2024 Yaz Olimpiyatlarının Ardından
Bizi Takip Edin Futbol ekonomisi facebookta futbol ekonomisi twitterde
x
Buradasınız >> Ana Sayfa Haberler & Makaleler Genel Ahmet TALİMCİLER 2024 Yaz Olimpiyatlarının Ardından

2024 Yaz Olimpiyatlarının Ardından

1723553607611-1721898539463-24112412

Ahmet Talimciler- 15 Ağustos 2024 Sporun faydası, gelişmiş bedenler ile görünür hale gelse de en büyük farkını değerler sisteminde ve karakterde yaratır. Sporda kullanılan fiziksel beceriler bir gün yok olup gider ancak karakter yapıları, varlıklarını ömür boyu sürdürürler...

 

Paris 2024 geçtiğimiz pazar günü sona erdi ve bu kez de olimpiyat oyunlarında elde edilen madalya sayıları üzerinden bir tartışmanın fitili, ülkemiz açısından ateşlenmiş oldu. Birbirinden farklı değerlendirmelerin yapıldığı sosyal medya mecralarında en dikkat çekici olan hususun 1984 Los Angeles Olimpiyatları’ndan bu yana yani tam kırk yıl sonra yine altın madalyasız bir organizasyonu tamamlamamız olması ve buradan hareketle var olan iktidara yönelik eleştirilerdi. Olimpiyatlarda ve genel olarak sporun bütün branşlarında başarıyı sadece ve sadece kazanma kültürüne indirgediğiniz anda ne yazık ki asıl meseleyi ıskalamaya başlarsınız. Ülkemizde olanın ise her daim bu minval üzerinde gerçekleşmesi ise var olan durumun ne teşhisini ne de tedavisine dönük bir adım atabilmemize olanak sunmamaktadır. Bu yüzden de bu kez maddeler halinde olan biteni ve üzerinde düşünülmesi gerekenleri sıralamayı tercih ediyorum.

İlk olarak sporu tüm ülke sathına yaymak zorunda olduğumuzu artık anlamak durumundayız. Aksi halde sporun kitleselleşmesini sağlayamadığınız gibi elit sporun kaynağını oluşturacak havuzu da derinleştiremiyorsunuz. Ve tabii ki bu madde ile bağlantılı olan ikinci maddedeki spor kültürünün yaygınlaşmasına ve başta atletizm olmak üzere diğer tüm spor dallarında başarılı sonuçların gelebilmesinin de önünü daha en baştan tıkamış oluyorsunuz. Son yıllarda izlediğim en fazla katılımın olduğu ve tribünlerin müthiş bir coşku ile sporcuları desteklediği bir organizasyonu geride bıraktık. 2036 yılına talip olan İstanbul Büyükşehir Belediyesinin bu girişimi son derece kıymetli olmakla birlikte 2005 yılında olimpiyatlardan sonraki en büyük organizasyon olan Dünya Üniversite Oyunları Universiade’ye İzmir kentinin ev sahipliği yaptığını ve buradaki seyirci sayılarındaki hayal kırıklığını hatırlatmak isterim. Başarı endeksli bir spor kültürüne sahip olduğumuzu ve bunun ülkemizdeki en çok izlenen futbolda da farklı bir görünüm arz etmediğini aklımızdan çıkarmamak durumundayız. Bu yüzden de spor kültürü oluşturma meselesinin beraberinde sporla barışma ve sporu kitleselleştirme anlayışları ile yürümek durumunda olduğunu da göz ardı etmemeliyiz.

