Buradasınız >> Ana Sayfa Vizyon & Misyon
Biz bu yazımızda Yunanistan dahil turnuvaya katılan tüm ülkelerin makro ekonomik göstergelerinden hareketle bir analize girişeceğiz...Aslında bu en son 2006 Dünya kupasıyla daha ön plana çıkan bir gelişme oldu.
2006 Dünya Kupası başlamadan tam üç buçuk ay önce üç saygın uluslararası finans kurumu ABN Amro Bank, UBS Union Bank Switzerlend ve Goldman Sachs önemli sayılabilecek ekonomik ve sportif bir araştırma raporları yayımlamış ve Kupa’yı hangi takımın kazanacağına ilişkin bazı analizler yapmışlardı. Düzenlenen raporlarda bir yandan Kupa’nın global ekonomiye hangi ölçü ve ölçekte nasıl etkileyebileceği analiz edilirken; diğer yandan da hangi ülkenin Kupa’yı kazanmasının Dünya ekonomisinin selameti açısından daha yararlı olacağı tartışılıyordu. Aynı zamanda Kupa’yı kazanan ülkenin ekonomilerinde yaşanılan gelişmelerin yanısıra, genel olarak turnuvanın yarattığı katmadeğer ve dünya ekonomisine olası etkilerini de irdeleyen bu raporlar gerçekten futbola ilginç bir yaklaşım sergilemişti. Üç finansal kurum gerek FIFA’nın verilerinden gerekse, ekonomik verilerden hareketle İtalya ile Almanya’nın final oynayacağını; ancak Dünya ekonomisinin de geleceği açısından İtalya’nın kazanmasının daha iyi olacağı ortak görüşüne ulaşmışlardı. Sonuçta ‘da Almanya’da düzenlenen WC 2006’yı İtalya kazandı...İtalyan- Alman finali öngörüsü gerçekleşmediyse de, sonuçta iktisatçıların ve finansçıların favorisi İtalya Dünya Kupası’nı kazanarak öngörülerin en önemli bölümünü gerçekleştirmiş oldu...([1]) Euro 2008 konusunda bildiğim ve takip edebildiğim kadariıyla bugüne kadar WC 2006 benzeri bir rapor yayımlanmadı. Sadece Mastercard’ın Euro 2008’in olası mali portresine ilişkin sınırlı bir çalışması var o kadar.
Kupa’nın Makro Ekonomisi
Aslında sıradan bir futbolsevere göre, Kupa’yı bir takımın kazanmasının Avrupa ve Dünya ekonomisine olumlu ya da olumsuz nasıl bir etki oluşturabileceği, gerçekten de şüpheli bir durum gibi görünebilir. Ama raporların ortaya koyduğu bazı yalın ve iktisadi gerçekler, Kupa’yı kimin kazanacağına göre Avrupa ekonomisinin nasıl etkileneceğini de gözler önüne seriyor. Bu da ortaya koyuyor ki, futbol bugün sadece sportif bir oyun olmaktan öte milyarlarca insanı peşinden sürükleyen, yıllık yüzmilyarlarca dolar gelir yaratan ve bazen ülkeler arasında savaşa bile yol açabilecek kadar etkili bir oyun haline geldi. Yani yabancıların deyimiyle futbol, bugün sadece oyun (game) olmaktan çoktan çıktı ve yaşamımıza yön veren sosyo-ekonomik bir olgu oldu. Bugün futbol günümüzde “iş” olsun diye oynanıyor... Mastercard'a Göre Avrupa Ekonomisi UEFA Euro 2008 ile 1.4 Milyar Euro Kazanacak.[2] MasterCard'ın spor ekonomisi uzmanı Profesör Simon Chadwick yönetiminde yaptırdığı araştırmaya göre Türkiye her UEFA EURO 2008 maçını 42 milyon euro için oynayacak. Maçların Avrupa ekonomisine katkısı ise 1.4 milyar euro olacak. Avrupa'nın spor ekonomisi konusunda lider uzmanlarından Profesör Simon Chadwick tarafından yürütülen araştırmada, EURO 2008'in İsviçre'nin Lucerne şehrinde yapılan kura çelişi ile birlikte bilet, yiyecek-içecek satışlarında, yolculuklarda, ticarette, sponsorluk ve reklam gelirlerinde yaşanacak artışın yanı sıra telekomünikasyon ve yeni medya servislerinin daha fazla kullanılmasıyla sağlanacak pozitif ekonomik etkilerin yerel, ulusal ve uluslararası düzeyde hissedileceği belirtiliyor. UEFA Avrupa Futbol Şampiyonası'nın 1992'den beri Resmi Sponsoru olan MasterCard'ın yaptırdığı uzman araştırmasına göre UEFA EURO 2008 Avrupa ekonomisine 1.4 milyar euro katkı sağlayacak.
TÜRKİYE'NİN HER MAÇI 42 MİLYON EURO DEĞERİNDE
Birkbeck Spor Endüstrisi Merkezi'nin kurucusu ve yöneticisi olan, aynı zamanda Coventry Üniversitesi'nde Spor Endüstrisi Stratejileri ve Pazarlama Bölümü'nde profesörlük görevini sürdüren Chadwick'in MasterCard adına hazırladığı raporda, Türkiye'nin gelecek yaz oynayacağı her maçın ortalama 42 milyon euro değerinde olduğu tahminini yapıyor. Rapora göre, elde edilecek kazancın, maçı oynayan ve ev sahibi ülkeler (Avusturya ve İsviçre) arasında paylaşılacağı gibi, Avrupa ekonomisinin tümüne yansıyan olumlu etkileri olacak. En kazançlı maçların potansiyel geliri maç başına 49-56 milyon euro dolayında olacak.
Profesör Chadwick'in MasterCard adına gerçekleştirdiği araştırmada, EURO 2008 kura çekilişine dayanarak toplamda 168 milyon Euro dolayındaki bir gelirle, hepsi C Grubu takımları olan Fransa-İtalya (Zürich), Hollanda-Fransa (Bern) ve İtalya-Hollanda (Bern) arasında oynanacak maçların Avrupa ekonomisine en fazla katkıyı sağlaması bekleniyor.
Diğer gruplarda en yüksek kazanç getirmesi beklenen maçlar ise; Basel'de oynanacak İsviçre-Portekiz (Grup A), Viyana'da oynanacak Avusturya-Almanya (Grup B) ve Innsbruck'ta oynanacak İspanya-Rusya (Grup D) maçları. Profesör ayrıca getirisi en yüksek muhtemel maçların turnuvanın çeşitli safhalarında Almanya tarafından oynanacağını öngörüyor ve bu maçların Almanya-İtalya, Almanya-Fransa, Almanya-Hollanda olduğunu belirtiyor.
Profesör Chadwick araştırma ile ilgili yaptığı açıklamada "UEFA Avrupa Futbol Şampiyonası kıtanın en önemli spor etkinliklerinden biri olması sebebiyle EURO 2008, öncelikle katılımcı 16 ülkeye olmak üzere tüm Avrupa ekonomisine 1.4 milyar euro dolayında bir katkı sağlayacak. Bu etki, grup bazında her bir maçın ortalama 42 milyon euro değerinde olmasıyla özellikle sponsorluk ve ticaret gelirlerindeki yükselme sayesinde birçok ülkede hissedilecek. Şampiyonanın ilerleyen safhalarında oynanacak maçların ekonomik getirisi ise çok daha fazla olacak" dedi.
