Dünya Kupası'ndaki Sürprizler Gerçekten Sürpriz mi?
Bizi Takip Edin Futbol ekonomisi facebookta futbol ekonomisi twitterde
x
Buradasınız >> Ana Sayfa Haberler & Makaleler Genel Diğer Yazarlar Dünya Kupası'ndaki Sürprizler Gerçekten Sürpriz mi?

Dünya Kupası'ndaki Sürprizler Gerçekten Sürpriz mi?

world-cup-trophy-ball

Cemal Belgin- 30 Haziran 2014 2014 Dünya Kupası’nda grup maçlarının ardından final turlarına geçerken herkesin konuştuğu 4 konu var;

 

1) Avrupalı favorilerin elenişi

2)

     Güney Amerika takımlarının başarısı

3)

     Gol sayısının fazlalığı

4) Afrika’nın çöküşü

*********

Oyuncu ve kadro tercihinden kaynaklanan eleştirilere her zaman karşı çıktım. Zira, bu tarz eleştirileri maçlardan sonra yapmak yöntem olarak hem kolay hem yanlıştır. Bir kısmı haklı ve doğru olsa bile,bu konuda son söz ve tercihler her gün oyuncular ile birlikte olan antrenörlere aittir.

 

Hangi oyuncuların kadroda olması veya sahadaki yerleri gibi sonsuz ihtimalli ve bir o kadar da yersiz tartışmanın içine girmeden turnuvanın bugüne kadar olan bölümüne takımların bütünü ve sahaya yansıttıkları futbol açısından değinmeye çalışacağım.

*********

Öncelikle bazı hususları açıklığa kavuşturalım. Bu turnuva sırasında alınan sonuçlara bakarak, yukarıda belirttiğim dört konunun ilk üçüne,Avrupa Futbolu’nun gerilediği, Amerika Kıtası’nın öne çıktığı veya futboldaki gol adedinin artık yükseleceği gibi, genelleme yapmak için çok erken. Sadece turnuva bazlı değerlendirme olarak algılamak gerekir.

Sonuncusu olan Afrika takımlarının çöküşü ise zaten yıllardan beri gözlediğimiz ama insanoğlununmazlum severtabiatı nedeniyle hep sonuna soru işareti konan aşağı gidişin noktalanmasıdır.

*********

Bununla birlikte, genelleme yapabileceğimiz iki husus mevcut.

Futbolun genelinde başarı reçetesinin sportif olarak çok geniş açıdan bakıldığında üç sacayağıbulunuyor;

         1) Doğru ve dengeli kadro oluşumu

2) Maçlar için doğrudiziliş

3) Rakibe karşı değişen ama uygulanılabilir taktik

 

Kulüpler bazında karar mekanizmaları değişken olsa da, milli takım turnuvaları için her üçü de dönüp dolaşıp antrenöre dayanmakta.Bu turnuvada açıkça görüldüğü gibi, üç unsurun bir tanesini bile yanlış kurgulayan antrenörlerin takımları devre dışı kalıyor. Biraz sonra değineceğim istisnalar iseşans, hakem hataları ve avantajlı gruplama nedeniyle biraz daha uzun dayanmaktalar.

 

Buradan çıkacak ana fikir ise futbolda antrenör başarısının oyuncuların performansına bağlı olmasına rağmen, bu performansa antrenör ve ekibi tarafından yapılan katkı payının giderek artarak genel kabul gören 25% seviyelerinden daha yukarıya çıktığıdır.

 

İkinci olarak, doğru bir oyun planının her zaman bireysel yeteneğe ve dolayısı ile kendisine oynayan oyunculardan oluşan bir kadroya üstünlüğü perçinlendi. Kısacası doğru takımın her zaman mozaiği yendiğini artık net olarak görüyoruz.

 

PORTEKİZ, URUGUAY, HIRVATİSTAN, FİLDİŞİ, KAMERUN, GANAgibi takımlarda olanümitleri bir veya bir kaç yıldızın günlük bireysel parlamalarına bağlayan düşüncenin, anlık istisna sonuçlar haricinde, iflas ettiği bir gerçek. BREZİLYA ve ARJANTİN ise bu tarz oyuncularının fazlalığı ve yukarıda değindiğim diğer etkenler sayesinde şimdilik uzatmaları oynuyorlar.

indir

***********

Yazının başında değindiğimiz dört konuyu ele alırken her bir takımın detaylı analizine girmek yerine doğruları ve yanlışları ile öne çıkanlara kısaca bir göz atmak istiyorum.

1)

     Avrupalı favorilerin elenişi

Turnuva öncesi bütün odaklanma maalesef yıldız oyuncular ve kadroların bireysel artıları üzerine kurulduğundan, takımların eksikleri, turnuva öncesi eleme grupları sürecindeki bariz hatalar ve taktiklere değinilmedi.

 

Özellikle yorumcuların bilgi eksikliği nedeniyle seçtikleri bu garanti yöntem sonucu doğal olarak sporseverler başarıya şartlandıklarından, bazı favorilerin takımların elenişleri gereğinden fazla ses getirdi.

