Hırvatistan’a Neden Yenildik?
Bizi Takip Edin Futbol ekonomisi facebookta futbol ekonomisi twitterde
x
Buradasınız >> Ana Sayfa Vizyon & Misyon

Hırvatistan’a Neden Yenildik?

Tuğrul Akşar/14 kasım 2011

 

Geçen hafta 10 Kasım 2011 günü büyük ümitlerle çıktığımız Euro 2012 Play off maçının ilk bacağında kendi evimizde, Türk Telekom Arena’da Hırvatistan’a 3-0 yenilerek, Polanya ve Ukrayna’da 2012 Haziran’ında yapılacak Avrupa Futbol Şampiyonası’na katılma şansımızı mucizelere bıraktık.

Hırvatistan’a kendi evinde dört gol atmak çok kolay görünmüyor.

Türk milli takımı her ne kadar “geri dönüşlerin takımıysa” da bu kez öyle olmadı. Gerek Euro 2008’te oynadığımız maçlarda, gerekse Euro 2012 elemeleri için Saraçoğlu Stadyumunda Belçika ile oynayıp 2-0 geriye düştüğümüz maçı 3-2 alarak geri döndürebilmiştik. Daha  ikinci dakikada golü yiyince bu ümitle maçı izlemeye başladık. Ancak bu beklentimizin bir nafileden ibaret olduğunu 32’de ikinci golü yiyince anladık.  53.dakikaya geldiğimizde ise zaten 3-0 olan maçın döndürülebilmesi bu mücadele gücü ve azmiyle mümkün görünmüyordu. Ancak, bu kez millilerimizde maçı geri döndürebilecek o heyecan ve motivasyonu göremedik.

Bu maçla ilgili bir çok teknik ve taktik analiz yapılabilir. Guus Hiddink’in kadro seçiminden oyun anlayışına, oyun anlayışından saha içi oyuncuların konumlandırılmasına ve maç içinde oyun gidişatını değiştirilebilecek hayati hamlelerin yapılmamasına kadar…Bunlar ancak adı üzerinde olduğu gibi teknik ve taktik eleştiriler olacak. Oysa, biz maçı ya da bu turnuvayı nasıl kaçırdığımızı değil, genel olarak Euro 2012’ye neden gidemediğimizi analiz etmek istiyoruz.

Ana başlıklarıyla konuya yaklaşırsak;

1.Motivasyonla Oynayan Bir Takımız

Türk milli takımı motivasyonla oynayan bir ekip. Sistematik, akılcı veriler, bilinçli hamlelerden daha çok “gaza getirme” yoluyla motive etmeye çalıştığımız milli takımımız, modern futbolun gereği sisteme dayalı, makine düzeni içinde çalışan bir yapıda değil. Daha çok oyuncuların günlük motivasyonu, heyecanları maçlarımızın sonucunu belirliyor. Sistem takımı olmadığımız için bir Alman mili takımı, bir Hırvatistan olamıyoruz. Oyuncularımız çok çabuk demotive olabiliyorlar ve oyun disiplininden kopabiliyorlar. Oysa, ekol olmuş ülkelerin futbol takımlarına bakıldığında, motivasyonun payı sistemik yapılanış ve kolektif oyun anlayışının üzerinde görünmüyor. Bu önemli bir eksiklik. Bizim daha sistemik, daha planlı ve organize bir takım iskeleti, yani oyun anlayışıyla milli takımımız yeniden inşa etmeliyiz.

Motivasyon ile konsantrasyonu karıştıran bir anlayışa sahibiz genel olarak. Ekol olmuş ülkeler maçlarına daha konsantre olup sistemin gereklerini yerine getirirken, biz motivasyon ile konsantre olmaya çalışıyoruz. Motive olamadığımız maçlarda, konsantrasyon da sağlayamadığımız için yarışmacı takım olamıyoruz.

2. Sonuç Odaklılık Yok

Cuma gecesi her ne kadar 3-0 yenilsek te, maç istatistiklerine bakıldığında; topa hakimiyet %63 ile mili takımımızdayken, Hırvatistan % 37 topa hükmedebilmiş.  Milli takımımız Hırvatistan’dan daha fazla pas yapmış. Daha isabetli pas yüzdesiyle oynamış. Ancak sonuca baktığımızda 3-0 yenilmişiz.

