YENİ TÜRKİYE ESKİ FUTBOL
Bizi Takip Edin Futbol ekonomisi facebookta futbol ekonomisi twitterde
x
Buradasınız >> Ana Sayfa Haberler & Makaleler Yönetim Ahmet Talimciler YENİ TÜRKİYE ESKİ FUTBOL

YENİ TÜRKİYE ESKİ FUTBOL

Ahmet Talimciler- 18 Ekim 2011

 3 Temmuz 2011 tarihi Türkiye’de futbol alanında yaşanan değişim sürecinin fitilini ateşleyerek tüm ülke gündemini adeta tarumar etti. Yaklaşık iki aydır görsel ve yazılı medyada bir numaralı haber ağırlıkla şike soruşturmasında yaşanan gelişmelerin yansımaları olageldi.

Futbolun taraftarlık boyutu ve takım aidiyetleri üzerinden yarattığı buğulu etkinin yansımaları, adı geçen isimlerin gözaltına alınması sonrasında adliye önünden sokaklara hatta cezaevi önünde yaşanan kavgalarda kendisini fazlasıyla hissettirdi. Bir anda tüm ülke gündemi şike yapan takımların küme düşürülüp düşürülemeyeceği ve Avrupa’da hangi takımların ülkemizi temsil edeceği üzerine odaklandı. Hemen her kanalda Türk futbolunda yaşanan sürecin etkileri kadar ekonomik boyutu üzerine yapılan tartışmalar gerçekleştirildi.

            Türkiye Futbol Federasyonunun 15 Ağustos 2011 tarihinde yaptığı toplantı sonrası yapılan açıklama ile yargı kararının beklenileceği ve ligin 9 Eylül tarihinde başlayacağı belirtilerek bir anlamda olası gelişmelerin ileri bir tarihe ertelendiği kabullenilmiş oldu. Türk futbolu adına yaşanan gelişmeler öylesine baş döndürücü bir hızla devam etti ki, önce futbol federasyonu süper ligin play off sistemi ile oynanacağını kamuoyu ile paylaştı ve hemen ardından yeni statü kabul edildi. Tüm bu gelgitler içinde UEFA baş müfettişi Pierre Cornu İstanbul’a gelip soruşturmayı yürüten savcı Mehmet Berk ve futbol federasyonu yetkilileri ile görüştü ve bir gün sonra UEFA’dan Türkiye Futbol Federasyonuna  Fenerbahçe’nin Şampiyonlar Ligine gitmemesi yönünde gelen talebinin üzerine Türkiye Futbol Federasyonu aldığı kararla Fenerbahçe’nin Şampiyonlar Ligine katılma hakkını elinden aldı. Bu kararın ardından UEFA, Şampiyonlar Ligine Fenerbahçe yerine Trabzonspor’un katılmasına karar verdi ve Trabzonspor tarihinde ilk kez şampiyonlar ligi gruplarında yer alma hakkını kazanmış oldu. UEFA’nın baskısı ile Türkiye Futbol Federasyonu tarafından alınan bu ihraç kararı sonrasında Fenerbahçe camiasından federasyona ve bazı kulüplere yönelik ağır ifadeler yer alan bildiriler yayınlandı. Kulübün yetkili isimleri tarafından bir alt lige düşürülmenin yanı sıra liglerden çekilme gibi ihtimalleri de yüksek sesle dillendirmeye başlandı.