MasterCard Europe Sponsorluk Faaliyetleri Başkanı Paul Meulendijk ise şunları ifade etti: "EURO2008 özellikle önümüzdeki Temmuz ayında Avusturya ve İsviçre'ye seyahat edecek taraftarlar açısından benzersiz, paha biçilmez bir etkinlik olacak. Taraftarların futbol tutkusuna paha biçilemez, ancak Profesör Chadwick ile yürüttüğümüz çalışmandan da anlaşılacağı gibi taraftarların mensubu oldukları ülkenin ekonomisine katkıları tahmin edilebilir. MasterCard yıllardır UEFA Avrupa Futbol Şampiyonası ve UEFA Şampiyonlar Ligi gibi turnuvalara yaptığı sponsorluk desteğinin yanı sıra seyahat biletleri, ticari ürün, yiyecek-içecek, maç biletleri satışlarının ödemelerine getirdiği kolaylılarla, futbol ticaretinin kalbinde yer almaktadır. İsteğimiz, taraftarların bir yandan paha biçilemez bir deneyim yaşamaları diğer yandan da yürüttüğümüz yeni kart programları, satıcılarla ortak kampanyalar gibi promosyonlar sayesinde taleplerinin fazlasıyla yerine getirilmiş olması."
Milli takımımızın sportif performansının ne olacağını bilemiyoruz ama günümüzün ''show-business''i olan futbolun, Türk Futbol ekonomisine katkısının olumlu yönde olacağı görünüyor. Takımımızın göstereceği sportif performans aynı zamanda UEFA tarafından mali performansa da dönüştürülecek. Takımımızın daha turnuvaya katılımıyla kasasına giren ve sportif performansla gelecek olan paraları bir kenera bıraksak bile, bu organizasyon bize aşağıdaki konularda önemli faydalar sağlayacaktır. Milli Takımın sponsorluk gelirlerinde 15 milyon dolara ulaşan bir gelire ulaşması bekleniyor. Futbol birçok sektörü etkiyen ve dışsal etkileri güçlü, aynı zamanda sinerjik bir endüstri kolu...Bu bağlamda 2002 Dünya Kupası’na katılan milli takımımızın forması, bayrakları ve diğer logolu ürünlerin satımından tekstil sektörüne yaklaşık 50 milyon dolar gibi kısa süreli bir katkı sağlamıştı. Bu turnuvada bu tutarın 70 milyon dolar civarında gerçekleşeceğini bekliyoruz. Aynı zamanda milli takımımız ve turnuvaya yönelik hediyelik eşya ile turnuvanın PC’ye uyarlanmış oyun CD’leri, DVD’leri ile Play Station gibi hediyelik eşya ve eğlence sektörüne de bu nedenlerle yaklaşık 5 milyon dolar gibi bir paranın gireceğini beklemekteyiz. 2002’de patlayan tv ve uydu satışları elektronik ve iletişim sektörüne yaklaşık 75 milyon dolarlık bir katkı sağlamıştı. Bu kez yine teknolojideki gelişmeler de gözönüne alındığında minumum 100 milyon dolar civarında plazma tv ve uydu paketi satışından sektöre bir para girmesi beklenmektedir. 2002'de 10 milyon dolara turnuvanın yayın hakkını alan TRT, 15 milyon dolar reklam geliri sağladığını açıklamıştı. Bu kez turnuvanın resmi yayın hakkı ATV ve Digitürk’te televizyonunda. Bu turnuvada takımımızın göstereceği sportif performansa göre 2002 Dünya Kupası’ndaki gelirlere ulaşma olanağı yüksek görülüyor. 2002 Dünya Kupası’nın yapıldığı Güney Kore ve Japonya'yı ülkemizden 2 bin kişi ziyaret etmişti. Avusturya ve İsviçre’nin yakınlığı dikkate alındığında bu sayının 20 bine ulaşması tahmin ediliyor. Turizmdeki bu hareketliliğin başta turizm acentaları olmak üzere, seyahat turlarına 5 milyon dolar civarında bir gelir yaratma olanağı sağlayacak. 2006 dünya kupasını ise yaklaşık 3,5 milyar kişi izlemişti. Kültür ve Turizm Bakanlığı''nın 2004 yılında Türkiye''nin tanıtımı için ayırdığı 35 milyon dolarlık bütçe baz alındığında, 2008’de en az 50 milyon dolarlık bir tanıtım olanağına da ulaşmış olacağız. Yine özellikle 2006 Dünya Kupası’nda gollerin cep telefonlarından izlenmesi olanağı yaratılmış; bu türden telefon üretimi ve satışı dolayısıyla ciddi bir canlılık yaşanmıştı. Bu iş organize eden GSM şebekeleri ve Türk telekom bu işten ciddi paralar kazanmıştı. Bu bağlamda mobil cep telefonları satışları ile, görüntü ve ses iletişimi nedeniyle iletişim sektöründe de minumum 5 milyon dolarlık bir ticaret hacminin oluşacağını tahmin etmekteyiz. Yukarıdaki açıklamalarımızın ışığında; Milli takımımızın 2008 Eurocup’a gidiyor olması, bize 285 ile 300 milyon dolar civarında bir gelir katkısı sağlayacak. 360 milyar dolarlık GSMH’sı olan Türk ekonomisine, bu turnuvanın makro bazda etkisi ise belki sembolik anlamda ama onbinde sekiz düzeyinde olacaktır. Bu futbol turnuvasının Dünya Ekonomisine katkısı ise onbinde beş civarında gerçekleşecek. Bizim açımızdan bakıldığında bu turnuva bize iktisadi anlamda aşağıdaki kalemlerde katkı sağlarken; sportif anlamda ise alacağımız sonuçlara göre bundan sonraki organizasyonlara katılım ve rakip eşleşmelerinde rekabet üstünlüğü de sağlayabilecek. Bu turnuva sayesinde Türkiye ne kazanacak? · En az 100 bin adet tv satışından 100 milyon dolar. · Forma ve bayrak gibi tekstil ürünlerinden 70 milyon dolar. · Yayıncı kuruluşun 15 milyon dolarlık reklam geliri. · En az 50 milyon dolarlık tanıtım fırsatı. · Seyehat acentalarından 5 milyon dolar. · Milli Takım'ın 10 milyon ile 35 milyon dolar arasında turnuva geliri. · Milli Takım'ın 15 milyon dolarlık sponsor geliri. · İletişim ve mobil telefon sektöründen 5 milyon dolar, · Hediyelik eşya ve PC oyunları satışından 5 milyon dolar, Yaklaşık kazanç 285 ile 300 milyon dolar arasında olacak. (Sözkonusu rakamlar 2002 ve 2006 Dünya Kupası verilerine göre hazırlandı.) Futbolun Parasal Gücü 9 Haziran’da başlayıp, 9 Temmuz’da biten 2006 Dünya Kupası yarattığı katmadeğer ve bu değerin ülke ekonomilerine makro ve mikro etkileri bakımından salt bir sportif organizasyon olmadığını ortaya koydu. Dünya Kupası bir aylık süre içinde yaklaşık 10.5 milyar Euro civarında bir makro katmadeğer yarattı. Yani bu turnuvaya katılan ülke ekonomilerinden, dünyanın diğer ülkelerine kadar yayılan bu gelir çok önemli dışsallıklar içeriyor. Almanya’da düzenlenen organizasyon sadece bu yaşlı kıtayı değil, hemen hemen tüm Dünya ekonomisini etkilemiş vaziyette...Ancak bu bir aylık süre içinde Almanya merkezli bir fon akımı da oluştu. Çünkü yarattığı 2 Trilyon 730 Milyar dolarlık GSMH (Gayrisafi milli hasıla) bakımından dünyanın en büyük üçüncü ekonomisi olan Almanya, endüstriyel ve iktisadi bir çekim merkezi...Ekonomik göstergeler de bunun böyle olduğunu ifade ediyor. Dünya kupası aynı zamanda bu ülkeyi sportif bir çekim merkezi yaptı. Yaratılan 10.5 milyar dolarlık katmadeğerin yaklaşık yüzde elliye yakın kısmı doğal olarak Almanya’da gerçekleşti. Zaten birazdan göreceğimiz üzere yukarıda sözünü ettiğimiz araştırma raporları bize Almanya’nın bu organizasyondan 5 ila 5.5 milyar Euro arasında bir gelire ulaştığını gösteriyor.
