Buradasınız >> Ana Sayfa Haberler & Makaleler Yönetim KUtlu MERİH Futbolun Avrupalılaştırılma Süreci
UEFA: Dayanışmanın sesiDayanışma (solidarity) UEFA'nın kendisini analiz etme yaklaşımında temel bir değeri oluşturuyor. BU terim kendileri tarafından yayınlanan Vision Europe dokümanında otuzbir defa geçiyor. Buna karşılık terimleri tanımlayan fihristte bu deyim tanımlanmıyor. Bu deyim genellikle sol eğilim organizasyonlarda sosyal demokratik değerleri vurgulamak için kullanılır. Pratikte ise futbol sektörü açısından bu deyim rekabeti sürdürebilmek için paranın kulüpler arasında dağıtımı anlamına geliyor. Dokümandan anlaşıldığına göre UEFA bunun hucüm edilen bir temel operasyonel ilke olduğunu düşünüyor (UEFA, 2005: 20).
Burada sorunun bir kısmı futbola ticari değerlerin girmiş olmasından kaynaklanıyor. Bir çok ülkede ve bizim ülkemizde kulüplerin kar-amaçsız derneklerden kar-amaçlı anonim şirketler haline dönüştükleri gözleniyor. Bunun da her zsaman futbol için iyi sonuçlar doğurduğu söylenemiyor. UEFA'ya göre para hiç bir zaman nihai bir amaç olmamalı. UEFA'ya hakim olan görüşe göre futbol ideal kendi organları ile kendini yöneten bir politik cemaat olmalı ve dışardan politik müdahaleleri kabul etmemelidir. (UEFA, 2005: 9). Buna karşılık gözlenen süreç AB kurumlarının futbola giderek artan müdahalesi ve futbol yönetişim organlarının bunu engelleyecek bir direniş göstermesidir.
Son seçimi kaybeden UEFA başkanı Lennart JOHANSSON, UEFA'nın AB ile ilişkilerinde bazı yanlışlıklar yaptığını ve bunun genelde futbolda gözlenen politik bilinç yetersizliğinden kaynaklandığını vurguluyor. BOSMAN olayından gerekli sezgi ve sağduyu ile yaklaşmadıklarını ve gelişmeler hazırlıksız yakalandıklarını alternatif önlemler geliştiremediklerini belirtiyor. (Johansson, 2007: 93). Bu gelişmeler ise UEFA ve FIFA gibi kuruluşların futboldaki endüstriyelleşme karşısından artık zamanını doldurmuş rasyonel bir anlamı kalmamış dinozor organizasyonlar olup olmadıkları tartışmalarını gündeme getiriyor. Futbolun farklı bir sektör olduğu ve heyecanın sürdürülmesi için rekabetin yoğun olması ve etkin rekabet ortamlarının UEFA gibi şemsiye kuruluşlar ile sağlanabileceği bunlara karşı yeterli bir cevap oluşturmuyor. UEFA'nın kendisi de ulusal federasyonlardan büyük kulüplere ve liglere doğru bir kuvvet kayması olduğunun farkında. Ulusal federasyonların oyları ile oluşan FIFA ve UEFA yönetimlerinin kulüplere ve futbolculara bir ölçüde yabancılaşması çok doğal. Ulusal federasyonların kendilerini de kulüpleri ve futbolcuları tam olarak temsil ettiklerini söyleyebilmek zor.
UEFA kendisini bir proaktif organizasyon olarak değerlendirmesine karşılık futbol sektöründeki ekonomik değişime hızlı reaksiyon verdiği söylenemez. Ayrıca politik çevre ile ilişkilerinde de çok başarılı olduğu kuşkulu. G-14 Brukselde yerleşik merkezi ile AB karar organlarına daha yakın ve yalın organizasyon yapısı ile değişimlere reaksiyon verme kapasitesi yüksek. UEFA şimdi Brüksel de iki personelini görevlendirerek lobi ilişkilerinde geri kalmaya çalışıyor. (JOHANSSON, 2007: 93). Görülen o ki UEFA ve G-14 arasındaki savaşın giderek yoğunluk kazanmakta olduğu.
Mart 2006 da gerçekleşen UEFA Kongresinde ulusal futbol federasyonları oybirliği iler bir deklarasyon yayınlayarak G-14 karşısında muhalif durumlarını belirlediler. Burada "kendi kendini atamış bir kulüp gurubu" nun son çıkışlarına karşılık sporun evrensel değerlerinin savunulacağı vurgulanıyordu. Şampiyonlar Ligi veya UEFA kupalarına katılacak kulüplerden futbolun yöneticisi kurumlara sadakatlarını deklare etmeleri veya kupalardan dışlanacaklarını kabul etmeleri isteniyordu. UEFA başkanlığına Michel PLATINI seçilince aradaki gerilim daha da arttı. PLATINI G-14 olayına olumlu bakmıyordu. Daha etkisiz federasyonların sempatisini kazanmak için dört takım hakkı olan ülkelerin hakkını üçe indirmeyi önerdi. Bunun G-14 üyelerini olumsuz olarak etkileyeceği açıktı. G-14 ise buna karşılık ŞL kupasının önceki gibi iki kademeli olarak düzenlenmesinde ısrarcı oluyordu. Böylece UEFA ve G-14 arasındaki gerilim olumlu bir diyaloğu olanaksız yapacak düzeye ulaştı.
