Recep Cengiz-27 Mart 2025 Başarı için durumun gerektirdiklerini öğrenme ve gereklerini yerine getirmek yetmiyor. Hep hoşumuza giden şeyler istiyoruz. Örneğin;
Çocuktan hep hoşumuza giden şeyleri yapmasını istiyoruz. Çocukları yapamayacağı şeylerden sorumlu tutuyoruz.
Hakemlerden hep hoşumuza giden kararlar vermesini bekliyoruz. Beklediğimiz kararı vermeyen hakemin kararlarını değil, niyetini sorguluyoruz.
Sporcudan hep hoşumuz giden hareketleri yapmasını istiyoruz.
Antrenörlerden hep hoşumuza giden futbolcuları oynatmasını istiyoruz.
Yöneticilerden hep hoşumuza gidecek transferler yapmasını istiyoruz.
Taraftarlardan hoşumuza giden tezahüratlar yapmasını istiyoruz.
Federasyondan hep hoşumuza gidecek kararlar almasını bekliyoruz.
Futbol yorumcularında hep hoşumuza gidecek şeyleri konuşmalarını bekliyoruz.
Futbol yazarlarında hep hoşumuza gidecek makaleler yazmasını bekliyor, seçimli dürüst davranıyoruz.
Çok iyimser bakarsak bu istek ve arzular kendi doğasında ölçülü olduğu sürece normal karşılanabilir. Ancak duygudaşlık yaparak bizimde karşı tarafın hoşuna gidecek şeyleri yapmamız gerekir.
Örneğin; seçimli dürüst davranmasak, rakibimizin başarılarımız için önemli bir engel olarak görmesek, bize zarar verdiği için değil, bizden daha iyi göründüğü için nefret etmesek, mutlu olmak için rakibimizin mutsuz olmasını istemesek, rakibimizi huzursuz ederek huzurlu olmaya çalışmasak daha iyi olmaz mı?
Bayramın manevi hazzını yaşamak ve yaşatmak adına kötülükten kaçınıp iyilik istesek, alt yapıdaki çocukları, hakemleri, cefakâr taraftarları, emektar sporcuları, gariban antrenörleri ve yönetici abileri unutmasak!
Kırgınlık ve kızgınlıkları bir kenara bırakıp kucaklaşsak, büyüklerin ellerinden küçüklerin gözlerinden öpsek olmaz mı?