Euro 2008 Avrupa Ekonomisini Nasıl Etkileyecek?
Biz iktisadi olarak, Euro 2008’e katılacak ülkelerin ,
Baz alarak, sportif geçmiş performansı da dikkate alarak bazı çıkarımlara yönelip tahminlerde bulunacağız. Euro 2008 finallerine gitmeye hak kazanan 16 takımın çok kapsamlı sosyo-ekonomik analizleri yapılabilir. Bununla beraber UEFA ve FIFA sıralamalarını ve finallere gelinceye kadar ki süre içinde ortaya koydukları performansı da baz alarak bazı analizler yapmaya çalışacağız. 2002 ve 2006 Dünya Kupası ile Euro 2004 sonuçlarına göre yapılan analizlerde ortaya çıkan iktisadi ve mali gerçekleri çok genel olarak ana başlıklar halinde sıralarsak;
Görülmüştür.
İtalya Ölüm Grubundan Çıkarsa Kupa’nın En Büyük Favorisi
İtalya, Euro 2008 elemelerinde Fransa ile aynı grupta yer almış ve 29 puanla Fransa’nın önünde yer alarak finallere katılmıştı. Bu süreçte sadece Fransa’ya 3-1 kaybeden Gök Mavililer, rövanşta ise 0-0 berabere kalmışlardı...22 gol atıp 9 gol yiyen İtalya grup maçlarında çok parlak bir performans sergilemediyse de, tam anlamıyla bir turnuva takımı. Nitekim 2006 Dünya Kupası’nda da bu tecrübelerinin sayesinde finale kadar gelebildiler ve kupayı kazandılar. Euro 2008’te gurubunda Fransa, Hollanda ve Romanya ile mücadele edecek. Avrupa’nın son zamanlarda yükselen değeri Romanya’nın da aynı grupta yer alması gerçekten grubu “ölüm grubu” haline getiriyor. Şampiyon çıkarma potansiyeli en yüksek grup olarak gördüğümüz C grubu’nu İtalya’nın geçmesi halinde Kupa’nın en büyük favorisi olacaktır.
Avrupa Futbolu’na Rus darbesi ya da Yeniden Rus Devrimi mi?
Euro 2008’e Rusya'nın katılımı EURO 2008'e ilginç bir boyut getirecek. Geçtiğimiz 10 yıl içinde Avrupa'nın en kalabalık ulusu sadece bir kez Avrupa Futbol Şampiyonası'na katılmaya hak kazanabildi (Portekiz'de düzenlenen EURO 2004). Rusya'nın EURO 2008'e katılmasının getireceği ekonomik etkileri tahmin etmek çok güç. Son dönemde Rusya'da ekonomik büyüme yaşanıyor ve gelir düzeyi yükseliyor, telekomünikasyon pazarı güçleniyor, sponsorluk ve ticari haklar pazarı ise büyük bir gelişme yaşıyor. Daha da önemlisi denizaşırı turizm harcamaları ve futbola olan ilgi artıyor.
Son zamanlarda dünya genelinde artan değerli metal ve enerji fiyatları nedeniyle bu alanda çok değerli yer altı rezerv ve kaynaklara sahip Rusya’nın sahip olduğu parasal gücün giderek artması önümüzdeki yıllarda başta Avrupa futbolu olmak üzere dünya futbolunu ciddi ölçüde domine edecek bir güç haline getitebilecektir. Nitekim Rus işadamlarının futbola çok ciddi paralar yatırması ve geçmişte yeterli futbol fundemantallerine sahip olmaları da gözönüne alındığında, Rus futboluna çok ciddi bir rekabet üstünlüğü de sağlayabilecektir. Bu bağlamda Rusya’nın UEFA sıralamasında 13.’lükten 6.lığa; FIFA sıralamasında ise 30.sıradan 25.sıraya kadar yükselmesi bir tesadüf değildir. 2007-08 UEFA Kupası’nı Rus Zenit’in kazanması da bu beklentimizin ilk ışıklarından birisi olarak görülebilir. Özellikle transferlere ayrılan bütçenin çığ gibi büyümesi Rusya’ya futbolda büyük rekabet üstünlüğü sağlamaktadır. Toplumsal refahın artmasının yanısıra futbola kanalize edilen paranın da giderek büyümesi, Rus futbolunu Avrupa’nın ve Dünyanın efendisi yapabilecektir. Bir not daha ekleyelim: Bugün FIFA sıralamasında beş basamak yükselerek bize yetişen Rusya ile aynı sırayı, yani yirmibeşinciliği paylaşıyoruz. Bu dönemde milli takımımız dört sıra kaybederken, Rusya beş sıra yükselme başarısı göstermiştir. UEFA sıralamasının kulüpler bazında yapılıyor olması nedeniyle, transfere harcanan paralar Rus takımlarınının rekabet gücünü yükseltmektedir. İngiltere ve İsrail gibi güçlü rakiplerini elimine ederek, Hırvatistan ile birlikte gruplara kalan Rusya 12 maçta 24 puan topladı ve 3 yenilgiyle grubu ikinci sırada tamamladı.
Ancak, Rusya'daki büyümenin gerçek etkilerini görmek için belki EURO 2008 erken olabilir ama Rusya’nın uyanışının getireceği asıl etkileri daha yakın mesafedeki Polonya ve Ukrayna'da düzenlenecek EURO 2012'de görmeyi beklemek daha gerçekçi olacaktır. Rusya C grubundan sonra turnuvanın ikinci en sert grubunda yer alıyor. Bu grupta yer alan İsveç, İspanya ve Yunanistan arasında çok sıkıcı ve sert maçlar bekleyebiliriz. Bu gruptan çıkan takımların turnuvada ilerleme şansı gerçekten yüksek olacak... Ancak bu grupta performans bakımından İspanya’nın performansı çok önemli...Elemelerde İsveç ile yine aynı grupta yer alan İspanya grupta sadece İsveç ve Kuzey İrlanda’ya yenilmişti. İsveç’i rövanşta 3-0 ile geçen İspanya parlak bir performans sergilemişti.
İspanya Bu Kez Kupayı kazabilecek mi?
