Hani Türk Futbolu Batıyordu?
Bizi Takip Edin Futbol ekonomisi facebookta futbol ekonomisi twitterde
x
Buradasınız >> Ana Sayfa Haberler & Makaleler Genel Ömer GÜRSOY Hani Türk Futbolu Batıyordu?

Hani Türk Futbolu Batıyordu?

111

Ömer Gürsoy- 22 Kasım 2016 Bazı yazılar var ki tarihe kaydedilir, işte onun için söylenir “buza yazmıyoruz kardeşim” sözleri..

 

Bir çoklarının aksine “ben yazmıştım” demekten açık açık keyif alan birisiyim. Çünkü her rüzgarla otlar gibi bir oraya bir buraya sallanan konjoktürel bir yazar da değilseniz rüzgara karşı ıslık çalmak zorunda kalırsınız.

 

Habertük Gazetesi’nden ayrılmamdan önce yazdığım son 2 yazımdan birisi “Merhaba Futbol” bir diğeri de yine bu yazımın başlığı idi: Hani Türk futbolu batıyordu?

 

İşte bu yazı da rüzgara karşı ıslak çalan bir yazıydı.

 

Yayın ihalesinin her türlü ekonomik koşulların zorlaştığı ve doların tarihi rekorlara ulaştığı bir dönemde 600 milyon dolarlara ulaşması ve bu anlaşmanın 5 yıllık olduğu da göz önüne alındığında 3 milyar dolar gibi bir rakamdan söz ediyoruz..

 

TFF Başkanvekili Hüsnü Güreli’nin açıklamalarını dinlediğimde ortalama kulüplerimizin gelirlerinde yüzde 45 ila yüzde 50 oranlarında artış sağlandığını ifade etti. Bu gerçekten inanılmaz bir rakam. Şöyle düşünelim sabit gelirli memur, işçi veya emekli olduğunuzu düşünün ve gelecek 5 yılda yüzde 50 zam alacaksınız, üstelik dolar kurunun tefe/tefe dengesi ile artışı ile birlikte..

 

Tabii şimdi bunları yazmak kolay.. Ama yaklaşık son 4-5 yıldır yaşanan tüm mali krizlere karşın UEFA’nın kararlığı, TFF’nin “sessiz devrimleri” ve kulüplerimizin “stres testlerini” aşabilecek potansiyelini aşabileceğini öngörüyordum.Bakın bir zamanlar hepimizi rehin altına alan, marka değerini aşağılara düşüren ortada tribün terörü bugün gündemden düştü..

 

23 Temmuz 2015tarihli Habertürk’te;

 

Fenerbahçe’nin içlerinde Van Persie, Nani gibi dünya yıldızlarını renklerine katması, Galatasaray’ın şampiyon kadrosunun üzerine Podolski’yi transfer etmesi, Beşiktaş’ta tekrar Q7’nin gelişi Mario Gomez’in ayak sesleri,Antalya’nın Eto ile anlaşması derken transfer borsasının neden en renkli ülkesinin Türkiye olduğunu anlatmaya çalışmıştım.

Virgülüne dokunmadan tekrar buraya alıyorum:

 

“Ne oldu da birden bire battı batacak denilen kulüplerimiz böyle bir transfer atağına kalktılar. Halbuki gazetelerde çıkan haber ve yazılara baktığımda kulüplerimiz çoktan iflas etmişlerdi. Kulüplerin kasasına yeni kaynaklar girmediğine göre bu transferleri nasıl izah edeceğiz?

 

Bu transferler gelecekte büyüyeceği düşünülen Türk futboluna güvenin bir ürünüdür. Borsa da meşhur bir deyim vardır: Borsa da beklentiler satın alınır gelecek satılır. Futbolcu transferleri de borsa gibi beklentileri satın alınır. Kulüp yöneticileri Türk futbolunun büyüyeceği konusunda beklentileri satın alıyorlar.İyi ki de karamsar yazılara itibar etmiyorlar. Bu sene ligimizin renklenmesinde hep yerin dibine soktuğumuz kulüp yöneticilerinin vizyonuna borçluyuz.Şahsen kendi adıma yıllar sonra Lig Tv’ye tekrar abone olma arzusu duyuyorum.