Futbolun sorunlarına mahkemelerin karar vermesi olayları G-14 gurubunun da kaynaklarının olumlu etki yapmasına neden oluyor. AB hukuku doğası gereği kendi dışındaki egemenlik iddialarına olumlu bakmıyor. Futbolun ve genel olarak sporun da bir şekilde AB hukuk sistemi çerçevesine girmesi gerektiği düşünülüyor. Charleroi mahkemelerinde görülen OULMERS davasının sonuçlarının henüz belli olmamakla birlikte FIFA'nın ekümenlik savlarının geçerli sayılmaması durumu oldukça ilginç hale getirdi. FIFA kendi kurallarının AB hukukuna tabi olmadığını iler sürdüyse de yargıç bunu kabul etmedi. FIFA'nın sadece İsviçre hukukuna bağlı bir kar-amaçsız kuruluş olduğu tezi de reddedildi ve mahkeme FIFA'nın sıradan bir ticari kuruluş olduğuna karar verdi. Mahkeme kararları G-14 sitesinde görülebiliyor. Avrupa Parlamentosu ise kendi raporunda oyuncuların kendi milli takımlarında tazminat alamadan oynamalarının doğru olacağını vurguladı. Bu da G-14 ün önemli tezlerinden birine karşı duruş oluşturdu ve mahkemelerin demokratik organlardan daha liberal görüşlü olduğunu ortaya koydu.
Buradaki stratejik sorun milli takıma oyuncu vermenin ayrıntılarından ziyade Avrupa futbolunu kimin kontrol edeceğidir. Bunun makul bir gelişimi UEFA'nın düzenleyici otoritesini koruması fakat iç yapısında büyük kulüplerin görüşlerini duyurabileceği ve çıkarlarını tartışabileceği etkin bir mekanizmanın oluşması olarak görülüyor. Buna karşılık tarafların inatçı uzlaşmazlığı herhangi makul bir çözümü olanaksız hale getiriyor. Gerçekte UEFA, meşru bir örgüt olarak G-14 ün varlığını bile kabul etmiyor ve "futbol içindeki negatif bir güç" olarak değerlendiriyor ("G14 infuriated by UEFA comments"; BBC; 28.Mart.2006). Buna karşılık G-14; "UEFA ve FIFA kuralları hangi yasal temele dayanıyor" diye sorguluyor.
İki örgütün bağıl güçleri konusunda ilginç bir test AB anayasası yerine geçecek antlaşmada kaleme alınan sporla ilgili maddeler olacak. Kabul edilmeyen Taslak Anayasada vurgulananlar oldukça bulanık ve karmaşık idi. Sporda eşitliğin ve açıklığın gelişeceğini ve sporu yöneten organlar arasında verimli bir işbirliğinin gerçekleşeceğini öngörüyordu. ((Official Journal of the European Union, 16 Aralık 2004: C 310/127).) UEFA ve FIFA nın beklentileri sporu yöneten organların bağımsızlığının vurgulanacağı idi. G-14 ise bu maddelerin sporun kendisini sporu yönetenlerden daha bağımsız hale getireceğini ve sporu yöneten organların yetkilerinin sadece sporla sınırlı olacağını düşünüyordu. G-14 için futbol bir spor olduğu kadar bir endüstri idi ve bir endüstriyel sektör kurallarına göre yönetilmeli idi. Bu ise, futbolun bir beyaz eşya veya elektronik sektörü gibi düşünülmeyeceğini savunan UEFA görüşlerine tam bir karşıt oluşturuyordu. Bu maddeler G-14 pozisyonunu destekliyor gibi ise de, UEFA bunun tartışmanın sonu değil başlangıcı olduğunu vurguluyordu. (European Voice, 24-30 Haziran 2004: 17).
FIFPro : Futbol emekçilerinin sesiProfesyonel futbolcuları uluslararası ölçekte temsil eden olan FIFPro, 15 Aralık 1965 tarihinde Paris’te toplanan Fransa, İskoçya, İngiltere, İtalya ve Hollanda futbolcu derneklerinin (veya sendikalarının) ilgili faaliyetlerin eşgüdümünü sağlamak ve profesyonel futbolcuların menfaatlerini korumak temel hedefiyle oluşturulmuştur. 20 Şubat 1968 tarihinde Fransız mevzuatına uygun olarak dünyadaki profesyonel futbolcuların haklarının korunması amacıyla sendikaya uluslararası dernek statüsü verilmiş ve merkezi Paris olarak belirlenmiştir.
Kurucularının tamamı Avrupa kıtasından olmakla beraber 1980’li yıllarda başta Arjantin, Şili ve Uruguay olmak üzere Güney Amerika'dan ve daha sonraki yıllarda ise Doğu Avrupa (Macaristan, Romanya ve Ukrayna) ve Afrika’dan (Nijerya ve Güney Afrika) birlikler üye olmuştur. 1998–2001 yılları arasında başta Brezilya, Meksika, Japonya, Avustralya, Kamerun ve Cezayir olmak üzere Asya/Okyanusya, Afrika ve Güney Amerika’dan futbolcu birlikleri FIFPro’ya üye olmuştur. Hali hazırda 42 ülkenin futbolcu birlikleri federasyon üyesidir.
FIFPro bünyesindeki birlik sayısının artması neticesinde kurucu beş ülkeyi temsil eden üyeler yanında yönetim kurulunun 7 üyeye çıkarılmış, 6. üyenin küçük ülkeleri temsil etmesine ve 7. üyenin ise Avrupa dışındaki bir ülkeye verilmesine karar verilmiştir. Nihai hedef ise her kıtanın yönetim kurulunda temsil edilmesidir. Bosman kurallarından sonra Avrupa Komisyonu tarafından resmen tanınmış ve böylece daha önce FIFPRro'yu görmezden gelen UEFA ve FIFA nezdinde de futbolcuların temsilcisi olarak kabul edilmesi zorunlu olmuştur. Başta transfer, doping, lisans ve yetiştirme tazminatları olmak üzere futbolun önemli konularının Avrupa futbolunda standartlaştırılması için toplu iş sözleşmelerinin önemli olduğu federasyon tarafından kabul edilmektedir. Böylece futbolun Avrupalılaştırması sürecinde önemli bir aktör rolü oynamaktadır.
