ALIŞTIRMA TEKERLEKLERİ (1)
Bizi Takip Edin Futbol ekonomisi facebookta futbol ekonomisi twitterde
x
Buradasınız >> Ana Sayfa Haberler & Makaleler Yönetim Ömer Gürsoy ALIŞTIRMA TEKERLEKLERİ (1)

ALIŞTIRMA TEKERLEKLERİ (1)

Geçen hafta  oğluma aldığımız bisiklet aramızda yeni bir tartışma başlattı.

Ben iki tekerlekli bisikleti sürmeyi yeni yeni öğrenmeye çalışan oğlumun düşüp de bir yerini incitmemesi için arka tekerliğin iki yanında küçük alıştırma tekerlekleri kullanmasını istiyorum, O ise bir an önce bunlardan kurtulmak istiyor.

 

Ben “hazır değilsin” diyorum, o ısrar ediyor; bir inat, bir endişe sürüp gidiyor.

Sanki ben devlet baba o ise dizginlerine sığmayan “aceleci” genç girişimci.

Bu tartışma size başka bir şeyi hatırlatıyor mu?

Bana ülkemizdeki spor federasyonlarının durumunu çağrıştırıyor.

Bir yanda kabına sığmayıp, bürokratik kalıpları aşıp özerk olmaya çalışan federasyonlar, bir yanda hala alıştırma tekerleklerinden vazgeçmeyen baba devlet.

Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) geçtiğimiz hafta yaptığı Genel Kurul ile artık bu tekerleklerden kurtuldu.

Kurtuldu ama nasıl? Biraz FİFA’nın bastırması asıl 22 yıllık bir kavganın ardından.

1987 yılında dönemin başbakanı Turgut Özal ile başlayan özerklik sürecinde devlet, bir tarafta “gözetim” diğer tarafta “denetim” tekerleğini kaldırdığında futbol ailesinin bisikleti devireceğini düşünüyordu. Bundan böyle futbola ilişkin kararlar sadece TFF Genel Kurulunu oluşturan futbolun aktörleri tarafından alınacak, ayrıca devletin gözetim ve yetkisi de ortadan kalkacak.

 

Buralara hiç de kolay gelinmedi. Dile bile kolay değil; devlet kendi yetkilerinden vazgeçecekti.

2008 yılının ilk yarısında üzerinde mutabakat sağlanan yasa tasarısı ancak geçtiğimiz ay Meclis’ten geçebildi. Bu nedenle bu sürece büyük katkı sağlayan hükümete, önceki dönem Spor Bakanı Murat Başesgioğlu’na, yeni Spor Bakanımız Faruk Özak’a ve komisyonlarda “arı” gibi çalışan Antalya Milletvekili Dr. Abdurrahman Arıcı’ya futbol ailesi teşekkür etmeli…

Öte yandan bu TFF yönetimine ve futbol ailesine de çok daha büyük sorumluluk getirmiştir. Alıştırma tekerlekleri çıkarılmış dönemde sorunların sadece aile içerisinde çözüme kavuşacaktır.

Daha da önemlisi şu an sıra federasyonları oluşturan kulüplerin ’alıştırma tekerleklerini’ kaldırmaya geldi. Her zaman savunduğum bir tezim var: Özerk federasyonun yolu güçlü kulüp yapılarından geçer.

Futbol ailesi 22 yıl sonra gelen bu özerkliğin kıymetini iyi bilmeli…

 

PEKİ, DİĞER 61 FEDERASYON? 

Gelelim diğer federasyonlara:

İçlerinde basketbol, voleybol, güreş gibi 61 federasyonun özerklik mücadelesi çok yeni. Bundan yaklaşık 5 yıl önce çıkarılan bir yasa ile federasyonların özerkliğinin yolu açıldı. Federasyonlar şu an tam özerk değiller. Yarı özerk olsalar da yine bunun çok önemli bir aşama olduğunu düşünüyorum. Özerkliğin sağladığı hareket kabiliyeti ile birçok federasyon önemli çalışmalara imza attı. Bütçeleri hızla büyüdü, yeni gelir kapıları açtılar. Basketbol, Voleybol, Satranç, Hentbol ve Bisiklet’i buna örnek gösterebiliriz. Tam özerkliğe geçişle daha önemli mesafe alacaklarını düşünüyorum.

 

Tabii bu süreçte birçok problemler de yaşanıyor. “başarısız federasyonlar başkanlarının tekrar göreve gelmeleri”, “kamu fonlarının yanlış kullanılması” ve “özerk federasyonlarda devletin tahkim kurulu oluşturması” gibi.

 

 Bunun da federasyonların üzerinde 1938 yılından itibaren sporu yönetme kültürünü benimsemiş GSGM’nin yapısının hala değiş(e)memesine bağlıyorum. Bu değişim gerçekleşmediği takdirde bu federasyonlar daha uzunca bir süre “alıştırma tekerlekleri”nden kurtulamayacaklardır.

Ancak nihayetinde nimeti külfetinden fazla olan bir değişime başlanmış ve macun tüpten çıkmıştır.

Önümüzdeki haftalarda bu konuyu daha detaylı işleyeceğiz.

 

ALIŞTIRMA TEKERLEKLERİ (2 

Bundan 15 gün önce Futbol Federasyonu’nun tam özerkliğe geçmesi üzerine  devletin yetkilerinden vazgeçtiğini, uzun yıllar süren bu mücadele sonucunda elde edilen bu bağımsızlığı bisiklet örneğinden yola çıkarak  “Alıştırma Tekerlekleri” olmaksızın TFF’nin artık kendi ayakları üzerinde duracağını yazmıştım.