 

Peki bu sürece nasıl geldik? Öncelikle TFF Başkanı Yıldırım Demirören’in Kulüpler Birliği Başkanı Göksel Gümüşdağ ile yaptığı Süper Lig A.Ş. kurulmasını öngeren prensip anlaşması üzerine TFF’nin yayın gelirlerinden yapacağı fedakarlık sonucunda kulüplerin kasasına daha çok para gireceği beklentisi, en son olarak da Digitürk platformunun Katarlı bir gruba satılması.. Bu satış bile borsada işlem gören kulüplerimizin değerini yükseltmeye yetti. Niçin hem de biliyor musunuz? Katarlı grubun bu kadar üst düzey yıldızın maçlarını tıpkı Aşk-ı Memnu, Muhteşem Yüzyıl gibi diğer ülkelere pazarlayabileceği beklentisini satın aldı borsacılar..

 

Bu sürece gelinmesinde hiç kuşku yok ki Demirören yönetiminin bugüne kadar Türk futbolunda ki mayınları tek tek temizlemesi sonucunda ulaştık. 3 Temmuz sürecinde tıkanma noktasına gelen Türk futbolunu bu enkazdan ustaca çıkarması, ( ki “Demirören yumurtayı diktuttu/ tutabilecek mi” başlıklı yazılarımda bu süreci anlatmıştım), profesyonel hakemliğe geçiş ve Şampiyonlar Ligi finalini bir Türk hakeminin yönetmesi, dünyanın en güzel tesislerinden Riva’nın bitirilmesi,futbol lisesinin açılması, saha kapatma cezasının kaldırılmasının tribün kapama yasağının da kaldırmasıyla taraftarlar rahatlıkla kombine kartları alabilmesi..

 

Kim ne derse desin Passolig’in seyirci profilini değiştirmesiyle kötü seyirci yerine iyi seyircilerin statlarda daha rahatlıkla yer alacaklarını söyleyebiliriz. Geçen yıl Passolig bahanesiyle tribünlerden kaçan –halbuki takımının sıkıcı oyunundan bıkan- Fenerbahçe taraftarı bakın bakalım her maçta nasıl da tribünleri dolduracak. Bu canlanma sayesinde maç günü gelirleri, forma satışları derken yeni sponsorları da Türk futbolunun içinde göreceğiz.”

 

Kehanet değil ama bugün geldiğimiz noktayı ve süreci bundan 17 ay önce herkes “Türk futbolu batıyor” derken analiz edebilmekti.

 

Daha doğrusu rahmetli Bülent Ecevit’ten öğrendiğim radar ile ışıldak arasında ki farkta gizli olduğunu düşünüyorum.. Rahmetli Ecevit, ışıldak ile radar arasında ki farkı ışıldağın görebildiği, gösterebildiği çok azdır. Kör noktaları sonsuzdur. Radar ise aramadan bulur. Işıldak bir anda bir yana yönelebilir. Radarsa bir anda her yana açıktır.

 

Bu da bir tercih meselesi ya ışıldak olacaksınız ya da radar?

 

Karamsar papağanın sonu

 

Aslında yazım burada da bitmiyordu.. “Türk futbolu batıyor” yaygarası koparıp kendilerine rol kapmaya çalışanlar için de Amerikan Başkanı Abraham Lincoln’den anlattığı bir “papağan hikayesini” anlatmıştım:

“… ‘spor dünyasına ilişkin sıkıntılarda bahsederken acaba karamsar bir papağana mı dönüyoruz bazen’ diye düşündüğüm olmuştur mesela. Tıpkı “Lincoln’un papağı”nında olduğu gibi…

 

Bugün Amerika’da siyah bir başkan görev yapıyorsa başta Barak Obama olmak üzere herkesin minnetle andığı bir Başkan’ın filmi: Lincoln.