FIFA Dünya sıralamasında 4., UEFA sıralamasında ise 1.sırada yer alan ve Avrupa’nın en önemli ikinci ligi La Liga’ya sahip İspanyollar 1964’teki kazandıkları Avrupa Uluslar Kupası (Bugünkü Eurocup) dışında bugüne kadar bir türlü Eurocup’ta ve Dünya Kupası’nda kupa havaya kaldıramadılar. Ancak çok iyi bir turnuva takımı hüviyetine sahip İspanyollar her zaman gizli favori olarak görülen bir takım olmuştur. Sportif performans olarak, İsveç ile aynı eleme grubunda yer alan İspanya, oynadığı 12 maçta 2 mağlubiyet ve 28 puanla rakibinin 2 puan önünde finallere kalmıştı. Sadece Kuzey İrlanda ve İsveç’e yenilen İspanya, rövanş maçlarında her iki rakibini de yenme başarısı göstermişti. Az gol yiyen ancak çok gol atan bir ekip olan İspanya kupanın gizli favorileri arasında yer alıyor. Turnuvanın en sert ikinci grubunda yer alan İspanya’nın en büyük rakibi İsveç olacakmış gibi görünüyor. Ancak Yunanistan ve Rusya’nın da sürpriz yapma şansı yüksek...Bu grupta taktik ve strateji savaşlarına tanık olacağız. Ancak İspanya’nın bugüne kadar ortaya koyduğu turnuva performansları hep hayal kırıklığı olmuştur. Bu nedenle İspanya’nın gruptan çıkması mümkün olsa bile kupayı kazanma ihtimali çok yüksek görünmüyor. Bu nedenle bu gruptan çıkacak bir başka ikinci takım sürpriz yapma gücüne sahiptir.
Fransa Yine hata Yapar mı?
Avrupa’nın en değerli beşinci ligine sahip Fransa, İtalya ile aynı eleme grubundan çıktı. Grubunda oynadığı 12 maçta İskoçya’ya karşı uğradığı 2 mağlubiyet ve kazandığı 26 puan ile İtalya’nın 3 puan arkasında finallere kalabilmişti. Kendi evinde İtalya’yı 3-1 yenen Fransa, rövanşta İtalya ile 0-0 kalarak grubun en güçlü takımından 5 puan almış ancak hiç beklenmedik şekilde İskoçya’ya her iki maçta da 1-0 yenilmişti. Grubunda Litvanya ile berabere kalan Fransa grubunda parmak ısırtacak bir performans sergilememişti. İtalya’nın dışında çok güçlü rakibi bulunmayan Horozlar, attıkları 25 golün yarısınıa yakınını (11 golü) grubun en zayıf rakibi Faroe adalarına kaydettiler... Fransa’nin 2000’den sonra başlayan düşüşü Franszılarda ve futbol dünyasında büyük bir hayal kırıklığı yaratmıştı. 2004 Eurocup’a katılamayan Fransa FIFA sıralamasında 7.; UEFA sıralamasında ise 4. sırada yer alıyor. Gruptan birinci de çıksa, ikinci de çıksa her hal ve karda C grubundan çok güçlü bir ekiple oynayacağı için turnuva şansı teorik olarak var olan ama pratikte zor görünen Fransa’nın Kupa’yı havaya kaldırması çok mümkün görülmüyor.
Yunansitan Bu kez de Becerebilecek mi?
Sürpriz bir şekilde Eurocup 2004’ü kazanan Yunanistan, hiçte sürpriz olmayacak şekilde bizim de bulunduğumuz gruptan çok rahat bir şekilde çıkmıştı. Kalecilerinin inanılmaz hataları nedeniyle sadece bize mağlubiyetleri bulunan Yunanistan, oynadığı 12 maçta sadece 5 puan kaybetti ve 31 puanla finallere kaldı. Çok sert bir grupta yer alan Yunanistan’ın bu kez gruptan çıkması zor görünüyor. Ancak İspanya ile İsveç’in kaybedeceği puanlar veya oynadığı oyun itibariyle kaybetmeyecekleri bir maç onları grup ikincisi olarak ta eleme turlarına taşıyabilir. Rusya ile birlikte sürpriz yapabilme şansı ve potansiyeline sahipler. Ancak gruptan çıksa bile C grubundan gelecek rakibini elemesi kolay görünmüyor. Bu kez 2004’te olduğu gibi aynı performansı göstereceklerini düşünmüyorum. En azından artık diğer rakipler Yunanistan ile nasıl oynanacağını ve Yunan kilitini nasıl açabileceklerini biliyorlar...
Almanlar Dünya Kupası’ndaki Performanslarını Gösterebilecekler mi?
Ülkelerinde düzenlenen son dünya kupasına yarı finalde İtalya’ya şanssız bir şekilde 2-0 yenilerek veda eden Almanya, gerçekten de WC 2006’de çok iyi bir performans göstermiş ve kupanın en güçlü favorisi gösterilen ülkelerden birisi olmuştu. Avrupa’nın en değerli 4. ligine sahip Almanya, UEFA ve FIFA sıralamasında beşinci sırada yer alıyor. Eleme grubunda Çek Cumhuriyeti arkasından ikinci sırada finallere yükselen Almanya grubunda sadece Çeklere kaybetmişti. Zayıf bir eleme grubunda yer alan Almanlar bu kez yine şanslı. Polanya, Hırvatistan ve Avusturya ile mücadele edecek olan Almanya’nın gruptan çıkması yüksek ihtimal. Turnuva şansı ve tecrübeleriyle gruptan çıkacak Almanya, eleme turlarında büyük bir ihtimalle ya Çek Cumhuriyeti ya da Portekiz ile karşılacak. Almanya’ya ters gelen bu iki takım karşısında Almanya’nın daha ileriye gitmesi çok mümkün görülmemekle birlikte; bu rakiplerinden birisini elediği taktirde Kupa’nın en büyük favorilerinden birisi olabilir.
Polanya Eski Günlerine geri mi Dönüyor?
70’li ve 80’li yıllarda Avrupa ve Dünya kupalarının değişmez takımıydılar. Bu kez büyük bir sürpriz yaparak Portekiz’in önünde grubu tamamladılar. Sürpriz iki yönlüydü. Grubun kesin favorisini yani Portekiz’i yenme başarısı gösterdiler ve rövanşta da 2-2 kalarak Portekizlilere yenilmediler. Ancak grubun zayıf rakiplerinden Ermenistan ve Finlandiya’ya yenildiler. Oynadıkları 14 maçta topladıkları 28 puan ile Portekiz’in 1 puan önünde finallere kaldılar. Ancak bu turnuvada gruptan çıksalar bile A grubundan gelecek Portekiz ve Çek cumhuriyeti ile baş edebilmeleri zor görünüyor....
Portekiz bu kez Şanssızlığını Yenebilecek mi?
2006 Dünya Kupası yarı finalinde Fransa’ya şanssız bir şekilde 1-0 yenilerek elenen Portekiz Eleme gruplarında Polanya ile birlikte aynı grupta yer almıştı. Her ne kadar çok güçlü bir grupta bulunmamasına karşın, Portekiz şanssız maçlarla gruptan ikinci sırada finallere yükseldi. Final gruplarında Çek Cumhuriyeti, Türkiye ve İsviçre ile mücadele edecek olan Portekiz için bu gruptan çıkmak zor görünmüyor. Bu grupta en güçlü rakipleri Çek Cumhuriyeti olacak gibi görünüyor...B grubundan gelecek rakibiyle oynayacak Portekiz’in finale yükselebilme potansiyeli bulunuyor. Ancak kupayı kazanma konusunda bir öngörüde bulunmak zor gibi görünse de 2004 Eurocup finalinde olduğu gibi tekrar final oynayabilme şansını da gözardı etmemeliyiz...
Çek Cumhuriyeti Bu kez Kupayı Alabilir (mi?)
