AVRUPA’DA NAKLEN YAYIN GELİRLERİNİN DAĞITIM MODELLERİ
Bizi Takip Edin Futbol ekonomisi facebookta futbol ekonomisi twitterde
x
Buradasınız >> Ana Sayfa Haberler & Makaleler Genel Tuğrul AKŞAR AVRUPA’DA NAKLEN YAYIN GELİRLERİNİN DAĞITIM MODELLERİ

AVRUPA’DA NAKLEN YAYIN GELİRLERİNİN DAĞITIM MODELLERİ

 

GİRİŞ ve  MODEL ÖNERİSİ

I - ÜLKEMİZDE NAKLEN YAYIN GELİRLERİNİN DAĞITIM MODELİ

 

II-AVRUPA’DA NAKLEN YAYIN GELİRLERİNİN DAĞITIM MODELLERİ

 

Bugün Avrupa’da futbol pastasının üçte ikisini üreten Beş Büyük Lig’de uygulanan çeşitli dağıtım modellerine baktığımızda, aşağıdaki genel uygulamaları görüyoruz. 

 

1)    İngiliz dağıtım modeli 

Bu modelin özü İngilizlerin deyimiyle 50:25:25 kuralına dayanır. Ne demek 50:25:25 kuralı? Bu kurala göre Federasyon oluşan toplam naklen yayın gelirlerinin başlangıçta yüzde ellisini tüm kulüplere eşit dağıtıyor. Kalan yüzde ellinin yarısı ise, yani toplamın yüzde yirmibeşi sportif performansa göre kulüpler arasında pay ediliyor.  Yani kulüplerin sezon sonundaki bulundukları lig sırası, kimin ne kadar alacağını belirliyor.  Son yüzde yirmibeşlik dilim ise kulüplerin popülaritelerine bağlı olarak, haftalık yayınlanan naklen maç sayılarına göre kulüplere dağıtılıyor.

 

İngiliz Liglerinde yayın hakkını 1983’te BBC ve ITV iki yıl için 5,2 milyon sterlin ödeyerek almıştı. Asıl patlama Rupert Murdoch’a ait BSkyB kanalı pazara girince yaşandı. BSkyB, 1992’de beş yıl için 191.5 milyon sterlin, 1997’de 670 milyon sterlin, 2001’de ise 1.1 milyar sterlin verdi. Geçen yılki ihaleyi de kazanan BSkyB, üç sezon için İngiliz Premier Ligi naklen yayın bedeli olarak 1.650 Milyon Euro ödeyecek.  Yani sezon başına naklen yayın geliri olarak yayıncı kuruluşun ödeyeceği bedel tek sezon için 550 milyon sterlin. 

BSkyB sözleşme gereği haftada dört canlı yayın yapabiliyor.  Ancak bunun dışında BBC maçların 50 dakikaya kadar varan geniş özetlerini yayınlama hakkını Federasyona yıllık 50 Milyon Euro olmak üzere üç yıllığına toplam 150 milyon Euro’ya (105 Milyon Sterlin) satın aldı. BBC 2003 yılında Federasyondan satın aldığı bu hakkını 2006’ya kadar kullanabilecektir... 

Premier Lig Kulüplerine 1993-2004 arasında dağıtılan naklen yayın gelirlerinin lig sırasına göre dağılımları aşağıda verilmektedir. 

Premier Lig Naklen Yayın Gelirlerinin Dağıtımı 1993-2004 (Milyon Pound) 

Lig Sırası

1992-93

1996-97

1998-99

2002-03

2003-04

1

2,4

6,3

11

31,2

32,8

2

2,3

5,6

10,9

29,2

30,5

3

2

5,7

10

25,8

31,2

4

2

5,8

9,1

24,5

26,6

5

1,8

4,6

8,9

27,4

26,4

6

2

4,6

8,8

21,1

23,1

7

1,6

4,1

7,9

21

22,3

8

1,7

4,4

7,7

19,1

20,9

9

1,9

3,9

7,4

19,6

21,2

10

1,7

4,4

7,2

20,8

21,5

11

1,6

3,9

6,9

19

19,2

12

1,4

3,6

6,8

17,3

20,5

13

1,4

3,7

6,5

18

19,5

14

1,4

3,8

6,1

16,4

19

15

1,4

3,5

6

17,3

17,8

16

1,3

3,2

5,8

16,4

18,3

17

1,5

3,1

5,7

15,6

15,7

18

1,3

3

5,5

16,3

15,8

19

1,3

3,1

5,3

13,5

16,5

20

1,2

2,8

5

14,3

13,4

21

1,1

n/a

n/a

n/a

n/a

22

1,1

n/a

n/a

n/a

n/a

Toplam

35,4

83,1

148,5

403,8

432,2

Fark(*)

1,3

3,2

5,3

17,7

19,4

Rasyo(**)

2,18

2,25

1,93

2,31

2,09

Fark(*) İlk sıra ile son sıradaki kulübün gelirleri arasındaki farktır.

Rasyo(**) İlk sıra ile son sıradaki kulübün gelirlerinin birbirine oranı.

(Kaynak:  Jonathan Michie, Christine Oughton ‘’Competitive Balance In Football, Birkbeck University of London, Research Paper 2004, sh.28)

 Yukarıdaki tablodan da görülebileceği üzere; naklen yayın geliri yıllar itibariyle ciddi bir büyüklüğe ulaşmıştır. Pastadaki bu büyümenin kulüplere yansımasına bakıldığında ise Lig şampiyonu kulüplerin naklen yayın gelirleri 1992-2004 arasında tam 12,7 kat artarken; lig sonuncularının gelirleri 10,2 kat artmıştır. Mutlak rakam olarak tablo değerlendirildiğinde ise 1992-93 sezonunda, yani Premier Lig’in kurulduğu yıl itibariyle Lig şampiyonu yıllık 2.4 milyon pound gelir elde etmekteyken; 2004 yılında bu tutar 32.8 milyon pounda ulaşmıştır. Lig sonuncusunun ise aynı dönemde mutlak geliri 12.2 milyon pound artış kaydetmiştir. Yine 1992-93 sezonunda lig birincisi ile sonuncusu arasındaki naklen yayın geliri arasındaki açık(fark-gap) 1.3 milyon pound iken; aynı fark 2004 yılında 19.4 milyon pounda yükselmiştir. Aynı şekilde 1. sıradaki kulüp ile son sıradaki kulübün gelirleri arasındaki nispi fark ise 1.3 kattan, 2.09 kata ulaşmıştır.  Bu dönemde Premier Lig’de kulüplere yıllık ortalama 4,6 milyon pound naklen yayın geliri dağıtımı yapılmıştır. Lig şampiyonu bu dönemde (oniki yıllık süre içinde)  yıllık bazda ortalama naklen yayın gelirinden ilk sezon 800 bin pound fazla gelir elde ederken, 2004 sezonunda bu rakam 11,2 milyon pounda yükselmiştir.  

