Recep Cengiz- 3 Eylül 2020 Teoride futbola katkı sağlıyor gibi görünen ancak pratikte faydadan çok zarar verdiği gözlenen kuralların sezon başlamadan tekrar gözden geçirilmesi zorunluluk gibi gözüküyor.

 
Bir başka gözden geçirilmesi gereken sorun geçen sezon hakem tartışmalarının en fazla olduğu pozisyonların belirlenmesi, bu tartışmaların kural, yorum veya hakem hatalarından olup olmadığının tespit edilmesidir. 

Bir taraftan iyi hakem olmanın en önemli ölçütlerinden biri olarak oyuna müdahale etmeden, zorda kalmadan oyunu durdurmadan yönetmek kabul görüyor, diğer taraftan hakemlerden oyunu durdurup futbolcuları uyarması isteniyor. Bunlara, hakemlerin bu kural ve talimattan ne anladığı ve nasıl yorumladığı eklenince oyun içinden çıkılmaz bir hale gelebiliyor.  

Kendi içinde mantıksal çelişkileri olan kurallara baktığımızda:

Ofsayt içinde bir diğer gereksiz ve anlamsız kural ‘pozisyon tamamlandıktan sonra bayrak kaldırılması’ kuralıdır. Kuralın amacı sözde ‘Oyunu hızlandırmak’ ama uygulama tam tersi zaman kaybettiriyor. Düşünsenize, futbolcu ofsaytta topla buluştu, pas verdi, orta yapıldı, gol oldu ve bayrak yeni kaldırıldı… Bu durumda kim, nerede, nasıl zaman kazanıyor? 

Üstelik pozisyon tamamlanana kadar gereksiz yere tüketilen enerji, kaleci (Muslera örneğinde olduğu gibi) ya da oyuncunun sakatlık veya kart görme riskini unutmamak gerekiyor.   

Korner öncesi savunma ve hücum oyuncularının top oyuna girmeden ‘birbirine sarılması, itmesi, formasından çekmesi veya vücut temasından değil’ uyarının faul gerektiren ciddi nedenlere dayandırılması, oyunu durdurup uyarı yapılacak kadar önemsenmemesi gerekiyor. Üstelik, en ufak bir temasta korner atışının bekletilip, uyarı yapılması ‘zaman kaybı, yorulan futbolcu ve takıma toparlanma süresi kazandırmaktan başka bir işe yaramıyor. 

Profesyonel futbolcu ve teknik heyetin kuralı bilmesi, özümsemesi ve uygulaması görevidir. Hakem aksi bir durumun oluşmaması, kuralların korunması, adil ve eşit uygulanması için vardır. Çocuk terbiye eder gibi “rakibini çekersen penaltı olur” uyarısı çok akılcı değil. 

'Çarptı, kasten oynadı, kendi ayağından sekip geldi, rakip çok yakındı, uzaktan yapılan ortaydı, el doğal konumdaydı' gibi söylemlerle sıkça tartışılan 'elle oynamalar' konusundafutbolcudan beden hareketlerinin fizik kurallarına aykırı bir şekilde kullanılmasının istenmesi büyük bir yanılgı olduğu söylenebilir. Kafa topuna yükselen veya kayarak topa müdahale eden bir oyuncudan kollarının kapalı olmasını istemek fizik kurallarına aykırıdır. Defans oyuncusunun ceza sahasında sorumluluk almasını engelleyen bu kuralda aranması gereken “topun istem dışı da olsa ele çarpması değil, elin topa gitmesidir.” 

Penaltı vuruşunda ihlal ve cezaların atış öncesi hakem tarafından futbolculara tekrar tekrar anlatılması, kuralın kendisi tam anlamı ile bir karmaşa neden olmaktadır. 

Oyun kuralına bakıldığından; vuruşu yapan oyuncu oyun kurallarını ihlal ederse, kaleci oyun kurallarını ihlal ederse, vuruşu yapanın takım arkadaşı oyun kuralarını ihlal ederse, kalecinin takım arkadaşı oyun kurallarını ihlal ederse hem savunma yapan hem de hücum eden takımın birer oyuncusu oyun kurallarını ihlal ederse vuruş tekrarlanır. Yani hakemlerin iki oyuncu arasındaki bir vuruş için ceza sahasını ve 20 futbolcuyu kontrol etmesi isteniyor. 

Penaltıyı kaçırdı, arkadaşları için bir şans daha yaratalım, diğer takım oyuncuları da bu şansı engellemek için müdahale etsin. 

Neden? 

Bu durumda diğer 20 futbolcuyu devre dışı bırakmak, seri penaltı kuralını uygulaması önerilebilir. 

Hem oyun hızlanır, hem hakem rahatlar, hem de gereksiz karmaşa önlenmiş olur.

Tweet

Tweetle                      Paylaş                        Paylaş