FIFPro’nun ticari faaliyetlerinin yanında profesyonel futbolcuların haklarının korunması amacıyla uluslararası futbol yargılama faaliyetlerinde önemli bir yeri olduğunu belirtmek gerekir. Yabancılık unsuru taşıyan (uluslararası) profesyonel futbolcu sözleşmeleri ile transfer sözleşmelerinden doğan ihtilafların çözümü için FIFA bünyesinde kurulan İhtilafların Çözümü Merkezi'nin üye yapısında FIFPro’nun önemli bir etkisi bulunmaktadır. Bahsi geçen merkezin başkanı, başkan vekili ile üyeleri FIFA Yönetim Kurulu tarafından seçilmekte beraber toplam 20 üyeden oluşan merkezin üyelerinin yarısı FIFPro diğer yarısı ise ligleri/kulüpleri temsil eden dernekler tarafından gösterilen adaylardan seçilmektedir. Bunun yanında, Spor Tahkim Mahkemesinde yer alan futbol organlarının önerisi üzerine atanan hakemlerden 10 tanesi FIFPro tarafından önerilmektedir. (Faruk BAŞTÜRK: Profesyonel Futbolda Sendikalaşma )
Avrupa Parlamentosu Raporu (TÜRKÇE)Avrupa Parlamentosu Mart 2007 de bir rapor ile katıldı. Kültür ve Eğitim Komitesi raportörü Ivo BELET tarafındankaleme alınan raporda, sporun yönetici organlarının (özellikle UEFA'nın) öz-yönetim çabalarına destek veriliyordu. Burada AB Komisyonunun büyük kulüpleri destekleyen ve ticari kontrolü öne çıkarak yaklaşımından açık bir sapma görülebiliyordu. Buradaki yaklaşımı vurgulayan bir görüş; "Avrupada futbolun geleceği, zengenliğin ve sportif gücün artan mekezileşmesi ile tehdit altındadır, bu da yayın gelirlerinin öneminin artmasından kaynaklanmaktadır." cümlesi ile özetlenebilir. Bu ve benzeri cümleler ile rapor G-14 pozisyonuna oldukça güçlü b,r darbe indiriyordu. Ayrıca raporda kulüplerin serMayıse piyasalarına açılmaları ile Avrupa modelinden uzaklaşarak Amerikan modeline yaklaştıkları ve bunun olumsuz sportif sonuçları olacağı vurgulanıyordu. Burada AB Komisyonunun büyük işletme odaklı yaklaşımı ile Avrupa Parlamentosunun daha sosyal içerikli yaklaşımının karşıt pozisyonlar oluşturduğu açıkça görülebiliyor. BU ise karşıt görüşlere güçlü destek sağladığından Avrupa futbolu olumsuz gerilimlerin altında bir bunalım dönemi yaşıyor. Burada üç senaryo düşünülebilir;
Bu noktada AB yönetişim organlarının duruma müdahale ederek bir çözüm yaratabileceklerin söylemek güç. Bunun bir nedeni orgsanların şirket ve sosyal yaklaşımları arasındaki çelişki, diğer nedeni ise Birliğin bunu başaracak şekilde yapılanmamış olması. Bir anlamda AB bu tür iki yönlü sorunları olan sektörlerde tam çözemediği sorunlarla boğusuyor. Ortaklaşa Tarım Politikası (CAP) bunlardan önde geleni. Tarım sektörünün bir kısmı uluslararası pazarlarda oldukça rekabetçi iken ve koruma/destek gerektirmiyor iken diğer önemli bir kısmı oldukça marjinal ve ancak koruma/destek ile ayakta kalabiliyor. Sistemi ayakta tutmak kırsal ekolojiyi korumak ve şehre nüfus göçünü engellemek için son derecede önem taşıyor. Bu politika ise AB bütçesinin yarısını yutuyor. Futbolda bu tür bir ikili sektör olarak görülebilir. Azınlıkta olan bir kısım kulüpler imaj ve ekonomi olarsal oldukça güçlü iken büyük çoğunluk ancak dış destek ile rekabeti sürdürebiliyor. Bu da futbol sektörünün sektör dışından finansal transfer ihtiyacını açıkça ortaya koyuyor. Futbolun bu günkü düzenine müdahale etmek isteyenler bu dış desteği nasıl sağlayacaklarını da düşünmek zorunda.
Bağımsız Araştırma Raporu (Independent review of football) Avrupa futbolu ile ilgili karmaşık amaçların ele alınması Bağımsız Araştırma Raporu (Independent Review of European Football) projesinde görülüyor. Bu rapor içerik genellikle futbol olduğu halde sonradan "The Independent Review of Sport" olarak adlandırıldı. Burada çözümlenmeye çalışılan sorunlar içinde futbolun sosyal bütünleşme ve sağlıkla yaşam şekilleri oluşmasında nasıl daha anlamalı bir rol oynayabileceği öne çıkıyor. Bunun yanında kulüplerin finansman sistemleri, ücret tavanları, ajanlarla ,ilişkiler, kulüplerin mülkiyeti ve serMayıse piyasalarına açılma, futbolda gelirlerin dağılımı ve şike ve yolsuzluğa karşı korunma gibi ekonomik kökenli sorunlar da ağırlık taşıyor. Araştırmanın görevlerinden biri de Nice Antlaşmasına ek olarak sunulan ve sporun doğası ve yönetici organlarının rolleri ile ilgili "Spor için 2000 Deklarasyonu" metninin nasıl hayata geçirilebileceği.