Buradan çıkan temel sonuç: Biz daha çok üretken olmayan alanlarda top çevirmişiz, paslarımızı üçüncü bölgeden daha çok birinci ve ikinci bölgede yan pas, geri pas olarak kullanmışız. Sonuca yönelik efektif bir paslaşmayı hayata geçiremediğimiz için sonuca da gidememişiz. Oysa, son Almanya maçımız da göstermiştir ki, çok hızlı bir şekilde üçüncü bölgeye topu taşıyıp, kaleyi doğrudan hedefleyen takımlar (Almanya üç golünü de bu şekilde atmıştır)maçları kazanmaktadır. Yani dikine ve daha az pasla orta alanı geçip, sonuca yönelik atak organize etmek modern futbolun gereklerinden birisi olarak karşımıza çıkıyor. Bu durum ne yazık ki, Türk takımlarının genel bir hastalığı olarak gözümüze çarpıyor. Bu demode anlayışı ortadan kaldıran, sonuca yönelik pas organizasyonlarıyla futbol oynamalıyız.

Alan daraltamıyoruz, rakibi bunaltamıyoruz. Oyunu rakip alana yığsak ta, (ki, bu maçın ilk yirmibeş dakikası böyle geçti) sonuç getirecek bitirici vuruşlar yapamıyor, şut atamıyor, pozisyon yaratamıyoruz. Rakip bize 7 isabetli şut atarken, biz sıfır isabetli şutla oyunu tamamladık.

3. Kolektif Oyun Anlayışımız Yeterli Değil

Günümüzde modern futbol çok hızlı oynandığı kadar kolektif olarak ta oynanıyor. Yetmişli yıllarda olduğu gibi artık yıldızlara dayalı modelle futbol oynanmıyor. Bu oyun anlayışı yerini daha hızlı, daha organize ve kolektif yardımlaşma ve dayanışmayı üst düzeyde tutan bir oyun anlayışına bıraktı. Özellikle modern futbolda takımların kolektif savunma ve hücum anlayışıyla topu kullandıkları, bireysel savunma ve presin yerini takım savunması ve presinin yer aldığını görüyoruz. Bu nedenle takımlar daha çok alan savunmasına yönelik oyun anlayışıyla sahaya çıkıyorlar. Kademe anlayışları çok gelişmiş. Özellikle dörtlü alan savunmasıyla oynayan takımlarda beklerin kanatlardan ataklara katılmaları beklendiğinden, beklerin boşalttıkları alanlarda diğer oyuncuların kademeye girmeleri beklenir. Cuma günü oynadığımız maçta bu anlamda çok önemli kademe hatalarının yanı sıra, takım yardımlaşmasının da yeterli düzeyde olmaması bize çok pahalıya mal oldu. Adam adama müdafaa neredeyse terk edilmiş vaziyette. Oysa, biz Cuma günü takımımızın bazen adam adama oynadığını gördük.

4. Rakibimizi İyi Analiz Edemiyoruz

Alınan sonuç ve oynanan oyun gösterdi ki, bu maça teknik kadronun yeterince hazırlık yapmadığı (tıpkı diğer maçlarda olduğu gibi) gibi, rakibi de iyi analiz etmediği ortaya çıktı. Bu rakibi önemsememekle eş anlamlı. Oysa, modern futbolda böyle bir lükse (eğer bir Barcelona, bir Real Madrid, bir Manchester United değilseniz) kimse sahip değil. Takımların yerinde izlenerek, gerekli oyun anlayışının belirlenmesi ve buna göre gerekli kadro seçimi ile oyuncu istihdamının sağlanması gerekiyor. Rakibin etkin alanları, özellikleri, oyun anlayışı ve felsefesi ile bundan önce oynamış olduğu maçların çok iyi analiz edilmesi gerekir ki, milli takımımız başarılı olabilsin. Bu konuda teknik ekibin çok önemli eksiklik ve hataları bulunuyor. Çünkü, rakibimizi iyi analiz etseydik, bu oyun kurgusu ve kadroyla oyuna başlamazdık. Hırvatistan gibi fizik-kondisyonu bizden güçlü bir takıma zayıf fizikli ön libero ve ayakta duramayacak kadar formsuz beklerle çıkmaz, defansın arasında kaybolan bir forvetle oynamazdık.