 Üçüncü olarak olimpiyatlar farklı branşlarda yarışacak olan sporcuların yetiştirilmesi meselesidir de aynı zamanda. Yıllar içerisinde kazanmış olduğumuz madalya sayılarına baktığımızda ise en çok madalya kazandığımız branşımızın ata sporumuz olarak adlandırdığımız güreş. Güreşin yanı sıra bugüne kadar madalya kazandığımız diğer branşlar ise şöyle sıralanmaktadır: Halter, Taekwondo, Judo, Boks, Karate, Atletizm, Okçuluk, Jimnastik, Atıcılık. Takım halinde yapılan spor dallarında listede olmadığımızı ve pek çok dalda ise neredeyse hiç olmadığımızı da eklemek durumundayız. Bu madde ile ilgili asıl üzerinde durmamız gereken husus ise bu sporcuların yetiştirilme meselesinde neden veyahut niçin bir türlü mesafe kat edemediğimiz hususudur ki bu noktada ülkemizin spor bilimcilerinin de biraz suya sabuna dokunmaları gerekiyor. Bir başka ifade ile devletin kendileri için sunduğu konfor alanlarından çıkmak suretiyle bu ülkenin spor kültürünün oluşturulması için somut önerileri ortaya koymalarının tam zamanıdır. Bu noktada bilgi mahiyetinde çeşitli olimpiyatlardaki madalya sayılarımıza ilişkin küçük bir bilgiyi de bu maddeye ekliyorum: 1960 Roma olimpiyatları altın madalya açısından yedi altın madalya ile en başarılı olduğumuz olimpiyattır, İkinci sırada altı altın madalya ile 1948 Londra ve üçüncü sırada da dört altın madalya ile 1996 Atlanta olimpiyatları yer almaktadır. 1956 Melbourne, 2000 Sidney ve 2004 Atina olimpiyatları da üçer altın madalya kazandığımız organizasyonlardır.

Dördüncü nokta olimpiyatların ardından hesap sorulacaktır diyen spor bakanımızın açıklamalarına ilişkin olarak öne çıkıyor. Liyakatlı kadroları işbaşına getirmediğiniz her alanda olduğu gibi spor alanında da sonuç benzer bir şekilde noktalanıyor. Oysa Nisa suresi 58. Ayette ‘Allah, size emanetleri ehline teslim etmenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman da adaletle hükmetmenizi emrediyor’. Yine bu madde ile bağlantılı olarak beşinci maddede sayın bakanımızın başarısızlık karşısında hesap sorulacağını belirtmiş olduğu federasyonlar acaba nasıl iş başına geliyorlar? Söz konusu bu federasyonların başarısızlığı için gereği yapılacaktır diyen bakanımızın, tüm bu yaşanan gelişmelerdeki sorumluğu nedir? Sorumsuz sorumlular ülkesinde yaşanan gelişmeler karşısında sürekli olarak belirli günah keçilerinin üzerine yüklenen cezalar ile durum kotarılamaz!

Altıncı olarak bu ülkenin iktidara talip olduğunu belirten muhalefetinin spor alanında nasıl bir politika izleyeceğine ilişkin ortaya hiçbir şey koymaması tuhaf değil mi? Paris’e gidip 2036 yönelik propaganda faaliyetlerinde bulunmak ve Filenin Sultanlarının karşılaşmasına gitmek de bir şey elbette ancak bahsettiğim bunların çok ötesinde bir bütünlük içermektedir ve ne yazık ki burada da ana muhalefet partisi sınıfta kalmaktadır.

Asıl üzerinde durmamız gereken hususlar ise buradan sonra başlıyor ve yedinci başlığımız da başarıyı nasıl tanımlamamız gerektiği ile ilgili? Sevgili dostum Ahmet Ak’ın Dünden Bugüne Olimpiyatlar kitabının kapağında şu cümle dikkat çekici olarak yer almaktadır: Olimpiyatlar Ülkelerin Spordaki Başarı Terazisidir. Olimpiyat oyunları dünya tarihin en kitlesel organizasyonlarıdır ve olimpiyatlara katılmak, madalya kazanmanın ötesinde bir anlamı ifade etmektedir. Ancak zaman içerisinde olimpiyat oyunlarının ideolojik bir alana dönüştüğü gerçeğini ve buranın aynı zamanda ekonomik ve medyatik bir yapıyı da barındırmakta olduğunu da göz ardı etmemek durumundayız. İşte tam bu noktada seksen beş milyonluk ülkenin ‘dünya bizi kıskanıyor’ sözlerini gerçek olarak gösterebilmesi adına olimpiyatlara da ayrı bir anlam atfedildiğini de unutmamak zorundayız. Yani var olan iktidarın bu madde ile yakından bağlantılı olan sekizinci maddedeki toplumsal ayrışma konusundaki yarattığı ortamın burada da karşılık bulduğunu ve özellikle Filenin Sultanlarına ilişkin ayrıştırıcı söylemlerin her fırsatta daha fazla yüzümüze vurulduğunu da bir kez daha görmüş olduk. Bu vesile ile bizim en büyük düşmanımızın yine kendimiz olduğu saptamasının bir kez daha hayata geçtiğini de grup karşılaşmasından bronz madalya karşılaşmasına kadar sosyal medya paylaşımlarında iliklerimize kadar hissettik.