Bu araştırma AB Dönem Başkanlığı sırasında İngiltere tarafından başlatıldı. Aralık 2005 tarihinde Almanya'da Avrupa nın beş büyük liginin spor bakanları (İngilter, Fransa, Almanya, İtalya ve İspanya) spor bakanları ve UEFA, FIFA yetkilileri toplandılar. Bu toplantıya G-14 katılamadı ve bu da ekonomik gücün dışında meşru otoriteye sahip olmanın önemli bir avantaj olduğu mesajını verdi. İngiliz perspektifine göre, öncelikli sorun futbolun Avrupa çapında daha iyi yönetişimi idi. Bu temanın Londara Birkbeck Koleji Futbol Araştırma Merkezinin gündemi ile oldukça bağlantılı olduğu görülüyordu. Burada araştırMayısı AB yaklaşımından farklı kılan nokta, Ab, üye devletler ve futbolun tek bir hedef doğrultusunda bütünleşmesi anlayışı idi. Bunun yanında araştırma futbolu harekete geçmek için zorlamıyor sadece sorunların altını çiziyordu.
Bağımsız Araştırmanın belirlediği referans çerçevesi,UEFA perspektifleri ile oldukça uyumlu idi. Araştırmanın temel görüşüne göre UEFA, AB ile Futbol arasında merkezi bir rol oynamalı idi. Araştırma için gerekli olan alt ayapının önemli bir kısmı UEFA tarafından sağlanmıştı. Burada UEFA'nın G-14 ten daha verimli bir kaynak olacağı açık. Bu yaklaşım ise çözüm önerilerinde dengesizliği ve futbol yönetişiminde UEFA tezlerine yakınlığı getirdi. Alternatif önerilerin dikkatlice ele alınmadığı gözlenebiliyordu. Araştırma daha önce Avrupa tarım modelinde uygulanan sisteme paralel bir futbol modeli oluşturMayısa çalışıyor. Avrupa Parlamentosu tabanında çok sayıda amatör kulüplerin tepesinde ise az sayıda güçlü profesyonel kulüplerin bulunduğu piramit bi yapı öngörüyordu. Araştırma ise AB kurumlarının ve üye ülkelerin sporun (futbolun) bağımsız yönetişimi için ne şekilde destek olabileceğine odaklanmıştı. (http://www.independentfootballreview.com/terms.html) UEFA Kulüp Lisans Sistemi iyi bir kurumsal yönetişim başlangıcı için önemli bir adım olarak değerlendiriliyordu. Araştırma uygun düzeyde bir rekabetçi denge oluşturmanın gerekliliği yanında, diğer spor dallarında merkezi yönetimin önemini vurgulamakta idi. UEFA'nın merkez teması olan dayanışma (solidarity) vurgulanarak "AB kurumları, üye ülkeler ve futbol otoriteleri arasında dayanışMayısı güçlendirecek yöntemlerin oluşturulması için birlikte çalışılmalı" şeklinde öneriler formüle ediliyordu. Bu cümleler zarif ambalajlarından sıyrıldıklarında AB otoritelerin de futbolda ve sporda düzenleyici yetki talep ettikleri açıkça görülebilir.
UEFA bu araştırMayısı kendi sitesinde çoşkulu bir şekilde yayınladı. Bunun yanında G-14 karşısında potansiyel müttefik olarak görülen taraftarların katkısı da özellikle talep edildi. gerçekten araştırmanın amaçlarından birisi de İngiltere de gerçekleştirilen "Taraftar Yönetimi" modelinin Avrupa'ya yaygınlaştırılmasının fizibiletisini belirlemek idi. Buradan görülebildiği gibi UEFA, Bağımsız Araştırmanın gündemini etkilemeyi başarmış iken, G-14 sadece başkanla doğrudan bir randevu alabilmişti.
Rapor 2006 Mayısıs ayında yayınlandığında UEFA güçlü kulüpler üzerindeki iktidarını muhafaza edebilmek için ilk devrede 1-0 önde görülüyordu. İkinci devrede ve uzatmalarda bir çok şeyin olabileceği de görülüyordu. Rapor ücret tavanları, bahis şirketlerinin ve oyuncu ajanlarının daha sıkı kontrolü ve daha iyi kurumsal yönetişim için önlemler öneriyordu. Bunun yanında kupalarda şike, para aklama, kulüplerin mülkiyeti, genç oyuncu kaçakçılığı, ırkçılık ve yabancı düşmanlığı gibi kriminal sorunlar da inceleme altında idi. İngiliz Federasyonu tarafından benimsenen "uygun ve düzgün yönetici - fit and proper person" kriterinin Avrupa çapında uygulanması öneriliyordu. Rapor aynı zamanda UEFA'nın takımların sahaya belirli bir sayıda kendi yetiştirdikleri oyuncuyu sürmesi planlarını da destekliyordu. Rapor aynı zamanda AB nin bir spor ajansı oluşturarak sporu yönetmede UEFA ile bir ortaklık oluşturmasını ve sporla ilgisini sürekli hale getirmesini de önermekte idi.
Eylül 2006 da UEFA ve Avrupa spor bakanlarının kulüplerin oyuncu ücretleri ve transferler üzerinde bir sınır koyMayısı düşündüklerinin ortaya çıkması G-14 için yeni bir kötü haber oldu. Bu plan bir ücret sınırı değil fakat topşlam ücretlerin toplam gelire belirli bir oranını gözetmek şeklinde idi. Böylece hiç bir kulüp transferlere ve futbolcu ücretlerine gelirlerinden fazla para harcayaMayısacaktı. HABER
Bu aşamada bir çelişki durumu zorlaştırmaya başladı. UEFA nın AB ile işbirliği yapma arzusu, FIFA'nın AB nin spor dışında tutulması görüşü ile çelişiyordu. Eylül 2006 UEFA " Avrupada sağlıklı bir spor geleceği sadece poltika ve sporun birlikte çalışması ile başarılabilir" görüşünü yayınladı. UEFA yönetimi hükümetlerin spora müdahale etmemeleri gerektiği görüşünü "saflık" olarak nitelendiriyordu. UEFA'ya göre daha güçlü bir işbirliği sporun bağımsızlığını zayıflatmaz tam tersine hükümet müdahelesinini sınırlarını netleştireceği için güçlendirirdi. AB kültür komiseri Jan FIGEL, 20 Eylül 2006 da FIFA ile biraraya geldiğinde Bağımsız Araştırma tezlerine karşı şiddetli bir muhalefetle karşılaştı. FIFA sporun spor organları tarafından bağımsız olarak yönetilmesinde oldukça ısrarcı idi. Toplantıdaki atmosfer o kadar gerginleşti ki komiser FIGEL sonradan "korkarım gelecekte spor dünyası sorunlarını Avrupa Adalet Divanı koridorlarında çözüm arama durumunda kalacak..." demek durumunda kaldı. Sports is not only about football' http://www.euractiv.com/en/sports/sports-football/article-158247
Mart 2007 de AB Spor Bakanlarının enformal toplantısında White Paper ile ilgili temel beklentiler "Stutgrat Kararları" olarak yayınlandı. FIFA başkanı Sepp BLATTER ile yakın ilişkiler içinde olan UEFA yeni başkanı Michel PLATINI bu durumu yumuşatacak adımlar atabilir diye bekleniyor.