5. Yetenek Havuzumuzu İyi Kullanmıyoruz

Yetmiş milyonluk nüfusa sahip bir ülke ve Avrupa’nın en değerli altıncı futbol memleketi olan Türkiye’de teknik ekibin gerek kadro seçiminde, gerekse takıma yeni ve yetenekli oyuncu sağlamada yetenek havuzumuzu iyi kullanmadıkları görülüyor. Hala dışarıdaki oyuncularımıza bel bağlayan tembel bir anlayışın etkisi altındayız. Takımda yer alacak başka oyuncu yok gibi, kendi takımında oynamayan veya form düzeyi düşük oyuncuları milli takıma davet ederek, mevcut potansiyelimizi iyi kullanamıyoruz. Yeni ve genç yetenekleri tespit etmeye ve onları A takıma monte etmeye yönelik alt yapı  çalışmamız hep zaman darlığının kurbanı oluyor. Hep yetişmiş oyuncuların peşinden koşuyoruz.

6. Takımımız Mental Olarak  Maça Hazır Değildi

Takımımızın bu sezon yaşanılan olumsuzlukları hala üzerinden atamamış göründü. Hatta maç içinde seyirciyle diyaloga girip oyun konsantrasyonunu tamamen yitiren oyuncularımız oldu. Anlaşılan o ki, futbolcularımız düşünsel anlamda maça iyi hazırlanmamış. Maçı kazanmaya kafa yapısı olarak hazır olmayan bir ekipten zaten başarı beklemek de büyük saflık olurdu. Hazırlık kampında Milli takımımız  bu sorunu bir mentörle halledebilirdi

7. Saha İçi Belirgin Bir Oyun Anlayışımız Yok

Her takımın kendine özgü genel bir karakteristiği var. İngilizler daha hızlı, yüksek fizik ve kondisyona sahip oyuncu yapısıyla, uzun paslarla oynayan ve sonuç alan bir ekipken; Almanlar üst düzeyde bir takım dayanışması ve oyun disiplini içinde organize olarak sonuca gidiyorlar. İspanyollar ise yaratıcı oyunculardan kurulu organize bir ekip olarak kısa paslarla ve alan daraltarak, yüksek kondisyonla rakiplerini elimine ederken, İtalyanlar savunma güvenliğini ön plana alan, sert oyun anlayışı ve yüksek fizik yapısıyla yollarına devam ediyorlar. Peki, biz nasıl oynuyoruz? Bizim nasıl bir oyun anlayışımız ve felsefemiz var? Oyuncularımızı hangi oyun sistemi içinde sahada plase ediyoruz? Neden milli takımımız sportif performansta ekstrem uçlarda zig zaglar  çiziyor? Neden istikrarlı bir performansa sahip değiliz? Neden kadromuzun yapısına göre oyun anlayışını dizayn etmiyoruz? Ya da oynayacağımız oyuna göre kadroya oyuncu davet etmiyoruz?

Belki burada daha bir çok konuya değinilebilir. Ama ben bu sıkıntılardan kurtulabilmek için günü kurtaran palyatif çözümlerden daha çok,  daha uzun erimli ve verimli bir planlama ve işbirliği ile yeni ve daha yarışmacı bir milli takım yaratabileceğimize inanıyorum. Önemli olan bu anlayışa uygun, başarıya aç, yeniliklere açık, çalışkan, emek ve zamanının tamamını mili takıma vakfedebilecek  yerli ya da yabancı bir hocayı takımın başına getirebilmek. Tabi ki, bunu yaparken yönetimin de kafasının sakin ve sportif performansa odaklı olması gerekiyor.{jcomments on}

 

                    linkedin-logo Paylaş                        Flipboard -logo Paylaş

Bu İçerik  20342  Defa Okunmuştur
 

Degerli yazarimiz Tuğrul Akşar Cuma, 02 Nisan 2010.

YAZARIN DIGER YAZILARINI GORMEK ICIN TIKLAYIN

Neden Futbol Ekonomisi?

 

www. Futbolekonomi.com’un  vizyon ve misyonu temel olarak  Futbol Ekonomisi Stratejik Araştırma Merkezi’nin (FESAM) vizyon ve misyonuna paralel ve aynı düzlemdedir.