PL Kulüplerinde naklen Yayın Gelirlerinin Ortalama gelişim ve Sapmaları(1992-2004) 

 

 

 

 

 

 

 

Mutlak değer olarak Oniki yıllık

2004-1992 itibariyle

Milyon Pound

1992-93

1996-97

1998-99

2002-03

2003-04

Ortalama Gelişim

Ortalama Artış (kat)

 

Ortalama naklen yayın geliri

 

1,6

4,2

7,4

20,2

21,6

4,6

12,4

1.sıra için ort.sapma

0,8

2,1

3,6

11,0

11,2

2,4

9,4

Son sıra için Ort. Sapma

 

0,5

1,4

-1,4

3,3

2,2

0,5

3,3

(Tablo: Premier Lig Naklen Yayın Gelirlerinin Dağıtımı 1993-2004 tablosundaki verilerden oluşturulmuştur.)

 

Naklen yayın gelirlerinin oniki yıllık ortalamadan sapması ise 2.4 milyon pound civarında gerçekleşmiştir. Aynı şekilde lig sonuncusunun 1992-93 sezonunda ortalamadan sapması (+)500 bin pound iken; bu rakam 2004’te (+)2,2 milyon pounda yükselmiştir. Gelir dağılımında oluşan farkın çarpıcılığını  görmek için Lig birincisi ve Lig sonuncusunun elde ettikleri yayın gelirleri ortalamasının, ortalama gelirden sapmalarındaki artışa bakmak gerekir. Buna göre Lig birincisinin ortalama naklen yayın gelirleri  on iki yıllık dönemde ortalamanın 9,4 kat üzerinde bir artış kaydederken; lig sonuncusunun ortalama naklen yayın gelirlerindeki artış ise ortalamadan 3,3 kat fazla olabilmiştir. 2004 yılı itibariyle PL kulüplerinin 1992’ye göre gelirlerindeki ortalama mutlak artış 12.4 kat gerçekleşmiştir. 

Premier Lig’de naklen yayın gelirlerinin paylaşımında aslan payını yine beş üst düzey kulübün aldığını aşağıdaki tablodan da net olarak görmekteyiz. Her ne kadar İngiliz modeli daha rekabetçi ve haklı bir model gibi görünmekle birlikte, 2002-03 verilerine göre oluşturduğumuz tabloda, PL’de de gelirlerin sadece top beş kulüp arasında dengeli dağıtıldığını görüyoruz.  

 

Yukarıdaki tabloyu yakından değerlendirdiğimizde; beş büyük kulübün PL naklen yayın gelirlerinin %34’ünü kendi aralarında paylaşırken; diğer 15 kulübün toplam naklen yayın gelirinin %66’sını kendi aralarında paylaştığını görüyoruz. Beş büyük kulübün bir önceki yıl  (2002-03 sezonunda) payı %39 iken; diğer 15 kulübün payı %61 civarındaydı. PL’de naklen yayın gelirlerinin dağıtımında büyükler lehine olan denge, giderek diğer kulüplerin leyhine doğru bir gelişim trendi içine girmiştir.   

 

Beş büyük kulüp arasında ciddi bir dağılım payı olmamakla birlikte ManUtd.’ın 2002-03 sezonundaki 53.4 milyon poundluk geliri bir sene sonrasında 31,2 milyon pound’a kadar düşmüştür. Beş büyük kulübün naklen yayın gelirleri 147,5 milyon pound civarındayken(%34); diğer onbeş kulübün payı 284,7 milyon pounda yükselmiştir. (%66)  

Bu modelin olumlu ve olumsuz yanı üzerinde aşağıda durulacaktır. 

 

2)  Fransız dağıtım modeli 

Fransız Ligi’nde gelirin %83'ü 20 klüp arasında ‘’dayanışma Primi’’ adı altında her kulübe eşit olarak , %10'u sportif performansa, yani sezon sonundaki lig sırasına göre, kalan  %7 ise her hafta yayınlanan maçlar içinde  en yüksek reytingi alan üç maçı oynayan kulüpler arasında popülaritelerine göre pay ediliyor. Doğal olarak bu maçlar arasında en fazla maçı yayınlanan kulüp bu dağıtımdan en fazla payı alıyor. 

Fransız liginde 2004 Yılına kadar maçların naklen yayın hakları, bugünkü gibi yine Canal Plus ve TPS şirketlerindeydi. Bu iki yayıncı kuruluş 2004 sezonuna kadar yıllık yaklaşık 405 milyon dolar (320 Milyon Euro) civarında bir yayın bedeli ödeyerek maçları naklen yayınlıyorlardı.  