|
SPOR ÜZERİNE AB'NİN BEYAZ KİTABI : DAHA YAPILACAK ÇOK İŞ VAR
|
Rapor Avrupa sporu düzenleyici organları tarafından pek olumlu karşılanmasa da FIFPro internet sitesinde bu raporu diğer yorumcular gibi olumsuz değerlendirmediklerini (FIFPro sees room for negotiation in European Commission’s White Paper ) vurguluyor.
Rapor sporun düzenleyici organlarının yetkilerini saygılı olunacağını vurguluyorsa da sporun ticarete dönüştüğü noktadan sonrasını AB rekabet hukukunun belirleyeceğini belirtiyor. Rapor; oyuncu ajanları, güvenlik, kulüp mülkiyeti, iş kanunları, sporun finansmanı ve doping gibi konularda ayrıntılı değerlendirmeler yapıyor. Aşağıda ana noktaların özetleri var:
GENÇ OYUNCULAR/ATLETLER : Lokal olarak yetişmiş oyuncu kotaları şayet ayırımcılık kanunları ile çelişmiyorlarsa AB kurallarına uygundur. Yerli oyuncu kuralları ile ilgili bir analiz yapılarak AB hukuku karşısında durumları belirlenecektir. Avrupa futbolunu yönetene UEFA böyle bir kuralı uygulamaktadır.
TV HAKLARI : Medya haklarının ligler ve federasyonlar gibi spor organizasyonları tarafından toptan satışı rekabet konusunda endişe yaratır fakat belirli koşullarda kabul edilebilir.
Toptan satış gelirin yeniden dağılımı için ö nemlidir ve spor içinde daha etkin bir dayanışma için yararlı olabilir. Herhangi bir alternatif bireysel dağıtım sistemi bir "sağlam dayanışma mekanizması" ile ilintili olmalıdır.
ULUSAL TAKIMLARDA GÖREVLENDİRİLEN OYUNCULAR : Rapor ulusal takım oyunlarının spor içinde önemli bir yer aldığını ve bu nedenle desteklenmesi gerektiğini vurguluyor.
TRANSFERLER : Komisyon, uluslararası futbol transferlerine ilişkin FIFA düzenlemelerinin iyi bir uygulam örneği oluşturduğunu düşünüyor ve AB hukukunun gereklerini sağlarken spor kulüpleri arasından rekabetçi bir dengenin sağlandığını kabul ediyor.
Buna karşılık oyuncu transferleri, beraberindeki finansal akımların yasallığı konusunda da kuşkular yaratıyor. Rapora göre oyuncu transferleri ilgili finansal akımlar doğrudan ilgili taraflar arasında gerçekleştirilmeli.
OYUNCU AJANLARI : oyuncu ajanları konusunda AB çapında standart bir uygulama oluşturulması için Brüksel bir değerlendirme çalışması yapmalı. FIFA ajan ücretleri üzerinde bir sınırlama öngörüyor.
SPOR BAHİSLERİ : Komisyon bu alanda bağımsız bir rapor hazırlayacak ve sıkı bir yasal düzenleme getirecek.
DOPING : Komisyon dopinge karşı savaş için daha etkili bir koordinasyon öngörüyor. Burada Dünya Anti-Doping Ajansı (WADA), UNESCO ve Avrupa Konseyi ile ortaklaşa pozisyonların belirlenmesi öngörülüyor. Yeni doping maddeleri ve uygulamaları konusunda yasal otoriteler, WADA tarafından akredite edilen labaratuarlar ve Interpol arasında etkin bir bilgi alışverişi gerçekleştirilmelidir. Komisyon yasaklı doping maddelerinin AB deki yasak ilaçlar ile aynı muameleyi görmesini önermektedir.
ŞİDDET ve IRKÇILIK : AB icra organları, şiddet nedeniyle suçlu bulunanların 27-ülke bloğunda stadyumlardan uzak tutulması için mümkün olanakları araştırmaktadır. Federasyonların da maçlar sırasında ırkçı tacizlere karşı daha katı önlemler almalarını öneriyor. Bunlar arasında kulüplerin lisans sistemi kurallarını güçlendirmek te var.
Avrupa spor organizasyonlarının WHITE PAPER Raporunu coşku ile karşılamaları beklenmemelidir. Rapor genelinde spora olumlu ve düzenleyici organların bağımsızlığına saygı ile yaklaşmakla birlikte, sporun düzenlemesi konusunda bu organların yetkilerinin sporla sınırlı olduğunu ve işe ekonomi ve hukuk karıştığında AB hukukunun da devreye gireceğini gayet net bir şekilde vurguluyor. Komisyona göre maç süresi, takım sayısı, deplasman v.s. gibi sportif kararlar düzenleyici organların yetkisindedir fakat bunlar dışındaki her kural AB hukuku açısından değerlendirilmelidir. Değerlendirilecek sorunların başında sporcuların serbest dolaşımı (Bosman Kuralı ile çözümlendi), oyuncu ajanları, çocuk oyuncuların korunması, yolsuzluk, para aklama ve diğer finansal suçlar, kulüp lisans sistemi, yayın gelirlerinin mülkiyeti ve dağılımı, taraftarlar ile ilişkiler, şiddet v.s. geliyor. Bu sorunlar ile bağımsızlık iddiasında olan sportif organların kendi kaynakları ile başa çıkabilmesi olanaksız olduğu gibi bu çözümlerin hukuk sistemi dışında düşünülmeleri de uygun değildir.
