Göz Göre Göre Bugünlere Geldik
Bizi Takip Edin Futbol ekonomisi facebookta futbol ekonomisi twitterde
x
Buradasınız >> Ana Sayfa Haberler & Makaleler Genel Ahmet TALİMCİLER Göz Göre Göre Bugünlere Geldik

Göz Göre Göre Bugünlere Geldik

1trabzonda-yine-bir-fenerbahce-maci-ve-yine-olaylarutanc-17107171234145

Ahmet Talimciler- 19 Mart 2024 Trabzonspor ile Fenerbahçe arasında Pazar gecesi oynanan karşılaşma başından sonuna kadar bir yanlışlıklar silsilesi olarak futbol tarihimizdeki yerini alacaktır.

 

Karşılaşma içerisinde ve bitiminde yaşanan olaylara geçmeden önce hepimizi bugünlere getiren olayları iki boyut halinde tekrar hatırlayalım.

 

İlk olarak 2010-11 sezonu sonunda yaşanan 3 Temmuz süreci ile başlayan ve Fenerbahçe ile Trabzonspor arasında nefret tohumlarının atılmasına yol açan süreci göz ardı etmemek durumundayız. Çünkü ne yazık ki bu süreç sonrasında Trabzon kentinde oynanan neredeyse bütün karşılaşmalarda gerginlik yaşandı. Sahaya atılanlar/ atlayanlar ve gerek sahanın içinde olanlar arasında gerekse de tribünlerin etkisiyle bir hayli olaya şahitlik etmiş olduk. Hatta bir adım daha ileri giderek şunu da söyleyebilirim ne yazık ki Fenerbahçe ile oynanan karşılaşmalar göz önünde bulundurulduğunda Trabzonsporlu taraftarlar ve yöneticiler açısından da zaman 2010/11 sezonunda takılı kaldı. Orada yaşanan gelişmeleri bir türlü atlatamadılar ve kentte oynanan her karşılaşma bir anlamda rövanş alma mücadelesi olarak görüldü. Bu ise oynanan karşılaşmalarda bir türlü istenilen başarının elde edilememesinin arkasındaki psikolojik çöküntüyü de bir anlamda anlamamızı sağlayacak bir durumu ortaya koymaktadır. 

İkinci olarak geçen sezonda başlayan ve bu sezon içerisinde giderek yükselen ivme ile sürmekte olan Fenerbahçe-Galatasaray rekabetinin hepimizi getirmiş olduğu ruh halinin yansımalarının etkisini de göz ardı etmemek durumumdayız. Çünkü bu iki takım arasındaki rekabet artık bir düşmanlığa ve nefrete evrilmiş haldedir. Ne yazık ki, her geçen hafta biraz daha aklın yitirildiği bir lig organizasyonunu izlemek zorunda bırakıldığımız için yaşananları anlayabilmemiz de giderek güçleşmektedir. Elbirliğiyle futbol sahalarında ötekini yok edecek bir ruh halini dolaşıma soktuk. Hatta komplo teorileri ile olan biteni açıklamak isteyenler açısından dahi açıklanamayacak bir şekilde elimizle rakiplerimizin düşmanlaştırılmasına aracılık ettik. Burada sürekli olarak rakiplerini yok sayan ve milyonlarca kişinin mensubu olduğu camiaları dışlayan kulüp başkanlarının kullandığı dilin çirkinliğini bir kenara not etmek durumundayız. Çünkü bu beyefendiler bütün kem sözlerine karşın yine bir araya geldiklerinde sanki hiçbir şey yaşanmamış gibi yapabiliyorlar. Oysa sokaklara serpmiş oldukları nefret tohumlarının ulaştığı kişiler açısından durum, bu şekilde gerçekleşmiyor! Milleti paranoyak bir hale dönüştürdüğünüzü ve birlikte futbolun bütün değerlerini katlettiğinizi görmek istemiyorsunuz. Çünkü ne olursa olsun kendinizin dışında kalan herkesi suçlu olarak görme gibi bir anlayışa sığınıp hem kendinizi hem de bütün olan bitenleri normalleştiren bir anlayışa dayanıyorsunuz. Oysa sizler bunları yaparken balatayı sıyırmış bir halde futbol izleyen kitlelere ne kadar büyük bir kötülük yapmakta olduğunuzu sizlere haykıracak futbol medyası da artık yok! Çünkü onları da yine elbirliği ile yok ettiniz ve sizi onaylayanların var olacağı bir düzenin kapılarını ardına kadar açtınız. Şimdi yarattığınız Frankenstein'in sizleri de içine çektiği şiddet dalgası ile hesaplaşmak durumundasınız. Tabii unutuyordum sizler herhangi bir bedel ödemezsiniz nasıl olsa sizin adınıza bütün bunları halledecek birileri nasıl olsa ortaya çıkacaktır. 