Bir de tespit yaparak özerk federasyonun yolunun güçlü kulüp yapılarından geçtiğini hatırlatmıştım.

 

Gerçek özerklik için sadece yasal düzenleme yapmanın yetmeyeceğini federasyonu oluşturan kulüplerin de “alıştırma tekerlekleri”nden kurtulması gerektiğini belirtmiştim.. Buradan kastım da kulüplerin sağlıklı mali yapılar oluşturması, maç günü ve forma satışı gibi yeni gelirler yaratmasıydı.

Ancak daha bu yazımın  mürekkebi bile kurumadan yeni bir gelişme oldu. Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü “Kulüpler Yasasını” tartışmaya açtı.. Basına “Kulüpler GSGM çatısı altına girecek” şeklinde yansıyan bu taslak çalışma bir bakıma TFF’nin görev alanına müdahale anlamı taşıyor.. TFF’nin genel yapısı için alıştırma tekerleklerini kaldıran devlet bu sefer kulüpler üzerinden tekrar tekerlekleri takmak istiyor anlaşılan..

Devlet spor üzerindeki vesayetinden bir türlü vazgeçmek istemiyor..

Transfer haberlerinden bir türlü kafasını kaldıramayan Türk basını da yine bu önemli gelişmeyi  gör(e)medi.. Sadece Atilla Gökçe  “sivilleşme her şeyden önce spor yönetiminde sivil otoritelerle gerçekleşir” diyerek tavrını koydu..

 

Taslağın içeriğinde kulüplerin borçlanmalarına yönelik doğru hükümler de var.. “Ayağını yorganına göre uzatmayan” ve “yöneticilerin hesapsız-kitapsız harcamalarıyla borç batağına batmış” kulüpler…

Alacakları için temlik koyan eski başkanlardan kurtulmak için her yönetimin kendi dönemiyle ilgili borçlarından sorumlu olmasını sağlayan düzenlemeler de var bu tasarıda..

Yanlış anlaşılmasın benim itirazım bu maddelere değil..  Benim itirazım çözümün adresinde..

Bu düzenlemeleri GSGM’nin değil de TFF’nin yapması gerekir. Yoksa UEFA kriterleri Federasyon’a bu konularla ilgili düzenleme yapma yetkisi vermiyor mu?

Belki de devlet, federasyonun bunu yapacağına inanmıyor(!)..

O da boşluğu böyle dolduruyor..

Tasarı Meclis’e böyle giderse yasayla kulüplerin denetimi GSGM’ye geçmiş olacak..

Bu konu diğer ülkelerde de tartışılıyor..

 Bundan daha birkaç yıl önce İngiltere Parlamentosu bir çalışma grubu kurarak “Futbol Finansmanının Yeniden Düzenlenmesi” konulu bir rapor yayınladı.

  İngiltere Futbol Birliğine “tavsiye” niteliğinde sunulan raporun satır başlarından bir kaçını buraya aldım....

 1) Zor durumdaki kulüpler için:

* Finansal sorun yaşayıp kayyıma giden kulüplerden puan kesilmesinin kuvvetlice desteklenmesi.

* Wage-Capping (toplam maaş ödemelerinin sınırlandırılması) uygulamasının tekrar gözden geçirilip uygunluğunun araştırılması.

* Futbol borcu uygulamasının kaldırılması

2)Kurumsallaşma

*Kulüp yönetimlerinde yer alacak kişiler için “Uygun ve Münasip Kişi” testi uygulamasının bir an önce başlatılması

*Bütün futbol kulüplerinin standart bir yapılanma içerisinde idare edilmesinin sağlanması

*Tüm hesapların yıllık olarak çıkartılması ve kontrolden geçirilmesi...

İşte 2 ülke arasında ki fark..

 Birisi tavsiye ediyor diğeri yasa zoruyla yapıyor..

 

Futbolun federasyonu ve genel kurulu

Yeni yılla beraber kaleme aldığımız iki yazıda da, 2004 yılının Türk futbolunda önemli gelişmelere gebe olacağını ifade etmeye çalışmıştık. Kulüplerin içine düştüğü mali sıkıntılar, artan vergi borçları, yanlış kurulmuş ve denetlenemeyen şirketleşme modelleri (İstanbulspor'un çaycı yöneticisinin bulunamadığı haberleri) bize gösterdi ki, UEFA kriterlerini beklemeden Türk futboluna yeni disiplinler getirmek gerekiyor. Her ne kadar, bu kriterler, birçok sorunu çözebilecek gibi görünüyorsa da bunu daha da ileriye taşıyabilecek birçok düzenlemeler de yapılmalıdır.

Kendilerine 'dernek statüsünde olan veya şirketleşmiş kulüplerin aynı disipline tabi olmamaları gerektiğini' belirtmiş, ayrıca Portekiz'deki uygulamaların yasal metinlerini vermiştim. O zaman büyük bir ilgi göstermişlerdi.

Bu metinde, kar amacı gütmeyen dernek şeklinde kurulmuş kulüplerin yanı sıra şirketleşmiş profesyonel spor kulüplerin nasıl bir yönetim sistemine tabi olacakları anlatılıyordu. 'Spor şirketi nedir', 'spor şirketlerinin sınıflandırılması', 'asgari hisse sermayesi', 'hisse sermayesi artışı', 'hisse devri kısıtlamaları', 'yıllık karın kullanımı' gibi bir çok başlık altında yapılan düzenlemeler...

