Sergilediği makalesi için tıklayınız.” 

 

 

İngiliz Futbolunda Kurumsal Yönetişim Üzerine

 

governance_in_football

 

Tüm kulüplerimize ve Türk Futbol yapılanmasına farklı bir bakış açısı kazandırabileceğini düşündüğümüz, İngiliz Parlementosu’nun Kültür, medya ve spor Komitesi’nin hazırladığı raporu okumak için tıklayınız. 

 

money-and-soccer

“Money scorring goals”, Gerçekten de “Para Gol Kaydedebiliyor mu? “

Euro 2012’nin olası ekonomik etkilerini
okumak için tıklayınız. 



FFP

Futbolda Finansal Sürdürülebilirlik Kapsamında ''Finansal Fair Play Başa Baş Kuralı ve Beşiktaş Futbol Kulübü Üzerinde Bir Uygulama 
Hüseyin AKTAŞ/Salih MUTLU,

okumak için tıklayınız.