Peki tüm bunlar olurken ülkenin futbol/spor ikliminin altına yerleştirdiğiniz dinamitlerin bir gün patlamayacağını mı düşünüyorsunuz? İşte bu noktada yanılıyorsunuz çünkü bu şiddet dalgası ortaya çıktığı anda bunun altında hepimiz kalırız ve bundan sizlerin de kurtuluşu olmaz! 

Şimdi maç gecesi yaşananları ve yanlışlıklar komedisindeki rol dağılımlarını konuşalım. İlk olarak maç güvenliğinin maç günü sağlanamayacağı gerçeğini bir kez daha hatırlatayım. Tam bir yıl önce bu ülkenin bir başka kenti olan İzmir'de Göztepe ile Altay arasında oynanan karşılaşmada atılan işaret fişeği ile bir taraftar ağır biçimde yaralandı ve bu olayın arkasında stadyuma önceden sokulan malzemeler söz konusuydu. Şimdi pazar gecesi karşılaşmanın ne kadar gergin bir atmosferde oynanacağı bilinirken stadyuma giren meşalelerin, bıçağın, atılan yabancı maddelerin ve bolca yarım litrelik su şişelerinin hesabını kim verecek? Maçın ilk yarısında sürekli olarak atılan bardak sularının satılmasına izin verenler, bu olayların neresinde yaptırımla karşılaşacaklar. Çünkü çok basit bir biçimde su satılırken açarak verebilir ve atılma olasılığını da düşürebilirsiniz. Burada sahaya sürekli olarak bir şeyler fırlatmak suretiyle taraftarlık yaptığını zannedenlere de bir şeyler söylemek durumundayım. Taraftarlığı rakibe küfretme, sahaya yabancı cisim atma ve öfkesini sahaya inerek olay çıkartma olarak algılayanların, artık bu tribünlerde olmaması gerektiğini belirtmeliyiz. Tabii burada da geçen yıl yaşanan olayın sanıklarının davasının halen sürdüğünü de ekleyelim. Yani elimizdeki yasalar ve düzenlemelere karşın cezai yaptırımlar bir türlü hızlı bir şekilde son bulmuyor. 

Hassas vatandaş tiplemesinin bu ülkenin kültürel kodlarındaki yeri değişmediği müddetçe bu ve benzeri olayları, toplumsal hayatımızın bütün alanlarında yaşamaya devam ederiz. Çünkü her bir alanda yaşananlar karşısında olanları normalleştiren ve şiddeti mazur gösteren bir tipleme olmayı sürdürecektir. Hassas vatandaşlarımız rakip takımın futbolcularının kendilerine hareket yaptığını, galibiyetlerini sahanın ortasında kutladıklarını veya kendilerini kışkırttıklarını söyleyerek yaptıklarını meşru göstereceklerdir. Ve ne yazık bütün bu tuhaflıkları daha da tuhaflaştıran futbol yorumcularının açıklamaları da yaşananların üzerine tuz-biber serpecektir. Durum gergin, kutlamayı soyunma odasında yap! Bu bakış açısının farklı sözlerle söz konusu hassas vatandaş tiplemesinin hayatlarını güvence altına alırken geri kalanların hayatlarını ise cehenneme çevirdiğini anlamak istemiyoruz. Yaşananlar karşısındaki eleştirilerimiz dahi kendi haklılığımızı hayata geçirme üzerine kurulu olarak gerçekleşiyor.