 

Yaklaşık 10 yıl önce Alex FERGUSON kaybettikleri bir MILAN maçı sonrası bir saptamada bulunmuştu. Premier League’de oynanan futbol hızı açısından son derece yüksek seyir zevkine sahipti. Bu hız nedeniyle top kayıpları da arttığından İngiliz takımlarının aralarındaki maçlar mücadele gücü açısından sporseverleri tatmin ediyordu.

Sir-Alex-Ferguson-007 1200x720

Ancak, İngilizler kıta Avrupası’ndaki takımlar ile karşılaştıklarında rakipleri kadrolarındaki teknik becerisi yüksek oyuncular sayesinde İngilizler’in top kayıplarını daha fazla cezalandırma imkanına sahiptiler.Hızın oluşturduğu baskıyı doğru yerleşimle karşıladıktan sonra en ufak hatada sonuca gitmeleri daha kolaydı.

 

Bu nedenle M.UNITED ile birlikte diğer İngiliz takımları da UEFA turnuvalarında ulusal liglerindeki oyun tarzını bırakarak daha sabırlı ve kontrollü taktiklere yöneldiklerinden artık kanıksadığımız kontrollü ama çoğunlukla enine oyun tarzı Avrupa’nın geneline yerleşti.

***********

Konfederasyon farkı nedeniyle Amerika kıtasındaki rakiplerini, Avrupa’da oynayan futbolcular hariç,canlı izlemek imkanı olmayan Avrupa takımları bu Dünya Kupası’nda bambaşka rakipler ile karşılaştılar.

 

Geçmişte büyük oranda bireysel beceriye dayalı futbol oynayan Amerika takımlarına karşı kontrollü oyun ile karşıt önlem alabilirken, bu turnuvada bir anda kendi kıtalarında alıştıklarından fazla sayıda hata cezalandıran yüksek teknikli oyuncular ile karşılaştılar. ek olarak bazı rakipleri ellerindeki oyuncuların becerilerini oyun planının temeli değil bir unsuru olarak kullanıyorlar.

 

Daha da önemlisi Amerika takımları kendilerine has bir kontrollü oyunu uygularken, Avrupalılar’ın alıştığından daha hızlı ve dikey olarak rakip kaleye giden bir tarza sahip.

Milli takımların ülkelerindeki liglerin kalitesinin, genelde oyuncular üzerine odaklanıldığı için, üzerinde durulmaz oysa son derece belirleyici bir unsurdur. Avrupa’da hızlı ve dikine oyunubecerebilen takım sayısı son derece sınırlı iken Amerika’da bu tarz bazı ülkelerin futbol genetiğine işlemiş durumda.

************

Avrupa takımlarına baktığımızda, PORTEKİZ ve HIRVATİSTAN’ın kendilerine göre gizli iddialarına rağmen erken elenme sebebine kısaca değinmiştim.

 

BOSNA-HERSEK’in elenmesi yanında İSVİÇRE’nin nispeten kolay grubundan çıkması ne kadar normal ise, modern futbolun yüzkarası, oyun ve taktik olarak, YUNANİSTAN’ın grubundan çıkması da o kadar şaşırtıcı oldu.

 

Ancak, İTALYA, İNGİLTERE ve özellikle İSPANYA’nın bu kadar erken devre dışı kalmaları turnuvanın en büyük sürprizi sayılıyor. Acaba öyle mi?

italy c3saiou7vvdi1mvow9oc8dn8y

İTALYA, özellikle defansif açıdan, dünyanın en taktiksel ligidir. Hem özkaynak seviyesinde oyuncu eğitimi, hem de COVERCIANO’nun antrenör yetiştirme süreçlerinde taktik eğitim ön plandadır.Cesare PRANDELLI son derece yüksek taktik bilgisinin yanı sıra tipik İtalyan antrenörlerden farklı olarak topu tutma ve hücum ağırlıklı oyun tercih eden bir antrenör. Ancak, bu bilgisi ve İtalyan oyuncuların oyun içindeki değişikliklere uyum becerileri ile gereğinden fazla taktiksel değişiklik yaptığından geçmişte İTALYA’nın aldığı sonuçlar da hangi taktiği ne zaman uyguladığına bağlı olarak değişmekteydi.

 

İtalyan antrenörler taktiklerine bağlı olarak oyuncu seçerken, PRANDELLI formdaki oyunculara göre taktik değiştirmeyi tercih eden bir yapıya sahip. Sabit kadrosunun yanında taktiğe bağlı olarak seçtiğidiğer oyuncuların performans düşüklüğü oyunu yönlendirmelerini engellediğinden beklenmedik şekilde erken veda ettiler.

 

İNGİLTERE için elenmelerinin kesinlikle sürpriz olmadığını düşündüğümden söylenecek fazla bir söz yok. Hala 1966 Dünya Kupası’nın üzerine milli takım büyüklüğü taslayıp kendi kendilerine iddialı pozisyonlar oluşturmanın boşluğunu bir türlü anlayamadılar.

 75281882 frank lampard5

Uluslararası turnuvalarda kulüp başarısını önde tuttuğu için ligini, bazı kısıtlara rağmen, yabancı oyuncular ile dolduran ve sahip olduğu mükemmel akademi altyapıları ve rezerv lig sisteminden bir türlü yukarı seviyeye genç oyuncu taşıyamayan bir ülkeninbaşarı kazanamaması son derece normal.