Bizim de süratle yeni bir yasa çıkararak, spor kulüplerinin kar amacı güden spor şirketleri olabileceği şartları ya da bu statüyü seçmemeleri halinde tabi olacakları özel yönetim sistemleri belirlenmeli ve disipline edilmelidir. Aksi takdirde, dernekler kanunu ile şirketleşmiş kulüpleri aynı sepete koymaya devam ederiz. 

 

Özgener reform yapabilecek mi? 

Kulüplerimizin borç batağında olduğunu bilmeyen kaldı mı?

 

Hepimizin ağzında bu var.. Mali kriz içerisinde ki kulüplerimizin bol sıfırlı transferleri ile bu konu yeniden gündeme geldi..

 

Kulüplerimizin gelirlerinin ne olduğunu 3 aşağı 5 yukarı tahmin etsek de ne kadar borçlu olduklarını tam olarak bilemiyoruz..

Kimine göre 1 milyar, kimine göre 1,5 milyar dolar.

 

Ama bildiğimiz bir şey var: Sadece 4 büyük kulübümüzün borcu  600 milyon dolar civarında..Bank Asya’da bile bir çok kulübün borcu ortalama 10-15 milyon dolar ..

Kısaca hepimiz dibi delik  dayanaksız sala binmişiz, hep birlikte suya gömülüyoruz.

 

Bir şeyler yapma zamanı geldi de geçiyor bile..

 

Türk futbolunda olan biten şeyleri statükocuların adeta sloganı haline gelen “Türkiye’ye özgü” şeyler olarak açıklamak beylik sözlerle yetinmek acizliğe mahkum olmak demektir..

 

Gelecek üstüne kafa kafaya verip düşünmemiz, dolayısıyla da tırmanan tehlikelerle yüzleşmemiz gereken bir durumdayız.

 

Peki, bizi bu gerçekle kim yüzleştirecek?

 

Burada görev TFF Başkanı ve yönetimine düşüyor..

 

Fazlasıyla kusurlu bir futbol yapısının hüküm sürdüğü bir dönemde başkan olan Özgener, sistemde reform yapabilir,etkili ve gerçek rekabeti sağlayabilir,kulüplere mali disiplin getirirken onları korsan menajerlerden koruyabilir..

 

Budanmadığından her geçen gün yabani haline dönen bir çalıya benzeyen futbol yapımızı  elinde hassas bir bahçıvan makası ile düzeltebilir Özgener..

 

Bunu nasıl başarabilir?

 

Karşısında 3 önemli engel var Özgener’in..

 

 “Değişimden ödü patlayan, değişim hızından korkan ve  ezelden  beri ortaya attıkları, durmaksızın yeniledikleri bahaneler” ile içerideki ve dışarıdaki  futbol aktörleri (kulüpler,medya,hükümet)..

 

İçeriden kastım TFF yönetim kurulu üyeleri ve profesyonel kadro.. Kendisinin oluştur(a)madığı yönetim kurulu ile göreve devam eden ve gerçek meşruiyetini ancak bir sonraki seçimde kazanabilecek Mahmut Özgener, kendi seçtiği yol arkadaşları ile değil Hasan Doğan’ın kabinesi ile yola devam ediyor..

 

Bu süreçte onlardan ne kadar destek alacak?

 Gelenekçi bir çok ismi barındıran yöneticiler bu süreçte Başkanlarının arkasında durabilecek mi?

 

Üçüncü engel de  kendisi olabilir;içeridekilerin ve dışarıdakilerin bu reforma hazır olmadığı yönündeki ‘daimi bir bahaneye’ sığınıp reformu ötelemesi..

 

 

Çanlar statüko için çalacak mı?

 

 Bana çoğu zaman “yalnız adam” hissi veren  Özgener, geleceğe yönelik iki bakış açısından birisini seçmesi gerekiyor..

 

Bunlardan ilki, mevcut durumu devam ettirmektir, yani statükoyu..

 

İkincisiyse,reform..

 

Bu iki yoldan ilkini izlemek için, kendisini  dalgalara bırakıp tembel tembel koyvermesi yeter..

 

Yok ikinci yolu seçecekse, bir atılım yapması gerekiyor.

 

Özgener hangi yolu seçecek, “atılım yapmayı mı”, yoksa “ne olursa olsun” demeyi mi?

Özgener’den “övülecek sözler” değil, “ayakta alkışlanacak icraatlar” bekliyoruz.

“Kulüp yöneticilerine stadyum yasağı” kararı bu alkış için yetmez..

 

Irmak dizginsiz akıyor

 

Futbol liginin başlamasına doğru adrenalimiz giderek artarken çağlayan ırmaklar gibi garip bir coşku var içimizde.

Bilirsiniz, ırmaklar da canlılar gibi yaşar. Sabırla denize ve okyanusa akacağı günü bekler. Zaman zaman coşar, suyu taşar, bazen de su seviyesi düşer.

Sulama yapmak ve tahribatı önlemek için ırmağın akışının denetlenmesi gerekir. Barajlar bunun için yapılır. Vadi genişler ve birçok bentlerde ırmağın su düzeyi yükseltilir.

Irmağın dizginsiz akışı ile Türk futbolunun içinde bulunduğu durum ne kadar birbirine benziyor.