Dokuzuncu madde popüler kültür ürünü yaklaşımların milli sporcularımızın bir kısmını öne çıkartırken ne yazık ki diğer bir kısmını adeta görmezden gelecek bir algıyı oluşturması ile ilgili. Bütün bu sporcularımızın ülkemizi temsil ettiğini ve milli forma için ter döktükleri gerçeğini idrak etmeli ve sporcuları ayrıştırmak yerine bir bütünün parçaları olduklarını anlamak durumundayız. Oysa tüm organizasyon süresince ve tabii ki öncesinde reklamlardan başlayarak sporcular arasında net bir ayrışmayı hayata soktuk. Ne yazık ki bu medyatiklik onları kötü etkiledi ve gerçek performanslarının sahaya yansımasını da engelledi.

Onuncu ve son maddemiz ise faturayı kime ya da kimlere kesmeliyiz? Ya da soruyu şöyle değiştirmeliyiz, neden bir türlü istikrarlı bir ülke olabilme yolunda ilerleyemiyoruz? Asıl sorunun doğru şeklinin bu olduğu kanaatindeyim. Çünkü bir ülkenin ekonomik ve toplumsal istikrarı sağlayamadığı noktalarda bu durumdan bütün diğer alanların olduğu gibi spor alanının da etkilendiği gerçeğini göz ardı etmemeliyiz. Milli forma taşımanın gururu ve büyüklüğünü maddi ödüller ile sınırlamanın ötesinde spor kültürünü tüm ülkeye yaymaya dönük kısa, orta ve uzun vadeli politikaları hayata geçirmeli ve bu doğrultuda topyekûn bir duruşu hayata geçirmeliyiz. Sporun göründüğünden çok daha derin ve etkili bir alan olduğunu anlamalı ve bu doğrultuda önce ülke insanımıza spor yaptırmanın yollarını aramalıyız. Ardından sporcu yetiştirme ve spor kültürünü yaygınlaştırmanın adımlarını atmalı ve son olarak sporun bir boş vakit eğlencesi olmanın ötesinde derinlikli bir yaşam kültürünü bünyesinde barındırdığının ayırdına varmalıyız. Tabii bunun için ilkokuldan başlayarak lise son sınıfa kadar boş ders olarak kabul edilen ve zor zamanlarda ilk feda edilen olarak değerlendirilen beden eğitimi derslerini de kaale almak durumunda olduğumuzu görmeliyiz. Asıl üzerinde durmamız gereken madalya sayıları veyahut altın madalya alıp almamış olmamız değildir. Her olimpiyat oyunları ile biraz daha fazla bu ülke insanlarının kendilerine olan güvenlerine ilişkin sorgulamanın bu vesile ile biraz daha fazla yaygınlık kazanması halidir. Son iki olimpiyatta kadın sporcularımızın erkek sporcularımızdan daha başarılı bir görünüm sergilediklerine şahit olduk. Ülke içerisinde sporun yaygınlaşması adına özellikle kız çocuklarının daha fazla spor ile buluşturulmasına ve tabii burada dezavantajlı bireylerin de spor ile temas ettirilmesine ihtiyacımız var. Önceliği farklı spor dallarına odaklanan, temsil edilebilen ve tabii ki yaygın bir şekilde spor yapan bir ülke olmaya vermek durumundayız. Başarı ve madalyaların bunlar sonrasında gelme ihtimali tüm bu yaptıklarımızdan çok daha fazla olacaktır.{jcomments on}

                    linkedin-logo Paylaş                        Flipboard -logo Paylaş

Bu İçerik  227  Defa Okunmuştur
 

Degerli yazarimiz Ahmet Talimciler Perşembe, 25 Kasım 2010.

YAZARIN DIGER YAZILARINI GORMEK ICIN TIKLAYIN

Neden Futbol Ekonomisi?

 

www. Futbolekonomi.com’un  vizyon ve misyonu temel olarak  Futbol Ekonomisi Stratejik Araştırma Merkezi’nin (FESAM) vizyon ve misyonuna paralel ve aynı düzlemdedir.