 

İSPANYA ise ayrı bir vaka oluşturuyor. Vicente DEL BOSQUE, dünyadaki antrenörlerin 90%!ı gibi,eldeki kadronun içinden en iyi ilk onbiri seçip defansını sağlama aldıktan sonra hücum tarafını sahadaki oyuncuların inisiyatifine bırakan, oyun sırasında değişiklik özelliği düşükbir teknik adam.

4729733122-spain-World-Cup-Spain-looking-for-another-title-in-Brazil-s

Bununla birlikte artık üst düzey antrenörlerin olmazsa olmaz özelliği olan adam yönetimi konusundaörnek gösterebiliriz. Ancak, bu özelliği maalesef gereksiz vefa nedeniyle bu turnuvada ters tepti. Geçmiş üç uluslararası turnuvada beraber olduğu oyuncuların büyük kısmı yaş veya form nedeniyle bu sezon düşüşte iken gene de kadrosunda yer vererek ilk bölümde bahsettiğim şartlardan ilkini yani doğru kadro kuralını yerine getiremedi. Doğru kadro olmadığından maç dizilişlerinde de başarıya ulaşmasını beklemek beyhude olurdu. Kısacası İnglizler’in deyimiyle “Eski tüfeklerini gereğinden bir fazla turnuvada kullandı.

 

Taktiksel olarak süren oyuna fazla bir katkı yapmadığını belirtmiştim ancak beni en çok şaşırtan geçmişte yaptığı oyuncu değişikliklerinde kullandığı rakibin son bölgesine dikey girebilen adam silahını çok az kullanması oldu. DEL BOSQUE pası hızlı hücuma tercih eden ve gerekirse bu uğurdasaha genişliğinden feragat eden bir tarza sahip. Ancak, dikine nüfuz alternatifini geçmişte sıkça kullanmasına rağmen bu turnuvada ya az ya da çok geç kullandı. Üstelik bu tarz oynayan oyuncu olarak en bol alternatife sahip olmasına rağmen.

 

Taktiklerden bahsederken bir konunun üzerinde durmamız gerekiyor. Ülkemiz insanının İspanya bilgi ve ilgisi REAL MADRID-BARCELONA-ATLETICO üçgeninden ibaret olduğu için İspanya’nın tiki-taka bazlı 2008-2012 dönemini tekrar edeceği düşüncesi hakimdi.

 

Oysa, direkt katıldığı için sadece hazırlık maçları oynayan İSPANYA için alarm çanları bu maçlarda ve La Liga’da çalmaya başlamıştı. Aldıkları yenilgiler hazırlık bahanesi ile göz ardı edilirken, DEL BOSQUE değişim için bazı sınırlı denemeler haricinde kayda değer bir girişimde bulunmadı. Oysa,artarda gelen başarılar sonrası İspanya gibi bir ülkede bile istediği her adımı atacak konuma yükselmişti.

vicente-del-bosque

Sadece bizde değil, Avrupa’da da Pep GUARDIOLA döneminde BARCELONA’nın oynadığı ve DEL BOSQUE’nin son derece akıllıca milli takıma temel yaptığı tiki-taka’nın artık çözüldüğü gibi bir yanılsama hakim.

 

Oysa 25 senedir var olan ancak son 5 senede arşa çıkarılan tiki-taka’nın şifrelerinin çözülmesi değil bu kadar üst düzeyde uygulamak için gerekli olan oyuncu kalitesinin ve adedinin önemi vardır.

 

BARCELONA’nın bu düşüşü erken fark ederek Tata MARTINO alternatifine yönelmesinin ardındaki nedenleri maalesef DEL BOSQUE göremedi. Gördüyse de bana göre bir kumar oynayarak bu oyun tarzını terk etmesi gerekirken rahat bölge içinde kalmayı tercih etti. Bazı oyunculardaki bariz form düşüklüğünü de beraber yürüdük biz bu yollarda nidaları ile tamamen gözardı edince çoğu kişi için sürpriz sayılan oysa aslında beklenmesi gereken oldu.

*********

Önceden rakip analizi yaparak proaktif ve alternatifli oyun planı oluşturan ama bunu yaparken elindeki kadro yapısına göre de gerekli ayarlamaları başarabilen sadece üç Avrupa takımı var; ALMANYA, HOLLANDA ve FRANSA.

loew 2925923b

Tur atlayanlar arasında olmalarına şaşırmamak gerektiği gibi biraz iddialı konuşarak finalin bu üç takımdan ikisi arasında oynanacağını öngörüyorum.

 

Zira, her üç takım turnuvalar için yazdığımız şartları harfiyen yerine getirmekte. Antrenör ve kadro kalitesi olarak aralarında büyük fark olmasına karşın.

 

Bununla beraber bu tercihinin ardında bana göre doğru bir mantık yatıyor. Bundesliga’da hakim olan ve B.DORTMUND’un başını çektiği hücuma dönük ortasaha oyuncularının çıkışına bağlı sürpriz hücum şablonlarını tercihi hem eldeki oyuncuların kalitesi hem de yatkınlıkları nedeniyle son derece mantıklı.

 

Turnuvaya, kanat oyuncuları haricinde, neredeyse forvetsiz gelmesinin ardında tüm takımın bu stile uygunluğu yatıyor. Rakipleri sabit nokta adam markajı yapamadıkları gibi pozisyon değiştirerek ileri çıkış yapan bu oyunculara önlem almaları son derece zor.LÖW’de elindeki çok mevkili oyuncu sayısının fazlalığının tanıdığı bu imkanı sonuna kadar kullanıyor.