 

Adeta satranç oynar gibi yaptığı hamlelerle siyasi hayatının en büyük risklerini göze alarak Amerika’da 19.yüzyılın en önemli yasa değişikliğine imza atan Lincoln her zaman olumsuzluğa dem vuranlara karşı filmde bir papağan hikâyesi anlatır.

 

“Duyduğuma göre bir zamanlar Jefferson City’de bir avukatın bir papağanı varmış her sabah onu çığlık çığlığa uyandırıyormuş: ‘Bugün dünyanın sonu geliyor, Kutsal kitap böyle buyuruyor…’

 

Günün birinde avukat kuşu vurmuş.Biraz sessizlik ve huzur bulmak için herhalde…”

 

Ben de dâhil olmak üzere yıllardır birçok yazar ve yorumcu “Böyle giderse Türk futbolu batacak”,Irmak dizginsiz akıyor”, “Finansal fair play uygulansın”, “Futbola da mali kural gerek, UEFA böyle buyuruyor” yazdık, söyledik.Tıpkı Lincoln’un hikâyesinde anlattığı papağan gibi, bıkmadan usanmadan..

 

Ama gelin görün ki, bugün kulüplerimizin yaşadığı bazı problemler olsa da dünyanın birçok yerinde özellikle de Amerika’da dev gibi şirketlerin iflasının yanında bizimkilerin durumu hiç de kötü değil..

 

Bundan 5-6 yıl önce alacaklıların kapısında beklediği ve ekonomik itibarı bitmeye yaklaşan Galatasaray Kulübü önce Adnan Polat’ın hamleleri sonra da devletin stat sübvansiyonuyla bugün Drobga ve Sneijder gibi dünyanın önemli isimlerine forma giydirebiliyor.

 

Geride kalmaktan korkan Fenerbahçe’de transferin son günlerinde atağa kalkarak ezeli rakibine “ligde yalnız değilsin” diyor.

 

Şuna emin olun, iki yıl sonra statları tamamlandıktan sonra maç günü gelirlerini 50-60 milyon dolara çıkaracak Beşiktaş ve Trabzon’da bu rekabetin içine rahatlıkla gireceklerdir.Yine stat projeleri ile bir çok ilimizde modern statlar futbol ekonomisini daha da büyütecek.

 

Yani papağanın yaptığı gibi her zaman felaket tellallığı yapmaya da gerek yok. Görünen o ki ne dünyanın sonu geliyor, ne de kulüplerimiz batıyor. Devlet desteği ile de olsa mutlaka bir çıkış yolu buluyorlar.Sonuçta ligimiz hala Avrupa'nın 6. büyük ligi değil mi?

 

Başkan Abraham Lincoln öykünün sonunu şöyle bitiriyor:

 

“Bir bakıma kuşun kehaneti de gerçekleşmiş.Hiç olmazsa kendisi için.”

 

Diğer yazar ve yorumcu dostları bilmem ama benim bundan böyle avukatın vurduğu felaket tellalı papağanın akıbetine uğramaya hiç mi hiç niyetim yok!”

 

Bugüne gelirsek, başka söze hacet görmüyorum.. 2,5 yıl önce ne yazdıysam bugün de aynı fikirdeyim.. Artık “Türk futbolu batıyor” söylemlerine de itibar etmeyeceğim.Yıllarca ayağına çelme takılarak, dövülerek şekil alan Türk futbolu yine borsa deyimiyle ‘yükselişe’ geçmiştir.”

 

Evet bugün geldiğimiz nokta ortada.. Bugün herkes TFF Başkanı Yıldırım Demirören ve Kulüpler Birliği Başkanı Göksel Gümüşdağ’a teşekkür ediyor.. Katar’lı firmayı alkışlıyor.. Ben bugün bunu yapmayacağım.. Çünkü 17 ay önce zaten yazımda bu işin mimarlarının çizdiği yapıyı anlatmıştım.