Çek Cumhuriyeti oynadığı futbol, verdikleri mücadele ve takım olabilme özellikleri bakımından Kupa’nın her zaman olduğu gibi gizli favorilerinden...FIFA sıralamasında 6.; UEFA sıralamasında 13. sırada bulunan Çek Cumhuriyeti’nin gruptaki en zorlu rakibi Portekiz gibi görünüyor. Bir türlü beklenen performası turnuvalarda gösteremeyen Çek Cumhuriyeti için bu turnuva bir şans olabilir. Gruptaki diğer rakipleri İsviçre ve Türkiye’yi zorlanmadan geçeceklerini düşündüğüm Çek Cumhuriyeti’nin bu kez en azından yarı finale kadar uzanabilme olasılıkları güçlü.
Kupaya Katılan Ülkelerin Ekonomik Göstergeleri Ne Durumda?
Turnuvaya katılan 16 takıma ilişkin internetten derlediğimiz bilgilerden oluşturduğumuz tabloyu yakından incelediğimizde görüyoruz ki,
16 ülkenin makro göstergelerine ilişkin oluşturduğumuz tablo aşağıda dikkatlerinize sunulmaktadır... 2004 Eurocup’a katılıp da ödül alan ülkeler ise tablonun en solundaki sütunda gösterilmektedir. Bu sütuna göre Eurocup 2004’te en fazla parayı 39 milyon dolarla Yunansitan’in kazandığını görüyoruz. 2004’ün finalisti Portekiz’in ise 34 milyon dolar.
Euro 2008’e katılan ülkelerin sahip olduğu iktisadi makro büyüklükleri ile nüfuslarının Avrupa ve Dünya göstergeleriyle karşılaştırması ise aşağıda bilgilerinize sunulmaktadır. Aşağıdaki tabloya göre; · Avrupa’nın bir yılda yaratmış olduğu toplam GSMH(Gayri Safi Milli Hasıla), 53.4 Trilyon dolara ulaşan Dünya GSMH’sının %28.6’sına karşılık geliyor. · Avrupa’nın toplam nüfusu 710 milyon kişiye ulaşırken; bu sayı toplam 6,7 milyar kişiye ulaşan dünya nüfusunun %10.6’sına karşılık geliyor.
Euro 2008’e katılan ülkelerin sahip oldukları büyüklüklerinin gerek Avrupa, gerekse Dünya büyüklükleri içindeki payları ise aşağıdaki tablo ile verilmektedir.
Bu tabloya göre;
Futbol ile Ekonomi Arasındaki Korrelasyon ve Kupanın Küresel Ekonomiye Etkisi Futbol bugün yeryüzünde dışsal etkileri dahil yaklaşık 225 milyar dolar gelir yaratan bir gösteri endüstrisi. Bu endüstriyel süreçte futbol sadece pazarlanan bir ürün değil, aynı zamanda satan ürün konumunda...Bu nedenle futbolun kendi gelirleri dünya genelinde yaklaşık 20-25 milyar dolara yaklaşırken- ki bu gelirin yüzde 65’i (12.5 milyar dolar) Avrupa’da yaratılıyor- futbolun küresel bazda yarattığı dışsal etki, kendi gelirlerinin tam on katı oluyor. Daha öz deyişle, futbol kendisinin dışındaki sektörlere tam 10 kat daha fazla katmadeğer yaratabiliyor. Bu kapsamda Eurocup 2008’e bakıldığında futbolun başta Avusturya-İsviçre ekonomisi olmak üzere tüm Avrupa ekonomisine dolaylı da olsa önemli ekonomik etkileri olmaktadır. [6] Euro 2008’te, Kupa’nın genel etkileri içinde önemli gelişmelerden birisi de, Kupa’yı kazanan ülke ekonomilerinde görülen canlanmalar. Aslında bir yerde “kazanan her şeyi alır” mantığı turnuva döneminde geçerli önemli bir argüman. Yukarıda verdiğimiz tabloda genellikle kupayı düzenleyen ülkelerin, turnuvanın oynandığı yıllarda ortalama yüzde binde beş ile binde yedi arasında büyüdüğünü ifade etmiştik. Kupa her şeyden önce tüketimi tetikliyor. Küresel çapta yakalanan sportif başarının ekonomide yarattığı canlanma, daha sonra büyümenin de temel motorlarından olabiliyor. Özellikle kupayı kazanan takımın ülkesinde taraftarın yapmış oldukları logolu ürün satın alımları, normalin üzerinde iki kat daha artıyor. Sportif başarıyla artan prestij sayesinde kupayı kazanan ülke, dış ticaret hacminde de önemli artışlar sağlayabiliyor. Tüketicilerin bireysel coşkuları global parasal kazanca dönüşürken, Kupa’yı kazanan ülke borsalarında da önemli gelişmeler yaşanabiliyor. Euro 2008 sonuçlarının ekonomik sonuçları değerlendirildiğinde, kazanan ülkenin borsaları yüzde 5 ila 10 arasında yukarı giderken; kaybeden ülkelerin borsalarında %20’ye varan düşüşler yaşanabiliyor. Aslında yeşil sahalarda kazanılan başarının nakde dönüşümü her ülkede aynı düzeyde gerçekleşmiyor. Bu aynı zamanda üstün bir satış ve pazarlama çabası da gerektiriyor. Bu bir yerde kazanma kültürünün ekonomiye yansıması olarak ta görülebilir. Ancak, sportif başarının ekonomik başarıyla da yakından ilintili olduğunu son dünya kupasında da yakından gözlemleme olanağımız oldu. Bu konuda yapılan çalışmaların sonucunda ortaya çıkan yalın gerçek şu: “Aslında milli takımlar sahaya ülke ekonomilerinin performanslarını yansıtıyor.” Gelişmekte olan ülke pazarlarda ekonomi ile futbol arasında önemli bir korrelasyon bulunuyor. Özellikle Latin Amarike ülkeleri üzerine yapılan araştırmalar, kriz dönemlerinde uluslararası karşılaşmalarda bu tür ülkelerin sportif anlamda önemli hezimetlere uğradığı ve başarısız sonuçlar aldığı; ekonominin daha iyiye gittiği, büyüme trendinin yakalandığı döngülerde ise parlak sonuçlara imza atabildiklerini ortaya koyuyor. Nitekim konuya ilginç ve uygun örnek olarak, 1930’dan bu yana düzenlenen Dünya Kupası’nın yarısını kazanan Latin Amerika ve Güney Kore örneklerini verebiliriz. Latin Amerika ülkeleri 1980’lere gelindiğinde, sergilemiş oldukları sportif performans, borç yükü altında krizle boğuşan bu ekonomileri, futbola daha fazla kaynak aktarılamaması nedeniyle sportif başarısızlığa doğru ittiğini gözler önüne seriyor. 