2004 Yılında Fransa Futbol Ligi naklen yayın ihalesi rekor bedel ile sonuçlandı. Vivendi Universal'in şifreli kanalı Canal Plus, 3 yıllık yayın hakkı için 1.8 milyar Euro ödemeyi kabul etti. Financial Times Gazetesi'nin haberine göre Fransa Futbol Ligi dünyanın en pahalı ligi haline geldi. Fransız şifreli kanalları arasında yaşanan kıyasıya rekabetin bu rekor naklen yayın bedeline yol açtığı belirtiliyor. Canal Plus ve TPS şirketleri, ihaleyi kazanmak için mücadele ediyordu. Ancak yıllık 500 milyon Euro gibi bir bedel bekleyen uzmanlar toplam 1.8 milyar Euro ile şaşkınlığa uğradı. Canal Plus'un 4 milyon 900 bin abonesi olduğu kaydediliyor. Futbol maçlarının naklen yayını ile en az 150 bin yeni abonenin kazanılması bekleniyor. Canal Plus'ın naklen yayın hakkına sahip olması ile rakibi TPS'den abone kazanması ve bu şekilde ana şirket Vivendi'nin TPS'i satın almasını kolaylaştırdığı bildiriliyor. Zararda oldukları söylenen Fransız takımlarının rekor naklen yayın parasına çok sevindiği yorumları yapılıyor. Çünkü ligin yıldızlardan yoksun olmasının Fransız ligine olan ilgiyi azalttığı belirtiliyor. (Sabah, 14.12.2004) 

‘’Fransız Liginde haftanın en iyi maçı ve en iyi 3. maçını "Canal+", haftanın en iyi 2. maçını "TPS" yayınlıyor. Bu üç maçı kanallara abone olabilenler izliyor.Geriye kalan 7 maç ise iki kanal arasında paylaştırılıyor. Bu maçları içinden istediğinizi satın alarak izliyorsunuz. Örneğin , Marsilya klübügeçen sezon 30 maç geride kalındığında 29 maçının yayınlanmış olmasından ötürü daha çok hak talep etmişti. Aynı dönemde Tolouse takımının hiç bir maçı , ilk 3 maçtan biri olarak seçlip yayınlanmamıştı.’’(Arda ŞANAL,  http://www.turkspor.net/default.asp?o=2&id=48) 

Fransız liginde federasyon ana yayıncı kuruluşun dışında haftalık olarak her isteyen kanala belirli bir ücret karşılığında, naklen maç yayınları bittikten sonra  özet görüntüleri satabiliyor.
 

3)  İtalyan dağıtım modeli        

İtalyanların Serie-A’da uyguladıkları dağıtım modeli ise yukarıdaki her iki modelden de daha farklı. İtalyanlar bu işi nasıl yapıyorlar? İtalya’da ligi domine eden dört büyük kulüp yayıncı kuruluşla (Sky-Italia)yaptıkları serbest pazarlık sonucunda toplam naklan yayın gelirlerinin yaklaşık %65’ini kendi aralarında paylaşıyorlar.  Aslan payını alan bu kulüpler ise Milan, Inter, Roma ve Juventus...Kalan diğer 16 takım ise Federasyon aracılığıyla Sky-Italia ile maçlarının şifreli kanallardan yayınlanması koşuluyla serbest pazarlık yaparak naklen yayın geliri elde ediyorlarİtalyan federasyonu Serie A’nın naklen yayın hakkını toplam 500 Milyon Euro civarında bir tutara, İki sezon öncesine kadar naklen yayın hakkına sahip "Stream" ve "Tele+" kanallarını satın alan dünyaca ünlü Avusturalyalı medya patronu Rupert Murdoch’un  "Sky-Italia’’a satmıştıNaklen yayın bedellerinin dağıtımı İtalyan Federasyonun nezareti ve eşgüdümünde sözkonusu kulüplerin yayıncı kuruluşla yapacakları serbest pazarlıklara bırakılmış durumda.  

"Sky-Italia geçtiğimiz sezon olduğu gibi bu sezonda yayın haklarını elinde bulunduruyor. Ancak İtalya'da ki uygulama diğer ülkelere göre biraz farklı. Her klüp kendi yayın hakkını kendi pazarlıyor. Tek şartla, haklarını sattığı kanal şifreli olacak. 12 Eylül'de başlayacak lig öncesi şuanda her zaman olduğu gibi ufak çapta bir kriz var. 20 takımla oynanacak bu sezon öncesi, 17 takım "Sky-Italia" ile anlaşmışken, Fiorentina, Messina ve Palermo henüz istediği paraları alamadıklarından anlaşmaya yanaşmıyorlar. Anlaşma olmaz ise bu üç takımın iç saha maçlarının yayını, geçen yıl Serie A'dan 5 takımında (Ancona,Empoli,Chievo,Brescia ve Perugia) maçlarını yayınlamış olan "Gioco Calcio" adlı kanal gerçekleştirecek.

Sky-İtalia'nın, sezon başına Juventus'a, Milan'a ve Inter'e yaklaşık 30'ar milyon euro ödemeyi taahhüt ettiği konuşuluyor. Dünya'nın en büyük yayın gelirine sahip iki takımı Milan ve Juventus, şampiyonlar ligi, lig maçları, kupa maçları ve özel maçları içeren yayın gelirlerinin 75 milyon eurolara kadar çıktığı görülmekte.


İtalya'da özet görüntülerinin yayınıda devlet kanalı olan RAI'de. Aynı bizdeki TRT modeli gibi. Ancak İtalya'da RAI'den önce hiç bir kanal satın aldığı özet görünütleri yayınlıyamıyor, yani öncelik devlet kanalında. Zaten bakıldığında MediaSet dışında özet görüntülerin başka kanallarca satın alındığı görülmüyor.

Sky-Italia’nın Serie A ile ilgili uygulamaları ise şöyle, aboneler ya cumartesi ve pazar akşamları TSİ 21.30'da oynan maçları ya da daha fazla ödeyerek haftasonunda oynanan tüm maçları canlı olarak izleyebiliyorlar. Aynı saatte başlayan 5-6 maç olduğunda hepsini ayrı ayrı kanallarda izleme imkanı veren ikinci seçeneğin fiyatı ise 47 euro. Şuan için italya'da 2.3 milyon abonesi bulunan "Sky-Italia" nın tarifelerinin çok sık eleştiri konusu olduğunuda buradan söyleyelim...’’ (Arda ŞANAL,  http://www.turkspor.net/default.asp?o=2&id=48) 

Burada Arda ŞANAL’a bir ekleme yaparsak, bugün Serie A’da toplam abone sayısı 3.1 milyona, abone başına toplam maliyet de 92 Dolar’a (70 Euro) yükselmiş durumda. (Abone sayısı ve abone başına düşen maliyet konusunda Endüstriyel Futbol isimli kitabımıza bakılabilir)  

 

4)    Alman Dağıtım Modeli 

Almanya’da yayın gelirinin yüzde 50’si bütün kulüplere eşit olarak dağıtılıyor. Geri kalan yüzde 50’nin yüzde yetmişbeşi yani 4’te 3’ü son 3 yıl baz alınarak kulüplerin başarısına göre, kalan yüzde yirmibeş te kulüplerin sportif performansları sonucu aldıkları puanlara göre dağıtılıyor.  