            Futbolun ülke gündemi üzerinde ağırlığını hissettirmesinin ardından yaşananları biraz daha farklı bir noktadan irdelemek yararlı olacaktır. Çünkü Türkiye hızla değişirken futbol gibi ülke gündemini meşgul eden bir alanın kapalı ve durağan kalması mümkün değildir. Bu açıdan futbol üzerinden yaşanan değişimin ülkede yaşanan değişimle ne ölçüde örtüştüğünü ya da bir başka deyişle futbolun neden ısrarla değişmeden bırak(tır)ılmak istendiğini tartışmak zorundayız. Son on yıl içinde Türkiye’de ekonomik, siyasal ve toplumsal yaşantıda baş döndürücü değişimler yaşandı. Demokratik değerlere yapılan vurgunun artmasının ardından sivil siyasetin ve bunu savunan siyasi hareketlerin(yeni siyasi isimler ve partilerin) önü açıldı. Daha önce dokunulması hayal dahi edilemeyen isimler ve kurumlar hakkında adli süreç işletilmesi, vatandaşların kafalarında yarattıkları imajların da yıkılmasına yol açtı. Daha demokratik ve sivil bir Türkiye algısı giderek daha fazla yerleşirken, bu yapının önünde direnmeye çalışan anlayış ise hızla erimeye ve güç kaybetmeye başladı. Yeni Türkiye’nin siyasi, ekonomik ve hukuki düzenlemeler kadar kültürel alanda da değişimi hızlandırması kaçınılmazdır. Türkiye’de bu alanda vatandaşların en fazla bağlılık hissettikleri ve kendilerini buldukları alan ise futboldur. Bu açıdan futbolun temizlenmesi ve fair play ruhuna uygun bir biçimde yeniden dizayn edilmesi mutlak bir zorunluluktur. İki aydır medya üzerinden yaratılan anlayışı yakından irdelediğimizde ise futbolun geçmişte kalan değer yargıları ile oynatılmaya devam edilmesi gerektiği düşüncesinin ekonomik değerler üzerinden yumuşatılmak istendiği görülmektedir.

            Buradaki kritik soru neden ekonomik değerler ve futbol ilişkisi olmalıdır. Çünkü futbol, günümüzde sadece varolan statükonun korunmasına katkı sağlamamakta fakat aynı zamanda yeni dönemin ekonomik değerlerinin geniş kitlelere ulaştırılması ve benimsetilmesinde de etkili bir ajan konumunda bulunmaktadır. Futbol bir iletişim sistemi ve dili oluşturmanın yanı sıra beraberinde futbolla birlikte hareket eden bir takım mekanizma ve kurumları da yaratmaktadır. Bu çerçevede futbol tartışılır iken neo-liberal ekonomi anlayışının ve dünya görüşünün de meşrulaştırıldığı bir zeminden söz etmemiz gerektiğini unutmamalıyız. Yeni futbol anlayışı ve düzenine getirilecek olan eleştiriler bir anlamda var olan ekonomik düzen ve politikalara getirilecek eleştiriler olarak da okunabilir, futbol üzerinden meşrulaştırılan değerlerle, sanayi-ekonomi üzerinden meşrulaştırılan değerlerin paralel olduğunu görebiliriz.

Türkiye’de futbolun, serbest piyasa ekonomisinin sportif alandaki uygulayıcısı olması misyonu,1980’lerin ortalarında uygulamaya sokulmuş ve özel televizyonların yayın hayatına başladığı 1980’lerin sonu 1990’lı yılların başlarında medya aracılığı ile bu misyonun toplumla buluşması gerçekleşmiştir. Çünkü futbolun sosyal yapı ile kurmuş olduğu değerler transferinde medya çok önemli bir yer işgal etmektedir. Medya, evrensel standartlara uymayan ideolojik yaklaşımları normalleştirerek yeniden üretmekte ya da yeniden üretirken normalleştirmektedir. Bu açıdan medyanın kullanmış olduğu dil aracılığı ile varolan güç  ve iktidar ilişkileri sürdürülmektedir.