2001 yılında Arjantin’de yaşanan ekonomik kriz, Arjantin’in 2002 Dünya Kupası’nda gruptan çıkamadan elenmesine neden olmuştu. Diğer bir örnek te Güney Kore...Dünya Kupalarında bir varlık gösteremeyen G.Kore 1994 yılında yakaladığı olumlu ekonomik trendle birlikte futbolda da iyi bir çıkış yakalamıştı. Ancak 1997’de başlayan uzakdoğu krizi ile ekonomisi son derece kötüleşen G.Kore için 1998 Fransa ağır yenilgilerin alındığı bir Dünya Kupası oldu. Krizin etkilerini üzerinden yavaş yavaş atan G.Kore 2002’de tekrar yakaladığı olumlu ekonomik büyüme trendiyle, üstün bir sportif performans sergiledi ve Türkiye ile yarı final oynadı. Gerçekte kriz dönemlerinde gelişmekte olan ülke ekonomilerinde yaşanan büyük darboğaz ve sıkıntılar ve parasızlık, futbola ayrılan paraların başka alanlara kanalize edilmesine neden oluyor. Sponsorlar ve reklam sektörü bütçelerini gittikçe daraltarak, futbolun emrine daha az para sunmaya başlıyorlar. Kulüplerin transferlere ayırdıkları bütçeler daralıyor, oyuncu ücretlerinde önemli düşüşlere gidilebiliyor. Bu tür olumsuzluklar ise yıldız futbolcuların gelişmiş piyasalara transferini beraberinde getiriyor. Yukarıda söylediklerimizin genel geçerliliği, geçmiş istatistik verileriyle bir şekilde doğrulanabiliyorsa da, bu analizin her zaman aynı sonuçlar vermediğini de burada ifade edelim. Bu da futbolun bilinmezliğinden “topun yuvarlaklığından” kaynaklanmaktadır. Yani her ne kadar ekonomik koşulların determinist özelliği futbolun gelişimi ve alacağı sonuçları etkilerken; futbolun kendi volantirist yanı, yani teknik, taktik ve oyun anlayışı bakımından insan iradesi de sonuca doğrudan etki ediyor. Ancak ekonomik determinist ögeler (çevre ve maddi koşullar, ekonomik durum), insan iradesiyle uyumlu bir kombinasyon oluşturabiliyorsa (optimal denge kurulabiliyorsa) futbola ilişkin yukarıda söylediklerimiz geçerli olmakta;bu genellemeler doğrulanmaktadır. Nitekim, geçen yıl ekonomisi %9 civarında büyüyen Arjantin’in, bu genelleme çerçevesinde 2006 Almanya’da çok daha başarılı sonuçlara imza atması bekleniyordu. Ama sportif anlamda yapılan teknik ve taktik yanlışların da etkisiyle Arjantin çeyrek finalde kupaya veda etmek durumunda kaldı. Dünya Kupası’nın ev sahibi ekonomilere olumlu etkisi bakımından, en iyi örnek 1970 yılında Meksika’da yapılan dünya şampiyonasında Meksika ekonomisinin sergilediği performanstır. 1970 sonrası Meksika ekonomisi %3.1’lik bir büyüme hızı yakalayabilmişti. Kupa döneminde de %6.6 gibi büyüyen Meksika ekonomisinin üç yıllık ortalama büyüme hızı %5.6 düzeyinde gerçekleşmişti. Meksika’yı takip eden en önemli gelişme ise, 2002 Dünya Kupasını organize eden ülkelerden G.Kore’de yaşandı. Güney kore 1997’de başlayan krizin etkilerini 2000’den sonra hızla atarak, ekonomisini 2001’de %3.8 büyütürken kupa yılında bu büyüme oranı %7 gibi rekor bir seviyeye çıktı. Bu dönemde G.Kore sadece statlar için 4.1 milyar dolar civarında bir parayı doğrudan ekonomiye enjekte etti. Yatırım yaptı. Dünya kupası sonrasında yaklaşık 15.1 milyar dolar gibi dışsal gelir yaratan G.Kore ekonomisinin 2003’teki büyüme hızı da %3.1 olarak gerçekleşti. Yani G.Kore kupa döneminde ortalama %4.6 gibi yüksek bir büyüme hızını yakalayabildi. Kupa sonrası büyüme trendi aynı büyüklükte olmasa da, Japon ekonomisi de aynı olumlu etkileri yaşadı. SONUÇ
Milyar dolarlara ulaşan küresel gelirleriyle dev bir endüstri haline gelen futbolun finansal ve iktisadi gücünü 2008 Eurocup ile bir kez daha görme fırsatı bulacağız. Sadece bu turnuvayı düzenleyen ülkelere değil, aynı zamanda bu turnuvaya katılan 16 ülkeye de futbol ekonomik anlamda ciddi bir gelir katkısı sağlayacak, ekonomik katma değer üretecek. Turnuvaya katılan 16 ülkenin toplam gayrisafi milli hasılaları 12 Trilyon 91 milyar dolar civarında. 53,4 Trilyon dolara ulaşan Dünya GSMH’sının yüzde 23’ünü oluşturan bu büyüklük, iktisadi anlamda olduğu gibi sportif anlamda da Kara Avrupası’nın gücünü ortaya koyuyor. (İngiltere’iyi de eklediğimizde bu oran %32’ye yükselmektedir.) 2004 Eurocup’a katılan ülkelerin GSMH’ları toplamı ise 9,5 Trilyon dolar düzeyindeydi ve bu turnuvaya katılamayan İngiltere’yi de dikkate aldığımızda gerçekte 2004’ten bu yana Avrupa ekonomisinin de yüzde elliye yakın büyüdüğünü görüyoruz. Yine 2004 yılında Avrupa futbol gelirleri toplamı Deloitte’un raporlarına göre 12,5 milyar dolar iken aynı kurumun 2006 yıl sonu raporlarına göre Avrupa futbolunun yarattığı gelir yüzde kırk artarak 17,5 milyar dolara ulaşmış durumda.
Futbolun kazancı yarattığı kayıplardan daha fazla olmasa da, Kupa’yı kazanan sadece yeşil sahada kazanmıyor. Aynı zamanda saha dışında da önemli parasal kazançlara ulaşılıyor. Bu kazanç iki şekilde oluyor.
Kupa’yı kazanan takım UEFA tarafından doğrudan parasal olarak ödüllendiriliyor. Çünkü gruplara kalmakla parasal ödül almaya hak kazanan Milli takımlar, şampiyonluğa kadar giden süreçte sadece sportif performans nedeniyle 23 milyon Euro parasal ödül alabilecekler. UEFA 2000 ylındaki organizasyonda 72,5 milyon Euro (120 milyon isviçre Frangı), 2004’te düzenlenen şampiyona için de 129 milyon Euro dağıtmıştı. 2008’te dağıtılacak ödül ise %42 artırılarak 184 milyon Euro olarak açıklandı. UEFA'dan yapılan açıklamaya göre 13. Avrupa Futbol Şampiyonası'nda
Çeyrek finale kalan takımlar ekstra olarak 2 Milyon, yarı finale kalan takımlar da 3 Milyon Euro alacak. 29 Haziran'da Ernst-Happel Stadı'nda oynanacak final karşılaşmasında kupayı kaldıran takım 7.5 Milyon Euro, kaybeden ise 4.5 Milyon Euro alarak turnuvayı tamamlamış olacak. Buna göre tüm maçlarını kazanarak finale kalan bir takım, finali de kazandığında 23 Milyon Euro'yu kasasına koymuş olacak.
Futbolun kendi dinamikleriyle oluşturduğu bir birim gelir, dokuz birim ilave katmadeğer yaratmaktadır. Bu bağlamda olaya bakıldığında, turizm sektöründen, medyaya; medyadan, tekstile; tekstilden, iletişim ve elektronik sektörüne; reklam ve diğer sektörüne futbolun etkisi yıllık 225 milyar dolara ulaşmış durumda...Bu açıdan bakıldığında bu organizasyonu yapan ülke ekonomileri kesinlikle GSMH’na ilave gelirlere ulaşmış olacaklardır. Aynı zamanda bu turnuva nedeniyle yapılan veya geliştirilen statlar, oteller, tesisler, metro, otoyollar gibi çoğu altyapı yatırımları da ülkeye ilave değerler katmakta ve rant sağlamaktadır.
Kim Kazanır ya da kazanabilirse Avrupa Ekonomisinin yararına olur?
