Ömer Gürsoy- 28 Aralık 2012 Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın önceli gün düzenlediği “Kulüpler Yasası Çalıştayı”na katıldım. Spor Bakanı’ndan Futbol, Basketbol Federasyonu ve TSYD Başkanlarına, akademisyenlerden gazetecilere kadar sporun tüm kesimlerinin katıldığı bir toplantıydı.

Çalıştay’ın ilk oturumunun divan başkanı olan Spor Genel Müdürü Mehmet Baykan’ın konuşmasına benim bundan bir süre önce kaleme aldığım “Kulüpler Yasası ve fil” yazıma atıfta bulunarak Mevlana’dan aktardığım fil hikayesini anlatarak başladı. Ne zaman Kulüpler Yasası gündeme gelse hemen benim aklıma gelen aklıma gelen bu fil hikayesini kısaca hatırlatmak isterim:  Ahır o kadar karanlıktır ki gözle fili görmeye imkân yoktur. Herkes file elini sürer, birisinin eline hortum gelir, 'fil bir oyuğa benzer' der. Başka biri kulağına dokunur  'fil bir yelpazeye benziyor' der. Bir başkasının eline ayağı geçer, der ki 'fil bir direğe benzer'. Bir başkası da sırtına eller, 'fil bir taht gibidir' diye tanımlar.”

 Mevlana fil hikâyesini şöyle tamamlamıştır: “Herkesin elinde bir mum olsaydı, sözlerinde itilaf kalmazdı.”

Baykan’da konuşmasının birinci cümlesine Mevlana’yla başlaması sadece kendisinin de Konyalı olmasından değil toplantıya katılan herkesin mumu yakmasını istemesinden kaynaklanıyordu.

Peki bu mum yakıldı mı?

Konuşmalar ilerledikçe benim bundan önceki yazılarımda hep ifade ettiğim gibi, birbirlerinden tamamen farklı branşlar ve büyüklükteki profesyonel kulüpler ile amatör kulüpleri tek bir çuvalın içine koymanın ne kadar da zor olduğu görünmeye başlamıştı. Bir türlü somut öneriler gelmediği gibi, kimi konuşmacı kulüpler deyince sadece futbolu ele alıyor, kimisi de tüm sporu kapsaması gerektiğini söylüyordu. Ama mum da bir türlü yanmıyordu.

İşte burada daha önce Futbol Federasyonu Genel Kurulu’nda Mehmet Ali Aydınlar’a “seçime gidelim hayırlısıyla” sürpriz çıkışı yapan Demirören her geçen dakika tıkanma noktasın gelen Kulüpler Yasası tartışmalarının içinde futbol yasasının gündeme gelmesini önerdi.

Verilen arada yanında Kulüpler Birliği Başkanı Halil Ünal ile birlikte soluğu Bakan Suat Kılıç’ın yanında alan Demirören, futbolun sorunlarının diğer branşlardan çok farklı olduğunu ve profesyonel-amatör spor ayrımı yapılması gerektiğini söyleyerek futbol için ayrı bir kanun hazırlanması gerektiğini Bakan’a iletti. Bakan Kılıç’ın da olumlu yaklaştığı bu öneri sonrası artık Türk sporunda yıllardır ağzımızdan düşmeyen  “Kulüpler Yasası” mevta oldu. Bundan sonra varsa da yoksa da “Futbol Kanunu”nu tartışacağız.

Demirören bu stratejik hamlesi ile çalıştayın tüm seyrini değiştirirken bir bakıma Baykan’ın da istediği mumu da yakıyordu.

Bu zamana kadar bu spor yapısında, Kulüpler Yasası’nın futbolun baskın konumu nedeniyle tek bir malzemenin çok konulduğu lezzetsiz bir aşureye benzeyeceğinden korkuyordum.  

Mesele futbolun ve diğer branşların özgül koşullarını dikkate alarak bir senteze vararak yasal metinleri oluşturabilmekteydi. Demirören’in çıkışı ile ışığı gördük ama bu hiç de kolay değil.

Neler, nasıl yapılmalı?{jcomments on}

Bizim de katkı sunacağımız, Türk sporu adına yeni ve umarım derinlikli bir tartışma başlıyor.

Tweet

Tweetle                      Paylaş                        Paylaş