Ahmet Güvener-27 Eylül 2015 Geçen hafta Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) Başkanı Bach, 2024 yaz aylarında Almanya’nın hem Olimpiyatları, hem de UEFA şampiyonasını düzenleyebileceğini söylemiş.

Hatırlatalım IOC birkaç gün önce de 2024 Yaz Oyunları için 5 aday şehri açıklamıştı: Los Angeles, Budapeşte, Roma, Paris ve Hamburg. Almanya 2024 UEFA Şampiyonasını düzenlemek açısından favori gösteriliyor. Kendisi de Alman olan Bach kimsenin Almanya’nın organizasyonel yeteneklerinden şüphe etmemesi gerektiğini belirtmiş.

Hatırlanacağı gibi Türkiye 2020 Yaz Oyunlarına talipken aynı zamanda 2020 Avrupa Şampiyonası için favori gösteriliyordu. 2012’de önce zamanın IOC Başkanı Jacques Rogge sonra da UEFA Başkanı Platini aynı yılda her iki organizasyonun aynı ülkede yapılamayacağını söylediler. Olimpiyat adaylığımızdan çekilmeyeceğimizi söylememiz üzerine UEFA 2020’deki UEFA Şampiyonasının değişik ülkelerde yapılacağına karar verdi. 3 yıl içinde iki ayrı ülke için iki ayrı karar. Çifte standardın daniskası. Her ne kadar 2013’de ülkemizde yapılan FIFA U20 Şampiyonasını yüzümüze gözümüze bulaştırdık sonra hiç kimsenin futbolda Türkiye’ye büyük turnuvalar açısından çok sıcak bakacağını sanmıyorum. Ama yine de bu durum George Orwell’in Hayvanlar Çiftliği romanındaki “Bütün hayvanlar eşittir ama bazı hayvanlar daha eşittir” sözünü hatırlatıyor bana.

Görüşlerine ve BJK Yönetiminde iken yaptıklarına çok değer verdiğim TFF Başkan Vekili Hüsnü Güreli geçen hafta bir panelde Süper Lig kulüplerinin mali açıdan hal-i pür melalini anlatmış. Kulüplerimizin toplam borcunun 4 Milyar Türk lirasına yakın olduğunu söylemiş. Çözüm olarak da Süper Lig A.Ş. nin altında bir varlık yönetimi şirketi kuracaklarını söylemiş. Uzmanı olmadığım için bunun bir çözüm olup olamayacağını bilemem. Ama itirazım diğer bir söylemine. Süper Lig A.Ş. kurulunca TFF artık naklen yayından %12 pay alamayacak ve yoksullaşacak. İşte o zaman amatör futbolu asli sahibi olan devlete devredeceklerini söylemiş. Dünyadaki – hadi bildiğimi söyleyeyim – Avrupa’daki Türkiye hariç tüm Federasyonların esas sahibi amatörlerdir. Sen kimin malını kime veriyorsun, dünya futbolunu yönetenler böyle bir iki başlılığa izin verirler mi? Zaten biliyoruz TFF zenginler kulübü bari böyle saçma sapan söylemlerde bulunup “bilgeliğinizi” ortaya koymayın.

Geçen hafta Galatasaray evinde Atletico Madrit’e 2-0 yenildi. Yenilmesi normal de, ilk yarıda zavallı bir futbol ortaya koydu. Ertesi gün Fenerbahçe Norveç’in adını duymadığımız temsilcisine yine evinde 3-1 yenildi. İkisine de çok üzüldük. Beşiktaş iyi bir futbol ortaya koymasa da adı sanı bilinmeyen Arnavutluk temsilcisini Arnavutluk’ta 1-0 yendi. Çok sevindik. Bu satırlar bana 1970’li yılların Türk futbolunu hatırlatıyor. Döndük dolaştık aynı noktaya geldik. Bu kadar çok para harcayarak bu başarısızlığı yakalamak İş İdaresi derslerinde örnek vaka diye okutulmalı…{jcomments on}

Tweet

Tweetle                      Paylaş                        Paylaş