Yrd.Doç.Dr.Recep CENGİZ- 11 Kasım 2015Merkez Hakem Kurulunda, Spor Toto Süper Lig'in 10. haftasında 2-2 berabere tamamlanan Trabzonspor - Gaziantepspor maçını yöneten Çağatay Şahan ve ekibi, mücadele sonunda 4 saat boyunca Hüseyin Avni Aker'den ayrılamama olayını protesto etmek üzere maçlara en az 10 dakika geç çıkma kararı görüşülecekti.
Benzer bir olay 2007 yılında yaşanmış, Cüneyt Çakır'a yapılan fiziki müdahaleyi protesto eden hakemler o hafta maçlara 10 dakika geç çıkmıştı.
Bu toplantıdan alınacak karar, aynı “hakem kimliğine sahip çıkılması, örgüt kültürünü devamı, örgütsel bir dayanışmanın göstergesi” olması açısından önemliydi. Ancak, kurul üyeleri “gergin ortamı daha fazla germemek için”, tıpkı bir doktor gibi “hastaya değil hastalığa” düşman oldukları mesajı vererek, bu protestodan vazgeçtiklerini açıkladılar.
Bu açıklamanın öncesi ve sonrasına bakıldığında hakem kurulununu “tepkilerini seçme” hakkını kullan(a)madığı görülüyor. Yani, sistem demokratik bir hak olan tepki vermeye direniyor.
Anlatılan, karar tepeden inme alınmış “Emir demiri kesmiş”, anlaşılan temel özelliği liderlik, yöneticilik, hâkimlik ve cesaret olan hakemlerimiz, kendilerine “yol göstermesine“ eyvallah etmiş.
Bu anlamda, kurul üyelerinin uzaktan kumanda ile almış oldukları bu karar, kendi yönetim rolünü terk etmiş olduğunu gösteriyor. Merkez hakem kurulu üyelerinin, aklını kullanabilen, özgür düşünebilen, kendi kararını kendi verebilen, özgüven sahibi, kişiler olmalı prensibinin rafa kaldırılması anlamına geliyor.
Bir kurulun saygınlığı ve başarısı, üyeleriyle aynı şekilde düşünmeyi, hissetmeyi ve hareket etmeyi başarabilmesine bağlıdır. Bu mesajla oluşan toplumsal algı aynı zamanda hakemlere karşı yapılacak olan saldırılara karşı verilecek tepkiye ilişkin edinilen kanıdır. Durum böyle iken ara sıra usulen söylenmiş olmak için verilen “kararlı ve sert mesajlar”, ister istemez Bektaşi ile İmam fıkrasını hatırlatıyor.
Vaktiyle, bir vâiz, çetrefil Türkçesi, bir camide konuşuyormuş. Sönük görüntüsü, silik kişiliği, zayıf bilgisine karşın böbürlenerek cemaate seslenmiş:
-Şimdi siz diyeceksiniz ki: Ey Hoca Efendi Hazretleri!...
Fakat sözünü bitirmeye vakit bulamamış: Cemaat arasındaki bir Bektaşi, basmış kalayı:
-Hay sana Efendi Hazretleri diyeceklerin…{jcomments on}