 

Bu bağlamda temel misyonumuz: Futbolun yerel ve küresel makro özelliklerini incelemek ve yeni yapısal modeller önermek; bu kapsamda entelektüel gelişimi hızlandırmak ve buna ilişkin referans olabilecek bir database oluşturmak ve bunu tüm futbol araştırmacılarının emrine sunmak... Bu amaçla yapılan çalışmaları yayımlamak; gerekli her türlü bilimsel futbol araştırma ve geliştirme projelerine entelektüel anlamda destek vermek.

 

Temel Vizyonumuz: Önerilen yeni modellerin gerçekleştiğini görmektir.

 devamı >>>

finansal-futbol-anim-1

tugrulaksar_ge_roportaj

Tuğrul Akşar Güngör Urasın sorularını yanıtlıyor

  Yazar Tuğrul Akşar,
Milliyet Gazetesi Yazarı Güngör Uras'ın
sorularını yanıtlıyor.
detay için tıklayınız..

 

Spor Endexi

 

05/11/2024

Kapanış Günlük
Değişim %
  BİST 100

8.698,48

-0,17

 bjk BJKAS

4,48

-2,18

 fb FENER

100,30

0.00

 gs GSRAY

6,83

+0,15

 trabzon TSPOR

0,93

0,00

   SPOR ENDEKSİ

3.075,321

-0,41

Videolar

Tuğrul, Tuğrul Akşar, Pusula, Ekonomi, Futbol, Futbol Ekonomi, Mali,VİDEONUN DEVAMI VE DİĞER VİDEOLAR İÇİN TIKLAYIN.

İstatistikler

İçerik Tıklama Görünümü : 43815285

TRENDYOL SÜPER LİG 2024-2025 SEZONU

  

 

 Sıra TAKIMLAR 0 G B M A Y AV

1

Galatasaray 13 11 2  0 35 13 22 35
2 Fenerbahçe 13  10   2 1 36  12   24

32

3 Samsunspor 14 9 2  3

29

14 15

29

4 Eyüpspor 14  6   5  3 21 15 6 23
5 Beşiktaş 13 6 4  3  22  15 7 22
6 Göztepe 13 6 3 4 24  19 

  5

 21 
7

Başakşehir

13 5  4  4 21 18 3 19
8 Ç.Rizspor 13 6 1

6

15 20 -5 19
9 Sivasspor 14 5 3 6 18    22  -4 18
10 Konyaspor 14 5 3 6 16 21 -5 18
11 Antalyaspor 13 5 2 6

17

25   -8 17
12 Trabzonspor 13 3 6 4 18  16 2 15
13 G.Antep FK 13 4 3

6

19  21  -2  15
14 Kasımpaşa 13 3 6 4 16 19 -3 15
15 Alanyaspor 13 3 5 5 12 16 -4 14
16

Kayserispor

13

2

6 5 13 25 -12 12
17 Bodrum FK 14 3 2 9 10 21 -11 11
18 Hatayspor 13 5 7 12 20  -22 8

19

A.Demirspor 13 0 2 11 9 31 -22

 

                 

Okur Yazar


Futbolun ekonomisi, mali, hukuksal ve yönetsel kısmına ilişkin varsa makalelerinizi bize gönderin, sizin imzanızla yayınlayalım.

Yazılarınızı  info@futbolekonomi.com adresine gönderebilirsiniz. 

 

 

Annual Review of Football Finance 2023

Annual Review of Football Finance 2023

Deloitte Sports Grup'un Avrupa Futbol Finansmanına ilişkin 32. kez düzenlediği yıllık futbol finans raporuna göre, Avrupa futbol pazarı 2021 - 22 sezonunda bir önceki yıla göre %7 büyüyerek 29.5 Milyar Euro büyüklüğüne ulaştı. Rapora ulaşmak için tıklayınız

Deloitte Money League - 2024

Deloitte Money league 2024

Deloitte Money League Raporunu 27. kez yayınladı. Rapora göre Avrupa'nın en zengin 20 kulübünün 2022-23 sezonunda gelirleri toplam 10.5 Milyar Euro'ya ulaştı. Raporu okumak için tıklayınız.