Sahaya atlayıp Fenerbahçeli futbolcular karşısında yumruklarıyla gardını almış bekleyen, yüzü maskeli bir Trabzonspor taraftarının fotoğrafını bir yere not edin. Çünkü o fotoğraf, önümüzdeki günlerde yaşanacak olan gelişmeleri anlamamız açısından anahtar bir rol üstlenecek. Şimdi sahada kendisine saldıranlara karşı mücadele eden Osayi Samuel örneği ile yerde yatan taraftarın kafasına tekme atan Oosterwolde örneklerini de hatırlamalıyız. Tıpkı sahanın içerisindeki Fenerbahçeli futbolcuların güvenliğini sağlamak ve yaşananları engellemek için canla başla uğraşan Eren Elmalı ile Fenerbahçe kalecisine yumruk atmaya çalışan Trabzonspor yardımcı antrenörü Egemen Korkmaz'ı da hatırlamamız gerektiği gibi.

Aslında bu karşılaşmanın yarıda kalması ve hiç tamamlanmaması gerekiyordu. Oysa uzun bir süredir bunu sağlayabilecek bir aklı hep birlikte kiraya vermiştik. Maçı yönetebileceğini düşündüğünüz tek hakeminizin üç ay önce sahanın ortasında bir kulüp başkanından yumruk yediğini ve yumruk atan başkanın da kulüpler birliği toplantısına helallik almak için katıldığını ne çabuk unuttunuz. Ortada var olmayan bir federasyon yönetimini sürekli olarak göreve davet eden kulüplerin aslında kendilerini inkâr ettiklerini niçin anlamak istemiyorsunuz. Buradan çıkışın yolunu uzun bir zaman önce kaybettiğimizi ve şampiyonluk üzerinden düşmanlıkları normalleştirdiğimizi görmek istemiyoruz. Baksanıza bu ülkenin spor/futbol tarihinde büyük işler yapmış olan Ali Sami Yen Beyefendi'ye dahi küfürler edilmesi normal kabul ediliyor. Yumruk yiyen hakemin yediği yumruğu hak ettiğini düşünen çok sayıda taraftar bulunuyor. İşin ilginç kısmı bu sayıya teknik direktörlerden bir kısmını ve yöneticilerden bir kısmını da rahatlıkla ilave edebiliriz. Ya futbol yorumcularımıza ne demeliyiz onlar da göz göre göre gelen bu büyük felaketi şak şaklamak suretiyle yaşananların olmasına destek vermediler mi? Wieviorka'ya göre şiddet; kendini ifade etme olanağı bulamayan öznenin kendini anlatma biçimidir. Toplumsal hayatımızdaki şiddet üreten etmenleri es geçtiğimiz sürece futbol sahalarındaki şiddeti sadece cezai tedbirlerle önleyebilmemiz mümkün değildir. Bu olay sonrasında cezai tedbirlerin arttırılması tekrar gündeme getirilecektir ancak göreceksiniz ki bu da yaraya merhem olmayacaktır.{jcomments on}

                    linkedin-logo Paylaş                        Flipboard -logo Paylaş

Bu İçerik  336  Defa Okunmuştur
 

Degerli yazarimiz Ahmet Talimciler Perşembe, 25 Kasım 2010.

YAZARIN DIGER YAZILARINI GORMEK ICIN TIKLAYIN

Neden Futbol Ekonomisi?

 

www. Futbolekonomi.com’un  vizyon ve misyonu temel olarak  Futbol Ekonomisi Stratejik Araştırma Merkezi’nin (FESAM) vizyon ve misyonuna paralel ve aynı düzlemdedir.

 

Bu bağlamda temel misyonumuz: Futbolun yerel ve küresel makro özelliklerini incelemek ve yeni yapısal modeller önermek; bu kapsamda entelektüel gelişimi hızlandırmak ve buna ilişkin referans olabilecek bir database oluşturmak ve bunu tüm futbol araştırmacılarının emrine sunmak... Bu amaçla yapılan çalışmaları yayımlamak; gerekli her türlü bilimsel futbol araştırma ve geliştirme projelerine entelektüel anlamda destek vermek.