Şöyle bir sıralayalım:

Bir tarafta ekonomik olarak Avrupa’nın 6. değerli ligi, öte yanda transfer piyasasında dolaşan uçuk rakamlar, kapalı devre yönetimler, kontrolsüz ve şeffaf olmayan bilançolar, korsan menajerler, özel güvenlik-polis tartışmaları, sadece yayın gelirine bel bağlayan kulüpler, alacaklarına temlik koyan başkanlar..

Türk futbolu bir ırmak gibi dizginsiz akıyor, kulüplerin yanlış yönetimleri ile kaynaklar boşa harcanıyor, böylece ırmağın suyu yavaş yavaş çekiliyor.

***

 

Söz konusu futbol olunca devreye kim girmeli?

Tabii ki, yıllar sonra devletin “Alıştırma Tekerlekleri”nden kurtulmuş özerk Türkiye Futbol Federasyonu.

TFF Başkanı Mahmut Özgener’in Forbes dergisine verdiği röportajı okuyorum.

Başta, Sezarın hakkı Sezara verelim…

Yazıda ifade edilen TFF’nin gelişimi ve sponsorluk gelirlerindeki artış takdire şayan, Başkanın sorunlara yönelik temel tespitleri de oldukça isabetli.

Ancak “UEFA kriterlerini uygularsak birçok kulübümüz batar” sözlerinden bir süre daha ırmağın dizginsiz akmasına göz yumulacağının işaretini alıyoruz.

Röportajı yapan Mehin Öner’in ifadesi ile “her iki kelimesinden biri ‘kurumsallaşma’ olan” Özgener’in “ama burası Türkiye” mazeretinin arkasına sığınmaması gerekir.

Devrim yapamıyorsanız reform yaparsınız.”

Çok zor olduğunu bilsek de bize göre bu ülkede kulüplerin mali yapılarını disiplin altına alan kişinin “reformist” diye heykeli dikilmelidir. 

‘Mahmut’’un kelime anlamı “övülmeye değer”..

Görev süresinin sonunda Özgener’i “Yaptıkları ile Türk futbolu adına heykeli dikilecek adam” diye övmek herkesin samimi dileğidir.

***

Tesadüfe bakın ki, “ Futbolun Patronu - Oyun Kurucu Özgener” röportajının yayınlandığı sayıda Ram Charan’ın “Zor Zamanlarda Liderlik” kitabı da okuyucuya verildi.

Charan, koşulların zorlaştığı durumlarda geçerli olandan ciddi ölçüde ‘farklı bir liderlik türü’ talep ediyor ve ekliyor:

“Şimdi minik düzeltmelerin zamanı değil. Eylemlerinizin insanlara güven aşılayabilmesi için, belli belirsiz değil, kalın çizgili ve cesur olun!”

Kulüplerin mali yapılarındaki tsunami uzun bir süredir için için oluşurken Özgener, gelmiş geçmiş en büyük “oyun kurucu” Platini’den esinlenmeli ve daha uzun süre ırmağın dizginsiz akmasına izin vermemelidir.

Yoksa, o dizginlenemeyen akış ‘iyi olan’ ne varsa alıp götürür.

İşte bir Latin atasözü:

 “corruptio optimi pessima”, yani “en kötüsü iyinin bozulmasıdır

 

Bu kapsamda FA (Football Association - İngiltere Futbol Federasyonu),

yönettiği bütün profesyonel ligleri kapsayan önlemler almak üzere,

“Corporate Governance (kurumsal yönetim)” araştırma-geliştirme

çalışmaları yapmakta ve bunları yayınlamaktadır.

Bu çalışmalarda genel kabul gören kurumsal yönetim ilkelerine uygun olarak karşımıza; eşitlik, şeffaflık, hesap verebilirlik ve sorumluluk

çıkmaktadır. Bu ilkelerden:

Eşitlik, şirketleşen futbol kulüplerinin tüm faaliyetlerinde,

pay ve menfaat sahiplerine eşit davranmasını ve olası çıkar çatışmalarının önüne geçilmesini ifade etmektedir.

şeffaflık, ticari sır niteliğindeki ve henüz kamuya açıklanmamış bilgiler hariç olmak üzere, şirketleşmiş futbol kulübüyle

ilgili finansal ve finansal olmayan bilgilerin, zamanında, doğru,

eksiksiz, anlaşılabilir, yorumlanabilir, düşük maliyetle ve kolay

erişilebilir bir şekilde kamuya duyurulması yaklaşımıdır.

Hesap verebilirlik, yönetim kurulu üyelerinin, esas itibariyle

anonim şirket (İngiltere'de PLC) tüzel kişiliğine ve dolayısıyla

pay sahiplerine karşı hesap verme zorunluluğunu ifade etmektedir.

Sorumluluk ise; şirket niteliğindeki kulüp yönetiminin, kulüp

adına tüm faaliyetlerinin mevzuata, esas sözleşmeye, şirket

içi düzenlemelere, UEFA ve lokal federasyon yönerge ile talimatları

na uygunluğunu ve bunun denetlenmesini, ilişkide olduğu paydaşlarına karşı sorumlu bir yönetim göstermesi ile ilgili uygulamaları kapsamaktadır.

Her futbol kulübü başarılı bir sportif, iktisadi ve mali yönetime ulaşabilmek için öncelikle kurumsal yönetim ilkelerine uygun bir yönetim

organı oluşturmak zorundadır. Oluşturulan bu yapı şeffaf olmalı, hesap

verebilmeli, tüm paydaşlarına karşı eşit ve sorumluluk duygusuyla

hareket etmelidir.