KARARA KADAR KAMUOYUNA YANSIYANLAR

Sürdürülen soruşturma çerçevesinde her gün gazetelere yansıyan yeni bir bant kaydı ve fotoğraflar ile karşı karşıya bırakıldık. Bu süreçte yaşananları ve nereye doğru götürülmek istendiğimizi daha iyi anlamamız açısından bazı örnekleri paylaşmak istiyorum. İlk günlerde ne olacağı tartışması yerini giderek adı geçen takımların küme düşürüldüğü takdirde ligin ‘marka değerinin’ düşeceği endişelerine bıraktı. Ardından kulüpler birliğinden de benzer sesler duyulmaya başlandı. Gençlerbirliği kulübü başkanı İlhan Cavcav, Türkiye Futbol Federasyonunda yapılacak olan toplantı sonrasında kameralara ‘hiçbir kulübün küme düşmesini istemiyorum, kişilerin yaptıkları kulüpleri bağlamaz, gerekirse talimatnamedeki maddeyi değiştirebiliriz’ açıklaması ile ağzındaki baklayı çıkarmış oldu. Televizyon programlarına katılan bazı spor yazarları ve yorumcuları 6222 sayılı yasanın çok ağır hükümler içerdiğini ve ceza hukuku ile spor hukukunun örtüşmediği gerçeğinden hareketle yeni düzenlemeler yapılması gerektiğini ileri sürdüler (şiddet yasası diye adlandırılan bu yasanın şiddet boyutu ile ilgili yaptırımları uygulandığında benzer ifadeleri kullanacaklarını da şimdiden belirtmiş olalım). Hatta yılların televizyon programcısı Faik Çetiner katıldığı bir programda, ‘asıl ilgi çekenin dört büyük takımın birbirleri ile oynadıkları karşılaşmalar olduğunu ve bu çerçevede Multi Lig adıyla(10-12 takımdan oluşacak ve her takım bir diğeri ile dört kez karşılaşacak) bir üst lig düzenlenmesini ve aşağıdan şampiyonluk kazananların federasyon tarafından kontrol edilerek bu üst lige alınması gerektiğini’ belirtebildi.

Fenerbahçe kulübünün küme düşürülmesi tartışmaları en çok ilgi gören bölümdü ve hemen hemen her gün ekranlarda bunun olamayacağına yönelik görüşler özellikle ekonomi üzerinden kitlelere aktarıldı. ‘Eğer ligin lokomotifi olan Fenerbahçe kulübü küme düşerse ligin marka değeri düşer, yayıncı kuruluş decoder satamaz ve naklen yayın ücretini ödeyemez. Naklen yayın gelirleri azalan kulüpler maaş ödemelerinde zorluk çekerler’. Kısacası futbolun ekonomik değeri düşer ve futbol kulüpleri küçülmek zorunda kalırlar. Tabii bundan futbol medyası da zarar görür ve onlar da personel çıkartma ve küçülme seçeneği ile karşı karşıya kalırlar. Bunun önlenebilmesi için ‘küme düşürülmenin bir defaya mahsus olarak kaldırılması’ ve adı geçen takımların eksi puanlarla lige başlamalarının(hatta bazı gazeteler bu durumu bir hayli abartarak Galatasaray kulübünün Fenerbahçe için üç yıl -15 puan ile başlamasını istediklerini haber olarak okuyucularına duyurdular) sistemin sürmesine olanak sağlayacağı üzerinde duruldu.

Olanları farklı bir yerlere sürükleme arzusu ülkemizde en çok sistemin değil kişilerin suçlu olabileceği algısı ile temizlenmektedir. Bu soruşturma sürecinde de bunun örneklerini fazlası ile yaşadık. ‘Yöneticilerin yaptıklarının kulübü bağlamaması gerektiğini, şike yaptılarsa bunların cezalarını çekmelerinin son derece normal olduğunu ancak yüz yıllık kulüplerin bu yapılanlarla küme düşürülmelerinin haksızlık olacağı’ çeşitli isimlerin ağzından defalarca zikredildi. Türkiye’de yaşanan gelişmelerin ne komşumuz Yunanistan’da yaşananlara ne de İtalya’da yaşananlara benzediğini belirten ifadeler sıkça gazete sayfalarını ve televizyonları meşgul etti. Türkiye’de hukuk alanında yapılan düzenlemeler sonrasında futbolun, sporun da bu hukuksal düzenlemelere bağlı olarak yeniden dizayn edilmesi gerçeği yerine durumu kurtaracak, kimseyi incitmeyecek, en hafif zararla sistemin devamına salık verecek düzenlemelerin yapılması gerektiği giderek daha fazla ses getirmeye başladı.