 

Bununla beraber oyun planlarında bazı problemler var. 2010 sonrasında B.MUNICH veB.DORTMUND’un değişen oyun anlayışlarına bağlı olarak son bölgede presi uygularken topa sahip olma oranlarını da, hızlarından feragat ederek, yükselttiler. Ancak, hala rakibi ikinci bölgede karşılayıp hızlı hücuma çıkma felsefesini uygulamaktalar. Açılmayan rakiplerde ise sonuca ulaşmaları zorlaşıyor. Hele kaza ile skorda geriye düşerlerse.

 

Direkt hücum ve rakip defans arasına nüfuz etmek en büyük silahları olmakla beraber hala kadronun son bölgedeki uyumunda ve bazen de ikinci bölgedeki işleyişinde problemler var. Bu aşamada bu kadar riskli maçlarda birden çözülmesi zor problemler ancak gene de kupaya en yakın takım olarak görüyorum.

 

Hollanda basını ve bilhassa Johan CRUYFF son iki senedir van GAAL’ioynattığı gösterişsiz oyun nedeniyle yerden yere vurmakta ancak pres yapan ve hücum futbolu oynayan takımlar kurmakla ve bu takımlara son derece hızlı hücum ettirmekle ünlü van GAAL’in bu turnuva için yaklaşımı bence çok doğru.

 

HOLLANDA futbol mantalitesi sonuçtan önce iyi futbolu ister. 1974 ve sonrasında iki dönemAJAX’ınoynadığı futbol nedeniyle halen en iyi futbolu oynadıklarında başarının geleceği gibi bir rüya peşinde koşuyorlar. Bu düşünceye milli takımda Leo BEENHAKKER’den sonra başkaldıran tek antrenör olan van GAAL pragmatik olarak eldeki malzeme ile oynayabileceği en iyi oyuna yönelik bir yaklaşımda.

article-2599636-06616B6F00000514-591 634x397

Grup maçlarında sergiledikleri defansif görünümlü oyun aslında ustanın eldeki malzeme ve karşısındaki rakibe göre oyunu şekillendirmesini ders kitaplarına geçirmeyi hakkediyor.

 

Eleştirilen kadrosu kağıt üzerinde tecrübesiz oyunculardan kurulu olmasına rağmen van GAAL’in bildiğini okuyan değil dediğini yapan oyuncuları tercih ettiği aşikar. Bu nedenle HOLLANDA özkaynak düzeninin verdiği eğitime de güvenerek bu genç, seçilmeyen alternatiflere göre zayıf ama makine düzeninde işlemeye en yatkın kadroyu seçti.

 

netherlands-team

Taktiksel açıdan ise elemeler sırasında kullandığı iki dizilişi bir çok alternatif hazırlık maçı denemesinden sonra bu turnuva için değiştirdiğini gördük. Bu denemelerin bir kısmı oyuncu kullanımına yönelik ama esas neden başka.

 

İleri üçlüsünün haricinde HOLLANDA’nın kadrosu gene kağıt üzerinde Dünya Kupası kazanmaya yetecek kalitede değil. Orta sahada yaratıcılık eksikliği, forvet üçlüsüne top aktarımında kopmalar ve defans göbeğinde uyum problemleri hala sürüyor ki mevcut kadro kalitesine göre normal.

 

Ancak, takım ileride yaptığı pres yanında, orta sahada HOLLANDA takımlarında nadir ama van GAAL takımlarında devamlı gördüğümüz bir agresifliğe sahip. Bekler ileriye çıkmakta son derece cesur ve son derece yetenekli olan ileri üçlü, her ne kadar tam bir uyum içinde olmasalar da, her takıma güçlük çıkaracak bir gezginlik içinde ve son derece etkili alan presi yapıyorlar.Topu rakip yarı sahada kazandıklarında ileri üçlüye hızlıca aktarabildikleri zaman orta saha oyuncularının yaratıcı eksikliğini fazla hissetmiyorlar.

 

Tüm bunların ışığında van GAAL’in devamlı olarak değişken taktik denemekten ve süren oyun içindepozisyonel değişiklik yapmaktan başka çaresi yok. Eğer doğru anlarda doğru değişiklikleri yaptığında oyuncularından gerekli verimi alırsa tüm bu eksiklere rağmen finalin ikinci favorisi durumundalar.

 

Defansının kanatlarında bir problem yaşamayacak olmasına rağmen göbekte yaptığı değişken tercihler nedeniyle henüz bir uyum yakalayamadılar. Orta saha alternatifleri ise adeta birbirinin kopyası görünümünde. Ne defansif, ne de ofansif olarak nitelendirebileceğimiz, aslında her birisi her iki görevi orta karar yapabilen ama hiçbir yönü üst düzey oynayamayan oyuncular. Ortada boşluk bırakan takımlara karşı üretken olmalarına karşın, ustalar karşısında kısır bir görüntü çizmekteler. Burada en büyük problem gene defans ve forvet arasındaki top aktarımında gördüğümüz isabetsizlik ve yavaşlık.