 

Kurumsal yönetimi sağlayan kulüplerde kritik başarı faktörleri

 

Günümüz kulüplerinin sportiflikten ekonomik birimlere dönüşen ve

devasa bütçe büyüklüklerine ulaşan karmaşık yapıları, onların da reel

sektördeki firmalar gibi yönetimini gerekli hale getirmektedir. Bu anlamda, özellikle şirketleşerek borsaya kote olmuş kulüplerin yönetimlerinde; ilişki Yönetimi, Varlık ve Risk Yönetimi ile Performans Yönetiminin, kritik başarı faktörleri olarak ortaya ç›ktığını görmekteyiz. Uluslararası normlarda başarı ve rekabetçi kulüpler yaratmak adına bu

başarı  faktörlerini benimseyen yaklaşımşarının kulüp yönetimlerine egemen kılınmasının kaçınılmaz bir zorunluluk olduğunu düşünmekteyiz

 

UEFA'nın misyonu

 

UEFA'nın, belirlediği vizyona erişebilmek için elbette pek çok sorumluluğu bulunmaktadır. Bu doğrultuda, Profesyonel Futbol Stratejisi

Konseyi (The UEFA Professional Football Strategy Council -

PFSC)'nin kurulması gibi önemli adımlar atılmıştır. Artık kurumsal düzeyde, futbol ailesinin farklı kesimlerinin çeşitli ve değişken menfaatleri

olduğuna yönelik daha geniş bir düşünce hakimdir. UEFA, “Önce

Futbol” felsefesi ile; ulusal takımlar için en üst düzeyde müsabakalar

düzenlemek ve dünyanın en iyi kulüp müsabakalarını düzenlemekten,

antrenörlüğü ve herkes için (grassroots) futbol kavramını geliştirmek

üzere ulusal federasyonlarla birlikte çalışmaya kadar, Avrupa futbolunu

tanıtmak ve geliştirmek için çok geniş bir yelpazede etkinlikler yürütmektedir.

UEFA'nın rolü - temel misyonu – aşağıdaki  şekilde ifade

edilebilir: “Oyunun zenginleşmesi ve gelişmesi için Avrupa'da doğru

koşulları oluşturmak.”

 

UEFA ve lisanslama

 

UEFA'nın hükümetlerden, federasyonlara, medyadan oyunculara

pek çok paydaşları vardır ve bu paydaş haritası oldukça karmaşıktır.

UEFA'nın en kilit sorunları, birden fazla kulüp sahipliğinin engellenmesi,

kulüp yapılarının mali güvencelere bağlanması, rahat seyir ortamının sağlanması ve genç sporcuların desteklenmesi olarak sıralanabilir.

 

Bu ihtiyaçlar UEFA'nın kulüpleri denetim ve düzen altına almak

için getirdiği 'Kulüp Lisans Sistemi'ni oluşturmuştur. Popüler adıyla,

'2004 UEFA Kriterleri' isimli 160 sayfalık doküman, UEFA'nın resmi internet sitesinden indirilebilmektedir. 2004-05 sezonu öncesinde bütün

kulüplerin bu kriterlere göre lisans alması planlanırken süre 2007 yılına kadar uzatılmıştır. Halen de bu uygulamalar yerel federasyonlar tarafından takip edilmektedir ve bazı ülkelerde Avrupa’da yarışmayan

takımlar için kriterler aranmamaktadır.

 

Kriterler beş grupta toplanmakta ve lisans alamayan kulüpler Avrupa'da

müsabakalara katılamamaktadır. UEFA bunun ulusal ligler için

de uygulanmasını talep etmektedir ve bazı ulusal federasyonlar aşağıda  sıralanan bu kriterleri uygulamaya almaktadır:

1. Sportif kriterler (genç oyuncular)

2. Altyapı kriterleri (seyir ortamı, stadyum kriterleri)

3. Personel ve yönetim kriterleri (profesyonelleflme)

4. Hukuksal kriterler (ortak yasal altyapı)

5. Mali kriterler (ücret oranları, şeffaflık, sağlıklı mali yapı)

İngiltere, İrlanda, Galler, İskoçya, Almanya, Fransa ve Belçika ulusal

ligleri, UEFA kriterleri ışığında kendi uygulamalarını hazırlamışlardır. Özellikle Belçika, İsviçre, İtalya ve Fransa gibi ülkelerde bu kriterler

sıkı bir biçimde, İngiltere ve Britanya’da ise daha sıkı bir şekilde uygulanmaktadır. Bu kriterlere uymayan bazı kulüpler kapanmış veya alt

kümelere düşürülmüşlerdir. Burada İngiltere Futbol Federasyonu uygulamalarıyla ön plana çıkmakta ve örnek teşkil etmektedir. UEFA tarafından belirlenen ve FA (İngiltere Futbol Federasyonu) tarafından da

uygulanan kriterlerin bazıları  şöyledir:

Kulübün,

_ Yıllık denetlenmiş finansal raporların federasyona sunulması;

_ Oyuncu ve yöneticilerine lisans dönemi öncesi borcu olmadığının

Belirtilmesi için çalışan birleşmiş bir Avrupa futbol ailesi” olarak şekillendirilmiştir.