 

Ama onların yanında TFF Başkanvekilleri Servet Yardımcı, Hüsnü Güreli, Nihat Özdemir, büyük sağlık sorunlarının ardından yine karınca misali çalışan İcra Kurulu Üyesi Cengiz Zülfikaroğlu ve yıllarını Digitürk çatısı altında Lig Tv Genel Müdürlüğü gibi önemli görevlerden sonra TFF Genel Sekreteliği görevini yürüten Kadir Kardaş’ın bu konuda ki tecrübeleri bence teşekkürü ve tebriği hak ediyor.

 

Ama bütün bunların yanında kutlamamız gereken her türlü zorluğa rağmen sorunların altından kalkmasını bilen kulüplerimiz olduğunu düşünüyorum.. Bugüne kadar onların da büyük hataları oldu elbette.. Ama UEFA kriterleri, yenilenen statlar, yayın gelirlerinde ki artışlar derken yükselişe geçen Türk futbolu artık diğer yapısal sorunlarını çözmek için daha bir özgüvenli olacaktır. Tabii her devletin de futbola büyük katkısı yadsınamaz.. Bu fırsatı heba etmeyelim!

 

Şimdi gelelim bu satırların yazarına…

 

Yukarıda da belirttiğim gibi Habertürk Gazetesi’nde yayın hayatına girdiği ilk haftadan itibaren her hafta düzenli spor yazarlığı yapan tek kişiydim. Daha önce de Akşam Gazetesi sürecini de katarsak bir 10 yıllık yazarlık hayatımda ilk kez bir yazıma cevap/sataşma şeklinde yine kendi gazetemden geldi. Yani Habertürk’ten.. İri cüssesine karşın rüzgarda otlar gibi bir oraya bir buraya kolayca sallanan/sallanabilen yazar “ille de kulüpler batacak” derken bana da pembe gözlüklerimi değiştirmemi tavsiyesinde bulunmuştu. Demek ki, kendisini karamsar papağan bulan yazarlardan birisi oydu.

 

Ama iş bununla bitmedi... Bu yazı belli ki bir işaret fişeğiydi belli ki.. Rahatsız olan başkaları daha vardı. Sonunda 7 yıl süreyle aralıksız yazan birisi olarak yazılarıma sayfalarda yer bulunamadığı gerekçesiyle son verildi.

 

Yani diyeceğim o ki papağanın kehanetinden Türk futbolu kendini kurtardı ama ne papağan ne de ben kendimi kurtarabildim.

 

Papağana tetiği kimin çektiği belli de beni kimin vurduğunu artık Ciner Yayın Danışmanı da olan Mehmet Atalay’a bırakıyorum.{jcomments on}

   

                    linkedin-logo Paylaş                        Flipboard -logo Paylaş

Bu İçerik  4005  Defa Okunmuştur
 

Degerli yazarimiz Ömer Gürsoy Pazartesi, 21 Haziran 2010.

YAZARIN DIGER YAZILARINI GORMEK ICIN TIKLAYIN

Neden Futbol Ekonomisi?

 

www. Futbolekonomi.com’un  vizyon ve misyonu temel olarak  Futbol Ekonomisi Stratejik Araştırma Merkezi’nin (FESAM) vizyon ve misyonuna paralel ve aynı düzlemdedir.

 

Bu bağlamda temel misyonumuz: Futbolun yerel ve küresel makro özelliklerini incelemek ve yeni yapısal modeller önermek; bu kapsamda entelektüel gelişimi hızlandırmak ve buna ilişkin referans olabilecek bir database oluşturmak ve bunu tüm futbol araştırmacılarının emrine sunmak... Bu amaçla yapılan çalışmaları yayımlamak; gerekli her türlü bilimsel futbol araştırma ve geliştirme projelerine entelektüel anlamda destek vermek.