 

Forvette RIBERY olmadığı için DESCHAMPS sol kanadını ofansif olarak feda ederek değişik bir üçlü düzen ile devam ediyor. Bu eksiğe rağmen göbekte birbirleri ile uyumları düşük olmasına karşın defansif bloğu meşgul eden ikilisi ile üretken olmamasına karşın dengeli bir takım oluşturdu.

deschamps-ribery-merite-la-ballon-dor-2013

Finale ulaşmak için, NİJERYA’yı geçtiğini farz ederek, karşısında turnuvanın en güçlü altı takımından dördü arasından çıkacak iki rakip bulunuyor. Şansı diğerlerine nispeten az olmasına karşın, enerjik ve futbolu bilen orta sahası ve bencillikten uzak kadrosu ile doğru ve etkin preslerine devam edebilirler ise finale çıkmaları zor ama mümkün.

 

BELÇİKA federasyonun altı yıldır uyguladığı proje ve yakaladıkları nadir altın jenerasyon ile herkesin dilinde ama bana göre gereğinden fazla şişiriliyor. Gelen kadrolarında sadece bir adet yedek gerçek bek olan, defansını tamamen stoperlerden oluşturan,üçü hariç tüm kadrosunun temel eğitimini yurtdışında almış bir takımın kadro kalitesi ne olursa olsun dengeli ve doğru bir oyun ortaya koyması olası değil.

 

Mükemmel Vincent KOMPANY’ye rağmen dengesiz olan defans ile formu turnuva yaklaştıkça düşen defansif orta saha arasındaki boşluk ve kanatlarda bek eksikliğini gidermek için ekstra defans yapması gereken geniş forvetlerin aymazlığı rakiplere resmen davetiye çıkarmasına rağmen henüz rakipler tarafından kullanılmadı. Ancak final ile aralarında bulunan takımlara baktığımızda sıkıntının nereden kaynaklanacağı apaçık ortada.

 

Maalesef BELÇİKA milli takımı aynı fonetik dili konuşmasına rağmen aynı futbol dilini konuşmuyorlar. Bu nedenle de bütünün değeri parçaların toplamından daha az. Zaten bugüne kadar ortaya koydukları futbol da bunu gösteriyor.

 

Zannedildiğinden daha zor olan bir gruptan, rakip antrenörlerin hataları nedeniyle, tahminlerin ötesinde kolaylıkla çıktılar. ABD karşısında bile zorlanacakları görüşündeyim.

 

2)

     Orta ve Güney Amerika takımlarının başarısı

 

Amerikalılar’ın elde ettiği başarının ana nedenlerine zaten bir önceki bölümde değindim. KOSTA RİKA ve EKVATOR genellemeyi bozan takımlar oldu ancak, özellikle iki takımın sergilediği futbolundiğer faktörlerini de irdelememiz lazım.

 

ŞİLİ 2010’da muhteşem Marcelo BIELSA’nın başlattığı ileride top kazanmaya dayalı pres, yüksek tempolu oyun ve hücum bölgelerinde topla hareket bazlı oyun stilini BIELSA’nın bıraktığı yerdenbıraktığı yerden önce Claudio BORGHI, ardından Jorge SAMPAOLI ile devam ettiriyor.

Chile

İşin ilginci tüm dünya BELÇİKA federasyonunun projesinden bahsederken, ŞİLİ’de milli takımın yanısıra neredeyse tüm takımların kendi inisiyatifleri ile aynı ekolü benimseyerek uyguladığından bahseden olmadı.

 

Bütün bu modellemenin sonucunda aynı 2010’da olduğu gibi saha içinde şablon değiştiren, yüksek tempo pres, yerden top ve dikine oyun ile göze hoş gelen ama bir o kadar da doğru bir futbol seyrettik. En az bir yarı final görmesi gerekirken maalesef çabalarının karşılığını alamadan evlerine dönüyorlar.

 

KOLOMBİYAhakkında gene sığ olmasına rağmen genel görüş RadamelFALCAO’nun yokluğundavarlık gösteremeyecekleri yönünde idi. Oysa, şu ana kadar gördüğümüz gibi bu kayıba rağmenhücumda en derli toplu takımlardan birisi oldular. Her ne kadar son bölgeye topu taşımalarının karşılığını yeteri kadar alamasalar bile.

100413-Soccer-Colombian-players-PI-AA 20131004122120792 660 320

Dünya futbolunun en az paye verilen teknik adamlarından Jose PEKERMAN her zamanki gibi hücuma dayalı bir kadro ve taktik anlayışla karşımıza çıktı. Oynadıkları maçlarda en kuvvetli bölge olan forvetlerini öne çıkardıklarını gördük. Sahip oldukları uzman kanat oyuncuları ve ileride uyguladıkları alan değiştirmeler sayesinde rakip defansların yerleşim ve önlem alam imkanlarını asgariye indirdiler. Daha ofansif bir anlayış ile iki kanat yanında iki de forvet kullanmaları da ihtimal dahilinde ama PEKERMAN futbol romantizmi yanında biraz “dikkatli” bir düşünce tarzına sahip.Gene de oynadıkları futbolun hız ve kalitesi ile geldikleri noktayı hakettikleri kesin.