UEFA'n›n misyonu

UEFA'nın, belirlediği vizyona erişebilmek için elbette pek çok sorumluluğu bulunmaktadır. Bu doğrultuda, Profesyonel Futbol Stratejisi

Konseyi (The UEFA Professional Football Strategy Council -

PFSC)'nin kurulması gibi önemli adımlar atılmıştır. Artık kurumsal düzeyde, futbol ailesinin farklı kesimlerinin çeşitli ve değişken menfaatleri

olduğuna yönelik daha geniş bir düşünce hakimdir. UEFA, “Önce

Futbol” felsefesi ile; ulusal takımlar için en üst düzeyde müsabakalar

düzenlemek ve dünyanın en iyi kulüp müsabakalarını düzenlemekten,

antrenörlüğü ve herkes için (grassroots) futbol kavramını geliştirmek

üzere ulusal federasyonlarla birlikte çalışmaya kadar, Avrupa futbolunu

tanıtmak ve geliştirmek için çok geniş bir yelpazede etkinlikler yürütmektedir.

UEFA'nın rolü - temel misyon – aşağıdaki şekilde ifade

edilebilir: “Oyunun zenginleşmesi ve gelişmesi için Avrupa'da doğru

koşulları oluşturmak.”

UEFA ve lisanslama

UEFA'nın hükümetlerden, federasyonlara, medyadan oyunculara

pek çok paydaşı vardır ve bu paydaş haritası oldukça karmaşıktır.

UEFA'nın en kilit sorunları, birden fazla kulüp sahipli¤inin engellenmesi,

kulüp yapılarının mali güvencelere bağlanması, rahat seyir ortamının  sağlanması  ve genç sporcuların desteklenmesi olarak sıralanabilir.

Bu ihtiyaçlar UEFA'nın kulüpleri denetim ve düzen altına almak

için getirdiği 'Kulüp Lisans Sistemi'ni oluşturmuştur.

 

Kriterler beş grupta toplanmakta ve lisans alamayan kulüpler Avrupa'da

müsabakalara katılamamaktadır. UEFA bunun ulusal ligler için

de uygulanmasını talep etmektedir ve bazı ulusal federasyonlar aşağıdaki  FUTBOL ENDÜSTRİSİNDE TİCARİLEŞME VE KURUMSAL YÖNETİM ile FUTBOL ENDÜSTRİSİNDE TİCARİLEŞME VE KURUMSAL YÖNETİM başlıkları altında toplanan kriterlere uygun lisans vermeye başlayacaklardır.

21

Sponsorlar

Kulüpler

Kulüp sahipleri/Paydaşlar

Taraftarlar

Yerel Yönetimler

Ulusal Yönetimler

E14

Menajerler

Ulusal Federasyonlar

Ulusal Ligler

Teknik Direktörler

FIFA

Hakemler

UEFA Futbolcular/Futbolcu Dernekleri

Takımlar

EFFL

G14

Televizyonlar

 

UEFA'nın stratejik hedefleri

 

UEFA'nın misyonunu yerine getirmek için yürüttüğü faaliyetler,

dört stratejik hedef çerçevesinde oluşturulmuştur.

1. Futbol

2. İletişim

3. Gelir

4. Yönetim

Bu stratejik hedefler, halen yürütülen temel faaliyetler ile birlikte

aşağıda sıralanmıştır.

 

FUTBOL

 

UEFA’nın amacı, kulüpler ve ülkeler için en iyi Avrupa yarışmalarını düzenlemek, antrenörleri ve hakemleri geliştirmek ve futbolun

özendirilmesi (grassroots) yoluyla futbol oyununu tanıtmaktır.

UEFA'nın kontrolünde düzenlenen organizasyonlar şunlardır.

_ UEFA Şampiyonlar Ligi

_ UEFA Avrupa Şampiyonası

_ UEFA Avrupa Ligi

_ Bayanlar müsabakalar›

_ Gençler müsabakaları

_ Futsal (Salon futbolu)

_ Antrenör Konvansiyonu

_ Grassroots Konvansiyonu

_ Hakem Konvansiyonu

_ Sosyal sorumluluklar

 

İLETİŞİM

 

İyi iletişimde hedeflenen, üye futbol federasyonları ile daha yakın

ilişkiler kurmak, kulüpler, ligler ve oyuncularla işbirliği için yeni çerçeveler

oluşturmak ve sporun özgün özelliklerini tanıyan geliştirişmiş yasal

bir temel üzerinde oyunun yönetim standartlarını yükseltmektir.

Bu kapsamda şu organizasyonlar düzenlenmektedir:

_ Yeni Yapılar

_ Hat-Trick Programı

_ Avrupa Birliği Sorunları

_ TEP (Top Executive Programme)

kanıtı;

_ Vergi borçları olmadığının kanıtı;

_ Lisans dönemi için olası iniş çıkışlara karşı likidite ihtiyacının tanımlanması, kaynakların gösterilmesi, olası kriz planları;

_ Geçmiş dönem bütçe ve önceden açıklanan yıllık raporlardan sapma

oranları ve sebepleri;

_ Sermaye yeterliliğinin ve pozitif sermaye durumunun kanıtı (taslak

halindedir).

