Futboldan Vazgeçtik, Artık Operasyonları Konuşuyoruz
Bizi Takip Edin Futbol ekonomisi facebookta futbol ekonomisi twitterde
x
Buradasınız >> Ana Sayfa Haberler & Makaleler Genel Ahmet TALİMCİLER Futboldan Vazgeçtik, Artık Operasyonları Konuşuyoruz

Futboldan Vazgeçtik, Artık Operasyonları Konuşuyoruz

Futbol 1

Ahmet Talimciler- 6 Kasım 2019 Kanıksama duygusu beraberinde yaşananlar karşısındaki mantık ve akıl süzgecinin de yavaş yavaş kaybolmasına yol açıyor.

 

Her sezon futbolun dışında olup bitenleri konuşabilmeyi nasıl başardığımız adeta on puanlık uzman sorusu gibi bir şey. Fakat dozajın her geçen yıl biraz daha tuhaf bir yere doğru gitmekte olduğu gerçeğini de eklemek durumundayım çünkü işin içerisinde artık sadece medya yok! Sosyal medya olarak adlandırılan mecra ile birlikte giderek daha fazla ön plana çıkan ve artık doğrudan kendi takımının savunmasını yapmaya yeminli binlerce taraftar var. Futbola dair yaşadıklarımızın sadece ve sadece futboldan kaynaklanmadığını gösteren çok sayıda örnek var elimizde. Buna karşın, bu ülkenin futbolu ile siyaset kurumu arasındaki ilişkiyi sanki hiç olmamış gibi gösterme yolunu sürdüren de bir medyaya sahibiz. Ve film belki uzun yıllardır bu alanla ilgilenenler tarafından gayet iyi bilindiği gibi kendi akışı içerisinde oynayıp giderken araya 3 Temmuz 2011 tarihli bir şike süreci giriverdi, ardından da her şey daha da garip bir hale bürünüverdi.

Futbolun geniş kitleler üzerindeki etkisinin farkında olan siyasiler açısından gerek kulüp yönetimleri düzeyinde, gerekse de taraftarlar nezdinde atılacak olan adımlar sadece futbolu kapsamayacaktır. Bunun karşısında kulüp yöneticileri açısından da siyasilerle olan dirsek teması başta kendilerinin kötü yönetimlerinden kaynaklanan mali tabloların giderilmesinde olduğu kadar birtakım ayrıcalıkların sağlanmasında da aracılık edecektir. İşte bu birliktelik üzerinde yükselen Türk futbolunun tarihsel arka planında her daim kayırmacı ilişkiler ve bağlantılara dair tartışmalar yer almaktadır. Ülkenin önde gelen iki kulübü olan Fenerbahçe ile Galatasaray arasındaki çekişmeye zaman zaman Beşiktaş, bazen de Trabzonspor’un eklenmesi ile süren lig tarihimiz boyunca bazen alenen bazen de mırıldanarak dile getirilen şaibe, kayırma, gözetme tartışmaları hiç ama hiç bitmemiştir!

Gazetelerdeki spor sayfalarının sayısının artması, spor gazeteleri ve özel televizyonların yayın hayatına başlaması sonrasında futbol daha fazla ön plana çıkan bir alana dönüşmüştür. Kulüp yöneticileri(özellikle de yukarıdaki dört takım) başta başkanlar olmak üzere bir anda ülkenin en çok tanınan simaları olmuşlardır. Uzun yıllar boyunca bu konudaki en önemli isim hiç kuşkusuz Ali Şen iken daha sonra onun yerini Aziz Yıldırım alacaktır. 1980’ler futbolun ülke gündeminde yükselen bir değer olarak ön plana çıkartıldığı ve yöneticilerin giderek daha fazla önem kazandığı yıllar olmuştur.