FUTBOL FEDERASYONUNUN KARARI YA DA KARARSIZLIĞI

15 Ağustos 2011 tarihinde tüm ülke futbol federasyonunun etik kurulun incelemeleri sonunda hazırladığı rapor doğrultusunda vereceği kararı merakla beklemeye başlamıştı. Borsanın kapanışı sonrasında başlayan basın toplantısında federasyon başkanı Mehmet Ali Aydınlar, yargı kararının bekleneceğine vurgu yaptığı konuşmasında, etik kurulun raporundan bir bölümü de okumayı ihmal etmedi: “Bazı maçlarda şike, şike teşebbüsü, teşvik primi veya teşvik primine teşebbüs oluştuğu kanaatine ulaşılmıştır”. Futbol federasyonu bir anlamda ligleri kulüpler birliği ve yayıncı kuruluştan gelen baskılar doğrultusunda belirtilen tarihte ve başta Fenerbahçe olmak üzere, soruşturmada adı geçen diğer süper lig takımları ile birlikte oynatacağını almış olduğu kararla taahhüt etmiş oluyordu. Ancak öte yandan bu kararsızlıkla Türk futbolunu ve milyonlarca kişiyi de sıkıntılı bir lig atmosferini solumaya zorunlu bırakıyordu. Olayın ekonomi tarafına yöneldiğimizde ise ilginç bir ayrıntı dikkat çekmekteydi. Etik kurul raporunun üç gün önceden bazı gazeteler aracılığı ile kamuoyu ile paylaşılmasının ardından Fenerbahçe hisseleri 3 günde yüzde 48 oranında yükselmişti.

Kararın açıklanmasının ardından kameralara yakalanan Federasyonunun Beşiktaşlı yöneticisi Hüsnü Güreli’nin ‘Beşiktaş’ı kurtardık sayemde’ açıklamaları ve Federasyonun Başkan Vekili Göksel Gümüşdağ’ın, soruşturma için adliyede ifade veren Fenerbahçeli futbolcu Emre Belözoğlu ile yaptığı görüşme, verilen karara yönelik soru işaretlerinin artmasına neden oldu. Türkiye Futbol Federasyonunun yayıncı kuruluşun da istekleri doğrultusunda yeni bir model arayışını tam bu dönem içerisinde gündeme sokması da bir hayli manidar bir gelişmedir. Avrupa’nın önde gelen hiçbir futbol ülkesinde uygulanmayan bir sistemin apar topar yürürlüğe sokulması ve bu durumun gazetelere ‘Uzaktan Kumandan Ligi’ şeklinde yansıması hiç de tesadüf değildir. Asıl şaşırtıcı olan nokta bu karar sonrasında dört büyüklerin egemenliğini pekiştirecek bu sistemi kabul eden ve her fırsatta federasyonun arkasında olduklarını belirten Anadolu kulüplerinin durumudur. Son yirmi yılın istatistiklerine göre ligin ilk dört sırasında %86 oranında bu dört takımın olduğu bir lig sisteminin play off statüsünde de benzer koşullarda devam edeceği ve bunun yapıyı daha da kurumsallaştıracağı açıktır. Bu yeni düzenlemenin Anadolu kulüplerinin bir dönem eşitliği için uğraştıkları havuz sisteminin yapısını alt üst edeceği, bu ekiplerin liglerde son dönemlerde kazandıkları ivmeyi ortadan kaldırmak suretiyle ligimizi tekrar tatsız tuzsuz bir hale getireceği aşikardır.