Böylece IOC, FIFA ve UEFA gibi organların kendilerini hukuk üstünde (ekümenik) sayma iddialarına bir darbe indirilmiş olmaktadır. Avrupa Parlamentosu sözcüleri ise bu müdahalenin özellikle oyuncu ajanları konusunda kendi raporlarında önerdikleri kadar net ve radikal olmadığından şikayetçidirler.
Bu konu raporun 4. Bölümü olan "Sporun Organizasyonu" kısmında işleniyor. Burada bu bölümün ilgili kısımlarının tercümesini veriyoruz:
4. SPORUN ORGANİZASYONUKomisyon spor organizasyonlarının ve temsilci yapıların (ligler gibi) bağımsızlığını kabul eder. Bundan başka, yönetişimin esas olarak spor yönetim organlarının ve, bir mertebeye kadar, Üye Ülkelerin ve sosyal ortakların sorumluluğu olduğunu tanır. Bunun yanında spor organizasyonları ile yapılan diyalog bir takım alanları Komisyonun dikkatine taşıdı. Bunları aşağıda özetliyoruz. Komisyon bir çok sorunun AB hukukuna uyulması koşulu ile, iyi yönetişim ilkelerine saygılı öz-yönetim ile çözümlenebileceğini düşünür ve bir moderatör rolü üstlenmeye veya gerekli ise harekete geçmeye hazırdır.
4.1 Sporun özgüllüğüSpor aktivitesi AB hukukuna tabidir. Bu ayrıntıları ile COMMISSION STAFF WORKING DOCUMENT THE EU AND SPORT: BACKGROUND AND CONTEXT ve eklerinde açıklanmıştır. Bir ekonomik aktivite oluşturduğu sürece Rekabet Hukuku ve İç Pazar kuralları spora uygulanır. Spor aynı zamanda AB hukukunun önemli kısımlarına da tabidir, ulusal kimlik bazında ayrımcılık, Birlik vatandaşlığı ile ilgili kurallar ve kadın ve erkeğin istihdam eşitliği gibi.
Aynı zamanda, spor bazı belirli karakteristiklere de sahiptir. Bunlar genellikle "sporun özgüllüğü" tanımlanır. Avrupa sporunun özgüllüğüne iki mercekten yaklaşılabilir.
Avrupa mahkemelerinin dava kararları ve Avrupa Komisyonunun kararları sporun özgüllüğünün tanındığını ve hesaba alındığını gösteriyor. Bunlar aynı zamanda AB hukukunun spora nasıl uygulanacağına da rehberlik ediyor. Yürürlükteki içtihatla uyumlu olarak, sporun özgüllüğünü tanıma sürdürülecek, fakat bu AB hukukundan genel olarak bağımsızlığı onaylayacak şekilde yorumlanmayacaktır.
Staff Working Document ve eklerinde ayrıntıları ile açıklandığı gibi, AB Anlaşmasının anti-trust maddeleri ile ters düşmeyen organizasyonel spor kuralları bulunur. Bunların rekabete aykırı kısımları, şayet varsa, yapısal olmalı ve istenilen amaçla orantılı olmalıdır. Bu tür kurallara örnekler; "oyun kuralları" (oyun süresi ve oyuncu sayısı gibi), kupalar katılma kriterleri, "evde ve deplasmanda oynama" kuralları, kupalarda birden fazla kulüp sahibi olamama, milli takımların yapısı, anti-doping kuralları ve transfer dönemlerine ilişkin kurallar olabilir.
Buna karşılık, sporun düzenleyici yönleri açısından, herhangi bir spor kuralının AB hukuku ile uyumlu olup olmadığı case-by-case bazında değerlendirerek anlaşılabilir. Bu kural Avrupa Adalet Divanı tarafından son olarak Meca-Medina davasında (*) içtihat haline getirilmiştir. (Dava C-519/04P, Meca Medina v. Commission, ECR 2006, I-6991. daha fazla detay için kaynak Staff Working Document.) Mahkeme AB hukukunun spor kuralları üzerinde etkisi konusunda net bir içtihat oluşturmuştur. Burada "tamamen saf spor kuralı" kavramının, AB rekabet hukukunun spor sektörüne uygulanması konusunda tamamen ilgisiz olduğu yargısına varılmıştır.
Mahkemenin yorumuna göre sporun özgüllüğü, rekabeti kısıtlayıcı etkinin organizasyonun yapısında olduğu ve rekabetçi sporun uygulanmasının AB rekabet kuralları ile ters düşmediği zaman ve bu uygulamanın meşru genel sportif amaçlarla uyumlu olması halinde geçerli olacağını yorumlamıştır. Oransallık (proportionality) testi her davada olaydaki özel durumları ele almak gerekliliği sonucunu doğurur. Burada genel kurallar oluşturmak ve rekabet hukukunu spor sektörüne uygulamak olanağı yoktur.
*) David Meca Medina and Ivor Majcen (iki profesyonel yüzücü) doping gerekçesi ile aldıkları men cezasına itiraz ediyorlar. Ayrınılı bilgi için: Meca-Medina: a step backwards for the European Sports Model and the Specificity of Sport? |
Futbolun ve sporun geleneksel yönetim şeklinden daha çok AB hukuku ve AB Komisyonu kontrolu altına geçmesine yol açan süreci yukarda ana hatları ile verdik. Olayların kronolojik süreci de aşağıdaki tabloda özetleniyor.
