Recep Cengiz- 19 Nisan 2022 Son yıllarda futbol insanlarının çoğu, futbol sorunlarını konuşmanın hiçbir faydası olmadığına, sorunları dile getirmenin hiçbir şeyi halletmeyeceğine inanmaya başladılar. Çünkü, şimdiye kadar hiçbir ciddi proje üretmeden sürekli konuştuk, başkalarının beğendiği biçimiyle skoru tartıştık ama oyun anlayışımız ve kalitemizi tartışamadık.
Bugün övdüğümüz Arda Güler, Emirhan İlkhan, Muhammed Gümüşkaya ve Rıdvan Yılmaz gibi birçok genç futbolcuyu şans eseri keşfettik.
Futbolumuz anlayışımızın değişmesi, futbolumuzun gelişmesi ve kulüplerimizin kalkınmasını sağlayacak temel etken nedir? Sorusuna cevap aramadık.
Sürekli ucuz ve kolay olduğu için fikir ürettik, konuştuk veya eleştirdik.
Oysaki bir kişi eleştirmek veya eleştirilmek için bir takıma başkan olmaz.
Bir teknik direktör yenilsin diye takımını maça hazırlamaz, gönderilsin diye bir takımla sözleşme imzalamaz.
Bir futbolcu kendi yetenek ve becerilerini göstermek dururken rakip futbolcu yeteneklerini sergilemesine katkıda bulunmak için maça çıkmaz.
Bir taraftar, kendisini ait hissetmediği bir takımın tarafı olmaz. Tarafı olduğu takımının nasıl yenildiğini izlemek için maça gelmez.
Bu yüzden, artık konuşmayı bırakmalıyız. Herkes, kulübünü ve futbol algısındaki yanlışları düzeltmekle işe başlamalıdır.
Futbola yön veren radikal kararlar tesadüflere kalmamalı, futbol hayatımızdaki değişiklikler, gelişimler, başarılar hep rastlantı sonucu olarak ortaya çıkmamalıdır. Bilimsel anlam ve kurumsal bir yönetim anlayışında rastlantıya yer yoktur; çünkü her şey doğrudan ve sürekli denetim altındadır. Üstelik, rastlantının mantıki bir nedeni veya sportif bir hedefi olamayacağı için proje takımlarda hiçbir sportif başarı da rastlantıya rastlamak mümkün değildir.
Bu süreçten sorumlu yöneticiler gibi gözükse de sadece yöneticilerin değil ‘görevi, yetkisi ve sorumluluğu’ olan insanların sorumlu olduğunu hatırlatmak gerekir. Böylece ülke futbolu için daha iyi bir gelecek tasarlayıp bunun temelleri atılmalıdır. İnsan, zaman, para, emek, yetenek ve beceri israfı olmamalıdır.
Bu futbolun temel ihtiyacının mantıksal bir sonucudur.
Biz kazanalım derken futbol kaybetmemelidir. Kazanmak için adil oyun ve üstün performans yeterli olmalıdır.