 

Bu bağlamda temel misyonumuz: Futbolun yerel ve küresel makro özelliklerini incelemek ve yeni yapısal modeller önermek; bu kapsamda entelektüel gelişimi hızlandırmak ve buna ilişkin referans olabilecek bir database oluşturmak ve bunu tüm futbol araştırmacılarının emrine sunmak... Bu amaçla yapılan çalışmaları yayımlamak; gerekli her türlü bilimsel futbol araştırma ve geliştirme projelerine entelektüel anlamda destek vermek.

 

Temel Vizyonumuz: Önerilen yeni modellerin gerçekleştiğini görmektir.

 devamı >>>

finansal-futbol-anim-1

tugrulaksar_ge_roportaj

Tuğrul Akşar Güngör Urasın sorularını yanıtlıyor

  Yazar Tuğrul Akşar,
Milliyet Gazetesi Yazarı Güngör Uras'ın
sorularını yanıtlıyor.
detay için tıklayınız..

 

Spor Endexi

 

05/11/2024

Kapanış Günlük
Değişim %
  BİST 100

8.698,48

-0,17

 bjk BJKAS

4,48

-2,18

 fb FENER

100,30

0.00

 gs GSRAY

6,83

+0,15

 trabzon TSPOR

0,93

0,00

   SPOR ENDEKSİ

3.075,321

-0,41

Videolar

Tuğrul, Tuğrul Akşar, Pusula, Ekonomi, Futbol, Futbol Ekonomi, Mali,VİDEONUN DEVAMI VE DİĞER VİDEOLAR İÇİN TIKLAYIN.

İstatistikler

İçerik Tıklama Görünümü : 43540137

TRENDYOL SÜPER LİG 2024-2025 SEZONU

  

 

 Sıra TAKIMLAR 0 G B M A Y AV

1

Galatasaray 11 10  0 32 11 21 31
2 Fenerbahçe 11  8   2 1 27  9   18

26

3 Samsunspor 12 8 1  3

24

13 9

25

4 Eyüpspor 12  6   4  2 18  11 7 22
5 Beşiktaş 11 6 3  2  19  10 9 21
6 Göztepe 11 5 3 3 19  13 

  6

 18 
7

Sivasspor

12 5  2  5   17 20 -3 17
8 Başakşehir 11 4 4

17  14 3 16
9 Kasımpaşa 12 3 5 4 16    19  -3 14
10 Konyaspor 12 4 2 6 14  20 -4 14
11 Antalyaspor 12 4 2 6

15

24   -9 14
12 Rizespor 11 4 1 6 10  19 -9 13
13 Trabzonspor 11 2 6

3

12  14  -2  12
14 G.Antep FK 11 3 3 5 15 18 -3 12
15 Kayserispor 11 2 6 3 11 16 -5 12
16

Bodrumspor

12

3

2 7 10 16 -6 11
17 Alanyaspor 11 2 4 5 9 14  -5 10
18 Hatayspor 11 3 7 10 18  -8 6

19

A.Demirspor 11 0 2 9 9 25 -16

 

                 

Okur Yazar


Futbolun ekonomisi, mali, hukuksal ve yönetsel kısmına ilişkin varsa makalelerinizi bize gönderin, sizin imzanızla yayınlayalım.

Yazılarınızı  info@futbolekonomi.com adresine gönderebilirsiniz. 

 

 

Annual Review of Football Finance 2023

Annual Review of Football Finance 2023

Deloitte Sports Grup'un Avrupa Futbol Finansmanına ilişkin 32. kez düzenlediği yıllık futbol finans raporuna göre, Avrupa futbol pazarı 2021 - 22 sezonunda bir önceki yıla göre %7 büyüyerek 29.5 Milyar Euro büyüklüğüne ulaştı. Rapora ulaşmak için tıklayınız

Deloitte Money League - 2024

Deloitte Money league 2024

Deloitte Money League Raporunu 27. kez yayınladı. Rapora göre Avrupa'nın en zengin 20 kulübünün 2022-23 sezonunda gelirleri toplam 10.5 Milyar Euro'ya ulaştı. Raporu okumak için tıklayınız.