Aslında bu on yıl ülkemizde yaşanan dönüşümün etkilerinin futbol sahalarında da hissedildiği bir dönem olarak değerlendirilebilir. Turgut Özal’ın futbola olan ilgisini ve bu alandaki etkisini gerek üçüncü liglerin kuruluşunda gerekse de futbola ilişkin düzenlemelerde görmekteyiz. Galatasaray kulübünde Jupp Derwall’in gelişiyle başlayan ve sahalardaki çimlendirmelerin ardından Türkiye Futbol Federasyonunun özerkleştirilmesine kadar devam eden süreç aslında bir dönemin de habercisidir. Artık başka bir dönem başlamaktadır ve bu dönemde özel televizyonlarla birlikte Türkiye’de futbol bir anda ana yemek olarak sunulmaya başlanacaktır.

İzle-Öde sistemi ile dolaşıma sokulan paralı platformun en gözde ürünü hiç kuşkusuz futbol karşılaşmaları ve süper ligdeki rekabet algısının her daim canlı tutulmasıydı. Bu ise beraberinde hem liglerde dönen para miktarının artmasına yol açtı hem de rekabetin yerinin yavaş yavaş düşmanlığa bırakmasına uygun ortamın oluşmasına katkıda bulundu. 1990’lı yıllar nispeten günümüze göre daha sakin geçen dönemlerdi ancak 2000’ler ile birlikte artık ebedi dost ezeli rakip masalı su kaldırmayacak ölçüde herkesi yormaya başlayacak bir noktaya doğru uygun adımlarla ilerlemekteydi.

Bu dönem içerisinde bir taraftan on ikinci adam yanılsaması adı altında taraftarlar uyutulurken marka değeri adı altında ülke futbolunun daha da kötü bir ekonomik tabloya doğru gidişinin önü ardına kadar açıldı. Her yıl daha fazla oyuncu transfer etme buna karşın daha fazla borçlanma olarak yansıyan bir lig ile karşı karşıya kalmaya başladık. Buna karşın oynanan futbolun kalitesinin giderek düşmesi ve deplasman yasaklarına karşın futbol sahalarında şiddetin yükselmesi de yaşananların üzerine adeta tuz biber ekecekti. Herkes kendi başkanının masaya yumruğunu vurmak suretiyle takımının haklarını korumasını talep ediyordu. Artık daha fazla bağıran ve sürekli olarak yaşanan gelişmelerden şikayet eden bir yönetici tipi ile karşı karşıyaydık.

Burada yine bu dönemin unutulmaz aktörlerinden birisi olarak ekranlardaki futbol tartışma programlarını ve onun dolaşıma soktuğu anlayışı da eklemeyi unutmamamız gerekiyor. Çünkü bu programlar ve oradaki futbol yorumcularının oynadıkları rol olmadan, kulüp başkanlarının, yöneticilerin söylediklerinin bu kadar tartışılabilmesi mümkün olamazdı. Aynı zamanda yine bu programlar aracılığıyla dünyanın hiçbir ülkesinde olmayan bir biçimde hakemlerin bütün kararları pozisyon pozisyon yeniden yorumlanmak suretiyle ortaya dökülüyordu. Hakemler bu oyunun günah keçisiydiler ve ne yaparlarsa yapsınlar, yaranabilmeleri mümkün değildi. Bu yüzden de her sezon bir ya da birden fazla takım(buradaki takımlar tabii ki o meşhur dört büyükler oluyor) bazı hakemleri tu kaka ilan ediyor ve düdük astırmak için mücadele yolunu seçiyordu.

Artık Futbol Federasyonu başkan ve yönetiminden ziyade tahkim kurulu ve merkez hakem kurulu üzerinden yürüyen üzeri örtük bir savaş hali, futbol medyası üzerinden taraftarlara aksediyordu. Bu noktada başkanlar, ordu komutanları gibi sürekli olarak göz önünde bulunan ve açıklamaları ile sarsıcı etkilerde bulunan bir yeni pozisyona indirgenmişlerdi. Bu yeni dönemle birlikte futbolu değil onun etrafındaki tartışmaları daha çok konuşmaya ve her hafta yeniden günah keçileri yaratmak suretiyle kendimizi temize çekmeye başlamış olduk. Ancak bu alandaki aktörlerin hiçbirisi, gerçek anlamda futbola dair kafa yormadığı ve günü birlik yaşamanın getirdiği o eşsiz rahatlığın içerisinde kaybolduğu için tüm bu yaşananların hem futbola hem de hayatlarımıza dair ne gibi etkilerde bulunabileceğini düşünemedi bile.

