Recep Cengiz-19 Ekim 2023 Milli takımın başarısını kutlarken spor medyasındaki manşet ve futbolcu demeçlerinden önceki maçlardaki başarısızlığın sorumlusu Kuntz, son iki maçtaki başarının mimarının Montella olduğunu öğrendik!

Analiz yaparken skor yanıltmasından kurtulup, duygu temelli düşünmeyi bir kenara bırakmak gerekiyor.

Hırvatistan karşısında top karşılama ve geçiş oyunu doğru Letonya için yanlış bir taktikti. Çünkü Yeteneği sınırlı bir takıma olan Letonya karşısında organize olmadık. Maç yetenekleri sınırlı oyuncularla sistemli oynayanla, duygusal ve düzensiz mücadele eden, ‘nasıl olsa yeneriz’ havasında iki takım arasında oynandı. 

Set oyunu ile rakibe baskı kuramadık. 

Verimsiz hücum setleriyle Kerem, Yunus ve Alper gibi kısa oyunculara yüksek ortalar yapmak zorunda kaldık. İsabetli şut çekemedik. 

Hakan Çalhanoğlu’nun oyun kalitesi yine beklentileri karşılamadı. 

Kaleci Uğurcan’ın muhteşem kurtarışı, İsmail’in insanüstü çabası, Salih’in çizgiden çıkardığı ve direkten dönen topları unutmamak gerekiyor. 

Gol atmadan bocalamamız gerekirken gol attıktan sonra bocaladık. Yunus Akgün’ün bireysel yetenekle attığı gol sonrası yaklaşık 20 dk. Letonya baskısının yarattığı krizi, Montella oyuna yön vererek çözemedi. Cenk Tosun’un golü çözdü ‘bir doğru bir yanlışı’ götürdü. 

Oyuncu değişiminde kararsızlıklar yaşadık. Milli takım düzeyinde bir teknik direktör oyunda bir dakika bile plansız olmamalıdır. Rakibin değişen oyun anlayışına aynı oyun anlayışında kalarak cevap verme ve aynı taktikte ısrar etmenin yarattığı riski unutmamak gerekiyor.

“Bir tek doğru olsaydı, aynı temada yüz tablo yapılmazdı” Picasso

Yanlış fikirler yanılgılar oluşturur. Başarı tek başına bir teknik direktör marifeti başarısızlık tek başına, teknik direktör sorunu değildir.  İki maçlık süreçte teknik direktör değişiminin futbolcu üzerinde etkisi özgüven anlamına mı gelmektedir? Bu sorunun cevabı kuşkusuz “hayır”dır.   Milli takımda değişen, yalnızca teknik direktör ve futbolcular arasındaki iletişim yöntemidir. 

Milli takım düzeyinde bir futbolcunun özgüven ve motivasyon kaynağı teknik direktör değil, milleti temsil gücüdür. Futbolcuların performansına etki edecek “özgüven, inanç, kararlılık, takım olma bilinci, cesaret ve mücadele gücü” gibi etkenlerde olması gereken kişilik özellikleridir. Birçok futbolcu, Montella’nın gelmesine çok sevdiklerini ve onunla özgüven kazandıklarını dile getirdi. Ancak, milli takımın sevgi ihtiyacı sözcüklerle karşılanmaz. Milli takımı sevmek, futbolun gerçeklerini anlamaya çalışmayı da içerir. Bu durum futbolun olağan yönünün farkındalığı gösterir. Aksi durumda futbolun realitesini bilmeden antrenör sevgisi futbolcularda iyi günde yanında kötü günde (Kuntz’a yapıldığı gibi) karşıt davranışı doğurur.

Gereksiz abartı, Avrupa Şampiyonası gibi zorluk derecesi yüksek maçlarda planlama hatasına yol açar. Futbolcunun özgüven ve performansı sadece motive edici söylemlerle geliştirilemez. Bu değişimin sadece taraftar desteğiyle de olması kolay bir iş değildir. Futbolcunun düşük performans düzeyini yükseltmek için oyuncu, takım ve rakip üçgeninde şu koşulların yerine gelmesi gerekir. 

1.Futbolcu, önce istenilen üst düzey performansı gerçekleştirebilecek antrenman düzeyine erişmiş olması gerekir. Sonra, başarı ihtiyacı hissetmeli ve isteksizlik yaratan nedenler ortadan kaldırılmalıdır. 

2.Takım bütünlüğü sağlanarak reaksiyon gösterilmelidir. 

3.Performans için rakipten daha fazla bedensel ve zihinsel hazırlık süreci olmalıdır. Rakibe üstünlük sağlayacak yeni stratejiler geliştirilmeli, oyun üstünlüğü ele geçirilmelidir. 

Bu koşullar, sağlanmadığı sürece istenilen performans amacına ulaşılmaz. Bunlar uygun olduğunda futbolcu önemli bir deneyim kazanmış olur. Futbolcunun, teknik direktöründen araması gereken özgüven değil kazanması gereken bilinçli farkındalıktır. {jcomments on}

Tweet

Tweetle                      Paylaş                        Paylaş