Futbolun kendi doğruları her zaman ekonomik doğru ve gerçeklere üstün gelir. Çünkü topun yuvarlaklığı, onun bilinmezliğini de beraberinde getirir. Bu nedenle hiç bir maç oynanmadan kazanılamaz. Ancak zaman zaman hoş sürprizler olabilir. Bu da futbolun kendi doğallığından kaynaklanır. Yunanistan 2004’te bu sürpriz yapmıştı. Bu kez tekrar yapabilir mi? Teorik olarak mümkün. Pratikte biraz zor görünüyor...Çünkü futbolun giderek endstriyelleşen karakteri, doğrudan rekabet gücünü de şekillendiriyor. Parasal güç, sportif gücü de beraberinde getiriyor. Ne yazık ki, parasal gücü her şeyiyle elinde bulunduran da her zaman topa söz geçiremiyor ve maç içinde kendi kaderini belirleyemeyebiliyor. Ama şurası bir gerçek ki, parasal güç, bir şekilde sportif performansı da bir süre sonra yakalıyor. 16 takım içinde çok kısa olsa da takımların şansları üzerinde kıaca durmuştuk. Buradan ortraya çıkan bir sonuç varki, sportif performansı da temel aldığımızda, ekonomik göstergeler Almanya ve İtalya’nın ön plana çıkmasına neden oluyor. Almanya çok da sert olmayan bir gruptan rahatlıkla çıkabilir. Ancak karşısında büyük bir ihtimalle Çekler ya da Portekizliler olacaktır. Bu iki takımın arasına sürpriz yapar da, bir takım girer ve Almanya da onlardan birisiyle oynarsa (Türkiye veya İsviçre), Almanya yoluna devam edecektir. Ancak bu gruptan sportif performansla yoluna devam edecek takımlar da mevcuttur. Aynı zamanda Almanya sahip olduğu makro göstergeleri ve nüfusuyla turnuvanın iktisadi anlamda en güçlü ülkesi konumunda. Almanya’nın kazanması, 82 milyonluk nufusu ile iç tüketimi tetikleyeceği için dış alımların artacaktır. Bu durum bize bu ülkeye ilave dış ticaret geliri de sağlayacaktır. Bu hem Avrupa hem de Türkiye için mantıklı bir sonuç gibi görünüyor... FİFA ve UEFA istatistiklerine bakıldığında Fransa’nın bu turnuvada sergileyeceği sportif performans hakkında bir şey söylemek çok mümkün görünmüyor...
İtalya tarafından bakıldığında ise İtalyan’ların tıpkı Almanlar gibi tipik bir turnuva takımı olmaları ve sahip oldukları istatistikler onları sportif bakımdan da Turnuva’nın favorileri arasına sokuyor. Aynı zamanda İtalya’nın özellikle 2006 Dünya Kupası’nı kazandığında Kupa sonrasında önemli bir canlılık kazandığını da dikkate aldığımızda; İtalya’nın kazanması Avrupa ekonomisi ve dolayısıyla Dünya ekonomisi için de olumlu bir sonuç doğurabilecek izlenmi uyandırıyor. 2006 Dünya Kupası sonrasında İtalyan ekonomisinde bir canlanma olmakla birlikte; ekonomi Avrupa Birliği’nin yıllık ortalama büyüme trendinin altında büyüdüğünü de ortaya koymak gerekiyor. Avrupa Birliği bölge (Euroland) ekonomisi yıllık ortalama 2,5-3% civarında büyürken, İtalyan ekonomisi bu ortalamanın altında 2006’dan 2007’ye yıllık 1.9% civarında büyüyebilmiştir. 2008’de ise tahmini 1.5% büyüme beklenmektedir. İtalya’nın Kupa’yı kazanması durumunda bu büyümenin 2%’ye ulaşabilmesi mümkün olabilecektir. 2007 yılında Dünya ekonomisi yıllık %5,2 civarında bir büyüme kaydetmiş olmasına karşın; şu an yaşanan ekonomik küresel kriz nedeniyle 2008 büyümesinin bu oranın altında olacağı tahmin edilmektedir. Amerikan mahreçli krizin dünyayı etkisi altına almasına karşın, Euroland bu krizden henüz tam anlamıyla etkilenmiş sayılmaz. Amerika’da işler kötü giderken, Euro bölgesinde büyüme devam etmektedir. Bu bağlamda Euro 2008, WC 2006 düzeyinde olmasa da Euroland’a bir nefes verecektir. Bu büyümenin genele yayılabilmesi bakımından bir ülkenin özellikle iktisadi verileri bakımından İtalya’nın kazanmasının ekonomik anlamda küresel ısınmanın önüne geçeceği beklenebilir. Çünkü; kupayı kazanan İtalya’da tüketim artacağından Uzak Doğu’nun ABD’ye olan ihracatının Avrupa’ya yönlenmesiyle, ABD’nin cari açığının azalmasına olanak yaratabilir. Ekonomik verileri -makro göstergeleri diğer Avrupa ülkelerine göre daha iyi olan ve iç tüketimi karşılayacak düzeydeki İtalya’nın Kupa’yı kazanmasının, bu anlamda Avrupa ekonomisinin ayağa kalkmasında önemli bir rol oynayacağını düşünüyoruz. Olası bir İtalyan- Alman finalinde her hal ve karda Almanya’nın kazanması ise hem Türkiye hem de avrupa için daha faydalı olabilecektir.
Diğer takımların kazanması ise Avrupa ekonomisinin büyümesine çok fazla katkı sağlayacak yeterlikte ve büyüklükte görünmüyor... Tabii bütün bunları, topun yuvarlıklığı bir kalemde silebilir ve hiç beklenmeyen bir şekilde bir sürprizle de karşılaşabiliriz. Bu hoşluk da çok güzel olacaktır...Bir zamanların son anda turnuvaya kumsaldan toplanarak getirilen Danimarka’sı ve 2004’teki Yunanistan sürprizini unutmayalım...
Biz yine parayı ikinci plana itip, iyi oynayan kazansın centilmenliğiyle yazımızı noktalayalım...
[1] Bu konuda daha geniş bilgi için bkz. Futbol Yönetimi, Tuğrul AKŞAR-Kutlu MERİH, Literatür yay., İstanbul 2008, sh. 613-633. [2] İlgili rapora ilişkin aşağıdaki linke bakılabilir. “Euro 2008 could add $2.1 billion to economy” http://capital.trendaz.com/?show=news&newsid=1086864&catid=502&subcatid=386&lang=EN [3] İlgili yazı için aşağıdaki linke bakılabilir. Tuğrul AKŞAR“Türk Futbolu Euro 2008’ten 300 milyon dolar kazanacak! “ http://www.fesam.org/sur_makale.php?kod=2&url=sur_makale.php?kod=2&url=uzman/ta055.htm Bu konuda bakınız: http://www.transfermarkt.de/de/international/2006/int/uebersicht/menue_international/startseite.html [5] Bu büyüklükler (makro göstergeler) için aşağıdaki linke bakılabilir. Sözkonusu linkteki verilerden tablolar oluşturulmuştur. https://www.cia.gov/library/publications/the-world-factbook/geos/xx.html [6] Bu konuda daha geniş bilgi için bkz. “Türk utbolu Euro 2008’ten 300 milyon dolar gelir Elde edecek”, Tuğrul AKŞAR, http://www.fesam.org/sur_makale.php?kod=2&url=sur_makale.php?kod=2&url=uzman/ta055.htm [7] Bu konuda daha geniş bilgi için bkz. Tuğrul AKŞAR, a.g.m., ilgili link: http://www.fesam.org/sur_makale.php?kod=2&url=sur_makale.php?kod=2&url=uzman/ta055.htm
|
Degerli yazarimiz Tuğrul Akşar Cuma, 02 Nisan 2010.