Almanya’daki havuz sisteminde maçları medya devi (aynı zamanda 2002 Dünya Kupasının da yayın hakkını satın alan)  Kirch grubuna bağlı Premiere kanalı yayınlıyordu. Alman Futbol Federasyonu ile grubun 2000 yılında yaptığı dört yıllık bir anlaşmaya göre Kirch grubu 4 yıllık süre için Bundesliga kulüplerine yıllık 400 Milyon Euro ödeyecekti. Ancak Kirch’in iflas etmesi nedeniyle bu rakamın sadece 271.5 Milyon Euro’luk kısmı kulüplere ödenebildi. Bu anlaşma daha sonra 2006’ya kadar uzatıldı.  

‘’Bu ödemelerin 186,5 Milyon Euro’su Premiere tarafından, 60 Milyon Euro’su ARD ve kalan 20 Milyon Euro’su da DSF tarafından kulüplere ödeniyor. ‘’(Arda ŞANAL, http://www.turkspor.net/default.asp?o=2&id=48)  

Kirch’in iflas etmesi sonrası Alman Federasyonu Bundesliga’nın yayın hakkını Premiere isimli digital yayın platformuna verdi. Özet görüntüleri yayınlama hakkını ise Federasyondan  ARD ve DSF kanalları satın almış bulunuyor. Bu anlaşmaya göre her iki kanal hafta sonu oynanan maçların geniş özetlerini, ana yayıncı kuruluş Premiere maçların yayınlarını bitirdikten sonra yapabiliyor... 

’’Ayrıca seyirci, İngiltere hariç, diğer ülkelerde olduğu gibi Almanya'da da, herkes tuttuğu takımın maçını 90 dakika boyunca canlı yayında izleme imkanına sahip.’’ (Arda ŞANAL, http://www.turkspor.net/default.asp?o=2&id=48) 

 

5- İspanya Modeli 

İSPANYA

İspanyol  La Liga’da Real Madrid ve Barcelona’nın toplam yayın gelirinin üçte birini aldığı bir dağıtım modelinin egemen olduğunu görüyoruz. İspanyol Liginde mücadele eden 20 takıma ana yayıncı kuruluşun Federasyon aracılığıyla yaptığı yıllık ödeme toplamı 450 Milyon USD’a (yaklaşık 350 milyon Euro’ya) ulaşmış durumda. Bu tutarın  300 Milyon dolarlık kısmı Real ve Barcelona dışındaki 18 kulübe Lig sonundaki sportif performansına, yayınlanan naklen maç sayısına ve popülaritelerine göre dağıtılırken; toplam yayın gelirinin üçte biri olan kalan 125 milyon dolar ise Real  Madrid ve Barcelona’ya eşit olarak pay ediliyor.  Real Madrid ve Barcelona  ayrıca yerel kanallarla da bağımsız olarak sözleşme yapabiliyor. Örneğin geçen yıl Barcelona Katalan televizyonuyla yaptığı anlaşma ile yıllık tv yayın gelirlerine ilave 50 milyon dolar daha ekleyebildi.  

‘’İspanya'da, "Audivisial Sport" adlı pek çok kanalın katılımıyla kurulan bir platform yayın haklarının sahibi. Bu platformu oluşturan kanallar ise "Canal Plus" , "Via Digital" ve "Forta". Burada şu bilgiyi de verelim Forta 'yı oluşturanlar 6 büyük yerel televizyon kanalı. Bu kanalların arasında TV3 (Catalunya), Madrid TV, Andolucia TV (Sevilla ve çevresi), TVGalicya gibi önemli kanallar bulunuyor. Buarada , milli maçlar ve kupa finalleri dışındaki tüm organizasyonların yayın hakkının federasyon değil "Lig Birliği" tarafından pazarlanıyor.’’

İspanya'da ki yayın düzeni ise şöyle; Cumartesi günü bölgesel kanallardan bir tanesi, bir maçı şifresiz yayınlıyor. Pazar akşamının maçını ise Canal Plus şifreli olarak yayınlıyor. Geriye kalan sekiz maç ise Via Digital adlı platformda yayınlanıyor. Bu platformda istediğiniz her hangi bir maçı ortalama 15 euro ödeyerek 90 dakika canlı olarak izleyebiliyorsunuz.
Kısa özet görüntüleri ise satın alan her hangi bir kanal maçlar biter bitmez, beklemeden yayınlıyabiliyor.’’ (Arda ŞANAL, http://www.turkspor.net/default.asp?o=2&id=48) 

 

Modellerin Artı ve Eksileri 

Yukarıdaki hiç bir modeli dogmatik bir şekilde Süper Lig’e alıp uygulamamız doğru olmaz...Bu modellerin kendi içlerinde artı ve eksi yönleri bulunuyor. Bizim için doğal olarak artı yönler ön plana çıkıyor. Bu nedenle model bazında kısaca olumlu ve olumsuz yönler üzerinde durmakta yarar var. 

İngiliz modeli bu modeller içinde en rekabetçi ve kaliteyi üst düzeye taşıyıcı özelliğiyle ön plana çıkıyor. Çünkü İngiliz liginde toplam gelirin, sportif rekabeti arttıracak  şekilde dağıtılması olumlu ve önemli bir uygulama... 

Burada karşımıza çıkan olumsuzluklar: Toplam gelirin yüzde yirmibeşinin kulüplerin popülaritelerine göre, yani naklen maç yayın sayısına göre dağıtılması durumu maçı yayınlanmayan kulüpler için bir handikap oluşturuyor. Sportif performansa göre dağıtımda ise temel olarak sezon sonundaki sıranın baz alınması, rekabetçi dengenin oluşumunda bazı dengesizliklere yol açıyor.  