 

Temel Vizyonumuz: Önerilen yeni modellerin gerçekleştiğini görmektir.

 devamı >>>

finansal-futbol-anim-1

tugrulaksar_ge_roportaj

Tuğrul Akşar Güngör Urasın sorularını yanıtlıyor

  Yazar Tuğrul Akşar,
Milliyet Gazetesi Yazarı Güngör Uras'ın
sorularını yanıtlıyor.
detay için tıklayınız..

 

Spor Endexi

 

05/11/2024

Kapanış Günlük
Değişim %
  BİST 100

8.698,48

-0,17

 bjk BJKAS

4,48

-2,18

 fb FENER

100,30

0.00

 gs GSRAY

6,83

+0,15

 trabzon TSPOR

0,93

0,00

   SPOR ENDEKSİ

3.075,321

-0,41

Videolar

Tuğrul, Tuğrul Akşar, Pusula, Ekonomi, Futbol, Futbol Ekonomi, Mali,VİDEONUN DEVAMI VE DİĞER VİDEOLAR İÇİN TIKLAYIN.

İstatistikler

İçerik Tıklama Görünümü : 43363924

TRENDYOL SÜPER LİG 2024-2025 SEZONU

  

 

 Sıra TAKIMLAR 0 G B M A Y AV

1

Galatasaray 11 10  0 32 11 21 31
2 Fenerbahçe 11  8   2 1 27  9   18

26

3 Samsunspor 12 8 1  3

24

13 9

25

4 Eyüpspor 12  6   4  2 18  11 7 22
5 Beşiktaş 11 6 3  2  19  10 9 21
6 Göztepe 11 5 3 3 19  13 

  6

 18 
7

Sivasspor

12 5  2  5   17 20 -3 17
8 Başakşehir 11 4 4

17  14 3 16
9 Kasımpaşa 12 3 5 4 16    19  -3 14
10 Konyaspor 12 4 2 6 14  20 -4 14
11 Antalyaspor 12 4 2 6

15

24   -9 14
12 Rizespor 11 4 1 6 10  19 -9 13
13 Trabzonspor 11 2 6

3

12  14  -2  12
14 G.Antep FK 11 3 3 5 15 18 -3 12
15 Kayserispor 11 2 6 3 11 16 -5 12
16

Bodrumspor

12

3

2 7 10 16 -6 11
17 Alanyaspor 11 2 4 5 9 14  -5 10
18 Hatayspor 11 3 7 10 18  -8 6

19

A.Demirspor 11 0 2 9 9 25 -16

 

                 

Okur Yazar


Futbolun ekonomisi, mali, hukuksal ve yönetsel kısmına ilişkin varsa makalelerinizi bize gönderin, sizin imzanızla yayınlayalım.

Yazılarınızı  info@futbolekonomi.com adresine gönderebilirsiniz. 

 

 

Annual Review of Football Finance 2023

Annual Review of Football Finance 2023

Deloitte Sports Grup'un Avrupa Futbol Finansmanına ilişkin 32. kez düzenlediği yıllık futbol finans raporuna göre, Avrupa futbol pazarı 2021 - 22 sezonunda bir önceki yıla göre %7 büyüyerek 29.5 Milyar Euro büyüklüğüne ulaştı. Rapora ulaşmak için tıklayınız

Deloitte Money League - 2024

Deloitte Money league 2024

Deloitte Money League Raporunu 27. kez yayınladı. Rapora göre Avrupa'nın en zengin 20 kulübünün 2022-23 sezonunda gelirleri toplam 10.5 Milyar Euro'ya ulaştı. Raporu okumak için tıklayınız.

UEFA Kulüp Finans&Yatırım Raporu 2024

 

UEFA Raporu-2023

UEFA Kulüp futbolunun finansal durumları ve yatırımlarına ilişkin yıllık görünüm ve benchmark raporunu yayınladı. Okumak için tıklayınız

 


 

2021-Money-league-Raporu

 

Yirmidördüncü Deloitte Money League raporuna göre Barcelona'nın 715.1 Milyon Euro'luk geliriyle ilk sırada yer aldığı, tamamı merkez lig kulüplerinden oluşan ve bir önceki yıla göre gelirleri %12 azalan Para Ligi raporunu okumak için tıklayınız

 


 

 

annual report 202021 photo

 

Avrupa Futbolunun patronu UEFA’nın gelirleri 5.7 Milyar Euro’ya Ulaştı. Raporu okumak için tıklayınız.