Neden Futbol Ekonomisi?
www. Futbolekonomi.com’un vizyon ve misyonu temel olarak Futbol Ekonomisi Stratejik Araştırma Merkezi’nin (FESAM) vizyon ve misyonuna paralel ve aynı düzlemdedir.
Bu bağlamda temel misyonumuz: Futbolun yerel ve küresel makro özelliklerini incelemek ve yeni yapısal modeller önermek; bu kapsamda entelektüel gelişimi hızlandırmak ve buna ilişkin referans olabilecek bir database oluşturmak ve bunu tüm futbol araştırmacılarının emrine sunmak... Bu amaçla yapılan çalışmaları yayımlamak; gerekli her türlü bilimsel futbol araştırma ve geliştirme projelerine entelektüel anlamda destek vermek.
Temel Vizyonumuz: Önerilen yeni modellerin gerçekleştiğini görmektir. |
Yazar Tuğrul Akşar,
|
05/11/2024 |
Kapanış | Günlük Değişim % |
|
BİST 100 |
8.698,48 |
-0,17 |
|
BJKAS |
4,48 |
-2,18 |
|
FENER |
100,30 |
0.00 |
|
GSRAY |
6,83 |
+0,15 |
|
TSPOR |
0,93 |
0,00 |
|
SPOR ENDEKSİ |
3.075,321 |
-0,41 |
Sıra | TAKIMLAR | 0 | G | B | M | A | Y | AV | P |
1 |
Galatasaray | 11 | 10 | 1 | 0 | 32 | 11 | 21 | 31 |
2 | Fenerbahçe | 11 | 8 | 2 | 1 | 27 | 9 | 18 |
26 |
3 | Samsunspor | 12 | 8 | 1 | 3 |
24 |
13 | 9 |
25 |
4 | Eyüpspor | 12 | 6 | 4 | 2 | 18 | 11 | 7 | 22 |
5 | Beşiktaş | 11 | 6 | 3 | 2 | 19 | 10 | 9 | 21 |
6 | Göztepe | 11 | 5 | 3 | 3 | 19 | 13 |
6 |
18 |
7 |
Sivasspor |
12 | 5 | 2 | 5 | 17 | 20 | -3 | 17 |
8 | Başakşehir | 11 | 4 | 4 |
3 |
17 | 14 | 3 | 16 |
9 | Kasımpaşa | 12 | 3 | 5 | 4 | 16 | 19 | -3 | 14 |
10 | Konyaspor | 12 | 4 | 2 | 6 | 14 | 20 | -4 | 14 |
11 | Antalyaspor | 12 | 4 | 2 | 6 |
15 |
24 | -9 | 14 |
12 | Rizespor | 11 | 4 | 1 | 6 | 10 | 19 | -9 | 13 |
13 | Trabzonspor | 11 | 2 | 6 |
3 |
12 | 14 | -2 | 12 |
14 | G.Antep FK | 11 | 3 | 3 | 5 | 15 | 18 | -3 | 12 |
15 | Kayserispor | 11 | 2 | 6 | 3 | 11 | 16 | -5 | 12 |
16 |
Bodrumspor |
12 |
3 |
2 | 7 | 10 | 16 | -6 | 11 |
17 | Alanyaspor | 11 | 2 | 4 | 5 | 9 | 14 | -5 | 10 |
18 | Hatayspor | 11 | 1 | 3 | 7 | 10 | 18 | -8 | 6 |
19 |
A.Demirspor | 11 | 0 | 2 | 9 | 9 | 25 | -16 | 2 |
|
Yazılarınızı info@futbolekonomi.com adresine gönderebilirsiniz. |
Deloitte Sports Grup'un Avrupa Futbol Finansmanına ilişkin 32. kez düzenlediği yıllık futbol finans raporuna göre, Avrupa futbol pazarı 2021 - 22 sezonunda bir önceki yıla göre %7 büyüyerek 29.5 Milyar Euro büyüklüğüne ulaştı. Rapora ulaşmak için tıklayınız
Deloitte Money League Raporunu 27. kez yayınladı. Rapora göre Avrupa'nın en zengin 20 kulübünün 2022-23 sezonunda gelirleri toplam 10.5 Milyar Euro'ya ulaştı. Raporu okumak için tıklayınız.
UEFA Kulüp futbolunun finansal durumları ve yatırımlarına ilişkin yıllık görünüm ve benchmark raporunu yayınladı. Okumak için tıklayınız
Yirmidördüncü Deloitte Money League raporuna göre Barcelona'nın 715.1 Milyon Euro'luk geliriyle ilk sırada yer aldığı, tamamı merkez lig kulüplerinden oluşan ve bir önceki yıla göre gelirleri %12 azalan Para Ligi raporunu okumak için tıklayınız
Avrupa Futbolunun patronu UEFA’nın gelirleri 5.7 Milyar Euro’ya Ulaştı. Raporu okumak için tıklayınız.
UEFA’nın 2023’te yayınladığı en son Kulüp Lisanslamaya İlişkin Karşılaştırma raporuna göre kulüpler Pandemi döneminde 7.3 Milyar Euro zarar ettiler. UEFA raporu, Avrupa kulüp futbolunun endişe verici bir resmini çiziyor. Raporu okumak için tıklayınız.
Türk futbolunun gelirlerinin ve ekonomik görünümünün mercek altına alındığı Futbol Ekonomi Raporu – EkoLig'in dördüncü sayısı yayınlandı. Süper Lig’in 2017-2018 sezonu sonunda 3,2 milyar TL olan geliri, 2018-19 sezonunda 4,2 milyar TL’na ulaştı. Bkz.
|
|
The European Club Footballing Landscape 2022
|
“Ekospor’un aylık bültenlerinden haberdar olmak için tıklayınız” |
|
''Taraftar Algısına Göre Türkiye Süper Ligi Marka Değerini Etkileyen Faktörlerin ve Marka Değeri Boyutlarının Değerlendirilmesi'' Prof. Dr. Musa PINAR öncülüğünde yapılan bu araştırmayı okumak için tıklayınız.”
|
|
KPMG Avrupa’nın 32 Elit Kulübünün değerlemesini yaptı. Süper Lig’den Galatasaray ve Beşiktaş’ın da bulunduğu bu raporda en değerli kulüp 3.2 Milyar Euroluk değeriyle Real Madrid oldu. Raporu okumak için tıklayınız. |
|
Futbolda Endüstriyel Denge ve Başarı Üzerine Futbolun Endüstriyel gelişimi, kulüplerin sportif ve iktisadi/mali yapılanışını derinden etkiliyor. Dorukhan Acar’ın Kurumsal Yönetim temelli yaklaşımı ile "Futbolda Endüstriyel Denge ve Başarı"yı okumak için tıklayınız”
|
|
Türkiye'de Kadın Futbolunun Gelişimi ve Günümüzdeki Durumu
Dr. Lale ORTA’nın Kadın Futboluna Entelektüel Bir Yaklaşım Sergilediği makalesi için tıklayınız.”
|
İngiliz Futbolunda Kurumsal Yönetişim Üzerine
|
“Money scorring goals”, Gerçekten de “Para Gol Kaydedebiliyor mu? “Euro 2012’nin olası ekonomik etkilerini |
Futbolda Finansal Sürdürülebilirlik Kapsamında ''Finansal Fair Play Başa Baş Kuralı ve Beşiktaş Futbol Kulübü Üzerinde Bir Uygulama
|