Türk futbolu tüm bu gelişmelerle boğuşurken, UEFA baş müfettişi Pierre Cornu, İstanbul’a gelerek soruşturmanın gidişatı hakkında savcı Mehmet Berk ve Federasyon başkanı Mehmet Ali Aydınlar’dan bilgi aldı ve bir takım uyarılarda bulundu. Cornu’nun gidişinin ardından UEFA’nın Türkiye Futbol Federasyonuna yönelik tehdidi sonrasında Fenerbahçe spor kulübü Şampiyonlar Liginden men edildi. Fenerbahçe kulübünün hisseleri %18 oranında düştü ve kulüp bu karar sonrasında 25 milyon dolarlık bir gelirden de olmuş oldu.

Yaşanan gelişmeleri dikkatli bir biçimde irdelediğimizde futbol federasyonunun yaşadığı zigzagların, alamadığı kararların ya da kararsızlığının faturasının çok daha ağır biçimde ve ülkedeki futbol gündemini alt üst ettiği bu karar sonrasında ortaya çıkmış oldu. Futbol Federasyonu başkanı men kararını basın mensuplarına yorumlarken UEFA’nın marka ligi olan Şampiyonlar Ligine çok özen gösterdiğini ve en ufak bir şaibeyi kabullenmediğini belirtti. Oysa Türkiye futbol federasyonu al(ama)dığı kararlar ile Türk futbol markasının değerini ve ekonomik getirisini bir hayli azaltmıştır. Ekonomi üzerinden yapılan değerlendirmeler olayın asıl özünü oluşturan futbolun ruhuna yönelik yapılan yanlışlıkları gölgelemekte ve gerçek futbol severleri olayın dışına itmektedir.

Yeni dönemin önde gelen kavramsallaştırması marka olabilir ama asıl değeri kazandıran o markanın içini dolduracak olan futbol sevgisidir. Ruhu olmayan ve her türlü manipülasyona açık hale getirilen futbol, bir oyun olmanın dışında her şeyle ilintilendirilen bir yapıya büründürülmüştür. Böylesi bir yapının şikeden, mafyaya oradan da ekonomik getirilere(hisse senetleri, naklen yayın gelirleri vb.) uzanması ve bu yapılarla ilgilenmesi tesadüf olmayacaktır. Bu doğrultuda kurulan bir anlayışın ülkedeki diğer değer yargılarını etkilemesi de kaçınılmazdır. İşte tam da bu yüzden Türkiye’de futbol ve futbolun aktörleri de değişmek zorundadır. Spor hukuku ile uğraşan uzmanların bu yönde ön plana çıkmaları ülke futbolu açısından son derece önemli bir gelişmedir. Umarım bu gelişme, olayı tamamen taraftarlık boyutları ile izleyen ve bu yönde yorumlarda bulunan yorumculara da sirayet eder ve futbolumuz gerçek anlamda bir spor medyasına kavuşur.

Türkiye değişirken futbolun aktörleri kendi iktidarlarının devamı için futbolun bundan bağımsız bir alan olmasını talep ediyorlar, sporu hukuktan uzaklaştırma ya da arkasından dolaşarak kendi lehlerine çevirme gayreti içindeler. Ancak anlamaları gereken çok önemli bir gerçek var, ülkenin her alanı değişirken futbolun bundan bağımsız ayrı bir alan olarak kalabilmesi mümkün değildir. Türkiye’de futbolun değişmesi için başta kulüp yönetimleri olmak üzere, futbol medyası ve taraftarların da değişmesi, yenilenmesi gerekmektedir. UEFA’nın şeffaf kulüp yönetimleri talebini biz bize benzeriz  anlayışı ile  geçiştiremeyiz. Avrupa Birliği uyum normlarına hazırlanan ve bu doğrultuda çalışan bir ülkenin şeffaf kulüp yönetimleri konusunda da duyarlı olması kaçınılmaz bir zorunluluktur.

