Süper Kupa Hikayesi ve Arap Sermayesi
x
Buradasınız >> Ana Sayfa HABERLER & MAKALELER Genel Diğer Yazarlar Süper Kupa Hikayesi ve Arap Sermayesi

Süper Kupa Hikayesi ve Arap Sermayesi

2626 1665161176449-gettyimages-1241430276

Anıl Çobanoğulları- 12 Ocak 2023 Oynan(a)mayan Süper Kupa’nın ülke gündemini uzun zamandır işgal ettiği bir gerçek olarak karşımızda duruyor.

Konuyla alakalı akıllarda oluşan sorulara verilmesi gereken bazı cevaplar var. Kupa neden Riyad’da oynatılmak istendi? Maç neden oynanmadı? Aradığımız cevapları sadece futbolun içinde aramak, kadük tartışmalara hapsediyor. Bu bağlamda ismiyle namüsemma kupaya dair soruları futbol, ekonomi ve politika üçgenine alarak cevaplamak elzem görünüyor.

Sorulara cevap aramaya başlamadan önce burada değineceğim Arap sermayesi kavramını kısaca anlatmakta fayda var. Sermayenin temel özelliği kendini sürekli yeniden üretmesi ve temas ettiği her şeyi kendine benzetmesidir. Yani bir üretim süreci olmalı ve artı değer ortaya çıkmalıdır. Sermayedar artı değere el koyarak sermayesini genişletmelidir. Bu genişlemenin üssel bir fonksiyon olduğu varsayılır ve sonsuza kadar süreceği kabul edilir. Ancak Arap sermayesinin kendine has niteliklerini görmek gerekiyor. Bu ülkelerde petrol ağırlıklı olarak doğal kaynaklardan elde edilen sermaye, kendini yenilemek için üretim sürecine ihtiyaç duymaz. Topraktan fışkıran sermayenin devamlılığı için üretim süreçlerinden azade olması ona nevi şahsına münhasır özellikler yüklemektedir. Bu özelliklerin ilki, Arap sermayesinin üretici değil tüketici olmasıdır. Bir yatırım/üretim mantığıyla değil satın alma mantığıyla hareket eder. İkinci özelliği nobranlıktır. Müşteri her zaman haklıdır mantığı çerçevesinde ürünü kendi kültürüne göre büker ve öyle satın alır. Üçüncü ve en önemli özelliği ise kayıt dışı ekonomiye olan tutkunluğudur. Demokrasi, hukuk, şeffaflık, hesap verilebilirlik, denetim gibi kavramlardan pek hazzetmez. Sorularımıza cevap ararken Arap sermayesinin bu üç özelliğini akılda tutmak işimizi kolaylaştıracak.

Arap sermayesi bir süredir özellikle devlet fonları aracılığıyla gözünü futbola dikti. Majör liglerde satın aldıkları kulüpler, dünya kupası gibi küresel organizasyonlar, transfer piyasasında rekabet edilemeyecek ücretlerle oyunun dengesini bozan inorganik müdahaleler yaptılar, yapıyorlar. Futbolun en kitlesel iletişim araçlarının başında geldiğini düşünürsek Arap sermayesinin futbola olan ilgisinin en basit tabirle ‘’kültürel satın alma’’ işlemi olduğunu söylemek yanlış olmaz.  

Arap Sermayesi ve Türkiye İlişkisi

 ‘’Bütün mutlu aileler birbirine benzer. Her mutsuz ailenin ise kendine özgü bir hikayesi vardır.’’

                                                                          Lev Tolstoy, Anna Karenina

2017 yılında geçtiğimiz Başkanlık sistemi ekonomik vaatlerinin hiçbirini yerine getiremedi. Yasama-yürütme-yargı sacayakları üzerine kurulu denge mekanizmasının tek elde toplanmasının sonuçları hiç iç açıcı olmadı. Batı sermayesi (üretime dayalı) ve üretim faktörleri hızla ülkeyi terk etti. Ekonomik göstergelerinin sürekli negatif yönde seyrettiği bu dönem, iktidarı farklı arayışlara itmeye mecbur bırakıyor. Türkiye hem politik hem de ekonomik anlamda yüzünü batıdan doğuya çevirmek zorunda. Özellikle döviz kuru ve enflasyonun sıcak para girişiyle baskılanmaya çalışılması sonucu ortaya çıkan mevcut politik ve ekonomik yapı, Arap sermayesi için adeta biçilmiş kaftan. Mevcut dar boğazdan çıkmak adına Arap Yarımadası’na yapılan ziyaretlerin sıklığı gözden kaçmıyor. Futbol için de farklı bir durumdan söz edemeyiz. Döviz kurunun önlenilemeyen yükselişi özellikle kulüplerin borç yükünü artırdı. Gelir seviyesi düşen halk için futbol harcamaları artık lüks tüketim haline geldi. Yayın gelirleri, sponsorluk gelirleri, stadyum gelirleri gibi ana kalemler eriyip gitti. Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) özerk bir kurum olmasına rağmen uzun yıllardır iktidarın  işaret ettiği isimler tarafından tek adaylı seçimlerle iş başı yaptı. Haliyle iktidar yüzünü nereye döndüyse futbolu yönetenler de peşinden koştu. 

Neden Riyad?