 

Takımın en sorunlu bölgesi olan defansın uyum ve açık vermesi biraz dikkatli hücum eden rakiplere karşı en zayıf halkayı oluşturuyor. BREZİLYA bu tanıma uzak ama elindeki silahlar ile problem yaratması kuvvetle muhtemel. Yarıfinali PEKERMAN’ın bu bölgeye yapacağı değişiklik belirleyecek ama KOLOMBİYA’yıgözardı etmemenizi öneririm.

 

BREZİLYA evsahibi olmasının dışında İspanya’dan farklı değil. DEL BOSQUE’nin eksileri aynenLuis FelipeSCOLARI’de de mevcut. Hatta SCOLARI oyuna katkısı DEL BOSQUE’ye oranla çokdaha az olan bir antrenör.

brazil-2014-world-cup-team

Kadroya girenler ve girmeyenler ile baştan aşağı bir yetenekler ordusu ama ne yazık ki sadece kendilerine, bu nedenle de rakibe oynayan bir güruh sahnede. Ama burada oyuncuları suçlamak yersiz.

 

Zira, JogaBonito’yu terk etmeye karar verdikleri 1990’dan günümüze 24 yılda 11 antrenör değiştirmişve 4 kez de JogaBonito’ya dönüş yapmış bir ülkenin takımından da farklı bir tarz beklemek beyhude olur.

 

Kendi evinde düzenlediği turnuvada ikinciliğin bile başarısızlık sayılacağı bir ortamda, oyuncuların, özellikle NEYMAR’ın üzerine yüklenen sorumluluğun neticesinde futbolcular da devamlı olarak bireysel performans gösterme peşindeler.

 

NEYMAR bağımlılığı, orta sahadaki yetersiz defansif oyuncular, beklerin devamlı surette rakip alanda olmaları ve defansın bir türlü organize olamaması ile bir anlamda sinerji açısından BELÇİKA’ya, kadro yanlışı olarak da İSPANYA’ya benziyorlar. Daha yetenekli ama daha az organize şekliyle.

 

Sahadaki oyunlarına uzun uzadıya değinmek gereksiz. Takımolarak herhangi bir planları yok ve kenardan da bunu düzeltecek bir destek gelmiyor. Tamamen bireysel çabalara bağlı olan, açılan ve oyunu hızlandıran rakiplere karşı seyir zevki yüksek futbol oynayan, kapanan takımlara karşı son kararkalitesizliği ve hatalı yerleşimler yüzünden o derece etkisiz bir takım hüviyetindeler.

 

ARJANTİN ise bireysel bağımlılık olarak ezeli rakibine benzer iken kadro olarak daha kötü durumda. BREZİLYA gözlemlerimde NEYMAR yerine MESSI’yı koyarak aynı yorumu kopyala/yapıştır yapmaktan öte eklenecek bir şey yok. Aynı hücum kalitesi, aynı defansif problemler ve aynı organizasyonsuzluk. Uluslararası alanda başarılarının yanısıra bu kadar üst düzey futbolcu veren bir ülke takımının bu derece düşük kalitede performans göstermesi hüzün verici.

 

          argentina-fifa

 

3)Afrika’nın çöküşü

 

Afrika takımlarının parlamaya başladığı dönemlerin üzerinden geçen yirmi yılın ilk bölümünde gördüğümüz yetenek yağmuru nedeniyle her zaman bu kıta takımlarının bireysel ve düşük futbol zekasına dayalı oyunlarını görmezden geldik.

 

Beklenti ve umut, parlayan oyuncuların kaliteli liglere giderek futbol oynamayı öğrenecekleri ve bu bilgilerini milli takımlarına taşıyacakları yönündeydi. Oysa, bireysel bilgi aktarımı neredeyse imkansız olan, gerçekleştiği zaman da sadece o oyuncuların mevkileri ile kısıtlı kalan bir yöntem.

 

Geçen süre içinde en büyük problemleri üst düzey teknik adam olan Afrika ülkeleri, federasyonlar bazında herhangi bir proje geliştiremedikleri gibi milli takımlarını ikinci sınıf, özellikle Fransız, antrenörlere teslim ederek kendi kendilerini bitirdiler.

 

Bir başka unsur ise Avrupa takımlarının kolay ve ucuz futbolcu havuzu oluşturmak için seçici davranmadan genç yetenekleri yığın halinde ülkelerine götürmeleridir. Aradan bir tane çıksa kardır mantığı ile hem oyuncuların teknik ve psikolojik gelişimlerini daha beter geri bırakırken,farkında olmadan havuzu kuruttular.

 

CEZAYİR bu turnuvada adından bahsedilmeyen ama takım oyunu, genel kadro kalitesi ve potansiyel olarak en şanslı olarak gördüğüm takım. Ancak, antrenör hatası nedeniyle rahatlıkla eksik yönlerinden faydalanabilecekleri BELÇİKA karşısında aldıkları yenilgi yüzünden ABD yerine ALMANYA ile karşılaşmak zorunda kaldılar. Bir sonraki aşamaya geçmeyi hakeden bir kadro için muhtemelen yolun sonu ALMANYa maçı olacak.

BZdmagpCIAAQQZb

4)

     Gol sayısının fazlalığı

 

2010’daki Dünya Kupası’na oranla daha fazla gol gördük. Bir takım çevreler bunu hücum futbolunun yükselişine bağlamakta gecikmediler.