Aralık 8, 2005 |
İngiltere'nin AB Başkanlığında Spor üzerine bir araştırma Leipzig'deki bir toplantıda başlatıldı. Bu toplantıya FIFA, UEFA, AB Komisyonu katılmıştı ve İngiltere Spor Bakanı Richard CABORN Başkanlık ediyordu. |
Ocak 31, 2006 |
CABORN, AB Spor Komiseri Jan FIGEL ve sonra UEFA CEO Lars Christer Olsson ile bir toplantı yaparak araştırmanın önceliklerini belirledi. Araştırma başkanının bağımksız olmasına ve sporun dışından gelmesine karar verdiler. |
Şubat 7 |
Önceki Portekiz Başbakan yardımcısı Jose Luis ARNAUT araştırmayı düzenlemeye atandı. |
Şubat 22 |
Tarftarlar ve ilgililer araştırmanın web sitesine görüşlerini belirtmeye davet edildiler |
Şubat 28 |
ARNAUT, dünyanın en zengin 16 kulübünü temsil eden G-14 gurubunu araştırmaya katkı yapmaya çağırdı. Bu gurup aynı anda dünya futbolunu yöneten FIFA ile milli takım oyuncularına tazminat konusunda iki davada taraf durumunda idi. |
Mart 29 |
İlgililer ve taraftarlar Brüksel de kamuya açık bir toplantıya katıldılar. |
Mayıs 3 |
Avrupa Parlamentosu spor konusunda bir oturum yaptı. Bu toplantı Avrupa futbolunu yöneten UEFA ile G-14 gurubunun kamu önünde ilk biraraya gelişleri oldu. |
Mayıs 23 |
İngiliz Başbakanı Tony BLAIR ile AB Komisyon Başkanı Jose Mnauel BAROSO araştırmanın ilk taslağını aldılar. |
Eylül 29 |
FIFA ve Uluslararası Olimpik Komite (IOC) 25 AB Spor Bakanına ve AB Komisyonuna bir mektup göndererek araştırmayı desteklemediklerini belirttiler. |
|
Aynı gün UEFA, araştırmanın yeniden kaleme alınarak "ücret tavanı" yerine "maliyet kontrolü" kavramının yerleştirileceğini duyurdu. |
Ekim19 |
UEFA Başkanı Lennart JOHANSSON seçim bildirgesinde araştırmayı desteklediğini vurguladı. |
Ekim30 |
Araştırmanın yeni bir taslak raporu yayınlandı |
Kasım 22 |
AB Komisyonu araştırmanın bir "Spor üzerine Beyaz Rapor" şekline dönüştürülmesi için yeşil ışık yaktı. |
Kasım 27/28 |
AB Spor Bakanları toplanarak araştırmayı tartıştılar. |
Aralık 14/15 |
AB Devlet Başkanları araştırmayı onayladılar ve beyaz raporun önünü açtılar. |
Ocak/Şubat, 2007 |
Komisyon taslak raporu tamamlamak için görüşmelere başladı. |
Mart 11/12, 2007 |
Spor Bakanları taslak raporu Alman AB Başkanlığı döneminde tartıştılar. |
Haziran 5, 2007 |
Komisyon, bakanlar, Avrupa Parlamento üyeleri ve ilgili taraflar arasında son toplantılar gerçekleştirildi. |
Temmuz 11 2007 |
Beyaz raporun son versiyonu Portekiz'in AB Başkanlığı döneminde yayınlandı. |
Kasım 2007 |
Spor organizasyonları, bakanlar ve güvenlik güçleri arasında AB Komisyonu ev sahipliğinde sporun nihai güvenlik planı konusunda toplantılar. Bu plan Beyaz Raporun parametreleri çerçevesinde uygulanacak |
2007 Sonları |
Yasama Avrupa Konseyine ve Avrupa Parlamentosuna gönderilecek. Bu organlar uygulama kurallarını ve harcama programlarını yayınlayacaklar. |
2008 Başları |
Spor üzerine yasalar AB nin Slovenya Başkanlığı döneminde kabul edilecek. |
{jcomments on}
< Önceki |
---|
Degerli yazarimiz Kutlu Merih Cuma, 02 Nisan 2010.
Neden Futbol Ekonomisi?
www. Futbolekonomi.com’un vizyon ve misyonu temel olarak Futbol Ekonomisi Stratejik Araştırma Merkezi’nin (FESAM) vizyon ve misyonuna paralel ve aynı düzlemdedir.
Bu bağlamda temel misyonumuz: Futbolun yerel ve küresel makro özelliklerini incelemek ve yeni yapısal modeller önermek; bu kapsamda entelektüel gelişimi hızlandırmak ve buna ilişkin referans olabilecek bir database oluşturmak ve bunu tüm futbol araştırmacılarının emrine sunmak... Bu amaçla yapılan çalışmaları yayımlamak; gerekli her türlü bilimsel futbol araştırma ve geliştirme projelerine entelektüel anlamda destek vermek.