Araya giren şike süreci ile birlikte uçlar daha da keskinleşti ve ardından yaşanan gelişmeler süresince kullanılan dil her geçen gün biraz daha çirkinleşti. Her sezon bu lig bitmez nidalarıyla başlayıp, hakem faciaları ile sürüyor ve ekranlardan taşan görüntülerde akıl, izan ve anlayıştan eser bulunmuyor. Futbolda bu sezon itibariyle ise geride kalan on hafta sonunda VAR uygulamasına karşın hakemleri daha fazla yerden yere vuruyoruz ve algı operasyonlarının yapıldığı ifadelerini daha çok duyuyoruz. Fenerbahçe kulübü Türkiye Futbol Federasyonunu ve savcıları göreve çağıran bir bildiri yayınladı. Trabzonspor kulübü adil ve temiz bir oyun istediğini dile getiren video ile isteklerini kamuoyuna duyurdu. Galatasaray kulübü geçen sezondan bu yana sürekli olarak federasyon ile gerilim yaşıyor ve açıklamalar ardı ardına geliyor. Beşiktaş kulübü yaşadığı kayıplar sonrasında açıklama yapma yolunu seçti. Canı yanan bütün kulüpler başta hakemler, merkez hakem kurulu ve federasyon olmak üzere açıklamalar yapıyorlar.

Futbolda operasyon, örgüt, kurgu, algı gibi ifadeleri daha çok duyuyor ve tüm bu olup bitenleri biraz daha fazla kanıksamaya başlıyoruz. Ancak en tehlikeli yer ise bundan sonra başlıyor çünkü kanıksama duygusu beraberinde yaşananlar karşısındaki mantık ve akıl süzgecinin de yavaş yavaş kaybolmasına yol açıyor. Komplo teorisi mantığının böylesine kolaylıkla yer etmesi ise beraberinde kurgu ile gerçeklik arasındaki açıklığın artmasına değil tam aksine daha da azalmasına hatta bu ikisinin birbirinin içerisinde kaybolmasının kolaylaşmasını sağlıyor. Dostluk, barış, kardeşlik olarak nitelenen spor olgusu yerini her geçen dakika biraz daha fazla düşmanlığa, savaşa, nefrete ve kendisinden başka hiçbir doğruyu kabul etmeyen tahakkümcü bir bakış açısına bırakıyor. Gücün gerek mikro gerek mezo gerekse de makro düzeylerde dolaşıma sokulmasında futboldaki bu ruh hali büyük katkıda bulunuyor. Güç istiyorsanız futbola ve oradaki iktidar oyunlarına bakın içerisinde içinde yaşadığımız ülkeye ve hayata dair pek çok unsuru göreceksiniz.{jcomments on}

                    linkedin-logo Paylaş                        Flipboard -logo Paylaş

Bu İçerik  1957  Defa Okunmuştur
 

Degerli yazarimiz Ahmet Talimciler Perşembe, 25 Kasım 2010.

YAZARIN DIGER YAZILARINI GORMEK ICIN TIKLAYIN

Neden Futbol Ekonomisi?

 

www. Futbolekonomi.com’un  vizyon ve misyonu temel olarak  Futbol Ekonomisi Stratejik Araştırma Merkezi’nin (FESAM) vizyon ve misyonuna paralel ve aynı düzlemdedir.

 

Bu bağlamda temel misyonumuz: Futbolun yerel ve küresel makro özelliklerini incelemek ve yeni yapısal modeller önermek; bu kapsamda entelektüel gelişimi hızlandırmak ve buna ilişkin referans olabilecek bir database oluşturmak ve bunu tüm futbol araştırmacılarının emrine sunmak... Bu amaçla yapılan çalışmaları yayımlamak; gerekli her türlü bilimsel futbol araştırma ve geliştirme projelerine entelektüel anlamda destek vermek.