FIFA ve UEFA tam uyum üzerine çalışmaktadır. İngiltere'de rekabet

ve krizlerin önlenmesi için lisanslama sistemi de gündeme alınımştır. Ayrıca FA spor kulüpleri kurumsal yönetim ilkeleri raporu da hazırlanmıştır. FA ayrıca kendisine bağlı kulüplere bazı ek yükümlülükler de

getirmiştir:

_ 2004/2005 sezonu itibari ile bütün kulüpler FA'ya bütçelerini sunmak

zorundadır;

_ 2. ve 3. liglerde ücret/ciro oran› %60'ı aşamaz;

_ Kayyum yönetimine düşen kulüplere 10, Premier lig için 9 puan

silme cezası verilir;

_ Ligden yükselen kulüplerin düflen kulüpler için bir paraşüt fon

oluşturması;

_ Ücret/ciro oranlar› %70'den yüksek kulüplere bir üst lige çıkma

hakkı verilmemesi (taslak halindedir).

ingiltere gibi bazı ülkeler bu ilkelere tam uyum yanında ek yükümlülükler

isterken, İtalya, İspanya ve Türkiye gibi bazı ülkelerde ise federasyonlar

daha az zorlayıcı bir duruş sergilemektedirler. Örneğin

Türkiye'de kulüp beyanlar esas alnmaktadır. Sonuçta uluslararası lisanslama sisteminde bir standart henüz bulunmamaktadır. Nihayetinde

UEFA yapı itibari ile yerel federasyonlar için bir üst yapıdır. Ülkelerin

federasyonlarına geniş özerklik ve yönetim hakları tanımıştır. Bu

bağlamda UEFA, federasyonlar için katı bir kural seti oluşturamayacaktır; sadece kendi yarışmaları için katı lisans uygulamaları planlamaktadır. Ayrıca, UEFA, büyüyen yapıdaki bazı sıkıntıları ve 2000'lerin

başındaki finansal krizi de göz önünde bulundurarak, bazı kontrol

mekanizmaları önermiştir. Sonuçta uygulama şimdilik federasyon ve

kulüplerin elindedir; ancak finansal fair play çerçevesinde bunun da

değiştirilmesi olasıdır..{jcomments on}

                    linkedin-logo Paylaş                        Flipboard -logo Paylaş

Bu İçerik  7315  Defa Okunmuştur
 

Degerli yazarimiz Ömer Gürsoy Pazartesi, 21 Haziran 2010.

YAZARIN DIGER YAZILARINI GORMEK ICIN TIKLAYIN

Neden Futbol Ekonomisi?

 

www. Futbolekonomi.com’un  vizyon ve misyonu temel olarak  Futbol Ekonomisi Stratejik Araştırma Merkezi’nin (FESAM) vizyon ve misyonuna paralel ve aynı düzlemdedir.

 

Bu bağlamda temel misyonumuz: Futbolun yerel ve küresel makro özelliklerini incelemek ve yeni yapısal modeller önermek; bu kapsamda entelektüel gelişimi hızlandırmak ve buna ilişkin referans olabilecek bir database oluşturmak ve bunu tüm futbol araştırmacılarının emrine sunmak... Bu amaçla yapılan çalışmaları yayımlamak; gerekli her türlü bilimsel futbol araştırma ve geliştirme projelerine entelektüel anlamda destek vermek.

 

Temel Vizyonumuz: Önerilen yeni modellerin gerçekleştiğini görmektir.

 devamı >>>

finansal-futbol-anim-1

tugrulaksar_ge_roportaj

Tuğrul Akşar Güngör Urasın sorularını yanıtlıyor

  Yazar Tuğrul Akşar,
Milliyet Gazetesi Yazarı Güngör Uras'ın
sorularını yanıtlıyor.
detay için tıklayınız..

 

Spor Endexi

 

05/11/2024

Kapanış Günlük
Değişim %
  BİST 100

8.698,48

-0,17

 bjk BJKAS

4,48

-2,18

 fb FENER

100,30

0.00

 gs GSRAY

6,83

+0,15

 trabzon TSPOR

0,93

0,00

   SPOR ENDEKSİ

3.075,321

-0,41

Videolar

Tuğrul, Tuğrul Akşar, Pusula, Ekonomi, Futbol, Futbol Ekonomi, Mali,VİDEONUN DEVAMI VE DİĞER VİDEOLAR İÇİN TIKLAYIN.

İstatistikler

İçerik Tıklama Görünümü : 43397638

TRENDYOL SÜPER LİG 2024-2025 SEZONU

  

 

 Sıra TAKIMLAR 0 G B M A Y AV

1

Galatasaray 11 10  0 32 11 21 31
2 Fenerbahçe 11  8   2 1 27  9   18

26

3 Samsunspor 12 8 1  3

24

13 9

25

4 Eyüpspor 12  6   4  2 18  11 7 22
5 Beşiktaş 11 6 3  2  19  10 9 21
6 Göztepe 11 5 3 3 19  13 

  6

 18 
7

Sivasspor

12 5  2  5   17 20 -3 17
8 Başakşehir 11 4 4

17  14 3 16
9 Kasımpaşa 12 3 5 4 16    19  -3 14
10 Konyaspor 12 4 2 6 14  20 -4 14
11 Antalyaspor 12 4 2 6

15

24   -9 14
12 Rizespor 11 4 1 6 10  19 -9 13
13 Trabzonspor 11 2 6

3

12  14  -2  12
14 G.Antep FK 11 3 3 5 15 18 -3 12
15 Kayserispor 11 2 6 3 11 16 -5 12
16

Bodrumspor

12

3

2 7 10 16 -6 11
17 Alanyaspor 11 2 4 5 9 14  -5 10
18 Hatayspor 11 3 7 10 18  -8 6

19

A.Demirspor 11 0 2 9 9 25 -16

 

                 

Okur Yazar


Futbolun ekonomisi, mali, hukuksal ve yönetsel kısmına ilişkin varsa makalelerinizi bize gönderin, sizin imzanızla yayınlayalım.