Fransız modeli’nde toplam gelirlerin çok önemli bir kısmının %83’ünün yirmi kulübe eşit dağıtılması ise sportif rekabetin ve futbol kalitesinin zaman içinde giderek düşmesine yol açıyor. Çünkü, adil olmak adına başarılı-başarısız ayrımı yapılmaksızın tüm kulüplere eşit dağıtım anlayışı, rekabeti sağlayacak mücadele gücünün daha üst noktalara taşınmasını özendirmiyor. Lig şampiyonu ile lig sonuncusunun eşit geliri alması futbolun iç dinamiklerine de aykırı...Oysa futbol kulüplerinin sportif performansları arasında nasıl farklar bulunuyorsa, bunun ödülü ve yaptırımı arasında da bazı farklar bulunması gerekir. Futbolda rekabetçi dengeye ulaşılmasında bu noktayı Fransız modeli ihmal etmiştir. 

İtalyan modeli ise ‘’güçlünün egemenliğinin devamına’’ izin veren ve kollayan bir sistem olarak, karşımıza çıkıyor. Tamamen reytinge odaklı ve rekabetçi dengeyi güçlüden yana oluşturmaya çalışan bu dağıtım modelinde, kulüplerin toplam pastadan pazarlıkla (güçlerine göre) pay almaya çalışmaları, bizim için çok uygun görünmüyor. Ancak haksız dağıtımın ve dengesizliğin bu kadar yüksek olduğu bu Lig’in sportif başarı konusunda ulaştığı nokta dikkate alındığında, Serie A’nın ayrıca analize tabi tutulması gerekiyor. Mali performans olarak tamamen serbest piyasa ekonomisi kurallarının çalıştığı bu Lig’de kulüpler iflas edebiliyor, ikinci kümeye düşürülebiliyor, Roma ve Lazio kulüplerinde olduğu gibi bazı kulüpler taraftarına mali destek çağrısında bulunabiliyorlar. Bu modelin, uygulamadaki sonuçları ve gelirlerin paylaşımındaki büyükleri gözeten yönü, zaten bizim şu anda kendisinden kurtulmaya çalıştığımız modele benzer özellikler göstermesi nedeniyle değerlendirmeye alınmayacak bir model olarak karşımıza çıkıyor. 

İspanya modeli de iki büyüğü koruyan ve gözeten bir yapıda.  Sportif rekabetin ve performansın en üst noktada olduğu bu Lig ne var ki, finansal anlamda Avrupa futbol pastasından Beş büyük lig içerisinde yeteri payı alamamış durumda.  Yarattığı katmadeğer bakımından Beş büyük Lig içerisinde dördüncü sırada yer alan La Liga, mevcut uygulamasıyla Türk futbolunu daha üst boyuta taşıyacak bir model olarak görünmüyor.  

Alman Modeli ise, bize en uygun model olarak görülmekle birlikte; naklen yayın gelirlerinin yüzde ellisinin tüm kulüplere  eşit olarak olarak dağıtıldığı bu modelde, kalan yüzde ellinin dörtte üçünün son üç yıllık performansa göre paylaştırılması politikası, bizde yine üç büyüklere avantaj sağlayacak bir sistem olarak görünüyor.  Kaldı ki, bir takımın üç yıl üst üste şampiyon olması durumunda, diğerlerine göre rekabetçi dengede lehine ciddi  bir avantaj yaratıyor. Haksız rekabete prim veren bu uygulamanın dengede rekabetin sağlanması konusunda bize pratikte çok yarar sağlamayacağı görüşündeyim.  

 

Model Seçiminde Temel Kriter Ne Olmalı? 

Avrupa’nın beş büyük liginde, naklen yayın gelirlerinin nasıl dağıtıldıklarını yukarıda detayı ile inceledik. Bizim alacağımız modelde temel kriter sadece sportif rekabetin arttırılmasına olanak sağlayacak bir model olarak değil, aynı zamanda futbol pastasının da büyütülmesine olanak sağlayacak bir model olması gerekiyor.  

Çünkü, haksız rekabetin ortadan kaldırılması ya da en aza indirilebilmesi için alt yapıda sağlam ve istikrarlı bir gelir yapısının oluşturulması gerekiyor. Yani futbol pastasının yıllar itibariyle sağlıklı bir büyüme trendi içine girmesi bugün Türk futbolunun önündeki en temel sorun... 

Dağıtıma konu olan gelirin paylaştırımı politikalarında, sportif rekabette öncelikle rekabeti denklerin arasında gerçekleştirebilecek şekilde bir model oluşturmamız gerekiyor.  Bir yandan rekabetçi dengeyi maksimize edecek ve her türlü olmsuzluğu en aza indirebilecek bir yapılanmayı oluşturmaya çalışırken, diğer yandan da futbol pastasını büyütmek zorundayız.  

Süper Ligde bugünkü gelir yapısıyla sportif ve mali performans olarak Avrupalı rakiplerle baş edebilmek çok da mümkün görülmüyor. Üç büyüklerin dışındaki diğer on beş kulübün gelirlerinin neredeyse tamamına yakın bir kısmı  naklen yayın gelirlerinden oluşmaktadır.  Üç büyüklerde gelirlerin bileşimi aşağıdaki tabloda gösterilmektedir.  Avrupa’da beş büyük lig’in gelirlerinin bileşimi de aynı tablo üzerinde karşılaştırmalı olarak verilmektedir. Genel olarak bakıldığında; Üç büyüklerin gelirlerinin bileşimini oluşturan gelir kaynaklarının toplam içindeki payları Beş Büyük Lig’e paralel bir görüntü vermektedir.  (Bu konuda daha detay bilgi için Endüstriyel Futbol isimli kitabımıza bakılabilir.) 

 

 

Hangi Model Süper Lig İçin Daha Uygun? 