UEFA Kulüp Finans&Yatırım Raporu 2024

 

UEFA Raporu-2023

UEFA Kulüp futbolunun finansal durumları ve yatırımlarına ilişkin yıllık görünüm ve benchmark raporunu yayınladı. Okumak için tıklayınız

 


 

2021-Money-league-Raporu

 

Yirmidördüncü Deloitte Money League raporuna göre Barcelona'nın 715.1 Milyon Euro'luk geliriyle ilk sırada yer aldığı, tamamı merkez lig kulüplerinden oluşan ve bir önceki yıla göre gelirleri %12 azalan Para Ligi raporunu okumak için tıklayınız

 


 

 

annual report 202021 photo

 

Avrupa Futbolunun patronu UEFA’nın gelirleri 5.7 Milyar Euro’ya Ulaştı. Raporu okumak için tıklayınız.

 


 

 UEFA-Kulup-Futbolu-Lisanslama-2023


UEFA’nın 2023’te yayınladığı en son  Kulüp Lisanslamaya İlişkin Karşılaştırma raporuna göre kulüpler Pandemi döneminde 7.3 Milyar Euro zarar ettiler. UEFA raporu, Avrupa kulüp futbolunun endişe verici bir resmini çiziyor. Raporu okumak için tıklayınız.

 


    

191112 Aktifbank Ekolig

 

Türk futbolunun gelirlerinin ve ekonomik görünümünün mercek altına alındığı Futbol Ekonomi Raporu – EkoLig'in dördüncü sayısı yayınlandı. Süper Lig’in 2017-2018 sezonu sonunda 3,2 milyar TL olan geliri, 2018-19 sezonunda 4,2 milyar TL’na ulaştı. Bkz.

 

 

master bm report lowres

 

The European Club Footballing Landscape 2022


UEFA'nın Avrupa Lulüp futboluna ilişkin 13, kez yayınladığı, Covid-19'un etkilerinin de analiz edildiği raporu okumak için Bkz.


 

 EkoSpor-y

“Ekospor’un aylık bültenlerinden haberdar olmak için tıklayınız”

 

Süper lig Marka değeri araştırma

''Taraftar Algısına Göre Türkiye Süper Ligi Marka Değerini Etkileyen Faktörlerin ve Marka Değeri Boyutlarının Değerlendirilmesi'' Prof. Dr. Musa PINAR öncülüğünde yapılan bu araştırmayı okumak için tıklayınız.

 

 

the-european-elite-2019

KPMG Avrupa’nın 32 Elit Kulübünün değerlemesini yaptı. Süper Lig’den Galatasaray ve Beşiktaş’ın da bulunduğu bu raporda en değerli kulüp 3.2 Milyar Euroluk değeriyle Real Madrid oldu. Raporu okumak için tıklayınız.
 

Endustriyel_futbol

 

Futbolda Endüstriyel Denge ve Başarı Üzerine

Futbolun Endüstriyel gelişimi, kulüplerin sportif ve iktisadi/mali yapılanışını derinden etkiliyor. Dorukhan Acar’ın Kurumsal Yönetim temelli yaklaşımı ile "Futbolda Endüstriyel Denge ve Başarı"yı okumak için tıklayınız

 

 

Türkiye'de Kadın Futbolunun Gelişimi ve Günümüzdeki Durumu

 

imagesCAVM4O4L

 

Dr. Lale ORTA’nın Kadın Futboluna Entelektüel Bir Yaklaşım Sergilediği makalesi için tıklayınız.” 

 

 

İngiliz Futbolunda Kurumsal Yönetişim Üzerine

 

governance_in_football

 

Tüm kulüplerimize ve Türk Futbol yapılanmasına farklı bir bakış açısı kazandırabileceğini düşündüğümüz, İngiliz Parlementosu’nun Kültür, medya ve spor Komitesi’nin hazırladığı raporu okumak için tıklayınız. 

 

money-and-soccer

“Money scorring goals”, Gerçekten de “Para Gol Kaydedebiliyor mu? “

Euro 2012’nin olası ekonomik etkilerini
okumak için tıklayınız. 



FFP

Futbolda Finansal Sürdürülebilirlik Kapsamında ''Finansal Fair Play Başa Baş Kuralı ve Beşiktaş Futbol Kulübü Üzerinde Bir Uygulama 
Hüseyin AKTAŞ/Salih MUTLU,

okumak için tıklayınız.