Temel Vizyonumuz: Önerilen yeni modellerin gerçekleştiğini görmektir. |
Yazar Tuğrul Akşar,
|
13/12/2024 |
Kapanış | Günlük Değişim % |
|
BİST 100 |
10125,46 |
+0,66 |
|
BJKAS |
4,33 |
-0,92 |
|
FENER |
103,30 |
-0.58 |
|
GSRAY |
6,54 |
-0,91 |
|
TSPOR |
0,90 |
-1,10 |
|
SPOR ENDEKSİ |
3.021,26 |
-0,87 |
Sıra | TAKIMLAR | 0 | G | B | M | A | Y | AV | P |
1 |
Galatasaray | 14 | 12 | 2 | 0 | 38 | 15 | 23 | 38 |
2 | Fenerbahçe | 14 | 10 | 2 | 2 | 36 | 13 | 23 |
32 |
3 | Samsunspor | 15 | 9 | 2 | 4 |
29 |
17 | 12 |
29 |
4 | Eyüpspor | 15 | 7 | 5 | 3 | 24 | 15 | 9 | 26 |
5 | Beşiktaş | 14 | 7 | 4 | 3 | 23 | 15 | 8 | 25 |
6 | Göztepe | 14 | 7 | 3 | 4 | 27 | 20 |
7 |
24 |
7 |
Başakşehir |
14 | 6 | 4 | 4 | 24 | 18 | 6 | 22 |
8 | Konyaspor | 15 | 5 | 4 |
6 |
17 | 22 | -5 | 19 |
9 | Rizespor | 14 | 6 | 1 | 7 | 15 | 21 | -6 | 19 |
10 | Gaziantep | 14 | 5 | 3 | 6 | 20 | 21 | -1 | 18 |
11 | Sivasspor | 15 | 5 | 2 | 7 |
20 |
25 | -5 | 17 |
12 | Antalyaspor | 14 | 5 | 3 | 6 | 18 | 26 | -8 | 18 |
13 | Trabzonspor | 14 | 3 | 7 |
4 |
20 | 18 | 2 | 16 |
14 | Kasımpaşa | 14 | 3 | 7 | 4 | 18 | 21 | -3 | 16 |
15 | Kayserispor | 14 | 3 | 6 | 5 | 15 | 25 | -10 | 15 |
16 |
Alanyaspor |
14 |
3 |
5 | 6 | 12 | 18 | -6 | 14 |
17 | Bodrum FK | 14 | 3 | 2 | 9 | 10 | 21 | -11 | 11 |
18 | Hatayspor | 14 | 1 | 5 | 8 | 12 | 23 | -22 | 8 |
19 |
A.Demirspor | 14 | 0 | 2 | 12 | 10 | 34 | -24 | 2 |
|
Yazılarınızı info@futbolekonomi.com adresine gönderebilirsiniz. |
Deloitte Sports Grup'un Avrupa Futbol Finansmanına ilişkin 32. kez düzenlediği yıllık futbol finans raporuna göre, Avrupa futbol pazarı 2021 - 22 sezonunda bir önceki yıla göre %7 büyüyerek 29.5 Milyar Euro büyüklüğüne ulaştı. Rapora ulaşmak için tıklayınız
Deloitte Money League Raporunu 27. kez yayınladı. Rapora göre Avrupa'nın en zengin 20 kulübünün 2022-23 sezonunda gelirleri toplam 10.5 Milyar Euro'ya ulaştı. Raporu okumak için tıklayınız.
UEFA Kulüp futbolunun finansal durumları ve yatırımlarına ilişkin yıllık görünüm ve benchmark raporunu yayınladı. Okumak için tıklayınız
Yirmidördüncü Deloitte Money League raporuna göre Barcelona'nın 715.1 Milyon Euro'luk geliriyle ilk sırada yer aldığı, tamamı merkez lig kulüplerinden oluşan ve bir önceki yıla göre gelirleri %12 azalan Para Ligi raporunu okumak için tıklayınız
Avrupa Futbolunun patronu UEFA’nın gelirleri 5.7 Milyar Euro’ya Ulaştı. Raporu okumak için tıklayınız.
UEFA’nın 2023’te yayınladığı en son Kulüp Lisanslamaya İlişkin Karşılaştırma raporuna göre kulüpler Pandemi döneminde 7.3 Milyar Euro zarar ettiler. UEFA raporu, Avrupa kulüp futbolunun endişe verici bir resmini çiziyor. Raporu okumak için tıklayınız.
Türk futbolunun gelirlerinin ve ekonomik görünümünün mercek altına alındığı Futbol Ekonomi Raporu – EkoLig'in dördüncü sayısı yayınlandı. Süper Lig’in 2017-2018 sezonu sonunda 3,2 milyar TL olan geliri, 2018-19 sezonunda 4,2 milyar TL’na ulaştı. Bkz.
|
|
The European Club Footballing Landscape 2022
|
“Ekospor’un aylık bültenlerinden haberdar olmak için tıklayınız” |
|
''Taraftar Algısına Göre Türkiye Süper Ligi Marka Değerini Etkileyen Faktörlerin ve Marka Değeri Boyutlarının Değerlendirilmesi'' Prof. Dr. Musa PINAR öncülüğünde yapılan bu araştırmayı okumak için tıklayınız.”
|
|
KPMG Avrupa’nın 32 Elit Kulübünün değerlemesini yaptı. Süper Lig’den Galatasaray ve Beşiktaş’ın da bulunduğu bu raporda en değerli kulüp 3.2 Milyar Euroluk değeriyle Real Madrid oldu. Raporu okumak için tıklayınız. |
|
Futbolda Endüstriyel Denge ve Başarı Üzerine Futbolun Endüstriyel gelişimi, kulüplerin sportif ve iktisadi/mali yapılanışını derinden etkiliyor. Dorukhan Acar’ın Kurumsal Yönetim temelli yaklaşımı ile "Futbolda Endüstriyel Denge ve Başarı"yı okumak için tıklayınız”
|
|
Türkiye'de Kadın Futbolunun Gelişimi ve Günümüzdeki Durumu
Dr. Lale ORTA’nın Kadın Futboluna Entelektüel Bir Yaklaşım Sergilediği makalesi için tıklayınız.”
|
İngiliz Futbolunda Kurumsal Yönetişim Üzerine
|
“Money scorring goals”, Gerçekten de “Para Gol Kaydedebiliyor mu? “Euro 2012’nin olası ekonomik etkilerini |
Futbolda Finansal Sürdürülebilirlik Kapsamında ''Finansal Fair Play Başa Baş Kuralı ve Beşiktaş Futbol Kulübü Üzerinde Bir Uygulama
|