Yeni Türkiye, bölgesinde rol modeli olmaya doğru ilerlerken ve komşuları tarafından takip edilen bir ülke konumundayken, futbolumuzun kendi göbeğini kendisi kesmek yerine dışarıdan bir müdahale sonucu garip bir durumla karşı karşıya bırakılmış olması üzücüdür. Lig şampiyonu olan Fenerbahçe’nin Türkiye Spor Toto Süper Liginde oynayabileceği ancak Şampiyonlar Liginde neden yer alamayacağı sorusunun cevabı biraz da eski futbol zihniyetimizi korumaya devam etmemizde yatmaktadır. Durumu kurtarma anlayışını bir türlü atlatamayan ve geçici çözümlerle sorunu ötelemeyi seçen ülke insanı açısından yeni Türkiye nasıl önemli bir zihniyet değişikliğini kapsıyorsa aynı ölçüde futbol açısından da bir zihniyet dönüşümüne ihtiyaç bulunmaktadır. Ekonomi üzerine inşa edilen Türkiye futbolu markasının son yaşanan gelişmeler sonrasında nasıl patladığı ve yaşanan travmanın etkilerinin çok daha sarsıcı olacağı önümüzdeki günlerde ortaya çıkacaktır.

Sonuç

Futbolun en önemli güzelliği sonucun belirsizliği ilkesidir, şike aracılığı ile bu durumun ortadan kaldırılması, aslında ‘oyunun’ ortadan kaldırılması demektir. Şike ve maç ayarlama futbol endüstrisinin yarattığı ekonomi açısından önemli handikaplara yol açtığı için dünyanın önde gelen futbol birlikleri bu yapılarla kararlı bir biçimde mücadele etmektedirler.

 Şikeyi ekonomik bir takım değerler( marka değeri, naklen yayın ücretleri, maaşlar vb. gibi) üzerinden aklamaya çalışmak, toplumsal hayatımızın sadece bugününe değil aynı zamanda geleceğine de ipotek koymak anlamına gelecektir. Futbol üzerinden ‘normalleştirilmeye’ çalışılan bu gibi değer yargılarını hiçbir mazeret üretmeden ve kolayına kaçmadan reddetmek zorundayız. Aksi takdirde futbol dolayımı ile yaşantılarımıza ortak edilen bu ‘ahlaksız teklif’ önce futbol sahalarını ardından medya aracılığı ile tüm yaşantımızı esir alacaktır.{jcomments on}

 

 

                    linkedin-logo Paylaş                        Flipboard -logo Paylaş

Bu İçerik  6343  Defa Okunmuştur
 

Degerli yazarimiz Ahmet Talimciler Perşembe, 25 Kasım 2010.

YAZARIN DIGER YAZILARINI GORMEK ICIN TIKLAYIN

Neden Futbol Ekonomisi?

 

www. Futbolekonomi.com’un  vizyon ve misyonu temel olarak  Futbol Ekonomisi Stratejik Araştırma Merkezi’nin (FESAM) vizyon ve misyonuna paralel ve aynı düzlemdedir.

 

Bu bağlamda temel misyonumuz: Futbolun yerel ve küresel makro özelliklerini incelemek ve yeni yapısal modeller önermek; bu kapsamda entelektüel gelişimi hızlandırmak ve buna ilişkin referans olabilecek bir database oluşturmak ve bunu tüm futbol araştırmacılarının emrine sunmak... Bu amaçla yapılan çalışmaları yayımlamak; gerekli her türlü bilimsel futbol araştırma ve geliştirme projelerine entelektüel anlamda destek vermek.

 

Temel Vizyonumuz: Önerilen yeni modellerin gerçekleştiğini görmektir.

 devamı >>>

finansal-futbol-anim-1

tugrulaksar_ge_roportaj

Tuğrul Akşar Güngör Urasın sorularını yanıtlıyor

  Yazar Tuğrul Akşar,
Milliyet Gazetesi Yazarı Güngör Uras'ın
sorularını yanıtlıyor.
detay için tıklayınız..