Tarihine baktığımızda kupa ilk defa yurtdışına çıkmıyor. Bildiğimiz bu formatına 2006 yılında kavuşan Süper Kupa ilk 3 yılında (2006-2007-2008) Almanya’da oynandı. Bu durum gurbetçilerin yoğunluğu düşünüldüğünde mantıklı bir karar gibi görünüyordu. Ve hatta adına yakışan organizasyonlara şahit olduk diyebiliriz. Sonraki senelerde İstanbul ve Anadolu’da oynanan maçlarla devam etti. 2011 yılında oynanmayan Süper Kupa mücadelesi ise başlı başına ayrı bir yazı konusu olarak kenarda dursun. 2023 yılında Fenerbahçe ve Galatasaray arasında oynanacak Süper Kupa organizasyonunun 29 Aralık tarihinde Riyad’da yapılması kararı, aylar öncesinden duyurulmuştu. Her iki kulüpten de Cumhuriyet’in 100. yılında bu müsabakayı Suudi Arabistan’da oynamak istemediğini belirten açıklamalar gelse da bir şekilde ikna oldular. Ortada bir sözleşme olduğu söylendi. Ayrıntılarını hiç bilemediğimiz. Şeffaflıktan yoksun. Denetimden uzak. Ez cümle Süper Kupa’yı eğip, büküp Arap sermayesine satmaya çalışmışız. 

Maç Neden Oynanmadı?

Maç günü gelip çattığında evdeki hesabın çarşıya uymadığını anladık. Sahaya ‘’Yurtta Sulh Cihanda Sulh’’ pankartıyla çıkılmak isteniyordu. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e ait sözün yer aldığı pankarta Suudi yetkililer kesinlikle izin vermeyeceklerini bildirdiler. TFF’nin kulüplerle ve yetkililerle yaptığı toplantıda arayı bulmaya çalışması nafileydi. Çünkü bazı şeyler vardı ki onlara paha biçilemezdi. Geri kalan her şeyi Arap sermayesi satın alabilirdi. Aslında halkın paha biçilemez değerlerinin neler olduğu, Cumhuriyet’in 100. yıl kutlamalarında açıkça ortaya konmuştu. Vatandaşın iktidarın mevcut yönünü çevirdiği rotadan pek de hoşnut olmadığı ayan beyan gözler önüne serilmişti. Bu maçın oynanmamasının temelinde futbolun bir oyundan çok daha fazlası olduğu gerçeği yatıyor. Almasını bilene çok açık politik mesajlar veriliyor. Anlaşılan o ki hala futbolun paydaşları içinde -Fenerbahçe Başkanı Ali Koç hariç- bu mesajı anlayan bir yetkili yok. Bu konudaki net tavrı tebrik etmek ve bu konuda kendisine destek olmak gerekiyor. Son olarak karşılaşmanın iptal edilmediğini, ertelendiğini unutmamak lazım.  {jcomments on}

                    linkedin-logo Paylaş                        Flipboard -logo Paylaş

Bu İçerik  2078  Defa Okunmuştur
 

Degerli yazarimiz Futbol Ekonomi Site Yetkilisi Perşembe, 22 Eylül 2011.

YAZARIN DIGER YAZILARINI GORMEK ICIN TIKLAYIN

futbolekonomihakkimizdabanner2

esitsizliktanitim

aksartbmmraporbanner

Yazarlarımızın Son Yazıları

Doç. Dr. Kutlu Merih
Doç. Dr. Kutlu Merih
Doç. Dr. Deniz Gökçe
Doç. Dr. Deniz Gökçe
Prof. Dr. Sebahattin Devecioğlu
Prof. Dr. Sebahattin Devecioğlu
Murat  Başaran
Murat Başaran
Mete İkiz
Mete İkiz
Hüseyin Özkök
Hüseyin Özkök
Ömer Gürsoy
Ömer Gürsoy
Neville Wells
Neville Wells
Kenan Başaran
Kenan Başaran
Prof. Dr. Ahmet Talimciler
Prof. Dr. Ahmet Talimciler
Prof. Dr. Lale Orta
Prof. Dr. Lale Orta
Müslüm Gülhan
Müslüm Gülhan
Tuğrul Akşar
Tuğrul Akşar
Av. Hüseyin Alpay Köse
Av. Hüseyin Alpay Köse
Doç. Dr. Recep Cengiz
Doç. Dr. Recep Cengiz
Dr. Ahmet Güvener
Dr. Ahmet Güvener
Av. Arman Özdemir
Av. Arman Özdemir
Dr. Tolga Genç
Dr. Tolga Genç
Tayfun Öneş
Tayfun Öneş
Dr. Bora Yargıç
Dr. Bora Yargıç
Alp Ulagay
Alp Ulagay
Dr. Sema Tuğçe Dikici
Dr. Sema Tuğçe Dikici
Prof. Dr. Fuat Tanhan
Prof. Dr. Fuat Tanhan

Kimler Sitede

Şu anda 950 konuk çevrimiçi

İstatistikler

İçerik Tıklama Görünümü : 52924454

raporlaranas

kitaplar aksar

1

futbol ekonomi bulten

fesamlogobanner

ekosporlogo


Futbolun ekonomisi, mali, hukuksal ve yönetsel kısmına ilişkin varsa makalelerinizi bize gönderin, sizin imzanızla yayınlayalım.

Yazılarınızı info@futbolekonomi.com adresine gönderebilirsiniz. 

 

futbolekonomisosyal2

 

sosyal1