UEFA Kulüp Finans&Yatırım Raporu 2024

 

UEFA Raporu-2023

UEFA Kulüp futbolunun finansal durumları ve yatırımlarına ilişkin yıllık görünüm ve benchmark raporunu yayınladı. Okumak için tıklayınız

 


 

2021-Money-league-Raporu

 

Yirmidördüncü Deloitte Money League raporuna göre Barcelona'nın 715.1 Milyon Euro'luk geliriyle ilk sırada yer aldığı, tamamı merkez lig kulüplerinden oluşan ve bir önceki yıla göre gelirleri %12 azalan Para Ligi raporunu okumak için tıklayınız

 


 

 

annual report 202021 photo

 

Avrupa Futbolunun patronu UEFA’nın gelirleri 5.7 Milyar Euro’ya Ulaştı. Raporu okumak için tıklayınız.

 


 

 UEFA-Kulup-Futbolu-Lisanslama-2023


UEFA’nın 2023’te yayınladığı en son  Kulüp Lisanslamaya İlişkin Karşılaştırma raporuna göre kulüpler Pandemi döneminde 7.3 Milyar Euro zarar ettiler. UEFA raporu, Avrupa kulüp futbolunun endişe verici bir resmini çiziyor. Raporu okumak için tıklayınız.

 


    

191112 Aktifbank Ekolig

 

Türk futbolunun gelirlerinin ve ekonomik görünümünün mercek altına alındığı Futbol Ekonomi Raporu – EkoLig'in dördüncü sayısı yayınlandı. Süper Lig’in 2017-2018 sezonu sonunda 3,2 milyar TL olan geliri, 2018-19 sezonunda 4,2 milyar TL’na ulaştı. Bkz.

 

 

master bm report lowres

 

The European Club Footballing Landscape 2022


UEFA'nın Avrupa Lulüp futboluna ilişkin 13, kez yayınladığı, Covid-19'un etkilerinin de analiz edildiği raporu okumak için Bkz.


 

 EkoSpor-y

“Ekospor’un aylık bültenlerinden haberdar olmak için tıklayınız”

 

Süper lig Marka değeri araştırma

''Taraftar Algısına Göre Türkiye Süper Ligi Marka Değerini Etkileyen Faktörlerin ve Marka Değeri Boyutlarının Değerlendirilmesi'' Prof. Dr. Musa PINAR öncülüğünde yapılan bu araştırmayı okumak için tıklayınız.

 

 

the-european-elite-2019

KPMG Avrupa’nın 32 Elit Kulübünün değerlemesini yaptı. Süper Lig’den Galatasaray ve Beşiktaş’ın da bulunduğu bu raporda en değerli kulüp 3.2 Milyar Euroluk değeriyle Real Madrid oldu. Raporu okumak için tıklayınız.
 

Endustriyel_futbol

 

Futbolda Endüstriyel Denge ve Başarı Üzerine

Futbolun Endüstriyel gelişimi, kulüplerin sportif ve iktisadi/mali yapılanışını derinden etkiliyor. Dorukhan Acar’ın Kurumsal Yönetim temelli yaklaşımı ile "Futbolda Endüstriyel Denge ve Başarı"yı okumak için tıklayınız

 

 

Türkiye'de Kadın Futbolunun Gelişimi ve Günümüzdeki Durumu

 

imagesCAVM4O4L

 

Dr. Lale ORTA’nın Kadın Futboluna Entelektüel Bir Yaklaşım Sergilediği makalesi için tıklayınız.” 

 

 

İngiliz Futbolunda Kurumsal Yönetişim Üzerine

 

governance_in_football

 

Tüm kulüplerimize ve Türk Futbol yapılanmasına farklı bir bakış açısı kazandırabileceğini düşündüğümüz, İngiliz Parlementosu’nun Kültür, medya ve spor Komitesi’nin hazırladığı raporu okumak için tıklayınız. 

 

money-and-soccer

“Money scorring goals”, Gerçekten de “Para Gol Kaydedebiliyor mu? “

Euro 2012’nin olası ekonomik etkilerini
okumak için tıklayınız. 



FFP

Futbolda Finansal Sürdürülebilirlik Kapsamında ''Finansal Fair Play Başa Baş Kuralı ve Beşiktaş Futbol Kulübü Üzerinde Bir Uygulama 
Hüseyin AKTAŞ/Salih MUTLU,

okumak için tıklayınız.