 

Spor Endexi

 

05/11/2024

Kapanış Günlük
Değişim %
  BİST 100

8.698,48

-0,17

 bjk BJKAS

4,48

-2,18

 fb FENER

100,30

0.00

 gs GSRAY

6,83

+0,15

 trabzon TSPOR

0,93

0,00

   SPOR ENDEKSİ

3.075,321

-0,41

Videolar

Tuğrul, Tuğrul Akşar, Pusula, Ekonomi, Futbol, Futbol Ekonomi, Mali,VİDEONUN DEVAMI VE DİĞER VİDEOLAR İÇİN TIKLAYIN.

İstatistikler

İçerik Tıklama Görünümü : 43397864

TRENDYOL SÜPER LİG 2024-2025 SEZONU

  

 

 Sıra TAKIMLAR 0 G B M A Y AV

1

Galatasaray 11 10  0 32 11 21 31
2 Fenerbahçe 11  8   2 1 27  9   18

26

3 Samsunspor 12 8 1  3

24

13 9

25

4 Eyüpspor 12  6   4  2 18  11 7 22
5 Beşiktaş 11 6 3  2  19  10 9 21
6 Göztepe 11 5 3 3 19  13 

  6

 18 
7

Sivasspor

12 5  2  5   17 20 -3 17
8 Başakşehir 11 4 4

17  14 3 16
9 Kasımpaşa 12 3 5 4 16    19  -3 14
10 Konyaspor 12 4 2 6 14  20 -4 14
11 Antalyaspor 12 4 2 6

15

24   -9 14
12 Rizespor 11 4 1 6 10  19 -9 13
13 Trabzonspor 11 2 6

3

12  14  -2  12
14 G.Antep FK 11 3 3 5 15 18 -3 12
15 Kayserispor 11 2 6 3 11 16 -5 12
16

Bodrumspor

12

3

2 7 10 16 -6 11
17 Alanyaspor 11 2 4 5 9 14  -5 10
18 Hatayspor 11 3 7 10 18  -8 6

19

A.Demirspor 11 0 2 9 9 25 -16

 

                 

Okur Yazar


Futbolun ekonomisi, mali, hukuksal ve yönetsel kısmına ilişkin varsa makalelerinizi bize gönderin, sizin imzanızla yayınlayalım.

Yazılarınızı  info@futbolekonomi.com adresine gönderebilirsiniz. 

 

 

Annual Review of Football Finance 2023

Annual Review of Football Finance 2023

Deloitte Sports Grup'un Avrupa Futbol Finansmanına ilişkin 32. kez düzenlediği yıllık futbol finans raporuna göre, Avrupa futbol pazarı 2021 - 22 sezonunda bir önceki yıla göre %7 büyüyerek 29.5 Milyar Euro büyüklüğüne ulaştı. Rapora ulaşmak için tıklayınız

Deloitte Money League - 2024

Deloitte Money league 2024

Deloitte Money League Raporunu 27. kez yayınladı. Rapora göre Avrupa'nın en zengin 20 kulübünün 2022-23 sezonunda gelirleri toplam 10.5 Milyar Euro'ya ulaştı. Raporu okumak için tıklayınız.

UEFA Kulüp Finans&Yatırım Raporu 2024

 

UEFA Raporu-2023

UEFA Kulüp futbolunun finansal durumları ve yatırımlarına ilişkin yıllık görünüm ve benchmark raporunu yayınladı. Okumak için tıklayınız

 


 

2021-Money-league-Raporu

 

Yirmidördüncü Deloitte Money League raporuna göre Barcelona'nın 715.1 Milyon Euro'luk geliriyle ilk sırada yer aldığı, tamamı merkez lig kulüplerinden oluşan ve bir önceki yıla göre gelirleri %12 azalan Para Ligi raporunu okumak için tıklayınız

 


 

 

annual report 202021 photo

 

Avrupa Futbolunun patronu UEFA’nın gelirleri 5.7 Milyar Euro’ya Ulaştı. Raporu okumak için tıklayınız.