Yukarıdaki modellerin başarılı olup olmadıklarına baktığımızda ise; 

Öncelikle şunu vurgulamakta yarar var. Hiç bir modeli olduğu gibi ülkemiz somutuna taşımamamız gerekiyor. Bugün medyada ve kamuoyunda yapılan tartışmalarda futbolda adaletin sağlanması, adil olunmak uğruna Fransız modelinin ülkemizde uygulanmaya çalışılması da son derece yanlış. Çünkü futbolda hiç bir zaman adaletin olmadığını hepimiz biliyoruz. Doksan dakika çok iyi futbol oynayan bir takım bir kontra ile gol yiyip, şampiyonluktan oluyorsa, küme düşüyorsa veya yeniliyorsa, adalet bunun neresinde? Dolayısıyla yeşil sahalarda olmayan adaleti futbolun gelirlerinin paylaşımında oluşturmaya çalışmak da çok anlamlı değil! Zira futbolun kendi iç dinamiklerinden kaynaklanan ‘’sonucun belirsizliği’’ adil olmayı zorlaştıran bir faktör...Kaldı ki, günümüzde ShowBusiness olmuş bir etkinlikte reytingin önemini hangimiz yatsıyabiliriz? Bugün popüler kulüpler futbol pastasının büyümesine, futbolun giderek daha da yaygınlaşmasına olanak sağlayan temel kurumlar... 

Söylemek istediğim üç büyüklerin korunup kollandığı, rekabeti ve futbolumuzun kalitesini aşağı çeken mevcut durumunun devam etmesi değil. Türk futbolunun önünü kesen, yükselen bir değer olarak Avrupa futbolundan daha faz pay almasını önleyen  bu oligarşik yapının kalkması temel dileğim. Ancak bir yandan bunları söylerken diğer yandan da futbolun kendi içsel dinamiklerinden bağımsız düşünemeyiz.  

Futbolda reyting vazgeçilemeyecek temel kurumlardan birisi...Yani aslında dağıtıma konu olan geliri oluşturan temel dinamik. Üretilen bir metanın satımı sağlanamadığı sürece ortada paylaşacak da bir şey olmuyor. Bu nedenle reytingin pastayı büyütmeye yarayan özelliğini ihmal etmeksizin, ancak futbolun da ölümüne neden olacak (rekabeti ortadan kaldıracak) haksız rekabete de prim vermeden dağıtım modelinin oluşturulması gerekir. Yani futbolda adaleti sağlamak adına tüm kulüplere eşit dağıtım yapmak, o ligi çok da rekabetçi/başarılı kılmıyor. Bugün örnek alınmaya çalışılan Fransız ligine baktığımızda, Fransız liginin gerek sportif, gerekse mali yönden çok da başarılı bir gelişim sergileyemediğini görüyoruz. Çarpıcı olması bakımından bir örnek verirsek: Bugüne kadar Fransız kulüpleri Avrupa’da sadece üç kupa kazanabilmiş...  

Fransız ligi bugüne kadar uyguladığı dağıtım modeliyle rekabeti ve futbolun kalitesini üst boyutlara taşıyabilmiş bir görünüm çizmiyor. Fransız ligi bugün beş büyük lig içerisinde yarattığı katmadeğer ve mevcut rekabetçi yapısı bakımından son sırada. Bu bağlamda adil olmak amacıyla tüm kulüplere eşit dağıtımı baz alan Fransız liginin mevcut sportif ve mali performansı gözönüne alındığında, bu dağıtım modeli üzerinde odaklanmak bize çok fazla bir şey vermeyecektir. 

İngiliz modeli yarattığı katmadeğer ve ulaştığı sportif performans bakımından mutlaka incelenmesi gereken bir model...Ancak bu modelin temel felsefesinden sapmamak kaydıyla bazı parametreleri değiştirerek, daha ileri ve Süper Lig’e uygun bir versiyon yaratılabilir.  

 

Premier Lig ve Süper Lig’in naklen yayın gelirleri ve dağıtımı yönünden karşılaştırılması 

Futbolun tam anlamıyla bir endüstri olduğu Premier Lig, gerek sportif rekabetin kalitesi açısından gerekse finansal yapının kalitesi bakımından örnek bir model olarak karşımıza çıkıyor. Bu bağlamda Premier lig(PL)de ve Süper Lig’de (SL) naklen yayın pastasının paylaşımını karşılaştırmayı bir zorunluluk olarak görüyorum.  

Aşağıdaki tablodan da görülebileceği üzere, dağıtıma konu futbol pastası bakımından ortada ciddi bir fark bulunuyor. PL’de yıllık naklen yayın geliri 821 milyon dolara ulaşırken; bu rakam bizde 110 milyon dolar civarında. İki lig arasındaki bu gelir uçurumu şüphesiz ki, makro ekonomik göstergelerin kaçınılmaz bir sonucu olarak görülebilir. Çünkü, bugün ülkemizde GSYİH (Gayrisafi yurt içi hasıla) 300 milyar dolar iken; İngiliz ekonomisinin yıllık ürettiği GSYİH 1.5 Trilyon dolara ulaşıyor. Yani milli gelirlerimiz arasında tam beş kat fark bulunuyor.  Doğal olarak büyük sayılar kanunu gereğince her iki lig arasında yaratılan futbol pastaları bakımından da bir fark olacaktır. Nitekim iki ligin futbol pastası büyüklüğü arasındaki fark, aşağıdaki tablodan da görülebileceği üzere sekiz kat civarındadır 

 

      SÜPER LİG (SL)

PREMIER LİG (PL)

Naklen yayın gelirlerinin PL ve SL'de dağıtımının karşılaştırılması

YTL

USD

Pound

USD

Kulüp başına ortalama nak. yay.geliri

8.506.754

6.254.966

21.610,000

41.059,000

Dört büyük Kulübün Ortalama naklen yayın geliri

19.140.134

14.073.628

29.500,000

56.050,000

Dört Büyüklerin nak. Yay. Gelirlerinin ortalamadan sapması

10.633.380

7.818.662

7.890,000

14.991,000

Lig Sonuncusu ile şampiyon arasındaki gelir farkı

14.118.803

10.381.473

16.900.000

32.110.000

Lig şampiyonunun gelirinin Lig Sonun.gelirine oranı (%)

2,29

2,29

2,31

2,31

Dört Büyüklerin dışındaki 14 Kulübün ortalama nak.yay.gel.