 

Temel Vizyonumuz: Önerilen yeni modellerin gerçekleştiğini görmektir.

 devamı >>>

finansal-futbol-anim-1

tugrulaksar_ge_roportaj

Tuğrul Akşar Güngör Urasın sorularını yanıtlıyor

  Yazar Tuğrul Akşar,
Milliyet Gazetesi Yazarı Güngör Uras'ın
sorularını yanıtlıyor.
detay için tıklayınız..

 

Spor Endexi

 

05/11/2024

Kapanış Günlük
Değişim %
  BİST 100

8.698,48

-0,17

 bjk BJKAS

4,48

-2,18

 fb FENER

100,30

0.00

 gs GSRAY

6,83

+0,15

 trabzon TSPOR

0,93

0,00

   SPOR ENDEKSİ

3.075,321

-0,41

Videolar

Tuğrul, Tuğrul Akşar, Pusula, Ekonomi, Futbol, Futbol Ekonomi, Mali,VİDEONUN DEVAMI VE DİĞER VİDEOLAR İÇİN TIKLAYIN.

İstatistikler

İçerik Tıklama Görünümü : 43272616

TRENDYOL SÜPER LİG 2024-2025 SEZONU

  

 

 Sıra TAKIMLAR 0 G B M A Y AV

1

Galatasaray 11 10  0 32 11 21 31
2 Fenerbahçe 11  8   2 1 27  9   18

26

3 Samsunspor 12 8 1  3

24

13 9

25

4 Eyüpspor 12  6   4  2 18  11 7 22
5 Beşiktaş 11 6 3  2  19  10 9 21
6 Göztepe 11 5 3 3 19  13 

  6

 18 
7

Sivasspor

12 5  2  5   17 20 -3 17
8 Başakşehir 11 4 4

17  14 3 16
9 Kasımpaşa 12 3 5 4 16    19  -3 14
10 Konyaspor 12 4 2 6 14  20 -4 14
11 Antalyaspor 12 4 2 6

15

24   -9 14
12 Rizespor 11 4 1 6 10  19 -9 13
13 Trabzonspor 11 2 6

3

12  14  -2  12
14 G.Antep FK 11 3 3 5 15 18 -3 12
15 Kayserispor 11 2 6 3 11 16 -5 12
16

Bodrumspor

12

3

2 7 10 16 -6 11
17 Alanyaspor 11 2 4 5 9 14  -5 10
18 Hatayspor 11 3 7 10 18  -8 6

19

A.Demirspor 11 0 2 9 9 25 -16

 

                 

Okur Yazar


Futbolun ekonomisi, mali, hukuksal ve yönetsel kısmına ilişkin varsa makalelerinizi bize gönderin, sizin imzanızla yayınlayalım.

Yazılarınızı  info@futbolekonomi.com adresine gönderebilirsiniz. 

 

 

Annual Review of Football Finance 2023

Annual Review of Football Finance 2023

Deloitte Sports Grup'un Avrupa Futbol Finansmanına ilişkin 32. kez düzenlediği yıllık futbol finans raporuna göre, Avrupa futbol pazarı 2021 - 22 sezonunda bir önceki yıla göre %7 büyüyerek 29.5 Milyar Euro büyüklüğüne ulaştı. Rapora ulaşmak için tıklayınız

Deloitte Money League - 2024

Deloitte Money league 2024

Deloitte Money League Raporunu 27. kez yayınladı. Rapora göre Avrupa'nın en zengin 20 kulübünün 2022-23 sezonunda gelirleri toplam 10.5 Milyar Euro'ya ulaştı. Raporu okumak için tıklayınız.