 

Temel Vizyonumuz: Önerilen yeni modellerin gerçekleştiğini görmektir.

 devamı >>>

finansal-futbol-anim-1

tugrulaksar_ge_roportaj

Tuğrul Akşar Güngör Urasın sorularını yanıtlıyor

  Yazar Tuğrul Akşar,
Milliyet Gazetesi Yazarı Güngör Uras'ın
sorularını yanıtlıyor.
detay için tıklayınız..

 

Spor Endexi

 

05/11/2024

Kapanış Günlük
Değişim %
  BİST 100

8.698,48

-0,17

 bjk BJKAS

4,48

-2,18

 fb FENER

100,30

0.00

 gs GSRAY

6,83

+0,15

 trabzon TSPOR

0,93

0,00

   SPOR ENDEKSİ

3.075,321

-0,41

Videolar

Tuğrul, Tuğrul Akşar, Pusula, Ekonomi, Futbol, Futbol Ekonomi, Mali,VİDEONUN DEVAMI VE DİĞER VİDEOLAR İÇİN TIKLAYIN.

İstatistikler

İçerik Tıklama Görünümü : 43106211

TRENDYOL SÜPER LİG 2024-2025 SEZONU

  

 

 Sıra TAKIMLAR 0 G B M A Y AV

1

Galatasaray 11 10  0 32 11 21 31
2 Fenerbahçe 11  8   2 1 27  9   18

26

3 Samsunspor 12 8 1  3

24

13 9

25

4 Eyüpspor 12  6   4  2 18  11 7 22
5 Beşiktaş 11 6 3  2  19  10 9 21
6 Göztepe 11 5 3 3 19  13 

  6

 18 
7

Sivasspor

12 5  2  5   17 20 -3 17
8 Başakşehir 11 4 4

17  14 3 16
9 Kasımpaşa 12 3 5 4 16    19  -3 14
10 Konyaspor 12 4 2 6 14  20 -4 14
11 Antalyaspor 12 4 2 6

15

24   -9 14
12 Rizespor 11 4 1 6 10  19 -9 13
13 Trabzonspor 11 2 6

3

12  14  -2  12
14 G.Antep FK 11 3 3 5 15 18 -3 12
15 Kayserispor 11 2 6 3 11 16 -5 12
16

Bodrumspor

12

3

2 7 10 16 -6 11
17 Alanyaspor 11 2 4 5 9 14  -5 10
18 Hatayspor 11 3 7 10 18  -8 6

19

A.Demirspor 11 0 2 9 9 25 -16

 

                 

Okur Yazar


Futbolun ekonomisi, mali, hukuksal ve yönetsel kısmına ilişkin varsa makalelerinizi bize gönderin, sizin imzanızla yayınlayalım.

Yazılarınızı  info@futbolekonomi.com adresine gönderebilirsiniz. 

 

 

Annual Review of Football Finance 2023

Annual Review of Football Finance 2023

Deloitte Sports Grup'un Avrupa Futbol Finansmanına ilişkin 32. kez düzenlediği yıllık futbol finans raporuna göre, Avrupa futbol pazarı 2021 - 22 sezonunda bir önceki yıla göre %7 büyüyerek 29.5 Milyar Euro büyüklüğüne ulaştı. Rapora ulaşmak için tıklayınız

Deloitte Money League - 2024

Deloitte Money league 2024

Deloitte Money League Raporunu 27. kez yayınladı. Rapora göre Avrupa'nın en zengin 20 kulübünün 2022-23 sezonunda gelirleri toplam 10.5 Milyar Euro'ya ulaştı. Raporu okumak için tıklayınız.