 

Aynı şekilde geriye gittiğimizde 2006 turnuvasının da 201’dan daha gollü geçtiğini görüyoruz ama 2010’daki hücum kalitesi bariz daha yüksekti. Bu nedenle, daha evvel tekrar ettiğim gibi bu artıştan sadece turnuvaya özgü bir sonuç çıkarmak daha sağlıklı olur.

 

Artışın iki ana unsurundan ilki stoperlerin uyum hataları. Bakıldığında aynı ligde oynayan stoperlerden kurulu defansların aşinalıkları sayesinde daha az açık verdiklerini, diğerlerinin ise tekil kaliteleri yüksek olmasına rağmen tandem uyumunu yakalayamadıklarını gördük. Savunma yönü yüksek beklerin azlığı da defans hatlarında gerekli koordinasyonun yakalanamamasına neden oldu.

 

Diğer ise daha önce de belirttiğim gibi dikine oynayan takım sayısındaki artış. Şimdilik bir trend olmaktan uzak olmasına karşın diğer turnuvalara oranla daha fazla sayıda takımın bu tarz oyunculara sahip olması, zaten dengesiz kurulan defansların daha fazla gedik vermesine yol açtı

.

Eğer 2018’de de en az bu oranı yakalayabilirsek o zaman bir trendden bahsetmek mümkün olur. Zira, Dünya Kupası tarihinde hiç bir zaman ardı ardına iki turnuvada gol yüzdelerinde artış yaşanmadı.{jcomments on}

                    linkedin-logo Paylaş                        Flipboard -logo Paylaş

Bu İçerik  8919  Defa Okunmuştur
 

Degerli yazarimiz Futbol Ekonomi Site Yetkilisi Perşembe, 22 Eylül 2011.

YAZARIN DIGER YAZILARINI GORMEK ICIN TIKLAYIN

Neden Futbol Ekonomisi?

 

www. Futbolekonomi.com’un  vizyon ve misyonu temel olarak  Futbol Ekonomisi Stratejik Araştırma Merkezi’nin (FESAM) vizyon ve misyonuna paralel ve aynı düzlemdedir.

 

Bu bağlamda temel misyonumuz: Futbolun yerel ve küresel makro özelliklerini incelemek ve yeni yapısal modeller önermek; bu kapsamda entelektüel gelişimi hızlandırmak ve buna ilişkin referans olabilecek bir database oluşturmak ve bunu tüm futbol araştırmacılarının emrine sunmak... Bu amaçla yapılan çalışmaları yayımlamak; gerekli her türlü bilimsel futbol araştırma ve geliştirme projelerine entelektüel anlamda destek vermek.

 

Temel Vizyonumuz: Önerilen yeni modellerin gerçekleştiğini görmektir.

 devamı >>>

finansal-futbol-anim-1

tugrulaksar_ge_roportaj

Tuğrul Akşar Güngör Urasın sorularını yanıtlıyor

  Yazar Tuğrul Akşar,
Milliyet Gazetesi Yazarı Güngör Uras'ın
sorularını yanıtlıyor.
detay için tıklayınız..

 

Spor Endexi

 

05/11/2024

Kapanış Günlük
Değişim %
  BİST 100

8.698,48

-0,17

 bjk BJKAS

4,48

-2,18

 fb FENER

100,30

0.00

 gs GSRAY

6,83

+0,15

 trabzon TSPOR

0,93

0,00

   SPOR ENDEKSİ

3.075,321

-0,41

Videolar

Tuğrul, Tuğrul Akşar, Pusula, Ekonomi, Futbol, Futbol Ekonomi, Mali,VİDEONUN DEVAMI VE DİĞER VİDEOLAR İÇİN TIKLAYIN.

İstatistikler

İçerik Tıklama Görünümü : 43519813

TRENDYOL SÜPER LİG 2024-2025 SEZONU

  

 

 Sıra TAKIMLAR 0 G B M A Y AV

1

Galatasaray 11 10  0 32 11 21 31
2 Fenerbahçe 11  8   2 1 27  9   18

26

3 Samsunspor 12 8 1  3

24

13 9

25

4 Eyüpspor 12  6   4  2 18  11 7 22
5 Beşiktaş 11 6 3  2  19  10 9 21
6 Göztepe 11 5 3 3 19  13 

  6

 18 
7

Sivasspor

12 5  2  5   17 20 -3 17
8 Başakşehir 11 4 4

17  14 3 16
9 Kasımpaşa 12 3 5 4 16    19  -3 14
10 Konyaspor 12 4 2 6 14  20 -4 14
11 Antalyaspor 12 4 2 6

15

24   -9 14
12 Rizespor 11 4 1 6 10  19 -9 13
13 Trabzonspor 11 2 6

3

12  14  -2  12
14 G.Antep FK 11 3 3 5 15 18 -3 12
15 Kayserispor 11 2 6 3 11 16 -5 12
16

Bodrumspor

12

3

2 7 10 16 -6 11
17 Alanyaspor 11 2 4 5 9 14  -5 10
18 Hatayspor 11 3 7 10 18  -8 6

19

A.Demirspor 11 0 2 9 9 25 -16

 

                 

Okur Yazar


Futbolun ekonomisi, mali, hukuksal ve yönetsel kısmına ilişkin varsa makalelerinizi bize gönderin, sizin imzanızla yayınlayalım.