5.468.645

4.021.063

18.980,000

36.062,000

Dört büyüklerin ort. Gelirlerinin 14 kulübün ort. Gelirine oranı (%)

3,50

3,50

1,55

1,55

Dört büyük dışındaki 14 Kulübün ort. nak.yay.gelirlerinin ort. sapması.

-3.038.109

-2.233.904

-2.630.000

-4.997.000

Yıllık Naklen Yayın bedeli

153.121.566

110.280.000

432.200.000

821.180.000

 

Yukarıdaki tabloyu oluştururken ülkemizde naklen yayın gelirinin yaklaşık yüzde ellisini alan dört büyük takım; PL’de ise toplam pastanın %34’ünü alan beş büyük takım dikkate alınmıştır. Bu takımlar sırasıyla ManUtd, Arsenal, Liverpool, Newcastle ve Chelsea’dir.   

SL’de kulüp başına düşen ortalama gelir 6.2 milyon dolar iken; bu rakam PL’de 41 milyon dolardır. Kulüp bazında PL kulüpleri SL kulüplerine göre tam 6.6 kat daha fazla gelir elde ederken; PL’in beş büyüğünün yıllık ortalama naklen yayın geliri, bizim dörtbüyüğümüzün yıllık ortalama naklen yayın gelirlerinin dört katı kadardır. PL’de beş büyük kulüp dışındaki 15 kulübün yıllık ortalama naklen yayın geliri ise bizim 14 kulübümüzün naklen yayın gelirlerinden dokuz kat  daha büyük görünmektedir. PL’de beş büyük kulübün dışındaki onbeş kulüp ortalama yıllık  36 milyon dolar gelir elde ederken; bu rakam bizde 4 milyon dolar civarında gerçekleşiyor.  

Yıllık naklen yayın gelirleri ise PL’de 821 milyon dolar civarındayken; SL’de 110 milyon dolar düzeyindedir.  

Her iki ligde de şampiyonların elde ettikleri yıllık gelirin lig sonuncusuna oranı hemen hemen aynı seviyede çıkmaktadır. Bu oran bizde 2.29 kat, PL’de ise 2.31 kat olarak karşımıza çıkmaktadır.  

SL’de dörtbüyüklerin elde ettikleri ortalama yıllık naklen yayın gelirleri, lig ortalamasından 7.8 milyon dolar daha fazla iken; bu tutar PL’de tam iki katı büyüklükte 14.9 Milyon Dolar’a ulaşmaktadır.  

SL’de dörtbüyüklerin dışındaki diğer ondört kulübün yıllık ortalama naklen yayın gelirleri, lig ortalamasından 2.2 milyon dolar daha az iken; bu tutar PL’de 4.9 milyon dolara çıkmaktadır.  

Futbol pastası büyüklüğü ve yarattığı katmadeğer bakımından SL’den daha büyük olan PL’de; pastanın paylaşımında daha dengeli (haklı ve rekabetçi) bir yapının olduğu görülüyor. PL’de beş büyük takım toplam naklen yayın gelirlerinin yaklaşık %34’ünü kendi aralarında paylaşırken; bu oran bizde yüzde elli’ye yaklaşıyor.  

 

NİSAN-2005

                    linkedin-logo Paylaş                        Flipboard -logo Paylaş

Bu İçerik  35788  Defa Okunmuştur
 

Degerli yazarimiz Tuğrul Akşar Cuma, 02 Nisan 2010.

YAZARIN DIGER YAZILARINI GORMEK ICIN TIKLAYIN

Neden Futbol Ekonomisi?

 

www. Futbolekonomi.com’un  vizyon ve misyonu temel olarak  Futbol Ekonomisi Stratejik Araştırma Merkezi’nin (FESAM) vizyon ve misyonuna paralel ve aynı düzlemdedir.

 

Bu bağlamda temel misyonumuz: Futbolun yerel ve küresel makro özelliklerini incelemek ve yeni yapısal modeller önermek; bu kapsamda entelektüel gelişimi hızlandırmak ve buna ilişkin referans olabilecek bir database oluşturmak ve bunu tüm futbol araştırmacılarının emrine sunmak... Bu amaçla yapılan çalışmaları yayımlamak; gerekli her türlü bilimsel futbol araştırma ve geliştirme projelerine entelektüel anlamda destek vermek.

 

Temel Vizyonumuz: Önerilen yeni modellerin gerçekleştiğini görmektir.

 devamı >>>

finansal-futbol-anim-1

tugrulaksar_ge_roportaj

Tuğrul Akşar Güngör Urasın sorularını yanıtlıyor

  Yazar Tuğrul Akşar,
Milliyet Gazetesi Yazarı Güngör Uras'ın
sorularını yanıtlıyor.
detay için tıklayınız..

 

Spor Endexi

 

05/11/2024

Kapanış Günlük
Değişim %
  BİST 100

8.698,48

-0,17

 bjk BJKAS

4,48

-2,18

 fb FENER

100,30

0.00

 gs GSRAY

6,83

+0,15

 trabzon TSPOR

0,93

0,00

   SPOR ENDEKSİ

3.075,321

-0,41

Videolar

Tuğrul, Tuğrul Akşar, Pusula, Ekonomi, Futbol, Futbol Ekonomi, Mali,VİDEONUN DEVAMI VE DİĞER VİDEOLAR İÇİN TIKLAYIN.