UEFA Kulüp Finans&Yatırım Raporu 2024

 

UEFA Raporu-2023

UEFA Kulüp futbolunun finansal durumları ve yatırımlarına ilişkin yıllık görünüm ve benchmark raporunu yayınladı. Okumak için tıklayınız

 


 

2021-Money-league-Raporu

 

Yirmidördüncü Deloitte Money League raporuna göre Barcelona'nın 715.1 Milyon Euro'luk geliriyle ilk sırada yer aldığı, tamamı merkez lig kulüplerinden oluşan ve bir önceki yıla göre gelirleri %12 azalan Para Ligi raporunu okumak için tıklayınız

 


 

 

annual report 202021 photo

 

Avrupa Futbolunun patronu UEFA’nın gelirleri 5.7 Milyar Euro’ya Ulaştı. Raporu okumak için tıklayınız.

 


 

 UEFA-Kulup-Futbolu-Lisanslama-2023


UEFA’nın 2023’te yayınladığı en son  Kulüp Lisanslamaya İlişkin Karşılaştırma raporuna göre kulüpler Pandemi döneminde 7.3 Milyar Euro zarar ettiler. UEFA raporu, Avrupa kulüp futbolunun endişe verici bir resmini çiziyor. Raporu okumak için tıklayınız.

 


    

191112 Aktifbank Ekolig

 

Türk futbolunun gelirlerinin ve ekonomik görünümünün mercek altına alındığı Futbol Ekonomi Raporu – EkoLig'in dördüncü sayısı yayınlandı. Süper Lig’in 2017-2018 sezonu sonunda 3,2 milyar TL olan geliri, 2018-19 sezonunda 4,2 milyar TL’na ulaştı. Bkz.

 

 

master bm report lowres

 

The European Club Footballing Landscape 2022


UEFA'nın Avrupa Lulüp futboluna ilişkin 13, kez yayınladığı, Covid-19'un etkilerinin de analiz edildiği raporu okumak için Bkz.


 

 EkoSpor-y

“Ekospor’un aylık bültenlerinden haberdar olmak için tıklayınız”

 

Süper lig Marka değeri araştırma

''Taraftar Algısına Göre Türkiye Süper Ligi Marka Değerini Etkileyen Faktörlerin ve Marka Değeri Boyutlarının Değerlendirilmesi'' Prof. Dr. Musa PINAR öncülüğünde yapılan bu araştırmayı okumak için tıklayınız.

 

 

the-european-elite-2019

KPMG Avrupa’nın 32 Elit Kulübünün değerlemesini yaptı. Süper Lig’den Galatasaray ve Beşiktaş’ın da bulunduğu bu raporda en değerli kulüp 3.2 Milyar Euroluk değeriyle Real Madrid oldu. Raporu okumak için tıklayınız.
 

Endustriyel_futbol

 

Futbolda Endüstriyel Denge ve Başarı Üzerine

Futbolun Endüstriyel gelişimi, kulüplerin sportif ve iktisadi/mali yapılanışını derinden etkiliyor. Dorukhan Acar’ın Kurumsal Yönetim temelli yaklaşımı ile "Futbolda Endüstriyel Denge ve Başarı"yı okumak için tıklayınız

 

 

Türkiye'de Kadın Futbolunun Gelişimi ve Günümüzdeki Durumu

 

imagesCAVM4O4L

 

Dr. Lale ORTA’nın Kadın Futboluna Entelektüel Bir Yaklaşım Sergilediği makalesi için tıklayınız.” 

 

 

İngiliz Futbolunda Kurumsal Yönetişim Üzerine

 

governance_in_football

 

Tüm kulüplerimize ve Türk Futbol yapılanmasına farklı bir bakış açısı kazandırabileceğini düşündüğümüz, İngiliz Parlementosu’nun Kültür, medya ve spor Komitesi’nin hazırladığı raporu okumak için tıklayınız. 

 

money-and-soccer

“Money scorring goals”, Gerçekten de “Para Gol Kaydedebiliyor mu? “

Euro 2012’nin olası ekonomik etkilerini
okumak için tıklayınız. 



FFP

Futbolda Finansal Sürdürülebilirlik Kapsamında ''Finansal Fair Play Başa Baş Kuralı ve Beşiktaş Futbol Kulübü Üzerinde Bir Uygulama 
Hüseyin AKTAŞ/Salih MUTLU,

okumak için tıklayınız.