Recep Cengiz- 18 Kasım 2018 Yine yenildik! Lucesce’nun milli takım performansı için çok fazla ayrıntıya gerek yok. Küçük bir matematik işlemi yetiyor.
2 ile 9 arasında bir sayı tut. Onu 2 ile çarp çıkan sonuca bir o kadar ekle, ilk başta tutuğun rakama böl sonuç “4”
Yani sonuç hep aynı, değişmiyor.
Ancak sorun skor değil, sorun anlayış…
Lucescu kararlarını futbolcu ve milli takım için en iyisi olacak şekilde değil, kendi ihtiyaç ve tercihleri doğrultusunda verdiği için performans problemlerinin yaşanması kaçınılmaz oluyor.
Çözüm!
Hadi birbirimize samimi olalım. İlk aklınız gelen şey Lucescu’nun istifası geldi değil mi?
Ben, sizin gibi düşünmüyorum.
Lucescu kalmalı!
Çünkü;
- Türk futbolu layık insanlar tarafından yönetildiği için!
- Milli takım'ın başına geçen son 6 teknik adamın içinden istatistiklere göre en başarılısı olduğu için!
- Milli takıma futbolcu seçerken “İyi bir maç için iyi futbolcu kadar kötü futbolcuya da ihtiyaç var” prensibi ile hareket ettiği için!
- Başarıyı, takvim yaprakları üzerinden hatırlattığı için!
- Düşünerek konuştuğu için!
- “İyi olmaya çalışıyoruz” derken, kötü olduğunu kabul ettiği için!
- Her yenilgi sonrası futbolcular için “kulüplerinde oynamıyorlar” deyişini futbol literatürüne kazandırdığı için!
- Futbolcu seçim ve tercihini gözü kapalı yapabildiği için!
- İkinci ligde oynayamayan bir futbolcunun milli takımda oynayabileceğini gösterdiği için!
- Kendisine yüklenen anlamın kurbanı olduğu için!
- Beterin beteri olduğu için!
- Bir musibet bin nasihatten iyi olduğu için!
- Aklımızla dalga geçtiği için!
- Türkçe versiyonu olmadığı için!
- Sosyal medyaya malzeme olduğu için!
Sonuçta, sık sık antrenör değişimi takımda istikrar gelişimini engeller. Önemli olan yöneticilere yaptıkları hataları, harika fırsatlar olarak değerlendirebilme becerisi kazandırabilmek ve bunu doğruyu bulma yolunda kullanmalarını sağlamaktır. Yıldırım Demirören, federasyon başkanı olarak kalıyorsa, bizlere bu kadar şeyi öğreten bilge insan Lucescu başarısızlığın bir ödülü olarak kalmalı!{jcomments on}