Yazılarınızı  info@futbolekonomi.com adresine gönderebilirsiniz. 

 

 

Annual Review of Football Finance 2023

Annual Review of Football Finance 2023

Deloitte Sports Grup'un Avrupa Futbol Finansmanına ilişkin 32. kez düzenlediği yıllık futbol finans raporuna göre, Avrupa futbol pazarı 2021 - 22 sezonunda bir önceki yıla göre %7 büyüyerek 29.5 Milyar Euro büyüklüğüne ulaştı. Rapora ulaşmak için tıklayınız

Deloitte Money League - 2024

Deloitte Money league 2024

Deloitte Money League Raporunu 27. kez yayınladı. Rapora göre Avrupa'nın en zengin 20 kulübünün 2022-23 sezonunda gelirleri toplam 10.5 Milyar Euro'ya ulaştı. Raporu okumak için tıklayınız.

UEFA Kulüp Finans&Yatırım Raporu 2024

 

UEFA Raporu-2023

UEFA Kulüp futbolunun finansal durumları ve yatırımlarına ilişkin yıllık görünüm ve benchmark raporunu yayınladı. Okumak için tıklayınız

 


 

2021-Money-league-Raporu

 

Yirmidördüncü Deloitte Money League raporuna göre Barcelona'nın 715.1 Milyon Euro'luk geliriyle ilk sırada yer aldığı, tamamı merkez lig kulüplerinden oluşan ve bir önceki yıla göre gelirleri %12 azalan Para Ligi raporunu okumak için tıklayınız

 


 

 

annual report 202021 photo

 

Avrupa Futbolunun patronu UEFA’nın gelirleri 5.7 Milyar Euro’ya Ulaştı. Raporu okumak için tıklayınız.

 


 

 UEFA-Kulup-Futbolu-Lisanslama-2023


UEFA’nın 2023’te yayınladığı en son  Kulüp Lisanslamaya İlişkin Karşılaştırma raporuna göre kulüpler Pandemi döneminde 7.3 Milyar Euro zarar ettiler. UEFA raporu, Avrupa kulüp futbolunun endişe verici bir resmini çiziyor. Raporu okumak için tıklayınız.

 


    

191112 Aktifbank Ekolig

 

Türk futbolunun gelirlerinin ve ekonomik görünümünün mercek altına alındığı Futbol Ekonomi Raporu – EkoLig'in dördüncü sayısı yayınlandı. Süper Lig’in 2017-2018 sezonu sonunda 3,2 milyar TL olan geliri, 2018-19 sezonunda 4,2 milyar TL’na ulaştı. Bkz.

 

 

master bm report lowres

 

The European Club Footballing Landscape 2022


UEFA'nın Avrupa Lulüp futboluna ilişkin 13, kez yayınladığı, Covid-19'un etkilerinin de analiz edildiği raporu okumak için Bkz.


 

 EkoSpor-y

“Ekospor’un aylık bültenlerinden haberdar olmak için tıklayınız”

 

Süper lig Marka değeri araştırma

''Taraftar Algısına Göre Türkiye Süper Ligi Marka Değerini Etkileyen Faktörlerin ve Marka Değeri Boyutlarının Değerlendirilmesi'' Prof. Dr. Musa PINAR öncülüğünde yapılan bu araştırmayı okumak için tıklayınız.

 

 

the-european-elite-2019

KPMG Avrupa’nın 32 Elit Kulübünün değerlemesini yaptı. Süper Lig’den Galatasaray ve Beşiktaş’ın da bulunduğu bu raporda en değerli kulüp 3.2 Milyar Euroluk değeriyle Real Madrid oldu. Raporu okumak için tıklayınız.
 

Endustriyel_futbol

 

Futbolda Endüstriyel Denge ve Başarı Üzerine

Futbolun Endüstriyel gelişimi, kulüplerin sportif ve iktisadi/mali yapılanışını derinden etkiliyor. Dorukhan Acar’ın Kurumsal Yönetim temelli yaklaşımı ile "Futbolda Endüstriyel Denge ve Başarı"yı okumak için tıklayınız

 

 

Türkiye'de Kadın Futbolunun Gelişimi ve Günümüzdeki Durumu

 

imagesCAVM4O4L

 

Dr. Lale ORTA’nın Kadın Futboluna Entelektüel Bir Yaklaşım Sergilediği makalesi için tıklayınız.” 

 

 

İngiliz Futbolunda Kurumsal Yönetişim Üzerine

 

governance_in_football

 

Tüm kulüplerimize ve Türk Futbol yapılanmasına farklı bir bakış açısı kazandırabileceğini düşündüğümüz, İngiliz Parlementosu’nun Kültür, medya ve spor Komitesi’nin hazırladığı raporu okumak için tıklayınız. 

 

money-and-soccer

“Money scorring goals”, Gerçekten de “Para Gol Kaydedebiliyor mu? “

Euro 2012’nin olası ekonomik etkilerini
okumak için tıklayınız. 



FFP

Futbolda Finansal Sürdürülebilirlik Kapsamında ''Finansal Fair Play Başa Baş Kuralı ve Beşiktaş Futbol Kulübü Üzerinde Bir Uygulama 
Hüseyin AKTAŞ/Salih MUTLU,

okumak için tıklayınız.