İstatistikler

İçerik Tıklama Görünümü : 43156427

TRENDYOL SÜPER LİG 2024-2025 SEZONU

  

 

 Sıra TAKIMLAR 0 G B M A Y AV

1

Galatasaray 11 10  0 32 11 21 31
2 Fenerbahçe 11  8   2 1 27  9   18

26

3 Samsunspor 12 8 1  3

24

13 9

25

4 Eyüpspor 12  6   4  2 18  11 7 22
5 Beşiktaş 11 6 3  2  19  10 9 21
6 Göztepe 11 5 3 3 19  13 

  6

 18 
7

Sivasspor

12 5  2  5   17 20 -3 17
8 Başakşehir 11 4 4

17  14 3 16
9 Kasımpaşa 12 3 5 4 16    19  -3 14
10 Konyaspor 12 4 2 6 14  20 -4 14
11 Antalyaspor 12 4 2 6

15

24   -9 14
12 Rizespor 11 4 1 6 10  19 -9 13
13 Trabzonspor 11 2 6

3

12  14  -2  12
14 G.Antep FK 11 3 3 5 15 18 -3 12
15 Kayserispor 11 2 6 3 11 16 -5 12
16

Bodrumspor

12

3

2 7 10 16 -6 11
17 Alanyaspor 11 2 4 5 9 14  -5 10
18 Hatayspor 11 3 7 10 18  -8 6

19

A.Demirspor 11 0 2 9 9 25 -16

 

                 

Okur Yazar


Futbolun ekonomisi, mali, hukuksal ve yönetsel kısmına ilişkin varsa makalelerinizi bize gönderin, sizin imzanızla yayınlayalım.

Yazılarınızı  info@futbolekonomi.com adresine gönderebilirsiniz. 

 

 

Annual Review of Football Finance 2023

Annual Review of Football Finance 2023

Deloitte Sports Grup'un Avrupa Futbol Finansmanına ilişkin 32. kez düzenlediği yıllık futbol finans raporuna göre, Avrupa futbol pazarı 2021 - 22 sezonunda bir önceki yıla göre %7 büyüyerek 29.5 Milyar Euro büyüklüğüne ulaştı. Rapora ulaşmak için tıklayınız

Deloitte Money League - 2024

Deloitte Money league 2024

Deloitte Money League Raporunu 27. kez yayınladı. Rapora göre Avrupa'nın en zengin 20 kulübünün 2022-23 sezonunda gelirleri toplam 10.5 Milyar Euro'ya ulaştı. Raporu okumak için tıklayınız.

UEFA Kulüp Finans&Yatırım Raporu 2024

 

UEFA Raporu-2023

UEFA Kulüp futbolunun finansal durumları ve yatırımlarına ilişkin yıllık görünüm ve benchmark raporunu yayınladı. Okumak için tıklayınız

 


 

2021-Money-league-Raporu

 

Yirmidördüncü Deloitte Money League raporuna göre Barcelona'nın 715.1 Milyon Euro'luk geliriyle ilk sırada yer aldığı, tamamı merkez lig kulüplerinden oluşan ve bir önceki yıla göre gelirleri %12 azalan Para Ligi raporunu okumak için tıklayınız

 


 

 

annual report 202021 photo

 

Avrupa Futbolunun patronu UEFA’nın gelirleri 5.7 Milyar Euro’ya Ulaştı. Raporu okumak için tıklayınız.

 


 

 UEFA-Kulup-Futbolu-Lisanslama-2023


UEFA’nın 2023’te yayınladığı en son  Kulüp Lisanslamaya İlişkin Karşılaştırma raporuna göre kulüpler Pandemi döneminde 7.3 Milyar Euro zarar ettiler. UEFA raporu, Avrupa kulüp futbolunun endişe verici bir resmini çiziyor. Raporu okumak için tıklayınız.

 


    

191112 Aktifbank Ekolig

 

Türk futbolunun gelirlerinin ve ekonomik görünümünün mercek altına alındığı Futbol Ekonomi Raporu – EkoLig'in dördüncü sayısı yayınlandı. Süper Lig’in 2017-2018 sezonu sonunda 3,2 milyar TL olan geliri, 2018-19 sezonunda 4,2 milyar TL’na ulaştı. Bkz.

 

 

master bm report lowres

 

The European Club Footballing Landscape 2022


UEFA'nın Avrupa Lulüp futboluna ilişkin 13, kez yayınladığı, Covid-19'un etkilerinin de analiz edildiği raporu okumak için Bkz.


 

 EkoSpor-y

“Ekospor’un aylık bültenlerinden haberdar olmak için tıklayınız”

 

Süper lig Marka değeri araştırma

''Taraftar Algısına Göre Türkiye Süper Ligi Marka Değerini Etkileyen Faktörlerin ve Marka Değeri Boyutlarının Değerlendirilmesi'' Prof. Dr. Musa PINAR öncülüğünde yapılan bu araştırmayı okumak için tıklayınız.

 

 

the-european-elite-2019

KPMG Avrupa’nın 32 Elit Kulübünün değerlemesini yaptı. Süper Lig’den Galatasaray ve Beşiktaş’ın da bulunduğu bu raporda en değerli kulüp 3.2 Milyar Euroluk değeriyle Real Madrid oldu. Raporu okumak için tıklayınız.
 

Endustriyel_futbol

 

Futbolda Endüstriyel Denge ve Başarı Üzerine

Futbolun Endüstriyel gelişimi, kulüplerin sportif ve iktisadi/mali yapılanışını derinden etkiliyor. Dorukhan Acar’ın Kurumsal Yönetim temelli yaklaşımı ile "Futbolda Endüstriyel Denge ve Başarı"yı okumak için tıklayınız

 

 

Türkiye'de Kadın Futbolunun Gelişimi ve Günümüzdeki Durumu

 

imagesCAVM4O4L

 

Dr. Lale ORTA’nın Kadın Futboluna Entelektüel Bir Yaklaşım Sergilediği makalesi için tıklayınız.” 

 

 

İngiliz Futbolunda Kurumsal Yönetişim Üzerine

 

governance_in_football

 

Tüm kulüplerimize ve Türk Futbol yapılanmasına farklı bir bakış açısı kazandırabileceğini düşündüğümüz, İngiliz Parlementosu’nun Kültür, medya ve spor Komitesi’nin hazırladığı raporu okumak için tıklayınız. 

 

money-and-soccer

“Money scorring goals”, Gerçekten de “Para Gol Kaydedebiliyor mu? “

Euro 2012’nin olası ekonomik etkilerini
okumak için tıklayınız. 



FFP

Futbolda Finansal Sürdürülebilirlik Kapsamında ''Finansal Fair Play Başa Baş Kuralı ve Beşiktaş Futbol Kulübü Üzerinde Bir Uygulama 
Hüseyin AKTAŞ/Salih MUTLU,

okumak için tıklayınız.