 


 

 UEFA-Kulup-Futbolu-Lisanslama-2023


UEFA’nın 2023’te yayınladığı en son  Kulüp Lisanslamaya İlişkin Karşılaştırma raporuna göre kulüpler Pandemi döneminde 7.3 Milyar Euro zarar ettiler. UEFA raporu, Avrupa kulüp futbolunun endişe verici bir resmini çiziyor. Raporu okumak için tıklayınız.

 


    

191112 Aktifbank Ekolig

 

Türk futbolunun gelirlerinin ve ekonomik görünümünün mercek altına alındığı Futbol Ekonomi Raporu – EkoLig'in dördüncü sayısı yayınlandı. Süper Lig’in 2017-2018 sezonu sonunda 3,2 milyar TL olan geliri, 2018-19 sezonunda 4,2 milyar TL’na ulaştı. Bkz.

 

 

master bm report lowres

 

The European Club Footballing Landscape 2022


UEFA'nın Avrupa Lulüp futboluna ilişkin 13, kez yayınladığı, Covid-19'un etkilerinin de analiz edildiği raporu okumak için Bkz.


 

 EkoSpor-y

“Ekospor’un aylık bültenlerinden haberdar olmak için tıklayınız”

 

Süper lig Marka değeri araştırma

''Taraftar Algısına Göre Türkiye Süper Ligi Marka Değerini Etkileyen Faktörlerin ve Marka Değeri Boyutlarının Değerlendirilmesi'' Prof. Dr. Musa PINAR öncülüğünde yapılan bu araştırmayı okumak için tıklayınız.

 

 

the-european-elite-2019

KPMG Avrupa’nın 32 Elit Kulübünün değerlemesini yaptı. Süper Lig’den Galatasaray ve Beşiktaş’ın da bulunduğu bu raporda en değerli kulüp 3.2 Milyar Euroluk değeriyle Real Madrid oldu. Raporu okumak için tıklayınız.
 

Endustriyel_futbol

 

Futbolda Endüstriyel Denge ve Başarı Üzerine

Futbolun Endüstriyel gelişimi, kulüplerin sportif ve iktisadi/mali yapılanışını derinden etkiliyor. Dorukhan Acar’ın Kurumsal Yönetim temelli yaklaşımı ile "Futbolda Endüstriyel Denge ve Başarı"yı okumak için tıklayınız

 

 

Türkiye'de Kadın Futbolunun Gelişimi ve Günümüzdeki Durumu

 

imagesCAVM4O4L

 

Dr. Lale ORTA’nın Kadın Futboluna Entelektüel Bir Yaklaşım Sergilediği makalesi için tıklayınız.” 

 

 

İngiliz Futbolunda Kurumsal Yönetişim Üzerine

 

governance_in_football

 

Tüm kulüplerimize ve Türk Futbol yapılanmasına farklı bir bakış açısı kazandırabileceğini düşündüğümüz, İngiliz Parlementosu’nun Kültür, medya ve spor Komitesi’nin hazırladığı raporu okumak için tıklayınız. 

 

money-and-soccer

“Money scorring goals”, Gerçekten de “Para Gol Kaydedebiliyor mu? “

Euro 2012’nin olası ekonomik etkilerini
okumak için tıklayınız. 



FFP

Futbolda Finansal Sürdürülebilirlik Kapsamında ''Finansal Fair Play Başa Baş Kuralı ve Beşiktaş Futbol Kulübü Üzerinde Bir Uygulama 
Hüseyin AKTAŞ/Salih MUTLU,

okumak için tıklayınız.