UEFA Kulüp Finans&Yatırım Raporu 2024

 

UEFA Raporu-2023

UEFA Kulüp futbolunun finansal durumları ve yatırımlarına ilişkin yıllık görünüm ve benchmark raporunu yayınladı. Okumak için tıklayınız

 


 

2021-Money-league-Raporu

 

Yirmidördüncü Deloitte Money League raporuna göre Barcelona'nın 715.1 Milyon Euro'luk geliriyle ilk sırada yer aldığı, tamamı merkez lig kulüplerinden oluşan ve bir önceki yıla göre gelirleri %12 azalan Para Ligi raporunu okumak için tıklayınız

 


 

 

annual report 202021 photo

 

Avrupa Futbolunun patronu UEFA’nın gelirleri 5.7 Milyar Euro’ya Ulaştı. Raporu okumak için tıklayınız.

 


 

 UEFA-Kulup-Futbolu-Lisanslama-2023


UEFA’nın 2023’te yayınladığı en son  Kulüp Lisanslamaya İlişkin Karşılaştırma raporuna göre kulüpler Pandemi döneminde 7.3 Milyar Euro zarar ettiler. UEFA raporu, Avrupa kulüp futbolunun endişe verici bir resmini çiziyor. Raporu okumak için tıklayınız.

 


    

191112 Aktifbank Ekolig

 

Türk futbolunun gelirlerinin ve ekonomik görünümünün mercek altına alındığı Futbol Ekonomi Raporu – EkoLig'in dördüncü sayısı yayınlandı. Süper Lig’in 2017-2018 sezonu sonunda 3,2 milyar TL olan geliri, 2018-19 sezonunda 4,2 milyar TL’na ulaştı. Bkz.

 

 

master bm report lowres

 

The European Club Footballing Landscape 2022


UEFA'nın Avrupa Lulüp futboluna ilişkin 13, kez yayınladığı, Covid-19'un etkilerinin de analiz edildiği raporu okumak için Bkz.


 

 EkoSpor-y

“Ekospor’un aylık bültenlerinden haberdar olmak için tıklayınız”

 

Süper lig Marka değeri araştırma

''Taraftar Algısına Göre Türkiye Süper Ligi Marka Değerini Etkileyen Faktörlerin ve Marka Değeri Boyutlarının Değerlendirilmesi'' Prof. Dr. Musa PINAR öncülüğünde yapılan bu araştırmayı okumak için tıklayınız.

 

 

the-european-elite-2019

KPMG Avrupa’nın 32 Elit Kulübünün değerlemesini yaptı. Süper Lig’den Galatasaray ve Beşiktaş’ın da bulunduğu bu raporda en değerli kulüp 3.2 Milyar Euroluk değeriyle Real Madrid oldu. Raporu okumak için tıklayınız.
 

Endustriyel_futbol

 

Futbolda Endüstriyel Denge ve Başarı Üzerine

Futbolun Endüstriyel gelişimi, kulüplerin sportif ve iktisadi/mali yapılanışını derinden etkiliyor. Dorukhan Acar’ın Kurumsal Yönetim temelli yaklaşımı ile "Futbolda Endüstriyel Denge ve Başarı"yı okumak için tıklayınız

 

 

Türkiye'de Kadın Futbolunun Gelişimi ve Günümüzdeki Durumu

 

imagesCAVM4O4L

 

Dr. Lale ORTA’nın Kadın Futboluna Entelektüel Bir Yaklaşım Sergilediği makalesi için tıklayınız.” 

 

 

İngiliz Futbolunda Kurumsal Yönetişim Üzerine

 

governance_in_football

 

Tüm kulüplerimize ve Türk Futbol yapılanmasına farklı bir bakış açısı kazandırabileceğini düşündüğümüz, İngiliz Parlementosu’nun Kültür, medya ve spor Komitesi’nin hazırladığı raporu okumak için tıklayınız. 

 

money-and-soccer

“Money scorring goals”, Gerçekten de “Para Gol Kaydedebiliyor mu? “

Euro 2012’nin olası ekonomik etkilerini
okumak için tıklayınız. 



FFP

Futbolda Finansal Sürdürülebilirlik Kapsamında ''Finansal Fair Play Başa Baş Kuralı ve Beşiktaş Futbol Kulübü Üzerinde Bir Uygulama 
Hüseyin AKTAŞ/Salih MUTLU,

okumak için tıklayınız.