 


 

 UEFA-Kulup-Futbolu-Lisanslama-2023


UEFA’nın 2023’te yayınladığı en son  Kulüp Lisanslamaya İlişkin Karşılaştırma raporuna göre kulüpler Pandemi döneminde 7.3 Milyar Euro zarar ettiler. UEFA raporu, Avrupa kulüp futbolunun endişe verici bir resmini çiziyor. Raporu okumak için tıklayınız.

 


    

191112 Aktifbank Ekolig

 

Türk futbolunun gelirlerinin ve ekonomik görünümünün mercek altına alındığı Futbol Ekonomi Raporu – EkoLig'in dördüncü sayısı yayınlandı. Süper Lig’in 2017-2018 sezonu sonunda 3,2 milyar TL olan geliri, 2018-19 sezonunda 4,2 milyar TL’na ulaştı. Bkz.

 

 

master bm report lowres

 

The European Club Footballing Landscape 2022


UEFA'nın Avrupa Lulüp futboluna ilişkin 13, kez yayınladığı, Covid-19'un etkilerinin de analiz edildiği raporu okumak için Bkz.


 

 EkoSpor-y

“Ekospor’un aylık bültenlerinden haberdar olmak için tıklayınız”

 

Süper lig Marka değeri araştırma

''Taraftar Algısına Göre Türkiye Süper Ligi Marka Değerini Etkileyen Faktörlerin ve Marka Değeri Boyutlarının Değerlendirilmesi'' Prof. Dr. Musa PINAR öncülüğünde yapılan bu araştırmayı okumak için tıklayınız.

 

 

the-european-elite-2019

KPMG Avrupa’nın 32 Elit Kulübünün değerlemesini yaptı. Süper Lig’den Galatasaray ve Beşiktaş’ın da bulunduğu bu raporda en değerli kulüp 3.2 Milyar Euroluk değeriyle Real Madrid oldu. Raporu okumak için tıklayınız.
 

Endustriyel_futbol

 

Futbolda Endüstriyel Denge ve Başarı Üzerine

Futbolun Endüstriyel gelişimi, kulüplerin sportif ve iktisadi/mali yapılanışını derinden etkiliyor. Dorukhan Acar’ın Kurumsal Yönetim temelli yaklaşımı ile "Futbolda Endüstriyel Denge ve Başarı"yı okumak için tıklayınız

 

 

Türkiye'de Kadın Futbolunun Gelişimi ve Günümüzdeki Durumu

 

imagesCAVM4O4L

 

Dr. Lale ORTA’nın Kadın Futboluna Entelektüel Bir Yaklaşım Sergilediği makalesi için tıklayınız.” 

 

 

İngiliz Futbolunda Kurumsal Yönetişim Üzerine

 

governance_in_football

 

Tüm kulüplerimize ve Türk Futbol yapılanmasına farklı bir bakış açısı kazandırabileceğini düşündüğümüz, İngiliz Parlementosu’nun Kültür, medya ve spor Komitesi’nin hazırladığı raporu okumak için tıklayınız. 

 

money-and-soccer

“Money scorring goals”, Gerçekten de “Para Gol Kaydedebiliyor mu? “

Euro 2012’nin olası ekonomik etkilerini
okumak için tıklayınız. 



FFP

Futbolda Finansal Sürdürülebilirlik Kapsamında ''Finansal Fair Play Başa Baş Kuralı ve Beşiktaş Futbol Kulübü Üzerinde Bir Uygulama 
Hüseyin AKTAŞ/Salih MUTLU,

okumak için tıklayınız.