Yazılarınızı  info@futbolekonomi.com adresine gönderebilirsiniz. 

 

 

Annual Review of Football Finance 2023

Annual Review of Football Finance 2023

Deloitte Sports Grup'un Avrupa Futbol Finansmanına ilişkin 32. kez düzenlediği yıllık futbol finans raporuna göre, Avrupa futbol pazarı 2021 - 22 sezonunda bir önceki yıla göre %7 büyüyerek 29.5 Milyar Euro büyüklüğüne ulaştı. Rapora ulaşmak için tıklayınız

Deloitte Money League - 2024

Deloitte Money league 2024

Deloitte Money League Raporunu 27. kez yayınladı. Rapora göre Avrupa'nın en zengin 20 kulübünün 2022-23 sezonunda gelirleri toplam 10.5 Milyar Euro'ya ulaştı. Raporu okumak için tıklayınız.

UEFA Kulüp Finans&Yatırım Raporu 2024

 

UEFA Raporu-2023

UEFA Kulüp futbolunun finansal durumları ve yatırımlarına ilişkin yıllık görünüm ve benchmark raporunu yayınladı. Okumak için tıklayınız

 


 

2021-Money-league-Raporu

 

Yirmidördüncü Deloitte Money League raporuna göre Barcelona'nın 715.1 Milyon Euro'luk geliriyle ilk sırada yer aldığı, tamamı merkez lig kulüplerinden oluşan ve bir önceki yıla göre gelirleri %12 azalan Para Ligi raporunu okumak için tıklayınız

 


 

 

annual report 202021 photo

 

Avrupa Futbolunun patronu UEFA’nın gelirleri 5.7 Milyar Euro’ya Ulaştı. Raporu okumak için tıklayınız.

 


 

 UEFA-Kulup-Futbolu-Lisanslama-2023


UEFA’nın 2023’te yayınladığı en son  Kulüp Lisanslamaya İlişkin Karşılaştırma raporuna göre kulüpler Pandemi döneminde 7.3 Milyar Euro zarar ettiler. UEFA raporu, Avrupa kulüp futbolunun endişe verici bir resmini çiziyor. Raporu okumak için tıklayınız.

 


    

191112 Aktifbank Ekolig

 

Türk futbolunun gelirlerinin ve ekonomik görünümünün mercek altına alındığı Futbol Ekonomi Raporu – EkoLig'in dördüncü sayısı yayınlandı. Süper Lig’in 2017-2018 sezonu sonunda 3,2 milyar TL olan geliri, 2018-19 sezonunda 4,2 milyar TL’na ulaştı. Bkz.

 

 

master bm report lowres

 

The European Club Footballing Landscape 2022


UEFA'nın Avrupa Lulüp futboluna ilişkin 13, kez yayınladığı, Covid-19'un etkilerinin de analiz edildiği raporu okumak için Bkz.


 

 EkoSpor-y

“Ekospor’un aylık bültenlerinden haberdar olmak için tıklayınız”

 

Süper lig Marka değeri araştırma

''Taraftar Algısına Göre Türkiye Süper Ligi Marka Değerini Etkileyen Faktörlerin ve Marka Değeri Boyutlarının Değerlendirilmesi'' Prof. Dr. Musa PINAR öncülüğünde yapılan bu araştırmayı okumak için tıklayınız.

 

 

the-european-elite-2019

KPMG Avrupa’nın 32 Elit Kulübünün değerlemesini yaptı. Süper Lig’den Galatasaray ve Beşiktaş’ın da bulunduğu bu raporda en değerli kulüp 3.2 Milyar Euroluk değeriyle Real Madrid oldu. Raporu okumak için tıklayınız.
 

Endustriyel_futbol

 

Futbolda Endüstriyel Denge ve Başarı Üzerine

Futbolun Endüstriyel gelişimi, kulüplerin sportif ve iktisadi/mali yapılanışını derinden etkiliyor. Dorukhan Acar’ın Kurumsal Yönetim temelli yaklaşımı ile "Futbolda Endüstriyel Denge ve Başarı"yı okumak için tıklayınız

 

 

Türkiye'de Kadın Futbolunun Gelişimi ve Günümüzdeki Durumu

 

imagesCAVM4O4L

 

Dr. Lale ORTA’nın Kadın Futboluna Entelektüel Bir Yaklaşım Sergilediği makalesi için tıklayınız.” 

 

 

İngiliz Futbolunda Kurumsal Yönetişim Üzerine

 

governance_in_football

 

Tüm kulüplerimize ve Türk Futbol yapılanmasına farklı bir bakış açısı kazandırabileceğini düşündüğümüz, İngiliz Parlementosu’nun Kültür, medya ve spor Komitesi’nin hazırladığı raporu okumak için tıklayınız. 

 

money-and-soccer

“Money scorring goals”, Gerçekten de “Para Gol Kaydedebiliyor mu? “

Euro 2012’nin olası ekonomik etkilerini
okumak için tıklayınız. 



FFP

Futbolda Finansal Sürdürülebilirlik Kapsamında ''Finansal Fair Play Başa Baş Kuralı ve Beşiktaş Futbol Kulübü Üzerinde Bir Uygulama 
Hüseyin AKTAŞ/Salih MUTLU,

okumak için tıklayınız.