Ömer Gürsoy- 9 Mart 2013 Vaktiyle 2016 Avrupa Futbol Şampiyonası'nın organizasyonu için yaşanan adaylık
yarışında İtalya, Fransa ve Türkiye'nin dosyalarını incelemiştim. 100'den fazla
teknik kriteteri tek tek kıyas ederek ülkelerin avantajları ve dezavantajları
üzerine bir fikir jimnastiği yapmıştım.

O zaman bu vaatler arasında finansman garantileri ile ilgili bölüme gelinceye
kadar çok önemli farklılıklar görmemiştim. Hatırlanacaktır, etkinlik için
gereken 920 milyon Euro'luk finansman için yüzde yüz devlet garantisi vermiş ve
bundan da büyük bir övünç duymuştuk. İtalya da benzer bir taahhütte bulunmuştu.
Ancak Fransızlar'ın teklifi gözümün faltaşı gibi açılmasına sebep olmuştu.
Devletin ve devletçiliğin çok daha değerli kabul edildiği bilinen Fransızlar
finansman için yüzde 65 devlet yüzde 35 özel sektör garantisi veriyordu. Yani
Fransızlar daha adaylık sürecinde hazırladıkları projelerle özel sektörün
desteğini almıştı. Yüksek vergilerden dolayı Gerard Depardieu gibi zenginlerin
Fransız vatandaşlığını bıraktığı bu ülkede ulusal menfaatler söz konusu
olduğunda nasıl da el birliği ettiğini de görmüş oluyoruz. Ama bence daha
önemlisi özel sektörün spor sistemine girmesini sağlayan devletin yaklaşımıdır.

Bu olay daha sonraki çalışmalarımda sporda özel sektörün ve sponsorların
vazgeçilmezliği konusuna daha çok yer ayırmamda etkili olmuş, "sporda
özelleştirme", "federasyonların sponsorlarla entegrasyonu" gibi yazılar kaleme
almıştım.

Bu çerçevede Spor Bakanı Suat Kılıç, 2020 Olimpiyat adaylığı sürecinde özel
sektörün desteğini alarak önemli bir iş yapmıştır. Bu başarılı girişimi
yıllardır Türk sporunun yükünü çekmiş devletçi spor yapımız için bir kırılma
noktası olarak görüyorum.

İstanbul 2020'ye destek veren Türkiye'nin önde gelen şirketlerinden Turkcell'in
Genel Müdür Yardımcısı Koray Öztürkler ile bu konuyu konuştum. Öztürkler özetle
şunları söyledi:
"Futbol, basketbol milli takım ana sponsorluğu ve bireysel spor branşları
desteğinin ardından şimdi de Olimpiyat adaylığımızla ilgili atılan tüm adımlara
tam destek veriyoruz. Maddi desteğin yanısıra sahip olduğumuz teknolojiyi
kullanarak İstanbul 2020'nin bilinirliğini artırmak ve halkımızı spora teşvik
etmeye yönelik bir dizi uygulamayı ve organizasyonu hayata geçireceğiz. Buradaki
amacımız; İstanbul 2020 ile ilgili halk desteğini artırmak ve onları spora
yakınlaştırmak olacak. Turkcell olarak Olimpiyat adaylığı sürecine verdiğimiz
desteği sürdürerek el birliğiyle Olimpiyatları ülkemize getirmeyi amaçlıyoruz."
Gerek Bakan Kılıç'ın girişimleri gerekse de Öztürkler'in açıklamaları gösteriyor
ki artık devlet ve özel sektör Türk sporunun geleceğini belirlemeye ve
şekillendirmeye de birlikte hareket edecektir. Oruç Arıoba'nın bir sözü vardır
ya, "Yolu yürüyen bilmez açan bilir".
İnanıyorum ki bu açılan yol bizi sporda devletin ağırlığını daha da azaltan özel
alanı genişleten bir yapıya kavuşturacaktır.

"Tek ayaklı kramponlar"

TFF Başkanı Yıldırım Demirören'in Engelliler Koordinasyon Kurulu'nu tekrar
oluşturmasının ardından engelli futbolunda yeni bir dönemin başlayacağının
işaretleri alınmaya başladı.TFF'nin "Türkiye Futbol Oynuyor" projesi kapsamında
engelli futboluna verdiği destekle Bedensel Engelliler Spor Federasyonu
işbirliği içerisinde sürdürülen Ampute Futbol Ligi'nin ikinci yarı maçları TRT
Spor ekranlarında canlı olarak yayınlanacak. İlk canlı yayın maçı Kayseri ve
Konya Bedensel Engelliler kulüpleri arasında oynanacak. Maçı 2 Mart Cumartesi
günü saat 15.00'te TRT Spor ekranlarında izleyebilirsiniz. Daha önce "tek ayaklı
kramponlar"la gösteri maçlarına çıkan ve onları en iyi anlayan bürokratlardan
birisi olduğunu düşündüğüm TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin'e ve ekibi Atilla
Tunga, İlhan Yazgan Arıkan ve Cem Çınar'a teşekkür ediyorum.{jcomments on}

Tweet

Tweetle                      Paylaş                        Paylaş